Konu: | Julya & Irina Yalenchka |  (Okunma sayısı 17211 defa)

0 Üye0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#120 - 04.06.2022 23:31
Ad:

Soyad:

Başlangıç tarihi:

Bitiş tarihi:

Pozisyon:

Personel no:

Uyruğu:

Yaş:

Cinsiyet:

E-mail:
          Julya

          Yalenchka

          19.04.2022

          N/A

          Genel Koordinatör

          1009979

          Rusya

          21

          Kadın

          [email protected] (( @BiA ))

Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#121 - 05.06.2022 22:11
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
İkonik ve Tehlikeli NBA Karakterleri


İkonik ve tehlikeli. NBA’de bazı anlar vardır ki, oyuncular hiç olmadıkları bir karaktere bürünürler. Son periyotta, bir final maçında veya bir “trash talk” sonrası… O anlar öyle özel ve nadirdir ki, oyuncuları tarihe kazıyan anlardır. Bu makalede de tam olarak bu gibi anları derlediğimiz bir makale olacak. Bahsi geçen oyuncularının tehlikeli yüzleri, o karaktere büründüğünde neler yaptı? Ne gibi işlere imza attı? Hazırsanız başlayalım.

Bad Boys: Dennis Rodman




Psikopat. Ribaund manyağı. Dennis Rodman hakkında hiçbir şey bilmiyorsanız, NBA’in en eğlenceli taraflarından birinden bihabersiniz demektir. O, ribaund almak için her şeyini ortaya koyardı. Detroit’in 80ler sonundaki “Bad Boys” takımının en sert oyuncularından biriydi. Belki de en iyi dönemini yaşadığı Detroit zamanında ölümcül işlere imza attı. 1991 – 92 sezonunda tam 1530 ribaund toplayarak, ligde en çok ribaundu toplayan isim oldu. O sene, maç başına tamı tamına 18.7 ribaund alan Rodman, ribaund kralı oldu. Bir sonraki senesinde de maç başına 18.3 ribaund toplayan Worm, yine ribaund kralı oldu. Kariyer genelinde 7 kez ribaund kralı olan bu çılgın isim, Detroit zamanı başta gelmek üzere tam bir savunma canavarıydı. Rolünü en iyi şekilde yapmasıyla adını altın harflerle tarihe kazıdı. Sonrası malum, Chicago ile muhteşem üçlü oluşturarak şampiyonluklar kazandı. 5 kez NBA şampiyonu olan Rodman, listemizin ilk “delisi”.

Tek Gözlü Canavar: Steve Nash




Phoenix Suns takımında en iyi anlarını yaşadı. 2 kez MVP oldu. NBA tarihinin en iyi oyun kurucularından biri olarak tarihe geçti. Bu süreçte ikonik bir an yaşadı. Neydi o an? Tek göz ile savaştığı o an. Rakibinin San Antonio Spurs olduğu, 2007 konferans yarı finallerinin ilk maçında sakatlandı. Başından aşağı kanlar dökülen Nash, maça devam etmek istese de edemedi. Bunun intikamı alınmalıydı. Liderliğini ortaya koymalıydı. 2010’da işler biraz farklıydı. Playoff’larda düşmanı olarak gördüğü Spurs karşısında 3 – 0 önde gidiyorlardı. Ancak Suns ekibinin lideri, Tim Duncan’dan bir dirsek yedi ve işler tekrar sarpa sardı. Yüzü tekrar kanlanan Nash, takımı 64 – 57 önde iken soyunma odasına gitmek zorunda kaldı. Spurs’ten bıkmışlardı. Bu seriyi almaları gerekiyordu. Maça geri döndü, ancak birkaç farklılıkla. Sağ gözünde birkaç dikiş ile maça dönen Nash, rüzgarlar estirdi. Maça döndüğünde açtıkları fark sadece 1’e düşmüştü. Bu maçı almak için bir şeyler yapmalıydı. Nash alev aldı. Kat ediyor, şut atıyor ve en iyi yaptığı şeyi yapıyor, yani top dağıtıyordu. Sakatlığı o kadar ciddiydi ki, sağ gözü çok az görüyordu. Bu onu durdurmadı. Üçlükler yağdırıyor, Stoudemire’e asistler yapıyordu. Son düdük çaldığında, maçtan galip ayrılan taraf Phoenix Suns tarafıydı. Son periyotta attıkları 35 sayının 21’inde Steve Nash’in katkısı bulundu. Maç sonrası Nash’ten durum ile alakalı bir açıklama geldi: “Hiçbir şey göremedim. [Sağ gözünden]” Görünüşe göre ihtiyacı da yoktu.

Genç Mamba: Frobe




Frobe lakabı Kobe Bryant’a genç yaşta takıldı. Bu lakap, “Afro” kelimesi ile “Kobe” isminin karışımıydı. Kobe Bryant, gençken afro saç stiline sahipti. Afro döneminde ikonik işler başardı. Afro zamanında neler oldu? İki sene boyunca yedek kadrosundan geldikten sonra, ilk 5 oyuncusu oldu. İlk kez All – Star oldu. İmza ayakkabısını çıkardığı, çeşitli sponsorluklara imza attığı ve adını Dünya’ya duyurduğu bir döneme giriş yaptı. İlk iki sezonunda sadece 11.7 sayılık bir ortalama tutturan Kobe, afro saç stiliyle geçirdiği sonraki 4 sezonu genelinde 24.4 sayı ortalama kaydetti. 2000 – 2001 senesinin normal sezonunda 28.5 sayı ortalama ile oynadı. Genç ve diri haliyle “MJ’den öğrendim, Drexler’dan öğrendim, Baylor’dan öğrendim. Şimdi siz benden öğreneceksiniz.” edasıyla ligde esip gürleyeceğinin sinyallerini veriyordu. Bu afro döneminde Shaquille O’Neal ile tam 3 şampiyonluk yaşadı. Bu şampiyonluklarından bir tanesi, döneminin en iyi “Playoff Run” rekoruna sahipti. Bu playoff serüvenlerinde Phil Jackson önderliğinde, 15 -0’lık galibiyet rekoruyla finale kadar geldiler. Finalde 76ers ekibine ilk maçta yenildiler. O maç, o sezonun MVP’si Allen Iverson masaya yumruğunu vurdu. Ancak Lakers, ipleri gevşetmeden şampiyonluğu elde etti. Bu 3 şampiyonlukta Shaq ve Kobe son derece etkiliydi. Frobe ise, çenesini öne çıkardığı hareketi, formasını ısırması, maskeli hali kadar tehlikeliydi. Genç ve diriydi. Bu ligden bir Kobe Bryant geçti.

Forma Dışarıda: Kyrie Irving




Maçın bitmesine az süre kalan anlarda, yani “clutch” anlarda devreye girmesini istediğimiz oyuncular vardır. Soğukkanlı, odaklı, kulağı taraftarı duymayan ve son saniyeye kadar savaşan oyuncular. Bu isimlere örnek verecek olursak: Damian Lillard, Stephen Curry, Kyrie Irving gibi isimleri sayabiliriz. Bu anlarda başarılı olup ismini saymadığımız isimler de vardır tabii ancak bizim odaklanmamız gereken bir isim var, Kyrie Irving. Bu alt başlığımızda “Untucked Kyrie” tehlikesinden bahsedeceğiz. Untucked, yani formanın içine sokulmuş bir vaziyette değil de dışarıda durması durumu. Kyrie Irving’in bu durumu yaşamasının muhtemel sebeplerinden biri, savunmacısının onun hızına yetişememesi ve formasından çekiştirmesi olabilir. Kyrie Irving şimdiye kadar ki en iyi anlarını Cleveland döneminde harikalar yaratarak yaşadı.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#122 - 05.06.2022 22:11
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Elgin Baylor: Namı Diğer; Acılar ve Ağrılar


Muhteşem Kariyer, Eksik Kalan Başarılar Elgin Baylor
NBA tarihinin değeri en az bilinen efsanesi Elgin Baylor 22 Mart 2021’de yaşamını yitirdi. Sakatlık yaşayana kadar Wilt Chamberlain ile kıyaslanmış bir isim. Kobe Braynt’ın “Tüm hareketlerini izleyip kopyalıyorum.“ dediği Michael Jordan’dan önceki idolü. NBA tarihinin kariyer sayı ortalamasında 3. sırasında yer alan ve 8 kez NBA finali oynamış bir oyuncu. GOAT adayları arasında yer alması gerekirken neden bu kadar az bilindiğini kendimize dert ettik ve Her Şey NBA okuyucularına yakından tanıtmaya karar verdik.

5 başlıkta sizlere kariyer hikayesini aktaracağız:

Kolej kariyeri ve Wilt Chamberlain ile tanışması
Kariyerinin ilk yılları
Wilt Chamberlain ile sayı krallığı mücadelesi
Acılar ve Ağrılar – Aches and Pains
Başarıları ve rekorları


Elgin Baylor ve Kolej Yılları


Washington’da doğup büyüyen Elgin Baylor, koleje kadar gözlerden uzak kalan bir lise kariyeri geçirdi. Dersleri sevmeyen Baylor birkaç kez liseyi bıraksa da geri dönüp okulu bitirdi. O yıllarda Washington basketbolcu arayışı için talep gören bir şehir değildi. Washington’da en iyi liseli oyuncuların bir araya geldiği Siyahlar ve Beyazların karşılaşmasında kendini kanıtlama fırsatı buldu. Bir yıl önce mezun olmuş olmasına rağmen şehrin yıldızı James Wexler’da bu maçta oynadı. Wexler 34 sayı atarak çok iyi maç çıkarsa da 44 sayı atan Elgin Baylor, maçı 25 sayı farkla siyahlara kazandırdı. Bu performansı ABD’nin çok uzak bir ucunda olmasına rağmen Idaho Albertson kolejinden burs almasını sağladı. 31 sayı 19 ribaundluk müthiş ortalamaları ve okul tarihinin en iyi derecelerine rağmen ertesi sezon basketbola burs ayırmama kararı alınınca buradan ayrılmak durumunda kalıyor.



Idaho’dan ayrılması biraz da kendi kariyeri açısından daha iyi oluyor. Bu sayede NCAA’de oynama fırsatı buluyor ve Seattle Üniversitesi’ne gidiyor. Kolej değiştirdiği için bir sene oynayamamış olsa da Seattle’da 2 muhteşem sezon geçiriyor. 1957/58 sezonunda okulunu NCAA’de Final Four’a taşıyor. Burada takımını finale taşıyor ancak yediği dirsek yüzünden kaburgası kırılıyor. Kırık kaburga ile finallerde 25 sayı 17 ribaund ile oynasa da şampiyon Kentucky oluyor. Wilt ile tanışmaları da bu döneme dayanıyor. Wilt Chamberlain ilk NCAA yılında 29,6 sayı 18,9 ribaund ortalamaları ile oynamıştı. 29,7 sayı 20,3 ribaund ile oynayarak iki kategoride de kendisini geçen adamı merak ediyor ve arabaya atlayıp Washington’a onunla maç yapmaya gidiyor. Neredeyse 1 ay boyunca Washington DC’nin en iyi oyuncuları ile birlikte karşılıklı maçlar yapıyorlar ve bu maçların büyük çoğunluğunu Baylor’ın takımı kazanıyor. Rekabet ilk burada başlasa da, kariyer sonunda birlikte oynayarak sonlanacak.

Kariyerinin İlk Yıllarında Elgin Baylor


Draft’ın ilk sırasında Minneapolis Lakers seçim hakkına sahipti. 1956’da emekli olan George Mikan’dan sonra takımı tekrar ayağa kaldırmak isteyen Lakers, Elgin Baylor’ı ilk sıradan seçti. Bir önceki sezonu 19 galibiyet ile kapatan takıma 33 galibiyet aldıran Elgin Baylor, yılın çaylağı olurken aynı zamanda All-Star ve All-NBA takımlarına seçildi. 25 sayı 15 ribaund 4 asist ile oynadığı çaylak sezonunu MVP sıralamasında 3. olarak tamamlarken aynı zamanda takımını NBA finaline çıkardı. Bill Russell’ın liderliğinde oynayan Boston Celtics’e 4-0 yenilmiş olsalar da, tarihi bir başlangıç yapmış oldu.



Elgin Baylor’ın çaylak sezonunda aldığı bir karar, siyahi basketbolcuların ileride daha iyi haklar elde etmesi için çok önemliydi. Bazı maçlarını seyirci için farklı şehirlerde oynayan Lakers, Charlotte-North Carolina’da oynamak için Kasım ayında buraya gidiyor. Ancak otel, siyahi oyuncuların burada kalamayacağını söylüyor ve siyahi oyuncular daha kötü bir otelde kalıyor. Elgin Baylor bu olaya çok kızıyor ve böyle bir şey tekrarlanırsa sahaya çıkmayacağını söylüyor. Hem takım yetkililerinden hem de NBA yönetiminden söz alıyor ancak sezonun ilerleyen bölümünde bu olay tekrar yaşanıyor. Koç beyaz oyuncuları ayırmayıp tüm oyuncuları farklı bir otele götürse de Elgin Baylor maça çıkmayı reddediyor. Sadece sivil kıyafet ile salona girip maçı izlemeye ikna oluyor ve maçı kenardan izliyor. Irkçılığın zirve yaptığı dönemlerde Elgin Baylor gibi büyük yıldızların aldığı tavırlar olmasa, günümüz NBA’inde siyahlar ne durumda olurdu düşünmekte bile zorlanıyoruz.

Wilt Chamberlain ile Sayı Krallığı Mücadelesi


İkinci sezonunda 29,6 sayı 16,4 ribaund ortalaması ile oynasa da takımı 25 galibiyet ile sezonu kapattı. Boston Celtics’e karşı attığı 64 sayı, NBA tarihinin rekoru oldu. O yıl Lakers adına önemli bir değişim yaşandı. Şehri Los Angeles’a taşıyan Lakers, draft’ta Jerry West’i kadrosuna kattı. 3. yılında 34,8 sayı 19,8 ribaund 5,1 asist ortalamaları ile oynayan Elgin Baylor, sayı krallığını 38 sayı ortalama ile oynayan Wilt’e kaptırdı. Batı konferansında final oynayan Lakers, St. Louis Hawks’a 4-3 eleniyorlar. Sezon içerisinde New York’a 71 sayı atan Elgin Baylor, kendi rekorunu kırarak NBA tarihinin bir maçta en çok sayı atma rekorunu geliştirdi. 2 sene sonra Wilt Chamberlain 100 sayı atarak bu rekoru kırdı. Elgin Baylor 71 sayı ile tarihin bir maçta en fazla sayı atan 4. oyuncusu konumunda.

1961/62 sezonu Elgin Baylor için kariyerinin en iyi sezonu oldu. İşin ilginç yanı o yıl yarı basketbolcu yarı askerdi. ABD’de o yıl yaşanan askeri bir krizden dolayı tüm yedek subaylar askere alındı. Elgin Baylor sezonun büyük çoğunluğunda askerdeydi. Hafta içi asker olan Baylor, sadece hafta sonları oynanan maçlara gidiyordu. Doğru dürüst antrenman yapma şansı bile bulamayan efsane, 48 maçta oynarken 38,3 sayı 18,6 ribaund 4,6 asist ortalamaları ile oynadı. Takımını da NBA finallerine çıkarıyor. 7 Hall of Fame oyuncuya sahip Boston Celtics’e 4-3 elendiler. Bu serinin 5. maçında 61 sayı 22 ribaund ile oynayan Elgin Baylor, NBA finalleri tarihinin bir maçta en fazla sayı atma rekorunu kırdı. Bu rekor hala kırılamadı.

38,3 sayı ortalamasının üzerine çıkan tarihte sadece bir oyuncu var. Bu oyuncu ile aynı döneme denk gelip sayı kralı olamamak büyük talihsizlik. Wilt Chamberlain 50,4 ortalamaları ile rekorları alt üst etti ve Elgin Baylor’ın performansı maalesef sönük kaldı. Bir sonraki sezon 34 sayı ortalama ile oynasa da yine Chamberlain’i geçemedi. Kariyeri boyunca hiç sayı kralı olamayan Baylor, sürekli Wilt engeline takıldı.

Acılar ve Ağrılar – Aches and Pains


1965 yılının playoff ilk maçında yaşadığı diz sakatlığı, kariyerine vurulan en büyük darbe oldu. O sakatlığın ardından tam olarak hiçbir zaman iyileşemeyen Elgin Baylor, lakabını da bu şekilde aldı. Anlamı “Acılar ve Ağrılar” olan, “Aches and Pains” adıyla anılmaya başladı. Günümüz oyuncularının sağlık imkanlarına sahip olmayan Elgin Baylor, sakatlığının etkisi ile 1965/66 sezonunda kariyerinin en kötü sezonunu geçirdi. 16,6 sayı ortalaması ile normal sezonu tamamladı. Playoff’ta geri dönen Baylor, 26,8 sayı 14,1 ribaund ortalaması ile oynadı ve NBA finallerinde yine Boston Celtics’e elendi. Los Angeles Lakers o yaz el değiştirdi. Yeni başkana kendisini tekrar kanıtlamaya çalışan Elgin Baylor, 4 sezon daha harika basketbol oynadı. Bu 4 sezonun üçünde NBA finali oynayan Lakers, 2 kez Boston 1 kez de New York’a elendi. Bu serilerin ikisini 4-3 kaybetmesi ise kariyeri adına acı verici.



1968/69 sezonunda takıma Wilt Chamberlain katıldı. Wilt-West-Baylor üçlüsünün arka arkaya kaybettiği iki final, günümüzde yeterince saygı görmemesinin en büyük sahibi desek abartmış olmayız. 1970/71 sezonunda sadece 2 maça çıkan Elgin Baylor’ın kariyeri sona ermek üzereydi. 1971/72 sezonunda son kez sahaya çıkan Elgin Baylor sadece 9 maçta yer aldı. 11,8 sayı 6,3 ribaund ortalaması ile oynayan Baylor, ağır bir sakatlık yaşayınca basketbolu bıraktığını açıkladı. Kariyeri boyunca 8 final oynayan ve şampiyonluk yüzüğü elde edemeyen Elgin Baylor için en büyük travma ise o sezon gerçekleşti. Sezon ortasında emeklilik kararı alan Baylor takımdan ayrıldı. Normal sezonda arka arkaya 33 maç kazanan Los Angeles Lakers sezonu şampiyonlukla tamamladı. Takımdan ayrılan Baylor ise bu şampiyonlukta yer alamadı. Lig tarihinin hala en uzun galibiyet serisi olan 33 maçlık seride ve sonunda gelen şampiyonlukta bulunamamış olması bizim için bile acı verici.

Başarıları ve Rekorlarıyla Elgin Baylor




Sakatlıkları yüzünden toplamda 11 maça çıktığı iki sezonları da sayarsak 14 sezonluk bir NBA kariyeri geçirdi. Kariyer ortalamaları 27,4 sayı 13,5 ribaund 4,3 asist olan Elgin Baylor, tarihin en yüksek 3. sayı ortalamasına sahip. 30,1 sayı ortalamasına sahip iki oyuncu olan Michael Jordan ve Wilt Chamberlain’in ardından, en skorer oyuncu konumunda. Ribaund ortalamasında ise 13,5 ile tüm zamanlarda 11. sırada.

Kariyeri 11 kez All-star olan Elgin Baylor, 10 kez NBA’in en iyi beşlerine seçildi. Yılın çaylağı ödülüne sahip olsa da kariyeri boyunca normal sezon MVP’si olamadı. Ancak ilk All-star maçında MVP olmayı başardı. Tam 8 kez NBA finallerinde mücadele ederken 7’sinde 13 yılda 11 şampiyonluk elde eden tarihi Boston Celtics takımına denk geldi. Sayı krallığında ise kariyerinin en iyi döneminde, Wilt Chamberlain’in 7 sene üst üste rekorları alt üst edip sayı kralı olduğu döneme denk geldi.

NBA finallerinde attığı 61 sayı hala rekor durumunda. Normal sezonda attığı 71 sayı ise sadece 3 oyuncu tarafından geçildi. NBA finalleri toplam sayı ortalaması 26,4 iken, playoff ortalaması 27. Kariyeri boyunca 87 maçta en az 40 sayı atmayı başardı. NBA tarihinin en iyi 50 oyuncusu arasına seçilen Elgin Baylor’ın 22 numaralı forması Los Angeles Lakers tarafından emekli edildi.

1,96 boyunda forvet pozisyonunda oynayan Elgin Baylor, basketbola birçok yenilik getirmiş bir isim olarak kabul edilir. Özellikle “Jump Shot” olarak bilinen atışın öncüsü Elgin Baylor olmuştur. Ayrıca Crossover ve behind the back gibi terimlerin NBA literatürüne girmesinde büyük pay sahibi oldu. Kobe Braynt’ın Michael Jordan’dan önce Elgin Baylor’dan birçok kez tavsiye aldığını biliyoruz. Elgin Baylor’ın kasetlerini sık sık izlediğini ve onun hareketlerini kopyaladığını beyan etmişti zaten.

NBA kariyeri bittikten sonra 1975-1979 yılları arasında 4 yıl New Orleans Jazz’ın koçluğunu yaptı ancak basketbol kariyerinde yaptıklarını koçluk kariyerine yansıtamadı. 1986 ile 2008 arasında ise Los Angeles Clippers’ın basketboldan sorumlu Asbaşkanı olarak görev yaptı. 2006 yılında yılın yöneticisi ödülü alsa da çok başarılı bir yönetici kariyeri olduğunu söylemek yanlış olur.

86 yaşında olan Elgin Baylor, ilerleyen yaşının da etkisiyle Los Angeles’ta ailesinin yanında hayatını kaybetti. Bizlere de onu anmak ve başarılarını aktarmak düştü. NBA tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biri olan Elgin Baylor, başka bir dönemde oynamış olsaydı çok daha fazla şampiyonluk, mvp ya da sayı krallığı elde edebilirdi diye düşünüyorum. Sizce Elgin Baylor’ın NBA tarihindeki yeri nedir? Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın. Hoşçakalın.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#123 - 06.06.2022 10:36
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Gençler Neden Göçer?


Herhangi bir spor dalı, belirli demografik gruplardan gelen insanlar tarafından neden tercih edilir?

Kuzey Amerika’daki 4 büyük lig içinde en büyük Afroamerikalı sporcu oranına sahip olan lig NBA’dir ve bu durum bize iki aşamalı bir incelemeyi zorunlu kılar.

Birinci aşamada NBA’in MLB (beyzbol) ve NFL (Amerikan futbolu) karşısındaki üstünlüğünü açıklamamız gereklidir.

İkinci aşamaysa demografinin spora olan sirayetini içermelidir. Bu başlık kademeli olarak politikayı, Amerika’nın kölelik geçmişini ve toplumsal hareketlerini açıklarken bir Türk genci için de iki önemli soruyu hazırlar:

Bir grup insan, neden doğup büyüdüğü toprakları terk eder?

Bağ kurulan kahramanlar artık neden topraklarımızdan yetişmiyor?

Fırsat Eşitliği


Fransız diplomat Alexis de Tocqueville Amerika’da Demokrasi adlı eserinde ABD’nin kuruluşunu sağlayan ve ona dinamizmini veren unsur olarak fırsat eşitliğini öne çıkarır.

Ana faaliyeti ABD’de yer alan liglerin kuruluş yılları aşağıdaki gibidir:

MLB 1876
NFL 1920
NBA 1946


MLB 1947 yılına kadar Afroamerikalıların lige katılmasını yasaklamıştır. NFL ise 1920’de Fritz Pollard’ı lige dahil ettikten sonra bir “centilmenlik anlaşmasıyla” Afroamerikalıların lige alınmasını 1946’ya kadar gayriresmi olarak engellemiştir. NBA ise 1950’den itibaren Afroamerikalı sporcuları bünyasına almıştır.

MLB yasal yollarla belirli bir topluluğun lige katılmasını engelleyerek o grubun spora dair ilgi alakasını azaltmıştır ve NFL ise bu durumu geciktirmiştir. Böylelikle ligler arasında dramatik farklılıklar oluşmuştur.

Beyazlar, Hispanikler ve Afroamerikalılar arasında oranlama yapıldığında 2017 itibarıyla:

MLB: %57.5 Beyaz, %32 Hispanik, %7.7 Afroamerikalı

NFL: %70 Afroamerikalı, %27.4 Beyaz, %2.3 Hispanik

NBA: %74 Afroamerikalı, %20.5 Beyaz, %2.3 Hispanik

sporcuya sahiptir. Fırsat eşitliği sağlandığı takdirde Afroamerikalıların başarı sağladığını görmek mümkündür; fakat bu durum sayısı 2020 itibarıyla 41 milyon olan bir topluluğun nasıl 329.5 milyon nüfusu olan bir ülkenin büyük spor dallarının en görünen yüzü olduğunu açıklamaz.



Kölelik


ABD 1776’da kurulmuştur. 1787’de hazırlanan anayasa bir yıl sonra onaylanmıştır ve 1789’daysa George Washington ilk başkan seçilmiştir.  Amerikan toplumu, yapısındaki en çetrefilli problem olan kölelik sorununu çözmeyi yarım yüzyıl kadar ertelemiştir.

1861’de başlayan ve 4 yıl süren iç savaş öncesinde kölelikle ilgili istatistikler iç karartıcıdır.

1860 itibarıyla ABD’de:

3.9 milyon köle mevcuttur.
Toplam Afroamerikalı nüfusun %11’i özgürdür.
31 milyonluk ülke nüfusunun %12.5’u köledir .
Köle sahibi adedi 393 bindir. Takriben her 10 kişiye bir köle düşmektedir.
4000 kişi kölelerin 1.2 milyonuna sahiptir.
1865 sonrasında özgürlüğünü kazanan Afroamerikalı toplumun takip eden 100 yılda ABD’nin kalanıyla arasındaki ekonomik, sosyal ve hukuki farkları kapatması için verilen mücadeleler savaş dışı düzlemde gerçekleşmiştir.

Neticede özgürlüğünü kazanan ve gidecek başka bir yeri olmayan bu halk, hikayelerini ABD toplumunun içinde nefes alabileceği yegane yerlerde yazmaya başlamak durumundadır.

İlk Kahramanlar


Afroamerikalı toplumun teorik özgürleşmesinin pratiğe dökülmesi ağdalı bir süreçti.

Her iki dünya savaşına da katılan ABD, bunların ilkinde Afroamerikalı askerleri yalnızca geri hizmette kullanmıştı ve ikincisindeyse Afroamerikalı askerlerin kan bankalarını, koğuşlarını, hastanelerini ve sağlık çalışanlarını beyaz askerlerden ayrı tutmuştu. Bu tutum neredeyse Kore Savaşına kadar da sürdü.

Güney eyaletlerindeki Afroamerikalıların oy kullanma haklarını zorlaştıran işgüzar yasaların kaldırılması yasaklanmasıysa 1965‘i buldu.

Amerika’daki tüm azınlıkların yurttaş hakkını korumak adına kanun çıkartan 35. başkan John F. Kennedy‘nin ve Afroamerikalı hareketin öncülerinden Medgar Evers‘ın 1963’te, Malcolm X‘in 1965’te ve Martin Luther King‘in 1968’de öldürülmesi Afroamerikalı toplumun gelişim sancılarının en net göstergesiydi.

Bu noktaya gelindiğinde Afroamerikalı sporcular halihazırda sporun vitrininde yer edinmişti; fakat hikayelerinin özgünleşmesi için toplum hareketine bütünleşik bir sansasyona da ihtiyaç vardı.

Nitekim Muhammed Ali‘nin 1966’da Vietnam Savaşı’na katılmayı reddetmesinin karşılığında pasaportunun iptali ve 1970’e kadar profesyonel olarak boks maçına çıkmasının engellenmesi, sporcuların toplu bilincinin örgütlenmesini sağlayan ana unsur oldu.



Kimlikler


Ali’nin Amerikan toplumuna kapsamlı etkisi, her çocuğun özenebileceği üstinsan figürünü ortaya çıkarmasında yatıyordu. NBA’den Kareem Abdul-Jabbar, Bill Russell ve Oscar Robertson, NFL’den Jim Brown gibi isimlerin Ali’ye desteğini gösterdiği meşhur 1967 konuşması gençlerin, sahadaki spor kahramanlarının toplumsal problemler yaşadığı gerçeğini zihinlerinde eşledi.

Şehir ve Yönetim


ABD spor organizasyonlarındaki demografik çeşitliliğinin artışı şehirlerin nüfus dinamikleriyle doğru orantılıdır.

Boston’daki Latin Amerikalı olmayan beyaz nüfus 1940’ta %96.6 iken 2019’da %45‘e gerilemiştir. Bu esnada Afroamerikalı nüfus %3.1‘den %22.2‘ye büyümüştür. Chicago’da aynı süreçte bu oran beyazlar için %91.2‘den %31.4‘e düşerken Afroamerikalılarda %8.2‘den %28.7‘ye gelmiştir. Benzer eğrileri hemen hemen tüm Amerikan metropollerinde Afroamerikalılar, Hispanikler veya Asya kökenliler için görmek mümkündür.

Bu durumunun eski kıtadaki karşılığı toprağını kaybeden köylünün proleterleşmesidir. Nitekim günümüzde akıl doğrultusunda tasarlanamamış metropollerin kontrolsüz genişlemesini açıklayan fenomen de budur: önceden toprağı işleyen, şimdi hizmet sektöründe var olmak durumundadır.

Kölelik kurumu eski kıtada serflik, köylülük ve proleterleşme aşamalarını kaydetti; fakat yeni kıtanın güney eyaletleri halihazırda toprak sahipleri arasında büyük tarlalar olarak işletilmekteydi.

1865’ten önce toprağı işleyen Afroamerikalı toplum, Güney’in savaşı kaybetmesi sonucu özgürleşince kendisini farklı dinamiklere ve oyun kurallarına sahip bir çoğunluk zorbalığının arasında buldu.



Vahşet

Tocqueville’e göre Demokrasi olgusunun mevcut halini almasının sebebi, onun sokaklarda kendi başına büyümeye terk edilmiş bir çocuk gibi öksüz bırakılmasından kaynaklıdır. Toplumun rant hırslarına,  sefaletine, ikiyüzlülüğüne ve menfaatçiliğine tanıklık eden Demokrasi, vahşi içgüdüleriyle davranacak şekilde evrimleşmiştir.

Afroamerikalı komünite ile beraber tüm “beyaz” olmayanların ABD toplumunun progresif yapısını sağlaması bundan ötürüdür: kölelik veya bir başka sömürü çarkından geçmiş yeni demokrasi katılımcıları ya suçlu ilan edilirler, ya da ilerici olurlar.

Belediye

Tocqueville’e göre insanlar belediyeler olmaksızın özgür hükümetlere sahip olabilirler ancak hiçbir zaman özgür olamazlar.

Bu tanım doğrultusunda bireylerin sorumluluk alabileceği başlıca alanlar kendi mahalli bölgeleridir. Nitekim Tocqueville’in New England ahalisi hakkındaki tespiti de konuya ışık tutar:

New England’ın sakini kentine bağlanır ama bunu orada doğduğu için değil, bu kentte kendisinin de parçası olduğu özgür, güçlü ve yönetme zahmetine değer bir yapı gördüğü için gerçekleştirir

Afroamerikalı toplumun karşılaştığı durum açıktır: Özgürsen, sorumluluk alman gerekir. Halihazırda yeni kıtaya getirilmiş bu topluluğun gidecek daha iyi bir yeri yoktur. Topluma katılan bu genç halkın kendini anlatma zahmetine girmesi ve rüştünü ispat etmesi gereklidir.

Türkiye’de karşılaşılan problem de buradadır: Sorunlarımızı çözme zahmetine değer mi?



Akıl Nerede?


Romalılar köleliğin akıl doğrultusunda işlendiği bir sömürü toplumu inşa etmişti. Kölelik kurumu latifundiaları işlemek için gerekliydi ve mülkiyetin esas dayanağını etkinleştiriyordu.

Standart mantık, Endüstri Devrimi ile beraber aklın rant dışı kaynaklardan meta üretimini zorunlu kılmasına maruz kaldı. Dolayısıyla Aydınlanma’dan edinilen kazanımlar, topluma yaklaşımı ve bireyi dönüştürdü:

Romalılarda —–> Toprak ——> Yönetilmesi gereken alan

iken,

Aydınlanma ile —–> Akıl/İnsan —–> Düşünmeye zorlanması gereken

halini aldı. Rousseau’nun fikirlerinin bir kısmına özünü veren ve insanı özgürlüğü için temelde sorumluluk alması gereken bir canlıya dönüştüren yeni kurguyu ortaya çıkardı.

Aydınlanma Çağı sonrası dönemde köleliği deneyimleyen Afroamerikalı toplumun sorunlarının çözümü için bulduğu amaç oldukça nettir: Kamusal alanda söz sahibi olmak gereklidir. Bu durumda NBA yıldızı olmak, aktör, ABD Başkanı veya bir başka ekran yüzü haline gelmekse toplumun amacına hizmet eder.

Türkiye’deyse sorunları çözmek için yeterli motivasyonun kimde olduğu büyük bir muammadır. Gençler olarak tanımladığımız grubun sorunları çözme zahmetine girişmesi için sıkıntıları doğru tanımlaması ve akıl yürütebilmesi gerekir.

Beceriler


ABD’de kamusal akıl, insanları sisteme dahil edip onu sorumluluk almaya davet eder. Toplum böylelikle kusurlu da olsa gelişime açık, tasarlanmış bir hayatı hem kurar hem de yaşar.

Türkiye’de ise aklın yalnızca sayısal alana sıkıştığını görebiliriz. Sözel dünyanın ürettiği yeni ekran yüzleri en basit mantık süreçlerini dahi işletmekten aciz kalır. Bir adım ileri atınca Türkiye’de sözel alanda icra edilen hemen her tartışmanın bulanık bir suda zemine bakmaya çalışmaktan ibaret olduğunu görürüz.

Akıl doğrultusunda tasarlanmış ortam toplumun örgütlenebilme becerisini kamçılar. Türkiye’de ise kimliksizleşmiş, bağ kurabileceği herhangi güncel kahramanı veya ekran yüzü olmayan motivasyonsuz Türk gençliği ise edilgen kalır.

Yaşananlar göç için gereken şartları hazırlasa da bunu tetikleyecek unsur için Machiavelli’nin Prens eserine dönmemiz gerekir.

Hükümdar tebaasının malına dokunmaktan kaçınmalıdır; çünkü babalarını kaybetse umursamayacak insanlar babalarından kalan malı kaybetmeyi unutmazlar.

Yeni dünya paranın sanallaştığı bir uzaydır. Burada esas olan bir malın elde tutulması değil, paranın artırılabilmesi ve yeni metalara sahip olunabilmesidir. Bu kalemlerin yerine getirilememesi modern insanı tetikler.

Diyalog

Afroamerikalı toplumun 1960’larla beraber başlattığı hareketin gücü, Martin Luther King ve Ali gibi kahramanlarının diyalog kurma becerisinde yatıyordu.

Doğru kişiler tarafından sürdürüldüğünde diyaloğun şiir, roman veya hikaye gibi yazı türlerinden kuvvetli olduğunu görürüz. Çeşitli anlatım türlerinin icracılarının “konuya” gelebilmesi için zemin hazırlama (set the scene) ihtiyaçları anlatılarını yavaşlatır ve mesajı ekseriyetle duygulanıma yükler.

MLK’nin ve Ali’nin toplumu düşünmeye zorlayan diyalogları sayesinde 70’lerden itibaren Afroamerikalı gençler kendilerini tüm spor dallarında iyiden iyiye göstermiştir. Çığ gibi büyüyen ekranın gücü de kendisini besleyen mekanizmayı oluşturmuştur.

Bill Russell‘ı, Wilt Chamberlain’i ve Oscar Robertson‘ı izleyenler Kareem Abdul-Jabbar ve Julius Erving olmuştur. Bu isimleri izleyen Magic Johnson gibilerse Michael Jordan‘a zemin hazırlamıştır. Kobe Bryant ve Allen Iverson gibilerin enerjisi LeBron James‘de vücut bulmuştur.

Avrupalı yıldızlardan Antetokounmpo‘nun basketbola başlaması ve Doncic‘in Kobe ve LeBron’u idol olarak görmesi dahi bu etkin geri besleme düzeneğinin sonucudur.



Göç Neden Tetiklenir?


Beyin ölümüne giden toplumlarda halkın geniş kesitleri arasında yaşanan diyalogsuzluk ekonomik sorunlarla birleşip hedefsizliğe dönüşünce göç kaçınılmaz bir sonuçtur. Gelgelelim problemi tanımlayan beyanın özü Türkiye’de bireyin sesini duyuramamasını, mantığın değersizleşmesini de içermelidir.

Afroamerikalılar kendilerini NBA’in sürükleyicisi konumuna taşıyabildi çünkü ABD, yapısındaki bütün problemlere rağmen yurttaşlarını üzerine çalışmaya teşvik eden bir idealler bütününü vaat ediyordu. Nitekim Abraham Lincoln’ün 1863 Gettysburg konuşması da bunu işaret eder.

Fortune 500 – 2017 verileri de bu fenomeni destekler: ABD’nin en değerli 500 şirketinin %43’ü 1. veya 2. kuşak göçmenler tarafından kurulmuştur. Benzer şekilde 500 şirketin %11.6‘sının CEO’su ABD dışında doğan kimselerdir.

Ne Eksik Ne Tamız


Almanya, Hollanda, Kanada, İsveç, ABD ve benzeri ülkelerin nitelikli insan ihtiyacının hatırı sayılır bölümü ülkemizdeki mühendislik, tıp veya bir başka sayısal alandan, mantığın henüz bu diyarları terk etmediği bölgeden yetişmiş kimselerin gerçekleştirdiği göçle karşılanmaktadır.

Gelgelelim buradaki hadise davranışsal olarak bir vergi göçü veya finansman değişimi olarak da adlandırılmalıdır.

Meslek erbabı kimseler ödedikleri vergilerle emeklilerin bakıldığı, yurttaşlara hizmet götürülen bir yapıyı fonlarlar. Ticaret, edinilen her bir mülk, işçilik ve yapılan yatırım da bu başlığa girer.

İnsanların ülkeden göçü evrimsel gözle incelendiğinde bu zincirin içinde yer almayı reddetmekten ibarettir.

Kişiler akıl doğrultusunda idare edilmeyen, sesini duyuramadıkları bir ekosistemi fonlamaktansa içinde yer alma zahmetine değecek yeni bir ortamı finanse etmeyi seçerler. Böylece yeni Hollandalılar oluşur.

Nitekim Uğur Mumcu gibi elle tutulur kahramanlar üretemeyen sisteme bakış açısı ancak bu olabilir: İnsanların çoğu gerçekten idealleri olduğu için değil, başka seçenek görmedikleri için göçerler.



Sonuç – Buraya Kadar Her Şey Yolunda


Afroamerikalıların başarı hikayeleri size, Anadolu’dan gelip İstanbul’un boş olduğu dönemde arsa çeviren kimselerin hikayesinden daha etkileyici geliyorsa bunun sebebi özgür atalarımızın esaret altındaki çocukları olmamızdan kaynaklanmaktadır.

Hayatın nasıl yaşanması gerektiğine dair sorular sorduğunuzda yalnızlaşırsınız. Nitekim Sokrates’in binlerce yıl önce sorduğu soruların aciliyeti buradan anlaşılır: Gençlik ikiyüzlülüğe her zaman tepkilidir, pragmatik olmak adına söylenen yalanları tolere edemez.

Entelektüel olarak dürüst bir yaşama ihtiyacımız var. İzlenme kaygısı ile sevilme beklentisi içindekilere değil, yalnızlığını toplum içinde çekmiş ve halen çekmekte olanlara ihtiyacımız var.

Filozof ve romancı Tzevetan Todorov’un Anlatıbilim‘e (Narrative Theory) getirdiği yaklaşım Eşitlik Teoremi idi. Buna göre anlatının başında Dünya nötr, denge pozisyondadır. Stabilite bozucu etkiye maruz kalır, kahramanlar bozulanı onarır ve birlik, denge tekrar sağlanır.

Bize semavi dinlerden miras kalan bu anlatı tarzı günümüzde işlevsizleşmiştir. Nitekim sizin denge noktanız, bir başkasının bozucu noktasıdır. Yaşadığımız problemlerin çoğu, bulunduğumuz ekosistemin döngüsel olarak ekonomik buhranları, politik sıkışmaları tekrar etmesindendir.

Bu yazının özüyle ilgili problem de okuduğunuz metnin 2022’ye değil, ufak güncellemeler dışında 2015’e ait olmasıdır. Özneler güncellense dahi anlatı aynı kalabilmiştir ve bu, paradoksun kanıtıdır.

Vaat ettiği idealler doğrultusunda yaptığı ilk sözleşmeye uymayan toplumların temel paradoksu budur. 90’ların sert ve eleştirel filmlerinden La Haine‘in Fransa için aktardıkları da bundan farksızdır.

La Haine, elli katlı bir binadan düşen bir adamın hikayesidir:

Adam kendini rahatlatmak için her katı geçtiğinde şöyle dermiş;

Buraya kadar her şey yolunda, buraya kadar her şey yolunda, buraya kadar her şey yolunda.

Önemli olan düşüş değil, yere çarpıştır…


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#124 - 06.06.2022 10:37
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar


Celtics Jayson Tatum’ın playoff’un ilk maçında attığı son saniye basketini kutlarken hiç umulmadık bir takım arkadaşı göze çarpıyordu.

Yeşil-Beyaz giyinen Boston oyuncularının arasında Matt Ryan, siyah kapşonlusu ve pantolonuyla ayrışıyordu. Çift yönlü kontratla takıma dahil olan Ryan, playofflar’da bu sebepten dolayı oynayamasa da yaşanan deneyimin her anına şahit olma hakkına sahipti. Onun için Tatum’ın Nets‘e attığı son saniye basketi, bir doğum günü sürprizi olmuştu.

32 dişi ile gülen Ryan, Tatum’a sarıldı ve onu havaya kaldırıp yere indirdi. Sonrasında arkadaşları Tatum’a nasıl bu kadar çabuk ulaştığını sorduğunda Ryan, başlangıç pozisyonundan yararlandığını söyledi. Maçın son pozisyonunu baseline’ın sağ kenarından izleyen Ryan, Tatum’a ulaşmak için en direkt rotaya sahip isimdi.

