3 Üye ve 57 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Vice şehrinde yeni yapılanmaya başlayan Stonewell mafyası, ilk bakışta güçlü bir isim gibi görünse de aslında sahada eli ayağı pek yoktu. Pablo Stonewell, suit takımlar içinde, lüks otellerde ve antikacılarla dolu salonlarda boy gösterirken, sokaklarda kendi adına hareket edecek sağlam bir ekip bulamamanın sıkıntısını hissediyordu. Vice’ın dinamikleri Londra’ya benzemezdi; burada hayatta kalmanın yolu, eli silah tutan, sokakta sözü geçen gençlerden geçiyordu. İşte bu noktada Pablo, gözü yeniden Birleşik Krallık’a çevirdi.İngiltere’deki bağlantılarından en değerlisi, favori antikacısı Michael Dwainstar’dı. Michael, asilzade bir çizgide yaşamak isteyen ama oğullarının farklı hayat tarzları nedeniyle sürekli huzursuz olan bir adamdı. Pablo’yla yaptığı görüşmede oğullarının aristokrat görünümlerden uzaklaştığını, sanatın ve sokak yaşamının içine karıştıklarını açıkça dile getirdi. Özellikle küçük oğlu Arkell’den söz ederken hem endişe hem de gizli bir gurur taşıyordu. Michael’in gözünde Arkell, adeta Londra’nın gri gökyüzünü ve kasvetli iklimini kişiliğinde taşıyan bir gençti.Alıntı yapılan: BritanyaArkell Dwainstar, Michael’in en küçük evladı olarak farklı bir yola sapmıştı. Babasının antikacılık ve kültürel miras üzerine kurduğu dünyasından uzaklaşmış, sokakların, rap stüdyolarının ve illegal işlerin içine doğrudan dalmıştı. Pablo Stonewell ile ilk telefon görüşmesi gerçekleştiğinde Arkell’in soğuk ve mesafeli tavrı, Vice’ta alışılmadık bir etki bıraktı. Pablo, genç adamın sözlerindeki keskinliği hissetmişti. Bu soğukluğun altında, Londra’nın çürük düzenine karşı şekillenmiş bir hırs vardı.Arkell’in Vice şehrine yönelmesinde bir başka etken de kuzenleri Tristan ve Kieron’un hayatlarını orada kaybetmiş olmalarıydı. Her ikisi de genç yaşta Vice’ın acımasız sokaklarında vurulmuştu. Arkell, onların adını dahi ağzına almak istemese de her adımında bu kayıpların gölgesini taşıyordu. Ailesinden uzak, babasının arzu ettiği aristokratik hayattan çok farklı bir geleceğe yürürken, Tristan ve Kieron’un kaybı onu daha da katılaştırdı. Onların ölümünü bir intikam yeminine dönüştürmedi belki ama bu acıyı içinde saklayarak Vice’a yönelmekten de geri durmadı.Alıntı yapılan: KILLTHEMALLArkell’in en güçlü kozu, yıllardır parçası olduğu KILLTHEMALL grubuydu. Bu yapı, Londra’nın arka sokaklarında bir plak şirketi gibi doğmuş ama kısa sürede sokak kültürüyle iç içe geçmiş bir kolektife dönüşmüştü. Rapçiler, prodüktörler, DJ’ler ve sokak sanatçıları aynı çatı altında toplanmıştı. Ama dışarıdan görüldüğü kadar masum değildi; grubun üyelerinin sicilleri kabarıktı, kavgalar, uyuşturucu bağlantıları ve silahlı çatışmalar haber sayfalarına defalarca yansımıştı. Özellikle Camden News, Arkell ve arkadaşlarının isimlerini sık sık manşete taşımıştı.Pablo Stonewell’in teklifi Arkell’in önünde yeni bir kapı açtı. KILLTHEMALL’u bir plak şirketi olarak bırakmak yerine, Vice’ta Stonewell mafyasının saha ekibi haline getirmek onun stratejisiydi. Bu dönüşüm sancılı geçti. Londra’daki tüm hisselerini satışa çıkardı, yoluna devam etmek istemeyen birkaç rapperı başka stüdyolara devretti. Onu tanıyanlar bu kararı “ihanet” olarak gördü, ama Arkell kararlıydı. KILLTHEMALL’u sahneden çekip sokaklara indiriyordu.Vice’a adım attığında yanına sadece sanatçıları değil, silah tutmayı bilen dostlarını da almıştı. Drexton “Drex” Hale, rap sahnesinde sahneye çıkan biri olmaktan çok daha fazlasıydı; sokakta atıcılığıyla biliniyordu. Lamar “Spookz” Greene, prodüktörlüğün yanında uyuşturucu işlerinde uzmanlaşmıştı. Jayvon “Cuts” Miller ise DJ kabininden çıkıp kara para akışını kontrol eden isim haline geldi. Onlar artık müzik ekipmanı taşımıyor, silah ve malzeme taşıyordu.KILLTHEMALL böylece Londra’daki adını tamamen bitirdi, ama Vice’ta yeni bir kimlik kazandı. Bu artık bir plak şirketi değil, Stonewell mafyasının en sert saha ekibiydi. Arkell, kuzenlerinin hatırasını kalbinde taşısa da Vice’ın acımasız dünyasına doğru ilerlerken tek bir şeyden emindi: Bu yolculuk, geri dönüşsüzdü.
Arkell Dwainstar, Michael’in en küçük evladı olarak farklı bir yola sapmıştı. Babasının antikacılık ve kültürel miras üzerine kurduğu dünyasından uzaklaşmış, sokakların, rap stüdyolarının ve illegal işlerin içine doğrudan dalmıştı. Pablo Stonewell ile ilk telefon görüşmesi gerçekleştiğinde Arkell’in soğuk ve mesafeli tavrı, Vice’ta alışılmadık bir etki bıraktı. Pablo, genç adamın sözlerindeki keskinliği hissetmişti. Bu soğukluğun altında, Londra’nın çürük düzenine karşı şekillenmiş bir hırs vardı.Arkell’in Vice şehrine yönelmesinde bir başka etken de kuzenleri Tristan ve Kieron’un hayatlarını orada kaybetmiş olmalarıydı. Her ikisi de genç yaşta Vice’ın acımasız sokaklarında vurulmuştu. Arkell, onların adını dahi ağzına almak istemese de her adımında bu kayıpların gölgesini taşıyordu. Ailesinden uzak, babasının arzu ettiği aristokratik hayattan çok farklı bir geleceğe yürürken, Tristan ve Kieron’un kaybı onu daha da katılaştırdı. Onların ölümünü bir intikam yeminine dönüştürmedi belki ama bu acıyı içinde saklayarak Vice’a yönelmekten de geri durmadı.Alıntı yapılan: KILLTHEMALLArkell’in en güçlü kozu, yıllardır parçası olduğu KILLTHEMALL grubuydu. Bu yapı, Londra’nın arka sokaklarında bir plak şirketi gibi doğmuş ama kısa sürede sokak kültürüyle iç içe geçmiş bir kolektife dönüşmüştü. Rapçiler, prodüktörler, DJ’ler ve sokak sanatçıları aynı çatı altında toplanmıştı. Ama dışarıdan görüldüğü kadar masum değildi; grubun üyelerinin sicilleri kabarıktı, kavgalar, uyuşturucu bağlantıları ve silahlı çatışmalar haber sayfalarına defalarca yansımıştı. Özellikle Camden News, Arkell ve arkadaşlarının isimlerini sık sık manşete taşımıştı.Pablo Stonewell’in teklifi Arkell’in önünde yeni bir kapı açtı. KILLTHEMALL’u bir plak şirketi olarak bırakmak yerine, Vice’ta Stonewell mafyasının saha ekibi haline getirmek onun stratejisiydi. Bu dönüşüm sancılı geçti. Londra’daki tüm hisselerini satışa çıkardı, yoluna devam etmek istemeyen birkaç rapperı başka stüdyolara devretti. Onu tanıyanlar bu kararı “ihanet” olarak gördü, ama Arkell kararlıydı. KILLTHEMALL’u sahneden çekip sokaklara indiriyordu.Vice’a adım attığında yanına sadece sanatçıları değil, silah tutmayı bilen dostlarını da almıştı. Drexton “Drex” Hale, rap sahnesinde sahneye çıkan biri olmaktan çok daha fazlasıydı; sokakta atıcılığıyla biliniyordu. Lamar “Spookz” Greene, prodüktörlüğün yanında uyuşturucu işlerinde uzmanlaşmıştı. Jayvon “Cuts” Miller ise DJ kabininden çıkıp kara para akışını kontrol eden isim haline geldi. Onlar artık müzik ekipmanı taşımıyor, silah ve malzeme taşıyordu.KILLTHEMALL böylece Londra’daki adını tamamen bitirdi, ama Vice’ta yeni bir kimlik kazandı. Bu artık bir plak şirketi değil, Stonewell mafyasının en sert saha ekibiydi. Arkell, kuzenlerinin hatırasını kalbinde taşısa da Vice’ın acımasız dünyasına doğru ilerlerken tek bir şeyden emindi: Bu yolculuk, geri dönüşsüzdü.
Arkell’in en güçlü kozu, yıllardır parçası olduğu KILLTHEMALL grubuydu. Bu yapı, Londra’nın arka sokaklarında bir plak şirketi gibi doğmuş ama kısa sürede sokak kültürüyle iç içe geçmiş bir kolektife dönüşmüştü. Rapçiler, prodüktörler, DJ’ler ve sokak sanatçıları aynı çatı altında toplanmıştı. Ama dışarıdan görüldüğü kadar masum değildi; grubun üyelerinin sicilleri kabarıktı, kavgalar, uyuşturucu bağlantıları ve silahlı çatışmalar haber sayfalarına defalarca yansımıştı. Özellikle Camden News, Arkell ve arkadaşlarının isimlerini sık sık manşete taşımıştı.Pablo Stonewell’in teklifi Arkell’in önünde yeni bir kapı açtı. KILLTHEMALL’u bir plak şirketi olarak bırakmak yerine, Vice’ta Stonewell mafyasının saha ekibi haline getirmek onun stratejisiydi. Bu dönüşüm sancılı geçti. Londra’daki tüm hisselerini satışa çıkardı, yoluna devam etmek istemeyen birkaç rapperı başka stüdyolara devretti. Onu tanıyanlar bu kararı “ihanet” olarak gördü, ama Arkell kararlıydı. KILLTHEMALL’u sahneden çekip sokaklara indiriyordu.Vice’a adım attığında yanına sadece sanatçıları değil, silah tutmayı bilen dostlarını da almıştı. Drexton “Drex” Hale, rap sahnesinde sahneye çıkan biri olmaktan çok daha fazlasıydı; sokakta atıcılığıyla biliniyordu. Lamar “Spookz” Greene, prodüktörlüğün yanında uyuşturucu işlerinde uzmanlaşmıştı. Jayvon “Cuts” Miller ise DJ kabininden çıkıp kara para akışını kontrol eden isim haline geldi. Onlar artık müzik ekipmanı taşımıyor, silah ve malzeme taşıyordu.KILLTHEMALL böylece Londra’daki adını tamamen bitirdi, ama Vice’ta yeni bir kimlik kazandı. Bu artık bir plak şirketi değil, Stonewell mafyasının en sert saha ekibiydi. Arkell, kuzenlerinin hatırasını kalbinde taşısa da Vice’ın acımasız dünyasına doğru ilerlerken tek bir şeyden emindi: Bu yolculuk, geri dönüşsüzdü.