Konu: Hristiyanlık Tarihi  (Okunma sayısı 258 defa)

0 Üye0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

vor

*
v2 Oyuncusu
#0 - 10.07.2022 21:15
Hristiyanlık EL KİTABI
BÖLÜMLER;
1. Cilt

Hristiyanlık Tarihi
İsa Peygamber ve Öğretisi
İsa Sonrası İlk Hıristiyan Cemaati ve Pavlus’un Bu Cemaatteki Rolü



BÖLÜM 1


Hristiyanlık Tarihi

Yunan felsefesinin dört buçuk asırlık parlak devrinde, ilmi felsefeden ayırarak ilmin din ile doğrudan doğruya münasebetinden bahse imkan yoktu; çünkü o vakit ilim diye felsefeden ayrılan riyaziyat tıp ve hatta astronomi din ile ihtilafa düşecek bir zeminde bulunmuyor, ancak dinin karşısına felsefe çıkıyordu. İsa’nın zuhurundan bir buçuk, iki asır evvelinden itibaren ta Hristiyanlığın kilise babaları tarafından ilahiyat ve felsefesiler, tesisine kadar geçen ve orta zamanların ‘’karanlık devri’’ ismi verilen başlangıcından evvelki zamanlarda, ilmi felsefeden ayırarak tektik etmek, bizi asıl mevzumuzu olan din konusuna getirecektir.
Hristiyanlık tarihi diye aslında bir şey yoktur. Hristiyanlık ilk başlarda bir din değil bir mezheptir. Yahudilerin mezhebi olan bu tarikat olarak adlandırabileceğimiz grup İsa ve havarilerinin ortaklaşa konuşmalarıdır.
Hristiyanlık daha sonradan kutsal bir din olarak ortaya çıkmış ve coğrafi keşifler sırasında Hristiyanlık tüm dünyaya yayılmıştır. Ve şuanda halen günümüzün en büyük dinidir. İlk başlarda Roma’da yayılan ve daha sonra Rusya’ya kadar uzanan bu din ‘’köleleştirme ve zihin yıkama hareketi ile’’ dinden dine dolaşmıştır. Hatta bazı Türk devletçikleri resmi din olarak Hristiyanlığı benimsemişlerdir.
Milattan sonra 1.yy Roma İmparatorluğu devrinde başlandığı resmi olarak bilinmektedir. Ama üst yazımda belirttiğim üzere o sırada sadece Yahudilik üzerine kurulmuş bir mezheptir.

HZ. İSA’NIN HAYATI VE ÖĞRETİSİ

Hristiyanlığın ana unsuru ‘’İsa’’ idi. Çünkü kutsal kitap olan ‘’Yeni Ahit’’ tanrının ağzıyla değil İsa’nın öğrencilerinin ağzıyla günümüze aktarılmış veyahut aktarılmaya çalışılmıştır. İsa’nın doğumundan önce zaten bir kurtarıcının geleceği inanılıyordu. Bu kişide Meryem Ana’nın babasından olacak olan erkek çocuğuydu. Herkes kutlamalar yapıyor, doğacak çocuğu bekliyorlardı. Çünkü hepsi onun erkek olduğuna ve dünyaya tanrının nefsinden geleceğine inanıyordu. Ama doğan çocuk bir kız olunca büyük bir hayal kırıklığına uğrandı. Fakat kimsenin bilmediği asıl kurtarıcı olan çocuk Meryem Ana’dan olacak kutsal çocuktu. Meryem ana nişanlandığı vakit daha önce hiç birliktelik yaşamamıştı. Bir gün Tanrının kelamı olan Cebrail, bizzat onun yanına gitti. Ve ona durumu anlattı. Ona hamile kalacağını ve ondan doğacak çocuğun tüm dünyayı kurtaracağını söyledi. Ama Meryem ana şaşa kalarak;
‘’Daha önce hiç birlikteliğim olmadı. Bu nasıl olacak?’’
Cebrail:
‘’Bu tanrının bir kelamı veyahut bir emridir. Kimse senden şüphe etmeyecektir. Sen tanrının oğlunu karnında taşıyacaksın’’ diyerek oradan ayrılmıştır. (bu olay kaynak kaynak değişmektedir)
Meryem Ana hamile kaldıktan sonra eşinin bu durumu anlaması büyük bir felakete yol açabilirdi. İşte bu yüzden Cebrail bir kez de Meryem Ana’nın eşine gözüktü.
‘’Meryem kimseyle birlikte olmadan bir çocuk sahibi olacak. Ve son ona babalık edecek, ayrı tutmayacaksın. Ancak bunu yaparsan mutlu olursun’’
Bu söyleyişten sonra İsa’ya öz çocuğu gibi bakmış ve sahip çıkmıştır.
Bu durum Yeni Ahit, Matta’da şöyle anlatılmaktadır;
‘’İsa Mesih’in doğumu şöyle oldu. Annesi Meryem Yusuf’la nişanlıydı. Ama onunla bir araya gelmeden önce Meryem’in kutsal Ruh ’tan gebe olduğu anlaşıldı. Sözlüsü Yusuf doğru biri olduğundan ve Meryem’in küçük düşürmek istemediğinden, onu sessizce bırakmayı uygun gördü. Yusuf bunları düşünüyordu ki, Rab ’bin meleği düşünde ona görünerek şöyle dedi: ‘’Ey Davut oğlu Yusuf! Meryem’i kendine eş olarak almaktan çekinme. Çünkü onda oluşan Kutsal Ruh ’tandır. Bir oğul doğuracak, O’nun adını İsa koyacaksın. Çünkü o halkını günahlarından kurtaracak. Bu zincirleme olaylar Rab ‘bin bir peygamber aracılığı ile söylediği şu söz yerine gelsin diye oldu:
İşte erden-kız gebe kalacak ve bir oğul doğuracak.
‘’O’nun adını  İmmanuel koyacaklar.’’
İmmanuel ‘’Tanrı bizimdir’’ demektir.
Yusuf uyanınca Rab ‘bin meleğinden gelen buyruğa uydu ve karısını eve aldı. Ama bir oğul doğuruncaya dek kendisiyle bir araya gelmedi. Oğlanın adını da İsa koydu.’’

Buı durumdan sonra Krallık büyük bir şok içine girdi. Gökbilimciler kralın huzuruna çıkıp ‘’Yeni doğan kral nerede?’’ diye soruyorlardı. ‘’Çünkü O’nun yıldızını doğuda gördük ve kendisine tapınmaya geldik.
Bu sözler zamanın kralı Herodes’i kızdırdı. Aklına şüphe düşen kral tüm din adamlarını topladı ve Mesih’in nerede doğacağını soruşturdu. Cevabı alamayınca gökbilimcileri ile gizlice konuştu. Onlardan tam olarak öğrendi. Ve onlara şu sözlerle Beytlehem’e gönderdi: ‘’Gidin çocuğu araştırın. O’nu bulunca da bana haber iletin. Bende öylece ona tapayım’’  Gökbilimciler durumdan habersiz kurtarıcı kralı aramaya koyuldular. En sonunda yıldızın bulunduğu yere geldiklerinde mutlu oldular. Eve girip annesi Meryem’le çocuğu gördüler, yere kapanarak ona taptılar. Değerli olan her şeyi onlara hediye ettiler.


Herokles’e bir şey söylemeyen gök bilimcilere çok kızdı. Bu yüzden suçsuz tüm çocukları öldürdüler. Yeni doğan ve yaşıttı uyan tüm çocuklar katledildi.
‘’Rama’da bir ses duyuldu.
Ağlayış ve yoğun dövünme,
Çocukları için ağlayan Rahel avutulmak istemiyor,
Çünkü onlar yok oldular.



Bu durumdan sonra kurtarcının doğuş haberi tüm bölgelere yayıldı. Tabi Şeytan’da boş durmadı. Babanın oğlunu çeşitli sınavlara çekti. Bunlardan en büyüğü, en yüksek tepeye götürerek; ‘’Eğer bana taparsan bu yeryüzü senin olacak. Senin kontrolün altında olacak, tanrıya erişeceksin.’’ Demiştir. Fakat kurtarıcı ‘’Ben sadece tanrıma taparım ve ona iman ederim diyerek geri çevirmiştir.

ca “Mesihçi” anlamına gelen Hıristiyan adı ise ilk defa Miladi kırklı yıllarda, Antakya’daki putperestler tarafından, buradaki İsa taraftarları için kullanılmıştır. Bu isim zamanla yaygınlaşmış ve İsa’nın takipçileri tarafından da benimsenmiştir. Böylece “Mesih’in (Yunanca Hristos’un) takipçileri, taraftarları” anlamına gelen Hıristiyan kelimesi bu topluluğun adı haline gelmiştir
Şüphesiz Hristiyanlığın mevcut dinler arasında taraftarı çoktur. Bir diğer noktaya şu; Mesih’in geleceği halk arasında söyleniyordu. Bu da Meryem Ana’nın doğumundan önceye dayanmaktaydı. Söylenenlere göre Meryem Ana’ya hamileyken, doğacak çocuğun Mesih olacağı inancı vardı. Fakat Meryem’in kız olması ve mesih olamaması sebebiyle kendini manastıra kapatıp iyi bir dini eğitim aldığını bilmekteyiz.

Hıristiyanlığın tüm öğretisi, İsa ve onun yaptığı işler üzerinde odaklanmaktadır. Bu nedenle Hıristiyanlığı anlamak, İsa’nın hayatını ve misyonunu anlamakla mümkün olmaktadır. Onun hayatı ve öğretileriyle ilgili bilgiler İncillerde dağınık bir biçimde bulunmaktadır. Ancak İncillerde geçen bilgiler ışığında İsa’nın kimliğini anlamak bir hayli zor gözükmektedir. Çünkü bu kitaplarda Hz. İsa için hem Allah’ın oğlu hem de insanoğlu sıfatları kullanılmaktadır. Ayrıca ondan “Rab”, “Mesih”, “Davut oğlu”, “İyi Çoban”, “Tanrı Kelamı” şeklinde de bahsedilmektedir. Bütün bu birbirinden farklı ve bazıları birbiriyle çelişen ifadeler yanında, İsa’nın hayatı, özellikle de tebliğe başlamasından öncesiyle ilgili bilgiler çok azdır. Bu çerçevede sadece Matta ve Luka İncillerinin ilk iki bölümünde İsa’nın soyu, ailesi ve mucizevî doğumu hakkında bilgi verilmektedir. Bu bilgilere göre, bakire Meryem, Kutsal Ruh vasıtasıyla İsa’ya gebe kalmış ve onu doğurmuştur. Bu doğum, Meryem, dülger Yusuf’la nişanlıyken gerçekleşmiştir. Yusuf, Kutsal Ruh’un kendisini İsa’nın mucizevî doğumuyla ilgili olarak bilgilendirmesi nedeniyle bebek İsa’yı ve annesini himaye etmiştir. Hz. Meryem’in mucizevî biçimde İsa’ya hamile kaldığı ve onu, Kudüs yakınındaki Betlehem’de dünyaya getirdiği hususunda benzer şeyler anlatan bu iki İncil, doğum mekânı, öncesi ve sonrası ile ilgili birbirinden farklı bilgiler vermektedir. Bu çerçevede Matta İncili İsa’nın ünlü Yahudi kralı Davut’un soyundan geldiğini, Betlehem’de bir evde doğduğunu, Kral Herod tarafından öldürülmek istenmesi sebebiyle ailesi tarafından Mısır’a götürüldüğünü ve tehlike geçtikten sonra ailece geri gelerek Galile’nin Nasıra kentine yerleştiklerini anlatmaktadır. Luka İncili ise Yusuf ile nişanlısı Meryem’in başlangıçta Nasıra’da yaşadıklarını, ancak nüfus sayımı sebebiyle asıl memleketleri olan Betlehem’e geldiklerini belirtmektedir. Bu İncil’e göre Yusuf ile nişanlısı Meryem, Betlehem’de kalacak yer bulamadıkları için bir hanın, hayvanların bağlandığı ahır kısmında konaklamak zorunda kalmış ve bebek İsa burada dünyaya gelmiştir. Annesi onu kundağa sarıp bir hayvan yemliğine yatırmıştır. Luka İncili İsa’nın doğum mekânı olarak Matta’da anlatılandan farklı olan bu ifadeleri nakletmekle kalmamakta, ayrıca Kral Herod’dan, onun bebek İsa’yı öldürmek istemesinden ve bu nedenle onların Mısır’a kaçışlarından hiç bahsetmemektedir. Bu İncil, bebek İsa’nın Yahudi âdetine göre sekiz günlükken sünnet edildiğini, kırk günlük olduktan sonra da onun, adeta Matta’da anlatılan Mısır’a kaçma meselesini yalanlarcasına aranan birinin kolayca yakalanabileceği Kudüs’teki Yahudi Mabedine (Süleyman Mabedi / Bet Hamiktaş) götürülerek burada Tanrı’ya takdim edildiğini ifade etmektedir. İncillerde İsa’nın doğumuyla ilgili olarak yukarıda naklettiğimiz çelişkili bilginin dışında onun çocukluk dönemiyle ilgili hemen hiçbir bilgiye rastlanmamakta, sadece Luka İncilinde İsa’nın, on iki yaşındayken din adamlarıyla görüşüp tartıştığı zikredilmektedir. İsa’nın bundan sonraki tüm gençlik yılları ise bilinmemekte ve bu hususta, İncillerde en ufak bir bilgiye rastlanmamaktadır. Bu bilinmeyen dönemin ardından İsa’nın tebliğ dönemi başlamaktadır. Bu dönemin başında o, otuz yaşlarında iken, insanları tövbeye ve salih amel işlemeye çağıran akrabası Vaftizci Yahya (Yahya Peygamber) tarafından vaftiz edilmiştir. İsa vaftizden sonra kırk gün çöle çekilmiş ve bunun sonrasında tebliğe başlamıştır. Hz. İsa mensubu bulunduğu Yahudi toplumunun dini yaşayışını eleştirmiş ve onları tövbe ederek Tanrı Krallığında yer almaya çağırmıştır. Ancak İncillere göre o, bu çağrısını sadece Yahudilerle sınırlı tutmuş, özellikle gösterdiği mucizelerden başka ırk ve dinlerden insanların yararlanmasını istememiştir. Hatta bu nedenle hasta olan kızı için şifa dileyen Kenanlı bir kadını, “kendisinin İsrail kavmi için gönderildiği ve çocukların ekmeğini köpeklere veremeyeceği” şeklindeki oldukça rahatsız edici bir benzetmeyle ilk anda reddettiği, ancak kadının “köpeklerin, efendilerinin sofrasından artan kırıntılara beslendiğini” söylemesi üzerine kadının kızının iyileştiği nakledilmektedir.



a. İsa Sonrası İlk Hıristiyan Cemaati ve Pavlus’un Bu Cemaatteki Rolü

Rolü Hıristiyan inancına göre Hz. İsa’nın öldükten sonra üçüncü gün dirilerek kırk gün boyunca zaman zaman havarilerine gözükmesi ve bazı başka mucizevî gelişmelerin de etkisiyle ona inanan Yahudilerin sayısı hızla artmıştır. Bu mucizevî gelişmelerin başında İsa’nın göndereceğini söylediği tesellicinin (Kutsal Ruh’un), onun göğe yükselmesinden kısa bir süre sonra, Yahudilerin bir başka önemli bayramı olan ve fısıhtan elli gün sonra kutlanan Haftalar Bayramında (Yunanca ellinci manasında pentekost) İsacıların üzerine inmesi gelmektedir. Elçilelerin İşleri adlı Hıristiyan kutsal metninde anlatılanlara göre Kutsal Ruh alevden diller şeklinde İsacıların üzerine inmiş ve onlar bu tanrısal ruhun kendilerine verdiği olağanüstülükle farklı dillerde konuşmaya ve İsa’nın yaptığı mucizeleri gerçekleştirmeye başlamışlardır. Bu mucizeden hemen sonra havarilerin lideri konumunda olan Petrus, hac için dünyanın farklı bölgelerinden Kudüs’e gelmiş olan Yahudilere tebliğde bulunmuş ve İsa’nın beklenen Mesih olduğunu, düşmanlık duyan Yahudilerin onu çarmıha gerdirdiğini, ancak Tanrı’nın onu dirilttiğini vaaz etmiştir. Petrus’un bu vaazından etkilenen üç bin kadar Yahudi İsa’ya iman etmiş ve bu tarih, daha sonra Hıristiyan Kilisesinin (Hıristiyan ümmetinin) kuruluş tarihi olarak kabul edilmiştir. Hz. İsa sonrasında Kutsal Ruh’un inmesi ve Petrus’un vaazıyla hareketlenmeye başlayan ilk dönem İsacıların tamamı Yahudi asıllılardan oluşuyordu. Bu insanlar, yeni bir din olma iddiasından daha çok, bazı farklılıkları bulunan bir Yahudi cemaati veya tarikatı görünümündeydi. İsa ve taraftarlarının mensubu bulundukları coğrafi bölge sebebiyle “Galileliler ve “Nasıralılar” diye adlandırılan bu topluluk, Hz. İsa’nın ahiplenip sürdürdüğü kadarıyla Yahudi dinî inanç ve geleneklerine bağlıydı. Bu cemaatin diğer Yahudilerden en belirgin farkları, Hz. İsa’nın Mesih olduğuna inanmaları ve bazı dinî kuralları Yahudiler kadar katı uygulamamalarıydı. Bunlar Hz. Musa’nın Sina Dağında kırk gün kalarak Tanrıyla ahitleşip daha sonra geri geldiği gibi, göğe yükselen İsa’nın da Tanrı katına çıktıktan kısa bir süre sonra tekrar gelerek Tanrı Krallığını kuracağına ve artık yeryüzündeki geleneksel işleyişin, olumsuzlukların, dertlerin, kısacası bütün sorunların sona ereceğine inanmaktaydılar. Hıristiyan kutsal metinlerine göre Hz. İsa’dan bir süre sonra onun öğretisi yine Kutsal Ruh’un yönlendirmesiyle sadece Yahudilerle sınırlı olmaktan çıkarılarak başka din ve milletten olanlara da bu yeni harekete katılma imkânı verilmiştir. Ancak bu yeni gelenlerin Yahudi ibadet ve geleneklerine uymaları gerekli görülmüş ve başlangıçta bu konuda hassasiyet gösterilmiştir. Bir süre sonra putperest kökenden gelenlerin sayısı artmaya başlayınca bazı problemler de ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu insanlardan bir kısmı, İsa’ya inanmakla birlikte, başta sünnet olmak üzere, kendilerine zor gelen bazı Yahudi gelenek ve kurallarına uymak istemiyordu. Bu durum, Yahudi ibadet ve geleneklerini sürdürme yanlısı olan ve genellikle Yahudi asıllılardan oluşan Hıristiyanlarla bu ibadet ve geleneklere karşı çıkan ve çoğunluğu putperest asıllılardan oluşan Hıristiyanları karşı karşıya getirdi. Bu problemi çözmek için MS 50 yılında, Kudüs’te Havariler Konsili toplanarak konuyu tartıştı. Bu tartışmada, Tarsuslu bir Yahudi olan ve İsa’dan sonraki dönemde cemaate katılan Pavlus, putperest asıllıların uymakta zorlandığı Yahudi ibadet ve geleneklerinin terk edilmesinden yana tavrını koydu. O, Petrus gibi bazı havarilerin de desteğiyle Yakup gibi ibadetlerin sürdürülmesinde hassasiyet gösterenleri, cemaate dışarıdan katılanları, Yahudi dinî pratiklerine uyma konusunda fazla sıkıştırmamaya ikna etti. Hz. İsa’nın çizgisinden kopuşu ifade eden bu ilk tavizi başka tavizler takip etti. Bu süreçte Pavlus ve yandaşı bazı kişiler kadar siyasi ve sosyal şartların da önemli bir rolü oldu. Pavlus, Kudüs ve çevresindeki Yahudileri İsa taraftarı yapma konusunda başarılı olamayınca şansını anavatan dışında, diyasporada yaşayan Yahudiler arasında denemiştir. O bu süreçte diyasporadaki Yahudiler yanında putperest halkları da ikna etme hususunda büyük başarı sağlayınca kendisini putperest asıllılara gönderilen havari olarak tanımlayama başlamıştır. Pavlus, kendisine biçtiği bu misyonla, o dönem Hıristiyanlar açısından önemli bir merkez halini almış olan Antakya’dan başlayarak Efes’e, Çanakkale’ye ve Balkanlara kadar uzanan üç misyon seferi düzenlemiş ve gittiği yerlerde muhataplarının eğilimlerine uygun bir dille tebliğde bulunarak Hıristiyan cemaatleri oluşturmuştur. Ancak o, tebliğinde İsa’nın hayatı ve öğretileriyle hemen hiç ilgilenmeyerek bütün öğretisini onun çarmıha gerilmesi üzerine kurmuştur. Bu çerçevede Pavlus, dinî emir ve hükümlerin öneminin olmadığını, uhrevî kurtuluşun İsa’ya iman vasıtasıyla elde edileceğini öğretmeye başlamıştır. Pavlus’un, Hz. İsa’nın ölümü ve tekrar dirilişi üzerine odaklanan öğretisine göre İsa,  dem’in Tanrı’ya karşı işlediği ilk günahı (aslî günahı) ortadan kaldırmak için kendini feda etmiştir. Pavlus’a göre  dem’in bu ilk günahı bütün nesillere geçmiş ve insanlar dinî kural ve ibadetlerle bu suçu ortadan kaldıramamışlardır.

 3 Pilatus İsa’ya, “Sen Yahudiler’in Kralı mısın?” diye sordu.
 İsa, “Söylediğin gibidir” yanıtını verdi.
 4 Pilatus, başkâhinlerle halka, “Bu adamda hiçbir suç görmüyorum” dedi.
 5 Ama onlar üstelediler: “Yahudiye’nin her tarafında öğretisini yayarak halkı kışkırtıyor; Celile’den başlayıp ta buraya kadar geldi” dediler.
 6 Pilatus bunu duyunca, “Bu adam Celileli mi?” diye sordu. 7 İsa’nın, Hirodes’in yönetimindeki bölgeden geldiğini öğrenince, kendisini o sırada Yeruşalim’de bulunan Hirodes’e gönderdi.
 8 Hirodes İsa’yı görünce çok sevindi. O’na ilişkin haberleri duyduğu için çoktandır O’nu görmek istiyor, gerçekleştireceği bir belirtiye tanık olmayı umuyordu. 9 O’na birçok soru sordu, ama O hiç karşılık vermedi. 10 Orada duran başkâhinlerle din bilginleri, İsa’yı ağır bir dille suçladılar. 11 Hirodes de askerleriyle birlikte O’nu aşağılayıp alay etti. O’na gösterişli bir kaftan giydirip Pilatus’a geri gönderdi. 12 Bu olaydan önce birbirine düşman olan Hirodes’le Pilatus, o gün dost oldular.

Pilatus’un Kararı
13-14  Pilatus, başkâhinleri, yöneticileri ve halkı toplayarak onlara, “Siz bu adamı bana, halkı saptırıyor diye getirdiniz” dedi. “Oysa ben bu adamı sizin önünüzde sorguya çektim ve kendisinde öne sürdüğünüz suçlardan hiçbirini bulmadım. 15 Hirodes de bulmamış olmalı ki, O’nu bize geri gönderdi. Görüyorsunuz, ölüm cezasını gerektiren hiçbir şey yapmadı. 16-17 Bu nedenle ben O’nu dövdürüp salıvereceğim.”
 18 Ama onlar hep bir ağızdan, “Yok et bu adamı, bize Barabba’yı salıver!” diye bağırdılar. 19 Barabba, kentte çıkan bir ayaklanmaya katılmaktan ve adam öldürmekten hapse atılmıştı.
 20 İsa’yı salıvermek isteyen Pilatus onlara yeniden seslendi. 21 Onlar ise, “O’nu çarmıha ger, çarmıha ger!” diye bağrışıp durdular.
 22 Pilatus üçüncü kez, “Bu adam ne kötülük yaptı ki?” dedi. “Ölüm cezasını gerektirecek hiçbir suç bulmadım O’nda. Bu nedenle O’nu dövdürüp salıvereceğim.”
 23-24 Ne var ki onlar, yüksek sesle bağrışarak İsa’nın çarmıha gerilmesi için direttiler. Sonunda bağırışları baskın çıktı ve Pilatus, onların isteğinin yerine getirilmesine karar verdi. 25 İstedikleri kişiyi, ayaklanmaya katılmak ve adam öldürmekten hapse atılan kişiyi salıverdi. İsa’yı ise onların isteğine bıraktı.

İsa Çarmıha Geriliyor
26  Askerler İsa’yı götürürken, kırdan gelmekte olan Simun adında Kireneli bir adamı yakaladılar, çarmıhı sırtına yükleyip İsa’nın arkasından yürüttüler. 27 Büyük bir halk topluluğu da İsa’nın ardından gidiyordu. Aralarında İsa için dövünüp ağıt yakan kadınlar vardı. 28 İsa bu kadınlara dönerek, “Ey Yeruşalim kızları, benim için ağlamayın” dedi. “Kendiniz ve çocuklarınız için ağlayın. 29 Çünkü öyle günler gelecek ki, ‘Kısır kadınlara, hiç doğurmamış rahimlere, emzirmemiş memelere ne mutlu!’ diyecekler. 30 O zaman dağlara, ‘Üzerimize düşün!’ ve tepelere, ‘Bizi örtün!’ diyecekler. 31 Çünkü yaş ağaca böyle yaparlarsa, kuruya neler olacaktır?”
 32 İsa’yla birlikte idam edilmek üzere ayrıca iki suçlu da götürülüyordu. 33 Kafatası denilen yere vardıklarında İsa’yı, biri sağında öbürü solunda olmak üzere, iki suçluyla birlikte çarmıha gerdiler. 34 İsa, “Baba, onları bağışla” dedi. “Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.” O’nun giysilerini aralarında paylaşmak için kura çektiler.
 35 Halk orada durmuş, olanları seyrediyordu. Yöneticiler İsa’yla alay ederek, “Başkalarını kurtardı; eğer Tanrı’nın Mesihi, Tanrı’nın seçtiği O ise, kendini de kurtarsın” diyorlardı.
 36-37 Askerler de yaklaşıp İsa’yla eğlendiler. O’na ekşi şarap sunarak, “Sen Yahudiler’in Kralı’ysan, kurtar kendini!” dediler. 38 Başının üzerinde şu yafta vardı:
 YAHUDİLER’İN KRALI BUDUR
 39 Çarmıha asılan suçlulardan biri, “Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!” diye küfretti.
 40 Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. “Sende Tanrı korkusu da mı yok?” diye karşılık verdi. “Sen de aynı cezayı çekiyorsun. 41 Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmadı.” 42 Sonra, “Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an” dedi.
 43 İsa ona, “Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın” dedi.

İsa’nın Ölümü
44-45  Öğleyin on iki sularında güneş karardı, üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü. Tapınaktaki perde ortasından yırtıldı. 46 İsa yüksek sesle, “Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum!” diye seslendi. Bunu söyledikten sonra son nefesini verdi.
 47 Olanları gören yüzbaşı, “Bu adam gerçekten doğru biriydi” diyerek Tanrı’yı yüceltmeye başladı. 48 Olayı seyretmek için biriken halkın tümü olup bitenleri görünce göğüslerini döve döve geri döndüler. 49 Ama İsa’nın bütün tanıdıkları ve Celile’den O’nun ardından gelen kadınlar uzakta durmuş, olanları seyrediyorlardı.

İsa’nın Gömülmesi
50  Yüksek Kurul üyelerinden Yusuf adında iyi ve doğru bir adam vardı. 51 Bir Yahudi kenti olan Aramatya’dan olup Tanrı’nın Egemenliği’ni umutla bekleyen Yusuf, Kurul’un kararını ve eylemini onaylamamıştı. 52 Pilatus’a gidip İsa’nın cesedini istedi. 53 Cesedi çarmıhtan indirip keten beze sardı, hiç kimsenin konulmadığı, kayaya oyulmuş bir mezara yatırdı. 54 Hazırlık Günü’ydü ve Şabat Günü başlamak üzereydi.
 55 İsa’yla birlikte Celile’den gelen kadınlar da Yusuf’un ardından giderek mezarı ve İsa’nın cesedinin oraya nasıl konulduğunu gördüler. 56 Evlerine dönerek baharat ve güzel kokulu yağlar hazırladılar. Ama Şabat Günü, Tanrı’nın buyruğu uyarınca dinlendiler.



Hazır bu vaftiz konusuna gelmişken hikayesini anlatmadan geçmeyelim. Vaftizci Yahya'ya giden İsa, kendisini vaftiz etmesini ister. Yahya şaşırır ve ''Ben mi?'' der. ''Ama ben günahkarım, siz değilsiniz,'' diye söylenir. O sırada İsa peygamber ''Senin vaftizin en uygun olanıdır,'' der ve Hristiyan inancına göre önemli role sahip olan vaftizi yapılır.

Hıristiyan inancında doğumlar;

Meryem’in Doğumu Yohakim ve Anna bir bayram günü adak kesmek için tapınağa giderler. Fakat çocukları olmadığından rahip onları kovar. Yohakim bu durumdan sonra çobanların arasına çekilir. Kırk gün kırk gece dua eder. Bu sırada bayramın son günü, Cebrail, Anna’yı ziyaret eder. Ona yakında bir çocuğu olacağını müjdeler. Altın Kapı’da eşiyle buluşacaklarını söyler. Anna, Meryem adını vereceği bir kız çocuğu dünyaya getirir.

Vaftizci Yahya’nın Doğumu Buhur yakma sırası Zekeriya’da idi. Herkes dışarıda bekleyip dua ederken, baş melek Cebrail göründü. Zekeriya korkarak ona baktı. Cebrail; ‘‘Korkma Zekeriya, çünkü yalvarışların kabul edildi. Karın Elizabet bir oğlan doğuracak sana, adını Yahya koyacaksın. Tanrının katında önemli biri. Birçok İsrail oğlunu Tanrı’ya götürecek ve o tanrı’dan önce gelecek. Zekeriya inanmayınca melek tarafından dili tutuldu ve konuşamadı. Tapınak dışındakiler onun içerde biriyle görüştüğünü anladı. Gebelik süresi bittiğinde, Elizabet bir oğlan çocuğu doğurdu. Doğumun sekizinci günü, komşular ve akrabalar çocuğun sünnetine geldiler ve ona Zekeriya adını koymak istediler. Babasına sormak istediler fakat babası konuşamıyordu. Bu yüzden bir levha istedi ve ‘‘Yahya’’ yazdı. O anda dili çözüldü ve dua etmeye başladı.

İsa’nın Doğumu Meryem Yusuf ile nişanlıdır. Fakat Yusuf, Meryem’i aldıktan sonra direk olarak işe gider(diğer çocuklarıyla birlikte)† O sırada evde dua eden Meryem’e baş melek Cebrail gözükür ve onun gebe kaldığını söyler. Meryem inanmaz ve söyler; ‘‘Bana daha kimse dokunmadı, bu nasıl olur?’’ Cebrail ise; ‘‘Sen Kutsal ruh tarafından hamile kaldın.’’ der. Yusuf geldiğin de Meryem’i öyle bulunca eve almadı.. Fakat rüyasında melek ona gözükür ve durumu anlatır. Çocuğun isminin İsa olacağını söyler. Ve çocuğa kendi öz oğlu gibi bakmasını söyler. Yusuf Meryem’i eve alır. İsa doğana kadar Meryem’e dokunmaz. Nüfus sayımı için gittikleri yerden dönerken bir ahırda DÜnya’ya gelir. İsa Mesih’in Doğumu 1-7 Luka 1,2 O günlerde Kayser Avgustus’tan tüm dünyanının sayımını amaçlayan yazılı bir buyruk çıktı. Bu ilk sayım Kirinius’un Suriye valiliği döneminde oluyordu. Herkes sayıma katılmak üzere kendi kentine gitti. Meryem ve Yusuf oradayken Meryem’in doğurma vakti geldi. İlk oğlunu dünyaya getirdi. O’nu kundağa sarıp hayvan yemliğine yatırdı. Çünkü handa yer bulamamışlardı.



« Son Düzenleme: 12.07.2022 01:44 vor »
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


vor

*
v2 Oyuncusu
#1 - 10.07.2022 21:15
İKİNCİ CİLT VE DÜZENLEME
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#2 - 12.07.2022 01:47
Bu rehberi çoğu kişi doğru yazamaz, sonuna kadar okutturdu. Tebrikler, @vor  :sampanya:
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#3 - 04.08.2022 17:20
Kaliteli
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok