Bir doktorun mücadelesi80'li yılların başında
New York içinde para kazanmak çok kolay değildi. Pardon... Para kazanmak kolaydı. Onu elinde tutmak zordu. Evet, siyasette Dünya'nın lideri olan bir devlet nasıl olurda içeride suçun en yaygın olduğu bir düzen haline dönüşür? Bunun başlıca nedenleri nedir veya buna neden olanlar kimlerdir... Bu sorular yıllar sonra cevabını bulacak ve sorunlar ortadan kaldırılacaktı.
Palmer ailesi 80'li yıllarda çok ünlü değildi. Aslında hiç tanınmıyor; sadece küçük işler döndürerek yoluna bakıyorlardı. İtalyan göçmeni olan
Antony Palmer, Bob Brooks adındaki bir adamla İtalya'da tanışmıştı. Amerikan piyasasına adım atabilmek için sürekli fırsat kollamışlar, ancak bir türlü doğru anı yakalayamamışlardır. Bunun nedeni
Brooks'un endişeleri ve enselenme korkusuydu. Evet, Brooks ödleğin tekiydi.
Antony(Tony) yıllar sonra onun hakkında şu sözleri söylemişti: "O sinsi bir herifti. Ama içeriye gireceğini anladığı sırada herkesi satardı."
Brooks'un para kaynağı galerisiydi. Lüks araçları alıp-satarak iyi para kazanıyordu.
Tony ile çok uzun süredir tanışıyorlardı.
Tony'in fikirlerini çoğu zaman beğenmezdi.
Tony'in para delisi bir adam olduğunu düşünürdü. Düşünceleri haklıydı.
Tony para için her boku yapardı. Adam döver, santaj yapar ve haraç keserdi.
Brooks ise arkasını kollar, bazen ona kötü işlerini gördürürdü.
Tony uyuşturucu ticaretine girmek istiyordu. Bunun için
Brooks'a aylarca baskı uygulamıştı.
Brooks ise bu işi ancak büyük çetelerin döndüreceğini söyleyerek başından salıyordu.
Tony hırslı bir adamdı.
Brooks'u ikna etmeyi becermişti.
Brooks'un para desteği ile kendine bir ekip kurabilmişti. Bu ekip öyle suç için yetişen insanlarda oluşmuyordu. Hapisten yeni çıkan işsizler ve sokak çocuklarından oluşan bir suç çetesiydi.
Tony adamlarından memnundu. Para için her şeyi yapacak heriflerdi.
Tony, bir bağlantı yakalayabilmişti. Sadece taşıyıcı görevini yaparak birkaç ay içerisinde iyi para kazanmıştı.
Brooks'un yüzü gülmüştü. Para o adamı sevindiriyordu. Birkaç ay içerisinde
Tony iyi para kaldırmıştı. Tabii ki
Brooks da öyle. Ancak büyük adamlar onlardan pay istemeye kalkınca işler değişmişti. Kazançlarının neredeyse tamamını istiyorlardı.
Tony kendini beğenmiş bir adamdı. Dik kafalı olduğu için haraç almaya gelen adamın kafasına sıkmayı planlamıştı.
Brooks onun bu düşüncesine engel oldu ve ona böyle bir şey yaparsa yalnız kalacağını ve öleceğini hatırlattı.
Brooks yine korkmuştu.
Brooks bu işten çekilmeyi planlamıştı.
Tony böyle bir şanslarının olmadığını söyledi. Bu işe giren çıkamazdı. Bu bölgenin kuralı buydu.
Tony dik kafalı düşüncelerini öneriyor;
Brooks ise reddediyordu. Tek şanslarının kazançlarını "haraç" olarak büyüklere vermekti. Böyle de oldu.
Tony bu duruma çok sinirlenmişti. Ancak Amerikan mafyası ile karşılaşacak gücü yoktu. Boyun eğmek zorunda kalmıştı.
1998 yılı
Tony için bir sıçrama dönemine ev sahipliği etmişti. Neden mi?
Hahaha, Tony artık büyük oynuyordu. Tony, Brooks'dan bağımsız bir hale gelmeye çalışıyordu. Aslında
Brooks'u sırtından vurmak için zaman kolluyordu. Çünkü finansal desteği olan adam onun her girişeceği işe karışıyordu.
Tony'e göre
Brooks'da onun fişini çekmek için zaman kolluyordu.
Tony 2000 yılında tam anlamıyla
Brooks ile karşı karşıya gelmişti.
Brooks ödlek bir adam olmasına rağmen parasını kaybetmek istemiyordu.
Tony ile karşı karşıya gelmekten korktuğu için kendi için 4 koruma tutmuştu. Bu korumalar çetenin içinden değildi. Sadece
Brooks'u korumakla görevliydiler.
Tony ise tamamen bir suç adamıydı.
Brooks'u ezebileceğini biliyordu. Ama
Brooks'un parası onun işine yarayabilirdi.
Brooks'un galerisinde bir araya geldiler.
Tony dik kafalı bir şekilde
Brooks'a işlerine karışmamasını önerdi.
Brooks ise bu çetenin kurucularından birisi olduğunu ona hatırlattı.
Tony ise ona şu cevabı verdi: "Artık sadece ben ve çete var. Sen yoksun"
Brooks'un kendi parası ile kurulan bu suç çetesinden ayrılacağına sinirlenmemesi gerekirdi. Ama çete çok iyi para kazanıyordu. Üstelik bunlar
Brooks'un finansal desteği sayesinde olmamış mıydı?
Brooks öfke ile karşı çıktı.
Tony'i azarlamaya kalktı.
Tony, Brooks'a bir miktar pay vererek
Brooks'u susturmayı denedi.
Brooks kabul etmedi.
Tony ise daha fazla konuşmada galeriden ayrıldı.
Ertesi gün Brooks evinde ölü bulundu. Ruhsatlı silahıyla intihar ettiğini yazan gazeteler vardı. Ama devlet buna inanmamıştı. Olayın peşini bırakmadı zaten.
2005'li yıllarında başında
Palmer ailesi çeşitli bağlantılar ile uluslararası ticarete başlamıştı. Kokain piyasasına girmek
Tony'i mutlu etmişti.
Artık 50 üyesi bulunan bir çetenin lideriydi. Parası ve çok güzel hatunları vardı. Bir de onun peşinden gelen bir kardeşi vardı.
Nathan Palmer, çetenin ayakta kalmasını sağlıyordu. Ağabeyinin verdiği emirleri çeteye ileterek ağabeyi yerine kendi tehlikeyi üslenirdi. Her sepetin içinden birkaç çürük elma çıkar. Çetenin içerisinden de böyle çürükler çıkıyordu. Ama
Nathan tam zamanında müdahale ediyordu. Ağabeyi gibi dik kafalı biri değildi. Ağabeyinin doğru kararlar almasını hep o sağlıyordu. Geniş düşünür, plan yapar ve buna göre adım atardı. Ağabeyi onu destekliyordu.
Nathan kadın düşkünüydü. Cinsel isteklerini her seferinde farklı bir kadın ile gideriyordu. Onunla olan kadınlar mutluydular. Onu tekrar göremeyeceklerini bilseler bile.
Nathan her insana çok farklı yanaşıyordu. İnsanları seviyordu. Ama daha çok onları kullanmayı sevdiğini söyleyen yakın dostları vardı.
Nathan çete içerisinde seviniyordu. Ayak kadrosu onu seviyordu. Çünkü
Nathan onlara daha fazla para veriyordu. Ağabeyi bu durumdan memnundu. Sonuçta onu bu konuma o ayak takımı getirmişti. Yıllar geçmişti.
Nathan işlerin üzerinde daha etkiliydi. Bir sabah kahvaltısı için
Tony'in birkaç ay önce aldığı lüks evde toplanacaklardı. Toplantıya çetenin önde gelen isimleri çağrılmıştı.
Tony silah işine girmek için düşüncelerini paylaşıyordu.
Nathan kahvesini içerken diğer üyelerin düşüncelerine öncelik verilmişti. O sırada büyük bir bağırtı koptu. Yüzü maskeli onlarca polis bir anda içeriye doluşmuştu.
Palmer kardeşler ve üyeler yere yatırılmıştı. Evde arama yapıldı ancak bir şey bulunmadı. Çünkü
Tony böyle bir şeyi bekliyordu. Üyeler ve
Palmer kardeşler büroya götürülmüşlerdi. Ancak çok geçmeden
Nathan ve diğer üyelerden sadece ikisi serbest bırakılmıştı.
Tony ve diğer üye
Brooks cinayetinden dolayı tutuklanmışlardı.
Nathan'ın bu cinayetten haberi vardı. Ancak açığa çıkacağını asla düşünmemişti. Aslında cinayeti işleyen kendisiydi.
Tony sadece azmettiren konumundaydı. Ama
Nathan'a güvenmiş ve dışarıda daha iyi işler çıkartabileceğini tasalamıştı. Cinayeti üslendi.
Nathan ile aylar sonra ilk görüşmeye girdiklerinde mutluydu. Kardeşi işleri tıkırında yönetiyor, hiçbir sorun ile karşılaşmadığını biliyordu. Tony,
Nathan ile bir süre konuştu. Çıkacakları sırada kulağına yaklaştı ve bir şeyler söyledi.
Nathan şaşırmıştı.
Tony'in suratına bakınmakla yetindi.
Tony alaycı bir gülümseme ile deliğine doğru yürüdü. Yıllar sonra...