Viski
Viski içimi konusunda genelde su eklenmez, düşüncesi vardır. Ancak bu düşünce yanlıştır. Alkol oranı yüksek olan viskilerin içimleri sırasında alışkın olmayanlar boğazlarında bir yanma hisseder. Bu yanma hissi, çoğu zaman içeceğin tadını alamamaya neden olur. Viski aromalarının ortaya çıkması için belli bir miktarda su eklemesi yapılabilir.
Viski içine su eklemek ile buz eklemek aynı şey değildir. Buz viskinin ısısını düşürürken aromalarını ortaya çıkarmaz. Eğer sadece viskinin ısısını düşürmek isterseniz bir kaç buz küpü eklemesi yapabilirsiniz. Ancak hem ısısını düşürmek hem de aromasını ortaya çıkarmak için su eklemesi yapmak isterseniz, soğuk su eklemesi yapabilirsiniz.
Viski içerken kullanılan bardak da çok önemlidir. Özel geniş, viski bardakları ile yudum yudum içilen viskinin tadını başka hiç bir bardakta alamazsınız. Viski aslında geniş ağızlı düz belli kısa bardakta değil "glencairn veya copita nosing" adı verilen, ağıza doğru daralan (ki bu aromanın uçmasını en aza indirir.) kısa, minik bir kadehte veya kadehsiz bir bardakta içilir. Özel geniş bardaklar popüler olarak kullanılsa da bu tipteki bardaktan içilmesidir.
Bu özel içeceğin yanında meze olarak fındık, fıstık, kaju fıstığı gibi tuzlu kuruyemişlerden tüketebilirsiniz. Eğer tuzlu yerine tatlı bir şeyler yemek isterseniz, bitter ya da sütlü çikolata da tüketebilirsiniz.
Viskiyi kola ile birlikte karıştırarak da içebilirsiniz. Bu şekilde tüketiminde de yanında çikolata ile birlikte çok hoş bir ikili oluşturuyor.
Bourbon viski: Tahılların mayalandırılmasından sonra sadece bir kere damıtılması ile elde edilir. Genelde ABD’de üretilen viskiler bu şekildedir.
Scotch viski: Mayalamanın ardından iki kere damıtılır. Yapım aşamasında kullanılan tahıllar damıtılmadan önce açık ateşte kurutulur. Bu sırada ateşin dumanı tahıllara siner. Bu viski çeşitlerinde içim sırasında hafif bir yanık kokusu hissedilebilir.
Irish viski: Bu viskinin yapımında tahılları kurutmak için saç ateşinde tahıllar kurutulur. Ateşe maruz kalmadığı için duman kokusu sinmez ve içim sırasında daha hoş aromalar gelir. Damıtma aşamasında ise üç kere damıtılır.
Tekila
Bütün kaliteli alkollerde olduğu gibi Tekila da yıllandıkça tadı güzelleşen içkiler arasında yer almaktadır.
Tekilanın bekletildiği tanklara göre aroması ve rengi değişiklik göstermektedir ve yaklaşık olarak %45 oranında alkol içermektedir.
Alkol oranı bakımından oldukça yüksek bir içki türüdür.
Bekletildiği zamanına göre 3 tür tekila çeşidi vardır.
Silver: 1-2 ay dinlendirilmiş
Reposado: 2 – 6 ay dinlendirilmiş
Anejo: 1 – 3 yıl dinlendirilmiş
İyi bir tekilanın maliyeti oldukça yüksek olmasına karşılık, her bir yudumunda aldığımız tat son derece ilginç ve karmaşıktır.
Tekila deyince herkesin aklına hemen tuz ve limon gelir.
İlk olarak elimizi hafifçe ıslatırız ya limon ile ya da suyla.
Islattığımız kısma tuz dökeriz.
Sonra tuzu yalar ve ardından ufak shot bardaklarında servis edilen tekilayı içeriz.
Tekiladan sonra ise dilimlenmiş limonu yeriz.
Gerek tuz gerekse limon, tekilanın alkol yakıcılığını ve sert tadını yumuşatırken diğer taraftan da asit ve alkali oranlarının dengelenmesine yardımcı oluyor.
Genellikle sek olarak içilse de çeşitli kokteyllerde de kullanılır.
Yukarıda da bahsettiğim gibi alkol oranı yüksek bir içki olduğu için tekila içtikten sonra çok fazla hareket edersek alkolün kana karışması hızlı bir şekilde olabilir ve siz hareket ettikçe tekilanın alkolü aniden kana karışacağından çarpma ihtimali yükselir.
Bu yüzden buna dikkat etmemiz gerekmektedir.
Tekilanın en iyi tarafı herhalde ertesi güne baş ağrısı yapmamasıdır.
Bu sebepten de oldukça tercih edilen bir içki türüdür.
Şarap
Sek (Dry) Şaraplar
Tam bir fermantasyona uğramış, tadında tatlılık duyulmayan şeker oranı % 0 veya 0,4
oranındaki beyaz, kırmızı, pembe ve köpüklü şaraplardır. Diğer şaraplara göre daha az
kükürt dioksit ve sorbik asit içerir.
Dömisek Şaraplar (Medium)
Fermantasyonu geniş ölçüde ilerlemiş olmakla beraber hafif tatlılık duyulan beyaz,
kırmızı, pembe ve köpüklü şaraplardır. Dömisek şarapların şeker oranı % 0,5 ile 2 arasında
değişir.
Sek şaraplardan daha fazla kükürt dioksit ve sorbik asit içerir. Dömisek şaraplar, sek
şarapların içine mitsel alkol karıştırılmış şıra katılarak da yapılabilir.
Tatlı Şaraplar (Sweet)
Tatlı şarapları kendi aralarında 3 gruba ayırmak mümkündür:
–Tabii Tatlı Şaraplar: Kesilmiş oluğun taze üzümleri bir süre sap ve sazlar üstünde
bekletmek suretiyle iyice olugunlaştırılan üzümlerin işlenmesiyle yapılan ve tatlılıkları
üzümün kendi şekerinden gelen, içine ayrıca pekmez veya alkol katılmamış
şaraplardır. Tabii tatlı şarapların alkol oranı %14’dür.
Mitsel Şarapları: Taze üzüm mayşesine (Cibre şırasına) doğrudan doğruya en az
%16,5 sağ alkol katılmasıyla, yahut kısmi bir fermantasyondan sonra içine alkol
katılarak alkol derecesi en az 16,5’a çıkarılmış tatlı şaraplardır.
Likör (Çerez) Şaraplar: Fermantasyon sırasında veya sonradan vakum pekmezi ve
gerekirse saf alkol katılarak alkol oranını %17,5’e çıkarılan şaraplardır. Likör
şaraplarının litresinde en az 50 gr şeker bulunur.
Şarapları renklerine göre 3 şekilde ayırabiliriz;
Kırmızı Şarap
Pembe Şarap
Beyaz Şarap
Kuvvetli ve baskın tatlı bir yemekle kuvvetli bir şarap seçiniz.
Hafif bir yemekle hafif bir şarap tercih ediniz.
Çok yağlı, sirkeli veya limonlu yemeklerle şarap uyuşturmak zordur. bu tip yemeklerle şarap içmekten kaçınınız.
Sofrada ilk olarak genç, daha sonra olgun ve en son olarak yıllanmış şarapları içiniz.
Şarapların büyük bölümü satın aldığınızda içilmeye hazırlardır.
Yeni bir şişeye başlarken mutlaka kadehlerinizi değiştiriniz.
Beyaz etle beyaz şarap, kırmızı etle kırmızı şarap genellemesi çok katıdır. bu aşamada damak tadınız doğrultusunda seçiminizi yapınız.
Kırmızı şaraptan önce beyaz şarap, kuvvetli şaraptan önce hafif şarap, zengin ve kompleks şaraptan önce basit şarapları içiniz.
Karafa sadece kırmızı şarap konur, içmeyeceğiniz şarapla yemek yapmayın.
Pembe şarap sadece sıcak havada içilir.
Şaraba buz konmaz, şarabın bardağının gövdesinden tutmayın.
Cin
Cin sert tadı dolayısıyla tek başına içimi tercih edilmeyen bir içkidir. 19. yüzyıl boyu cin sek olarak tüketilmişse de günümüzde daha çok kokteyllerin ana maddesini oluşturan bir içkidir.
Cin, en yaygın şekilde tonikle tüketilir. Bunun için çok uzun olmayan normalden daha tombul bir cam bardak kullanabilirsiniz. İçine birkaç parça buz atın. Ardından yaklaşık 30 gram cin ekleyin. Eklediğiniz cinin ¼’ü kadar lime ya da limon suyu ekleyin. Eklediğiniz cinin 3 katı oranında da tonik koyun. Bardağınızın kenarına koyduğunuz bir dilim limonla cin tonik servise hazırdır.
Tom Collins yönteminde ise, shaker’a ihtiyacınız olacak. Kabı yarısına kadar buzla doldurun.
Yaklaşık 40 gram cin ekleyin. Üzerine 30 gram lime ya da limon suyu koyun. İyice salladıktan sonra bardağınıza dökün ve az bir miktar soda ekleyin. İyice karıştırdıktan sonra içine maraşino kirazı ve bir ince dilim portakal koyarak servise hazır hale getirin.
Cin Fizz yöntemi için, shaker’ı yarısına kadar buzla doldurun. 30 gram lime suyu ekleyin. Ardından 1 çay kaşığı pudra şekeri ekleyin. Üzerine 40 gram kadar cin koyun. İyice karıştırdıktan sonra martini bardağında servis edin.
Gibson yönteminde, kadehinizi (tercihen martini kadehi) yarısına kadar buzla doldurun ve buzları bardağa iyice yerleştirin. Ardından shaker’a 60 gram cin ve 10-20 gram vermut şarabı ekleyin, karıştırın. Kadehinizdeki buzları dökün ve soğumuş kadehinize karışımınızı boşaltın. İçine 1 adet kokteyl soğanı koyarak servis edin.
Şampanya
Şampanya türleri içerdikleri şeker oranlarına göre brüt, ekstra brüt, ekstra sek, kullanılan üzümlerin mahsul kalitelerine göre ise Vintage Şampanya, Non-Vintage Şampanya ve Blanc de Blancs Şampanya olarak sıralanır.
Vintage Şampanya: Özel bir yıla ait iyi mahsul veren üzümlerden yapılan şampanya çeşididir. Mahsul tarihi özellikle etiketinde belirtilir.
Non-Vintage Şampanya: Farklı mahsul yıllarına ait üzümlerden üretilen şampanya türüdür. Mahsullerin toplandığı tarih şişelerin üzerinde belirtilmez.
Blanc dee Blancks Şampanya: Bu şampanya türü ise sadece kaliteli beyaz üzümlerden üretilir.
Öncelike şampanyanın patlatılarak açılması önerilmez. Bu patlatma geleneği 1967 yılında Formula 1 yarışlarında başlamış ve daha sonra tüm kutlamalarda kullanılmıştır. Bu yöntem doğru olarak kabul edilmez. Çok özel üzümler kullanılarak zahmetli bir yapım aşamasından geçerek üretilen şampanyanın bir damlasının dahi ziyan olması saygısızlık olarak görülür.
Şampanyanın ilk önce jelatin kısmı çıkartılır. Mantarın atmaması için tutturulan metal aparat yavaşça sökülür. Şampanya şişesi çevrilerek (mantar değil) yavaşça mantar tıpa çıkartılır ve flüt kadehlerde soğuk olarak içilir. Şampanyayı açarken çalkalanmamasına dikkat edilir. Aksi takdirde mantar birden patlar ve şampanyanın 3’te 1’lik kısmı ziyan olur.
Şampanyanın sıcaklığı yaklaşık olarak 6-7 derece arasında olmalıdır. Buzlukta soğutulması önerilmez. Eğer şok olarak soğutulması gerekiyorsa buzlu kovaya koymak yeterli olacaktır.
Şampanya kadehi ortasından tutulmaz. Soğuk olarak içilmesi gerektiği için elin sıcaklığı şampanyayı ısıtacaktır. Bunu önlemek için şampanya bardağının altından tutularak içilmesi gerekir.
Şampanya Dünya’da en çok havyarla birlikte içilir. Onun dışında kanepe, kuru yemiş gibi aperatif yiyeceklerle ve daha çok kutlamalarda tüketildiği için yanında pasta, föndü gibi tatlı yiyeceklerle de tüketilebilinir.
Şampanyanın bir diğer özelliği ise günün her saatinde içilebilen tek şarap çeşidi olmasıdır. Avrupa’da ve özellikle Fransa’da öğle yemeklerinde sıkça tüketilir.
Rom
Silver ya da beyaz rom olarak da bilinen light rum, adından da anlaşılacağı gibi berrak ve hafif aromaya sahip; kendine özgü tadı olan rom çeşididir. Çelik depolarda veya sade fıçılarda yıllandırılma süresi 1-3 yıldır. Light rum bilinen birçok kokteylin taban içkisidir. Mojito, Cuba Libre, Mai Tai, Pinecolada gibi kokteyller romla hazırlanır.
Golden rum(altın rom) sarı ya da açık kahve renge sahip, fıçılarda bekletilme süresi light rom’a göre biraz daha uzun, aromalandırılmış rom çeşididir. Genellikle sek içilir.
En çok bilinen diğer rom çeşidi dark rom’dur. Kokusu, aroması ve rengi ile light rom’dan ayırt edilebilir özelliklere sahiptir. 3-8 yıl yakılmış meşe fıçılarda dinlendirildikten sonra şişelenir. Adından da anlaşılacağı gibi dinlendirilme sürelerine ve aromalarına göre rengi sarıdan koyu toprak rengine göre değişiklik gösterir. Siyah rom olarak bilinen romlar karamel, baharat, vanilya gibi aromalarla tatlandırılır. Dark rom ve aromalı siyah rom sek içilir.
Rom şişesi oda sıcaklığında muhafaza edilmelidir. Farklı şekillerde içilebilir.
Rom Nasıl Servis Edilir?
Poor Rom( Sade Rom) : Küçük viski bardağına 4 cl rom koyarak içilir.
Rom On The Rocks: On the rocks olarak tabir edilen ağzı açık ve küçük viski bardağına 4 cl. Rom konur. İçine 4-5 parça küp buz atılır.
Rom and Water: Viski Tumbler bardağı ya da hacıyatmaz viski bardağına 4 cl rom, 2-3 parça buz konur. İstenen miktara göre şişe suyu ilave edilir. Genellikle İngilizler romu bu şekilde içerler.
Bira
Lager: Alman birası. Az alkollü ve içimi kolay. Açık sarı renkli. En çok içilen bira lagerdir. Bir Bavyeralı ortalama senede 240 litre lager tüketiyor! Almanlar birayı sadece su, arpa, maya ve şerbetçiotundan üretiyorlar. Bunun dışında aromatik otlar veya başka bir madde katmıyorlar.
Ale: İngiliz birası. Orta alkollü. Lagerden daha koyu renkli. Arpa yüksek sıcaklıkta kavruluyor ve mayalandırılıyor. Şerbetçiotu geç ekleniyor.
Bock: Lagerden daha yüksek alkollü olan alman birası. biraz daha koyu renkli.
Geuze: Belçika birası. En aromatik biralardan. İçindeki meyankökü rengi koyulaştırıyor ve hafif kola tadı veriyor.
Stout: İrlanda/İskoç/İngiliz birası. Rengi siyaha yakın, orta/yüksek alkollü bira. İçimi çok kolay değil. Ağızda hafif bir tütsü veya kızarmış ekmek tadı bırakıyor.
Pilsener: Çekoslovakya'nın Pilsen kentinden alıyor ismini. Aslında Lagere çok benziyor ancak rengi biraz daha koyu ve alkol oranı daha yüksek.
Bir çok kişinin bildiği gibi, birayı bardağa köpüksüz boşaltmak bir maharet değildir, aksine biranın tadının gizli kalmasına yol açar. Köpüğü biranın içindeki gazlar oluşturur ve bu köpük biranın içindeki şerbetçiotu kokusu ve tadının ortaya çıkmasına yardımcı olur.
Bira mezesi -her zevke göre değişmekle birlikte- en çok tercih edileni tuzlu kavrulmuş fıstıktır. Bunun yanında patates kızartması/cipsi, mısır cipsi, tuzlu kuruyemiş de iyi uyum sağlar.
Her biranın kendine özgü bir aroması bulunuyor. Bu aromalar kullanılan suyun cinsi ile, şerbetçiotu cinsi ve miktarı ile, kullanılan malt cinsi ile veya arpanın kavrulma derecesiyle değişebiliyor.
Diğer içkilere oranla hafif bir içki olması nedeniyle, bira hemen her yerde ve zamanda içilebilir. Sert içkilerin aksine öğle saatlerinde deniz kıyısında da içebilirsiniz, gece bir barda da.