Ryan için orada, TD Garden’da, Celticsli takım arkadaşlarıyla bulunmak bile harikaydı.

Takım, Ryan’ın 1 yıl önce çalıştığı mezarlıktan 200 mil uzakta oynuyordu maçlarını.

5 yıllık süreçte 3 farklı kolejde okuyan ve bu süreçte 7.9 sayı ortalaması tutturan Ryan, en garip şampiyonluk yüzüklerinden birine doğru yol alıyor. Kontrat durumu maçlarda oynamasına izin vermese de Ryan’ın dışarıdan gözüktüğü gibi Boston’daki en mutlu adam olmak için birçok sebebi var. Basketbol kariyerinin ilk yılı, onu mezarlıktan NBA Finalleri’ne taşıdı.

“Kendi hikayem gibi bir hikaye duymadım.” diyor Ryan. “Aklım almıyor. Bunları yaşadığıma inanamıyorum ancak yaşadım.”

Mezarlıkta çalışmanın en zor kısmı havanın soğukluydu.

Ryan, St. Joseph’in mezarlığında çalışmaya başladığında hava buz gibiydi. İşe başladığı 2021 Mart ayında Ryan, sabah 7’de işte olmak için evinden 40 dakika önceden çıkmak zorundaydı. İlk birkaç haftasında mezarlıkta Noel’den biriken karları temizliyordu.

“8 kat giyiniyordum.” diyor Ryan.

Hava sıcakladıkça Ryan’ın görevleri de değişti. Çimenleri biçti. Yaprakları temizledi, belli bölgelere tohum ekti ve mezarların yanına taze topraklar götürdü. Ryan’ın patronu Frank Dietrich, 2 metre boyundaki yeni çalışanını kullanmanın yollarını buldu.

“Boyu kesinlikle çok iyi geldi.” diyor Dietrich. “Bazen yerden çok yüksekte olan dallar oluyordu ve hemen Ryan’ı çağırıyorduk. Burada çalışan bazı insanlar kısa, gerçekten çok kısa.”

Ryan, kolejden sonra masabaşı bir işi kovalayabilirdi. New York’ta bağlantıları ve Vanderbilt’ten ekonomi diploması vardı. O sadece profesyonel basketbol kariyeri hayalinden vazgeçmek istememişti. Yine de paraya ihtiyacı vardı. Dietrich, Ryan’a basketbolla ilgili herhangi bir fırsat çıktığında mesaiden gidebilmesi açısından özgürlük tanımıştı. Bazı geceler mezarlıktan ayrıldıktan sonra ekstra para kazanabilmek için DoorDash ve UberEats’te de çalıştı. Aynı zamanda halk düzeyinde bir basketbol takımının koçluğunu yaptı.

“Üniversiteden yeni mezun olmuştum, hiçbir şeyim yoktu.” diyor Ryan.

Pandemi yüzünden hayatın durması, Ryan’ın seçeneklerini de azaltmıştı. Birçok NBA takımıyla deneme çalışmasına çıkmayı düşünürken bu eşsiz durum, bütün hepsini sildi. NBA, Ryan gibi oyuncular için kendilerini gösterme fırsatı olan Yaz Ligi’ni de iptal etti. 2020 Mart ayında dünya durduğunda Ryan, Tennesse’de okulunu bitiriyordu.

“Antrenman salonumuz kapatılmıştı. Ben ne mi yaptım? Walmart’a gittim. Pota satın aldım ve onu apartmanımın park yerine kurdum, orada 2 ay geçirdim.” diyor Ryan.

Ryan her ne kadar profesyonel basketbolcu olmayı çok istese de yaşanan bu ulusal kriz, bu durumun hemen olmasını engellemişti. G Leage, ESPN’in Bay Lake’teki spor kompleksinde kısaltılmış bir sezon düzenledi ancak 15.4 sayı ortalaması tutturduğu son üniversite yılı, Ryan’ın davet edilmesini sağlayamamıştı.

“Oraya girebilmem imkansızdı.” diyor Ryan.

Böylece Ryan beklemeye başladı. Garip başlayan basketbol kariyeri, gelecek basketbol kariyeri hakkında da ipuçları verecekti. Onun için hiçbir şey kolay olmadı. Notre Dame’da umut verici bir ilk sene geçirdikten sonra 2. senesinde dakikaları kesildi. Oradaki koçu Mike Brey ile hala konuştuğunu söylese de Ryan, NBA’e girebilmek için olan şansını arttıracağını düşünerek Notre Dame’dan ayrılmaya karar verdi. Vanderbilt’te transfer kuralları gereği 1 yıl kenarda oturduktan sonra ikinci senesinde Aaron Nesmith’in yanında 8.1 sayı ortalaması tutturdu. O sezondan sonra okul, koç Bryce Drew’i kovdu.

“Bir daha transfer olmam gerektiğini düşündüm. Bunu istemiyordum ancak önüme sunulan durum buydu. Ben de sonrasında Wisconsin yerine Chattanooga’yı seçtim.” diyor Ryan.

Ryan, Chattanooga’daki tek senesinde sayı ortalamasını ikiye katladı. 33 maçta 88 üçlük isabeti buldu, bazı yetenek avcıları onun fiziği ve şutunu beğenmişti. Yine de NBA radarından çok uzaktaydı. Sam Vecenie’nin 2020 Draftının en potansiyelli 100 oyuncusu listesinde yer almadı. Ryan’ın kariyeri, yurtdışında başlayacak gibiydi.

Tabii ki de pandeminin hedeflerine olan etkisini beklemiyordu. Ulaşmak istediği kariyer ertelenince Ryan, hazır olmak için kendi kendine çalışmaya devam etti. Dietrich, Ryan’ın her gün mezarlığa spor çantası ile geldiğini söylüyor. Bütün gün çalıştıktan sonra Ryan, yerel bir spor salonunda antrenman yapıyordu. Kendi söylediğine göre her gün 4 saat.

“O zamanlar çok zordu. Ne zaman tekrar oynayacağımı bilmeden spor salonuna gitmek çok zordu.” diyor Ryan.

Şut yeteneği, Ryan’ın kendisine olan inancını kaybetmesini engelliyordu.

Bir şansı olduğunu düşünüyordu.

Ekstra motivasyon olması için Brad Stevens’ın kenarda oturup onu izlediğini hayal ediyordu. Herhangi bir koç ya da menajerin değil, eninde sonunda patronu olacak kişinin.

“Oydu. Son yılların en öne çıkan koçlarından biriydi. En etkileyici basketbol akıllarından birine sahipti. Büyürken de hep Celtics’in bir parçası olmayı istemiştim. New York’lu olsam da Celtics’te beni çeken bir şey vardı. O zamanlar Stevens, Celtics’in koçuydu, şimdi genel menajeri. Eğer her gün spor salonunda mücadele etmek için ekstra motivasyona ihtiyaç duyuyorsam Brad Stevens’ı da orada hayal ediyordum. Gittikçe geliştim çünkü çok çalıştım. Fırsat geldiğinde de bundan dolayı hazırdım.” diyor Ryan.

Barclays Center’daki Celtics soyunma odasının yakınlarında Jason Terry, Ryan’a seslendi.

“Matty Ice!” diye bağırdı Ryan’ın o sezonun başında G League’teki koçu Terry.

Celtics, ilk turda Kevin Durant ve Brooklyn Nets’i süpürmüştü. Ryan, Terry’e sarılırken Celtics’in Doğu Konferansı’ndan çıkmak için 2 seri daha kazanması gerekiyordu. Yine de Terry, geleceği görebiliyordu.

“Finallere gideceksiniz. Keyfini çıkar.” dedi Terry.

Ryan’ın Celtics’in yolcuğundan minnettar olduğuna dair bir şüphe yok. Her maçtaki hareketlerinden belli. Takımın enerji verici isimlerinden biri olması kısa sürmüştü. Oynayamayacağını bile bile takım arkadaşlarına o coşkuyu yansıtmak istiyordu. Normal kıyafetlerle orada bulunsa bile maç öncesi şut antrenmanlarında Marcus Smart’ın şutlarına el gösteriyor, ona maçtaymış hissini yaşatıyordu. Maçtan önceki kadro tanıtımlarında Jaylen Brown’ın ismi okunduktan sonra karnına hafif bir şekilde vuruyor ve “Hadi!” diye bağırıyordu. Ryan, Celtics oyuncularının daha fazla alevlenmesi için her şeyi yapıyordu.

“Aksi halde sadece orada durur, ısınma hareketleri yapar ve hiçbir etkim olmazdı. Ben de ‘Yardım edebilecek bir yol bulmalıyım’ dedim. Her gün çok sıkı çalışıyoruz. Maç saati geldiğinde orada -amigo grubu gibi demek istemiyorum ama- sahaya çıkan takım arkadaşlarımıza olabildiğince enerji ve pozitiflik aktarmaya çalışıyoruz.” diyor Ryan.

Büyük anlardan sonra, Tatum’ın maç kazandıran basketi gibi, Ryan herkesten fazla coşkulu oluyor. Ufak şeylerden mutluluk da çıkarabiliyor: Uçak yolculuklarındaki UNO oyunları, takım arkadaşlarıyla akşam yemeği, lüks takım otellerinde geçirilen zamanlar… Playoff fikstürü Ryan’ın takım arkadaşlarının yorucu antrenmanları nasıl yaptığını görmesini engellese de Ryan; Tatum’ın, Brown’ın, Smart’ın ve Horford’ın sezon arasında neler yapacağını görmek için istekli. Aynı zamanda bu süreçte Ryan, hepsinin her gün nasıl tamamen işlerine odaklı olduğunu görme fırsatı da yakalıyor.

“İşin mental tarafı yönünde bana en çok şey katan olay, maç tekrarlarını izlerken onların birbirlerine nasıl bağlı olduğunu görmek oldu. Maç içinde Al’ın konuşmaları da önemli yer tutuyor. Biz ya da rakip takım bir seri yapıyor diyelim, o her zaman ‘Arkadaşlar, mücadeleye devam edin, odağınızı kaybetmeyin’ tarzı cümleler kuruyor. Eğer bir seri yakalamışsak ve mola almışlarsa onu ‘Moladan seriyle dönmelerine izin vermeyelim, bir mola daha almaya zorlayalım, momentumu koruyalım’ derken buluyorsunuz. O, her zaman takımdakilerin odağını sabit tutmaya ve sakinleştirmeye çalışıyor. Bunu tecrübe etmek inanılmazdı.” diyor Ryan.

Geçtiğimiz yaz Ryan, böyle bir fırsatı hayal bile edemezdi. Profesyonel basketboldan ayrı geçen bir senenin ardından Ryan, kariyerine Avrupa ya da Avustralya’da başlama düşüncesine inanmaya başlamıştı.

2021 NBA Yaz Ligi’nden 1 hafta kadar önce Cavaliers, takımlarında oynayacak bir şutöre ihtiyaçları olduğunu söyleyerek Ryan’a bir şans verdi. 4 maçta sadece 68 dakika sahada kalan Ryan, 11.3 sayı ortalaması tutturdu ve 27 üçlük denemesinin 13’ünde isabeti buldu. Bu, Ryan için en baş döndürücü sezonun başlangıcı olacaktı. Nuggets ile antrenman kampı için imzaladı ancak normal sezon başlamadan serbest bırakıldı. Grand Rapids Gold formasıyla G League’de forma giydi, sonrasında ise 2022 ABD Milli Takımı için Dünya Kupası Elemeleri’ne katıldı. Takas dönemi bittikten sonra kadrosunda 5 boş yer bulunan Celtics, Sam Hauser’ı tam zamanlı bir NBA oyuncusu yaptı. Bu da onlara çift yönlü kontrat imzalama imkanı verdi. 28 Şubat’ta Ryan’ı kadrosuna katan Celtics, playoff yolculuğu öncesi ona büyük bir tecrübe yaşama imkanı veriyordu.

Ryan, hala şansına inanamıyor.

“5 senede 3 farklı kolej. Bir buçuk yıl boyunca basketboldan uzak kalmak ve sonrasında yüzük kazanmak mı? Bu resmen delilik. Bu durumun tamamen tersine kendimi hazırlamıştım. Kimsenin bilmediği liglerde oynamaya hazırdım. Bilmiyorum. Domino taşları bu sene öyle bir düştü ki… Bir Tanrı olduğunu hissettiriyor.” diyor Ryan.

Ryan, Celtics formasıyla sadece bir maça çıktı. Normal sezonun son maçında Celtics, Grizzlies’i 139-110 mağlup ederken Ryan, 5 şut denedi. Bunların hepsi üç sayılık atışlardı. İlk 4’ünü kaçırsa da 5.’sinde isabeti bulan Ryan, Boston bençinde büyük bir kutlamaya yol açtı. Takım arkadaşları, Ryan’ın o an NBA kariyerindeki ilk sayılarını bulduğunun farkındaydı.

Ryan, bu sayıların son sayıları olacağına inanmıyor. NBA çevresinde geçirdiği sürenin ardından katkı verebileceğine olan inancı tam. Bu fırsatın ne zaman geleceği ya da nereden geleceğini bilmese de şu anda inanılmaz bir playoff yolculuğunun tadını çıkarmakla meşgul. 1 yıldan az bir süre önce mezarlıkta çalışıyorken şu anda hayallerini yaşıyor.

“1 yıl öncesi ve şu an arasındaki fark bence en inanılmaz şey. Nasıl biterse bitsin bu yılı hayatımın en iyi yılı olarak hatırlayacağım.”
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#125 - 06.06.2022 10:44
1 ay önce ki sslere geri döndük arkadaşlar, üşengeçlik.avi
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#126 - 06.06.2022 11:07

Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#127 - 06.06.2022 12:09
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#128 - 06.06.2022 15:15
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#129 - 06.06.2022 15:16
Her hafta birbirinden değerli polis memurlarının yer alacağı bu programda, memurlar genel olarak hayatlarından ve mesleklerinden, mesleklerinin zorluğundan ve geçmiş tecrübelerini programda dinleyicilerimize aktaracak.
Alıntı
N/A
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok