Konu: The Chosen One (Okunma sayısı 366 defa)

Janisty · #0 - 21.06.2022 18:24

— Ronald J. Hopkins
24 yaşında bir Amerikan. Kaliforniya, City Of Los Angeles'ın kenar mahallelerinden birisinde dünyaya geldi. Çevresindeki beş parasız ve melankolik insanlara rağmen Ronald, kendisine aşık bir karakterdir. Ronald Hopkins'i basit bir insan olarak görmez ve üstün bir yaradılış ile zekaya sahip olduğunu düşünür. Çevresindeki insanlara da üstünlüğünü kabul ettirmeye çalışma hırsıyla yanıp tutuşur, hayatındaysa her zaman mükemmeli arar.

Kenar mahallesi psikolojisinin doğurduğu geri kalmışlık hissiyatını yenmeye çalışan Ronald, finansal güç ve yüksek konum sahibi insanları örnek alır. Ancak aynı zamanda onları kıskanır ve onlar gibi olmayı ister. Bu statüdeki insanlarla zaman geçirmekten ve övgü almaktan hoşlanır ancak eğer statü olarak ondan üstün birisi Ronald'ı ezmeye çalışırsa kendini bir o kadar aşırı konforsuz ve rahatsız hisseder, bu yüzden ortamdan kaçmaya çalışır. Beynindeki bu çatışmalarsa onu daha basit insanlarla takılmaya iter. Bu sayede eline geçen her fırsatta o insanların yanında kendini övmeyi ihmal etmez aç ve susamış olan kibrini büyük bir şevk ve iştahla besler.

Çocukluğunda sürekli itilip kakıldığı ve sevgiden mahrum büyütüldüğü için merhamet, empati gibi duyguları nadir durumlar hariç pek de önemsemez. Aslında gerçek aşkı ve dostluğu içten içe arzular ancak zihni onu her defasında engeller. Bu yüzden zincirlerini kırmayı kendi ideolojisine bir saygısızlık ve başkaldırış olarak görür.

Hopkins, bütün bu takıntı ve ideallerine rağmen ironik şekilde her zaman topluma uyum sağlaması gerektiği bilincindedir. Bu yüzden onunla konuştuğun zaman bir gün çok kafa bir adam olduğunu düşünebiliyorken ertesi gün nasıl bir belaya bulaştığını fark edebilirsin. Erkek kozmetik ürünleriyle çok haşır neşirdir. Kıyafetlerini her zaman ütülü giyer. Hayvanlarla pek arası yoktur ve hayvan besleyen insanlardan oldukça tiksinir. Doğu Ekspresinde Cinayet romanına bayılır. Sosyal ortamlarda sürekli bu romanı okuduğunu ve ne kadar beğendiğini söyler. Bu sevgisi o kadar ileri raddede onunla fikir ayrılığına düşersen seni bir kalemde silecektir. Elmalı turta yemeye ise bayılır.

Ronald şu anda onu hayata bağlayacak bir iş fırsatının gelmesini bekliyor. Çalışkan ve mükemmeliyetçi kişiliğini potansiyel gelecekte icra edeceği işiyle harmanladığında en yetkin formuna ulaşacağına inanıyor.

Peki ya Ronald J. Hopkins hayatının seyrini değiştirecek bu iş fırsatını avuçlarına aldığında ne olacak? Sahip olduğu sahte ama gerçek zannettiği narsist karakterini besleyip önü alınmaz bir canavar mı yaratacak? Yoksa yanlış sandığı doğruları keşfedip kendi benliğini aramaya mı koyulacak? Belki de Ronald Hopkins takıntılarından arındığında hem kendisi hem de toplum için faydalı bir insan haline gelecektir. Kim bilir? Bunu gösterecek tek bir şey var, o da Ronald J. Hopkins'in yapacağı seçimler ve kadim zaman. Bu hikayede Ronald J. Hopkins'in hayatını hep birlikte ele alacağız.