Hikaye
Başlamadan bitmiş bir hayat
Sokaklarda top oynayacak yaşta mermi kovanları toplayan Marney'in dünyası düşündüğünden dar, bildiğinden geniş durumdaydı. Dört yaşında kardeşine bakma yükümlülüğü ağır gelmiş, daha yedi yaşındayken evi terk etmişti. Ghetto'dan çıkmadan bir çöp konteynırında saklanırken polisler tarafından bulunmuş ve ailesine geri teslim edilmişti. Evdeki sürekli baskıdan ve düzenden sıkılıyordu. Düzensiz, kafasına göre bir hayat yaşamak istiyordu. Ailesi onu eve bağladıkça sokağa daha çok ilgi duyar hale geliyordu. Babasının GYM'inde çalıştığı sıralarda dövüş eğitimleri alıyor, mankenler üzerinde değil mahalledeki çocuklar üzerinde yeteneklerini sergiliyordu. Hayata karşı objektif biçimde baktığı halde sinirine, kinine her seferinde yeniliyordu. Hayatında ters giden tüm durumları, daha dört yaşındayken bakmaya başladığı kardeşine sarılarak geçiştiriyordu. Babasından bile koruyor hale gelmişti kardeşini ki bu durum onun ilk suçunu işlemesine yol açacaktı. Mahallede kavga eden kardeşini korumak için kendi yaşlarında bir çocuğu bıçaklamıştı Marney. Karşılıklı anlaşmalar sayesinde sicilini temiz tutabilmesine rağmen, yaşadığı küçük muhitte olaylar kulaktan kulağa çok çabuk yayılıyordu. Okulu on dört yaşında bırakması gerekti. Babasının GYM salonunda çalışmaya başlayarak hayatına devam ediyordu.
Yaşamaktan soğumak
Mermi kovanı saymayı bırakmış, şarjörleri doldurmaya başlamıştı. Mahalledeki büyükler için ne iş varsa yapmaya devam ediyordu. Bir yandan GYM'deki işine devam ederek salonun müşteri kaybetmesini sağlıyordu. Bir gün geç saatte GYM'i kapatıp evine dönerken; karanlık, sisli ve pis kokan Ghetto'nun dar sokaklarının birinde kolunda serum lastiğiyle kardeşinin ölmüş bedenine rastladı. O saatten sonra tüm hayattan soğumuş, keyif alamaz halde nefes alıp vermeye devam ediyordu. Ghetto'da kiniyle baş başa kalmıştı, kardeşine bu yaşta bunu yapanlara karşı duyduğu nefret ona hayatın basamaklarını adımlatıyordu. Sadece yemek yiyip, su içip ve GYM'e gidip gelirken kafasında tüm planı oturtmuştu. Mahallenin büyüklerine karşı oyunu kurmuştu, kardeşinin katillerine karşı büyükleri doldurarak kendi hiç bir suça bulaşmadan katillerinin canını aldırmıştı. İçi bir nebze daha yumuşasa da yaşamak eski tadını vermiyordu Marney'e.
Hayatın son vurgunu
GYM'deki işlere iyice alışmış, artık müşteri kaybetmek yerine müşteri çekmeye başlamıştı. İşlerin gidişatı da iyi yöndeydi. Babası bu durumdan hoşnut olsa da bir oğlunu kaybetmekten, diğer oğlunun da okuyup bir yerlere gelememesinden kahırlanıyordu. Annesinin durumu ise felakete yakın denecek kadardı. Diğer oğlunu kaybettiğinden beri yüzü bir kere gülmemişti. İşlerin iyiliğini fırsat bilen babası kirada kaldıkları evi almayı kafaya koymuştu. Bir miktar birikmiş paranın üzerine bankayla görüşmelere başlamış, kredi başvurularında bulunmuştu. Marney'e tüm işleri devredip emekliliğe ayrılmayı da düşünmüyor değildi. Marney ise hala ghetto merakıyla yaşamına devam ediyor, düzenli bir hayatı reddediyordu. Ev kredisi onaylandıktan sonra babasının krediyi çekmeye gittiği gün Marney'in hayatını boydan boya yeniden boyayacaktı. Krediyi çekip taksi beklediği sırada motorlu iki saldırgan tarafından tüm parası çalınmış ve canı alınmıştı. Marney'in kardeşinin ölümden sonra sığındığı limanda sular altında kalmıştı. Annesi kendini toplayamıyorken, Marney GYM'i satma kararı alarak salonu bir başkasına devretti. Kalan kredi borcunu kapatıp, oturdukları evi satın aldı. Annesiyle bir süre yaşadıktan sonra Washington'dan kaçma isteği içini sarmaya başladı. Annesine durumu izah ederek hiç tanınmadığı, hiç bilinmediği bir yere doğru yola çıktı.
*rollere göre hikaye şekillenecek