Konu: | Julya & Irina Yalenchka |  (Okunma sayısı 17003 defa)

0 Üye0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#90 - 17.05.2022 23:05
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Normal Sezon, Uzatma, Playoff Fark Etmez, Westbrook Affetmez

NBA tarihinde tüm zamanların en fazla Triple-Double yapan oyuncusu olan Russell Westbrook ile yolculuğa çıkıyoruz. Sizleri normal sezonda 182, playoff’larda ise 10 kez bu başarıya ulaşan Westbrook’un en iyi performanslarına götürüyoruz.

10. Bir Devrin İlk Adımları
03/03/2009 OKC Thunder 96-87 Dallas Mavericks 17 Sayı 10 Ribaund 10 Asist

2008 draftında OKC Thunder tarafından 4. sıradan seçilen Westbrook, kariyerinin ilk döneminde triple-double makinesi değildi. İlk 6 sezonunda sadece 8 triple-double yapmıştı. Son 7 sezonunda ise 174 kez bunu tekrarladı. Rakamlar çok etkileyici olmasa da kariyerinde ilk triple-double yaptığı maçı bu listeye almak gerekir. Bu maçta başka bir triple-double uzmanı olan Jason Kidd’e karşı yapmış olması ise ayrı güzel.

9. Kendi Başına Sixers’a Bedel




05/03/2015 OKC Thunder 123-118 Phliadelphia 76ers 49 sayı 15 Ribaund 10 Asist

2014/2015 sezonu normal sezon maçında Philadelphia ile oynayan OKC, Westbrook’un muazzam performansı ile maçı uzatmada kazandı. Takımın uzatma bölümünde attığı 13 sayının 10’unu atan ve diğer basketin asistini yapan Westbrook, maçı kazandıran isim oldu. 42 dakika sahada kalırken tam 49 sayı üretti.

8. Bütün Yük Omuzlarında, Galibiyete!


29/10/2016 OKC Thunder 113- 110 Phoenix Suns 51 Sayı 13 Ribaund 10 Asist

Sezona Philadelphia galibiyet ile başlayan OKC’de, Westbrook 1 ribaund ile triple-double’ı kaçırmıştı. 2. maçta ise rakip Phoenix Suns oldu. Maçın başında 18 sayı geriye düştüler. Son çeyrekte 10 sayı atıp maçı uzatmaya götüren Westbrook, uzatmada 6 sayı atarak maçı kazandıran isim oldu. 45 dakika sahada kalırken 51 sayı üretti. Westbrook dışında takımda çift hanelere ulaşan tek isim 21 sayı ile Oladipo’ydu.

7. İnanılmazı Ancak İnanılma İle Yenebilirsin




11/01/2019 OKC Thunder 147 – 154 San Antonio Spurs 24 Sayı 13 Ribaund 24 Asist

Bir başka normal sezon maçına gidiyoruz. Westbrook’un kariyer asist rekorunu kırdığı maçtayız. Son çeyrekte 13 sayı geride olan OKC, maçta kalmaya çalışıyordu. 9 dakika kala Westbrook oyuna döndü. Kalan sürede tam 8 asist yaptı ve maç uzatmaya gitti. 2 kez uzayan maçta 50 dakika sahada kalan Westbrook, 24 sayı 24 asistle oynamasına rağmen maçı kazandıramadı. Kariyer gecesi geçiren bir başka isme mağlup oldu. LaMarcus Aldridge 56 sayı atarak maçı Spurs’e kazandırdı.

6. Yedinci Maçlar ONUN!


15/05/2011 OKC 105-90 Memphis Grizzlies, Batı Yarı Final 7.Maç 14 Sayı 10 Ribaund 14 Asist

04/05/2014 OKC 120-109 Memphis Grizzlies, Playoff İlk Tur 7.Maç 27 Sayı 10 Ribaund 16 Asist

Bu sırada biraz ekonomik davranacağım ve iki performansını birleştireceğim. Russell Westbrook’un Memphis Grizzlies’ı iki kez elediği maçlara gidiyoruz. 3 sene arayla iki kez playoff’ta karşılaştılar ve ikisi de 7. maça gitti. Tarihin tekerrür ettiğini Russell Westbrook ile öğreniyoruz. 2011’de playoff 7. maçı ve rakip Memphis, Westbrook triple-double ile galibiyetin mimarlarından oluyor. 3 sene sonra yine 7. maç yine rakip Memphis ve Westbrook yine triple-double ile maçı kazandıran isim oldu.

5. Tarihe Yeni Bir İmza!


03/04/2019 OKC Thunder 119-103 LA Lakers 20 Sayı 20 Ribaund 21 Asist

Rakamlar yanlış değil. 20-20-20 yapan birini gördü bu gözler. Daha önce de görülmemiş bir şey değil gerçi. 02/02/1968 yılında Philadelphia-Detroit maçını izleyenler bunu görmüş. Wilt Chamberlain 22 sayı 25 ribaund 21 asistle tarihte bunu yapan tek oyuncuydu. Tabi Russell Westbrook diye biri gelene kadar. Lakers karşısında 20 sayı 20 ribaund 21 asistle inanılmazı başardı ve Wilt ile birlikte bunu başaran iki çılgından biri oldu. Geçtiğimiz günlerde buna yine yaklaşan Westbrook, sayı kategorisinde 20’ye ulaşamadığı için tekrarlayamadı. Yanlış anlamadınız 14 sayı 21 ribaund 24 asistle maçı tamamladı. Sadece 8 şut kullandığı ve sayı atmaya çalışmadığı için rekorunu yineleyemediğini söyleyelim. Tabi 20 ribaund 20 asist yapan 3. bir oyuncu olmadığını düşünürsek çok da umrunda değildir diye düşünüyorum.

4. İmkansızı Söyleyin, Arkanıza Yaslanıp Seyredin


10/04/2017 OKC Thunder 106-105 Denver Nuggets 50 Sayı 16 Ribaund 10 Asist

Normal sezonun bitimine 2 maç kalmıştı. Sezon boyu 41 triple-double yapan Westbrook, bir sezonda en fazla triple-double yapan oyuncu rekoruna ortak olmuştu. Oscar Robertson’ı geçip tek başına rekorun sahibi olmak istiyordu. Denver Nuggets ile oynayan OKC Thunder, maçın son 5 buçuk dakikasına 14 sayı geride girdi. Kalan sürede tam 18 sayı üreten Westbrook, Murray’nin savunmasına rağmen 11 metreden inanılmaz bir üçlük sokarak game winner ile maçı kazandırdı.

3. Mr. Triple-Double Bile Yetmez Bazen




20/04/2017 OKC Thunder 111-115 Houston Rockets 51 Sayı 10 Ribaund 13 Asist

2016/2017 Russell Westbrook’un zirveye çıktığı sezondu. 31.6 sayı 10.7 ribaund 10.4 asist ortalamasıyla sezonu bitirirken takımını playoff’a taşıdı ve MVP ödülünün sahibi oldu. Sezonu 3. bitiren Houston Rockets ile eşleşildi. İlk maçı kaybeden Westbrook, ikinci maçta 41 dakika sahada kaldı. Son çeyrekte 15 sayı üretirken maçı 51 sayı 10 ribaund 13 asist 4 top çalmalık harika bir performans ile tamamladı. Ancak maçın kaybedilmesine engel olamadı. İşin en acı tarafı ise sahada kaldığı sürede takımın +11 sayı önde olması. Kenara geldiği 7 dakikada takımın 15 sayı fark yediği anlamına geliyor. NBA tarihinde en yüksek sayı ile triple-double yapan oyuncusu unvanını aldığı bu maçı ve seriyi Westbrook ve OKC kaybetti. 5 maçta biten serinin 3’ünde triple-double yapan Westbrook, 37.4 sayı 11.6 ribaund 10.8 asist ortalamaları tutturdu.

2. Tarihin En İyi Performanslarından


30/03/2017 OKC Thunder 114-106 Orlando Magic 57 Sayı 13 Ribaund 11 Asist

MVP sezonu Westbrook için her açıdan muazzam bir yıldı. O sezona ait performansların bu listede çoğunlukta olması da gayet normal. Listenin 2. sırasında Russell Westbrook’un kariyerinde en çok sayı atarak triple-double yaptığı maç var. Uzatmada kazanılan Orlando maçında tam 57 sayı atarak triple-double yaptı. Son 6 dakikaya 14 sayı geride giren OKC’de, sahne yine Westbrook’taydı. Son 6 dakikada 19 sayı atan Westbrook, 7 saniye kala iki kişinin üzerinden attığı imkânsız üçlükle maçı uzatmaya götürdü. Uzatmada ise 7 sayı 2 asistle takımın attığı tüm sayıların altında imzası olan Westbrook, kariyerinin belki de en iyi performansını sergiledi.

1. Pacers’ın Gözyaşları, Onun Efsanesini Yüceltti!




2020/2021 Sezonu Indiana Pacers’a Karşı Russell Westbrook

30/03/2021 Washington Wizards 132-124 Indiana Pacers 35 Sayı 14 Ribaund 21 Asist

04/05/2021 Washington Wizards 154-141 Indiana Pacers 14 Sayı 21 Ribaund 24 Asist

09/05/2021 Washington Wizards 133-132 Indiana Pacers 33 Sayı 19 Ribaund 15 Asist

Bu sezon Russell Westbrook 22 sayı 11.6 ribaund 11.6 asist ortalamaları ile oynuyor. Hem ribaund hem de asist rakamlarında kariyerinin en iyi sezonu. 62 maçın 36’sında triple-double yaparken en çok canı yanan takım Indiana Pacers oldu. Play-in’de karşılaşılması muhtemel iki takımdan biri olan Indiana’ya karşı, 3 maçta da muazzam oynadı. Bradley Beal’ın oynamadığı maçta 35 sayı 14 ribaund 21 asist yaptı. Son çeyrekte ise 17 sayı atarak maçı kazandıran isim oldu. İkinci maçtan yukarıda bahsetmiştik. Wilt Chamberlain dışında kimsenin yapamadığı 20 ribaund 20 asist barajını ikinci kez geçti. Sadece 8 şut kullanmasına rağmen 14 sayı attı. 21 ribaund ile kariyer rekoru kırarken, 24 asist ile kariyer asist rekorunu egale etti.

Üçüncü ve son maçımız ise bir başka mihenk taşı oldu. Uzatmada kazanılan maçta Westbrook 181. triple-double’ını yaptı ve Oscar Robertson’ın rekorunu egale etti (Sonraki maçta rekoru kıracak). Uzatmada 9 sayı atan Washington Wizards’ta, Westbrook 6 sayı 1 asistle tüm sayılarda pay sahibiydi.

Konu Russell Westbrook ve Triple-Double olduğunda liste çok uzun oluyor. 192 Triple-Double arasından bizim seçtiğimiz maçlar bunlar. Sizce en değerlisi hangisiydi? Yorum yapmayı unutmayın.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#91 - 17.05.2022 23:05
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Rahatsız Olmanız Gerekli


Bir takımın kazanabileceği en büyük başarı şampiyonluktur. Zafer kazanan takımın oyuncularına, antrenörlerine ve yönetici ön büro (Front Office) çalışanlarınaysa bir yüzük sunulur.

Amerikan basketbol liginde 30 takım mevcuttur. 82 normal sezon maçının ardından iki konferansın en iyi 8’er takımı Playoff yolculuğuna çıkar. 7 maçlık serilerde 4 galibiyet alanın bir üst tura yükseldiği eşleşmeler 4 kademe boyunca oynanır. Böylelikle Playofflara kalan 16 takımdan kimin yüzükleri alacağını buluruz.

Bireysel ödüllere gelindiğindeyse yılın çaylağı, en çok gelişim gösteren oyuncu, en iyi 6. adam, yılın savunmacısı ve MVP ödülü göze çarpar.

Sezon sonunda All-NBA adı altında 3 takım oluşturulur ve buraya 15 oyuncu seçilir. Benzer şekilde All-Defensive adındaki 2 takım için de 10 oyuncu seçilir. All-Rookie sekmesinde 10 oyunculu 2 takım oluşturulur.

Şubat ayında oynanan All-Star içinse 24 oyuncu seçilir.

Playofflar ve Finaller süresince bireysel olarak kazanabileceğiniz tek ödül vardır:

Finaller MVPsi. 30 takımın 529 oyuncu barındırdığı bir ekosistemin son durağı burasıdır.

Ve bizler, takıntılı NBA izleyicileri olarak argümanlarımızı güçlendirmek için, ısrarla yüzüğe başvururuz.

Oyuncularda bile bu durum geçerlidir: Gary Payton bir yüzük alabilmek için 2006’da Heat ile anlaşmıştır. Jazz efsanesi Malone benzer motivasyonla 40 yaşında Lakers’a geçmiştir.

Sahi, yüzük neden bu kadar önemli?

Çizgi Filmler


90’ların efsane çizgi filmi Pokemon’u izleyenler, dinleyenin hafızasında yer eden ikonik açılış müziğini de hatırlayacaktır.

En iyisi olmak istiyorum, daha önce hiç kimsenin olmadığı gibi…



Takıntılarımızın büyük çoğunluğu televizyonun genişlemesine ve bize kahramanlar üretilmesine dayanır.

Jordan arka arkaya 3 defa şampiyon oldu. Babası öldürüldü ve sporu bıraktı. Geri döndü ve 3 tane daha kazandı.

Kobe, Shaq ile birlikte 3 defa üst üste şampiyon oldu. 2008’de Normal Sezon MVP’si olduktan sonra Finalde Celtics’e kaybetti, 2009’da 4. yüzüğünü aldı, 2010’da kırık parmakla oynarak Celtics’i yendi ve 5. yüzüğünü aldı.

LeBron ise Cavs’in vasat altı kadrosuyla 22 yaşında finale çıktı. 2013’de Spurs karşısındaki finaller 6. maçı Ray Allen’ın köşe üçlüğüyle döndü ve LeBron tekrar kazandı. 2016’da James Finaller tarihinde hiç gerçekleşmemiş başarıya imza attı: 3-1’den geriye döndü, üstelik normal sezonu 73-9 bitiren Warriors karşısında bunu başardı. 2020’de tekrar şampiyon oldu ve 4. Finaller MVPsini aldı.

Jordan, Kobe, LeBron çıtayı hep daha yukarıya çekti, dramanın dozu sürekli arttı.

Geçmişten “çerezleriyle” gelenlerin etkilenme eşiği oldukça yüksektir. Haliyle sisteme yeni katılan izleyicilerin beklentileri de daha fazla drama görmek yönündedir.

Yüzük takıntısında önceliğimiz dramatik sorunu saptamak olmalıdır.


Efektif İstatistikler


90’ların çocukları 2022’de 2 hafta yaşamak için 50 hafta çalışmak durumunda. Uzun mesai saatlerine kısıtlanmış günlerin içinde bir yere ulaşmaya çalışırken biten hayatlarımız var. İzlediklerimiz, öğrendiklerimiz ve beğenilerimiz doğrultusunda gelişmemiş bir dünyanın içinde aykırı çoğunluk olarak belirsizce sürüp giden yaşantıları dolduruyoruz.

Hedefsizce sürüklenirken, bizim için üretilen kahramanların hızlıca anlaşılabilen başarı kavramlarının içini doldurmalarını bekliyoruz.

Nitekim artık insanların 3’te 1’i açtıkları videonun başlamasını beklemeden sayfayı terk ediyor. %20’si ise hareketli görüntüye 30 saniye dayanabiliyor.

Hayatının sadece herhangi bir şekilde doldurulmasını bekleyen kitlelerin ne yaptığının, ne istediğinin, dolayısıyla yaşantılarının ve seçimlerinin tutarsızlaştığı bu çağ, kalite ve popülarite kavramlarının zıtlığına ev sahipliği yapıyor.

Özellikle bir spor uzayının ikincil içerik üreticisi konumundakiler içinse (örn. Her Şey NBA) bir kimlik problemi baş gösteriyor.

Bu noktada drama üretecek yeni kahraman arayışları, olmayan toplumsal kimliğin inşasını mümkün kılıyor. Gelgelelim LeBron, Curry, Durant gibilerin yerine henüz kendisini baskın biçimde gösterebilen yeni bir yıldız çıkmadı.

Antetokounmpo, Doncic, Jokic ve belki Tatum ve Morant bu koltuklara şimdilik aday olan kimseler. Bununla birlikte yıldızların sistemi işletmesi, devinim halinde kalınması için gereken unsursa paradır.

Beklentiler


Amerikan basketbol ikliminde dönen para çok büyüktür, öyle ki Cidde’de düzenlenen Suudi Arabistan GPsi için Suudi hükümeti tarafından ödenen parayla ancak Steph Curry ve Danny Green‘i oynatabilirsiniz.

Para büyüdükçe onu kontrol etmesi ve doğru noktaya kanalize etmesi zorlaşır. Bu yüzden çok uluslu şirketlerin ciroları, vergi indirimlerinden faydalanma şekilleri doğrultusunda esnekleşir ve onu takip etmek isteyenlere bulanık görünür.

Paranın varlığı başarı kavramını muğlaklaştırır. Neticede spor ne için icra edilir? Kar elde etmek için mi, şampiyonluk kazanmak için mi, yoksa güzel oyunla taraftarları memnun etmek için mi?

NBA’de takımının galibiyet sayısını üst üste iki sezon 10 galibiyet yukarı taşıyan ve Playoff’un kıyısından dönen James Borrego ile yollar ayrılabilir, benzer biçimde “ESPN istatistikleri” adı altında yeni başarı kavramları türetilip farklı “en”ler ve ilkler de yaratılabilir.

Bulunduğumuz ekosistem seyirci düzeyinde tek nihai hedefe odaklansa bile dönen paranın belirli doğrultuda dağıtılabilmesi için istatistiki tatmin gereklidir ve bu durum şampiyon olamayan diğerleri adına sürekli yeni başarı kriterlerinin icadını mecbur kılar.

Kesişim

Meydansız semtlerin parksız mahallelerinde, üstünde göz gezdirmeye değmez evlerle bezeli sokaklarda yürürken bile akıllı telefonlarımıza bakmamıza neden olan bir tekillik saplantımız mevcuttur.

Gerçeklikten kopmuş kitlelerin yaşadıklarını bir nedene indirgemeye ihtiyacı vardır. “Neden bu yayını izliyorum?” sorusunun yanıtı yüzüğü kimin alacağını (en iyinin kim olduğunu) görmek içindir ve bu da yapısal bir soruna işaret eder. Nitekim bir TV yayınını açmamızın maksadı taraf olmaktan keyif almaksa izlediğimiz yayının içerdiği öğelerle duygusal bağımız olmasını beklemeliydik.

Tennessee ile Minnesota eyaletlerinin temsilcilerine karşı ne denli bir bağ kurabiliriz? Veya Massachussets ya da Kaliforniya?

Bu soruların yanıtı doğal olarak olumsuz olduğu için bir adım geri atmamız gerekir.

Yaşantısızlığın veya yaşanmamışlığın yeri doldurulamaz; fakat istatistiki tatmin tam da burada devreye girer.

Her sezon bir sıfırdan başlayıştır. Bucks’ın 50 yıllık şampiyonluk özleminin bir önemi yoktur çünkü Giannis oradadır ve 2021 şampiyonluğunu kazanmıştır: Geçmişine bağlılık duymadığımız bir ülkenin ürettiği basketbol sistemi içinde bizi tatmin edecek yegane unsur zamanın tekilliğidir.

Böylece geçmişe dair bir şey bilmemize gerek kalmaz. Yayın esnasındaysa ekranın köşesine bir anekdot iliştirilir: Tatum Konferans yarı finalleri boyunca falanca yüzdeyle filanca sayı bulmuş 5 oyuncudan en gencidir.

Hepsi bu kadar. Bilgi izleyiciye hap halinde sunulabiliyorsa yaşanmışlığın ne önemi var?

Hem Pokemon’ın şarkısında geçtiği üzere, hiç kimsenin olmadığı gibi en iyi olmak istemiyor muyduk?

Anlamsızlık


Anlamı seyircilerin parmağına takamayacağı bir yüzük sevdasının ötesinde aramak gerekir.

Zamanın akışını kavramak için olaylara ihtiyaç duyuyoruz. Bam Adebayo Jayson Tatum’a Konferans Finallerinde blok koymalı ki o hadisenin salgının ortasında, bizim için hayal kırıklıklarıyla geçen sıcak bir yaz gününde olduğunu hatırlayabilelim.

Hangi yolda gittiğimizi bilmiyoruz ve bir idealimiz yok; fakat üzülmeye gerek yok: Neticede hangi arkadaşınızın evine gittiğinizde ilginizi çeken bir kütüphaneyle karşılaşıyorsunuz ki? Instagram ve tasarım dergileri dışında hangi evi gördüğünüzde bu benim evim olmalı diyebiliyorsunuz? En son hangi eve girdiğinizde içeride hava vardı?

Bu soruların bir yanıtı olmasına gerek yok fakat misafirlikteyken izlediğiniz erken bir Celtics – Bucks maçı sizin adınıza yaşantısızlığınızı dolduran çapa görevi taşıyacak: Çünkü hiç kimse sizden ileride değil ve siz de kimseden ileride değilsiniz.

Birbirinden kopuk ama toplamda devasa sayılara ulaşan komünler halinde yaşıyoruz ve bizden önceki kuşakların sahip oldukları kadar net hedeflere sahip değiliz: Okulu bitirip, askere gidip, iş bulup, aile kurup 30 yıl çalışarak ev, araba, yazlık sahibi olmak ve sakin, kendi halinde bir yaşam sürmek gibi sıradan zaferler artık geçerliliğini yitiriyor.

Geçişsizlik


Tekilliği kabul edilebilir kılan koşullar nelerdir?

Aslına bakarsanız tek bir durumu gerekçelendirmeye çalışıyoruz: Reşit olmama halindeyiz. Üstelik tüm dünya toplumları ihmalkarlıkla oyalanıyor.

Kendi hayatlarımız söz konusu olduğunda haddinden fazla sabırlı bir yaşam sürüyoruz, NBA uzayındaki sporcular hakkındaysa taviz vermeksizin tek bir hedefi gerçekleştirmelerini istiyoruz:

Yüzük, hemen, şimdi.

Jose Saramago’ya göre insan niyetlerinde ve eylemlerinde sebatsızdır, an be an hep kendisiyle çelişir; insan böylece insandır.

Gelgelelim yaşadıklarımızda bir açıklama veya bir geçiş artık yok.

Twitter’a girdiğinizde geçim sıkıntısı, düzensiz göç sorunu, yüksek kiralar ile ilgili haberlerin arkasından Desmond Bane’in 17’de 10 saha içi isabetiyle oynaması, Klay Thompson’ın playofflarda tüm zamanların en çok 3 sayılık atış isabeti bulan 3. oyuncu konumuna yükselmesi haberlerini art arda okuyorsunuz.

Sonuç


Sportif içerik üreticileri olarak izleyicilerdeki yüzük takıntısını eleştiriyoruz çünkü elimizdeki metodlar bizi çıkmaza sürükledi.

Kendi gerçekliklerinde yaşayan toplum kesitlerini hareketlendiremiyoruz. Herkesin kapısını kilitleyip kendi güvenli alanında kalarak sakince yaşamaya çalıştığı, kendisini tweetler savurarak koruduğu sanal bir özelleştirme havuzunun ortasında yüzük kazanacak sporcuyu tahmin etme saplantısına girmeyen insanlar bulmak pratik anlamda zorlaştı.

Nietzsche

“Bütün tanrılar ölmüştür. Şimdi istiyoruz ki üstinsan yaşasın.” ,



demişti.

Nitekim gelinen nokta da bu. Muhtemelen hayatlarımızın yarısına bile gelmeden öngördüğümüz tüm hedefleri tükettik: Evlilik, 1 ya da 2 çocuk, iş kurmak, yurt dışına taşınmak veya yeni bir araba almak eski heyecanını taşımıyor. Geçmişiyle barışık insanlar değilken durmadan seçimler yapan bir topluluğun kaçınılmaz sonuçlarını sırtlanıyoruz.

Dünyada 8 milyar insan var fakat herkesi tatmin edecek kadar özgün yaşantı yok. Bu yüzden bizim yerimize gezen, deneyimleyen, tadan ve başaran insanları popüler kılıyoruz.

O halde bize hedefi tek, yolu belirli yeni üstinsanlar gerekli. Doğanın akışı bize yeni bir Aufklärung‘u (Aydınlanma Çağı) zorunlu kılıyor. Bunun içinse akıl doğrultusunda düşünebilen, nitelikli, enerjik ve yıpranmamış yeni yüzlere ihtiyacımız var.

O zamana kadarsa yüzük kazanacak bir sonraki talihliyi tahmin etmeye odaklanmamız gerekli…
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#92 - 18.05.2022 01:39
westbrook haberi yapmak habercilikte boyut acmaktır
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#93 - 18.05.2022 11:45
westbrook haberi yapmak habercilikte boyut acmaktır
böylece habercilikte boyut açan ilk muhabir olabilirim, ne diyorsun? @volooloo
Mutlu
1
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Mutlu tepkisini veren kullanıcı(lar):
volooloo,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#94 - 18.05.2022 12:36
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Güney Philadelphia’da, Wells Fargo Center’da sahne, olağanüstü bir prime-time maçına hazırdı. “Kardeş Sevgisi Şehri Philadelphia”ya çokça beklenen şampiyonluğu getirmesi umut edilen iki eski takım arkadaşı, artık rakip takımlardalar. Atlantik Grubu’ndan iki Doğu Konferansı takımı kozlarını paylaşıyorlar. Saha kenarında ise bir yıldızlar geçidi mevcut: Grammy ödülü adayı Travis Scott ve Lil Baby, NBA efsaneleri Julius Erving ve Allen Iverson. Bu maça karşı bir heyecan beslememek gerçekten imkansızdı. Buna benzer bir maça bu denli büyük bir beklenti beslediğim başka bir örnek daha olmamıştı. Sixers ve NBA’i 2017-18 sezonundan beri bir muhabir olarak takip ediyorum, o yüzden bu söylediğimin ne denli büyük bir şey olduğunu anlayabilirsiniz. Ama aslına bakarsanız, bu heyecanın bir karşılığını göremediğimiz düşünüldüğünde, asıl problem tam olarak da bu olduğunu anlayabiliriz. Yani karşılığını göremediğimiz dediysek de, en azından bir takım göremedi.

Rakibin Sixers Hakimiyeti

Atlantik Grubu’ndaki rakipleri karşısında Nets, maça neredeyse attıkları her şutu sayıya çevirip, tam bir hakimiyet kurarak başladı. İlk çeyrekte, New York’un en çok bilinen mahallesinin takımı saha içinden 17/26 isabetle oynadı. Etkileyici %65 saha içi isabet oranına 5/10 üçlük de dahildi. Buna karşın Sixers, attıkları şeylerden pek de bir hayır göremedi. Maçın ilk 12 dakikasında saha içinden sadece 6/22 ile %27 gibi oldukça kötü bir yüzde yakalarken üçlükten sadece 1/4 isabetle oynadılar. Ha bir de unutmadan, Nets maça 17-0’lık seri ile başladı. Bir basketbol maçını kazanmanız için sayı bulmanız gerekli ve Sixers’ın bunun pek farkında olduğu söylenemezdi: skor 40-23 olmuştu. Durant ve Kyrie’nin de 9/11 isabet ile 22 sayı bulması da Sixers’a pek iyi gelmemişti. Aslına bakılırsa tüm maçın özeti aslında böyleydi: Sixers pek bir ritim tutturamamıştı. 40 ilk periyot sayısına izin vermeleri de, hızlı hücum savunmasında sıkıntılarını ortaya koyup işleri daha da kötü yapıyordu.
İkinci çeyreğe geldiğimizde, ilk çeyrekte gördüklerimizin çoğunu ikinci çeyrekte de gördük: Nets’in tam hücum hakimiyeti. Maçın konsepti çok çabuk bir şekilde Durant ve Kyrie Show’a dönüşmüştü. İlk yarı sonuna geldiğimizde, ikisi de birçok kez All-Star olmuş iki yıldız toplamda 34 sayıya ulaşmıştı, hem de saha içinden %68 isabet ile. Eski Sixers’lı gard Seth Curry’nin de muhteşem skorerliğini göz ardı etmemek gerek: 6/9 isabet ile 15 sayı. Sixers bir anda 21 sayı geriye düşmüştü. Taraftarlar da pek iyimser değillerdi: dört bir yandan yuhalamaları duyabiliyordunuz ve onları suçlayabileceğiniz pek bir sebep de yoktu.

Hızlı Gidelim, Frene Basmayalım


Üçüncü çeyrek de asıl hikayenin devamıydı: Brooklyn tarafından icra edilen hücum kıyımı. Durant ve Kyrie 43 sayıya ulaşmıştı ve Curry de tek başına 24 sayıyı bulmuştu. Bu sezonun MVP ödülünün en büyük adaylarından biri Embiid 27 sayı bulurken bunun 15’i serbest atıştan gelmişti. Nihayetinde Sixers yeteri kadar iyi değildi ve bu gerçek, Koç Doc Rivers’ın 4. Çeyreğin hemen başında bench’teki bütün oyuncuları sahaya sürmesiyle daha da belirgin olmuştu. Bu Durant, Kyrie ve Curry’nin maçı olmuştu ve rakamlar da bu hikayeyi destekliyordu: toplamda 71 sayı 19 ribaund ve 14 asist; saha içinden 28-48, yani %58 isabet.

Sixers ve Yetersiz Kaldığı Yer


Maç sonunda Doc Rivers, bize Nets’in daha agresif ve daha aç şekilde maça çıktığını söyledi. “Bence sadece daha istekli oynadılar. Daha agresiftiler. Bütün gece hava sahamızı işgal ettiler. Daha fazla fizik gücü kullanan takım onlar oldu.” Nets, aradaki farkı hücumdaki etkili silahları Durant, Kyrie ve Seth Curry ile oluşturdu. Bir takımdaki savunma mantığı ve setleri, rakip takımın hücum akışını engelleyecek şekilde inşa edilir. Sixers savunması hakkında sorular sorulduğunda Rivers, savunmada oluşturdukları tuzakların işe yaramadığını söyledi. “Bence her adımda daha yavaştık. Kurduğumuz tuzaklar bence cidden rezaletti. Yani, hepi topu tuzaklar kuracaksınız. Fizik güçlerinin bu kadar yüksek olduğunu düşünmüyordum. Sadece hücumda daha büyük bir fizik üstünlükleri vardı. Bence daha üstün, daha güçlü takım bu akşam onlar oldu.”
James Harden ise suçu kendi üstüne aldı ve önünde sonunda olan şeyin, Sixers’ın şutlarının girmemesi olduğunu, bunun da bahanesinin olmadığını söyledi: “Olay kaçan şutlar. Bence yaptığım şey sadece şut kaçırmaktı. Bireysel olarak daha iyi olacağım. Bazı top kayıpları gerçekten çok sorumsuzcaydı. Takım olarak neyi daha iyi yapabileceğimizi görmek için kasetler izliyoruz. Ve daha iyi olmaya devam etmeye çalışıyoruz.” NBA tarihi boyunca takımın bir araya gelmesi ve takım arkadaşlarının birbirine alışması için zamana ihtiyaç olduğunu pek çok kez gördük. LeBron, Wade ve Bosh gibi oyuncuları barındıran 2010-11 Heat takımının da durumu buydu. Normal sezonun ilk ayında 10 galibiyet 8 mağlubiyet yakalamışlardı. LeBron bunun üzerine takımın biraz daha bir arada olmasına ve zamana ihtiyaç duyduklarından bahsetmişti. “Bu daha birlikte altıncı maçımız. Hala bir şeyleri çözmeye çalışıyorum. Ama bu gece bizim için iyi oldu, kıçımızı güzel tekmelediler. Buraya geldiğim günden beri her şey güzel oldu ve maçlarımızı kazandık. Bu gece bize iyi oldu, ayaklarımızın yere basmasını sağladı. Kasetleri izleyip daha iyi olmaya bakacağız.”

Doğu’nun Uyuyan Devi Nets Mi?


Karşı taraftaki toplantı odasında ise Nets koçu Steve Nash oyuncularını övüyor ve bu performansı devam ettirebileceklerini ümit ediyordu: “Güvenimizin yerine gelmesi açısından iyi oldu. Çok zorlu bir dönemden geçtik, sakatlıklarla uğraştık, işleri yoluna koymaya çalıştık, yaptığımız işe inanmaya ve güvenmeye çalıştık.”
Kyrie mikrofona gelip, takım arkadaşı Ben Simmons’ın maçın öncesinde maruz kaldığı yuhalamalar ve sataşmalar hakkında kendisine sorular yöneltildiğinde; basitçe takımın Ben’in arkasında durduğunu belirtti. “Hepimiz bunu hissettik. Hepimizin başına geldi. Böyle şeylerle hep başa çıkmak durumunda kalırız. Eğer Ben’e sataşırsanız, bize sataşmış olursunuz. Eğer takımımızdan herhangi birine sataşırsanız, hepimize sataşmış olursunuz ve biz bu işe böyle bakarız.” Kyrie’nin, Nets’in ciddiyetini gösteren bu sözleri sosyal medyayı ve neredeyse tüm NBA medyasını ciddi biçimde salladı. Tüm kadro sağlıklı olduğunda Doğu’nun tepesine çıkabilecek takımlar arasında ilk adı zikredilecek takımlardan biri oldular.
Kevin Durant, Sixers’ın oyun planından söz ederken lafını sakınmadı: “Onları koşturduk. İyi bir hızlı hücum takımı gerçekten değiller.” Dahası Durant, seyircilerin Ben’e karşı olan tutumundan da bahsetmeden edemedi: “Ben onun arkasında olduğumuzu zaten biliyordu, ama daha maçın yarısında onların hepsini susturmuş olmak oldukça iyi hissettirdi.” O gün orada olan birisi olarak, Durant’in sözlerini doğrulayabilirim.

Yola Devam Etmek


Aslına bakılırsa bu sadece bir basketbol maçıydı, ufak bir farkla tabii ki. Ben bir daha Wells Fargo Center’a adım attığında seyirciden gelen bağırışlar ve hakaretler daha az can yakıcı olacaktır. Zaman her şeyin ilacıdır derler ya. Ama NBA muhabirleri, yazarları ve taraftarları olarak bu rekabetin daha da büyütüp Atlantik Grubu’nun bir parçası haline gelmesini ümit ediyoruz. Bu seferki maç o kadar da rekabetçi olmamış olabilir, bir sonrakinin olmayacağı ne malum? Kadrolarına kattıkları yeni yıldızlar ile takımların yollarının nereye çıkacağını ancak zaman gösterecek.


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#95 - 18.05.2022 12:36
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Lillard’ın Yeni Bebekleri


Her Şey NBA okuyucularına basketbol ayakkabılarını detaylı bir şekilde incelediğimiz bir köşe isteyip istemeyeceklerini sorduk. Basketbol ayakkabılarını istenilen şekilde inceleyen bir kaynakları olmadığını belirten takipçilerimiz için kolları sıvadık. Benim adım Renç, bazılarınız beni diğer yazılarımdan tanıyor olabilir. Tanımayanlar için, bundan sonra yeni piyasaya sürülen modelleri burada beraber inceleyeceğiz. Ve her basketbol severin cevabını istediği soruyu soracağız: Bu ayakkabılar için bu paraya değer mi?

Adidas, süper starı Damian Lillard için en son Dame 4 modelini tasarladı. Piyasaya geçtiğimiz günlerde sürülen model özellikle benim için büyük bir merak konusuydu. Ben Dame 3 modeli ile basketbol oynuyorum ve performansından gayet memnunum. Bu konuda açıkçası önceleri düşünceliydim çünkü genelde Nike ayakkabılarını tercih ederim. Fakat Dame 3 kalbimi çalan ilk Adidas modeli oldu. Dame 4, Lillard’ın başarılı ayakkabı serisinin son kahramanı olabilecek mi?



Öncelikle saha tutuşu ile başlayalım. Nitekim basketbol oynayanların en büyük korkusu, parkeye çıktığında kayıp giden ayakkabılara sahip olmaktır. Dame 4 modelinin altında bulunan dişliler gerçekten çok iyi bir saha tutuşuna sahip. Her yönü tarayan dizaynı ile en tozlu sahada bile ayaklarınız sağlam yere basacak diyebilirim. Eğer olur da tabanı toz tutarsa, çabukça silmeniz tekrar eski güçlü haline geri döndürecektir.

Fakat şunu belirteyim, bu ayakkabıları dışarıda oynamak için giymek istemeyebilirsiniz. Parkedeki tutuşu kadar sağlam bir performans sergilemeyebilir. Dışarıda oynamanız, elbette ne tür bir sahada oynadığınıza da göre, dişlilerin erimesine sebep olabilir. Dame 3 modeli ile dışarıda oynadığımda bu tarz bir sorun ile karşılaşmadığımı da belirtmek isterim. Yine de ben sizleri uyarmış olayım.

Tabanın dizaynı ile ilgili ilginç bir anektod; gördüğünüz şekiller zamanın akışını resim etmeye çalışan bir tasarımcı tarafından dizayn edildi. Görüşüne göre zaman Dame 4’ün tabanı gibi akıp gidiyormuş.



Modelde kullanılan materyaller ve ayakkabının yapısı ile devam edelim. Modelin çoğunu mesh dediğimiz, birbirinin içine geçen kumaş kaplıyor. Bu hava akışını desteklerken sizin de daha esnek hareket etmenizi sağlıyor. Mesh kumaşının içinde modelin üst kısmına güç katan bir bağıcık sistemi var. Normal modellerden çok daha geriye uzanan bağıcıklar ayağınızı tamamen kavrıyor.

Bileklerde kullanılan sıkıştırılmış materyal, hepimizin korkusu olan bilek burkulmalarına karşı birebir. Aşil tendonunu kavrayan bölüm size sert dönüşlerde güven veriyor. Şu ana kadar denediğim ve bileğimi en iyi şekilde koruyan ayakkabılardan biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Tabanında bulunan plastik kısımda Adidas’ın Bounce teknolojisi kullanılmış. Bu teknoloji Dame 3’de de mevcuttu ve gerçekten size zıplarken rahatlık sağlayan bir sistem. Bununla birlikte Lillard’ın kararıyla, bu modelde daha az Bounce kullanıldı. Bu nedenle Dame 3’ye göre bu konuda biraz geride olduğunu belirtmek isterim. Lillard’ın kararının arkasındaki neden ise ayakkabılarını herkesin ödeyebileceği bir fiyattan satmak istemesi. Daha az Bounce = daha ucuz fiyat.

Modelin ağırlığı ise 342 gram. Yani aslında hiç de ağır bir ayakkabı değil. Kullanılan materyaller ve az Bounce seçimi  modeli olabildiğince hafifletmiş durumda.



Modelde kullanılan materyaller ve ayakkabının yapısı ile devam edelim. Modelin çoğunu mesh dediğimiz, birbirinin içine geçen kumaş kaplıyor. Bu hava akışını desteklerken sizin de daha esnek hareket etmenizi sağlıyor. Mesh kumaşının içinde modelin üst kısmına güç katan bir bağıcık sistemi var. Normal modellerden çok daha geriye uzanan bağıcıklar ayağınızı tamamen kavrıyor.

Bileklerde kullanılan sıkıştırılmış materyal, hepimizin korkusu olan bilek burkulmalarına karşı birebir. Aşil tendonunu kavrayan bölüm size sert dönüşlerde güven veriyor. Şu ana kadar denediğim ve bileğimi en iyi şekilde koruyan ayakkabılardan biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Tabanında bulunan plastik kısımda Adidas’ın Bounce teknolojisi kullanılmış. Bu teknoloji Dame 3’de de mevcuttu ve gerçekten size zıplarken rahatlık sağlayan bir sistem. Bununla birlikte Lillard’ın kararıyla, bu modelde daha az Bounce kullanıldı. Bu nedenle Dame 3’ye göre bu konuda biraz geride olduğunu belirtmek isterim. Lillard’ın kararının arkasındaki neden ise ayakkabılarını herkesin ödeyebileceği bir fiyattan satmak istemesi. Daha az Bounce = daha ucuz fiyat.

Modelin ağırlığı ise 342 gram. Yani aslında hiç de ağır bir ayakkabı değil. Kullanılan materyaller ve az Bounce seçimi  modeli olabildiğince hafifletmiş durumda.



Ve gelelim en kritik kısma: Değer mi? Dame 3 modeli 2017 senesinin en başarılı ve en rahat basketbol ayakkabılarından biriydi. Dame 4 modeli bu konuda kesinlikle yine çok iddialı. 3 ve 4 arasındaki en büyük fark, 3’ün biraz daha kalıplı ve kalın bir model olmasıydı. 4 ise daha yumuşak ve köşesiz bir hisse sahip.

Rahatlıka söyleyebilirim ki Dame 4 vereceğiniz paraya kesinlikle değer. Süper starların ayakkabıları konu olduğunda aralarında bulabileceğiniz en makul fiyata sahip model. Ayrıca yukarıda bahsettiğimiz özellikleri ile sizi memnun edecektir.

Son olarak modelin barındırdığı keyifli detayların üzerinden geçerek notumu vereceğim. Ayakkabının dil kısmında 35.12 – 25.6.4 – 6 – 0.9 – 0 rakamlarını göreceksiniz. 35.12 – lisede 35 sayı 12 ribaund bulduğu maç ile koçunun gözüne girdiği ilk karşılaşmayı hatırlatıyor. 25.6.4 – 25 sayı 6 ribaund 4 asist ile oynadığı ve gözlerin ona çevrilmesine neden olan kolej günleri için. 6 – Draftta 6. sıradan seçilmesini simgeliyor. 0.9 – 2014 playofflarında Rockets’ı yıkan üçlüğü 0.9 saniye kala bulmuştu ve Dame Time (Dame Zamanı)‘nı bu basket ile doğmuştu. 0 – ise eleştirmenlerin ona başarısı adına verdiği şans %0.

Bilek kısmında ise YKWTII yazısını göreceksiniz. Bu You Know What Time It Is (Ne Zamanı Olduğunu Biliyorsunuz) anlamına geliyor. Zaman kesinlikle Dame Zamanı. Ve Dame 4’e notum 9.5/10.

Dame 4 modelini Adidas’ın uluslararası sitesinden 115$‘a sipariş buradan edebilirsiniz. Fakat her zaman olduğu gibi Türkiye’de model yine geç kalmış durumda ve Adidas’ın Türkiye sitesinde bulunmuyor.

Umarım seçim yapmanızı kolaylaştıran bir yazı olmuştur. Değer mi? köşesinin ilerleyen yazılarında görüşmek dileğiyle.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#96 - 19.05.2022 14:17
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Sürprizlerle Dolu KAOS Gecesi
   
7 ŞUBAT 2022 TARİHLİ BASIN AÇIKLAMASI
Vice Şehri Polis Departmanı bünyesinde halkımızın daha iyi bir şehre, daha güvenli bir şehre sahip olması için gerekli olan her şeyi "Koru ve Hizmet Et!" sloganı altında 24/7 yapmaktayız.
Teğmen Ronald Connacher ve Halkla İlişkiler Departmanı'nın resmî açıklamasıdır.



18 Mayıs 2022 tarihinde akşam saatlerinde Florida şehrinde kaos yaşandı! VCPD ekipleri Dedektif Büro - Organize Suçlarla Mücadele Bölümü, sahada bulunan diğer ekipler, Metropolitan Divizyonu önderliğinde Gürcü - Amerikan menşeli suç örgütüne ait olduğu bilinen, kimlikleri henüz tespit edilemeyen 8 (sekiz) şahsın çok sayıda taşınamaz araca&mülke ve bölgelere baskın düzenlendi!

17 Mayıs 2022 gecesinde ise Ganton bölgesinde tekrardan silahların patlaması sonucu 6 (altı) polis memurlarının yaralanması suçu sonucu bir çok Gürcü - Amerikan ırkına sahip isimlerin hapishaneyi ziyaret ettikleri ve tutuklanmalarının yanı sıra, şahısların genel olarak toplandıkları, yaşadıkları bölgelerinin hepsinde eş zamanlı bir devriye atıldığı, Dedektif Büro da bulunan bütün ekiplerin özel olarak araştırmalarını sürdürmelerinin yanı sıra, olay yerinin sakinleşmesi sonucu tekrardan eş zamanlı bir baskın gerçekleştiği ve baskın sırasında ele geçirilen materyaller:


6 adet .45 kalibre Desert Eagle
8 adet pompalı tüfek
5 adet ıngram MAC-10 model otomatik tabanca
54 gram LSD
32 gram Marijuana
75 adet paketlenmiş uyuşturucu
Çok sayıda bıçak, çeşitli el yapımı kesici aletler


Olay yerinde bulunan şahısların tutuklanması ile birlikte bulunan bütün malzemelere el konulduğu ve şahısların adli birimlere sevk edildiği biliniyor.

Kamera Görüntüsü
Spoiler: GösterGizle




Bizi ViceSocial'dan takip et!
           
EDITOR
Julya Yalenchka
HABER
Julya Yalenchka
KAMERA
Julya Yalenchka

Tüm Hakları Saklıdır ©️ Vice News, 2021

Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#97 - 23.05.2022 15:52
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
En İyi 5 Oyun Kurucu


NBA’de yeni sezon tüm hızıyla sürerken yeni bir yazı dizisiyle karşınızdayım. Bu yeni serimizde her pozisyon için ligin en iyi 5 oyuncusunu yazacağım. Yazılara başlamadan önce hatırlatmak istediğim bir detay var. Burada seçilen oyuncular tamamen şahsi tercihimdir. Yani sübjektif bir yazı dizisi olacak. Sizlerin onayladığı yada onaylamadığı isimler olabilir. Yorumlarınızda kendi tercihlerinizi de yazmanızdan memnuniyet duyarım. Şimdi ligin en iyi 5 oyun kurucu ile serimize başlayalım.


5. Chris Paul




Houston Rockets’ın veteran guardı Paul ligdeki 14. sezonuna çıkıyor ve artık 33 yaşında. Yine de lige adım attığı günden beri kendi pozisyonu içerisinde her zaman en iyiler arasında yer aldı. Paul’un kariyeri için en önemli detay istikrarlı bir oyuncu olması. Yaşlandığını iddia etmek çok yanlış bir çıkarım olur. Kariyer ortalamaları 18.7 sayı 4.5 ribaund 9.8 asist 2.2 top çalma olan yıldız ismin geçen sezon rakamları 18.6 sayı 5.4 ribaund 7.9 asist 1.7 top çalma. Rakamlardaki ufak düşüşün ise 2 sebebi var. Birincisi kariyerinin en az süre aldığı sezonu geçirmesiydi. Asist rakamlarındaki düşüş ise yanında James Harden oynadığı içindi. Paul için kariyerinin en büyük soru işareti ise şampiyonluk oldu. Clippers kariyeri boyunca Griffin ve Jordan gibi elit oyuncularla olmasına rağmen bir türlü yüzüğe ulaşamaması, onun için büyük handikap. Bunu değiştirmeye ise geçen yıl çok yaklaştı. Tarihin en iyi takımlarından biri olan Golden State Warriors’ı neredeyse eleme üzereydi. Seride müthiş maçlar çıkaran Paul takımını 3-2 öne geçirdi. Ancak talihsiz bir sakatlık 1 galibiyet kala Paul’u buldu ve Wariors şampiyonluğa koştu. Bu sezona da 18.7 sayı 6 ribaund 8 asist ortalamaları ile başlayan süper star saçma bir kavga sonrası aldığı ceza ile takımdan ayrı kaldı. Chris Paul olmadan Houston’u izlemek ise Cocu’lu Fenerbahçe’yi izlemekten farksızdı. Paul basketbolu bıraktığında belki de tarihin en iyi 10 oyun kurucusundan biri olacak. Akıllarda tek soru ise parmaklarında yüzük olacak mı?

4. Kyrie Irving




Bu sezonun rakamlarına bakacak olursak Irving’in neden burada olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Burada konumuz rakamlar değil, ligin en iyileri. Geçtiğimiz sezona geri dönelim ve unuttuklarımızı hatırlayalım. Maalesef aklımız, bizim yanlışa odaklanmamıza yol açabiliyor. Boston takımı için müthiş bir sezon ve çok iyi oyunculardan kurulu bir kadro olarak lanse etmek şu an için mümkün. Ancak şu an ki profilde baktığımızda böyle düşünmek normal. Sezonun ilk maçında yeni yıldızı Gordon Hayward’ı kaybeden Boston’da Jayson Tatum’un çaylak olduğu bir süreç vardı. Tatum’un çaylaklıktan kurtulduğunu dönemin playofflar olduğunu hatırlatalım. Gelişim sürecinde yer alan Jaylen Brown ve Tatum’lu Boston’ın saha içi lideri Kyrie Irving’di. Sakatlandığı ana kadar Boston’ın doğuda lider olduğunu ve Irving’in MVP adayları arasında olduğunu hatırladık sanırım. Şimdi konumuza tekrar odaklanabiliriz. Kawhi Leonard yazısında olduğu gibi bu aralar unutulanlara biraz kafayı takmış durumdayım.

Kyrie Irving geçtiğimiz sezonu 24.4 sayı 3.8 ribaund 5.1 asist ortalamaları ile kapattı. Ligin en iyi savunma yapan takımlarından Boston’da hem savunmada sırıtmadı, hem de hücumda zorlanan takımın çilingiri oldu. Bu sezon ise işler biraz farklı. Irving’in kafası karışmış durumda. Takımın en büyük yıldızı olmak amacıyla LeBron’dan ayrılan Kyrie, bir anda parlayan Jayson Tatum’un gölgesinde kaldı. Sezonun ilk bölümüne gerçekten kötü başlamış olabilir ancak bu takımın hücumda en kilit oyuncusu olduğunu değiştirmeyecektir. Irving geçtiğimiz sezon olduğu gibi oynarsa Golden State için en büyük tehdit Boston Celtics olacaktır. Ligin hala en iyi oyun kurucularından biri Kyrie Irving bunu unutmayalım. ((Irving günümüzde Nets forması giymektedir.))

3. Damian Lillard




Ligdeki 7. sezonuna giren Lillard, bu ligin hakettiği değeri en az gören oyuncularından biri. Medyatik bir şehirde olmadığınızda, göz önünde olmak zorlaşıyor. Her gece aynı şeyleri tekrar tekrar yapsanız da ilk fırsatta sıfıra düşmeniz kaçınılmaz oluyor. Geçtiğimiz sezon 26.9 sayı 4.5 ribaund 6.6 asist ortalamaları ile MVP adayları arasında geçiren Lillard neden bir anda gözden düştü? New Orleans serisinde Holiday ve Rondo gibi müthiş iki savunmacının kıskacına yakalanan Lillard kötü bir seri geçirdi. Tek bir seri ise tüm yaptıklarının çöpe gitmesine sebep oldu. Ne olursa olsun ligin en iyi oyun kurucularından biri olan Lillard’ı kimsenin inkar edemeyeceği aşikar. Bu sezona da iyi bir başlangıç yapan yıldız oyuncu 30.8 ortalama ile sayı krallığında 3.sırada yer alıyor. Damian Lillard’ın ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu anlatmak için rakamlar yeterli olmayabilir. Lillard olmadan Portland ligin en kötü takımlarından biri. Ancak Lillard ile playoff mücadelesine ortak olabiliyorlar. LeBron’u saymazsak varlığı ve yokluğu arasındaki en büyük farkın hissedildiği oyuncu-takım ilişkisi Lillard-Portland desem abartmış olmam diye düşünüyorum. Russell Westbrook’u da bu kategoriye koyalım da itiraz gelmesin.

2. Russell Westbrook




Kevin Durant’in takımdan ayrılmasıyla direksiyonu tamamen kendine alan Westbrook için son 2 sezonda yaptıklarını anlatmaya istatistikler yetmez. Modern basketbolda görülmemiş rakamlara imza atan Russell, son iki sezonu triple double ortalamaları ile bitirerek tarihte bunu yapan ilk oyuncu oldu. Paul George’un takıma katılmasıyla sayı ortalaması 31.6 dan 25.4’e düşmüş olması onun için olumsuz bir durum değil. Aksine takım için rolünü azalttığını söylemek mümkün. Paul George’un takımda kalmasını sağlayan en büyük faktör Westbrook’un bu yaklaşımı olduğunu söyleyebiliriz. Sezona Westbrook olmadan başlayan Oklahoma’nın yenilgi serisini %100 ile oynayan Westbrook ile affettireceklerdir. Russell sahada insanüstü çaba harcayan bir oyuncu. Bu anlamda rakipsiz olduğunu söylemek hata olmaz. İstatistiksel anlamda Antony Davis, LeBron James, Giannis Antetekounmpo gibi oyuncuların kağıtta boş yer bırakmadığını görüyoruz. Ancak Westbrook için sadece istatistik kağıdı değil olay. Sahada kaldığı her an %110 çaba ile oynuyor. Sarfettiği eforun matematiksel bir karşılığı yok. Kariyerinin 11.sezonunda olan ve 30 yaşına gelen Westbrook için tarihe geçme şansı devam ediyor. MrTriple Double unvanını resmi olarak alan süper star, bu alanda kırılması imkansız rekorlara imza atmaya devam edecek gibi görünüyor. Ligde 2.sezonunu geçiren Ben Simmons’ın varlığı da onu bu anlamda tetiklemeye devam edecektir diye düşünüyorum.

Ligin en iyi oyun kurucularından biri olduğunu kimse inkar edemez. Ancak tarihteki yerini alabilmesi için son 3 sezondur yaptıklarını yapmaya devam etmeli. Paul George’un kalmasıyla önümüzdeki 3-4 sezon boyunca şampiyonluk adayları arasında yer alacaklardır. Ancak önlerinde Golden State engeli bulunuyor.

1. Stephen Curry




Kariyerinin ilk üç sezonunu sakatlıklarla geçiren Curry, bu talihsizlikleri yendiğinde tarihin en iyi oyuncularından biri olmak için hiç durmadı. Son 4 sezona 3 şampiyonluk sığdırmayı başaran süper star tarihin en iyi şutörü unvanını şimdiden aldı. Üç sayı ile alakalı kırılmadık rekor bırakmazken, NBA’de oynanan basketbolu değiştirdi. Curry’yi rakamlarla ifade etmek basit kaçıyor. Kariyer sayı ortalaması 23.2 iken en iyi sezonu 2015/16 yılında 30.1’di. Tarihin en büyük şutörü diye lanse edince çok daha büyük rakamlar bekleyebilirsiniz. Zira 30 sayı ortalamasının üzerinde sezonu tamamlayan 10’larca oyuncu var. Ancak üç sayı kavramını baştan aşağı değiştirdi. Örnek verecek olursak tarihin en iyi üçlükçüleri denilince aklınıza kimler geliyor? Ray Allen yada Reggie Miller olabilir mi? Ray Allen’ın bir sezonda attığı en fazla üç sayılık isabet sayısı 269. Miller için bu rakam 229. Curry için bu rakam 402. Bunu daha kolay anlatmak için ekstra bilgi verelim. Tarihte bir sezonda en fazla üç sayı isabeti rakamlarının dördü Curry’ye ait. Sadece Klay Thompson 276 isabet ile ilk beşte. Ray Allen ise 269 ile 6. sırada. Yani 300 rakamına ulaşabilen kimse yokken 400 barajını aşmış olan ligin ele avuca sığmaz yeteneği mantık sınırlarını zorluyor.

30 yaşına gelmiş olan Curry’nin bir nebze yavaşlayacağını düşünüyorsanız izlemeye devam edin. 402 üçlük attığı sezon maç başı 5.1 üçlük atan yıldız, bu sezona alev alev başladı. Üstelik maç başı 5.2 üçlük atarken bunu %49.2 ile atarak yapıyor. Şu an maç başı 29.5 ile sayı krallığı için oynuyor. Açıkçası bu tempoda bütün sezonu geçirmesini beklemiyorum. Yani mantık olarak geçirmemeli. Zaten muazzam bir kadro varken böyle bir Curry tüm ligi alt üst ediyor. Sözün özü şu ki Stephen Curry ligin en iyi oyun kurucusu. Tarihin en iyisi olabilmek için önünde Magic Johnson gibi bir oyuncu var. Ancak kariyeri daha sona ermedi. Belki de 10 yıl sonra yapacağımız tarihin en iyi beşi sıralamasında ismini zikredeceğiz. Bakalım zaman bize neleri gösterecek.

Listeye almadığım ancak sizin listenizde yer alabilecek bir kaç isim daha bulunuyor. Sezona müthiş başlayan Kemba Walker, geçtiğimiz sezon evrim geçiren Jrue Holiday yada ikinci yılında olmasına rağmen oyun kurucu kavramını değiştirebilecek Ben Simmons olabilirdi. Ancak en fazla akla gelecek isim John Wall olur diye düşünüyorum. Yetenek donanımı olarak en büyük potansiyele sahip isim kesinlikle Wall. Ancak saha içine bunu yansıtmayı başaramadığı için maalesef listeye alamıyorum. Burada hakkını vermemiz gereken bir diğer isim ise bu sezonki akılalmaz performansı ile Kyle Lowry. Kawhi’ın takıma katılmasının büyük bir etkisi olsa da Lowry’nin yaptıklarını gözden gelmezlik olmaz. 11.3 asist ile ligin asist kralı konumunda bulunan Lowry saha içinden de %49.7 ile oynuyorç Önümüzdeki hafta ligin en iyi şutör guardları sıralamasında görüşmek üzere. Yorumlarınızı yazmayı unutmayın, takipte kalın.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#98 - 23.05.2022 15:52
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Takımlarının Generalleri


Sezon bitti ancak ödüller açıklanmadı. NBA yönetimi daha önce aldığı kararla ödülleri 25 Haziran’da açıklayacağını çok önceden bildirmişti. Bu sene hemen hemen tüm ödüllerde kesin şu kişiye gider diyemiyoruz.  MVP ödülü için olsun, yılın çaylağı olsun, 6. Adam olsun herkesin ortak paydada buluştuğu net şu olur dediğimiz isimler bulunmuyor. En çok kafa karıştıracak konulardan biri de yılın koçu tartışması. Bu tartışmanın ilk sinyali de NBA’de bulunan 30 koçun kendi aralarında oy vererek seçtiği Micheal H. Goldberg Ulusal Koçlar Birliği Yılın Koçu ödülünde yaşandı. Her koçun bir oy hakkı olduğu bu ödülü Dwane Casey kazandı. Toronto yönetiminin dün aldığı kararla görevine son verdiği Dwane Casey’nin bu ödülü haketmediğini söylemek yanlış olur. Tabi ki normal sezon içerisinde Toronto ile yaptıklarıyla bu ödül için iyi bir aday. Ancak bir isim var ki hiçbir koçun ona oy vermemiş olması garip.

Sadece 41 yaşında olmasına rağmen ligin en gözde hocalarından Brad Stevens meslektaşları tarafından 1 oy bile alamadı. Philadelphia’dan Brett Brown, Houston’dan Mike D’Antoni, Utah’tan Quin Snyder, Indiana’dan Nate McMillan, San Antonio’dan Greg Popovich, Portland’dan Terry Stotts ve Los Angeles’Dan Doc Rivers en azından 1 oy alan isimler. Evet yanlış okumadınız Popovich hatta Rivers bile en azından bir oy almasına rağmen Stevens’ın hiç oy almamış olması birazcık düşündürücü. Şahsen yılın koçu adayı olarak ilk sırada gördüğüm Stevens’ın hiç oy almaması ilginç. Brad Stevens’a bu sorulduğunda ise şu cevabı veriyor

Kağıda baktığımda diğer 29 kişiden ziyade asla kendime oy vermezdim. Kazanması gereken kişi kazandı. 30 kişiden biri olmak bile inanılmaz. Önemli olan kendimi başkalarıyla karşılaştırmak yerine takımımla rekabet etmek. Çünkü size söyleyeyim, eğer karşılaştırma gibi bir yarışmaya dönerse ayvayı yedim demektir.



Şimdi bu kadar mütevazi bir koçun yaptıklarını değerlendirelim. Kolejde Butler Üniversitesi’ni iki kez final four oynattıktan sonra 2013’te sadece 37 yaşında Boston’a geldi. Garnett ve Pierce’ı gönderen yeniden yapılanan Celtics 25 galibiyet aldı. Bir sonraki sezon Isaiah Thomas’ın katılımı ile 40 galibiyet alıp takımı playoffa soktu. 2015/2016’ da 48 ve 2016/2017’ de 53 galibiyet kazanan takım her sene üstüne koyarak ilerledi. Bu sezon başında Gordon Hayward ve Kyrie Irving ile büyük ümitlerle sezona giren takım daha ilk maçta Hayward’ı kaybetti. İlk sınavını burada veren Stevens bana göre inanılması güç bir işe imza attı. Bütün yaz çalışmalarınızı yaptığınız, takımın 2. Temel taşı olan hem hücum hem savunmada liderlik edecek olan oyuncuyu daha ilk maçta kaybediyorsunuz. Buna rağmen takım All Star arasına kadar doğuyu lider götürüyor. Sezon sonuna doğru takımı taşıyan Kyrie Irving de sakatlanıyor ancak 55 galibiyetle doğuyu 2. Sırada bitiriyor takım. Yani bir önceki sezonun yine üzerine çıkan bir takım var. Yaptıklarına saygı duymamak imkansız ama anlaşılan meslektaşları onunla aynı fikirde değil.

NBA yönetimi yılın koçu ödülünü kime verecek bilmiyorum. Dwane Casey en büyük adaylardan biri. Ancak ben oyumu Stevens’tan yana kullanırdım. Yanlış anlamayın bunun playofflar ile ilgisi yok. Playoff’ta olanlar normal sezona dahil değildir. Ancak Doğu’yu şampiyon bitiren, hem hücum hem defansif anlamda iyi bir sezon geçiren takımın koçuna neden vermezdim?

Öncelikle Toronto için beklenti neydi sorusunu sormak lazım. Önceki iki sezonda 56 ve 51 galibiyetle Doğu’da 2. Olan Toronto için bu sezon hedef zaten Doğu şampiyonu olmaktı. Boston, Oklahoma yada Houston gibi köklü değişikliklerle sezona başlamadılar. Sonuçta bu takımın yapıtaşları DeMar DeRozan, Valanciunas, Kyle Lowry ve Ibaka. Koç Casey bu takımın başındaki 7. Sezonuna çıkıyordu. DeRozan ilk geldiğinden beri burada. Valanciunas ve Lowry takıma 2012 de katıldı. Ibaka geçen sezonun ikinci yarısında alındı. Bu takıma önceki sezon çaylak olarak katılan Poeltl ve VanVleet’in yanı sıra bu sezon draft edilen Siakam ile Anunoby eklendi. Son olarak CJ Miles’ta sezon başı takıma katılan bir diğer isim. Geçen 2 sezonda 107 galibiyet alan bir takımın bu sezon 59 galibiyet alması benim için çok büyük bir mucize değil. Zaten yönetiminde ondan istediği artık playoff başarısıydı ki elenir elenmez fatura kendisine kesildi .

Bakalım NBA yönetimi ödülü kime verecek. Daha önce Denver koçu George Karl 2012/2013 sezonunun sonunda bu ödülü kazansa da işinden olmayı engelleyememişti. NBA’de koçlar bu ödülün lanetli olduğunu düşünüyor. Lanetten ziyade ödülün yönetimlerin üzerinde baskı oluşturduğu ve beklentileri arttırdığı bir gerçek. Son 12 senede yılın koçu seçilen isimlerin 6’sı iki sene içinde görevlerinden alınmışlar. George Karl bu ödülü kazandığında takımının başındaydı. O dönem ödüller sezon biter bitmez veriliyordu. Şimdi bu ödül Casey’ye giderse ilginç bir olay yaşanmış olacak.

Peki sizce bu sene yılın koçu kim olmalı? (ödülü verirken Playoffları hiç oynanmamış olarak kabul edin!)

Dwane Casey
Brad Stevens
Mike D’Antoni (Geçen sezon kazandı ve ödülü iki sene üst üste kazanan yok)
Diğer (Snyder, Stotts, McMillan yada başkası varsa yorumda belirtebilirsiniz)



Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#99 - 23.05.2022 21:24
2016 finalleri ve steve kerr'ün hataları hakkında da bekliyorum bunlardan bir tane
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok