Konu: Sebastian Arbesbach  (Okunma sayısı 18128 defa)

0 Üye0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

#120 - 24.07.2020 21:23
çok üzecekler garibimi
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#121 - 25.07.2020 08:04
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#122 - 25.07.2020 17:37

Spoiler: GösterGizle
« Son Düzenleme: 25.07.2020 17:45 Wrix »
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#123 - 26.07.2020 07:18



« Son Düzenleme: 26.07.2020 07:23 Wrix »
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#125 - 26.07.2020 15:39
Buraya sadece bunu bırakabilirim...


Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#126 - 26.07.2020 19:55

neşeli memur
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#127 - 27.07.2020 16:15
part I;
Spoiler: GösterGizle



Aradan bir hafta geçmişti. Yağmurlu bir gece yarısı, taksi çağırıp evinin önüne gittim. Telefonla onu aradım ve montunu giyip arka pencereden arka sokağa gelmesini, onu orada taksi ile beklediğimi söyledim. Kaçıyor muyuz diye sordu. Sadece montunu giyip gelmesini söyledim. Geldi, taksiye bindik. Taksiciye sahile sürmesini söyledim. Sahile yakın bir yerde indik, Leslie sürekli sorular soruyordu. İskeleye kadar elinden tutup yürüdüm, iskelenin ucuna geldiğimizde elini bırakıp karşıma aldım. Ayrılmamız gerektiğini, abileri yüzünden çok ağır dayak yediğimi ve işten kovulduğumu söyledim. Şehirden kaçma teklifini yine sundu bana. Yapamazdım, kaçamazdım. Söylemeye dilim varmıyordu. Ona bunun doğru olmayacağından bahsediyordum sadece. Cesaretsizliğimden, korkumdan kaçamadığımı söyleyemiyordum. Sözümü bitirdiğimde yere bakıyordu. Başını kaldırıp birkaç saniye bana baktı. Yürüyerek benden uzaklaşmaya başladı. Dur diyemedim, gitme diyemedim. Ağzım kelepçelendi. Tam anlamıyla boşluğa düştüm. Oyuncu ben, senarist ben ve maalesef yönetmen ben.









PART II

Benim için yeni bir sayfa açılıyordu. Leslie’den sonra elbet kız arkadaşı girişimim olmuştu. Birkaçından biber gazı yemiştim. Eline güvenenler tokat atmıştı. Olmamıştı, turuncu kafa sevmiyorlardı herhalde. Değişim dedim, değişmek istedim. Hayatımda ilk defa insanlar tarafından takdir edilmek, başarılı olabileceğimi görmelerini istedim. Niyetim mahalledeki Rebecca Hala’dan “afferin evladım.” elde etmek değildi. Niyetim, bu kadar vasıfsız bir göt oğlanının her şeye rağmen bir şeyler başarabileceğini göstermekti. Tüm bunların bir Elon Musk ve Steve Jobs belgeseli izledikten sonra aklıma gelmesi de işin cabası.

Şimdi o kısma geliyoruz, evet! Yoga yapan kavruk götlüden sokaklara hükmeden bir polis nasıl olduğum kısmına! Belki hüküm kısmında ufak abartı ve latifeler olabilir. Çok şey etmemek lazım. Her neyse, ne diyordum? Polislik. Sokak duvarlarında, duraklarda ve sosyal medyada genellikle hep “VCPD’YE KATIL” tarzında siktiri boktan ilanlar vardı. Google girdim, VCPD yazdım, 6. dönem akademi başvurularının açık olduğunu gördüm. İsmimi yazdırdım, gittim görüşmeye. Form doldurdum, bir de ne göreyim?! Adeladia Candello! İlkokul arkadaşım da polis olmak için oradaydı. En boktan hayat benimkisi olmayabilir diye bir düşünmedim değil tabii. Nasıl polis olduğumu kademe kademe anlatacak değilim. Süpersonik bir şey değil çünkü. Benimle birlikte yüzlerce kişi daha polis oldu. Ben bir şeyleri başarmak adına çabaladım ve akademiye ikinci girdim. Tabii bu bir tek çapraz apartmanda yaşayan Rebecca Hala’nın dikkatini çekti ve o “afferin evladım.” dedi.



