Dün gece Temple’nin sessiz köşesinde, genç memurlara sahada hayati bir ders verdim.
Bazen bir operasyonu başarıya ulaştıran şey, parmağınızın tetiğe ne kadar hızlı gittiği değil;
karar anında kafanızın ne kadar berrak olduğudur.
Omuz omuza görev yapan her memur, birbirinin canından sorumludur.
Birinin tereddütü, diğerinin mezar taşı olabilir.
O yüzden gençlere şunu söyledim:
“Silahı eline almak kolaydır.
Ama ne zaman kullanacağını bilmek, gerçek polisin sınavıdır.”
O an onların gözlerindeki ciddiyeti gördüm.
Belki bir gün, aynı sözler onların hayatını kurtaracak.