LinkedIn hesabımıza gururla yazdığımız İstanbul Üniversitesi'nin yüzünü 2 yıldır görmüyorum arkadaşlar. Göz açıp kapayana kadar son sınıfa geldim. Aradaki boşluğu farklı profesyonel veya profesyonel olmayan iş tecrübeleriyle geçirdim. Diversa'nın yukarıda bahsettiği şeyler inanılmaz doğru, en azından benim için. İyi bir üniversite kazanmak tek başına hiçbir anlam ifade etmiyor.
2 yıldır Erasmus sınavlarına giriyorum, fakültede derece yapıp Avrupa'nın en sağlam okullarına gitmeye hak kazanıyorum ama bu okul beni ne hikmetse yıllardır Erasmus'a göndermiyor. Neyse diyorum, staj yapıp boşluğu kapatayım. LinkedIn, toptalent, youthall üzerinden staj pozisyonlarına başvuruyorum ve telefonda beni aradıklarında sordukları ilk şey "sigortayı okul karşılıyor değil mi?" oluyor. Neden? Çünkü şirketler sizi ek maliyet olarak görüyor, zaten maaş vermeyecekler sigortayı da ödemeyelim diyorlar.
Ben durumun böyle olduğunu görünce aldım sazı elime. Kendime hayali bir marka oluşturdum. Günlerimi şirket nasıl açılır, finansman nasıl bulunur, muhasebe nasıl tutulur, satış kanalları, satış tutundurma bla bla araştırarak geçirdim. Kıt kanaat bütçemden bu işe sermaye ayırdım, Mimar Sinan öğrencisi tasarımcılarla anlaştım, kendime yağlı bir ortak da buldum. Website yapmayı öğrendim, iyzico vs. kanalları kullanmayı araştırdım derken kafaya koydum şirket açıyorum. Bu sırada olur da tutar diye sağa sola iş başvuruları atıyorum.
Okuduğum bölüm AACSB akreditasyonlu elli küsür yıllık bir fakülte. Arkadaşlar bu fakülte stajı 20 gün ödüyor sadece. Neyse dedim, en azından CV'de durur ben de bir şeyler öğrenirim. LC Waikiki gibi büyük bir şirketin Kurumsal Akademi departmanında staja başladım, yaklaşık bir aydır bu görevi icra ediyorum. Dünyalar tatlısı bir yöneticim var, ilk gün işe başladığımda söylediği ilk şey "senin staj süren ne böyle, sen ekipteki kişilerin adını öğrenene kadar bitecek zaten". İnanabiliyor musunuz? Kafayı yersiniz. Sağ olsunlar ben kendimi iş konusunda kanıtladıkça daha iyi yerlere geleceğimin sinyallerini veriyorlar. Ama bu kadar şanslı olmasaydım ne olacaktı?
Diyeceğim o ki, kimse kazandığı okula bel bağlamasın. Kardeşiniz sektörün içinden biri olarak bu tavsiyeleri size veriyor. Çeviribilim okuyorsanız alanınız dışındaki dili de öğrenin, işletme okuyorsanız sırf kurumsal şirketlerde iş aramayın kendi işinizi kurmayı da öğrenin. Hukuk okuyorsanız ekonomiden finanstan da anlayın. Bu coğrafyanın çocukları olarak her zaman bir B planımız olmak zorunda. Bol şans.