Polislikte neredeyse sekizinci ayım dolacaktı. Apolet hırsı beni bitiriyordu. Açıkçası o kadar da bitirmiyordu. Departmanda gerçekten bir şeyler için çabalayan insanlar vardı. Ben de böyle bir insan olmayı istiyordum fakat, hani bazen, bir anda size bir heves gelir ve ders çalışmak istersiniz ya? Heh. İşte bende de polis olurken böyle bir heves varmış. Ayrıca donut yiyen götü büyük Amerikan polisleri yok, kaybolmuşlar. Donut yiyorum ama.


Öğlen saatlerinde uyanıyorum, otobüse binip departmana gidiyorum. Üniformamı giyip işime koyuluyorum. Akşam işim bitince, aynı mantıkta eve dönüyorum. Ha, bu arada Candello öldü. Yasını tutmak benim için çile gibiydi. Nerede kalmıştım? Evet, memurdum. Evli olmayanlardan. Akşam eve gidip papağanımla Netflix izliyoruz, pizza ile besleniyorum. Değişiklik adına bir şeyler yapmak istedim…

YAPTIM DA! İki arkadaşım mesai sonrası sana bir bira ısmarlayalım dediler. Acıdılar bana, bunu anlamayacak kadar geri zekalı değildim. Pek talihsiz bir olay oldu barda ve kalçamdan vuruldum. Aynı zamanda ilk defa silahımı ateşlemiştim! Eh, sonra ne mi oldu? Götüme pansuman yapıldı beş gün. Ben anlamıştım o zamanlar hayatım böyle olacak, kendimi sadece işime vereceğim, departmandaki kariyer yapmış polisler gibi olacağım diye. Memur III’lerden daha genç çavuşlar olabiliyordu. Bu iş kafa isteyen bir işti zira. Ben de böyle olurum diyordum, bir hafta öncesine kadar.

Motor satın aldım, epey dandik bir şey. Bazen duruyor kendi kendine, çözebilmiş değilim. Tamirci servet basmamı istiyor, yok ki hehe! Yol üzerinden geçerken bir bara uğramak istedim, Ocean Bar! Götüme pansuman yapan doktoru görünce mutlaka ziyaret edip teşekkür etmek şart oldu benim için. İndim, ağır ağır adımladım, kadının yanına geldim ve selam verdim. Alyssa Creswell, güzel bir doktor. Başarılı. Cidden kafası çalışıyor. Savaş alanı gibi olan kıçımı mısır tarlasına çevirdi saatler içinde. Sanırım bana sinir olduğu için sağlam bir dikiş izi bıraktı. Götünden vurulan diğer memurlarda böyle izler yok.

Barda bir kadın bana bakıyordu, evet sadece o bakıyordu. Ben bakmıyordum. Bir de yanında GYM’den fırlama bir bunak bir adam vardı. Yanıma yavaşça yaklaşıp, zamanında babamın bana kadınlar hakkında öğütler verirken kullandığı ses tonuyla bir şeyler söyledi. Gerçi babamın seviştiği tek kişi annem, o yüzden babamı umursamadığım gibi adamı da umursamadım. Heh, herif bana hatunun beni kestiğini, pas atmazsam şansımı kaybedeceğimi falan söyledi. Yok ya? Biber gazı plus TACİZ!!!!! Hiç gelemem o işlere amca, dur orada. Kadının miyop olup olmadığını düşünmeye başladım. Sonrasında miyopsa gözlüğü takana kadar takılırız düşüncesiyle kadınla sohbet etmeye başladım.

Deli raporu alacak kafaya nasıl geldim? Oraya gelmeden önce konuşmamız gereken bazı şeyler var. HER BAŞARILI POLİSİN ARKASINDA BİR KADIN VARDIR. Siktir (lan). Yok öyle bir şey.

Ben bir süreliğine meslekten uzaklaştırıldım. İdari bir ceza değildi, böyle gerekiyordu sadece. Ücretsiz izin gibi de düşünebilirsin. Biriyle tanıştım. Hammond, HEH! Hammond kadın değil. Fakat bana epey destek çıktı. Hatta öyle destek çıktı ki, bir etkinlikte Çavuş Nelson’un gay olup olmadığını sorduğumda Çavuş Nelson bunu duydu ve gelip beni tartakladı. Buna rağmen Hammond, elimi bırakmadı ve departmana girmem için çok çaba sarfetti. Belki de öyle gösterdi, durumları öyle lanse etti. Bilemeyeceğim.  Hammond şuan en yakın arkadaşım. Kardeşim gibi. Sanki melekler Candello yerine yeni birisini yolladılar.

Daha almadım ama bu alamayacağım anlamına gelmiyor. Deli raporundan bahsediyorum. Paprika Santana, deli. İnsanların rahatsızlığından bu şekilde bahsetmekten hiç hoşlanan birisi değilim aslında. Çoklu kişilik neyin öyle bir şey mi ne varmış işte. Üç kişiymiş. Ben biriyle tanıştım daha. Paps. Biraz sert ve özgüvenli. Hatta epey böyle. Sadece öpüşürken ve sevişirken utanıyor. Gerçi şu bahsettiğim Randy yarması -esas adı Randolph- bunun arkadaşı çıktı. Ne zaman bir şeyler yaşanacak gibi olsa tepemizde beliriyor. Guard. Guard derken cidden guard. Tek yumrukla birisini öbür tarafa gönderebilecek gücü var fakat vicdan edebiyatı yapıyor.

Paps, şimdilik yalnızca Paps, hayatımı şuan eşsiz kılıyor. Çok sık salakça şeyler yapıyoruz. Böyle bazen iki film karakteri birbirine aşık olur çok saçma-salak fakat samimi şeyler yaparlar ya? Cidden sanki biz onu yapıyoruz. Paps çok değişik birisi. Kendisini büyük bir şans olarak görüyorum. Aynı zamanda bir sınav. Zira Paps çok farklı tavırlar ve haller içerisine girebilen bir kadın ya da kız. Rapor girmeye üşenen bir polisin bir kadının bu hallerini çekebileceğini daha önceden düşünür müydünüz? Çekebilirmiş. Çünkü o kadın kendisini hayatında ilk defa bir bok torbası gibi değil de bir altınmış gibi hissettiriyor. "Gördüğüm en salak polissin, oyalanma Arbesbach!", "Sorumsuz Arbesbach!", "Yıkık Arsecshhscha!". Bunları duymaya alışmış bir bünye bir anda merkez bankası kıymeti görünce tutuluyor. Tabii Paps'a olan sevgimin yalnızca bana değer verdiği için oluştuğunu söylersem çok büyük haksızlık ederim. Çok şirin. Yüzü bazen domates gibi kızarıp bana benziyor, o anlarda onu yiyip bitiresim geliyor. Tamam bazen o şirin diye nitelendirdiğim kadınsı varlığın altından bilinçaltında şeytani ameller yatan bir canavar çıkabiliyor. Sahada kükreyen bir polis memurunu bir erkekle iki dakika fransız öpücüğü yapmaya zorlayabilen ve bunu başaran bir kadın. Sahada kükreyen polis memuru ben değilim. Ben miyavlıyorum.
-devamı gelecek-

#part III yakında


Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#128 - 27.07.2020 16:20
Harika.
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#129 - 27.07.2020 16:23
Harika.

Teşekkür ederim.

Şunu yeni sayfaya çıkarayım

part I;
Spoiler: GösterGizle



Aradan bir hafta geçmişti. Yağmurlu bir gece yarısı, taksi çağırıp evinin önüne gittim. Telefonla onu aradım ve montunu giyip arka pencereden arka sokağa gelmesini, onu orada taksi ile beklediğimi söyledim. Kaçıyor muyuz diye sordu. Sadece montunu giyip gelmesini söyledim. Geldi, taksiye bindik. Taksiciye sahile sürmesini söyledim. Sahile yakın bir yerde indik, Leslie sürekli sorular soruyordu. İskeleye kadar elinden tutup yürüdüm, iskelenin ucuna geldiğimizde elini bırakıp karşıma aldım. Ayrılmamız gerektiğini, abileri yüzünden çok ağır dayak yediğimi ve işten kovulduğumu söyledim. Şehirden kaçma teklifini yine sundu bana. Yapamazdım, kaçamazdım. Söylemeye dilim varmıyordu. Ona bunun doğru olmayacağından bahsediyordum sadece. Cesaretsizliğimden, korkumdan kaçamadığımı söyleyemiyordum. Sözümü bitirdiğimde yere bakıyordu. Başını kaldırıp birkaç saniye bana baktı. Yürüyerek benden uzaklaşmaya başladı. Dur diyemedim, gitme diyemedim. Ağzım kelepçelendi. Tam anlamıyla boşluğa düştüm. Oyuncu ben, senarist ben ve maalesef yönetmen ben.









PART II

Benim için yeni bir sayfa açılıyordu. Leslie’den sonra elbet kız arkadaşı girişimim olmuştu. Birkaçından biber gazı yemiştim. Eline güvenenler tokat atmıştı. Olmamıştı, turuncu kafa sevmiyorlardı herhalde. Değişim dedim, değişmek istedim. Hayatımda ilk defa insanlar tarafından takdir edilmek, başarılı olabileceğimi görmelerini istedim. Niyetim mahalledeki Rebecca Hala’dan “afferin evladım.” elde etmek değildi. Niyetim, bu kadar vasıfsız bir göt oğlanının her şeye rağmen bir şeyler başarabileceğini göstermekti. Tüm bunların bir Elon Musk ve Steve Jobs belgeseli izledikten sonra aklıma gelmesi de işin cabası.

Şimdi o kısma geliyoruz, evet! Yoga yapan kavruk götlüden sokaklara hükmeden bir polis nasıl olduğum kısmına! Belki hüküm kısmında ufak abartı ve latifeler olabilir. Çok şey etmemek lazım. Her neyse, ne diyordum? Polislik. Sokak duvarlarında, duraklarda ve sosyal medyada genellikle hep “VCPD’YE KATIL” tarzında siktiri boktan ilanlar vardı. Google girdim, VCPD yazdım, 6. dönem akademi başvurularının açık olduğunu gördüm. İsmimi yazdırdım, gittim görüşmeye. Form doldurdum, bir de ne göreyim?! Adeladia Candello! İlkokul arkadaşım da polis olmak için oradaydı. En boktan hayat benimkisi olmayabilir diye bir düşünmedim değil tabii. Nasıl polis olduğumu kademe kademe anlatacak değilim. Süpersonik bir şey değil çünkü. Benimle birlikte yüzlerce kişi daha polis oldu. Ben bir şeyleri başarmak adına çabaladım ve akademiye ikinci girdim. Tabii bu bir tek çapraz apartmanda yaşayan Rebecca Hala’nın dikkatini çekti ve o “afferin evladım.” dedi.



Polislikte neredeyse sekizinci ayım dolacaktı. Apolet hırsı beni bitiriyordu. Açıkçası o kadar da bitirmiyordu. Departmanda gerçekten bir şeyler için çabalayan insanlar vardı. Ben de böyle bir insan olmayı istiyordum fakat, hani bazen, bir anda size bir heves gelir ve ders çalışmak istersiniz ya? Heh. İşte bende de polis olurken böyle bir heves varmış. Ayrıca donut yiyen götü büyük Amerikan polisleri yok, kaybolmuşlar. Donut yiyorum ama.


Öğlen saatlerinde uyanıyorum, otobüse binip departmana gidiyorum. Üniformamı giyip işime koyuluyorum. Akşam işim bitince, aynı mantıkta eve dönüyorum. Ha, bu arada Candello öldü. Yasını tutmak benim için çile gibiydi. Nerede kalmıştım? Evet, memurdum. Evli olmayanlardan. Akşam eve gidip papağanımla Netflix izliyoruz, pizza ile besleniyorum. Değişiklik adına bir şeyler yapmak istedim…

YAPTIM DA! İki arkadaşım mesai sonrası sana bir bira ısmarlayalım dediler. Acıdılar bana, bunu anlamayacak kadar geri zekalı değildim. Pek talihsiz bir olay oldu barda ve kalçamdan vuruldum. Aynı zamanda ilk defa silahımı ateşlemiştim! Eh, sonra ne mi oldu? Götüme pansuman yapıldı beş gün. Ben anlamıştım o zamanlar hayatım böyle olacak, kendimi sadece işime vereceğim, departmandaki kariyer yapmış polisler gibi olacağım diye. Memur III’lerden daha genç çavuşlar olabiliyordu. Bu iş kafa isteyen bir işti zira. Ben de böyle olurum diyordum, bir hafta öncesine kadar.

Motor satın aldım, epey dandik bir şey. Bazen duruyor kendi kendine, çözebilmiş değilim. Tamirci servet basmamı istiyor, yok ki hehe! Yol üzerinden geçerken bir bara uğramak istedim, Ocean Bar! Götüme pansuman yapan doktoru görünce mutlaka ziyaret edip teşekkür etmek şart oldu benim için. İndim, ağır ağır adımladım, kadının yanına geldim ve selam verdim. Alyssa Creswell, güzel bir doktor. Başarılı. Cidden kafası çalışıyor. Savaş alanı gibi olan kıçımı mısır tarlasına çevirdi saatler içinde. Sanırım bana sinir olduğu için sağlam bir dikiş izi bıraktı. Götünden vurulan diğer memurlarda böyle izler yok.

Barda bir kadın bana bakıyordu, evet sadece o bakıyordu. Ben bakmıyordum. Bir de yanında GYM’den fırlama bir bunak bir adam vardı. Yanıma yavaşça yaklaşıp, zamanında babamın bana kadınlar hakkında öğütler verirken kullandığı ses tonuyla bir şeyler söyledi. Gerçi babamın seviştiği tek kişi annem, o yüzden babamı umursamadığım gibi adamı da umursamadım. Heh, herif bana hatunun beni kestiğini, pas atmazsam şansımı kaybedeceğimi falan söyledi. Yok ya? Biber gazı plus TACİZ!!!!! Hiç gelemem o işlere amca, dur orada. Kadının miyop olup olmadığını düşünmeye başladım. Sonrasında miyopsa gözlüğü takana kadar takılırız düşüncesiyle kadınla sohbet etmeye başladım.

Deli raporu alacak kafaya nasıl geldim? Oraya gelmeden önce konuşmamız gereken bazı şeyler var. HER BAŞARILI POLİSİN ARKASINDA BİR KADIN VARDIR. Siktir (lan). Yok öyle bir şey.

Ben bir süreliğine meslekten uzaklaştırıldım. İdari bir ceza değildi, böyle gerekiyordu sadece. Ücretsiz izin gibi de düşünebilirsin. Biriyle tanıştım. Hammond, HEH! Hammond kadın değil. Fakat bana epey destek çıktı. Hatta öyle destek çıktı ki, bir etkinlikte Çavuş Nelson’un gay olup olmadığını sorduğumda Çavuş Nelson bunu duydu ve gelip beni tartakladı. Buna rağmen Hammond, elimi bırakmadı ve departmana girmem için çok çaba sarfetti. Belki de öyle gösterdi, durumları öyle lanse etti. Bilemeyeceğim.  Hammond şuan en yakın arkadaşım. Kardeşim gibi. Sanki melekler Candello yerine yeni birisini yolladılar.

Daha almadım ama bu alamayacağım anlamına gelmiyor. Deli raporundan bahsediyorum. Paprika Santana, deli. İnsanların rahatsızlığından bu şekilde bahsetmekten hiç hoşlanan birisi değilim aslında. Çoklu kişilik neyin öyle bir şey mi ne varmış işte. Üç kişiymiş. Ben biriyle tanıştım daha. Paps. Biraz sert ve özgüvenli. Hatta epey böyle. Sadece öpüşürken ve sevişirken utanıyor. Gerçi şu bahsettiğim Randy yarması -esas adı Randolph- bunun arkadaşı çıktı. Ne zaman bir şeyler yaşanacak gibi olsa tepemizde beliriyor. Guard. Guard derken cidden guard. Tek yumrukla birisini öbür tarafa gönderebilecek gücü var fakat vicdan edebiyatı yapıyor.

Paps, şimdilik yalnızca Paps, hayatımı şuan eşsiz kılıyor. Çok sık salakça şeyler yapıyoruz. Böyle bazen iki film karakteri birbirine aşık olur çok saçma-salak fakat samimi şeyler yaparlar ya? Cidden sanki biz onu yapıyoruz. Paps çok değişik birisi. Kendisini büyük bir şans olarak görüyorum. Aynı zamanda bir sınav. Zira Paps çok farklı tavırlar ve haller içerisine girebilen bir kadın ya da kız. Rapor girmeye üşenen bir polisin bir kadının bu hallerini çekebileceğini daha önceden düşünür müydünüz? Çekebilirmiş. Çünkü o kadın kendisini hayatında ilk defa bir bok torbası gibi değil de bir altınmış gibi hissettiriyor. "Gördüğüm en salak polissin, oyalanma Arbesbach!", "Sorumsuz Arbesbach!", "Yıkık Arsecshhscha!". Bunları duymaya alışmış bir bünye bir anda merkez bankası kıymeti görünce tutuluyor. Tabii Paps'a olan sevgimin yalnızca bana değer verdiği için oluştuğunu söylersem çok büyük haksızlık ederim. Çok şirin. Yüzü bazen domates gibi kızarıp bana benziyor, o anlarda onu yiyip bitiresim geliyor. Tamam bazen o şirin diye nitelendirdiğim kadınsı varlığın altından bilinçaltında şeytani ameller yatan bir canavar çıkabiliyor. Sahada kükreyen bir polis memurunu bir erkekle iki dakika fransız öpücüğü yapmaya zorlayabilen ve bunu başaran bir kadın. Sahada kükreyen polis memuru ben değilim. Ben miyavlıyorum.
-devamı gelecek-

#part III yakında


Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok