Konu: | Julya & Irina Yalenchka |  (Okunma sayısı 20188 defa)

0 Üye0 Üye ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#80 - 13.05.2022 22:47
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#81 - 13.05.2022 23:06
Julya ile Sohbet - 3. Bölüm | Caine Blackhand
[YAYIN] Julya Yalenchka: Evett! Herkese tekrardan selam Vice sakinleri! Umarım gününüz güzel geçiyordur.
[YAYIN] Julya Yalenchka: "Julya ile Sohbet" programının bir diğer bölümü ile karşınızdayım.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Her programda birbirinden değerli konuklarımında yer alacağı bu programda-
[YAYIN] Julya Yalenchka: ... konuklarım kendilerini tanıtma ve bunun yanında işletmelerini ve istek, arzularını Vice şehri sakinlerine-
[YAYIN] Julya Yalenchka: duyurmuş oluyor, umarım daha nice programlara karşınızda olacağız.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Pekala, bugün yanımda çok değerli bir konuğum var, kendisine hayranlık duygusunu fazlasıyla beslediğim-
[YAYIN] Julya Yalenchka: Caine Blackhand bulunuyor.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Evet, Caine. Nasılsın?
[YAYIN] Caine Blackhand: Selamlar Vice şehri, Caine burada, keyfim yerinde, bugüne fazla enerjik başladım, her şey yolunda teşekkürler.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Buna sevindim, bu enerjinin sebebini öğrenebilir miyim, Caine?
[YAYIN] Caine Blackhand: Çok da bir sır değil aslında gece eğlencenin ortasında alkolü damarlarımdan atamadım sabaha sarktı. **güler**
[YAYIN] Caine Blackhand: Ek olarak güzel bir sabah sohbetiyle güne uyandım o da tesir etti.
[YAYIN] Julya Yalenchka: **güler** Buna sevindim, yakın zamanda bunu kutlamayalıyız, ne dersin?
[YAYIN] Caine Blackhand: Tabii ki, kutlama yapılan her yerde olabilirim, yaşam durmak ve stabil kalmak için aşırı kısa.
[YAYIN] Caine Blackhand: Şimdiden bizimkiler bunu duyup bir yerlerden konfetileri almaya başlamışlardır bile.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Sana hak veriyorum. Sana "Ronin" mi demeliydim? **güler**
[YAYIN] Julya Yalenchka: Ronin demişken, "Ronin" ismi nereden geliyor, Caine?
[YAYIN] Caine Blackhand: Aslında bu bana çok sesleniyor, bazı gruplar vardır vokalistlerinin ismi grup ismiyle bağdaşlaşıyor.
[YAYIN] Caine Blackhand: Yolda geçerken "RONIN ABİİİĞ" diye bağırıldığına şahit oluyorum, herhalde adım o sanılıyor.
[YAYIN] Julya Yalenchka: **güler** Oysa ki isminin bir hayle güzel olduğunu da söylemeden geçmeyeceğim.
[YAYIN] Caine Blackhand: Ronin ismi, Japonca'dan geliyor, ustası olmayan samuray anlamı var, kendimize yakıştırıyoruz.
[YAYIN] Caine Blackhand: Yaptığımız müzik tarzının biraz da protest olmasından dolayı, yoldan çıkmış bizler için haydut demekten daha iyi.
[YAYIN] Caine Blackhand: Teşekkür ederim, İncil'deki ilk katilin de ismi bu arada bunu biliyor muydun?
[YAYIN] Julya Yalenchka: İlk defa senden duyuyorum.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Oldukça etkileyici, peki ya burada bir çağdaştırma mı var? Bir şey mi anlatılmak isteniyor?
[YAYIN] Caine Blackhand: Adam'ın oğullarından, annem herhalde çok sevdiği için bu ismi koydu, seviyorum ismimi yalan yok, biraz dini.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Doğrusu isminin anlamını öğrendikten sonra daha çok sevmeye başladım diyebilirim, etkileyici bir isme sahipsin.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Ronin, etkileyici.
[YAYIN] Julya Yalenchka: O halde sana ne dememi tercih edersin? Ronin? Caine? **güler**
[YAYIN] Caine Blackhand: Ronin ismini koyarken, ne söylediğimize bakarak yola çıktık, doksan sekiz de ilk defa koyduk bu ismi.
[YAYIN] Caine Blackhand: İster Caine de ister Ronin ister haydut, sana kalmış.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Haydut mu? Hiç de öyle gözükmüyorsun bir kere. Neden haydut peki? Telafüz etmesi bile oldukça zor.
[YAYIN] Caine Blackhand: Kendimi gürültülü işlerden alıkoyamıyorum desem doğru olur, nerede bir hır gür ya izlerim ya katılırım.
[YAYIN] Caine Blackhand: Şehre ilk geldiğimde tanıştığım bir arkadaşım böyle seslenirdi bana aksiyon dolu zamanlarımdı.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Bir müzisyendende bu beklenir zaten, ne zamandan beri sahnede yer alıyorsun, Caine?
[YAYIN] Julya Yalenchka: Ne zamandan başladın konser vermeye?
[YAYIN] Caine Blackhand: Şimdi bunun öncesi de var oraları es geçeyim, on beş yirmi sene önce barlarda sahne alırdım.
[YAYIN] Caine Blackhand: Vice şehrine geldiğimden beri on dördüncü konser oldu herhalde ve üç aydır buralarda sahne alıyorum.
[YAYIN] Julya Yalenchka: İlk sahne aldığın barın ismini hatırlıyor musun? Dinleyicilerimize aktarmak ister misin?
[YAYIN] Caine Blackhand: İlk başta Çin mahallesindeki DUST gece kulübünde sahne almıştım, Four kardeşime selamlarımı yolluyorum.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Çin mahallesi, oldukça etkileyici. Bu arada nereliydin, kaç doğumlusun. Merak eden dinleyicilerimiz var.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Onlar için cevaplayabilir misin?
[YAYIN] Caine Blackhand: Yıllar sonra bir seyircinin karşısına çıkıp elime gitarı aldığımda sanki gücümün yarısına kavuşup power up aldım gibiy
[YAYIN] Caine Blackhand: ...gibi hissettim. Ben Volvograd'lıyım, Rus'um, 1988 doğumluyum, eski ismi Stalingrad'dı...
[YAYIN] Julya Yalenchka: Öyle mi? Ne kadar güzel, bende Moskova'da büyüdüm. Rus'um.
[YAYIN] Caine Blackhand: ...yirmi yıl kadar oluyor sanırım SSCB'nin dağılmasından sonra yeni bir isim verilmiş.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Pekala, o halde işletmelerinden biraz bizlere bahsedebilir misin?
[YAYIN] Caine Blackhand: Elysium isimli bir bar işletiyorum ilk göz ağrım, favori de mekanım, her gece açıyoruz.
[YAYIN] Caine Blackhand: Çarşamba günleri 22.00'da özel açılışları oluyor onun dışında ofisim de her şeyim orada.
[YAYIN] Caine Blackhand: RONIN Garage adında bir tamirhane açtık geçenlerde, orada şehre yeni gelenlere iş sağlıyoruz.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Kapı numaralarını dinleyicilerimize aktarabilir misin?
[YAYIN] Caine Blackhand: Onun dışında Yat Kiralama şirketimiz ve zamanında bir Asya mutfağı restoranım vardı.
[YAYIN] Caine Blackhand: Elysium'un kapı numarası dokuz yüz doksan yedi, zaten gediklileri bilirler Market caddesinde dikkat çekiyor.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Asya mutfağı restoranın mı? Yemek yapmaktan hoşlanıyorsun anladığım kadarıyla?
[YAYIN] Julya Yalenchka: Favori yemeğin hangisi? Öğrenebilir miyim?
[YAYIN] Caine Blackhand: Yemek yapmaktan aslında normal günlük karnımı doyurmak için yediğim zamanlar değil de misafirim varken...
[YAYIN] Caine Blackhand: ...ve egzotik tatlar denemeyi seviyorum favori yemeğim ise erişte.
[YAYIN] Julya Yalenchka: O halde bir gün bana ısmarlarsın olur mu? Kendi ellerinden ama.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Pekala.
[YAYIN] Caine Blackhand: Ismarlarız.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Yavaş, yavaş süremizin sonuna doğru yaklaştık. "Julya ile Sohbet" programında bugün ki konuğum-
[YAYIN] Julya Yalenchka: ... Caine "Ronin" Blackhand'idi. Kendisine bana eşlik ettiği için çok teşekkürlerimi sunuyorum.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Evet, Caine. Bir şeylerler eklemek ister misin? Son bir söz.
[YAYIN] Caine Blackhand: Yeni şarkımız "Ölüm Ekonomisi" ViceTUBE'a yüklendi, dinleyicilerime müjde vereyim.
[YAYIN] Caine Blackhand: Biraz halkın ağzı olmaya çalıştık elimizden geldiğince dilimiz de döndüğünce.
[YAYIN] Caine Blackhand: Beni davet ettiğin için ben teşekkür ederim, bu gecelik benden bu kadar. **güler**
[YAYIN] Julya Yalenchka: O halde bu günlük bizden de bu kadar olsun sevgili Vice şehri sakinleri.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Julya ile Sohbet programının üçüncü bölümününde sonuna geldik. Sevgili, Caine'e teşekkür ederim ...
[YAYIN] Julya Yalenchka: Bir daha ki bölümlerde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın Vice şehri sakinleri.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Bay!
[YAYIN] Julya Yalenchka: Ekstra olarak Ronin ve ekibin yeni çıkardığı şarkıyı dinlemek için:
[YAYIN] Julya Yalenchka: Vice Roleplay > Vice Dünyası > ViceTube: Yayın, Video ve Streamer.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Kendinize iyi bakın!
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#82 - 14.05.2022 22:10
Durmak yok devam, destekleriniz ve tebrik mesajlarınız için minnetarım.  :vice: ile kalın!  :sampanya:
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#83 - 14.05.2022 22:18
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Adım Adım Milyar Dolarlık Servete


