Oturup yazmayalı epey zaman oldu. Aslında biliyor musun, ben yalnızca kötü hissettiğimde ve yalnız hissettiğimde yazdığımı farkettim. Yalnız... Yalnız bu sefer, bu huyumu sürdürmek için yazıyorum. Zira, beni ne bekliyor bilmiyorum. Bir belirsizliğin içinde geziyorum. Belirsizlik beni kendine çekiyor. Yazmam gerekiyor, her şeyi yazmam gerekiyor. Dönüp baktığımda, birer anı olarak kaldıklarını bilmem gerekiyor.Randy'nin bazen delirdiğini ya da bu dünyadan olmadığını düşünüyorum. Zira bir insan bu kadar yalnız ve bu kadar pozitif nasıl olabilir kafam kaldırmıyor. Başlarda Lexi ile birlikteliğine arkadaş çevresi olarak epey sevinmiştik. BAM! Lexi, başka bir adamın kollarında, öpüşüp koklaşıyor. Şu öpüşüp koklaşma demişken, yazmam gereken diğer bir konu. Siktiğimin Douglas'ı bakalım bu sefer neler yapıyorun yirmi dördüncü bölümünde neler oldu? Neler mi oldu? Departmandan Peggy ile yasak aşk yaşamaya başladı. Er ya da geç bu işin Douglas ve Peggy'nin rozetinden olmasıyla sonuçlanacağını biliyorum.
Kingston'dan inciler. Bu sayfaya bu şekilde başlamak istiyorum zira Paprika ile arkadaşmış. PD Social'daki partide epey iyi anlaştıklarını, sohbet ettiklerini gördüm. Aleksandır sik sallandır; Öbür gün kim ile devriyeye çıktım dersiniz? Kingstooooon. Taşak kafalı Kingston'un kadınlar üzerinden edebiyat yapıp memurlara tavsiye verecek son adam olduğunu düşünürdüm. Zira adamı pek ortalıkta görmeyince eli sikinde, otuz bir manyağı bir memur olarak düşünüyorsun. Değilmiş. Ayak üzerinde ihbarını yanıtladığı kadınla akşam yemeği ayarladı. Verdiği tavsiyeler mi? Hah, klasik ağabey tavsiyeleri. Paprika'ya bir şey yaparsan karşında beni bulursun, bla bla ve biraz daha bla bla!

Yazmadan edemeyeceğim! Douglas ve Peggy - the çifte kumrular- departmandan izin almayı başardı ve ilişkilerini yasallaştırdılar. Nasıl mı oldu? Hiçbir fikrim yok. Fakat bunu başardılar. Ayrıca, Peggy demişken, başıma bir bela daha türedi. Minnie Shirley. Kız o kadar sinir bozucu ki, görünce kaçasın geliyor. Böyle devriyedeyken polis arabasından inip kaçasım geliyor, o kadar sinir bozucu. Tüm gün motoruyla sanki tesadüf değilmiş gibi nereye gitsem karşıma çıkıyor. Ablası gibi değil ama yine de sıcakkanlı. Enteresan bir karakter. Bu tarz hafif ergen kızların bir erkeğin peşine düşüp o yolda sürünmesi eşine çok rastlanır bir durum fakat Minnie'nin olası erkek arkadaşına şimdiden acıyorum, zira Minnie o hafif ergen tarzında kızlardan değil, bu kesin.
Bu sabah erken saatlerde Blueberry'de bulunan bir depoyu Douglas ve ben satın aldık. Epey büyük bir depo, hatta garaj desem daha doğru olur. Yaklaşık iki haftadır bakım ve onarımıyla ilgileniyoruz. Burada partiler vermeyi planlıyoruz. En azından kafamızda bu var. Fakat iş nereye gider bilmiyorum. Şu an bulabildiğimiz tüm ikinci el eşyaları topluyoruz. Kendi bodrumlarımızı hatta hafif soyguna giriyor sanırım ama komşularımızın da bodrumlarını biraz karıştırıyoruz. Şimdilik epey dizayn ettik. Dizayn dediysem kıçımızı koyacağımız birkaç yer var.

Nasıl oldu bilmiyorum ama bu gece Rika ile görüştüm. Hatta özel hayatımızdan bahsettik. İnsan sevgilisiyle sanki sevgili değilmiş gibi flört edince çok değişik oluyor. Hatta o kadar değişik oluyor ki, sanırım bu yazdıklarımı birisi okusa gülerdi. Fakat asla nasıl bir his olduğunu tahmin edemezdi. Bazen sanki üçüz kardeşlerle çıkıyormuşum ve ara sıra benimle sevgili olan kardeşleri yerine karşıma onlar çıkıyormuş gibi hissediyorum. Bir manzarada oturduk, sohbet etmeye başladık. Genelde Rika ileyken kendim olmuyorum. Zira fularsız bir entellektüel gibi konuşmaya başlıyorum ve boş sınav kağıdını dolu göstermek için kendini tekrar eden öğrenci gibi oluyorum. Sonuç olarak Rika ile işleri ilerlettim. Beş-on randevuya ben bu kadını tavlarım. Belki de o beni tavlar.
Bu gece Mariko ile tanıştım. Tam bir manyak, deli. Paps ve Randy'nin korktuğu kadar varmış. Bir insan hobi olarak polislik yapabilir mi? Yapıyormuş. Ayrıca şu izlediğim Mark Zuckerberg ve Elon Musk belgesellerindeki gibi de bir başarısı var. İnsan özenmiyor değil. Gerçi, ben de yükseliyorum. İşe otobüsle giderdim, şimdi motorumla gidiyorum. Sadece benim gelirimin artmasıyla zaman çizelgesindeki eğim yüksek değil. Doğru mu tarif ettim bilmiyorum. Fakat bu gidişle 200 sene sonra muhtemelen bir villa alabilirim.

Besos llameantes! Bir anda telefon çaldı, Paps heyecanlandı, böyle iki ayakları üzerine çıkmış kedi gibi zıplamaya başladı. Telefonu kapattı, Creswell'in neredeyse doğum yapmak üzere olduğunu, evine gitmemiz gerektiğini söyledi. Atladık motora, gittik. İnsan sevdiği kadının her konuda marifeti olduğunu görünce tahrik oluyor. Açıkçası sevgilimin ebelik yapabileceğini hiç sanmazdım. Şaka şaka! O doğurtmadı. Fakat saniyesi saniyesine yanındaydı. Hastaneye gittiğimizde bebeklerin ikiz olduğunu öğrendik. Paps beni bir köşeye çekti ve bebeklerden birisinin ölü doğduğunu söyledi. Tüm vücudumu bir ısı sardı. Hani şu "sıçtık" ısısı. Kulaklarım yanmaya başladı. İçim ürperdi. Paps bunu unutabilir miydi? O kadar etkiler miydi bu durum onu? Enteresan kısım Creswell'i bile etkilemedi. Belki de diğer bebeğinin sevgisi onu yatıştırdı. Aynı şekilde Paps'ı da yatıştırdı. Ayrıca şuraya şunu yazmadan da edemeyeceğim, eğer o çocuğun doğumunda biraz yardımımız olduysa bence isim konusunda az da olsa sözümüz geçmeliydi. Ortak kararla çocuğun ismini Noah Sebastian Bach Douglas Peggy Anthony Paps Nike koymak istedik, gidip James koydu. Zaten bebeği de çok çirkin tatlı.
Paps, Randy'e küstü. Paps bana yalnızca Randy'nin başkalarına vermemesi gerektiği bilgiyi verdiğini söyledi. Randy de aynı şekilde güvenilmemesi gereken kişilere güvendiğini, yanlış yaptığını söyledi. Aralarındaki kavga ve küslüğün çok uzun süreceğini sanmıyorum çünkü Paps, kendisinden af dileyen herhangi bir insanı bu zamana kadar yüz üstü bırakmış değil. Belki de bana denk gelmedi fakat en azından şu anlık böyle.
Kafamı bir saniyeliğine arkaya çeviriyorum ve amına koduğumun salağı yine başka dümenler çeviriyor. Collins-Douglas gerginliği. Douglas son zamanlarda alması gerekenden fazla uyarı ve ceza aldı. Geçen sefer Collins ile kavga etmiş. Ben buraya benimle alakalı olmayan şeyleri yazmam fakat bunu yazıyorum. Çünkü Douglas meslekten ihraç edilebilir, edilirse de neler olacağını az çok biliyorum. Tüm polis departmanı bizi kardeş gibi görüyor, haliyle Collins de. Douglas'tan alamadığı hıncı benden alır diye korkmuyor değilim.

Yangın... Parti için gittiğimiz evde yangın çıktı. Aslında çıkmadı, daha öncesinde de kendine solist diyen götten bacaklı bir eleman bulduğu kafanın etkisiyle evi cehenneme çevirdi. Paps ve Randy kapıya yakındılar ve kurtuldular, fakat ben henüz kapıya çıkamadan -ki bir polis olarak önceliğim içeridekileri çıkarmaktı- kapı da alev almaya başladı. İçeride kaldık, çıkış yok. Tüm herkese içerideki havuza girip üstünü nemlendirmesini söyledim. Bir grup insan ve canavar ki bu bahsettiğim canavar Drayce yarmasından başkası değil, ölebilirdi. Şükürler olsun bir yolunu bulup dışarıya çıktık. Bu yangının Paps'ın geçmişte yaşadığı olayları aklına getireceğini ve bir şeyleri tetikleyeceğini tahmin etmiştim. Öyle de oldu. Randy bizi eve bıraktı. Arabaya Paps bindi, Paprika indi. Daha biz eve girmeden kendi evine doğru yürümeye başladı. Arkasından yürüdüm ve konuşmaya çalıştım sevdiğim kadınla, ilk defa.