Layton Adams, 1990 doğumlu, Idlewood, Crystal Gardens. Hayatın kaybedenler köşesinde olduğunu genç yaşta kabul etti, berbat ders notları, kötü arkadaş seçimleri, yoğun cannabis kullanımı vesaire. Yaşadığı mahallenin abilerinden Shabazz Bennett Layton'ın elinden tuttu, onu Hubby diye adlandırdığı birinin tayfasına verdi. Layton 16 yaşında uyuşturucu satmaya, sert uyuşturucu kullanmaya başladı. Esrarla başladığı satışların geliri yetmemeye başlayınca kokaine terfi etti. Kokainin getirisiyle cebini doldururken hayatında ki eksikliğin bir kadın olduğunu zannetti, para ve illegal hayatın kafasını karıştırması sonucu genç yaşta sevmediği bir kadından bir kızı oldu, henüz yirmi yaşındayken kızı Grace'in sorumluluğu sırtına büyük bir yük gibi çöktü.
İşler yavaş yavaş yükselmeye başladı, gece sonları Hubby'den hasılatları topladığım zaman bunu anlamıştım. Crystal Gardens köşeleri tekrar eski günlerine kavuşuyordu, Laylay, Kaçak Rashid, JJ, Corn, OD ve diğerlerinin gelişiyle satışlar yükseldi ve güvence artmaya devam etti. Layton ve OD'ye bir görev yükledim, sokaklarda isimleri Hubby'den sonra geliyordu, olayın gidişatını iyi yönde etkilediler ve köşeleri canlı tutmaya devam ettiler. Yıllardır bana sadık kalan birilerinin olmasını bilmek güzel bir duyguydu, sana güçlü olduğunu hissettirir ve ben bu duyguyu hiç bir şeye değişmem.
Odell, Hubby ve Popcorn. Layton'ın güvendiği, saydığı ve kardeşim diyebileceği nadir isimler. Bazz hepsini iyi yetiştirdi, onları sadık birer asker gibi yanından ayırmıyor. Bazz onların para kazanmasını sağlıyor, onlar da Bazz'in kurduğu imparatorluğun gelecekte büyümesi için temelleri atıyor. Kazan-kazan bir durum, herkes Bazz'e bir şekilde minnettar ve minnetini göstermek için fırsat kolluyor.
2011 yılında, 21. yaş gününe henüz beş gün varken abisi gibi sevdiği ve ismi Idlewood'un her duvarına kazınmış Shabazz ile birlikte bir araçta iken yaptıkları bir kaza sonucu araçtan indiler, sözlü tartışma kavgaya dönüştü. Layton Shabazz'ın gözüne girebilmek için kavga ettiği adamı orada bıçakladı, bu olay kameralara yansıdı ve doğum gününde Layton Idlewood'da yaşadığı evden alınıp kasten adam öldürme suçundan tam 18 sene 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Hapishanede iken Layton'ın hayatı dışarıdan daha kolay oldu. Sorumlulukları azalmış, doyurması gereken karın sayısı azalmış, tatmin etmesi gereken insan sayısı azalmıştı. İçeride bol bol spor yapıp kitap okudu. Hayatını değiştirecek kitap ise Helen Prejean'in Dead Man Walking kitabı oldu. Mantelitesini tamamen değiştirerek insanlara her zaman daha anlayışlı ve kibar yaklaşmaya başladı, empati yapmayı kitaplardan öğrendi. Çok geçmeden hapishanenin kitap kulübünde başkan yardımcısı oldu, insanlara kitaplar dağıtmaya ve düzenlemeye başladı. Kitap yazma konusunda da birkaç denemesi olmasına rağmen bu konuda pek başarılı değil. Kelimeleri kağıda dökerken zorlanıyor, hangi cümleyi nerede kullanması gerektiğini bilmiyordu. Eğitimsizliğin etkisini en çok burada gördü. Hapishanede hüküm yediği süre boyunca Shabazz kendini hep suçlu hissetti ve içeride Layton'a bakmaya devam etti. Buna kantin paraları, avukatlar, görüşler dahil. Layton içeride dışarıdan daha rahat hissederken Shabazz dışarıda büyük bir uyuşturucu şebekesi kurmuştu. Bu büyük işler tabii ki yanında büyük problemleri de getiriyordu.
Layton içerideyken Shabazz Bennett Crystal Gardens'da öldürüldü.
Layton için dengeler tamamen bozuldu, içeride haberini andan itibaren cehennemin başlangıcını hissetti. Parayı kim sağlayacaktı? Dışarıda Grace'e kim bakacaktı? Bir gün dışarı çıkabilirse döndüğünde ne yaşayacaktı? Berbat bir boşluk. Çok geçmeden dışardan bir mektup aldı, Keyshawn Watts? Bu isim Layton'a yabancı değildi, doğme büyüme bir Idlewoodlu iseniz muhitte yaşayan herkesin adını en az bir kez duymuşsunuzdur. Söylentilere göre Bazz'in askerlerinden biri, Bazz'in ölümünden sonra onun yerini almış. Peki Odell? Popcorn? Onlara ne oldu? Bu olaya neden sesleri çıkmadı? Yeni yetme denilebilecek bi' adamın başa geçmesine kim müsade ediyor? Bu adam kim?
Layton katıldığı son duruşmada iyi halden ve düzeni bozmamaktan cezai indirime girdi, hapishane içerisinde ki tutumu, sosyalleşme konusunda insanlara yardımları, kitap kulübünde ki konumu yüzünden erken tahliye olma şansı vardı. Tek yapması gerek uslu durup ne yapıyorsa onu yapmaya devam etmekti. Öyle de oldu, aldığı indirimle birlikte Layton Adams 8 Haziran 2016'de dışarıya ilk adımını attı. Sevdiği dostları Odell Lamont ve Cornelius Harrington onu kapıda karşıladılar. Bir süre kuzeni Tariq Fowler ile kaldıktan sonra Tariq sonunda onu Keyshawn Watts ile tanıştırdı ve ikilinin serüveni bir nevi başlamış oldu.
Shabazz öldükten sonra Idlewood büyük bir değişime gitmiş, bahçelerde ki kültür tamamen değişmişti. Layton bu hayattan çıkamayacağını bilecek kadar akıllı bir adam, çok uzun süre geçmeden adapte oldu, saflarda yerini aldı. Önce kendisine ufak ufak tayfalar kurarak köşelere yerleştirdi, birkaç paket aldı ve gençlere köşe tutmayı öğretti. Gençlerin gözünü parayla bürüyüp onların sırtından geçinmek, aklından Bazz'ı çıkarmakta uzun süre güçlük çekti. Kendine gelmeyi Idlewood'da ki setin birkaç italyan ile savaşa girmesiyle sağladı. Henüz içerden yeni çıkmış bir insan için geri dönmenin şakası bile berbat bir şey. Bir süre sakin takılıp cebine para koymayı, daha sonra yıllardır görmediği kızı Grace'i yanına almayı hedefliyordu sadece. İtalyanlarla bir savaş bu planı epey geri plana atacaktı. Layton bunun farkındaydı ama Keyshawn'a sözünü henüz geçiremeyeceğini o da biliyordu. Geri adım attı, Keyshawn'a Idlewood'u yönetmesi için uzun bir süre tanıdı.
Keyshawn garip bir adamdı, partilemeyi, kadınları, eğlenceyi severdi fakat Idlewood söz konusu olduğunda bütün bunları kenara bırakıp sadece silahına davranan bir askere dönüşüyordu. En kötü yanından bakarsanız bile Bazz'in yarattığı askerlerden biriydi, Bazz boş adamlara asla güvenmezdi. Layton Keyshawn ne derse yaptı, bu sırada köşeleri düzene sokmak için kuzeni Tariq Fowler ve kuzeni kadar sevdiği Odell Lamont ile büyük bir savaş veriyordu. İtalyanlarla olan savaş geldi çattı ve bu savaş Keyshawn'ı kaybetmelerine rağmen kazanç ile sonuçlandı. Layton'ın ileri adım atmaması için bir sebep kalmamıştı, Keyshawn'a olan saygısından ötürü geride duran Layton Adams'ın zamanı geldi.
Keyshawn Watts'ın ölümünün ardından Layton vitesi ileri aldı, çeteyi büyütmek ve genişletmek için büyük adımlar atmakta kararlıydı, fakat Vice Polisi aynı fikirde değildi, Idlewood ve çevresinde ki çeteleşmenin en yoğun ve şiddetli geçtiği zamanlar yaşanırken onlar da boş durmadılar, Layton dümeni tutmaya başladıktan sonra pür dikkat Idlewood'u izlemeye devam ettiler. Yeri geldiğinde de eylemi gerçekleştirdiler. Uyuşturucu satışları Bazz'ın zamanının iki belki üç katına çıkmıştı. Sokakta Bazz'in kuralları yerine Blood kuralları hüküm sürdüğü için Layton'ın polisin gözüne batmama gibi bir problemi yoktu. Her şeyi yapabileceğini düşünüyordu, yanılmıştı. Setin neredeyse tamamı hapise girdi, Layton için liderlik konusunda yeni bir ders, yeri geldiğinde durmayı bil.

Dışarıya ikinci kez çıkışının ardından Layton bir iş adamı gibi düşünmeyi öğrendi, yerinde bir tabirle silahını bir kenara koyup aklıyla oyunu oynamaya başladı. Şehirin büyükleri bu hamleyi görmüş olacak ki, zamanın geldiğini düşünüp Layton'ı Idlewood'un temsilcisi olarak masaya dahil ettiler. Kızını yanına almak için elinden geleni yaptı, Bazz'dan kalan Shade'i bir süre işlettikten sonra hakları üzerinde tutarak yakın arkadaşlarından biri olan Qasim Bishop'un üzerine geçirdi, işletme hem uyuşturucunun parasını aklıyor, hem legal bir gelir kaynağı sağlıyordu. Layton bununla kalmadı, Idlewood'da ki küçük işletmelerin çoğunu yüksek meblalar sunarak satın aldı, Idlewood'a kök salmaya başladı. İşler yolunda giderken garip bir telefon aldı, Bazz'in ortaklarından biri, Patrick Pittman'ın geri döndüğüne dair.
Layton kontrolü elinde tutmayı seven bir adam, plansız ve programsız hareket etmeyi sevmez, sürpizlerden hoşlanmaz, çaresiz durumda kalmak en büyük fobilerinden biri. Böyle bir hamleyi beklemiyordu, eskilerden nüfusu kuvvetli birinin gelişi Layton'ın gücünü sarsacağı gibi, gözleri de üzerine çekecekti. Sokakta ki herkes Patty'nin dönüşünü dört gözle bekliyordu, ne olacak? Layton geriye çekilip tahtı hak edene mi bırakacak? Yoksa hiçbir şey olmamış gibi devam mı edecek? Layton haberi aldığı andan itibaren dostlarını daha yakına çekmeye başladı. Bu adamı eskilerden tanıyanlar vardı, herhangi bir güç kaybı yaşamadan hakimiyeti elinde tutmanın yollarını düşünmeye başladı. Patty ile buluşacağı gün odada sadece Patty'i sevenlerin olmaması için elinden geleni yaptı. Beklediğinin aksine Patty Idlewood'u tekrar eline almak için değil, sığınacak bir yer olarak gördüğü için gelmişti. Beklediği dönüşün altında bir güçle döndüğünü görünce Layton epey rahatladı, Patty'den faydalanıp sokakta onu en verimli şekilde kullanmaya başladı. Patty iyi bir askerdi fakat kendi kararlarına herkesinkinden çok güveniyordu, Layton bunu görmüştü fakat kabul etti, elinden geldiğince eski bir askerle karşı karşıya kalmamak için uğraştı.
Layton bir mahalle kavgasında gözaltına alındı, bu gözaltı hayatını sonuna kadar değiştirecek. Gözaltında memur bir kadınla iletişimi önce dostu Brandon Reddish'in dikkatini çekti, Layton ilk başlarda fark etmesede bu iletişim başına büyük belalar açmaya gebeydi. Layton'ın kadınlarla arası genelde düz ve dolanbaçsız olmuştur, istediğini söyler, istediğini yapar, işi karmaşıklaştırmamak için tüm eforu sarfederdi. İş bir polis memuruna aşık olmaya gelince olayın ne kadar tehlikeli olabileceğini fark edemedi. İşler yolunda gidiyordu, legal dükkanların yanı sıra uyuşturucu satışları tavan yapmış, bütün şehirin uyuşturucu akışını Idlewood sağlıyordu. Layton'ın yapması gereken tek şey gelen paraları para sayma makinasına sokup rahatına bakmaktı. Fazla güç her şeyi yapabileceğini düşünmesine tekrar sebebiyet verdi. Büyük bir hata, Layton bir kaç kişiye kadın polis memuru ile bir şeyler yaşayabileceğinin sinyalini verdi. Bir uyuşturucu baronu ve kadın bir memur? Layton yaptığı hatayı fark edemeden arkasından ölüm planları yapılmaya, konseyler kurulmaya başladı. Başı kim mi çekiyordu? Patrick Pittman. Kurduğu ekip Layton'ın bu hareketinin cezasını ölüm olarak kesti, fakat ekipte Layton'a sadakatını hala koruyan biri daha vardı ve durumu Layton'a çıtlattı.
Ölüm hiç beklemediği bir yerden Layton'a yaklaşmıştı, kendi çetesinden. Ensesinde ölümü hissederken plan yapmak kolay bir şey değil, üstelik bir kadın uğruna mı? Hapise ilk girdiği anda bile bu kadar korkmamıştı. Patty emin ve kararlı bir adamdı, yaydan çıkan ok misali, start verdi mi durmasını bilmezdi. Yapacak bir şeyler bulmak için geçmişi kurcalamaya başladı, önce Patty'i Bazz'in ölümü ile suçlamayı düşündü, sonuçta eski ortaktılar ve Patty Bazz'in ölümüyle ortadan kaybolmuştu. Sakin kafayla düşünemiyordu, uyuşturucu? Her zaman en iyi seçim olamayabiliyor, Layton o gece overdose'un eşiğinden döndü, ağzından salyalarak akarak kendi koltuğunda bayıldı, rezalet...

Layton sabah Reymond'ın telefonuyla uyandı, berbat haldeydi, o şekilde sokağa çıkması kafalarda soru işaretleri uyandırdı. Layton'ın tahtı epey sallantıdaydı. Eski dostu Odell ve Qasim ile bir toplantı ayarladı ve durumu onlara açıkladı, bir memurla birlikte olma ihtimali yüzünden öldürme planları yapan çete arkadaşları hakkında uzun uzun konuştular. Onun tarafında olan zenciler yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı, Odell ve Qasim'ın Layton'un tarafında olması Layton için büyük bir artı, ikisi de nüfuslu ve sayılan adamlar. Çok geçmeden bu planlar aksiyona girildi, Patty'i düşürmek için fırsat kollayan Qasim, çetede ki diğer üyelerin aklını doldurmaya çalışan Odell gayet iyi işler başarmışlardı. Çok geçmeden Patrick Pittman Cornelius'un evinde Odell Lamont'un elinde ki silahla göğüsünden bir kurşun yiyerek öldü.
Layton'un planı tıkır tıkır işlemiş, ona göre yılanın başını küçükken ezmişti. Tehlike bitmiş miydi? Patty'nin yanında bu plan boyunca duran Leroy Mitchell ve Brandon Reddish'e ne yapacaktı? Layton tehlikenin geçtiğine tam anlamıyla inana dek silahıyla uyudu, bu sırada Brandon'a zor görevler verip sadakatını test etti, Leroy'u ise olabildiğince uzakta tutarak şehir dışında ki uyuşturucu işlerine koşturttu. İki taraftan da emin olması gerekliydi ve bu kolay kolay sağlanabilecek bir şey değildi. İşler maddi açıdan yoluna girdiğinde politik olarak boka batıyor, maddi olarak bozulduğunda ise politik olarak yoluna giriyordu. Çete yönetmek kolay bir şey değildi, bunu tekrar tekrar öğrenmek Layton'ın epey canını sıksada pes etmiyor, geri adım atmıyordu. Gece kulüplerinden ve uyuşturucudan gelen parayı harcayacak yer bulamamaya başlayınca gözü batıya kaydı, sahilde uzun zamandır hayalini kurduğu evi satın aldı ve içini dayalı döşeli bir hale getirdi. Aklında ki tek şey silah gerektiren olaylardan sıyrılıp ailesi ve dostları ile birlikte deniz manzaralı güzel bir evde hayatını sürmekti. Layton'ın telefonu çaldı ve Valachi ile bir konuşma yaptı.

Gelen telefon Layton'ın emeklilik planlarını, bu hayattan kopuşunu askıya aldı, belki de sonsuza kadar erteledi. Şehirde yapması gereken o kadar çok şey vardı ki, sorumlukları artmış, hesap vermesi gereken insan sayısı çift hanelere ulaşmıştı. Telefon susmuyor, mahalleye gelen bitmiyor, insanların isimlerini telefona fotoğrafla kaydetmek zorunda kalıyordu. Çeteci asla tatil yapmaz. Filmlere konu olacak bir söz, gerçekten öyle. Layton mahalleden ve hayattan çıkmaya çalıştıkça hayat onu içine çekmeye, daha da derine batırmaya devam etti. Aklını kullanarak bu boktan kurtulabileceğini düşünse de kalbi bu işten asla çıkamayacağını biliyor, Layton sokağa yapışık bir adam, sokakta ona. Gittiği lüks mekanlar, ödediği büyük hesaplar onun için bir şey ifade etmiyor, yaşadığı şeyler ghettonun ve fakirliğin ta kendisi. Ne kadar çok parası olursa olsun, yediği kocaman ıstakozlardan çok Idlewood köşesinde ki hotdogun lezzetinin peşinde.