Günün Ardından
Vice City geceleri dışarıdan parlayan neonlarla dolu gibi görünür ama Kane için şehir, devriye sonrası sessizliğin ta kendisidir. Rozeti cebine atar atmaz şehir başka bir hâl alır onun için — daha boş, daha yavaş.
Genelde eve gitmek için acele etmez. Arabası
Sabre’ye biner, biraz şehirde dolanır. Özellikle virajlı arka yolları sever; orada müzik çalmaz, camı açar, motorun sesini dinler. O sesi başka hiçbir şeyle değişmez.
Sabre onun oyuncağı değil, sığınağıdır. Her vidasını kendi sıkmıştır, her çizik bir hatıradır. Torpido gözünde Amerikan bayrağı işlemeli küçük bir kumaş, cüzdanında da bayrak rozeti taşır. Bazen ne için savaştığını unutur gibi olur, sonra göz ucuyla o bayrağa bakar ve sessizce başını sallar.
“Devam,” der içinden.
Evde televizyon açmaz. Gürültü değil, sessizlik rahatlatır onu. Kitap okur — genelde eski asker anıları, biraz da strateji kitapları. Sayfaları çevirmek, kafasını toparlamanın en net yoludur. En sevdiği kitap hep elinin altındadır; bazı cümleleri ezbere bilir.
Yalnızlıktan şikâyet etmez. Bazen bir bira açar, masaya koyar, bir yudum alır.
Sanki geçmişle oturmuş da bir anlaşma imzalıyormuş gibi…
Her yudumda biraz daha düşünür, biraz daha susar.
İnsanlara mesafeli davranır. Çocukları izler ama gülümsemez. Yaşlılara yardım etmez ama yol verir.
O, dikkat çekmeden kendi yolunda yürüyen biridir. Üniforma onu resmî yapar belki ama içindekini değiştirmez.
Thatcher Kane için bazı görevler vardiya bitince biter…
Ama bazıları, hiçbir zaman gerçekten başlamaz bile.