Konu: Sebastian Arbesbach  (Okunma sayısı 14998 defa)

0 Üye0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

#340 - 07.09.2020 02:19
wups, sıra var önce ben
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#341 - 07.09.2020 17:25
Ben bile aşık oluyorum bu adama. 
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#342 - 08.09.2020 18:50

mashallah mr. white: GösterGizle

[/center]






« Son Düzenleme: 10.09.2020 05:26 Wrix »
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#343 - 10.09.2020 05:28


mentör...
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#344 - 10.09.2020 23:27
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#345 - 12.09.2020 22:57
Ama onun hayatını değiştiren bir anımı buraya yazabilirim. Kendisi sevgilisinden yeni ayrılmış, klasik aşk acısı çekiyordu. Ocean Bar’da ucuz biralardan içtiğimiz bir günde, turuncu kafalı birisi geldi. Eskimiş ve bozuk bir motoru ile geldi, süt istedi. Paps’a baktım, resmen o çocuğa odaklanmış gibiydi. İlgiyle bakıyordu resmen. Ben de biraz baktım, yakışıklı ve narin birisiydi. Paps’a “Yanına gidip konuşmamı ister misin?” diye sordum. Paps da “LÜTFEEEEN!” diyince,  hemen harekete geçtim. Çocuğun yanına gittim, önce irkildi. Güreşçi adamı görünce tabi, hehehehehe!  Biraz konuştum, biraz çekingen davrandı. Benim gibiydi, benim de yanıma böyle birisi gelse çekingen davranırım. “Şu sarışın kadın sana çok fazla baktı… onunla biraz konuşmak ister misin?” dedim. O da Paps’a baktı… biraz süzdü. Ve bana şöyle dedi. “Biber gazı yememi mi istiyorsun?” Gülümsedim ve ona biraz Paps’ı anlattım… Konuşması için ikna ettim ve sohbetlerine başladılar. Konuştukça konuştular ve biraz daha zaman geçtikten sonra sevgili oldular. İşte bu, Paprika’nın hayatını değiştiren şey oldu. Birkaç hafta önce evlendiler ve onu Sebastian’a doğru bizzat ben getirdim. Bundan çok gurur ve mutluluk duyuyorum. Bu yüzden, Paprika’nın yeri bende çok ayrı. Bu hayattaki en iyi dostum o, ve hep böyle kalacak.
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#346 - 13.09.2020 01:47
Yorumlar için teşekkür ederim 

Aradan bir hafta geçmişti. Yağmurlu bir gece yarısı, taksi çağırıp evinin önüne gittim. Telefonla onu aradım ve montunu giyip arka pencereden arka sokağa gelmesini, onu orada taksi ile beklediğimi söyledim. Kaçıyor muyuz diye sordu. Sadece montunu giyip gelmesini söyledim. Geldi, taksiye bindik. Taksiciye sahile sürmesini söyledim. Sahile yakın bir yerde indik, Leslie sürekli sorular soruyordu. İskeleye kadar elinden tutup yürüdüm, iskelenin ucuna geldiğimizde elini bırakıp karşıma aldım. Ayrılmamız gerektiğini, abileri yüzünden çok ağır dayak yediğimi ve işten kovulduğumu söyledim. Şehirden kaçma teklifini yine sundu bana. Yapamazdım, kaçamazdım. Söylemeye dilim varmıyordu. Ona bunun doğru olmayacağından bahsediyordum sadece. Cesaretsizliğimden, korkumdan kaçamadığımı söyleyemiyordum. Sözümü bitirdiğimde yere bakıyordu. Başını kaldırıp birkaç saniye bana baktı. Yürüyerek benden uzaklaşmaya başladı. Dur diyemedim, gitme diyemedim. Ağzım kelepçelendi. Tam anlamıyla boşluğa düştüm. Oyuncu ben, senarist ben ve maalesef yönetmen ben.


:))) Artık apoletli bir memursun Sebastian. Pardon, pırpırlı. En çok o sevdi pırpırlarımı. Beni pırpırlandırdı ya. İnanamıyorum. Bencil olmayacağım, hepsi onun sayesinde. Artık daha zindeyim, işime daha çok odaklanabiliyorum. Tüm hepsini ona borçluyum. Kendisi için yaptıklarımı bir fedakarlık olarak görüyor hep. Fakat kendisinin benim için yaptıklarından haberi yok.

Bazen diyorum ki polis olmak zorunda mıyım? Artık bir çevrem var. Vasıfsız olsam bile belki bir meslek bulur, çalışırım. Her şey daha güzel olur. Sevdiğim kadına daha fazla vakit ayırırım. Kafamı dinlerim. Uykumdan kabusumda duyduğum silah sesleriyle uyanmam. Fakat geri dönüp baktığımda artık bunlar bana normal geliyor. Geceleri silah sesleri duyduğum kabusum artık rüyam oldu. Belimde silah olmaması beni korkutuyor. Kan görmek hoşuma gidiyor. Kaos görmek hoşuma gidiyor. Güçsüz olmak istemiyorum. Vazgeçemiyorum.




     Normalde daha önceden yazacaktım bu satırları fakat elim izin vermedi. Sağ elim anlamsız bir biçimde titriyordu. Şimdi biraz daha iyi. Fakat sağ elimle tabanca tutarken çok zorlanıyorum. Bir şekilde icabına bakmam gerekiyor. Hiç iyi değilim. Herkes uyur ama herkes yeni bir güne başlayamaz. Dünden kalana devam eder kimileri. Ben de onlardan biriyim. Neden mi?

Saçma bir oyunda mızıkçılık yaptım. Sevgilimi orada bırakıp sinirle uzaklaştım. Randy sikiği, evet sikiği, peşimden geldi. Evimde kafa dinlerken kafa ütülemeye başladı. Gitmemekte ısrarcı oldu. Ben de evden çıktım, ne halin varsa gör dedim. Depoya giderken bir sürü mesaj geliyordu. Bakmıyordum tabii. Depoya girdim, kanepeye uzandım. Açtım mesajları. Rika'dan hoşlandığını söyledi bana. O mesaj attıkça sinirlendim. Mesaj attıkça duvarları yumruklamaya başladım.

Kendime geldiğimde bir köşede, üstümde battaniye ağlıyordum. Bu satırları utanç içinde yazıyorum fakat sahip olduğum en değerli şeyin elimden gitmesine dayanamazdım. Yanıma geldi. Acının etkisiyle halüsinasyon görüyorum sandım. Paps geldi. Bana dolu gözlerle bakıyordu. Ellerime müdahale etti, sıkıca sarıldı.

Tam tarih veremeyeceğim, dokuz yaşında, abisiyle altlı üstlü ranzada her gece oyun oynadıktan sonra uyuyan bir velettim. Bir gece abim evde yoktu, sanırım halamlarda kalmak için Almanya'daydı. Emin değilim. Annem ve ben evde yalnızdık. Öyle bir fırtına vardı ki, korkudan kemiklerim titriyordu. Her yıldırım çaktıkça, toplum baskısıyla ağlamaz dedikleri çocuk sessiz sessiz gözyaşı döküyordu. O gece uyuyamayacağımı, bu yıldırımların bitmeyeceğini, bana bir şey olacağını düşünüyordum. Hiçlikte gibiydim. Annelerin hisleri olur ya, annem hissetmiş korktuğumu. Yanıma geldi ve yattı. O an benim için tüm fırtına dinmişti.

Sevenler birbirlerine yara izlerini gösterirler. İlk önce böyle yaparlar, hani, "sana ruhumu açmadan önce bil ki incinebilirim, seni incitebilirim" demek için. Paps da bütün bir ömrü, kendisiyle yaşayamayacağımı düşünüyordu. Bilmiyordu ki ben onu yaralarıyla seviyorum. Daha önceden Paps'a evlenme teklif ettiğimde hiçbir şey söylememişti. En azından ben bu olayı yaşadıktan sonra böyle yorumladım. Yanıma gelip fırtınamı dindirdi, evet. Başta bana acıdığı için kurdu sandığım cümleler bir süre sonra ciddiyete bindi. Evlilik teklifimi kabul ettiğini, her şeyin daha güzel olacağını... O kadar mutluydum ki, hatırlamıyorum bile. Ellerim ağrıdan sızlıyordu. Ağzım susuzluktan kupkuruydu. Gözyaşlarım her yerdeydi. Dudaklarım susuzluktan çatlamış, gözlerim ağlamaktan kan çanağı gibi olmuştu. Fakat o benim panzehirimdi. 



     Sabahın körü ve ben bunları tuvalette ağlaya ağlaya yazıyorum. Gayet normal bir geceydi, bir anda irkildi. Bir şey onu tetiklemiş olmalıydı. Paps ile uyudum, bir anda Paprika uyandı. Beni yatakta, ona sarılırken görünce korktu, bir anda yanımdan fırlayıp yatağın diğer ucuna geçti. Sırtını dönerek yatmaya devam etti. Anladım onun olduğunu. İçim içim ağlıyordu. Belki korkuyordu. Belki sonra unuturum diye yazıyorum. Paprika erkeklerden korkuyor. Hatta güvenmiyor. Olabildiğince uzak kalıyor, kaçıyor. Benden kaçmadı! Her şeyin farkında. İşlerin yüzüme güleceğini biliyordum. Tanrı bana jest yapıyor. Kendisiyle evleneceğimin farkındaydı. Bubu'dan sonra değer verdiği ilk kişi, sanırım benim. Şimdi papatya kokulumun yanına, yatmaya gidiyorum.




     Başım ağrıyor. DELİ GİBİ AĞRIYOR. KOCAMAN KOCAMAN YAZIYORUM HANİ. Rika hanımefendilerle tartıştım. Hayır, demokrasi denen bir şey var. Paps istiyor, Paprika istiyorsa, sen hayır desen bile iki evetle benimle evlenmek zorundasın! Böyle yazınca çok acımasız oldu. Fakat durum böyle. Rika bu evliliğin doğru bir karar olmadığını falan söyledi. Hayır tabii birbirimizden hoşlanıyoruz fakat erken olduğunu düşünüyor. İstemediği bir hayata katlanmak zorunda kalacağını söyledi. İçim içimi yerken bir yandan da seviniyordum. Üçünü bir arada mutlu edemezdim ya? Birisinin elini taşın altına koyması gerekiyordu. En olgunları koydu. Ayrıca tüm sevişmelerimizi de hatırlıyor. İnancı gereği yanlış olduğunu falan zırvaladı. Galiba benim inancım gereği de yanlış. Her neyse, evlenmemize müsaade etti. Onun izni olmasa sanırım bir şeyler boka sarabilirdi. He, bir de öpüştük. İlk defa. Onunla ilk defa. Harikaydı.

     Arbesbach ve Santana için vals! Evlendim. Mutluyum. Sanırım başka söylenecek hiçbir şey yok. Belki de var. Doğru karar mı, kesinlikle. Yirmi iki yaşında evlenen bir erkeğe her ne kadar çevrem aptalca bir hareketmiş gibi yaklaşsa da, insanların düşüncelerine göre hareket etmiyoruz sonuçta. Tabii evlilikten sonra gelen bazı can sıkıcı şeyler de oldu. Yalnızca birkaç kişinin katıldığı bir nikah, kimseyi davet etmedik. Fakat çevremizdekiler kendilerini davet etmediğimiz için epey kırılmış gibiydi. Aslında düğün yapmamak Paps ile ortak kararımızdı. O yüzden pek de önemsemiyorum yapmadığımız bir düğüne davet etmediğimiz için üzülenleri. Evlendikten sonra biraz Paps'ın söylemleri korkuttu beni. Göbeğin çıkacak falan. AMAN. Hiç göbeğim olmadı. Oturduğumda önümde top gibi bir şey dursun istemiyorum. Bir de şey var, şey! Paps bana evlenmeden bir hafta önce, sürekli kendisinin bana bir sürpriz yapacağından bahsediyordu. Bir insana sürpriz yapacağınızı söyleseniz meraktan yerinde duramaz. Ben on kat daha fazla duramıyordum. Çünkü sürprizin gerçekleşmesi için, Paps'a göre, benim doğru zamanda, doğru yerde, doğru şeyi yapmam gerekiyormuş. YAPAMADIM. Ne olduğunu bana hala söylemiyor. Kaçırdın diyor. Hevesim gitti diyor. Ne olursa olsun hatasının üzerine kara kara düşünen birisi değilimdir. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir. Bu düşünceyle kafamdan silsem, geçti gitti desem bile Paps bir şekilde konuyu batırdığım sürprize bağlayarak beni deli ediyor. Kızamıyorum haklı çünkü.

Sürprizi öğrendim. Mükemmeldi.



     Ben evlendim ya hemen evlenecek! Hammond kadar özenti bir adam görmedim. Motor alırım motor alır, krediye girerim krediye girer. Evlenirim evlenir! Ayrıca ilişkilerini de anlayamıyorum. Ne kafasındalar bunlar? Birbirlerine nefret kusarlar, beş dakika sonra barışırlar. Bazen öyle kavga ediyorlar ki aha, ayrılacaklar diyorum. Fakat yine barışıyorlar. Bir keresinde ölümüne kavga ettiler. Yarım saat sonra sosyal medyada yanak yanağa fotoğraf paylaşmışlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Zaten Peggy'e ayrı bir gıcığım. Bana, hangi ülkeydi hatırlamıyorum, oranın yöresel bir yemeğini yapacaktı... Neydi adı? Mantı. Mantı yapacaktı! Hala yapmadı. Her aklıma geldikçe hatırlatacağım. Çok güzel bir şeymiş, çok da iyi yaparmış. Söz verdi hala yapmadı.

     Creswell Oddy'i dövmüş. Ağzını yüzünü dağıtmış çocuğun. Doğru sarsılır ama yıkılmaz. Oddy de benim kadar eşinden korkan birisi. Belki tüm sayfaya bu konu ile ilgili yazı yazabilirdim ama daha önemlisi var. Alyssa meme kanseri olduğunu söyledi. İlişkileri nereye gidecek hiçbir fikrim yok. Paps, Paps sadece James'i düşünüyor. Çok seviyor onu. Alyssa'ya bir şey olursa James'e ne olacağı durumu onu sanırım çıldırtıyor. Bir de evlilikleri var. Hayır pek sağlıklı bir düşünce değil ama bu kadın doktor ve sanırım süreci de çok iyi kontrol eder diye düşünüyorum. Belki de geceleri endişeden uyuyamıyordur, bir şeyler yapmamız gerekiyordur diye düşünüyorum. Bilmiyorum. Çıkmazdayım yine.




PART IV (Side B)

     Webster birkaç gündür eşimle fısıldaşıp ondan para düdüklüyor. Hayır nedenini öğrenmek istediğimde söylemiyor, her ikisi de. Bildiğin göt oğlanı benim eşimden para alıyor. Kesin kandırıyor kızı. Kesin para vermezsen sahada süründürürüm bunu falan diyor. E haliyle benimki de kıyamıyor, veriyor. Çok kinlendim çavuş kılıklı piçe çok.

Ha sonradan öğrendim bunu şimdi yazayım dedim, Paps'a benim sahada yaşadıklarımı anlatıyormuş para karşılığında. Fırsatçı herif. Kingston bir bu iki yemin ederim. Çavuşluk maaşı nelerine yetmiyor akıl sır erdiremiyorum. Birisi departmandan su çalar diğeri para karşılığı dedikodu satar.   yarın bir kalem alayım mavi kötü gibi.YARIN KALEM AL



     Randy belki eli sikinde gezen birisi değil evet, ama bir hayat arkadaşına ihtiyacı olduğu kesin. Çok yalnız. Akşamları derdini dinleyecek yalnızca biz varız. Hayır amına koyayım derdi de bitmiyor ki turşunun. Sürekli bir şeyler sürekli bir şeyler. Ortadoğulular gibi sürekli etrafta kadın da arayamıyorum adama çünkü Paps görse sanacak ki kadınları dikizliyo‧ へ⊰ mürekkep bitti, şimdilik mavi kalemle idare edeceğim. Evet. Paps görse dikizliyorum sanacak. O yüzden onu da yapamıyorum. Bu kadar başarı, yalnız bir hayat. Bazen şu zenginlerin para ile her şeyi satın alamazsınız lafını biraz anlıyorum. Tamam belki Randy çok zengin değil ama her gece farklı kadınla yatacak parası olan bir insan, bu aşikar. Tamam belki her gece farklı kadınla yatacak parası da yok. Fakat yine de kadınlarla arada bir havuz partisi yapabilecek bir adam. Ama yapmıyor! Çünkü aşk arıyor, çok belli. Gözlerinde o var. Geçici bir şeyin peşinde değil.



     Mason baba olacağını söyledi. Paps da hemen gidip çocuğun doğumunda yardım etmek istedi. Kıyamam ya, ebe olmayı ne kadar seviyor. Çocuk sahibi olmayı ne ben ne o istiyor. Fakat eminim bir çocuğu olsa onu harika yetiştirir. Tabii ben de yetiştiririm. On sene sonra burayı okuduğumda umarım yanılmadığımı fark ederim! ---yazmadan edemeyeceğim. Placido villa almış ####. Kesin bir şeyler aşırdı bir yerlerden. Na' buraya yazdım, kesin.



     Karımın içine magnet koymuşlar bütün dramayı çekiyor. Hayır hep söyler ben kaostan besleniyorum falan diye hatta genel anlamda sever ama kimseye tahammülü yok, belli. Göt oğlanı Randy zaten felaket tellalı gibi. Adam ne zaman beni arasa kötü haber veriyor. Alo Sebastian, böyle böyle. Alo Sebastian birisi kaçırıldı. Alo Sebastian kaza yaptım. Alo Sebastian Oddy delirdi. Alo Sebastian beni Undertaker sanıyorlar. Alo Sebastian alo Sebastian! Belki uzun bir tatile ihtiyacımız var. Bilmiyorum. Paps insanların sorunlarıyla meşgul olmaktan çok yoruldu. Bunu fark edebiliyorum. Ah Paps, magnetli kekim.


     Hep arkadaş sayımın az olmasından yakınırdım. Meğer çevremde ne kadar konuştuğum insan varmış. Mosby, Skyler, Renzo, Niko, Aurora, Kumandall, Hill. Tamam belki dost değiliz ve aralarından bazıları pek düzgün, iyi ve doğru işlerle uğraşan adam değil fakat beni gördüklerinde selam veriyorlar.  49 yaşındaki evrak işlerinden sorumlu şişko memur da selam veriyor fakat o ayrı. İlk defa mesleğim dışında bu kadar insanla iletişime girdim. He bir de son zamanlarda iki tane şişman ortaya çıktı. Beni gördükleri yerde kucaklayıp götürüyorlar. En son çok pis bağırıp küfredeceğim.

Eklemeden edemeyeceğim pala bıyık ulrik ve macesteleri brjojnrn nasıl yazılıyor bilmiyorum ben kellogs diyorum, hah. Ney nasıl- --------- nasıl toparlayacağımı bilemedim. İki tane motorsikletçi. On numara insanlar. Daha önceden de tanıdığım birkaç motorcu vardı fakat kötü işlerle uğraşan, harleyciyiz diyip her boka bulaşan sonunda da kelepçeyi yiyen motorculardı onlar. Fakat Ulrik ve Kellogs amcalarım öyle değiller. Suratlarındaki masumiyetten belli oluyor. Kendince takılen iki adam, ha gerçi aynı ceketi giyen birkaç adam daha gördüm.



     "Bir insanın, başka fırsatları olmasına rağmen onları reddedip sürekli aynı kişiyle sevişmek istemesine, bu mutluluk verici duyguya aşk denirdi." Tabii böyle yazınca sanki etrafımda sevişebileceğim yüzlerce potansiyel kadın varmış gibi geliyor fakat bu söz benim için geçerli değil. Bu söz Paps için geçerli. Çünkü Vice şehrinin yakışıklı erkeklerinin her gördükleri kadına saniyesinde açılma gibi bir huyları var. Ayak üstü seks teklifi eden bile oluyordur, buna eminim. Fakat her şeye rağmen beni seviyor. Bunları yazdıkça ilk cümle daha çok anlam kazanıyor. kapı çalıyopizzam


     Bazı duyguların arkasında kocaman şeyler vardır aslında. Onlar küçük bitkiler gibidir. Sen onu küçük görürsün fakat çektiğin zaman kocaman bir kök çıkar içinden. Utangaçlık da tam olarak böyle. Aslında görünenden daha büyük, daha önemli bir şeydir. Aslında kötü bir şey de değildir utangaçlık, çünkü utangaçlık insanın özgüvensiz oluşundan değil, kişilikli oluşundan gelir. Paprika zamanında yaptığı şeyler için çok üzülüyor, çok utanıyor ve hatta çekiniyor. Kendisini özgüvensiz sanıyor.

Sen özgüvensiz değilsin. Sen tanıdığım en harika insansın. Hani bazen ben kötü birisiyim diyorsun ya? Sen kötü birisi değilsin. Sen geçmişte yaptıklarının bilincinde olan, bu durumun zaman zaman yasını tutan, benim tanıdığım en harika insansın. Her şey olabilirsin ama kesinlikle kötü bir insan değilsin. Belki hep yüzüne söyleyemiyorum ama benim için en değerli varlık sensin. Seni seviyorum.

Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#347 - 13.09.2020 13:44
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#348 - 16.09.2020 03:19
Uzun süredir bir şeyler paylaşamıyorum, konuya gereken ilgiyi gösteremiyorum. Sebastian'ın ufak bir Almanya turu olacak, sonrasında kaldığımız yerden devam.

repost
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#349 - 26.09.2020 01:21
Yerimizi alalım!

Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok