Sınavı açıklanan kardeşlerime Türkiye'de üniversite okumanın ne denli anlamsız olduğuna dair ufak bir yazı yazacağım.
Öncelikle umarım sonuçlarınız beklediğiniz gibi gelmiştir. Gelmese de mesele çok değişmeyecek. Türkiye'de iki-üç üniversite ve spesifik bölümler dışında (tıp, hukuk vb.) mezun olduğunuz çoğu üniversite artık size eğitim dışında bir şey katmıyor. Kattığı eğitimin kalitesi tartışır ve zaten ileride de iş bulup bulamayacağınız aşikar.
-Bir üniversiteden mezun bir bireyin dünya görüşünün tamamen değişmesi beklenir. Artık üretkendir, bilinçlidir ve geleceği için emin adımlar atar. Bu artık yok. Türkiye'de üniversite okuyan bir kişinin dünya görüşü de değişmiyor, üretken de olmuyor, bilinçli de olmuyor. Yani bir insanın kişiliğine üniversitenin katkısı Türkiye'de artık yok.
-Dil anlamında da üniversiteler artık insanlara bir şey katmıyor. Yine belli başlı birkaç üniversite dışında, İngilizce eğitim aldığınız okullarda bile dersleri Türkçe anlatan hocalar karşımıza çıkabiliyor.
-Akademik kadronun vasıfsızlığı. Bu da ayrı bir konu. Ben Bartın Üniversitesi öğrencisiyim. Kendi üniversitem dışında ODTÜ'den de ders alma imkanı buldum. Açık konuşmak gerekirse ODTÜ'den aldığım ders ile Bartın'dan aldığım ders arasında temelde hiçbir fark yoktu. Hoca daha iyi anlatıyordu, derse olan ilgimizi daha iyi çekiyordu, her şey okeydi. Fakat en temelinde Bartın'da okuyorum, bir ders ile bir öğrencinin durumu kökten değişmez. Derse girip slayt açıp anlatan, öğrencinin gelişimi için bir tuğla koymak yerine öğrencinin kafasına o tuğlayı atan, öğrencinin bilime ve araştırmaya olan tutkusunu aptal argümanlarını ve ideolojisini baskılayarak yok eden, daha nice özelliklerini sayamayacağım rezil bir akademik kadro var Türkiye'de. Sadece Bartın Üniversitesinde mi var sanıyorsunuz? Alakası bile yok. Elbet genelleme yapmıyorum, benim üniversitemde harika hocalar da var. Hatta öyle harika hocalar var ki, şunu diyebiliyorum; "Bu adamın bu ünide işi ne a*k, harika bir hoca kendini burada mı yıpratıyor." Tabii ODTÜ'den ders aldığım vakitlerde seminer düzenleyen bir öğrenci ile(ODTÜ öğrencisi) Whatsapp üzerinden kısa sohbetimde aynı bu durumdan bahsetmiştim. Kendisi de aynı problemle kendi üniversitesinde karşılaştığını, akademik alanda yetersiz hocaların sıkça bulunduğunu söylemişti. Kısacası demek istediğim, Türkiye'de akademisyen olmak artık çok kolay. Bir yere yerleştikten sonra gerisini koyver gitsin diyen bir güruh var. Ne size, ne kendilerine hayrı yok. Umudunuz olmasın.
Ben paso SAMP oynayarak şu an okuduğum bölümü kazandım. Hatta o zamanlar
@Feliron ile takılırdık yine, akşama kadar oyun falan geçip giderdi. Açık konuşayım, ben bundan 3-4 sene sonra öğretmen olacağım. Sınava hazırlanmayan, yatarak okul kazanan birisinin sizin çocuklarınıza İngilizce öğreteceğini düşünün. Belki işimi çok iyi yapacağım fakat gerçekten de okuduğum yere layık mıym? Burası tartışılır. Yazmadan da edemeyeceğim. İleride bir çocuğum olursa asla onu yerel esnaf zenginleşsin diye açılan üniversitelerden birine göndermeyeceğim. Hatta liseye bile. Çocuğunuza boktan lisans eğitimi aldıracağınıza bir elektrikçiye verseniz, bir marangoza verseniz emin olun o üniversiteden mezun olduğundaki halinden hem daha bilgili, hem hayata daha alışmış hem de daha çok kazanan birisi olacak.
Size tavsiyem var mı? Var. Kendinizi geliştirin. Okuduğunuz üniversiteden mezun olmak asla yeterli olmayacak. Diploma size bir şey getirmiyor, diplomanız olmadan her şeyi yapabilirsiniz. Hatta cumhurbaşkanı bile olabilirsiniz, yeter ki kendinizi geliştirin. (:
Dağ tepesinde bir çam olamazsan,
Vadide bir çalı ol.
Fakat oradaki en iyi küçük çalı sen olmalısın.
Çalı olamazsan bir ot parçası ol, bir yola neşe ver.
Bir misk çiçeği olmazsan bir saz ol.
Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.
Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz.
Dünyada hepimiz için bir şey var.
Yapılacak büyük işler, küçük işler var.
Yapacağınız iş, size en yakın olan iştir.
Cadde olamazsan patika ol.
Güneş olamazsan yıldız ol.
Kazanmak yahut kaybetmek ölçü ile değildir.
Sen her neysen, onun en iyisi olmalısın.
Douglas MALLOCH
Bir öğrenci, sabahtan akşama kadar SAMP oynayarak İngilizce Öğretmenliği bölümü kazanıyorsa(bunun büyük bir başarı olduğunu iddia etmiyorum) ve sabahtan akşama kadar ders çalışan birisi arzuladığı bölümü kazanamıyorsa, bu sınavda büyük bir sorun var demektir. Hakkı yenen, emeği çalınan herkese saygılarım ve sevgilerimle. Hayatınızın sonu değil.
Eee? Ne yapacağız? Firar...