Bir memleket gibidir gemi. Her şey düzenli ve kontrol altında olmalıdır, kaidelere uyulmalıdır, kanunlara, nizamlara… Ben de bu memleketin baş şeyi gibiyim; başbakanı gibiyim mesela. Her şey benden sorulur. Denize çıktın mıydı bu küçücük gemi bir memleket oluverir. Aslında bir başbakandan daha çok görevim var; çünkü onun bakanları var, adamları var, falanı var filanı var, benim yok. Bu gemide güvenlik de eğitim de sağlık da eğlence de benden sorulur. Kamil de başbakanın en kıyak yardımcısı; siz de vatandaş, aynı zamanda memur gibisiniz. Bu yüzden çok kıyak, çok disiplinli ve çakı gibi olmalıyız. Sürekli kendimizi ve birbirimizi kollamalıyız.

Bu gemideki tayfa, esrar içmekten ve denizden kum çıkartmaktan başka bir şey yapmamaktadır. Kaptan (Erkan Can) filmin başında yukarıda yazan cümlelerle açılışı yapar, gemide her şeyi bildiğini sanan -başbakanımız- tekneye erzak, yiyecek alması için Boksör adlı kahramanı karaya gönderir. Boksör bütün parayı Laleli'de kaptırdığını söyleyerek, eli boş gemiye döner. Ekip, kaptırdıkları parayı almak için karaya ayak basar, Laleli'yi altüst eder, Boksör'ün tarif ettiği adamları yaka paça darp ederler, adamların yanındaki kadını da kaçırıp gemiye getirirler. İşte her şey buradan sonra başlar, başbakan olduğunu sanan Kaptan'ın arkasından çevrilen işler, entrikalar her şey gemide geçer.
Filmin müzikleri, konusu ile Türk sinema tarihinde adeta bir kült film denilebilir. Film çıkış yaptığı dönemde yönetmen'in "Televizyonlarda izleyemeyeceğiniz bir film." tarzı söylemi var.
Filmin devamı olan Laleli'de Bir Azize var, oradaki konu gemi dışında, Laleli'de geçen olayları kapsıyor.