Konu: Ganton Park Young Gunnerz  (Okunma sayısı 23936 defa)

1 Üye ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

#1030 - 13.10.2025 23:07
Alıntı yapılan: Hazırlık
Florida’nın o nemli gecesinde hava ağır, sessizlik boğucuydu, şehrin üzerinde bir gerilim asılıydı sanki. GPYG hattının üyeleri, Arkell, Elias, Jerquis ve Oscar o gece küçük bir evin arka odasında toplanmıştı. Odanın içi dumanla doluydu, masanın üzerinde birkaç harita, birkaç şarjör, iki boş kahve bardağı ve yarısı yanmış sigaralar duruyordu. Arkell eski bir telsizle uğraşıyor, bozuk frekans sesleri arasında İngiltere hattına bağlanmaya çalışıyordu. Jerquis masanın diğer ucunda haritalara eğilmiş, sessizce notlar alıyordu. Oscar pencereye yakın oturmuş, dışarıdaki sessizliğe dikkat kesilmişti, Elias ise köşede, ellerini dizlerine koymuş şekilde düşünüyordu. Dakikalar geçtikçe ortam daha da sıkışıyor, herkesin nefesi birbirine karışıyordu.



Telsizden ara ara cızırtılar yükseliyor, Arkell’in sabrı tükeniyordu. Kimse konuşmuyordu, çünkü herkes neyin konuşulacağını biliyordu. Odaya sadece parazit sesi doluyordu, metalik ve rahatsız edici bir uğultu. Nihayet telsizden bir ses geldi, net değildi ama tanıdıktı. Seth’ti. İngiltere’den, SYG hattından bağlanmıştı. Kısa konuştu. “Uçuş hazır. Dört koltuk. Tek yön.” Bu kadar. Başka kelime edilmedi. Cümlenin ağırlığı odaya çöktü. Dört kişi, tek yön, dönüş yok. Kimse nedenini sormadı, çünkü bu hayatın içinde neden diye bir şey kalmamıştı. Herkes neye bulaştığını, kime hizmet ettiğini, neyin ortasında olduğunu biliyordu. Arkell telsizi kapattı, masanın üzerine bıraktı. Odanın içi yeniden sessizliğe gömüldü. Elias başını kaldırmadan, “Bu dönüşü olmayan bir yol,” dedi. Sesinde bir korku yoktu, daha çok yorgun bir kabulleniş vardı. Jerquis sigarasını ezdi, “Biz zaten dönmeyenleriz,” diye mırıldandı. Hiçbiri birbirine bakmadı. Sadece sigara dumanı tavana doğru yükseldi, pervane döndü ama havayı bile hareket ettiremedi. O gece kimse uyumadı. Herkes kendi köşesinde sessizce oturdu. Haritalar defalarca açılıp katlandı, silahlar kontrol edildi, ama tek bir kelime edilmedi. Sabah olmadan plan kafalarda tamamlanmıştı. Gün doğduğunda Florida hâlâ sessizdi, ama bu sessizliğin içinde dört adam, dünyanın diğer ucuna gitmek için hazırlanıyordu. Ne yapacaklarını biliyorlardı. Nedenini de biliyorlardı. Ama en önemlisi, bunun kimseye anlatılmayacak bir hikâye olduğunu biliyorlardı. Bu bir plan değil, bir sondu. Dört kişi, tek uçuş, geri dönüşü olmayan bir yol.




Alıntı
Londra onları soğukla karşıladı, havalimanına indikleri anda yüzlerine vuran hava Florida’nın boğucu sıcaklığından sonra sanki ciğerlerini kesen bir bıçak gibiydi. Hava gri, gökyüzü donuk, insanlar sessizdi. Seth onları bekleme salonunda karşıladı, uzun palto giymişti, başındaki şapka gözlerinin yarısını kapatıyordu, sadece kısa bir şekilde “Gel” dedi ve arkasına dönüp yürümeye başladı. Kimse konuşmadı, kimse birbirine bakmadı. Dışarı çıktıklarında hava yağmurun ardından kesilmişti ama yerler hâlâ ıslaktı, lambaların altındaki su birikintileri şehir ışıklarını kırık aynalar gibi yansıtıyordu.



Arabaya bindiler, motorun sesi dışında hiçbir ses yoktu, camlardan dışarı bakıldığında şehir gri bir perde gibiydi, binalar birbirine karışıyor, yol kenarındaki insanlar yüzsüz siluetler gibi kayboluyordu. Yaklaşık bir saat boyunca konuşmadan gittiler, sadece sileceklerin ritmik sesi vardı. Şehir yavaş yavaş arkasında kalırken, yollar ıssızlaştı, tabelalar seyrekleşti, ışıklar azaldı. Sonunda şehir dışındaki terk edilmiş bir depoya vardılar, kapılar paslanmıştı, içerisi karanlık ve ağır kokuluydu, benzin, demir ve nemin karıştığı keskin bir koku havada asılıydı. Tozla kaplanmış sandıklar, kırık paletler ve eski mühimmat kutuları her yerdeydi. Seth bir kasayı açtı, kapağın gıcırtısı yankı yaptı, içinden silahlar çıktı, metalin soğuk parıltısı loş ışığın altında göz kamaştırdı. Makineli tüfekler, tabancalar, susturucular ve mühimmat düzgün şekilde dizilmişti. Elias sessizce yaklaştı, bir tüfeği eline aldı, ağırlığını tarttı, gözleri donuktu, sanki orada değilmiş gibiydi. Jerquis susturucuları dağıttı, Arkell mühimmat kutularını tek tek kontrol etti, Oscar ise sigarasını yakmadan dudaklarının arasında çevirdi, alçak bir sesle “Bu iş fazla sessiz başlıyor, sessiz başlayan her iş gürültülü biter,” dedi. Seth masanın üzerine bir harita serdi, rotayı, giriş ve çıkış saatlerini işaret etti. Plan netti, kısa ama ölümcül: “Eve gir, hedefi bitir, çık.” Kimse tartışmadı, kimse soru sormadı. Seth cebinden bir kâğıt çıkardı, üstünde adres yazılıydı, “Bu adres,” dedi sadece. Kâğıdı masaya bıraktı, kimsenin gözlerine bakmadı. Dışarıda yağmur yeniden başlamıştı, damlalar çatının paslı sacına vuruyor, metalik bir tıkırtı sesi odaya doluyordu. Elias kâğıda kısa bir süre baktı, sonra gözlerini kapadı, Jerquis susturucuyu silahına taktı, Arkell sessizce ceplerini kontrol etti, Oscar pencereye döndü, dışarıdaki karanlığa baktı. Bir anlık sessizlik oldu, sonra Arkell başını kaldırıp “Bu gece biter,” dedi. Ne kastedildiğini herkes biliyordu. O an odada hava değişti, kimse gülmedi, kimse bir şey demedi. Herkes biliyordu ki bu dönüşü olmayan bir andı, o depodan çıkıldığında artık kimse eskisi gibi olmayacaktı. Yağmurun sesi ağırlaştı, motorlar çalıştı, karanlık gece onları içine çekti.

Alıntı
Gece çökmüştü, Londra’nın sokakları sessizdi, sokak lambalarının loş ışığı sisin içinde kaybolmuştu, şehir sanki nefesini tutmuş gibiydi. GPYG hattı aracı sokağın başına park etti, motor sustu, farlar kapandı ve bir anda tüm dünya karardı. O sessizlikte sadece yağmurun aralıklarla damlayan sesi duyuluyordu, içeride kimse konuşmuyordu, herkes bir diğerine baktı, o bakışta çok şey vardı, kelimelerle anlatılamayacak bir anlaşma gibiydi. Kimse korkmadığını söylemiyordu ama herkesin gözlerinde aynı ifade vardı: korku, tedirginlik, belki de bir çeşit kabullenmişlik.



Arkell yavaşça bagajı açtı, metalin gıcırtısı sessizliği böldü, susturucuları çıkardı, eldivenlerini taktı. Jerquis sokağın iki ucuna baktı, çevredeki evleri gözleriyle taradı, pencereler karanlıktı, hiçbir ışık yanmıyordu, sadece uzak bir köşede rüzgarın salladığı bir tabela tıkırdıyordu. Oscar elini kaldırıp kısa bir hareket yaptı, “temiz” işaretiydi bu, ses çıkarmadan ilerlenebilirdi. Elias silahını kontrol etti, şarjörü çıkarıp tekrar taktı, susturucuyu sıkıca sabitledi, gözleri bir an için karanlığa daldı, sanki orada bir şey arıyordu ama bulamadı. Sokak ölü gibiydi, ne bir araç sesi ne bir ayak sesi vardı, sadece rüzgar bazen duvar aralarından geçip uğultu bırakıyordu. Zaman yavaşlamış gibiydi, saniyeler uzuyor, nefes alışları bile duyuluyordu. Dışarıda gece soğuktu ama araçtaki hava daha da ağırdı, sanki o sessizlik bile bir uyarı taşıyordu, ama kimse fark etmedi. O evin içinde, hedefin yani Emz’in uyanık olduğunu kimse bilmiyordu. O, her zamanki gibi tetikteydi, uyumadan önce odasının penceresini biraz aralık bırakmış, dışarıdaki en ufak sesi bile duymaya alışmıştı. Şimdi, o sokağın başında duran aracın motoru sustuğunda, o sessizlik ona yabancı gelmedi. İçgüdüyle başını kaldırdı, dışarıyı dinledi. Ama dışarıda her şey sanki olması gerektiği gibiydi, fazla sessizdi. GPYG hattı o anın içinde planın sadece bir adım uzağındaydı ama kimse o sessizliğin altında yaklaşan tehlikeyi sezmemişti. Londra’nın sisli gecesinde, her şey olması gerektiği gibi görünüyordu ama aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildi.

Alıntı
Emz o gece bir şeylerin ters gittiğini hissetmişti, günlerdir içini kemiren o huzursuzluk bu gece daha da belirgindi, uykusu kaçmıştı, mutfakta oturup cep telefonuna bakıyordu, ekranın soğuk ışığı yüzüne vuruyor, her mesaj ve bildirimden önce kalbi hızla çarpıyordu, bir şeylerin doğru olmadığını biliyordu. Pencerenin kenarına vuran far ışığını fark etti, normalde bu sokakta gece vakti araç olmazdı.



Kalbi bir anda hızlandı, nefesini yavaşlatmaya çalıştı, sessizce ayağa kalktı, perdeden dışarı baktı, uzak sokağın karanlık kısmında farları kapalı bir araç gördü, gölgelerin arasında bir hareket vardı, bir an için duraksadı, sonra anladı, gelenler rastgele insanlar değildi, hedefin kim olduğunu biliyorlardı ve buradaydılar. Yavaşça yatağın altına uzandı, oradan tüfeğini çıkardı, şarjörü kontrol etti, her hareketi ölçülüydü, panik yoktu, yıllar içinde alıştığı reflekslerle hareket ediyordu, evin içinde loş ışık altında nefesini tuttu, pencereye döndü, perdeyi hafifçe araladı, dışarıda bir siluet diz çökmüş, bagajla uğraşıyordu, Emz bir saniye bile tereddüt etmedi, parmağını tetiğe bastı, o an tüm dikkatini tamamen dışarıya verdi, nefesini eş zamanlı tuttu, her hareketi takip etti, sessizliği dinledi, adım seslerini, metalin hafif tıkırtısını, uzaktaki rüzgarın uğultusunu, siluetin küçük hareketlerini gözlemledi, gözleri hiç kırpmadan dışarıdaydı, içerideki karanlık ve sessizlik onu koruyor, dışarıdaki ışığın ve gölgelerin oyununu kullanıyordu, hedefini tamamen hazır hale getirmişti, her şey kontrol altındaydı, panik yoktu, sadece görev vardı, silah hazırdı, parmak tetikteydi ve o an için zaman durmuş gibiydi, Londra’nın soğuk gecesinde bu sessizlik, yaklaşan fırtınanın sessiz habercisiydi.

Alıntı
Mermi karanlığı yardı, camlar titredi, metal yankılandı, Elias alnından vurulmuştu, ne çığlık attı ne bağırdı, sadece geriye doğru düştü, silah elinden kaydı, bedeni kaldırıma çarptığında çıkan ses sanki gecenin bütün sessizliğini parçaladı, Arkell dondu kaldı, birkaç saniye boyunca hiçbir şey yapamadı, Jerquis küfretti, Oscar yere kapandı, ateşin yönünü bulmaya çalıştı, sonra ortalık karıştı, susturucuların çıkardığı boğuk sesler kırılan camların gürültüsüne karıştı.



Mermiler duvarlara, arabaya, kaldırıma çarptı, toz, kıvılcım ve metal kokusu her yeri sardı, Elias’ın bedeni hâlâ yerdeydi, kan suyla karışmış, sokağın taşlarına yayılıyordu, nefesler kesilmişti, kalpler hızla çarpıyordu, sessizlik artık yoktu, sadece kaos vardı, herkes bir sonraki hamleyi hesaplıyordu, gecenin karanlığında fısıltılar ve metalin çarpma sesi yankılanıyordu, gözler titreyerek çevreyi tarıyordu, her köşe tehlike ile doluydu, siperler alındı, silahlar tekrar ateşlendi, her hareket ölçülüydü ama aceleydi, zaman adeta hızlandı, Elias’ın düşüşü herkesin omuzlarına ağır bir yük gibi bindi, nefes alırken bile gerginlik hissediliyordu, sokağın her köşesi savaş alanına dönmüştü, metalin ve kanın kokusu havada asılı kaldı, gözler birbirini arıyor, hareket edenleri takip ediyordu, herkes bir sonraki adımı hesaplıyordu, bu gece hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyorlardı, kaosun ortasında sadece hayatta kalmak ve görev vardı, her an tetikte, her an hazır, gecenin sessizliği tamamen parçalanmış, Londra sokakları karanlık ve ölüm kokusuyla dolmuştu, Arkell nefesini tutarak Elias’ın yanına doğru eğildi, gözleri öfke ve şokla karışmıştı, Jerquis yerde yatarken bir yandan etrafı kontrol ediyor, Oscar ise siperden çıkarak ateşi yönlendirmeye çalışıyordu, her adım, her nefes, her silah sesi bu karanlık gecede hayat ve ölüm arasındaki çizgiyi belirliyordu, sokak lambalarının sarı ışığı kırılan camlardan yansıyordu, pencereler titriyordu, gölgeler duvarlarda oynuyordu, her hareket dikkatle gözlemleniyor, herkesin bir sonraki hamlesi hesaplanıyordu, Elias’ın kanla kaplı bedeni sokağın ortasında hareketsiz yatarken, Arkell bir an için geçmişin ve geleceğin ağırlığını hissetti, Jerquis fısıltıyla emirler verir gibi Oscar’a yöneliyor, kaos yavaş yavaş bir düzen içinde kontrol edilmeye çalışılıyordu, fakat her an yeni bir tehlike geliyordu, mermiler duvarlardan sekerek rastgele yerlere çarpıyor, siper altındaki bedenler titriyordu, toz ve duman karışıyor, havadaki metal ve kan kokusu gözleri yakıyor, nefesler kesiliyor, kalpler deli gibi atıyordu, kaos ve sessizlik arasındaki bu sınırda herkes hayatta kalmaya çalışıyor, dakikalar saat gibi uzuyordu, her saniye daha fazla gerilim getiriyor, Londra’nın soğuk ve karanlık sokakları, ölüm ve hayatta kalma arasında titreyen insanların sessiz çığlıklarıyla doluyordu, herkesin zihninde tek bir düşünce vardı: hayatta kalmak, görevi tamamlamak ve bu geceyi atlatmak.

Alıntı
Dakikalar saat gibi geçti, GPYG hattı evin etrafına dağılmıştı ama Emz’in pozisyonu avantajlıydı, evin penceresinden düzenli atışlar yapıyor, kim nereye siper alsa buluyordu, Arkell kolundan sıyrılan kurşunun acısıyla yere kapandı, Jerquis arka bahçeden dolanmak istedi ama her adımı fark edildi, Oscar arabayı siper olarak kullanıyordu, Emz evin içinde sessizce hareket ediyor, pozisyonunu değiştiriyor, cephanesini dikkatlice harcıyordu, sanki gelenlerin her birini tanıyor gibiydi, her hamlesi ölçülüyordu.



Kurşunların sesi duvarlardan sekiyor, camları parçalıyor, taşlara çarpıyor, havada metal ve toz kokusu asılı kalıyordu, nefesler kesilmişti, kalpler deli gibi çarpıyordu, Arkell acının şokuyla geriye doğru yığıldı, Eliasa bakışları donuk, öfke ve çaresizlik karışmıştı, Jerquis hızlıca pozisyon değiştirmek isterken Emz her hareketi önceden tahmin eder gibiydi, mermiler siperlerden geçiyor, havada kıvılcımlar uçuşuyor, her gölge bir tehlike gibi görünüyordu, Oscar arabadan kafasını çıkardığında silahını doğrulttu, fakat Emz’nin ateşi her seferinde onu geri çekiyordu, evin içinde Emz sessiz, kontrollü, nefesini düzenliyor, gözleri karanlıkta parlıyor, hareketleri mekanik, hedeflerini birer birer izliyor, her kurşun ateşi bir hesap gibi, geri çekilme, siper, ateş — hepsi bir ritim içinde ilerliyordu, bir süre sonra kurşunlar kesildi, sessizlik ağır, yoğun, nefesler duyulur, geriye sadece Elias’ın cansız bedeni yerde yatıyor, kırılmış camlar ve taşlar üzerinde kanlar, sokak taşları ve beton parçalarıyla kaplı, ağır bir sessizlik çöktü, yağmur yeniden başladı, su damlaları camları ve taşları ıslatıyor, her damla gecenin karanlığında yankılanıyor, Arkell acı ve şokla siperden kalkmaya çalışıyor, Jerquis nefesini tutuyor, Oscar arabadan inmeden durumu değerlendiriyor, Emz evin içinde hâlâ sessiz, gölgesi camlardan sokağa yansıyor, hareketleri dikkatle ölçülmüş, gecenin havası soğuk ve ağır, her saniye gerilim arttıkça nefesler kesiliyor, saatler geçmiş gibi ama dakikalar bile sanki uzamış, Londra sokakları ölüm sessizliği içinde, metal, kan ve yağmur kokusu havada karışıyor, GPYG hattı çaresizlik içinde geri çekilirken her bir adımın ağırlığı hissediliyordu, siperlerden çıkarken mermiler hâlâ arkalarından geçiyor, her hareket hesaplı, geri dönüş yok, Elias’ın düşüşü herkesin omuzlarına yük olmuş, nefesler hızlı, eller titriyor, gözler dikkat kesilmiş, sessizlik bir an geliyor, sonra yağmur damlalarının sesiyle karışıyor, her şeyin ortasında sadece hayatta kalmak ve geri çekilmek vardı, gece Londra’nın gri sokaklarında Emz’in kontrolünde geçmiş, tüm plan, tüm hareketler, tüm kayıplar, her nefes ve her mermi bu sessiz savaşı belirlemişti, GPYG hattı sonunda kayıplar ve sarsılmış ruhlarla, gecenin karanlığında kayboldu, yağmur su damlaları Elias’ın bedeni ve kırılmış camlarla birleşiyor, gece sessiz ama unutulmaz bir şiddet sahnesi olarak kayıtlara geçti.

Alıntı yapılan: Elias ölür, çete Drilla kaybeder
Arkell sonunda eliyle işaret verdi, çekil diye bağırdı, sesi hem öfke hem suçlulukla doluydu, Jerquis araca atladı, Oscar direksiyona geçti, lastikler çamuru savurdu, motor gürledi, kurşunlar arkalarından geldi ama bu kez kimse ateş etmedi, Elias orada kaldı, Arkell son kez geriye baktı, göz göze geldiği tek şey karanlıktı, araba sokağın köşesinden kayboldu, Florida’ya vardıklarında sessizlik vardı, uçak inmişti ama kimse kalkmıyordu, Arkell başını cama yasladı, dışarıya baktı, Jerquis başını eğmiş, ellerini ovuşturuyordu, Oscar bagajı açmadan önce bir sigara yaktı, hiçbiri konuşmadı.

Elias’ın adı bir daha anılmadı, ama herkes biliyordu, o gece Londra’da kalan sadece bir ceset değildi, o gece GPYG hattı bir parçasını kaybetmişti, herkesin aklında kaybın ağırlığı, çaresizlik ve sessiz öfke vardı, Florida’nın havası o anda yoğun, sıcak ve yapışkan geliyordu, uçak pistinden inen rüzgarın hafif esintisi bile içlerindeki gerilimi dağıtamıyordu, her bir nefes, kayıp arkadaşlarının hatırasıyla doluydu, Arkell, Jerquis ve Oscar birbirine bakmadan sessizce aracın içinde otururken, Elias’ın düşüşünün ve Londra sokaklarındaki çatışmanın yükü omuzlarına ağır bir gölge gibi çökmüştü, bu sessizlik öylesine yoğundu ki motorun sesi, uçak inişinin uğultusu ve çevredeki diğer sesler sanki tamamen kaybolmuş, sadece kendi içlerindeki çarpıntılar duyuluyordu, her hareketleri dikkatle ölçülüyordu, bir an bile kayıtsız kalınamazdı, geçmiş ve gelecek aynı anda zihninde birleşiyor, kaybedilen arkadaşlarının görüntüleri gözlerinin önünde dönüyordu, Arkell, direksiyona bakarken yüzüne düşen ışıkta Elias’ın bedeni ve Londra gecesindeki kaosun anısı canlanıyor, Jerquis ellerini ovuşturup sessizce nefes alırken, Oscar sigarasından çıkan dumanın kısa sürede dağıldığını, fakat içlerindeki ağırlığın dağılmadığını fark ediyordu, hiçbir söz söylenmedi ama bu sessizlik her şeyi anlatıyordu, GPYG hattının bir parçası kaybolmuş, geriye kalanlar hem hayatta kalmanın hem de kaybın ağırlığıyla Florida sokaklarında sessiz bir gölge gibi ilerliyordu, hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktı, Londra gecesindeki çatışmanın ve Elias’ın kaybının izleri her an zihninde duruyor, bu kayıp bütün ilerleyen planları, güveni ve moralı derinden etkileyecekti, o gece yaşananlar sadece bir görev değil, aynı zamanda GPYG hattının kalıcı bir yara alışı olmuştu, herkes bunu biliyor, herkes hissediyordu ve sessizlik içinde yalnızca içsel hesaplaşmalar devam ediyordu.
100
8
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
100 tepkisini veren kullanıcı(lar):
samaverioo, bloodface, aka grand mafia, ruzgra666, el conquistador, oppskilla, Fladrorn, Eswiper,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#1032 - 15.10.2025 00:42

100
1
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
100 tepkisini veren kullanıcı(lar):
Eswiper,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#1034 - 15.10.2025 01:19
100
1
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
100 tepkisini veren kullanıcı(lar):
Eswiper,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#1035 - 15.10.2025 01:19
100
1
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
100 tepkisini veren kullanıcı(lar):
Eswiper,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#1036 - 15.10.2025 01:46
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#1039 - 15.10.2025 12:48
>
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok