Çerkes/Çerkesler verilmiş bir ad olarak karşımıza çıkıyor, onlar -bizler- kendilerine
Adige derler. Ve yine bu adlandırmadan türeyen Adigabze/Xabze/Xabzeizm şeklinde farklı şekilde aktarılan bir dine inanırlar. Her ne kadar günümüzde bu yok denecek kadar azalmış bir inanç olsa da din bağlamından kopup genel-geçer Çerkes gelenek ve görenekleri olarak devam ettiğini söyleyebiliriz.
Antik çağlardan beri Kırım Yarımadası'ndan Hazar Denizi'ne kadar başka bir deyişle Kuban ve Terek ırmakları arasında olan bölgede yaşarlardı. 1864'te yaşanan soykırım ve sürgünle birlikte farklı diaspora ülkelerine dağılmışlardır. Başta Türkiye, Amerika, Almanya ve Ürdün bu ülkelerden sayılabilir. Şu an için sadece Çerkes halkının üçte birinden az nüfusu ana vatan sınırları içerisinde yaşamakta. Sürgün sonrasında yaşanan siyasi ve toplumsal gelişmeler ile bölgede Rusya hakimiyeti öne çıkmış ve Çerkesler üç farklı siyasi bölgeye ayrılmıştır. Bunlar Adige Cumhuriyeti, Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti'dir.
Köken olarak M.Ö 6000 yıllarındaki ilk uygarlıklarla birleşmeye başladığı görülse de Kafkasya sınırları içerisinde otokton -bir yere başka bir yerden göçmeyen- politikayı sürdürmüşlerdir. Öyle ki Hatti-Hitit ve Sind-Meot uygarlıklarıyla akrabalıkları bulunur. Bilindiği üzere Hattuşa'da (Çorum yakınlarında bulunan Hattuşaş Boğazköy) kurulan Hititler'den kalma kutsal olarak atfedilen yeşil taş bulunuyor. Adige(Çerkes) kaynakları ve Nart mitolojisinde ise yemin edilirken taşın büyülü olduğuna inanılır, yeminden dönen kişinin lanete uğrayacağı düşüncesiyle edilen yemin kutsal sayılır ve hiç bir surette yemin eden kişiden şüphe edilmesi mümkün olmazdı.
Xabzeizm'den sonra Hristiyanlık ve 17.yy ortalarında ise İslamiyet etkisinde kaldılar, günümüzde pagan olanları da azımsanamayacak sayıdadır. Başlarda sadece onur ve gurur bazlı bir hayat yaşayan Çerkesler bunu ceza sistemlerinde de yer vermiş. Örneğin kalpak olarak adlandırabileceğimiz başlığa sahip bir bireyin şerefli bir hayat sürdüğünü bunun aksine gündelik yaşamında kalpağı olmadan gezen kimsenin bir suç işlediği ve toplumca ayıplanan bir durumdan ötürü cezalandırıldığı bilinirdi. Hatta buna ne kadar önem verildiği bir atasözü ile özetlenmiş.
Psem yipe nape. (Candan önce onur.)
Çerkes bayrağı üzerinde 12 yıldız ve 3 ok görürüz. Yıldız sayısı Çerkes halklarını temsil ederken oklar ise bu halkların barış içerisindeki yaşamını betimler. Bir diğer anlamı da Xabze'ye gönderme olarak dosta barışı, düşmana ölümü belirtmesi yönünde. Bu on iki topluluktan biri de köken olarak mensubu olduğum Şapsığ'dır. Batı Çerkesleri olarak anılırlar daha çok. Her topluluğun da kendi içinde ayrılan sülaleleri -Türkçe bağlamında göre böyle adlandırabiliriz- bulunur.
Çok formal ama Çerkes yoğunlukta bir yerde "Merhaba ben Rollsrose, Şapsığ boyunun Kobl sülalesindenim." gibi bir cümle duyabilirsiniz. Çerkes'in verilmiş bir ad olduğundan bahsetmiştim, birçok yerde Çerkez olarak görülüyor. Fakat verilen bir ismin dilin yapısına bağlı olarak Çerkez ya da Çerkes olarak değişmesini çoğu Adige(asıl olması gereken hitap) takmaz. Zaten TDK söz konusu olunca her şeyin kafaya esilen gibi 987498 kere değiştirildiği ya da zamanın şartlarına uyacak şekilde güncellemediğini göz önünde bulundurduğumuzda ve buna ek olarak ikilemin Çerkes-Çerkez sorunundan daha çok aslı Türkçe olmayan bir kelimenin dile uyarlanırken ses değişmesi olduğunu anladığımızda çok da önemi kalmıyor fikrimce.
Platformdaki
Çerkes Lobisi için çalışmaları başlatalım

Etnik kökenler hakkında çok konuşmayı sevmem ama konusu gelmişken birkaç şey karalamış oldum.