Konu: | Julya & Irina Yalenchka |  (Okunma sayısı 17030 defa)

0 Üye0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#100 - 25.05.2022 18:48
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Lakers’ın Nesi Var? Gerçekten Nesi Var?


LeBron James, Cleveland Cavaliers‘tan ilk ayrılışından beri onu başarıya taşıyan formül aynıydı. LeBron’u keskin şutörlerle çevrile. Dünyanın en iyi oyuncusu ve belki de en iyi oyun görüşüne sahip ismi bu şekilde ölümcül oluyor. Kral’ı 3-4 şutörle çevirip alanı boşaltın. İkili sıkıştırma gelirse LeBron doğru adamı bulacaktır. Gelmezse zaten LeBron’u durdurmak neredeyse imkansız.

Los Angeles Lakers’ın başkanı Magic Johnson tam tersi bir yaklaşımla geldi. LeBron’u şutörlerle değil oyun kurucularla çevirmek. Bunun LeBron’un üzeriden oyun kurma baskısını alacağını belirten Magic, onu daha az yoracaklarını ve hücumda rahat edebileceğinin altını çizdi. Lakers sezon öncesi analizimde belirttiğim gibi ilk günden bu sistemin işe yaramayacağına emindim.

Lakers’ın bu sezon bulduğu ilk üçlük isabeti ilk maçın üçüncü çeyreğinde geldi. Blazers‘a karşı oynadıkları maçta üçlük çizgisinin gerisinden 7-30 gibi felaket bir yüzdeyle oynadılar. %23.3 ile oynayan takım köşelerden bulduğu 7 üçlüğün hepsini kaçırdı. Bomboş üçlükler kaçıran Brandon Igram 0-4, Kyle Kuzma 1-7, Lance Stephenson 0-3, Lonzo Ball 1-4 isabetle oynadı. Bu maçta takım olarak buldukları boş şutlardan sadece %36.6 isabet bulabildiler.

İkinci maçta Rockets‘a karşı işler daha da kötüye gitti. Dış şut performansları çıkan kavgadan bile çirkindi. 8-32 üçlük isabeti ile oynayan takım geceyi %25 ile noktalamış oldu. LeBron James (1-7) ve Lonzo Ball (4-8) takımın en fazla üçlük deneyen isimleriydi. Eğer takımda en fazla üçlük deneyen isimler LeBron ve Lonzo ise gerçekten bir probleminiz var demektir.



Üçüncü maçta Kuzma’nın ilk 5’e geçmesi ile işler biraz daha düzeldi. Aslında düzeldi demek pek de doğru olmayabilir. Kuzma 10 üçlük denedi, 4 isabet buldu. Bunun yanı sıra Josh Hart 4-7 üçlük isabet ile takıma en azından bir şut tehditi getirdi. Hart’ın getirdiği dis sut tehditinin takım için önemini anlayan koç Walton dun gece genc oyuncusunu ilk 5’e yerleştirdi. Suns karsisinda sezonun ilk galibiyetine ulaşan Lakers 10-28 üçlük isabeti bularak %35.7 ile oynadı. Fakat bunu Suns’a karşı olduğunu da unutmayalım. Fakat Kuzma’ya her maç 10 üçlük deneterek nereye varabilirsiniz? Geçtiğimiz sezon %36.6 isabet ile üçlük bulan Kuzma bu sezon %27.3 ile oynuyor.

Bütün bunların içinde ise en büyük sıkıntılardan biri Magic’in dahine fikrine yer verildiğinde hücumlar iyice tıkanıyor. Rajon Rondo, Lance Stephenson ve Lonzo Ball, LeBron James ile aynı anda sahada olduğunda takımda neredeyse şut atacak adam kalmıyor. Bu kısa sürede takımların Rondo ve Lance’i birkaç adım geriden savunup şutlarını boş bıraktıklarını birkaç kez gördük.

Bunun dışında takımın felaket savunmasına da kısaca değinelim. İlk 3 maçta potalarında ortalama tam 131.7 sayı gördüler. 131.7! Hiç savunma yapmıyorlar demek. Bu kategoride ligde son sıradalar.

Lakers’ın problemleri her geçen gün büyümeye devam edecek gibi duruyor. An itibariyle takımda kariyerinde %40‘ın üzerinde bir rakam ile üçlük isabeti bulmuş bir isim bile yok. Uzun süreler sahada kalabilecek bir uzun yok. Savunma yok.

Neyse. En azından LeBron var.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#101 - 25.05.2022 18:49
2016 finalleri ve steve kerr'ün hataları hakkında da bekliyorum bunlardan bir tane
sen istersinde ben yapmaz mıyım?
Vice
1
Mutlu
1
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Vice tepkisini veren kullanıcı(lar):
volooloo,
Mutlu tepkisini veren kullanıcı(lar):
volooloo,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#102 - 25.05.2022 18:58
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
“Olmaz, inan bana olmaz, NBA’de olmaz”


“Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir” diye bir laf vardır, bilirsiniz. Olacağı önceden belli, gümbür gümbür gelen olaylar için kullanılan bir tabirdir. 2019 yazı, NBA takımlarının kurduğu kadrolar ile öyle bir beklenti yaratmış durumda ki, herkes için çıta öyle yükseldi ki, izlemeye talibi çok fazla olacak bir sezon bizi bekliyor, bunun için müneccim olmaya gerek yok. Kaderin cilvesi olsa gerek, bir Çarşamba gecesinde yeni NBA sezonunu açıyoruz ve bu sezonun Perşembe’sini belli edecek, kayda değer maçlar bize basketbol parantezinde istediğimiz her şeyi verecek gibi duruyor. Bu sezon çok şeylere gebe, orası besbelli. Güç dengelerinin acayip şekilde sarsılmasıyla ve tamamen yenilenen kadrolarla bu sezon Nil Burak’ın kulaklarını çınlatır şekilde “Olmaz olmaz deme!” sezonu olacak. Ama bu sezon istediği kadar sürprize açık olsa da, “Hayatta olmaz!” dediğimiz bir kaç şey elbette ki mevcut. İşte bizim gözümüzde, bu sene olması imkansız 5 olay:

5. Wiggins’in Gelişim Göstermesi:




İşler artık o ölçüde çığırından çıktı ve insanlar bunu o derece kabullendiler ki, sanırım bunu aynı konseptte, gelecek bir kaç sezon daha kullanmamız abesle iştigal olmaz. Kimi onun için yeni Kobe dedi. Kimisi de Jordan ayarında yeteneği olduğuna inanıyor. 18 sayı, 4.8 ribaund ve 2.5 asist, herhangi bir takımın bir yan parçası için ideal bir istatistik bile olabilir. Lakin bunu 35 yaşındaki Redick bile çıkartabiliyorsa, Jordan ayarındaki kumaşınızın ayarlarıyla oynanmış demektir. Kariyeri boyunca hala 20 sayı ortalaması tutturamamış Wiggins için artık umutlar çoktan sıfırlandı. Timberwolves yönetiminin bir 5 sene daha sabrı olacak mı? Bilinmez. Lakin basketbolseverlerin sabrının olmadığı kesin. Wiggins’ten, hali hazırda olduğu şeyden fazlasının gelmesinin, kendisini bu sene bir basamak daha atlatmasının imkanı yok. Siz bu yazıları okurken Wiggins’in 20.7 sayı 6.0 ribaund ortalamalarıyla oynadığının altını çizelim. Yine de saha içinden %43 (kariyerinin en düşün ikinci ortalaması), üçlük çizgisinden %23.5 (kariyerinin en düşük ortalaması), serbest atış çizgisinden %72.7 (kariyerinin en düşün üçüncü ortalaması) ile oynadığını belirtelim. Ayrıca maç başına çılgın bir rakam olan 0.7 asist ortalamasını tutturmuş durumda.

4. Melo’nun Takım Bulması


“İsmi bilinmeyen Rockets Yöneticisi şunu dedi”, “bir GM Melo’ya şu yetenek yok dedi”, “Melo şunu asla giymem dedi” tarzı haberler bilerek mi sunuluyor? Bir ihtimal. Lakin bu haberlerin sayısı o derece arttı ki, şu anda ligdeki 30 takımdan hiç birinin Melo’yu alıp, onun için oluşturulan profil ile baş başa kalma riskini göze alacağını zannetmiyorum. Bu kulis olabilir, Melo ligdeki oyuncuların en az yarısından daha iyi bir oyuncu olabilir ancak oluşan hava onu gösteriyor ki kimse Melo’yu takımında görmeye yanaşmayacak. Nets’in iki süre starının başını çektiği, oyunculardan oluşan lobinin, kadroya katılması için etmedikleri ısrar kalmamasına rağmen Nets yönetiminin buna yanaşmaması, Melo için kapıların hiç olmadığı kadar kapalı olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla Melo’nun bu sene kendine bir yuva bulması, en azından mevcut şartlarda imkansız.

3. Simmons’ın Maç Başına 1 Üçlük Ortalaması Tutturması:


Sezon öncesi hazırlık maçlarından birinde tüm gezegenler aynı hizaya geldi, mevcut tanrıların hepsi bir mutabakata vardı, evrendeki tüm enerji aynı noktaya toplandı ve Ben Simmons, NBA kariyerinin ilk 3 sayılık isabetini buldu. Adeta bir Halley Kuyruklu Yıldızı! Bu isabeti yaz boyunca üzerinde çalıştığı dış şutu ile bulduğu aşikar, lakin Simmons’tan bir yaz içerisinde, dış şutuna olan güvenini binlerce kat arttırmasını beklemek de biraz naif bir düşünce. Tüm NBA kariyeri boyunca, bırakın orta mesafeyi, boyalı alanın beş karış dışından bulduğu isabet sayısı 10’unda geçmeyen bir oyuncudan, bir anda orta/dış şutlarının sayısını 5’e 10’a katlamasını beklemek hem haksızlık, hem de mantıksızlık. Simmons bir yazda üçlükçü olmayacak. O yüzden bu nadir doğa olayının aurasına girip Simmons’ın omuzlarına gereksiz bir yük yüklememek lazım. Simmons maç başına 1 üçlük isabeti dahi bulamayacaktır, böyle bir ihtimal yok.

2. Curry’nin 30 Sayı Altı Ortalama Tutturması:


Warriors şu anda, en iyi yaptığı iş Sucuk Ekmek olan ama arada da ızgaraya köfte atan seyyar bir satıcı gibi. Arada köfteden, incikten para kazanacaklar, eyvallah, mamafih karınlarını doyurmak istiyorlarsa, satacakları asıl ürün sucuk ekmek olmalı. Warriors’ın sucuk ekmeği Curry. Klay yok, D-Lo’nun performansı şüpheli. Draymond skor üretmek dışında her şeyde oldukça iyi. Takımın geri kalanından ne ölçüde skor katkısı geleceği, biraz malum biraz muğlak ama kesinlikle iç açıcı değil. Dolayısıyla, elinizde (tartışmaya nispeten kapalı olsa da) NBA tarihinin belki de en iyi şutörü varsa, lazım olduğu takdirde bütün şutları da ona kullandırmalısınız. Ve öyle olacak da. Koç Kerr’ün açıklamaları sonrası bu sene Klay’i göremeyeceğimiz de kesinleştiğine göre, KD ve Klay’in varlığında 20 saha içi denemeye 27 sayı bulan Curry’nin tabiri caizse “coşmasını” beklemek oldukça olası. Hatta o kadar ki, Curry’nin 30 sayı ortalaması kesinlikle cepte. Isındığında bırakın alev almayı, tüm gezegeni yakan Curry’nin isabet oranının düşmesi şu an için pek mümkün görünmüyor (%47.7). Dolayısıyla Curry’nin efsane bir sezonu ufukta yavaştan görünmeye başladı. Şef Curry’nin, 30 sayı ortalamanın altına düşmesi, 1 atmosfer basınç ve 25 santigrat derecede, şu an için imkansız. Siz bu bölümü okurken Curry 24.0 sayı ortalaması tutturmuş durumda, bekleyin, geliyor.

1. Sıkıcı Bir NBA Sezonu:




Tüm başa güreşen takımlarda en az iki süper yıldız, inanılmaz yetenekli bir draft sınıfı, sakatlıklardan dönen süper yıldızlar, son 15-20 yılın en fazla şampiyon adayı. Böyle faktörler içeren bir spor organizasyonunun sıkıcı olması mümkün mü YAHU DELİ MİSİNİZ OLUR MU ÖYLE ŞEY?! 20 seneyi aşkın süredir izlediğim NBA organizasyonunda, takipçilerin bu denli heyecanla bekledikleri, böylesine saat kurup hatırlatma ayarladıkları, sezon öncesi maçlarını dahi hararetle izledikleri bir sezon benim hatırıma gelmiyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, NBA tam bir Death-Match’e, yaşamak için öldür’e evrildi ve bu da insanların beklentilerinin çok büyük ölçüde karşılanacağına dalalet. MVP yarışı ayrı, en iyi çaylak yarışı ayrı, şampiyonluk yarışı apayrı geçecek bir sezondan, sizin NBA sevginizi azaltacak bir performans beklemek hayalcilik olur. Bu sezon son yılların en zevkli sezonu olacak ve aksinin olmasının da imkanı, mümküniyatı yok oğlu yok!

Kısacası, her türlü ihtimalin kendi yolunu bulup bir şekilde belirdiği bir organizasyon olan NBA’de bile bazı şeylerin olması imkansız. Bu tahminlerimin arkasında sonuna kadar dursam da, NBA takipçilerinin bekası çerçevesinde bazı imkansızlıkların bana lafımı yedirmesine de ziyadesiyle sevinirim. Gel gelelim son maddede yanılmamamı herkesin canı gönülden istediğine de eminim. Kimse merak etmesin, bu sene gece geç kalkmalara, ilk derslerde uyuklamalara, iş yeri servisinde horlamalara ölesiye değecek. Beklentilerin karşılandığı, muhteşem bir sezon dileğiyle. En iyi olan kazansın!
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#103 - 26.05.2022 00:33
Gelişiyor.
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#104 - 27.05.2022 07:05
Gelişiyor.
Çırak ustasından gördüklerini uyguluyor.
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#105 - 27.05.2022 16:02
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Doğum Yerlerine Göre Ligin En İyi Beşi


Her takımın belirli bir şehre, belirli bir eyalete ait olduğu gibi, bu takımdaki oyuncuların da kendini ait hissettiği bazı şehirler vardır. Aitlik bir yana, biz bu makalede “memleket” meselelerini ele alacağız. Bazı oyuncuların memleketleri nereler diye ortaya serip, bu eyaletlerden ilk beşler çıkartacağız. “California’nın en iyi beşi” , “Texas’ın en iyi beşi” gibi kadroları öne getireceğiz. Ancak bu listeler, aktif oyuncuları kapsıyor olacak. Dilerseniz en kökenli klüplerden biri olan New York Knicks ile başlayalım.

New York – New York Knicks


Bu eyalette doğan isimlerden en bilindik isimler şunlardır: Danny Green, Carmelo Anthony, Tobias Harris, Mohammed Bamba, Andre Drummond, Donovan Mitchell, Eric Paschall ve daha niceleri. Bu eyalette doğan oyunculardan bir kadro çıkardığımızda ise şöyle bir kadro ortaya koyabiliyoruz:

1 – PG (Oyun Kurucu): Kemba Walker
2 – SG (Şutör): Donovan Mitchell
3 – SF (Kısa Forvet): Carmelo Anthony
4 – PF (Uzun Forvet): Obi Toppin
5 – C (Pivot): Andre Drummond


Gerçekten tehlikeli bir 5 ortaya çıkarabiliyoruz. Ribaunt makinesi Drummond, Kemba – Donovan – Carmelo üçlüsü ve atletik genç oyuncu Obi Toppin. New York, güzel bir beş çıkarabildi; bakalım rakipleri daha iyi bir beş çıkabilecek mi?

North Carolina – Charlotte Hornets




İsmini duyunca ilk olarak aklıma Michael Jordan gelen eyalet, North Carolina. Memleket beşlisi çıkarmadan önce burda kimler doğmuş hep birlikte göz atalım: Kent Bazemore, Seth Curry, Devonte’ Graham, Montrezl Harrell, Brandon Ingram, Coby White, Chris Paul, P.J. Tucker, John Wall ve daha niceleri. Aktif oyuncular arasında bu eyalette doğan oyunculardan bir beş çıkardığımızda, şöyle bir kadro ile karşı karşıya kalıyoruz:

1 – PG (Oyun Kurucu): Chris Paul / John Wall
2 – SG (Şutör): John Wall / Chris Paul
3 – SF (Kısa Forvet): Brandon Ingram
4 – PF (Uzun Forvet): Zion Williamson
5 – C (Pivot): Hassan Whiteside


New York’tan daha iddialı gibi, sizce?

Kanada – Toronto Raptors




“Biz kuzeyden geliyoruz!” 2019’da ilk şampiyonluğunu yaşayan Raptors, eğer “hemşerilerini” kadroda bulundursaydı nasıl olurdu? Her ne kadar Amerika’ya bağlı olmasa da, NBA, Kanada’dan da bir takım ortaya koydu. Toronto Raptors olarak bildiğimiz Kanada’ya bağlı bu NBA takımının oyuncuları, orda doğan oyunculardan oluşsaydı nasıl olurdu? Kanadalı aktif oyuncular şu isimlerdir: RJ Barrett, Brandon Clarke, Shai Gilgeous – Alexander, Cory Joseph, Jamal Murray, Tristan Thompson, Andrew Wiggings, Luguentz Dort, Dillon Brooks gibi tehlikeli isimlerdir. Kanadalı oyunculardan ilk beş çıkarsak ne kadar güçlü olurdu? Hemen bakalım.

1 – PG (Oyun Kurucu): Jamal Murray / RJ Barrett / Shai Gilgeous – Alexander
2 – SG (Şutör): Shai Gilgeous – Alexander / RJ Barrett
3 – SF (Kısa Forvet): RJ Barrett / Andrew Wiggings
4 – PF (Uzun Forvet): Andrew Wiggings / Tristan Thompson
5 – C (Pivot): Tristan Thompson


Dizilim size kalmış. Gardların hakim olduğu bu liste, bir öncekilere göre biraz zayıf gibi; siz ne düşünüyorsunuz?

Texas – Houston Rockets




Houston Rockets ve San Antonio Spurs’ün ağabeylik ettiği eyalet, Texas eyaleti. Çılgın Texas taraftarı birazdan oluşturacağımız kadroyu görse eyaleti alt üst ederdi dersek yalan olmaz. Hemen Texas doğumlu oyunculara göz atalım. Texaslı isimler şu şekilde: Lamarcus Alridge, Jarrett Allen, Jimmy Butler, Alex Caruso, Carsen Edwards, Gerald Green, Taurean Prince, Marcus Smart, Julius Randle, Myles Turner, Trae Young diye say say bitmez isimler. Texas, “Derin kadro” bakımından listedeki en derin kadroya sahip takım olabilir. Siz kendi beşinizi kafanızda düşünürken, biz de kendi beşimizi şu şekilde ortaya koyalım:

1 – PG (Oyun Kurucu): Trae Young
2 – SG (Şutör): Jimmy Butler
3 – SF (Kısa Forvet): Marcus Smart
4 – PF (Uzun Forvet): Julius Randle
5 – C (Pivot): Myles Turner


Myles Turner ile Jarrett Allen süreyi ikiye bölebilirler, ancak bizim tercihimiz Turner’dan yana. Bu kadro şampiyon olur mu? Daha listemiz bitmedi, ancak final görür gibi!

Illinois – Chicago Bulls


Chicago Bulls denilince Türkiye’de akla gelen isimler kimlerdir? Michael Jordan, Derrick Rose, Joakim Noah ve belki birkaç diğer isim. Bu listede Türk NBA kitlesini sevindirecek bir liste. Dilerseniz aktif Illinoisli oyunculara bakalım: Derrick Rose, Patrick Beverley, Robert Covington, Anthony Davis, Talen Horton – Tucker, Andre Igoudala, Meyers Leonard, Kendrick Nunn, Jabari Parker, Iman Shumpert, Fred Vanvleet şeklinde bir liste ile karşı karşıyayız. En iddialı kadro bu diyebilir miyiz? İlk beş çıkarıp tartışalım:

1 – PG (Oyun Kurucu): Patrick Beverley / Derrick Rose
2 – SG (Şutör): Derrick Rose / Fred Vanvleet
3 – SF (Kısa Forvet): Fred Vanvleet
4 – PF (Uzun Forvet): Robert Covington
5 – C (Pivot): Anthony Davis


Yaşı ilerlemiş de olsa Igoudala’yı tercih edenler, potansiyeline güvenip THT’yi düşünmeden kadroya katanlar olacaktır. Kadromuzu bu şekilde belirledik, sizce en fazla hangi aşamaya kadar ilerleyebilirler?

California – Los Angeles Clippers


California denince sular durur. Basketboluyla, sinemasıyla, yıldızlarıyla… Ancak bizim konumuz basketbol olduğu için konumuzdan sapmayalım. California eyaletinde 4 takım (GSW – LAC – LAL – SAC)* bulunuyor. Günümüzde bu takımlar arasında en güçlüleri Clippers ve Lakers olduğu için, California doğumlu oyuncuları bu iki takıma dağıtacağız. California doğumlu NBA oyuncuları arasında kimler var? LaMelo Ball, Lonzo Ball, Jordan Bell, DeMar Derozan, Spencer Dinwiddie, Paul George, Aaron Gordon, James Harden, Kawhi Leonard, Damian Lillard, Klay Thompson, Russell Westbrook, Christian Wood gibi nefis isimler var. Peki ilk beşimizde kimler yer alıyor?

1 – PG (Oyun Kurucu): Damian Lillard
2 – SG (Şutör): Klay Thompson
3 – SF (Kısa Forvet): Paul George
4 – PF (Uzun Forvet): Aaron Gordon
5 – C (Pivot): Christian Wood


Oldukça güçlü bir takım oldular. Lakers daha iyi bir kadro çıkarabilecek mi? Sizce şimdiye kadarki en iyi kadro hangisi?

*Golden State Warriors – Los Angeles Clippers – Los Angeles Lakers – Sacramento Kings



California – Los Angeles Lakers




“NBA’in en efsane 3 takımını say” deseler, kesinlikle bu listeye girecek olan Lakers başarılarla dolu bir geçmişe sahip. California eyaletinde doğan oyuncuları ikiye ayıracağımızı belirtmiştik. Tekrar isimleri saymadan kadromuzu oluşturalım.

1 – PG (Oyun Kurucu): Russell Westbrook
2 – SG (Şutör): James Harden
3 – SF (Kısa Forvet): Kawhi Leonard
4 – PF (Uzun Forvet): Kevin Love
5 – C (Pivot): Brook Lopez


Sizce bu California savaşlarında, bu derbide kim üstün çıkar?

Ohio – Cleveland Cavaliers




Listenin belki de en tehlikeli takımına geldi sıra. Tehlikeli olmasının sebebi 5 oyuncunun da süperstar olup olmamasından değil, iki oyuncunun bir araya gelmesinden kaynaklanıyor. Dilerseniz Ohio doğumlu oyuncuları sayalım, siz zaten hemen fark edeceksiniz. Ohio doğumlu oyuncular arasında; Trey Burke, Stephen Curry, Caris LeVert, CJ McCollum, Larry Nance JR, Terry Rozier, Gary Trent, Luke Kennard ve tabi ki LeBron James var. Bu kadrodan nasıl bir beş çıkar?

1 – PG (Oyun Kurucu): Stephen Curry
2 – SG (Şutör): CJ McCollum
3 – SF (Kısa Forvet): Caris LeVert / LeBron James
4 – PF (Uzun Forvet): LeBron James / Caris LeVert
5 – C (Pivot): Larry Nance JR


Bahsettiğimiz ikiliyi hemen tespit ettiniz değil mi? Yıllar süren rekabet ardından 2021 All – Star maçında bir araya gelen Curry & James ikilisinden bahsediyoruz. Nefis takımlar çıktığı şüphesiz, sizin favoriniz hangisi? Hangi takım lige dominantlığını koyardı?


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#106 - 27.05.2022 16:02
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Steve Nash’in Hikayesi


Kimilerine göre yüzüksüz bir süper yıldız, kimilerine göre ise Kobe‘nin kazanacağı 2 MVP ödülünün haksız yere sahibi olan bir oyuncu. Kısacası her zaman arada kalmış bir oyuncu: Steve Nash!

Sizler için asistlerin tanrısı olan Steve Nash’in hayatını mercek altına aldık. Keyifli okumalar.

Steve Nash, 1974 yılında Johennesburg’da doğdu. Nash çok küçükken ailesi Kanada’ya yerleşti. Nash’in babası profesyonel bir futbolcuydu. Bu nedenle de Nash’in ilk aşkı futboldu diyebiliriz.

İlkokula kadar futbol oynayan Nash, ortaokuldaki son yıllarında ise basketbolla tanıştı ve lisede de basketbol anlamında büyük bir gelişme kaydetti. St. Michael’s Lisesi’ndeki koçu Hyde-Lay onun çok iyi bir NBA oyuncusu olacağını düşünüyordu ve kesinlikle NCAA’in büyük okullarından birinde forma giymesinin gerektiğini söylüyordu. Fakat NCAA takımları Kanada’daki lise takımlarını çok fazla izlemiyorlardı ve pek dikkate almıyorlardı. Bunu fark eden Koç Hyde-Lay, birçok NCAA takımını Nash’in varlığından haberdar etmek için onlara mektup yazdı. Fakat büyük okulların hepsi bu mektuplara olumsuz geri dönüşler yaptı. Bir süre sonra Santa Clara Üniversitesi, Koç Hyde-Lay’in mektubuna geri dönüş yapıp Nash’i izlemeye geldiler. Nash’i izlemeye gelenler onun savunmasının çok kötü düzeyde olduğunu düşünseler de hücum yönünü çok beğendikleri için ona burs vermeyi teklif ettiler. Santa Clara, her ne kadar iyi bir takım olmasa da Nash’in başka bir opsiyonu olmadığı için bursu kabul etti.



Nash’in geldiği ilk sezon, Santa Clara’nın ligde sonuncu olacağı düşünülüyordu. Fakat Nash’in gelmesiyle canlanan takım, biraz da olsa beklenenin üstünde performans sergilemeyi başardı. Ardından Nash, kendini herkese kanıtlamaya başladı ve 2. sezonunda maç başına 20.9 sayı, 6.4 asist istatistiklerini tutturdu. Nash, üniversitedeki 3. sezonu bittiğinde ise bazı NBA oyuncuları ile birebir çalışmalar yaptı. Sonrasında ise 1996 NBA Draft’ına katıldı. Phoenix Suns, başlarda onu seçmeyi pek düşünmüyordu, fakat Don Nelson‘ın tavsiyesi ile Suns, 15. sıradan Steve Nash‘i seçti.



Steve Nash, çaylak sezonunu 3.3 sayı ve 2.1 asist ortalamaları ile kapattı. Phoenix Suns, Nash’in belindeki sakatlık nedeniyle, ilk sezonunun sonunda onu takaslamak istedi. Takas girişimleri başarılı olmayınca Nash’in daha fazla göz önünde olup, takaslanması için 2. sezonunda sürelerini neredeyse iki katına çıkardılar. Dallas Mavericks koçu Donnie Nelson, zamanında babasının da beğendiği bu oyuncuyu kadrosuna katmak istedi ve Steve Nash, 2 sezon Suns’ta oynadıktan sonra Dallas Mavericks’in yolunu tuttu.



Nash, takıma Dirk Nowitzki ile aynı sezonda katıldı. Bu ikili başlarda ne kadar sıradan gözükseler de, ikisi de aslında büyük potansiyelli oyunculardı. Hem kendilerini geliştiriyorlar hem de müthiş bir uyum ile oynuyorlardı. Ligdeki en iyi pick-and-roll ikililerinden biri haline geldiler. Beraber oynadıkları 6 sezon da Dallas Mavericks’i, bir kez konferans finali, bir kez de konferans yarı finali olmak üzere 4 kez playofflara taşıdılar. Steve Nash, 6 sezon formasını giydiği Dallas Mavericks’te 14.6 sayı ve 7.2 asist ortalamaları ile mücadele etti. Nash, Dallas’taki 6. sezonunun sonunda takımın sahibi Mark Cuban tarafından fazla ofansif oynadığı ve en önemlisi de belindeki sakatlığı yüzünden Phoenix Suns’a takas edildi. Fakat Mark Cuban, onun 2. Phoenix Suns dönemindeki performansını görünce yıllar sonra Nash’i takasladığına pişman olduğunu söyledi.

Aslında Dallas Mavericks’in Nash’e, skor üretmek anlamında çok şey kattığını söyleyebiliriz. Burada koç Donnie Nelson’ın da onu cesaretlendirmesiyle birlikte daha fazla şut kullanmaya başladı ve üçlük isabetlerini arttırdı. Zaten 7.9’dan 17.9’a kadar çıkan sayı ortalamaları da bunun bariz bir kanıtı.



Steve Nash, Phoenix Suns’a tekrar döndüğünde takımın başında Mike D’Antoni vardı. D’Antoni o zamanlar 7 saniye adında bir oyun stili belirlemişti ve takımını buna göre oynatıyordu. Bu oyun stili hücumda çok hızlı oynamayı gerektiriyor ve savunmayı da arka plana atıyordu. Bu, savunması hücumuna göre daha geri planda kalan Steve Nash için de çok uygun bir oyun stiliydi. Nash, Suns’ın genç yıldız adayı Amar’e Stoudemire ile de iyi bir uyum yakaladı. Bu uyumun sağlanabilmesindeki en önemli etkenlerden biri de Stoudemire’ın bu takımın, Nash’in takımı olduğunu bilmesi ve ona bir usta gözüyle bakmasıydı. Zaten Stoudemire da çok skorer bir oyuncu olduğundan, Nash’de onu paslarıyla besleyecek kişilerin en başında geliyordu. Nash için her şey yolundaydı ve 2004-05 sezonunda maç başına 15.5 sayı ve 11.4 asist istatistikleri ile mücadele etti. Phoenix Suns, o sezon Stoudemire ve Nash’in önderliğinde 62 galibiyet (Kulüp rekoru) aldılar. Mükemmel bir normal sezondan sonra, Batı Konferansı Finalleri’nde San Antonio Spurs’e elendiler. Nash o sezon asist kralı ve MVP ödüllerinin sahibi oldu. Nash’in Suns’taki 2. sezonunda ise Stoudemire sakatlığından dolayı sadece 3 maçta forma giydi. Durum böyle olmasına rağmen Nash, yine takımını konferans finaline kadar taşıdı. Fakat, bu sefer de Dallas Mavericks engeline takıldılar. Eski dostların mücadelesinde gülen taraf 4-2 ile Dallas Mavericks oldu. Buna rağmen Nash, ikinci kez MVP ödülünün sahibi oldu. Aslında o sezon büyük bir çoğunluk Kobe’nin MVP olmasını bekliyordu ama Nash’in Stoudemire’sız yaptığı işlerden dolayı ödülü gayet hak etti. Ayrıca, o sezon MVP olması beklenen Kobe yarışı 3. sırada bitirdi. 2006-07 ve 2007-08 sezonlarında ise Nash’li Suns, art arda konferans yarı finali ve playoff ilk turu olmak üzere yine Spurs’e elendi. 2009-10 sezonu başlamadan önce ise Steve Nash artık 35 yaşına gelmişti ve artık Suns hanedanlığının bittiğini düşünüyordu. Buna rağmen o sezon, Nash önderliğindeki Suns normal sezonda 52 galibiyet aldı. Ardından bir türlü eleyemedikleri San Antonio Spurs’ü konferans yarı finallerinde 4-0 elediler. Fakat konferans finalinde, o sezon NBA şampiyonu olacak olan Los Angeles Lakers’a 4-2 ile elenmekten kurtulamadılar. Nash, o sezon maç başına 16.5 sayı ve 11 asist istatistiklerini yakaladı. Nash, Suns’taki 2. döneminin 6. sezonu sonunda artık çok fazla yıpranmıştı. Suns’ta geçirdiği kalan 2 sezonda ise takımı playoff yapamadı ve artık Nash için Suns dönemi tamamen kapanmış oldu.



Suns’taki 8 sezonunun ardından 2012 yılında Kobe’li, Dwight Howard’lı, Pau Gasol’lü Los Angeles Lakers’a takas oldu. Lakers’a gitmesinin en büyük nedenlerinden biri ise bu muhteşem kadro ile bir yüzük kazanma hayaliydi. Fakat, hem Nash’in hem de diğer oyuncuların sakatlıkları buna izin vermedi. Buradaki 2 sezonunda ayağındaki sakatlıktan dolayı tam 99 maç kaçırdı. 3. sezonunda ise belindeki sakatlık yüzünden hiç forma giyemedi ve emekli oldu.

2 kez normal sezon MVP’si (2005,2006)
8 kez All-Star (2002,2003,2005, 2006,2007,2008,2010,2012)
3 kez yılın en iyi beşi (2005,2006,2007)
5 kez asist kralı (2005,2006,2007,2010,2011)
4 kez 50-40-90 kulübü (2006,2008,2010)


Ayrıca Phoenix Suns, onun giydiği 13 numaralı formayı emekli etti. Bunlara ek olarak, 2018 yılında da Hall Of Fame seçildi ve adını basketbol kitaplarına yazdırmış oldu.

Şimdi ise sizleri 2010 Playofflar’ında Suns’ın Spurs’ü elediği konferans yarı finali maçındaki müthiş Steve Nash’in performansı ile baş başa bırakıyorum:
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#107 - 27.05.2022 23:39
Güzel işler çıkartıyor.   :o
Mutlu
1
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Mutlu tepkisini veren kullanıcı(lar):
BiA,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#108 - 28.05.2022 18:17
Güzel işler çıkartıyor.   :o
  :sampanya:
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#109 - 28.05.2022 18:17
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Farklı Seviyeler Farklı Sorumluluklar


Kevin Durant‘in Golden State Warriors’a geçişi ile NBA’in bütün dengesinin değiştiği tartışmaya açık olmayan bir konu. İki senede kazanılan iki şampiyonluk ve Durantula’nın kazandığı iki finaller MVP’si ödülü, Durant’in sonuna kadar hak ettiği, el yakan anlarda çekinmeden sapladığı hançerler ile dolu zaferler. Özellikle imzası haline gelen iki hançeri, basketbol severlerin akıllarında farklı sorular yaratmaya başladı. LeBron James‘in üzerinden bulduğu ilk hançer ve sonrasında yine Cleveland taraftarlarının önünde LeBron ve takımını çaresiz bıraktığı ikinci hançer. Kral’ın bir oyuncu karşısında bu kadar çaresiz kalması “Durant, ligin en iyi oyuncusu olarak LeBron’u geçti” açıklamalarına gebe oldu.

Kevin Durant tarihin en saf skorerlerinden biri olabilir fakat hiçbir zaman LeBron’u tahtından edemeyecek. Bunu, içinde bulunduğumuz bu genç sezonda çok net bir şekilde gördüğümüze inanıyorum. Öncelikle LeBron’un neler yaptığına kısaca bir göz attıktan sonra Durant’ın bizlere yaşattıklarını ve neden hiçbir zaman LeBron olamayacağını ele alacağız.

34 yaşındaki LeBron James geçtiğimiz sezon Batı Konferansı’nın vasat takımlarından biri olmaya oynayan Lakers’a katıldı ve anında beklentiler tamamen değişti. Sezona çalkantılı bir giriş yapan Lakers an itibariyle Batı Konferansı’nın 7. sırasında yer alıyor. Son 7 maçta 6 galibiyet aldılar ve sayısız eksiklerine rağmen LeBron’un varlığı yetmekte. Açık bir şekilde düşük viteste oynayan LeBron, bu hali ile 28.9 sayı 8.1 ribaund 6.9 asist 1.4 top çalma 0.9 blok ortalamaları ile oynuyor. 2010-11 sezonundan beri yakaladığı en yüksek sayı ortalamasını yakalayan LeBron, bunu yaparken kariyerinde sahada hiç olmadığı kadar az kalıyor (34.8 dakika). LeBron’un ligin en büyük oyuncusu olduğunu anlamak için Lakers’in durumu yerine Cavaliers’ın durumuna da bakabiliriz. Takımdan bir oyuncunun çıkarılması ile kulüp dağıldı. Koç kovuldu, veteranlar çaylak oyuncuya karşı cephe aldı, JR Smith takımı terk etti, bazı maçların bilet fiyatları 2 dolara kadar düştü. Cleveland şehrinin elde ettiği gelirde bile oldukça ciddi bir düşüş yaşandı. Bunların tam tersini Los Angeles’ta bulmak mümkün. LeBron efekti hem gittiği takımda hem ayrıldığı takımda çok net bir şekilde ortada.



Stephen Curry‘nin geçirdiği sakatlıktan beri Kevin Durant’in inanılmaz bir performans ortaya koyarak gerçekten ligin en durdurulamaz silahı olduğunu kanıtlamasını bekliyordum. Bunun yerine tam tersi bir tablo karşımızda. Warriors, Steve Kerr döneminde ilk defa 4 maç üst üste kaybetti. Draymond Green ile yaşadığı tartışma ile işler iyice yoldan çıktı. Durant’in galibiyet alması için Klay Thompson gibi bir silah yeterli değil mi? Bu dönemde takıma liderlik etmesini beklediğim Durantula’da liderlik konseptinin en ufak bir izini göremedim. Bu maçların hepsinde takımının en skoreri olmuş olsa da, takımın en skoreri olmak ve lider olmak arasında çok büyük fark var. Tarihin en saf skorerlerinden biri olmak ve tarihin en iyi oyuncusu olmak arasındaki fark gibi.

Bu dönemde Durant’ın asla LeBron olamayacağı, sergileği performans ile değil Durant’e yapılan çifte standart ile benim için açık oldu. Eğer LeBron seviyesinde olduğunuzu, LeBron’dan daha yüksek bir seviyede olduğunuzu düşünüyorsanız, LeBron standartlarına tabi tutulmanız gerekiyor. LeBron’un bir takım arkadaşıyla kavga edip, üzerine 4 maçlık mağlubiyet serisi aldığını hayal edelim. LeBron’u ne kadar yerden yere vururduk? “Jordan hiç böyle işler yapmazdı! Bu mu ligin en iyi oyuncusu?” sözleri gözlerimin önünde canlanıyor. Geçtiğimiz sezon elinde bulunan berbat takımla bile normal sezonda birkaç mağlubiyet üst üste aldığında bütün oklar LeBron’a dönmüştü. Durant’in bu durumda ortaya koyduğu karakterin ve aldığı sonuçların eleştirisi ne kadar bu kadar az oldu? Eğer Durant, LeBron’dan daha büyük bir oyuncu ise bu yaşananları neden “Curry gelince her şey düzelir” olarak geçiştiriyoruz?



Durant’i izlemekten büyük keyif alıyorum ve o her zaman inanılmaz bir skorer olarak anılacak. Yeteneklerini, inanılmaz verimliliğini sorgulamaya hakkımız yok. Fakat hiçbir zaman tarihin en iyi oyuncusu diyaloglarında yer almayacak. Bunun nedeni şampiyonluk için 4 All-Star’lı bir takımda bulunmaya ihtiyaç duyması değil.

Tarihin en iyisinin alması gereken sorumluluğu hiçbir zaman almaması.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok