Suç Komitesi
Mafya, yasa dışı işlerle uğraşan, zor kullanarak birtakım gizli çıkarlar sağlayan, çoğunlukla gizli ve hiyerarşik bir teşkilatlanmaya dayalı örgüt ya da bu örgütün mensubu kişiler anlamına gelir. Kumar, uyuşturucu, finans, inşaat, kaçakçılık, insan/kadın ticareti, fuhuş, tefecilik, karaborsacılık, gasp, adam kaçırma/öldürme, fidyecilik, çek ve senet tahsilatı gibi yüzlerce legal ve illegal sektörde faaliyet gösterebilir.
Wikipedia, mafyanın tanımını kullanırken üstteki ifadelerden faydalanmış. Sondaki, “yüzlerce yasal ve yasa dışı sektör…” ifadesi oldukça ilginç aslında. Basında, sinema dünyasında karşımıza çıkan paravan şirketler, kara para aklama yöntemleri, bunun için kullanılan off-shore hesaplar ile bu hesapların tutulduğu, vergi cenneti tabir edilen ada devletlerini kullanmalar klasik mafyanın ‘default’ ayarları olarak gelmekte.
Bir zamanlar tanıdık sabıkalar ve karakteristik takma adlar vardı. Olağan şüphelilerin toplandığı, komplo kurduğu ve plan yaptığı gece kulüpleri ve barlar... Tüm bunlar tarihin tozlu raflarına gömüldü. Artık organize suç, diğer herhangi bir iş gibi yönetiliyor ve önde gelen isimleri, diğer tüm komisyoncular veya kodamanlara benziyor. Entelektüel iş adamı kılığına giren ve yeni jenerasyon takma adıyla anılan kişiler, günümüzde binbir çeşit işletme zincirlerinin başından ayrılmayıp suçu yan iş olarak gerçekleştiren kişilerden ibaret.
Mafya liderleri, klasik suçlu imajından sıyrılıp, modern iş dünyasının "girişimci" ve "yatırımcı" figürlerine bürünmüşlerdir. Artık suç, sadece sokaklarda işlenen bir faaliyet olmaktan çıkıp, şirket birleşmeleri, gayrimenkul yatırımları, finansal manipülasyonlar gibi karmaşık ve derinlemesine bir yapıya bürünmüş durumda. Bu yeni nesil mafya liderleri, sadece yerel değil, küresel düzeyde etki yaratacak büyüklükte faaliyet gösteriyor. Birçok mafya örgütü, farklı sektörlerdeki yatırım portföyleriyle, kendi imparatorluklarını kurarak yasal ekonomik sistemle paralel yürüyen suç ağları oluşturuyor.
Bu yeni dijital dönemde, mafya daha da güçlü hale gelirken, devletler ve yasadışı ticaretle mücadele eden kurumlar, yeni yaklaşımlar ve teknolojiler geliştirmek zorunda kalıyorlar. Özellikle, uluslararası işbirlikleri ve çok taraflı anlaşmalar, organize suçla mücadelede kritik öneme sahip. Çünkü mafyanın etkisi sadece bir şehir veya bir ülke ile sınırlı değil; küresel ölçekte faaliyet gösteren bir yapı haline gelmiştir. Mafyanın küreselleşmesi, suçla mücadelede uluslararası koordinasyonu ve etkileşimi gerektiriyor.
Mafyanın entelektüel işadamı kimliğine bürünmesi, toplumun algısını da değiştiriyor. Eskiden "suçlu" ve "tehdit" olarak görülen kişiler, şimdi büyük iş insanları olarak saygınlık kazanabiliyor. Bu durum, mafyanın sosyal meşruiyet kazanmasına da katkıda bulunuyor. Toplum, bu yeni nesil "suç patronlarını" genellikle iş dünyasının güçlü figürleri olarak tanıyor ve onlarla iş yapma fırsatlarını değerlendirebiliyor.
Sonuç olarak, mafya, yasal sistemin dışındaki bir yapı olmaktan çıkarak, yasal sistemin içine sızmış ve bazen de onu manipüle eden bir aktör haline gelmiştir. Bu durum, sadece halk sağlığını ve güvenliğini tehdit etmekle kalmaz, aynı zamanda global ekonomik düzeni de sarsabilir. Bu yüzden, organize suçla mücadelede yenilikçi yaklaşımlar ve uluslararası işbirlikleri oldukça kritik hale gelmiştir.
Londra, Birleşik Krallık
Londra'da lüks bir arabaya binme sevdası insanların bilincine yerleşen düşüncelerden olmuştu artık. İki bin onlu yılların başlarında Londra'da bu tarz araçlardan görmek pek de sıra dışı şeylerden değildi. Kraliyet ailesi üyeleri, beyaz yakalılar ve daha birçok politikacı, bunların hepsi lüks arabalara biniyor, lüks arabaları da bir çeşit statü belirleme aracı olarak kullanıyorlardı. O dönemler işçi kesimden insanlar iş çıkışlarında önlerinde lüks bir araba belirdiğinde yavaşlar ve şeridini değiştirirdi, en düşük ihtimalde olsa bile o araçlara çarpmak istemezlerdi. Ufak bir çizik bile bu tarz insanların gözünü karartmaya yeterdi. Bu insanlar arabalarına ve statülerine çok önem veriyorlardı. Trafikte de bu şekilde kaza yaptırarak durdurmak onların statüsüne bir nevi hakaret gibiydi.
Londra kapitalist düzenden dolayı yerel halk için bir çöplüğe dönüşmüştü. Beyaz yakalılar... Onlar içinse yeryüzünde bir cennet. Ne değişmişti ki? Dünyanın her yerinde yaşayabilecek kadar paraları var. Bunlar çok nüfuslu insanlardı. Her ülke bu insanların önünde diz çökecek vaziyetteydi. Ülkelerdeki şirketler bu insanlara taparcasına saygı duyuyordu. Bu ülkelerin başında da Amerika Birleşik Devletleri geliyordu. New York'taki yüksek gayrimenkuller, New York borsası, oradaki iş hayatı, bunların hepsi bu ülkeye yatırım yapmak için başlıca nedenlerdendi. New York, iş kültürünün doğduğu şehirdi. Size soruyorum, kim böyle bir ülkeye, New York gibi de bir şehre yatırım yapmak istemezdi ki? Tabii ki herkes isterdi. New York'ta eğer nüfuslu bir insansan para kaybetmen imkansızdı. Fakat Birleşik Krallık dev markalarıyla Dünya'ya hükmediyordu. Bu hükümdarlar eldeki paralarıyla tatmin olmuyordu. Bu tarz insanları tatmin edemezsiniz, bu imkansız. Her zaman eldekilerinin fazlasını isterler, bunun için de her şeyi göze alırlar.
İki bin on beşli yıllarda Londra'nın en köklü şirketlerinden olan Tudorcrest Holdings, Dünya'ya hükmeden şirketlerden birisiydi. Suç Komitesi'nin de kuruluşu bu zamana dayanıyordu. Kayden Cole, komitenin ve Tudorcrest Holdings'in kurucusuydu. Bu şirketteki beyaz yakalılar aynı zamanda komitenin de yeminli birer üyeleriydi. Bu komite çok büyük bir çaptaydı, dünyanın her tarafında kolları bulunuyordu. Tudorcrest Holdings de Finans ve Yatırım deviydi. Cole'nin yönetiminde bütün ülkelere az da olsa yatırım yapıldı. Her ülkede, ülkelerin de kültürü göz önünde bulundurarak o alanda şirketler açıldı. Bunlar başlıca: Eğlence, teknoloji, ulaşım ve danışmanlık şirketleriydi. Cole bu şirketlere gereken yatırımı sağladı, hiçbir şirket ilk yılında maddi zarar açıklamadı, hepsinin kâr oranı yüksekti... Bu kâr oranları Cole'nin başarısına mı işaretti? Hayır, tam aksine, Cole'nin rakip eleme stratejisi bu şirketlerin önünü büyük oranda açıyordu. Rakip şirketler birer birer piyasadan siliniyor, piyasaya da Tudorcrest Holdings adı altında yeni şirketler açılıyordu. Medya bu dönemler şantaj olaylarıyla çalkalanıyordu.
New Era
Eski çağ kapanıyor, yeni çağ başlıyordu. Tarihler 20 Şubat 2017'i gösterdiğinde Kayden Cole müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Neden mi? Anlatayım... Kayden Cole aslen İrlanda kökenliydi. Bu da İngiliz lobilerinin, kraliyet ailesi bağlantısı birkaç iş adamının canını sıkıyordu. Bunu herkes bilir, İngilizler ve İrlandalılar hiçbir zaman birbirlerini sevmediler. Bu zamana kadar her şey normalken neden bir anda düzen değişti? Değişikliğin tek sebebi Casey Knight'dı. Casey Knight, Tudorcrest Holdings'in yöneticilerinden ve Suç Komitesi üyelerinden birisiydi. Casey Knight, Londra'nın en işlek caddelerinin birinde yarım milyon dolar değerindeki Rolls-Royce Ghost arabasıyla bir kazaya karıştı. Casey, sürücüye karşı hırsına yenik düştü, ertesi gün ölüm emrini verdi. Ne de olsa sürücü hatalıydı, koskoca Tudorcrest Holdings'in yönetim kurulu üyesi olan Casey Knight'in arabasına zarar vermiş, Casey'i de Londra'nın en işlek caddesinde arabasız bırakmıştı. Bu beyaz yakalılar için çok büyük bir hakaretti. Londra polisi bu cinayeti araştırmaya başladı, cinayete intihar süsü verilmişti. Tabii herkes ne olduğunu biliyordu. Sıradan işçinin birisi lüks bir arabaya çarpıyor, sonrasında da bir şey olmadan oradan ayrılıyor. Sonucunda ne olması bekleniyordu ki? Polisler gerçeğin farkında da olsa ellerinde yeterli bir kanıt yoktu. Beyaz yakalılar işinde bir numaraydı, asla iz bırakmazlardı.
Her ne kadar polis bir şey bulamasa da işin içinde kraliyet ailesinde bağlantıları olan, İngiliz kökenli ve İrlanda düşmanı beyaz yakalılar vardı. Bu onlar için çok büyük bir fırsattı. Kayden Cole'ı ve kurduğu imparatorluğu yok etme fırsatı altın tepside onlara sunulmuştu. Onlar da bu fırsatı değerlendirdiler, işi bağlantılarına kadar taşıdılar. Sonunda da istediklerini elde ettiler, Cole hakkında büyük bir interpol davası açıldı. Diğer ülkelerde kurduğu şirketlerle iletişime geçildi, Cole'nin zorla kapattırdığı şirketler teker teker ötmeye başladı. Her ne kadar kapsamlı bir dosya da olsa dava bir yıldan daha az sürdü, Cole müebbet hapis cezasına çarptırıldı, kurduğu imparatorluk da onunla birlikte bir anda yerin dibine girdi, bütün ağları kesildi.
Davadan üç yıl sonra Londra'da bulunan Tudorcrest Holdings alt şirketlerden Plantagenia, piyasanın da boşluğundan faydalanarak bir holdinge evrildi. Böylelikle de Plantagenia Corporation kurulmuş oldu. Plantagenia Corporation, İngiliz tarihinde önemli bir yer tutan "Plantagenet Hanedanı"na gönderme yapar. Plantagenetler, Orta Çağ İngiltere'sinde etkili bir hanedandı. "Plantagenia" terimi, hanedanın adını modern bir şekilde ifade ediyordu. Bu da bu yapılanma için mükemmel bir isimdi. Plantagenia Corporation kuruldu, Suç Komitesi de yeni yapısıyla ve kurallarıyla tekrardan günyüzüne çıktı. Eddie Wilkinson Plantagenia Corporation'ın kurucusu ve yıllarca devam eden Suç Komitesi'nin de yeni lideriydi.
Eddie Wilkinson'un farkı hukuğa daha çok önemi vermesiydi ve aslen İngiliz olmasıydı. Bu onun en iyi özelliğiydi. İşlerini hukuğa bağladı, bu da onun yıllar sürecek imparatorluğunun temelini atan şeylerdendi. Wilkinson da Tudorcrest gibi yayılmaya çok özen gösteriyordu. Amerika'ya bir yatırım yapmamak onun için çok büyük bir kayıptı. Komite üyelerinden olan Miles Griffiths'e Vice City'de bir şirket kurma emrini verdi. Bu şirket eğlence sektörüyle ilgilenecekti. Fakat bir şirketten fazlası, bir suç ağı olacaktı. Şirket sadece para aklamak için kullanışsız bir araçtı. Griffiths çok titiz ve kurnaz bir adamdı, direkt olarak Vice'a yatırım yapmak yerine orada bulunan bağlantısıyla iletişime geçti, bu isim Elliot Coleman'ın ta kendisiydi. Elliot, Griffiths için sıradan bir adamdı, gözünde hiçbir değeri yoktu. Fakat yine de ona muhtaç konumdaydı, Elliot'un şirket kurulmadan önce bir ekip toplaması, bu ekiple de Vice'da bir altyapı sağlaması gerekiyordu. Ya istenileni yapacaktı, ya da sefil hayatına geri dönecekti. Kim bilir? Belki de Plantagenia Corporation diğer şehirlerde olduğu gibi Vice'da da hüküm sürecektir (?)
Hukuk alanında yaptırım kamu gücü ile uygulanır. Hukuka uymayı zorlama, uymayanları cezalandırma ve uyulmadığı durumlarda ortaya çıkan zararları telafi etmek için kullanılır. Hukuk düzenini sağlamayı ve korumayı amaçlayan yaptırımlar yine hukuk düzeninin öngördüğü şekilde yerine getirilir.
Konu: Suç Komitesi (Okunma sayısı 2954 defa)