Lüks arabalar, devasa malikâneler, on binlerce dolarlık mücevherler vs. bunların her biri NBA’de oynayan ortalama bir oyuncu için son derece ulaşılabilir şeyler. Zira NBA; DEVASA büyüklükte bir ekonomi barındırıyor. Özellikle de son yıllarda katlanarak artan yayın ve sponsor gelirlerini düşündüğümüzde, NBA’de yıllık $15 milyon civarlarında kazanan birçok oyuncu var. E bir de işin süper yıldızları var tabii. Maksimum kontratların geldiği noktayı anlayabilmeniz için sizlerle çok somut bir veri paylaşacağım. Bu yıl ligde tam 35 oyuncu en az $28 milyon kazanacak. Amerika’daki diğer majör liglere baktığımızda bu oran NFL’de 12, MLB’de ise 7. Büyük para. Bu yıl ligdeki oyuncuların alacağı toplam ücret ise yaklaşık $3,5 milyar civarında. MİLYAR! Şayet ligde oyuncular bazında nasıl bir para dönüyor merak ediyorsanız sizleri şöyle alalım

Covid-19 salgını dünyanın tamamını olduğu gibi NBA’i de son derece olumsuz yönde etkiledi. Ancak bu durum LeBron James’in servetinin kısa bir süre içerisinde 1 milyar dolara ulaşacak olmasına engel değil. Zira Kral, çok yakın bir zamanda milyar dolarlık bir adam olmak üzere.

Forbes’tan Kurt Badenhausen’a göre LeBron James bu yıl toplam $95,4 milyon kazanacak. Bunun 31,4 milyon doları Los Angeles Lakers ile olan kontratından geri kalan 64 milyon doları ise AT&T, Beats, Nike, GMC, PepsiCo Walmart, Blaze Pizza vb. markalarla yaptığı sponsorluk anlaşmaları/ortaklıklardan gelecek. Takdir edersiniz ki herhangi bir markanın LeBron James’ten daha etkili bir marka yüzü bulma olasılığı oldukça düşük. Üstelik bu hangi sektör olursa olsun. LeBron James böylelikle Tiger Woods, Floyd Mayweather, Cristiano Ronaldo ve Lionel Messi’nin ardından aktif spor hayatı devam ederken serveti $1 milyara ulaşan 5. Atlet olmayı başaracak. Üstelik bu yıl itibariyle kariyeri boyunca kazandığı $1 milyarın sadece $300 milyonunun bugüne kadar imzalamış olduğu kontratlardan; geri kalan $700 milyonunun ise yaptığı ortaklıklar ve sponsorluk anlaşmalarından geldiğini belirtmekte fayda var. Ayrıca bu miktar Kralı bu başarıya ulaşan ilk Amerikalı takım sporu oyuncusu da yapıyor.

LeBron James 2014 yılında GQ ile gerçekleştirdiği bir röportajda “1 milyar dolarlık bir servete ulaşmak” ile ilgili şunları söylemişti.

“Bu benim için oldukça önemli bir hedef. Açıkçası işimi ve gelirimi maksimize etmeye çalışıyorum. Ve eğer bunu başarırsam; eğer bir milyar dolarlık bit atlet olursam bu son derece heyecan verici olur.”

Tebrikler Kral, başardın!

Hepimizin bildiği gibi LeBron’un en büyük planlarından bir tanesi ileride bir NBA takımı satın almak. Şayet tam şu an böyle bir şeye niyetlenecek olsa ligin en ucuz takımı Memphis Grizzlies’i $1,3 milyar karşılığında satın alabilir. Eğer doğup büyüdüğü şehrin takımı olan Cleveland Cavaliers’ı satın almak isteyecek olursa da $1,56 milyarı gözden çıkarması gerekiyor. LeBron’un bu serveti ilerleyen yıllarda çok daha yukarılara çıkarması işten bile değil. Zira Lakers ile bu yılı saymazsak 2 yıllık bir sözleşmesi daha bulunuyor ve bunun karşılığı tam $85 milyon. Üstüne üstlük bu süreçte reklam ve sponsorluk gelirlerinden kazanacağı para da en az bir bu kadar hatta çok daha fazlası olacaktır. LeBron daha şimdiden tarihin en çok kazanan atletlerinden bir tanesi ve önümüzdeki birkaç yıl içerisinde emekli olsa dahi bu kazancın emekliliğinde de artmaya devam edeceği su götürmez bir gerçek. Dolayısıyla Kralın daha şimdiden ileride bir NBA satın alacağına kesin gözüyle bakabiliriz.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#84 - 14.05.2022 22:18
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Sezonun İlk Bölümünde Sacramento


Sezona iyi bir giriş yapan Sacramento Kings, ilk dört maçın üçünü kazandı. Denver ve Phoenix ile ikişer maç yapıp üç galibiyet alarak dikkat çektiler. Sonrasında oynanan altı maçta sadece Chicago galibiyetinin gelmesi ise hayal kırıklığı yarattı. Özellikle de, kaybedilen bu maçların üçünde en az 15 sayı farkla önde olduğunu söylemek lazım. Toronto maçı için tam bir kâbus diyebiliriz. 19 sayı farkla öne geçtiğiniz bir maçı 21 sayı farkla kaybetmek ve 144 sayı yemek kabul edilir gibi değil. Ligin en keyifli hücum eden takımlarından biri konumundalar ama savunmada Washington Wizards’ın bile daha iyi durumda olduğunu söylemek bazı şeyleri anlatmak için yeterli olabilir.

Potasında maç başı 122 sayı gören Sacramento’nun performansı mantık dışı. Bazı takımların “hücum basketbolu oynayıp, yediğimizden fazlasını atarız” anlayışı sergilediğini biliyoruz. Ancak 122 sayı yiyen bir takımın en az 123 sayı atması gerekiyor. Peki, aranızda maç başı 123 sayı atmış bir takım hatırlayan var mı? İlk 12 maçında 5 galibiyet alan Sacramento’nun bu savunma ile başarılı olma şansı neredeyse imkânsız. Sezona sakatlıklarla giren Memphis ya da tanking parolası ile oynayan Oklahoma’dan daha kötü galibiyet yüzdesine sahip olmak, playoff hedefi için kötü bir yol.

Doğru ve Yanlışlar


Öncelikle göze hoş gelen bir basketbol oynadıklarını ve ligin iyi hücum eden takımları arasında olduklarını söyleyelim. Maç başı 115 sayı atan Sacramento, en fazla sayı üreten 8. takım konumunda. Hücum reytinglerine göre ise 12. sıradalar. Üç sayı atışlarında %37.7 ile 10. sıradalar. Ancak yeterli sayıda üç sayı denemediklerini söylemek lazım. Hield maç başı 11 üçlük denemede bulunurken, takımın geri kalanı toplamda 20 kez deniyor. Serbest atışlar ise bambaşka bir konu. Maçı başı 27.8 ile ligin en fazla serbest atış kullanan takımı konumundalar. Bu da rakiplerinin onları savunmakta zorlandıklarının göstergesi diyebiliriz. Fakat %72 ile ligin en kötü 4. takımı olursanız, bu özelliğinizi avantaja çeviremezsiniz.



Takımın başında ikinci sezonunu geçiren Luke Walton için durum biraz karışık. 73 galibiyet alan Golden State’in yardımcı koçluğunu yapan Walton için beklentiler çok yüksek. Kısa süren basketbolculuk kariyerinde yetenekten ziyade basketbol IQ’sunun çok yüksek olduğunu izleyenler hatırlayacaktır. İki sene önce playoff trenini kıl payı kaçıran Sacramento Kings, Dave Joerger ile saha dışında yaşananlar yüzünden yollar ayrılırken, Luke Walton takımın başına getirildi. Lakers ile başarısız bir dönem geçirmiş olsa da kredisi yüksek olan genç koç için geçtiğimiz sezon iyi geçmedi. %48 olan galibiyet yüzdesinin %43’e gerilemiş olması Walton adına soru işaretleri doğurmuştu. Bu yıl da kendisi ile devam edildi ancak koltuğunun sallandığını söylemek lazım. Sacramento’nun Walton gelmeden önce de iyi hücum ettiğini biliyoruz. Ancak bu kadar kötü savunma direk kendisine eksi yazacaktır. Önümüzdeki haftalarda üst üste mağlubiyetler alınması halinde, işler görevinin sonlandırılmasına kadar gidebilir. Bu konuda bir an önce önlem alması gerektiğini söylememiz gerekiyor.

Oyuncu Kadrosu ve Son Durumları




Direksiyonun başında De’Aaron Fox var. Ligin en hızlı oyuncularından biri olan Fox, takımın hücum sistemi için olmazsa olmaz bir isim. Ancak 4. senesine giren genç oyuncudan beklentiler çok daha büyüktü. 2 sene önce geleceğin en önemli isimleri arasında gösterilirken, kendisinden sonra gelen Young, Morant, Doncic gibi isimlerin çok gerisinde kaldı. 19.2 sayı ile takımın en skorer oyuncusu konumunda olsa da, şut yüzdesinde istikrar sağlayamadığını görmek üzücü (%45 FG).

Takımın en fazla top kullanan ikinci ismi ise Buddy Hield. Maç başı 11 üçlük deneyen Hield, toplam 14.4 şut denemede bulunuyor. Ancak %37 ile isabet bulması kabul edilebilir bir rakam değil. Geçtiğimiz yıllarda, zaman zaman bench’ten geldiğini görmüştük. Ancak bu pozisyonda oynamayı kesinlikle istemediğini dile getirdi. Bogdanovic’in ayrılması ile ilk beşe de yerleşti. Takım savunmasını arttırmak için Hield’ın bench’ten gelmesini önermek isterdim, ancak biraz hayalcilik olacaktır. 28 yaşındaki oyuncu takımın kilit ismi olmak istiyor.

4 yıl 80 milyon dolarlık kontratı eleştirilere sebep olsa da bu sezon oynadığı basketbol ile kontratın hakkını veren Harrison Barnes için ayrı parantez açmak lazım. 2016 NBA Finallerinde oynadığı basketbol ile kariyerini zedelemiş olsa da, Barnes’ın her takımda rol alabileceğini söylemek lazım. Yıllık kazancı biraz daha uygun olsa, performansı başka şekilde değerlendirilebilirdi. Sezonun 12 maçlık bölümünde ise kontratın hakkını veriyor. 17.3 sayı 6.8 ribaund, 3.1 asist 0.8 top çalma ile oynarken %52 ile şut, %41 ile üçlük atıyor. Sayı dışında bütün kategorilerde kariyerinin en iyi rakamları ile oynadığını söyleyelim.

İlk beşin diğer iki ismi ise Bagley ve Holmes. Günümüz basketbolunun uzunları gibi dışarıdan şut atan oyuncular değiller. Ancak hızlı basketbol oynamak isteyen Sacramento için koşabilen iki uzun konumundalar. %70 ile şut atan Richaun Holmes takım için iyi işler yapıyor olsa da, bazı konularda eksik kalıyor. 1 top çalma 1.5 blok rakamları savunmada iyi işler yaptığı algısı yaratsa da, işin gerçek kısmı bu kadar basit değil. Kısa boyu ve zayıf fiziği ile savunma kısmında eksik kalıyor. Kısaların kötü savunma yapıyor olması ise onu daha da zor durumda bırakıyor.

Bagley konusu ise bambaşka bir durum. Kolej kariyerinde çok sevdiğim bir oyuncu olsa da yaşadığı sakatlıklarında etkisi ile bir türlü istenilen performansı veremedi. 3. sezonunda en düşük sayı ortalaması (12.2 sayı) ile oynayan Bagley’nin şut yüzdeleri kabul edilebilir gibi değil. %43 ile şut, %58 ile serbest atış atıyor. Bu yüzdeler ile devam ederse kısa süre içerisinde bench’e kaydığını ya da takas piyasasında adının geçtiğini görmek şaşırtıcı olmaz.



Dikkatler LaMelo Ball’ın üzerinde iken yılın çaylağı adayı için çok güçlü bir aday gözden kaçıyor. Draftın 12. sırasında altın bulan Sacramento ekibi, Haliburton seçimi ile son yıllarda yaptığı draft hatalarını unutturacak gibi görünüyor. Çaylak oyuncu 12.6 sayı, 2.9 ribaund, 5.7 asist, 1.3 top çalma ortalamaları ile oynuyor. Saha içi şut yüzdeleri ise akıl alır gibi değil. %54 ile saha içi şut yüzdesine sahip olan Haliburton, maç başı 2.5 üçlüğü %52 isabet oranı ile buluyor. Maç başı 29 dakika süre alan isim savunmada da önemli işler yapıyor. 1.96 boyu ile 1,2 ve 3 numaralı pozisyonları savunabiliyor. Hücumda ise hem iyi bir oyun kurucu hem de iyi şut atıyor olması, Fox ile aynı anda sahada olma şansı sunuyor. Atletik bir oyuncu olmasa da basketbol zekâsı ile fark yaratan oyunculardan biri olacak gibi duruyor.

Bench rotasyonunda yer alan dört isimden daha bahsetmek istiyorum. Cory Joseph savunmadaki enerjisi ile bench’te iş yapar bir durumda. Özellikle Haliburton ile birlikte oyuna girdiğinde takımın nadir savunma efektini yarattıklarını söylemek istiyorum. Glenn Robinson ise maç başı 19 dakika alırken 7 sayı ortalama ile takıma katkıda buluyor. Kalan iki isimden ise pozitif konuları konuşmak zor. Geçtiğimiz iki sezon boyunca takımda ilk beş çıkan Bjelica’nın, bu sezon rotasyonun gerisinde kalması ve ortalama 15 dakika oynuyor olması beklediğim bir durum değildi. Korkunç bir şut performansı sergileyen oyuncunun (%24 üçlük) kontratının son senesinde olduğunu ve takas için kullanılmasının sürpriz olmayacağını söyleyelim.

Son isim ise Hassan Whiteside. Geçtiğimiz sezon Portland forması ile 15.5 sayı, 13.5 ribaund, 2.9 blok ortalamaları ile oynamasına rağmen kimseden kontrat bulamadı. Bir yıllık 2 milyon dolara Sacramento ile anlaşan Whiteside’ın daha etkin bir rolde olacağını düşünüyorduk. Ancak maç başı 13 dakika alma bizi şaşırttı. Golden State ve Portland maçlarında gösterdiği savunma performansı ile şaşkınlık yarattı. Whiteside’ın maçlarını izleyenler, ribaund ve blok rakamlarının savunmadaki eksikliklerinin gözden kaçırıldığını fark edecektir. Curry ve Lillard karşısında yaptıkları ise işi farklı boyuta taşıdı. İkili oyun sonrasında ligin en iyi şut atan oyun kurucularını üç adım geriden karşılamak ve kısa sürede kendi potasının üç sayı yağmuruna tutulmasına sebep kabul edilebilir gibi değildi. Aklının basketbolda olmadığını söylemeye gerek yok sanırım.

Sezon Sonu Tahmini


Öncelikle savunma konusunda, en azından biraz aşama kaydettikleri bir senaryoda tahminde bulunacağımı söylemek istiyorum. Aksi takdirde, bu savunma ile batının dibinde kalacaklardır. Ancak daha yüksek bir potansiyele sahip olduklarını düşündüğümden savunmada biraz toparlamaları halinde yükselişe geçeceklerdir. Şu anda üzerlerinde bulunan Oklahoma’yı geçeceklerini söylemek zor bir tahmin olmayacaktır. Playoff potasına girmeleri zor olsa da, bu sezon uygulanacak olan play-in için güçlü bir aday konumundalar. San Antonio, Memphis ve New Orleans ile birlikte 9. ve 10. sıralar için kıyasıya bir mücadeleye gireceklerini düşünüyorum.

Peki sizce Sacramento Kings sezonu nerede bitirir?
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#85 - 15.05.2022 17:00
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Sakatlıklardan Canlı Çıkabilecekler Mi?


2020-21 sezonu NBA için belki de en çok sakatlık vakasının yaşandığı sezon oldu. Rekabetin üst seviyede olduğu ve bu şekilde devam etmesinin en büyük beklentimiz olduğu playoff’larda ise sakatlık sorunu, tam gaz devam ediyor gibi. Daha şimdiden bunala güreşen birçok takımın kilit oyuncuları sakatlık belasından muzdarip durumdalar. Playoff’lar, takımlar için her zamankinden daha çetin bir hayatta kalma mücadelesine dönüştü.

Milwaukee Bucks, sezonun geri kalanında Donte DiVicenzo’dan mahrum kalacak. Joel Embiid, son Wizards maçında yaşadığı diz sakatlığı ile alakadar MR sonuçlarını bekliyor. Anthony Davis’in durumu maç günlerinde belli olacak ama pek parlak bir senaryo ile karşı karşıya değiliz. Luka Doncic’in sırtındaki ciddi sinir rahatsızlığı ise performansını her gün daha fazla etkiliyor. Peki bu sakatlıklar, takımların şampiyonluk yarışında onları ne derecede etkileyecek? Adeta Survivor’a dönüşmüş bir playoff yarışında takımlar hayatta kalabilecekler mi?

Los Angeles Lakers, Anthony Davis’siz Hayatta Kalabilecek Mi?


Olayın istatistiki yönüne bakıldığında, Davis’in sakatlığının Lakers’ı hiç etkilemeyecek gibi olması gerekiyor. Normal sezonda, LeBron’un sahada olup Davis’in sahada olmadığı dakikalarda, 100 pozisyon başına +7.7 sayı istatistiğine sahipler. Play-off’lardaki rakipleri Suns karşısında ise LeBron’un sahada, Davis’in bench’te olduğu dakikalarda Lakers, Suns’a 19 sayı fark attı. Peki, problem tam olarak nerede?

Problem, bu senaryonun LeBron’un üstündeki yükü haddinden fazla arttırması. Yukarıda bahsini geçirdiğimiz Davis’siz-LeBron’lu normal sezon dakikalarında LeBron’un top kullanma oranı %33.2’ye fırladı ve 36 dakika başına 8.5 asist ortalamaları tutturdu. Lakers için bir strateji, savunmada rakibini boğacak derecede baskıyla oynayıp hücumda her şeyi LeBron’un sırtına yıkmak: LeBron’un Cavaliers günlerinden zaman zaman alışık olduğu bir senaryo.

Gel gelelim eğri oturup doğru konuşalım: Bu strateji Lakers’ı bir kaç adımdan öteye götürebilecek, şampiyonluğa kadar uzanacak bir strateji değil. Lakers için en büyük umut bu stratejinin, en azından Anthony Davis sağlam şekilde dönene kadar işe yaraması.

Philadelphia 76ers, Joel Embiid’siz Hayatta Kalabilecek Mi?


Görünen o ki 76ers, bir sonraki aşamada Atlanta Hawks ile eşleşecek. Embiid’in savunmanın merkezinde olmadığı bir senaryoda hareketli Hawks takımının, pick-and-roll’ler ile 76ers’ı parçalama ihtimali hiç de az değil. Ama diyelim ki 76ers, Hawks engelini de aştı. Doğu Finali’nde ya Nets ya da Bucks ile karşılaşma ihtimalleri oldukça yüksek. 76ers tam sağlıklı olduğunda bile onlardan daha yetenekli bir kadroya sahip olduğunu iddia edebilecek bu takımlar, Embiid’siz bir 76ers için, özellikle boyalı alanda çok büyük bela olacaklardır. Giannis ellerini ovuşturmaya başladı bile.

Nihayetinde Embiid’siz bir 76ers hala oldukça kaliteli bir takım olabilir ancak Embiid olmadan şampiyonluk ihtimalleri sıfır. Bunu söylemenin daha politik bir yolu maalesef yok.

Dallas Mavericks, Luka Doncic’siz Hayatta Kalabilir Mi?


Alınan haberlere göre Luka Doncic, üçüncü maçın devre arasından beri ciddi bir sırt sakatlığı ile mücadele ediyor. Bu sakatlığın onun oyununu etkilediği de aşikar: Üçüncü maçın ikinci devresinde 6/13 isabet, kaçan dört serbest atış ve üç top kaybı. Dördüncü maç ise tam bir felaket oldu Doncic için: 24 şutta 19 sayı, 6 asist ve 3 top kaybı. Clippers’ın “Doncic’e duvar örelim, sol tarafını kapayalım” stratejisinin hakkını da verelim ancak sakatlığın da Doncic’in performansına sekte vurduğu aşikar.

Daha açıkça söylemek gerekirse: Mavericks seride 2-2’yi sağlayabilmişse bu tamamiyle Doncic’in başarısı. Seri boyunca Doncic sahada değilken Mavericks, 100 pozisyon başına 104.4 sayı üreterek, Doncic’in sahada olmadığı 39 dakikada tam 28 sayı geriye düştü. Doncic’in sakatlığının sıkıntı yaratmaya başladığı 3. maç devre arasından itibaren ise Mavericks, Doncic’in sahada olduğu 56 dakikada sayı toplamında 22 sayı geride. 100 pozisyon başına sadece tam 100 sayı üretebildiler ki; bu, Doncic’in sakatlığının hücuma vurduğu baltanın boyutlarını gözler önüne seriyor.

Özet geçelim: Doncic sakatlığını atlatmazsa, Doncic sahada olsa bile Mavericks’in şansı sıfır.


Milwaukee Bucks, Donte DiVicenzo’suz Hayatta Kalabilir Mi?


Yüzeysel olarak baktığınızda, tüm diğer sorulardan daha farklı bir kategoride bu soru aslında. DiVicenzo, oyuna ettiği etki konusunda Embiid, Davis ve Doncic’le yan yana dahi gelemeyecek bir yerde. Ama bütün playoff’lar boyunca süreceği artık kesin olan yokluğu, Bucks’ın yolculuğunu kayda değer ölçüde zorlaştıracak. DiVicenzo Bucks’ta en çok süre alan beşinci oyuncuydu. Bucks’ın aynı anda top baskısı, şut becerisi ve yaratıcılık içeren beşler ortaya koymasındaki belki de en kilit isimdi.

DiVicenzo sağlıklı olsaydı, Nets serisinde kuvvetle muhtemel Kyrie Irving ile eşleşecekti. Bu Jrue Holiday’in James Harden’la, Khris Middleton’ın Kevin Durant’la eşleşmesine imkan tanıyacaktı. Böylelikle Giannis Antetokounmpo da savunmada daha zayıf bir rakip ile eşleşerek, hücumda daha diri ve aktif olabilecekti. DiVicenzo’nun yokluğunda ise saydığımız silsile bir adım aşağıya kayacak, Brook Lopez üstüne ekstra savunma yükü binecek ve Pat Connaughton veya Bryn Forbes da Joe Harris’in peşinde, perdeleri aşmak ile görevlendirilecekler.

DiVicenzo’nun etkisi çok büyük görünmeyebilir lakin Bucks için işleri, ideal senaryonun başında bir tık zorlaştırması, bir kelebek etkisine sebep olabilir.

Daha ilk turunda sakatlıklar ile boğuşmak durumunda kalan NBA takımları, ilerisini düşünmek adına birçok değişikliği gözden geçirmek zorunda. Anlaşılan o ki değişen şartlara en iyi adapte olan ekip, yolunu en uzun tutacak takım olacak. Daha fazla değişen şart veya sakatlık olmaması temennisi ile.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#86 - 15.05.2022 17:03
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Drummond’ın Gelişinden Marc Gasol Huzursuz


Marc Gasol, geçtiğimiz yaz büyük beklentilerle Los Angeles Lakers’ın yolunu tuttu. 3 kez All-Star seçilen İspanyol pivotun Lakers’a yeni bir boyut katması bekleniyordu ancak beklentiler sahaya pek yansımadı. Lakers ise star oyuncuları Anthony Davis ve LeBron James’in sakatlıkları sebebiyle normal sezonda istikrar gösteremedi.

Takımın performansı dalgalanırken takımdan beslenen bir oyuncu olan Marc Gasol de elbette bundan etkilendi. Öte yandan Gasol’ün Covid-19’a yakalanıp yaklaşık bir ay boyunca forma giyememesi de aksiliklerin tuzu biberi oldu. Hal böyle olunca Lakers 5 numara pozisyonunu Andre Drummond ile güçlendirdi. Bu yazıda Marc Gasol’ün sezonuna, Drummond hamlesine olan reaksiyonuna ve takımdaki rolüne göz atacağız.



Bu sezon Lakers forması ile 41 maça çıkan Gasol, maç başına 19.6 dakika süre buluyor. Bu Gasol’ün kariyerinin en düşük dakika ortalaması demek. Bu durum elbette Gasol’ün diğer istatistiklerini de etkiliyor. Maç başına ürettiği 4.9 sayı ve 4 ribaund da kariyerinin en düşük ortalamaları durumunda. Maç başına hücumda 3.9 top kullanıyor ve Gasol için bu da bir diğer kariyer en düşüğü demek. ‘’Big Marc’’ın sezonunun geçmiş kariyerinden çok farklı bir düzlemde ilerlediğini söyleyebiliriz. Gasol’ün takım hiyerarşisinde oldukça geri plana düştüğünü görebiliyoruz. Aslında bunu olgunlukla karşılamıştı, ancak son Drummond imzası Gasol’ün huzurunu kaçırmış olabilir.

Andre Drummond’ın Gelişi


Marc Gasol zaten Lakers’a imza atarken bazı durumları kabul etmişti. Lakers’ta takımın birincil planlarından biri olmayacağını biliyordu. Bu kabullerin yanında Lakers’ın da ona verdiği sözler vardı elbette. Gasol’ün normal sezonda ilk beşteki yeri garantiydi ancak buy-out marketten yapılan Drummond hamlesi bu durumu değiştirdi. Drummond’ın Lakers’a imza atar atmaz Milwaukee Bucks karşısında ilk beşte başlaması, Gasol’ü rahatsız etmişe benziyor. İşte İspanyol pivotun mevcut durum üzerine sözleri:

‘’Sanırım benimle ilgili ‘’eğer ihtiyaç olursa’’ durumu söz konusu ve bu ‘’eğer’’ de zor bir ihtimal. Şu an A planı değilsin. C hatta D planısın. Bunu kabullenmelisin çünkü işin bu. Bunun için kontrata imza attın. Bunu kabul etmesi hiçbir zaman kolay değil. Takım için her şeyi yapmaya çalıştığınızda yanlış bir şey yapıp yapmadığınızı sorgularsınız. Oldukça açık ki istatistiklerimi, kullandığım şutları ya da aldığım ribauntları umursamıyorum. Adamımı box-out edip sıradaki pozisyona, herkese yardım etmeye bakıyorum. Kolay değil ama hayat bu. Adapte olmalısınız. Dediğim gibi, ya bunu bir meydan okuma olarak kabul edersiniz ya da pes edersiniz.’’



Gasol ayrıca Drummond’ın gelişiyle forma numarasının koç tarafından ne sıklıkla çağırılacağını bilmediğini söyledi. Drummond’ın Lakers’a imza atmasından sonra gazetecilerle konuşmayı 3 kez reddeden Gasol’ün durumdan hoşnut olmadığı kesin. Ayrıca Gasol’e Lakers’ta kalmak isteyip istemeyeceği sorulduğunda da şunları söyledi:

‘’NBA’de işler çok hızlı değişiyor, benim için değiştiği gibi…’’



Açıklamalarından anlayabileceğimiz üzere Gasol bu takım için fedakarlık yapmaya dünden razı. Rahatsız olduğu durum kendisiyle yola çıkan Lakers’ın onu yolda bulduğu Drummond ile değiştirmesi. Lakers geçtiğimiz sezon başarıya ulaşırken bunu yüksek takımdaşlık ve mücadele ile yaptı. Herkesin rol sınırlarının net oluşu ve birbirine gösterdiği saygı başarıda anahtardı. Başarıyı tekrarlamak istedikleri bu sezonda da bu ilkelerden vazgeçmemeliler. Drummond hamlesi takımı geliştirmek adına yapıldı ancak takımın iç dengeleri de unutulmamalı. Marc Gasol’ün huzurunun yeniden tahsis edilmesi takımın huzuru için de çok önemli.


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#87 - 16.05.2022 15:54
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Embiid ve MVP Şansına Tarihsel Bir Bakış


2020-21 sezonunun ortalarını henüz geçtiğimiz bir evrede, NBA birçok yönden hiç beklenmediği kadar heyecan verici oldu. Küresel bir salgının gölgesinde, ciddi anlamda sınırlı imkanlara sahip olması beklenen sezon, basketbolseverler için tırnak ısırtan bir hız treni macerasına dönüştü. Elbette ki şampiyonluk yarışında, ligin en iyisi olmaya çalışan takımların birbirleri ile rekabetini izlemek gayet eğlenceli. Yine de, bu sezon özelinde, geçmiş yıllardaki örneklerinden çok daha heyecanlı, çok daha belirsiz geçen bir yarış daha mevcut: MVP yarışı.

İçinde bulunduğumuz hafta itibari ile MVP yarışında NBA’in resmî sıralaması şu şekilde:

1- Joel Embiid
2- Nikola Jokic
3- LeBron James
4- Damian Lillard
5- Luka Doncic
6- Steph Curry
7- Giannis Antetokounmpo
8- James Harden
9- Kawhi Leonard
10- Donovan Mitchell


Geçen haftalardaki yazımızda, sırasıyla ikinci ve altıncı sırada bulunan Nikola Jokic ve Steph Curry’nin, MVP ödülüne uzanması için takım başarısının öneminden bahsetmiştik. Bu hafta ise listenin 1 numarası olan Joel Embiid’i oldukça ilgilendiren, bir başka konudan bahsedelim istedim. Elbette ki bireysel performans ve takım başarısı MVP ödülüne ulaşabilmek için ziyadesiyle önemli. Peki bu ödüle ulaşmanızı sağlayan performansınızı, sezonun sadece bir kısmında gösterebildiyseniz? Ya takımınızı, başarılı geçen senede bolca yalnız bıraktıysanız? Sakatlıklar, karantinalar… Belki de takımınız sizsiz de başarılıdır, ne dersiniz?

Joel Embiid bu sezon 76ers’ın oynadığı 40 maçın 31’inde görev alabildi ve şu anda da sakatlığı sebebi ile, en az 2 hafta parkelerden uzak kalacak. Bu 2 haftalık süreçte 76ers 9 maç daha oynayacak ve Embiid, 70 maçlık sezonda en az 18 maç forma giyemeyecek: tüm sezonun %25’i Embiid’siz geçecek. Her 4 maçtan 1’inde oynamayan bir oyuncu, ligin en değerli oyuncusu olabilecek mi? İşte bu soruyu cevaplayabilecek için, geçmişteki örneklere dalıp, en az maç oynayarak MVP olan oyuncuları inceleyeceğiz. Karşınızda MVP Yarışı: En “Yatan” MVP’ler

Maksadımız en az maç oynayarak MVP ödülünü kazanmış kişilerden bahsetmek olacaksa, NBA’in tarihi boyunca bir sezonda farklı sayılarda maça sahne olduğunu hatırlamak gerekiyor. MVP ödülünün verilmeye başladığı 1955-56 sezonundan beri bir takım, NBA’de bir sezonda en az 72 maç oynadı. Gel gelelim bunun istisnaları da mevcut. 1998-99 sezonunda genel oyuncu grevi nedeniyle sezon takım başına 50 maça düşerken, 2011-12 sezonu aynı nedenle 66’şar maçla bitirildi. Hepimizin bildiği üzere geçtiğimiz sezon da, yaşanan küresel salgın nedeni ile 68 maç ile sınırlandı.

Dolayısıyla, bir MVP’nin oynadığı maçtan ziyade, sezonun yüzde kaçında forma giyebildiği, karşılaştırma kıstası açısından bizim için faydalı olacaktır. Peki, NBA tarihinde sezon içinde en az forma giyen MVP’ler kimler? Gelin listeyi bir çırpıda sayalım:

5. Steve Nash (2004-05 sezonu MVP’si, %91.4)




Koç Mike D’Antoni’nin “5 dak’kada Beşiktaş hücumu” felsefesinin başında Nash bulunuyordu. Suns’ın Pasifik Grubu’nu 62 galibiyet 20 mağlubiyet ile birinci kapamasının en büyük sebebi olan Nash, normal sezonu 15.5 sayı, 3.3 ribaund ve 11.5 sayı ortalamaları ile kapatmıştı. Bu istatistikleri 82 normal sezon maçının 75’inde forma giyerek tutturan Nash, mümkün tüm maçların %91.4’ünde parkeye ayak basmıştı.

4. Bob Cousy (1956-57 sezonu MVP’si, %88.8)




Tarihin ikinci MVP ödülünün sahibi Bob Cousy, takımı Celtics’i ilk önce normal sezonda Doğu Konferansı birincisi yaptı. Bu başarıyı Doğu şampiyonluğu ve sonrasında da NBA şampiyonluğu takip etti. Normal sezonda Cousy 20.6 sayı, 4.8 ribaund ve 7.5 asist ortalamaları tuttururken, bunu 64 normal sezon maçında forma giyerek elde etti. 1956-67 sezonunda takımların 72’şer maç oynaması ile birlikte Cousy, takımının tüm maçlarının %88.8’inde takımındaki yerini almış oldu.

3. James Harden (2017-18 sezonu MVP’si) ve Giannis Antetokounmpo (2018-19 sezonu MVP’si, %87.8)




Oldukça yakın tarihin iki sansasyonel MVP’si var sırada. Ne ilginçtir ki, yine Koç D’Antoni tarafından yönetilen bir takımdan çıkan MVP olarak Harden, 2017-18 sezonunda 30.4 sayı, 5.4 ribaund ve 8.8 asist ile Rockets’ı Batı Konferansı birinciliğine taşıdı. Bir sonraki sezonun MVP’si Giannis Antetokounmpo ise 2018-19 sezonunda 27.5 sayı, 12.5 ribaund, 5.9 asist, 1.3 top çalma ve 1.5 blok ortalamalarını tutturdu. Takımı Bucks ise normal sezonu Doğu Konferansı birincisi olarak kapattı. Her iki MVP de 82 maçlık normal sezonda 72 maç oynayarak, olası tüm maçların %87.8’ine katılım gösterebildiler.

2. Allen Iverson (2000-01 sezonu MVP’si, %86.5)




Performansının zirvesinde ve zıpkın gibi, fişek gibi geçen bir senenin ardından Iverson’a giden MVP ödülünü izlediğimiz sezondan bahsedeceğiz. 2000-01 sezonunu 31.1 sayı, 5.5 asist 2.5 top çalma ortalamaları tutturan Iverson, takımını normal sezonda Doğu’nun zirvesine çıkarmıştı. 76ers’ın normal sezonda oynadığı 82 maçın 71’inde parkeye çıkan Iverson, MVP’lik macerasında %86.5’luk katılım oranı göstermişti.

1. Bill Walton (1977-78 sezonu MVP’si, %70.3)




Gelelim listemizin en çok “yatan” MVP’sine. Allah affetsin, çirkinliğinin tavan yaptığı senelerden birinde MVP ödülünü kucaklayan Bill Walton, 1977-78 sezonunu 18.9 sayı, 13.2 ribaund, 5 asist ve 2.5 blok ortalamalarıyla kapattı. Hem konferansını, hem de normal sezonu en tepede bitiren Portland için Walton’ın performansı, kuşkusuz oldukça önemliydi. Gel gelelim Walton, normal sezonda takımının oynadığı 82 maçın sadece 58’inde parkede yerini alabildi. %70.3’e tekabül eden bu oranla da Walton, açık ara en az maça çıkarak MVP olan oyuncu payesini almaya hak kazanıyor.

Listemizin ilk beş oyuncusunu sıraladıktan sonra, konunun Joel Embiid’i ilgilendirdiği yerlere değinmemiz gerekiyor. Görüldüğü üzere, tarihte Bill Walton dışında hiç bir oyuncu, sezonda mümkün olan maçların %75 ve daha altında sahaya çıkarak MVP ödülünün sahibi olamadı. Kaldı ki, Walton’ın bir anomali olduğunu varsayarsak, %85 gibi bir katılım oranının altında MVP ödülünü kazanmak, sözlük anlamı ile imkansız. En azından teoride. Kaldı ki, 10 yıllık trendlere baktığımızda, MVP’lerin en az maç oynadığı 2010-20 seneleri arasında bile bu oran, genele vurulduğunda %94.5 gibi oldukça yüksek bir rakam karşımıza çıkıyor (747/790).

Tüm bu hesaplamalar ve çıkarımlar ışığında Joel Embiid için sezon içi devamlılık, en azından şu an için MVP ödülünün önündeki en büyük ve en ciddi engel. Gel gelelim küresel salgın ışığında oynanan son iki sezonun bize öğrettiği bir şey varsa o da, kimin ne zaman, ne kadar parkelerden uzak kalacağının çok büyük bir muamma olduğu. Embiid’i MVP yarışındaki rakiplerinin sağlık protokolleri nedeniyle birden bire, iki hafta boyunca hiç maç yapmaması çok ütopik değil. Seneler sonra bir pivotun MVP ödülüne en çok yaklaştığı senede Embiid, parke üstünde gerçekten büyüleyici. Ancak her 4 maçtan EN AZ 1’ini kaçıracağı bu sezonda Embiid, MVP yarışındaki yerini korumak istiyorsa, mevcut performansının bir kaç tık üstünde dönüş yapmalı gibi görünüyor. En azından.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#88 - 16.05.2022 15:55
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Michael Jordan ile Gordon Hayward Anlaşmasına Kısa Bakış


Son dört yılı playoff’un dışında bitiren Charlotte Hornets, takım sahibi Michael Jordan ile yeni bir maceraya atıldı. Boston Celtics ile 2017 yazında 4 yıl 128 milyon dolara imza atan Gordon Hayward, son yılında 34.1 milyon dolarlık oyuncu opsiyonunu kullanmadı ve serbest kaldı. Herkes bu kadar büyük bir sözleşmeyi neden bıraktığını sorgularken, bu kadar yüksek bir kontrat bulamayacağını düşündü. Michael Jordan ve Charlotte Hornets’ten gelen 4 yıl 120 milyon dolarlık teklif ise herkesi şaşırttı. Bir yıl önce Kemba Walker ile bir yere varamayacağını anlayan Charlotte, yıldız oyuncunun gitmesine izin verdi. Peki bu yıl ne değişti de Gordon Hayward’a aynı miktarı vermeyi kabul etti ona bakalım.

Hayward için önerilen kontrat teklifi çok yüksek görünüyor ama tek isteyen takım değillerdi. Boston Celtics’in 4/120 olmasa bile iyi bir teklif yaptığı biliniyor. Indiana Pacers ise serbest kaldıktan hemen sonra 4 yıl 100 milyon dolarlık bir teklif ile Hayward’ın kapısını çalmıştı. Peki Boston ve Indiana gibi hem başarı hedefi olan, hem de basketbol şehri olan bu iki organizasyon yerine Charlotte’a neden gelsin? Burada devreye iki faktör giriyor. Birinde Michael Jordan sizi 2014’ten beri kadronuza katmak istemesi iken, diğeri dolgun bir ücret oluyor.


Genç Kadro, Doğru Karakter


Uzun vadede başarılı bir takım yaratmak için ilk yapılması gereken, aynı yaş grubundan yetenekli gençleri bir araya getirmek ve gelişimlerini sağlamaktır. Bu doğrultuda Charlotte Hornets için elimizde kimler var bakalım; 22 yaşında, ligdeki 3. yılına giren Miles Bridges, 22 yaşında ve ligdeki 2. yılına giren PJ Washington, 19 yaşında çaylak sezonuna başlayan LaMelo Ball. Bu isimlerin dışında, geçtiğimiz sezonun başında 3 yıl 57 milyon dolarlık anlaşma imzalanan Terry Rozier 26 yaşında. 30 yaşında ve sakatlık sorunları yaşayan, kariyerinin en iyi döneminde olmadığı bilinen Gordon Hayward bu oyuncu grubu için doğru isim mi? Kesinlikle doğru isim.



Geçtiğimiz yıl çıkış yapan Devonte’ Graham ve 3 yıllık kontrat alan Terry Rozier takımın sürükleyici oyuncuları oldular. Toplamda 30 şut kullanan ve sadece %40 civarı ile atan bu ikilinin yanına genç ve savruk bir LaMelo Ball eklendiğinde ne olacaktı sorusunu kendimize soralım. Hayward’ın olmadığı bir denklemde Charlotte Hornets için tahmin yapmak, benim açımdan zor değil. Eline gelen topu çembere fırlatan bu üç genç gardın yanında, Bridges ve Washington’ın gelişimlerinin engelleneceğini de söylemem lazım. Geçtiğimiz yıl Boston Celtics kadrosunda Kemba Walker, Jaylen Brown ve Jayson Tatum gibi yetenekli oyuncular vardı. Bu oyuncular arasında yapıştırıcı rolü ise Hayward’a aitti. Sakatlığının etkisi ile saha içinde iyi hareket edemediği dönemde bile onun varlığı takıma seviye atlatıyordu. Charlotte için en doğru isimlerden biri olduğunu düşünme sebebim tam da bunu sağlayacak olması. Konu sadece takımın en skoreri ya da hücumun ana oyuncusu olmak değil. Aynı zamanda gençlerin kontrolden çıktığı dakikalarda ipleri eline almak.

Michael Jordan ile Charlotte Hornets’e Kısa Bakış


2010 yılında Charlotte kulübünü satın alan Jordan, o yıl playoff gördü. 2004’te kurulan takım, ilk kez bu başarıyı gösteriyordu. Sonraki sezon doğuda 10. olan Charlotte için, Ben Gordon ve Ramon Sessions hamlelerine rağmen 2012 ve 2013 yılları tam bir felaket oldu. NBA tarihinin en kötü galibiyet yüzdesine 2011/12 sezonunda 66 maçta 7 galibiyet alarak sahip oldular. Bir sonraki yıl draftın iki numarasına sahip olsalar da 29. olmaktan kurtulamadılar. Charlotte için draft kurası seçimlerine bir göz atalım:

2011 yılı 9. sıra Kemba Walker
2012 yılı 2. sıra Michael Kidd Gilchrist
2013 yılı 4. sıra Cody Zeller
2014 yılı 9. sıra Noah Vonley
2015 yılı 9. sıra Frank Kaminsky
2017 yılı 11. Sıra Malik Monk
2018 yılı 12. Sıra Miles Bridges
2019 yılı 12. Sıra PJ Washington
2020 yılı 3. sıra LaMelo Ball


Takımı Yeniden Kuruyoruz


2013 yazında Al Jefferson’ı kadroya ekleyen Michael Jordan, Charlotte için yeni bir sayfa açtı. O yıla kadar Charlotte Bobcats ismi ile anılan takımın, Hornets ismini geri istediği biliniyordu ancak ilk somut adımlar geldi. Hornets’in orijinal renklerinden forma yapıldı. Aralık ayında gelecekte kullanılacak logo ve kimlik şeması tanıtıldı. “ Buzz City” kampanyası ile tanıtımlar yapılırken yeni Hornets kıyafetleri taraftar ile paylaşıldı. O yaz resmi olarak Hornets adını ve 1988-2002 arasındaki tarihini Charlotte şehrine eklemeyi başaran Michael Jordan oldu. Tüm bu olayların ışığı altında sezonu 7. bitirerek tekrar playoff oynadılar. 2015 yılı kötü geçse de 2016 yılında gelen 6.’lık her şeyi değiştirdi. Playoff’a kalan Charlotte, 7. maç sonunda Miami Heat’e elendi.



Michael Jordan her zaman kazanma hırsı ile yanıp tutuşan biri olmuştur. 2 yıl üst üste gelen başarısız dönemden sonra 3 yılda gelen 2 playoff başarısı ile doğru yapıyı kurduğunu düşündü. Kemba Walker’ın delici olduğu sistemde oyunu forvetten kurgulayan yapının temel taşı Nicolas Batum olmuştu. 15-6-6 rakamları ile tamamladığı yılın ardından 5 yıl 120 milyon dolarlık devasa bir kontrat ile sözleşme uzatıldı. Bunun yanı sıra iyi bir rol oyuncusu olan Marvin Williams ile 4 yıl 56 milyonluk bir anlaşma yapıldı. Ancak en korkunç kontratlardan biri, son üç yılında sırasıyla 20, 22 ve 75 maç kaçıran Michael Kidd-Gilchrist ile yapılan 4 yıl 52 milyonluk anlaşma oldu. Sonraki 4 sezon hem  playoff’un hem de tanking’in uzağında, arada sıkışmış birtakım olmalarına sebep oldu.

Kemba Walker’ı Bırakıp, Gordon Hayward’a Paraları Saçıyoruz




Son 4 sezonu playoff yapmadan geçiren Michael Jordan bu kez farklı bir yol izleyecek gibi duruyor. Ortalama oyunculara kontrat dağıtmak yerine, genç oyuncuları gelişirken onlara kimlik kazandırmak için doğru isimleri eklemeye çalışıyor gibi görünüyor. Tabi bunu yaparken doğru kararları verdiğini söylemek zor oluyor. Kemba Walker süper-max kontrata imza atmış olsa yaklaşık 40 milyon dolar alacaktı. Charlotte Hornets’in para dağıttığı dönemde All-Star seviyesine çıkan Kemba, yıllık 12 milyon dolara çok uzun süre forma giydi. Hak ettiği parayı alma vakti geldiğinde ise onunla bir yere varamayız denilip bırakıldı. Takımın geleceği için bu hamleyi doğru bulduk diyelim. Gordon Hayward hamlesi takım kimyası için doğru bir karar olsa da, maddi açıdan kabul edilebilir bir yanı yok.

Hayward’ın kontratı 4 yıl 120 milyon dolar ile bitmiyor. Michael Jordan onu kadroya ekleyebilmek için, Nicolas Batum’un son yılında 27 milyon dolar olan alacağını 3 yıl 9’ar milyona böldü. 3 yıl boyunca salary’de yer alacak olan 9 milyon dolarlık ücret takımın gelecekteki hamlelerine engel olacaktır. Salary cap boşluğunu takas için kullanıp draft hakkı ya da genç oyuncular eklemek, Michael Jordan için öğrenilmesi gereken başlıca yöntem olacaktır. Geçtiğimiz hafta Prince’i göndermek zorunda olan Brooklyn’in Jarrett Allen’ı Cleveland Cavaliers’a gönderdiğini gördük. Boş bir salary cap ile bu takasın sahibi Charlotte olabilirdi. Maalesef muazzam bir oyuncu olsa da yöneticilik konusunda kötü kararlar aldığına hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.

Sonsöz


Maddi boyutlarını bir kenara bırakırsak Gordon Hayward hamlesinin nokta atış olduğunu söyleyebiliriz. Playoff yapmayacakları bir gerçek ancak keyif verdikleri yadsınamaz. 5 yıl boyunca NBA Finali oynayan ve son 20 yılda en fazla asist yapan takımı olan Golden State Wariors, maç başı 28 ile 30 arasında asist yapıyordu. Wariors dışında maç başı 28 asist barajını aşan bir takım 2000’li yıllarda görülmedi. Charlotte Hornets bu sezon 28.3 asist ortalaması ile oynuyor. Bu ortalama devam edebilir mi bilmiyorum. Ancak 23.1 sayı, 5.1 ribaund, 3.7 asist ortalamalarını %50 FG, %40 üçlük ve %91 serbest atış yüzdeleri ile yapan Gordon Hayward için yanlış hamle demek, yanlış olur.

Michael Jordan, yöneticilik kariyerinin en iyi hamlesini Gordon Hayward ile yapmış olabilir. Tabi en iyi hamleyi yaparken bile maddi açıdan büyük bir hata yaptığını söyleyeyim. Bu da en iyi hamlesinin içinde bile büyük eksiler barındırdığını gösteriyor. 2014 yılında çaylak kontratı sonra eren Gordon Hayward için ilk teklifi kimin yaptığını biliyor musunuz? 2014’te 4 yıl 63 milyonluk teklif ile kadrosuna katmak istese de Utah teklifi karşılamış ve Hayward’ı takımda tutmuştu. 6 yıl gecikmeli olsa da, Michael Jordan Hayward’ı kadrosuna katmayı başardı.

Para konusunu göz ardı edecek olursak sizler bu hamleyi nasıl buldunuz? Görüşlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#89 - 16.05.2022 16:05
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok