İfade Özgürlüğü."Bu yazının hazırlanmasında hiçbir şekilde A(İ) desteği alınmamış, tamamen elle yazılmıştır..."
Merhaba. Son dönemde genel olarak medyamızın kanayan yarası ifade özgürlüğü hakkında düşüncelerimi aktarmadığımı fark ettim, o yüzden kendi açımdan ve bu işin üstatları, büyük medya mensupları tarafından da kabul edilen ifade özgürlüğünden biraz bahsetmem gerektiğini fark ettim. Bu yazıda 90'ların, hatta 2010'ların Türkiye'si ve Amerika'daki ifade özgürlüğünden örnekler aktararak bu özgürlüğün Vice'da neden kabul edilmesi gerektiğinden bahsedeceğim. İyi okumalar.
İfade Özgürlüğü nedir?
Baktığımız zaman bu kavram gerçekten çok fazla manipülasyona açık, istenildiği gibi yönlendirilebilen bir şey aslında. Buna daha sonra değiniriz ancak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 26. maddesine göre ifade özgürlüğü şu anlama gelmektedir:
Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.
Şu an Vice Roleplay'in içinde bulunduğu ülke Amerika Birleşik Devletleri'nin kanunlarında da ifade özgürlüğü, 15 Aralık 1791’de yürürlüğe giren Haklar Bildirgesi ile resmen belirtilmiştir. Bu bildirge şu şekildedir:
Kongre, bir dinin tesisini veya özgürce uygulanmasını engelleyen; ifade özgürlüğünü ya da basın özgürlüğünü kısıtlayan; halkın barışçıl biçimde toplanma hakkını veya hükümete şikâyetlerini iletme hakkını engelleyen herhangi bir kanun yapamaz.
İfade Özgürlüğünün Türk Medyasındaki Örnekleri
Bu kavram, günümüzde her yönden manipüle edici bir hale getirilse de, ülkemizin medyasında ifade özgürlüğüne dayalı örnekler çokça vardır. Burada vereceğim örnekler abartıya dayalı olup, medyada bir kanal başka bir kanala, veya bir kişi başka bir kişiye, siyasetçiye, spor kulüplerine hakaret düzeyine varan sözlerle isim vererek hedef gösteriliyordu ve bu büyük bir olaymış gibi abartılmayıp ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyordu.
Kanallar bazında konuya bakarsak, bu konuda daha önce yazdığım bir örnek olan Show TV vs. ATV & Kanal D (Bimaş) veya Doğan Grubu (Kanal D) vs. Uzan Grubu (Star TV) örnekleri kesinlikle göze çarpıyor.
O dönem Show TV, Cine5'in gücünü arkasına alarak Süper Lig maçlarını almış, futbol, haber ve eğlence ağırlıklı yayıncılık anlayışıyla ilerliyordu. O dönem de futbola atılmak isteyen ATV, Fenerbahçe ile anlaşmış ve Cine5'ten izinsiz bir şekilde Fenerbahçe'nin maçlarını yayınlamaya başlamıştı. Onunla ilgili yazımı önceki yanıtlardan bulabilirsiniz, çok epik bir andı gerçekten. Bununla beraber Kanal D de Beşiktaş ve Trabzonspor ile anlaşmış ve
Beşiktaş ve Trabzonspor'un maçlarını sadece Kanal D'de izleyeceksiniz! tarzında reklamlar döndürüyordu.
Bununla körüklenen ağır rekabet, Show TV'nin ATV ve Kanal D'ye "
kartelci" demesiyle iyice canlandı. 1997 yılında Show TV, reklam arasına girmeden önce her saat mutlaka aşağıdaki görüntüyü oynatıyorlardı.
İşin güzel yanı, bu konu da ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildi ve kanallara pek de bir yaptırım uygulanmadı. Rekabetin yapılmasına devlet izin verdi.
Çok eskiye gitmeden, günümüzün medya düzeninde de ifade özgürlüğü örnekleri görmek şaşırtıcı da olsa var. Spor medyasında Beyaz Futbol diye bir gerçek var. Futbola biraz ilgi duyanlar gayet iyi bilir, Ahmet Çakar'ın veya Rasim Ozan Kütahyalı'nın aşırı derecede hedef gösteren konuşmaları sıkça var, hepsini atsam ekranınızı kaplarım, o derece
Tabii ki bu hedef göstermelerle beraber özellikle Ahmet hoca çok fazla davalık oldu, adam her gün ifade vermeye gidiyor ama en azından düşüncelerini çatır çutur kimseden korkmadan ifade edebiliyor.
Amerika'daki İfade Özgürlüğü Örnekleri
Tabii ki bu kavramın Amerika'da biraz daha oturaklı olduğu bir gerçek. Bunun tonla örneği vardır ama bence en çılgını South Park'tır. South Park, televizyonda hiç acımadan, kimsenin değerlerini umursamadan dinleri, ırkları, siyasetçileri çok ama çok ağır bir şekilde eleştiriyor, yerden yere vuruyor ama hiçbir şekilde yasaklanmıyor. Bu dizi 1997 yılından beri yayında ve izleyen herkes bölümlerine gülüp geçiyor, kasıntı olup da çıldırmıyor. Bunu yapanlar kültürü bilmeyen, cahil cüheyla kesim oluyor genelde.
Aşağıda daha yeni yayınlanan South Park'ın 27. sezonundan bir görüntü. Donald Trump'ı ne hale getirdiklerine bir bakın. Ancak Trump gibi çok alıngan ve muhafazakar bir yönetim bile, bu konuyla ilgili hiçbir şekilde yaptırım uygulamamış, aksine burada yapılan eleştiriyi destekleyip Twitter'dan çeşitli meme'ler yaratmıştır. Bu meme'leri başlatan isim de Trump'ın yardımcısı JD Vance olmuştur.
Aşağıdaki görüntü bazı kişiler için hassas olabilir, baştan uyarımı yapayım:
Neden bu kadar kasıyoruz kendimizi?
Vice'daki ifade özgürlüğü anlayışına baktığımızda, burada kendi açımdan bir eleştiri yapmak istiyorum. Özellikle legal rol yapan oyuncuların karakterlerinin medya yoluyla hiçbir şekilde ağır eleştirilmesini kabullenemeyip IC veya OOC şikayetlere başvurduğuna bu 5 yılda fazlasıyla şahit oldum. Legal dünyada hiçbir karakter bulunmaz Hint kumaşı değil, buradaki yaşamlarımızın günü geliyor ve sona erdirip yeni karakterler ile yolumuza devam ediyoruz. Ki burada rekor bana aittir, Mart 2020'den Haziran 2025'e kadar tek bir karakterde tek bir konseptte rol yapan bir kişi olarak söylüyorum bunu. Randolph Mitchell da artık gitti yani.
Karakterinizin veya şirketinizin aktiflik gösterdiği süre fark etmeksizin, bulunduğunuz karakterin veya şirketin isim vererek veya vermeden eleştirilmesi kötü bir şey değil, aksine iyi bir şeydir.
İyi yanlarına baktığımızda, daha önce görmediğiniz bir açıdan sizlere yorum yapılır, aldığınız övgülerin yanı sıra eleştiriyi de görürseniz, kendinizi geliştirmenin ilk adımlarını atarsınız. Bu eleştiriler aynı zamanda şirketinize bir hırs kazandırır, çift taraflı bir hırs olur bu. Ancak bu hırsı yaparken illegal birliklerin desteğini alarak şiddet yoluna başvurmaktan ziyade (ki bu günümüzde çok fazla yapılıyor maalesef) yayın dilinizi, haber dilinizi kullanarak yapılan karşılıklı atışmaların şehirdeki tanınırlığınızın artırılması yolunda önemli bir adım olduğunu söyleyebilirim kesinlikle.
Uzun lafın kısası, her şeyden önce buraya eğlenmeye geliyoruz. Kim olursanız olun, ne yaparsanız yapın alt tarafı bir oyun için kendimizi bu kadar kasmamıza gerek yok. Eleştiri yapılıyorsa gülün geçin, uzun vadede gerçekten size iyi gelecek bir şey olacağını garanti edebilirim. Yaşadığınız konu hakarete varırsa IC olarak dava açma hakkına da sahipsiniz ama ben bunu da doğru bulmam, cevabını şiddete bulaşmadan haber dilimle, yayın dilimle, reklamcılık anlayışımla veririm.
O yüzden, biraz kendinizi salın, derin bir nefes alın ve doğru bildiğiniz şeyi yapmaya devam edin. Biraz sakin kalın...
Okuduğunuz için teşekkür ederim, umarım bazı konularda farklı bir bakış açısı ile karşılaşmışsınızdır...