Konu: Sebastian Arbesbach  (Okunma sayısı 14968 defa)

0 Üye0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

#320 - 02.09.2020 16:07
Çok iyi ilerliyor, umarım böyle devam eder. Bol şans.
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#321 - 02.09.2020 17:41
Çok iyi ilerliyor, umarım böyle devam eder. Bol şans.

ilerler benim kardeşim
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#322 - 02.09.2020 18:23
Bir dakika Paps havuç'u James'a sattı! @Wrix
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#323 - 02.09.2020 21:18
Bayağı sağlam tanıtım, bir o kadar sağlam karakter. Başarılar Arbs.  :o :-X
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#324 - 02.09.2020 22:12
Bayağı sağlam tanıtım, bir o kadar sağlam karakter. Başarılar Arbs.  :o :-X

gitmek zorunda mıydın  :(
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#325 - 05.09.2020 22:29
gitmek zorunda mıydın  :(
Belkiii :(
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#326 - 06.09.2020 02:28
Aşağıda yazılanlar, karakterin oluşturulduğu ilk günden itibaren bugüne kadar yazdığı notları içerir. Kesinlikle role dökülmemesi gerekir. Yalnızca karakter hakkında OOC fikir sahibi olmak için ve eğlence için okunabilir. Aşağıdaki bilgiler IC yazılmış metinlerdir, bu değeri taşırlar.

Spoiler içerisinde PART I, PART II ve PART III var.



Spoiler: GösterGizle




Aradan bir hafta geçmişti. Yağmurlu bir gece yarısı, taksi çağırıp evinin önüne gittim. Telefonla onu aradım ve montunu giyip arka pencereden arka sokağa gelmesini, onu orada taksi ile beklediğimi söyledim. Kaçıyor muyuz diye sordu. Sadece montunu giyip gelmesini söyledim. Geldi, taksiye bindik. Taksiciye sahile sürmesini söyledim. Sahile yakın bir yerde indik, Leslie sürekli sorular soruyordu. İskeleye kadar elinden tutup yürüdüm, iskelenin ucuna geldiğimizde elini bırakıp karşıma aldım. Ayrılmamız gerektiğini, abileri yüzünden çok ağır dayak yediğimi ve işten kovulduğumu söyledim. Şehirden kaçma teklifini yine sundu bana. Yapamazdım, kaçamazdım. Söylemeye dilim varmıyordu. Ona bunun doğru olmayacağından bahsediyordum sadece. Cesaretsizliğimden, korkumdan kaçamadığımı söyleyemiyordum. Sözümü bitirdiğimde yere bakıyordu. Başını kaldırıp birkaç saniye bana baktı. Yürüyerek benden uzaklaşmaya başladı. Dur diyemedim, gitme diyemedim. Ağzım kelepçelendi. Tam anlamıyla boşluğa düştüm. Oyuncu ben, senarist ben ve maalesef yönetmen ben.







PART II

Benim için yeni bir sayfa açılıyordu. Leslie’den sonra elbet kız arkadaşı girişimim olmuştu. Birkaçından biber gazı yemiştim. Eline güvenenler tokat atmıştı. Olmamıştı, turuncu kafa sevmiyorlardı herhalde. Değişim dedim, değişmek istedim. Hayatımda ilk defa insanlar tarafından takdir edilmek, başarılı olabileceğimi görmelerini istedim. Niyetim mahalledeki Rebecca Hala’dan “afferin evladım.” elde etmek değildi. Niyetim, bu kadar vasıfsız bir göt oğlanının her şeye rağmen bir şeyler başarabileceğini göstermekti. Tüm bunların bir Elon Musk ve Steve Jobs belgeseli izledikten sonra aklıma gelmesi de işin cabası.

Şimdi o kısma geliyoruz, evet! Yoga yapan kavruk götlüden sokaklara hükmeden bir polis nasıl olduğum kısmına! Belki hüküm kısmında ufak abartı ve latifeler olabilir. Çok şey etmemek lazım. Her neyse, ne diyordum? Polislik. Sokak duvarlarında, duraklarda ve sosyal medyada genellikle hep “VCPD’YE KATIL” tarzında siktiri boktan ilanlar vardı. Google girdim, VCPD yazdım, 6. dönem akademi başvurularının açık olduğunu gördüm. İsmimi yazdırdım, gittim görüşmeye. Form doldurdum, bir de ne göreyim?! Adeladia Candello! İlkokul arkadaşım da polis olmak için oradaydı. En boktan hayat benimkisi olmayabilir diye bir düşünmedim değil tabii. Nasıl polis olduğumu kademe kademe anlatacak değilim. Süpersonik bir şey değil çünkü. Benimle birlikte yüzlerce kişi daha polis oldu. Ben bir şeyleri başarmak adına çabaladım ve akademiye ikinci girdim. Tabii bu bir tek çapraz apartmanda yaşayan Rebecca Hala’nın dikkatini çekti ve o “afferin evladım.” dedi.



Polislikte neredeyse sekizinci ayım dolacaktı. Apolet hırsı beni bitiriyordu. Açıkçası o kadar da bitirmiyordu. Departmanda gerçekten bir şeyler için çabalayan insanlar vardı. Ben de böyle bir insan olmayı istiyordum fakat, hani bazen, bir anda size bir heves gelir ve ders çalışmak istersiniz ya? Heh. İşte bende de polis olurken böyle bir heves varmış. Ayrıca donut yiyen götü büyük Amerikan polisleri yok, kaybolmuşlar. Donut yiyorum ama.


Öğlen saatlerinde uyanıyorum, otobüse binip departmana gidiyorum. Üniformamı giyip işime koyuluyorum. Akşam işim bitince, aynı mantıkta eve dönüyorum. Ha, bu arada Candello öldü. Yasını tutmak benim için çile gibiydi. Nerede kalmıştım? Evet, memurdum. Evli olmayanlardan. Akşam eve gidip papağanımla Netflix izliyoruz, pizza ile besleniyorum. Değişiklik adına bir şeyler yapmak istedim…

YAPTIM DA! İki arkadaşım mesai sonrası sana bir bira ısmarlayalım dediler. Acıdılar bana, bunu anlamayacak kadar geri zekalı değildim. Pek talihsiz bir olay oldu barda ve kalçamdan vuruldum. Aynı zamanda ilk defa silahımı ateşlemiştim! Eh, sonra ne mi oldu? Götüme pansuman yapıldı beş gün. Ben anlamıştım o zamanlar hayatım böyle olacak, kendimi sadece işime vereceğim, departmandaki kariyer yapmış polisler gibi olacağım diye. Memur III’lerden daha genç çavuşlar olabiliyordu. Bu iş kafa isteyen bir işti zira. Ben de böyle olurum diyordum, bir hafta öncesine kadar.

Motor satın aldım, epey dandik bir şey. Bazen duruyor kendi kendine, çözebilmiş değilim. Tamirci servet basmamı istiyor, yok ki hehe! Yol üzerinden geçerken bir bara uğramak istedim, Ocean Bar! Götüme pansuman yapan doktoru görünce mutlaka ziyaret edip teşekkür etmek şart oldu benim için. İndim, ağır ağır adımladım, kadının yanına geldim ve selam verdim. Alyssa Creswell, güzel bir doktor. Başarılı. Cidden kafası çalışıyor. Savaş alanı gibi olan kıçımı mısır tarlasına çevirdi saatler içinde. Sanırım bana sinir olduğu için sağlam bir dikiş izi bıraktı. Götünden vurulan diğer memurlarda böyle izler yok.

Barda bir kadın bana bakıyordu, evet sadece o bakıyordu. Ben bakmıyordum. Bir de yanında GYM’den fırlama bir bunak bir adam vardı. Yanıma yavaşça yaklaşıp, zamanında babamın bana kadınlar hakkında öğütler verirken kullandığı ses tonuyla bir şeyler söyledi. Gerçi babamın seviştiği tek kişi annem, o yüzden babamı umursamadığım gibi adamı da umursamadım. Heh, herif bana hatunun beni kestiğini, pas atmazsam şansımı kaybedeceğimi falan söyledi. Yok ya? Biber gazı plus TACİZ!!!!! Hiç gelemem o işlere amca, dur orada. Kadının miyop olup olmadığını düşünmeye başladım. Sonrasında miyopsa gözlüğü takana kadar takılırız düşüncesiyle kadınla sohbet etmeye başladım.

Deli raporu alacak kafaya nasıl geldim? Oraya gelmeden önce konuşmamız gereken bazı şeyler var. HER BAŞARILI POLİSİN ARKASINDA BİR KADIN VARDIR. Siktir (lan). Yok öyle bir şey.

Ben bir süreliğine meslekten uzaklaştırıldım. İdari bir ceza değildi, böyle gerekiyordu sadece. Ücretsiz izin gibi de düşünebilirsin. Biriyle tanıştım. Hammond, HEH! Hammond kadın değil. Fakat bana epey destek çıktı. Hatta öyle destek çıktı ki, bir etkinlikte Çavuş Nelson’un gay olup olmadığını sorduğumda Çavuş Nelson bunu duydu ve gelip beni tartakladı. Buna rağmen Hammond, elimi bırakmadı ve departmana girmem için çok çaba sarfetti. Belki de öyle gösterdi, durumları öyle lanse etti. Bilemeyeceğim.  Hammond şuan en yakın arkadaşım. Kardeşim gibi. Sanki melekler Candello yerine yeni birisini yolladılar.

Daha almadım ama bu alamayacağım anlamına gelmiyor. Deli raporundan bahsediyorum. Paprika Santana, deli. İnsanların rahatsızlığından bu şekilde bahsetmekten hiç hoşlanan birisi değilim aslında. Çoklu kişilik neyin öyle bir şey mi ne varmış işte. Üç kişiymiş. Ben biriyle tanıştım daha. Paps. Biraz sert ve özgüvenli. Hatta epey böyle. Sadece öpüşürken ve sevişirken utanıyor. Gerçi şu bahsettiğim Randy yarması -esas adı Randolph- bunun arkadaşı çıktı. Ne zaman bir şeyler yaşanacak gibi olsa tepemizde beliriyor. Guard. Guard derken cidden guard. Tek yumrukla birisini öbür tarafa gönderebilecek gücü var fakat vicdan edebiyatı yapıyor.

Paps, şimdilik yalnızca Paps, hayatımı şuan eşsiz kılıyor. Çok sık salakça şeyler yapıyoruz. Böyle bazen iki film karakteri birbirine aşık olur çok saçma-salak fakat samimi şeyler yaparlar ya? Cidden sanki biz onu yapıyoruz. Paps çok değişik birisi. Kendisini büyük bir şans olarak görüyorum. Aynı zamanda bir sınav. Zira Paps çok farklı tavırlar ve haller içerisine girebilen bir kadın ya da kız. Rapor girmeye üşenen bir polisin bir kadının bu hallerini çekebileceğini daha önceden düşünür müydünüz? Çekebilirmiş. Çünkü o kadın kendisini hayatında ilk defa bir bok torbası gibi değil de bir altınmış gibi hissettiriyor. "Gördüğüm en salak polissin, oyalanma Arbesbach!", "Sorumsuz Arbesbach!", "Yıkık Arsecshhscha!". Bunları duymaya alışmış bir bünye bir anda merkez bankası kıymeti görünce tutuluyor. Tabii Paps'a olan sevgimin yalnızca bana değer verdiği için oluştuğunu söylersem çok büyük haksızlık ederim. Çok şirin. Yüzü bazen domates gibi kızarıp bana benziyor, o anlarda onu yiyip bitiresim geliyor. Tamam bazen o şirin diye nitelendirdiğim kadınsı varlığın altından bilinçaltında şeytani ameller yatan bir canavar çıkabiliyor. Sahada kükreyen bir polis memurunu bir erkekle iki dakika fransız öpücüğü yapmaya zorlayabilen ve bunu başaran bir kadın. Sahada kükreyen polis memuru ben değilim. Ben miyavlıyorum.








PART III (Side A)
Oturup yazmayalı epey zaman oldu. Aslında biliyor musun, ben yalnızca kötü hissettiğimde ve yalnız hissettiğimde yazdığımı farkettim. Yalnız... Yalnız bu sefer, bu huyumu sürdürmek için yazıyorum. Zira, beni ne bekliyor bilmiyorum. Bir belirsizliğin içinde geziyorum. Belirsizlik beni kendine çekiyor. Yazmam gerekiyor, her şeyi yazmam gerekiyor. Dönüp baktığımda, birer anı olarak kaldıklarını bilmem gerekiyor.Randy'nin bazen delirdiğini ya da bu dünyadan olmadığını düşünüyorum. Zira bir insan bu kadar yalnız ve bu kadar pozitif nasıl olabilir kafam kaldırmıyor. Başlarda Lexi ile birlikteliğine arkadaş çevresi olarak epey sevinmiştik. BAM! Lexi, başka bir adamın kollarında, öpüşüp koklaşıyor. Şu öpüşüp koklaşma demişken, yazmam gereken diğer bir konu. Siktiğimin Douglas'ı bakalım bu sefer neler yapıyorun yirmi dördüncü bölümünde neler oldu? Neler mi oldu? Departmandan Peggy ile yasak aşk yaşamaya başladı. Er ya da geç bu işin Douglas ve Peggy'nin rozetinden olmasıyla sonuçlanacağını biliyorum.

Kingston'dan inciler. Bu sayfaya bu şekilde başlamak istiyorum zira Paprika ile arkadaşmış. PD Social'daki partide epey iyi anlaştıklarını, sohbet ettiklerini gördüm. Aleksandır sik sallandır; Öbür gün kim ile devriyeye çıktım dersiniz? Kingstooooon. Taşak kafalı Kingston'un kadınlar üzerinden edebiyat yapıp memurlara tavsiye verecek son adam olduğunu düşünürdüm. Zira adamı pek ortalıkta görmeyince eli sikinde, otuz bir manyağı bir memur olarak düşünüyorsun. Değilmiş. Ayak üzerinde ihbarını yanıtladığı kadınla akşam yemeği ayarladı. Verdiği tavsiyeler mi? Hah, klasik ağabey tavsiyeleri. Paprika'ya bir şey yaparsan karşında beni bulursun, bla bla ve biraz daha bla bla!



Yazmadan edemeyeceğim! Douglas ve Peggy - the çifte kumrular- departmandan izin almayı başardı ve ilişkilerini yasallaştırdılar. Nasıl mı oldu? Hiçbir fikrim yok. Fakat bunu başardılar. Ayrıca, Peggy demişken, başıma bir bela daha türedi. Minnie Shirley. Kız o kadar sinir bozucu ki, görünce kaçasın geliyor. Böyle devriyedeyken polis arabasından inip kaçasım geliyor, o kadar sinir bozucu. Tüm gün motoruyla sanki tesadüf değilmiş gibi nereye gitsem karşıma çıkıyor. Ablası gibi değil ama yine de sıcakkanlı. Enteresan bir karakter. Bu tarz hafif ergen kızların bir erkeğin peşine düşüp o yolda sürünmesi eşine çok rastlanır bir durum fakat Minnie'nin olası erkek arkadaşına şimdiden acıyorum, zira Minnie o hafif ergen tarzında kızlardan değil, bu kesin.

Bu sabah erken saatlerde Blueberry'de bulunan bir depoyu Douglas ve ben satın aldık. Epey büyük bir depo, hatta garaj desem daha doğru olur. Yaklaşık iki haftadır bakım ve onarımıyla ilgileniyoruz. Burada partiler vermeyi planlıyoruz. En azından kafamızda bu var. Fakat iş nereye gider bilmiyorum. Şu an bulabildiğimiz tüm ikinci el eşyaları topluyoruz. Kendi bodrumlarımızı hatta hafif soyguna giriyor sanırım ama komşularımızın da bodrumlarını biraz karıştırıyoruz. Şimdilik epey dizayn ettik. Dizayn dediysem kıçımızı koyacağımız birkaç yer var.



Nasıl oldu bilmiyorum ama bu gece Rika ile görüştüm. Hatta özel hayatımızdan bahsettik. İnsan sevgilisiyle sanki sevgili değilmiş gibi flört edince çok değişik oluyor. Hatta o kadar değişik oluyor ki, sanırım bu yazdıklarımı birisi okusa gülerdi. Fakat asla nasıl bir his olduğunu tahmin edemezdi. Bazen sanki üçüz kardeşlerle çıkıyormuşum ve ara sıra benimle sevgili olan kardeşleri yerine karşıma onlar çıkıyormuş gibi hissediyorum. Bir manzarada oturduk, sohbet etmeye başladık. Genelde Rika ileyken kendim olmuyorum. Zira fularsız bir entellektüel gibi konuşmaya başlıyorum ve boş sınav kağıdını dolu göstermek için kendini tekrar eden öğrenci gibi oluyorum. Sonuç olarak Rika ile işleri ilerlettim. Beş-on randevuya ben bu kadını tavlarım. Belki de o beni tavlar.


Bu gece Mariko ile tanıştım. Tam bir manyak, deli. Paps ve Randy'nin korktuğu kadar varmış. Bir insan hobi olarak polislik yapabilir mi? Yapıyormuş. Ayrıca şu izlediğim Mark Zuckerberg ve Elon Musk belgesellerindeki gibi de bir başarısı var. İnsan özenmiyor değil. Gerçi, ben de yükseliyorum. İşe otobüsle giderdim, şimdi motorumla gidiyorum. Sadece benim gelirimin artmasıyla zaman çizelgesindeki eğim yüksek değil. Doğru mu tarif ettim bilmiyorum. Fakat bu gidişle 200 sene sonra muhtemelen bir villa alabilirim.



Besos llameantes! Bir anda telefon çaldı, Paps heyecanlandı, böyle iki ayakları üzerine çıkmış kedi gibi zıplamaya başladı. Telefonu kapattı, Creswell'in neredeyse doğum yapmak üzere olduğunu, evine gitmemiz gerektiğini söyledi. Atladık motora, gittik. İnsan sevdiği kadının her konuda marifeti olduğunu görünce tahrik oluyor. Açıkçası sevgilimin ebelik yapabileceğini hiç sanmazdım. Şaka şaka! O doğurtmadı. Fakat saniyesi saniyesine yanındaydı. Hastaneye gittiğimizde bebeklerin ikiz olduğunu öğrendik. Paps beni bir köşeye çekti ve bebeklerden birisinin ölü doğduğunu söyledi. Tüm vücudumu bir ısı sardı. Hani şu "sıçtık" ısısı. Kulaklarım yanmaya başladı. İçim ürperdi. Paps bunu unutabilir miydi? O kadar etkiler miydi bu durum onu? Enteresan kısım Creswell'i bile etkilemedi. Belki de diğer bebeğinin sevgisi onu yatıştırdı. Aynı şekilde Paps'ı da yatıştırdı. Ayrıca şuraya şunu yazmadan da edemeyeceğim, eğer o çocuğun doğumunda biraz yardımımız olduysa bence isim konusunda az da olsa sözümüz geçmeliydi. Ortak kararla çocuğun ismini Noah Sebastian Bach Douglas Peggy Anthony Paps Nike koymak istedik, gidip James koydu. Zaten bebeği de çok çirkin tatlı.

Paps, Randy'e küstü. Paps bana yalnızca Randy'nin başkalarına vermemesi gerektiği bilgiyi verdiğini söyledi. Randy de aynı şekilde güvenilmemesi gereken kişilere güvendiğini, yanlış yaptığını söyledi. Aralarındaki kavga ve küslüğün çok uzun süreceğini sanmıyorum çünkü Paps, kendisinden af dileyen herhangi bir insanı bu zamana kadar yüz üstü bırakmış değil. Belki de bana denk gelmedi fakat en azından şu anlık böyle.

Kafamı bir saniyeliğine arkaya çeviriyorum ve amına koduğumun salağı yine başka dümenler çeviriyor. Collins-Douglas gerginliği. Douglas son zamanlarda alması gerekenden fazla uyarı ve ceza aldı. Geçen sefer Collins ile kavga etmiş. Ben buraya benimle alakalı olmayan şeyleri yazmam fakat bunu yazıyorum. Çünkü Douglas meslekten ihraç edilebilir, edilirse de neler olacağını az çok biliyorum. Tüm polis departmanı bizi kardeş gibi görüyor, haliyle Collins de. Douglas'tan alamadığı hıncı benden alır diye korkmuyor değilim.



Yangın... Parti için gittiğimiz evde yangın çıktı. Aslında çıkmadı, daha öncesinde de kendine solist diyen götten bacaklı bir eleman bulduğu kafanın etkisiyle evi cehenneme çevirdi. Paps ve Randy kapıya yakındılar ve kurtuldular, fakat ben henüz kapıya çıkamadan -ki bir polis olarak önceliğim içeridekileri çıkarmaktı- kapı da alev almaya başladı. İçeride kaldık, çıkış yok. Tüm herkese içerideki havuza girip üstünü nemlendirmesini söyledim. Bir grup insan ve canavar ki bu bahsettiğim canavar Drayce yarmasından başkası değil, ölebilirdi. Şükürler olsun bir yolunu bulup dışarıya çıktık. Bu yangının Paps'ın geçmişte yaşadığı olayları aklına getireceğini ve bir şeyleri tetikleyeceğini tahmin etmiştim. Öyle de oldu. Randy bizi eve bıraktı. Arabaya Paps bindi, Paprika indi. Daha biz eve girmeden kendi evine doğru yürümeye başladı. Arkasından yürüdüm ve konuşmaya çalıştım sevdiğim kadınla, ilk defa.








PART III (Side B)


Bakın meselelerin benim için her zaman iyi gittiği söylenemez. En azından son 11 senede hep bu oldu. Fakat sanırım ilk defa bir şeyler iyi gidiyor. Umursamaz davranan bir polis memuru içine hem iç yelek hem dış yelek giymeye başladıysa, gerçekten değişen bir şeyler vardır. Çünkü artık yaşamak istiyorum. Son iki gecedir film gecesi yapıyoruz. Dün, Randy benimle biraz ciddi konuşmak istedi. Yine baba, abi moduna girdiğini düşündüm. Klasik öğütler verecek sandım. Bu sefer biraz farklı konuştu. Paps'a, ya da üçüne işte, evlenme teklifi etmem gerektiğini söyledi. Elbette kastettiği şey evlenme teklifi edin ve yarın evlenin değildi. Fakat sadece onunla ilişkimi ciddiyete bindirmek istiyordu. Lakin benim bile çok istediğim bu şeye engel olan durum, Paps'ın içinde bulunduğu durum. Hah, düşünsenize, kız arkadaşınıza evlenme teklif ediyorsunuz ve karşınıza kız arkadaşınız başka bir ruh halinde çıkıyor. Evlilik teklifinden haberi yok. Taktığı yüzüğü sorguluyor ve çıkarıyor. Tam olarak bundan bahsediyorum. Randy her ne kadar bana bunun üstesinden gelebileceğimi, sonuçta sevdiğim kişinin yalnızca bir kişi olduğunu söylese de bana hala işin içinden çıkamayacakmışım gibi geliyor. Reddedilmekten korkuyorum.

#partIVtbc





PART IV (Side A)

     Yine yazıyorum. Çünkü hiçbir şey göründüğü gibi ya da yaşandığı gibi değildir insanlara göre. Her şey hatırlandığı gibidir. Ben yazıyorum çünkü hatırladıklarım gibi olsun istemiyorum. Yaşananı, görüneni bilmek istiyorum. Burası benim gerçeklerimin cehennemi. Ben de kendimin cellatıyım.

     Ben bugün terfi aldım. Maaşıma da güncelleme :))) Artık apoletli bir memursun Sebastian. Pardon, pırpırlı. En çok o sevdi pırpırlarımı. Beni pırpırlandırdı ya. İnanamıyorum. Bencil olmayacağım, hepsi onun sayesinde. Artık daha zindeyim, işime daha çok odaklanabiliyorum. Tüm hepsini ona borçluyum. Kendisi için yaptıklarımı bir fedakarlık olarak görüyor hep. Fakat kendisinin benim için yaptıklarından haberi yok.

Bazen diyorum ki polis olmak zorunda mıyım? Artık bir çevrem var. Vasıfsız olsam bile belki bir meslek bulur, çalışırım. Her şey daha güzel olur. Sevdiğim kadına daha fazla vakit ayırırım. Kafamı dinlerim. Uykumdan kabusumda duyduğum silah sesleriyle uyanmam. Fakat geri dönüp baktığımda artık bunlar bana normal geliyor. Geceleri silah sesleri duyduğum kabusum artık rüyam oldu. Belimde silah olmaması beni korkutuyor. Kan görmek hoşuma gidiyor. Kaos görmek hoşuma gidiyor. Güçsüz olmak istemiyorum. Vazgeçemiyorum.




     Normalde daha önceden yazacaktım bu satırları fakat elim izin vermedi. Sağ elim anlamsız bir biçimde titriyordu. Şimdi biraz daha iyi. Fakat sağ elimle tabanca tutarken çok zorlanıyorum. Bir şekilde icabına bakmam gerekiyor. Hiç iyi değilim. Herkes uyur ama herkes yeni bir güne başlayamaz. Dünden kalana devam eder kimileri. Ben de onlardan biriyim. Neden mi?

Saçma bir oyunda mızıkçılık yaptım. Sevgilimi orada bırakıp sinirle uzaklaştım. Randy sikiği, evet sikiği, peşimden geldi. Evimde kafa dinlerken kafa ütülemeye başladı. Gitmemekte ısrarcı oldu. Ben de evden çıktım, ne halin varsa gör dedim. Depoya giderken bir sürü mesaj geliyordu. Bakmıyordum tabii. Depoya girdim, kanepeye uzandım. Açtım mesajları. Rika'dan hoşlandığını söyledi bana. O mesaj attıkça sinirlendim. Mesaj attıkça duvarları yumruklamaya başladım.

Kendime geldiğimde bir köşede, üstümde battaniye ağlıyordum. Bu satırları utanç içinde yazıyorum fakat sahip olduğum en değerli şeyin elimden gitmesine dayanamazdım. Yanıma geldi. Acının etkisiyle halüsinasyon görüyorum sandım. Paps geldi. Bana dolu gözlerle bakıyordu. Ellerime müdahale etti, sıkıca sarıldı.

Tam tarih veremeyeceğim, dokuz yaşında, abisiyle altlı üstlü ranzada her gece oyun oynadıktan sonra uyuyan bir velettim. Bir gece abim evde yoktu, sanırım halamlarda kalmak için Almanya'daydı. Emin değilim. Annem ve ben evde yalnızdık. Öyle bir fırtına vardı ki, korkudan kemiklerim titriyordu. Her yıldırım çaktıkça, toplum baskısıyla ağlamaz dedikleri çocuk sessiz sessiz gözyaşı döküyordu. O gece uyuyamayacağımı, bu yıldırımların bitmeyeceğini, bana bir şey olacağını düşünüyordum. Hiçlikte gibiydim. Annelerin hisleri olur ya, annem hissetmiş korktuğumu. Yanıma geldi ve yattı. O an benim için tüm fırtına dinmişti.

Sevenler birbirlerine yara izlerini gösterirler. İlk önce böyle yaparlar, hani, "sana ruhumu açmadan önce bil ki incinebilirim, seni incitebilirim" demek için. Paps da bütün bir ömrü, kendisiyle yaşayamayacağımı düşünüyordu. Bilmiyordu ki ben onu yaralarıyla seviyorum. Daha önceden Paps'a evlenme teklif ettiğimde hiçbir şey söylememişti. En azından ben bu olayı yaşadıktan sonra böyle yorumladım. Yanıma gelip fırtınamı dindirdi, evet. Başta bana acıdığı için kurdu sandığım cümleler bir süre sonra ciddiyete bindi. Evlilik teklifimi kabul ettiğini, her şeyin daha güzel olacağını... O kadar mutluydum ki, hatırlamıyorum bile. Ellerim ağrıdan sızlıyordu. Ağzım susuzluktan kupkuruydu. Gözyaşlarım her yerdeydi. Dudaklarım susuzluktan çatlamış, gözlerim ağlamaktan kan çanağı gibi olmuştu. Fakat o benim panzehirimdi. 



     Sabahın körü ve ben bunları tuvalette ağlaya ağlaya yazıyorum. Gayet normal bir geceydi, bir anda irkildi. Bir şey onu tetiklemiş olmalıydı. Paps ile uyudum, bir anda Paprika uyandı. Beni yatakta, ona sarılırken görünce korktu, bir anda yanımdan fırlayıp yatağın diğer ucuna geçti. Sırtını dönerek yatmaya devam etti. Anladım onun olduğunu. İçim içim ağlıyordu. Belki korkuyordu. Belki sonra unuturum diye yazıyorum. Paprika erkeklerden korkuyor. Hatta güvenmiyor. Olabildiğince uzak kalıyor, kaçıyor. Benden kaçmadı! Her şeyin farkında. İşlerin yüzüme güleceğini biliyordum. Tanrı bana jest yapıyor. Kendisiyle evleneceğimin farkındaydı. Bubu'dan sonra değer verdiği ilk kişi, sanırım benim. Şimdi papatya kokulumun yanına, yatmaya gidiyorum.




     Başım ağrıyor. DELİ GİBİ AĞRIYOR. KOCAMAN KOCAMAN YAZIYORUM HANİ. Rika hanımefendilerle tartıştım. Hayır, demokrasi denen bir şey var. Paps istiyor, Paprika istiyorsa, sen hayır desen bile iki evetle benimle evlenmek zorundasın! Böyle yazınca çok acımasız oldu. Fakat durum böyle. Rika bu evliliğin doğru bir karar olmadığını falan söyledi. Hayır tabii birbirimizden hoşlanıyoruz fakat erken olduğunu düşünüyor. İstemediği bir hayata katlanmak zorunda kalacağını söyledi. İçim içimi yerken bir yandan da seviniyordum. Üçünü bir arada mutlu edemezdim ya? Birisinin elini taşın altına koyması gerekiyordu. En olgunları koydu. Ayrıca tüm sevişmelerimizi de hatırlıyor. İnancı gereği yanlış olduğunu falan zırvaladı. Galiba benim inancım gereği de yanlış. Her neyse, evlenmemize müsaade etti. Onun izni olmasa sanırım bir şeyler boka sarabilirdi. He, bir de öpüştük. İlk defa. Onunla ilk defa. Harikaydı.

     Arbesbach ve Santana için vals! Evlendim. Mutluyum. Sanırım başka söylenecek hiçbir şey yok. Belki de var. Doğru karar mı, kesinlikle. Yirmi iki yaşında evlenen bir erkeğe her ne kadar çevrem aptalca bir hareketmiş gibi yaklaşsa da, insanların düşüncelerine göre hareket etmiyoruz sonuçta. Tabii evlilikten sonra gelen bazı can sıkıcı şeyler de oldu. Yalnızca birkaç kişinin katıldığı bir nikah, kimseyi davet etmedik. Fakat çevremizdekiler kendilerini davet etmediğimiz için epey kırılmış gibiydi. Aslında düğün yapmamak Paps ile ortak kararımızdı. O yüzden pek de önemsemiyorum yapmadığımız bir düğüne davet etmediğimiz için üzülenleri. Evlendikten sonra biraz Paps'ın söylemleri korkuttu beni. Göbeğin çıkacak falan. AMAN. Hiç göbeğim olmadı. Oturduğumda önümde top gibi bir şey dursun istemiyorum. Bir de şey var, şey! Paps bana evlenmeden bir hafta önce, sürekli kendisinin bana bir sürpriz yapacağından bahsediyordu. Bir insana sürpriz yapacağınızı söyleseniz meraktan yerinde duramaz. Ben on kat daha fazla duramıyordum. Çünkü sürprizin gerçekleşmesi için, Paps'a göre, benim doğru zamanda, doğru yerde, doğru şeyi yapmam gerekiyormuş. YAPAMADIM. Ne olduğunu bana hala söylemiyor. Kaçırdın diyor. Hevesim gitti diyor. Ne olursa olsun hatasının üzerine kara kara düşünen birisi değilimdir. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir. Bu düşünceyle kafamdan silsem, geçti gitti desem bile Paps bir şekilde konuyu batırdığım sürprize bağlayarak beni deli ediyor. Kızamıyorum haklı çünkü.

Sürprizi öğrendim. Mükemmeldi.



     Ben evlendim ya hemen evlenecek! Hammond kadar özenti bir adam görmedim. Motor alırım motor alır, krediye girerim krediye girer. Evlenirim evlenir! Ayrıca ilişkilerini de anlayamıyorum. Ne kafasındalar bunlar? Birbirlerine nefret kusarlar, beş dakika sonra barışırlar. Bazen öyle kavga ediyorlar ki aha, ayrılacaklar diyorum. Fakat yine barışıyorlar. Bir keresinde ölümüne kavga ettiler. Yarım saat sonra sosyal medyada yanak yanağa fotoğraf paylaşmışlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Zaten Peggy'e ayrı bir gıcığım. Bana, hangi ülkeydi hatırlamıyorum, oranın yöresel bir yemeğini yapacaktı... Neydi adı? Mantı. Mantı yapacaktı! Hala yapmadı. Her aklıma geldikçe hatırlatacağım. Çok güzel bir şeymiş, çok da iyi yaparmış. Söz verdi hala yapmadı.

     Creswell Oddy'i dövmüş. Ağzını yüzünü dağıtmış çocuğun. Doğru sarsılır ama yıkılmaz. Oddy de benim kadar eşinden korkan birisi. Belki tüm sayfaya bu konu ile ilgili yazı yazabilirdim ama daha önemlisi var. Alyssa meme kanseri olduğunu söyledi. İlişkileri nereye gidecek hiçbir fikrim yok. Paps, Paps sadece James'i düşünüyor. Çok seviyor onu. Alyssa'ya bir şey olursa James'e ne olacağı durumu onu sanırım çıldırtıyor. Bir de evlilikleri var. Hayır pek sağlıklı bir düşünce değil ama bu kadın doktor ve sanırım süreci de çok iyi kontrol eder diye düşünüyorum. Belki de geceleri endişeden uyuyamıyordur, bir şeyler yapmamız gerekiyordur diye düşünüyorum. Bilmiyorum. Çıkmazdayım yine.




PART IV (Side B)

     Webster birkaç gündür eşimle fısıldaşıp ondan para düdüklüyor. Hayır nedenini öğrenmek istediğimde söylemiyor, her ikisi de. Bildiğin göt oğlanı benim eşimden para alıyor. Kesin kandırıyor kızı. Kesin para vermezsen sahada süründürürüm bunu falan diyor. E haliyle benimki de kıyamıyor, veriyor. Çok kinlendim çavuş kılıklı piçe çok.

Ha sonradan öğrendim bunu şimdi yazayım dedim, Paps'a benim sahada yaşadıklarımı anlatıyormuş para karşılığında. Fırsatçı herif. Kingston bir bu iki yemin ederim. Çavuşluk maaşı nelerine yetmiyor akıl sır erdiremiyorum. Birisi departmandan su çalar diğeri para karşılığı dedikodu satar.   yarın bir kalem alayım mavi kötü gibi.YARIN KALEM AL



     Randy belki eli sikinde gezen birisi değil evet, ama bir hayat arkadaşına ihtiyacı olduğu kesin. Çok yalnız. Akşamları derdini dinleyecek yalnızca biz varız. Hayır amına koyayım derdi de bitmiyor ki turşunun. Sürekli bir şeyler sürekli bir şeyler. Ortadoğulular gibi sürekli etrafta kadın da arayamıyorum adama çünkü Paps görse sanacak ki kadınları dikizliyo‧ へ⊰ mürekkep bitti, şimdilik mavi kalemle idare edeceğim. Evet. Paps görse dikizliyorum sanacak. O yüzden onu da yapamıyorum. Bu kadar başarı, yalnız bir hayat. Bazen şu zenginlerin para ile her şeyi satın alamazsınız lafını biraz anlıyorum. Tamam belki Randy çok zengin değil ama her gece farklı kadınla yatacak parası olan bir insan, bu aşikar. Tamam belki her gece farklı kadınla yatacak parası da yok. Fakat yine de kadınlarla arada bir havuz partisi yapabilecek bir adam. Ama yapmıyor! Çünkü aşk arıyor, çok belli. Gözlerinde o var. Geçici bir şeyin peşinde değil.



     Mason baba olacağını söyledi. Paps da hemen gidip çocuğun doğumunda yardım etmek istedi. Kıyamam ya, ebe olmayı ne kadar seviyor. Çocuk sahibi olmayı ne ben ne o istiyor. Fakat eminim bir çocuğu olsa onu harika yetiştirir. Tabii ben de yetiştiririm. On sene sonra burayı okuduğumda umarım yanılmadığımı fark ederim! ---yazmadan edemeyeceğim. Placido villa almış ####. Kesin bir şeyler aşırdı bir yerlerden. Na' buraya yazdım, kesin.



     Karımın içine magnet koymuşlar bütün dramayı çekiyor. Hayır hep söyler ben kaostan besleniyorum falan diye hatta genel anlamda sever ama kimseye tahammülü yok, belli. Göt oğlanı Randy zaten felaket tellalı gibi. Adam ne zaman beni arasa kötü haber veriyor. Alo Sebastian, böyle böyle. Alo Sebastian birisi kaçırıldı. Alo Sebastian kaza yaptım. Alo Sebastian Oddy delirdi. Alo Sebastian beni Undertaker sanıyorlar. Alo Sebastian alo Sebastian! Belki uzun bir tatile ihtiyacımız var. Bilmiyorum. Paps insanların sorunlarıyla meşgul olmaktan çok yoruldu. Bunu fark edebiliyorum. Ah Paps, magnetli kekim.


     Hep arkadaş sayımın az olmasından yakınırdım. Meğer çevremde ne kadar konuştuğum insan varmış. Mosby, Skyler, Renzo, Niko, Aurora, Kumandall, Hill. Tamam belki dost değiliz ve aralarından bazıları pek düzgün, iyi ve doğru işlerle uğraşan adam değil fakat beni gördüklerinde selam veriyorlar.  49 yaşındaki evrak işlerinden sorumlu şişko memur da selam veriyor fakat o ayrı. İlk defa mesleğim dışında bu kadar insanla iletişime girdim. He bir de son zamanlarda iki tane şişman ortaya çıktı. Beni gördükleri yerde kucaklayıp götürüyorlar. En son çok pis bağırıp küfredeceğim.

Eklemeden edemeyeceğim pala bıyık ulrik ve macesteleri brjojnrn nasıl yazılıyor bilmiyorum ben kellogs diyorum, hah. Ney nasıl- --------- nasıl toparlayacağımı bilemedim. İki tane motorsikletçi. On numara insanlar. Daha önceden de tanıdığım birkaç motorcu vardı fakat kötü işlerle uğraşan, harleyciyiz diyip her boka bulaşan sonunda da kelepçeyi yiyen motorculardı onlar. Fakat Ulrik ve Kellogs amcalarım öyle değiller. Suratlarındaki masumiyetten belli oluyor. Kendince takılen iki adam, ha gerçi aynı ceketi giyen birkaç adam daha gördüm.



     "Bir insanın, başka fırsatları olmasına rağmen onları reddedip sürekli aynı kişiyle sevişmek istemesine, bu mutluluk verici duyguya aşk denirdi." Tabii böyle yazınca sanki etrafımda sevişebileceğim yüzlerce potansiyel kadın varmış gibi geliyor fakat bu söz benim için geçerli değil. Bu söz Paps için geçerli. Çünkü Vice şehrinin yakışıklı erkeklerinin her gördükleri kadına saniyesinde açılma gibi bir huyları var. Ayak üstü seks teklifi eden bile oluyordur, buna eminim. Fakat her şeye rağmen beni seviyor. Bunları yazdıkça ilk cümle daha çok anlam kazanıyor. kapı çalıyopizzam


     Bazı duyguların arkasında kocaman şeyler vardır aslında. Onlar küçük bitkiler gibidir. Sen onu küçük görürsün fakat çektiğin zaman kocaman bir kök çıkar içinden. Utangaçlık da tam olarak böyle. Aslında görünenden daha büyük, daha önemli bir şeydir. Aslında kötü bir şey de değildir utangaçlık, çünkü utangaçlık insanın özgüvensiz oluşundan değil, kişilikli oluşundan gelir. Paprika zamanında yaptığı şeyler için çok üzülüyor, çok utanıyor ve hatta çekiniyor. Kendisini özgüvensiz sanıyor.

Sen özgüvensiz değilsin. Sen tanıdığım en harika insansın. Hani bazen ben kötü birisiyim diyorsun ya? Sen kötü birisi değilsin. Sen geçmişte yaptıklarının bilincinde olan, bu durumun zaman zaman yasını tutan, benim tanıdığım en harika insansın. Her şey olabilirsin ama kesinlikle kötü bir insan değilsin. Belki hep yüzüne söyleyemiyorum ama benim için en değerli varlık sensin. Seni seviyorum.

« Son Düzenleme: 06.09.2020 02:36 Wrix »
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#327 - 06.09.2020 02:43
     Randy belki eli sikinde gezen birisi değil evet, ama bir hayat arkadaşına ihtiyacı olduğu kesin. Çok yalnız. Akşamları derdini dinleyecek yalnızca biz varız. Hayır amına koyayım derdi de bitmiyor ki turşunun. Sürekli bir şeyler sürekli bir şeyler. Ortadoğulular gibi sürekli etrafta kadın da arayamıyorum adama çünkü Paps görse sanacak ki kadınları dikizliyo‧ へ⊰ mürekkep bitti, şimdilik mavi kalemle idare edeceğim. Evet. Paps görse dikizliyorum sanacak. O yüzden onu da yapamıyorum. Bu kadar başarı, yalnız bir hayat. Bazen şu zenginlerin para ile her şeyi satın alamazsınız lafını biraz anlıyorum. Tamam belki Randy çok zengin değil ama her gece farklı kadınla yatacak parası olan bir insan, bu aşikar. Tamam belki her gece farklı kadınla yatacak parası da yok. Fakat yine de kadınlarla arada bir havuz partisi yapabilecek bir adam. Ama yapmıyor! Çünkü aşk arıyor, çok belli. Gözlerinde o var. Geçici bir şeyin peşinde değil.
Spoiler: GösterGizle





Çok yalnızım çok.

Part IV'ü çok bekledik ama değdi...  :o :o:o :o Okuduğum en iyi tanıtım!
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#328 - 06.09.2020 05:05
Yaşayan efsane! Kendisi canlandırmakla kalmıyor, bizi de içine sürüklüyor. Tebrik ederim.  :o
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#329 - 06.09.2020 05:16
Takipte olduğum, karakter gelişimini en beğendiğim karakterlerden bir tanesi. Rollere ayrı bir renk ve hava katıyor. Başarılar dilerim Ahmetcan...  :o
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok