Konu: Malibu Corporation #malibu100  (Okunma sayısı 23069 defa)

BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#190 - 09.05.2022 23:16
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar


BÜYÜK ŞOK! BAŞKAN KASPAROV'DAN ÜZÜCÜ HABER
   
9 Mayıs 2022 gününün akşamında Vice şehri olarak kötü bir haber aldık. Vice Şehri Belediye Başkanı Alycia Kasparov'un kaza yaptığı bilgisi elimize ulaştı. Starfish Adasında yaptığı kazanın bilgisini alan VCPD ve CGH ekipleri hemen alana gelip güvenlik önlemlerini aldılar. Bu anlar Vice News ekranlarından canlı yayınlandı.

Super GT markalı aracı ile Starfish Adasında bulunan Başkan Kasparov'un yaptığı kazanın nasıl olduğu hakkında VCPD tarafından araştırmalar sürerken, CGH doktorları tarafından da Alycia Kasparov'a gerekli müdahaleler yapıldığı bilgisi elimize ulaştı.

Bu kaza haberini öğrenen Vice şehri vatandaşları da kaza alanına geldiler, büyük bir üzüntü ve merak ile durumu izlediler.

Bu kaza nasıl oluştu? Bu gerçekten bir kaza mıydı yoksa daha kötüsü bunu yapmasına sebebiyet veren bir güç mü var? Bunlar merak ettiğimiz konular arasında yer alıyor. Ama şu an şunu söylemeliyiz ki, Vice News olarak dualarımız hamileliğini sürdüren Başkan Alycia Kasparov ile.

Başkanın durumu ile ilgili gerekli açıklama yapıldığı zaman Vice News televizyon kanalımızdan ve internet sitemizden gerekli bilgileri sizlere ulaştıracağız.


FOTOGALERİ







Bizi ViceSocial'dan takip et!
           
EDITOR
Stephanie Hendricks
HABER
Stephanie Hendricks
KAMERA
Julya Yalenchka

Tüm Hakları Saklıdır ©️ Vice News, 2022
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#191 - 14.05.2022 22:13





Bu Ayın Birliği: GLM Race Gang - from the highest

Bu Ayın İllegal Rolü: Kasparov-Idlewood kokteyl etkinliği

Bu Ayın İllegal Etkinliği: Valachi Kumar Gecesi

Bu Ayın İllegali: Nikolay Andeyev - Leftyguns 

Bu Ayın Çetecisi: Joseph Mark - Renax 

Bu Ayın Mafyası: Arman Kasparov - Lutz 

Bu Ayın Yarışçısı: Jin Chiba - BenJin 

Bu Ayın Motorcusu: Balfour Belanger - 20mclideri 

Bu Ayın Görev Adamı: @Justice   

Bu Ayın Bölgesi: Idlewood

Bu Ayın Legal Rolü: POKER RUN

Bu Ayın Legal Birliği: L. M. Schonfield LLP

Bu Ayın Legali: Laura Ronald - Linna  

Bu Ayın Legal Etkinliği: Departmanlar arası basketbol Turnuvası (VCPD)

Bu Ayın İşletmesi: Sunset - Terrace Bar

Bu Ayın Basın Çalışanı: Julya Yalenchka - BiA

Bu Ayın Dedektifi: Oliver Brockway - Rowe 

Bu ayın Polisi: Sonny Blanchard - NotoriousR0GUE

Bu ayın Avukatı: Bramwell Leighton - Layshe

Bu ayın Ünlüsü: Caine Blackhand - lencarst




©2022 Vice Roleplay Faction Managment
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#192 - 15.05.2022 13:38
tebrikler @BiA tek bu adam yaziyor.
Mutlu
1
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Mutlu tepkisini veren kullanıcı(lar):
BiA,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#193 - 15.05.2022 16:00
tebrikler @BiA tek bu adam yaziyor.
canımsın
Like
1
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Like tepkisini veren kullanıcı(lar):
woraytia,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#194 - 18.05.2022 12:44
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Belleğin Azmi

Belleğin Azmi, İspanyol ressam Salvador Dali tarafından 1931 yılında yapılan ve toplumda “Eriyen Saatler” olarak da bilinen “Belleğin Azmi” adlı esere atıfta bulunmaktadır. Eser erimiş cep saatleri barındırmasına rağmen vurgusunu bir anlamda ölüm kavramına yapar: Resmin ortasında soluk bir cildin üstündeki kirpikler, açılmamış cep saatine üşüşmüş karıncalar ve erimiş saatlerden bir tanesinin üstüne konmuş kara sinek bize nerede olduğu belirsiz bu düzlemde hepimizi bekleyen sonu işaret eder.

Hafızamızı zorladığımızda NBA genelinde var olan bir fenomenin mevcudiyetini fark ederiz. Pek çok takım normal sezonu kendi konferansında ilk sırada tamamlasa bile NBA Finallerine kalamamıştır. Benzer şekilde pek çok yıldız tarih boyunca normal sezonu iyi istatistiklerle bitirmesine rağmen playofflarda bocalamıştır.

İstatistiki olarak bakıldığında son 20 sezonda Doğu Konferansını ilk sırada tamamlayan takımların yalnızca 3’ünün şampiyon olduğunu ve 2’si de NBA Finali oynadığını görüyoruz. Doğu’yu 2. sırada tamamlayan ekiplerin yine 3’ü şampiyon olurken 7’si Finalde mağlup olduğunu teyit edebilirz.

Aynı istatistiğin Batı Konferansındaki karşılığına baktığımızdaysa Konferans birincilerinin 7 şampiyonluk ve 3 ikincilik yaşadığını görüyoruz. Konferans ikincileri de bu süreçte 3 defa şampiyon olurken 3 kere Finalde yenilmiş.

Bu durumun bize ürettiği 2 soru vardır. Birincisi, elit sporcular arasında dahi neden playoff baskısı oluşur?

İkincisiyse kendisini özellikle Doğu Konferansı özelinde daha net gösterir: son 20 yılın Doğu Konferansı birincileri neden sadece 5 defa Finalde yer aldı?



Göreceli Kalite

NBA’i yıllardır takip eden kitlenin bildiği bir gerçek mevcuttur: Doğu Konferansı Batı Konferansına göre daha kolay görülür. Nitekim bu durumun bir sonucunu da 2017 yılına kadar yapılan NBA All-Star maçlarının sonucuna bakarak anlamak mümkün. 2000-2017 arasında oynanan maçların yalnızca 6’sını kazanan Doğu karması, son 7 maçın 6’sını da kaybetmişti.

Oysa ki 80’lerde oynanan 10 maçın 7’sini Doğu karmaları kazanırken 90’larda oynanan 9 maçın 6’sını kazanan taraf da yine ABD’nin Doğu yakası olmuştu (1999 yılında lokavt nedeniyle maç yapılmadı).

Doğu’da 80’lerde Sixers, Celtics ve Pistons, 90’larda Bulls ve Knicks gibi ekiplerin yıldızlarının sürüklediği kadrolar mevcuttu. Bu durum kendisini All-Star maçlarında gösterdiği gibi açılıştaki istatistikte de anlamlı bir karşılığa sahip: 1980-1999 arasında oynanan 20 sezonda Doğu Konferansı birincileri tam 11 defa şampiyon olurken 4 defa da Finalde yenilmişti. 80-99 arasında Konferans 2.si olup şampiyon olan tek takımsa 1993 yılında Bulls olmuştu.

Şu halde korelasyon kendisini net biçimde ortaya koymaktadır: Larry Bird, Isiah Thomas, Michael Jordan ve benzerlerinin ardından gelen 20 yıllık oyuncu grubundan Doğu Konferansında LeBron James’in oynadığı takımlara sürekli rekabet edecek baskın bir oyuncu grubu oluşmamıştır.

Bu durumda anlatı bizi adeta antropolojik bir soruyu ele almaya taşır: Bir sporcuyu ileri taşıyan unsur nedir?



Üstünlük

Mahallesinde basketbol oynayan kimselerden NBA Finallerinde boy gösteren oyunculara kadar hepimizin aşina olduğu bir his vardır: hiçbirimiz kaybetmeyi sevmeyiz. Basketbol da doğası itibarıyla içinde beraberlik barındıran sporlardan ayrışır. Puanların bölüşülmesinin söz konusu olmadığı bu düzlem bizi bir tarafın mağlubiyetinin zorunlu olduğu sonucuna taşıyacaktır. Dolayısıyla sahayı paylaşanlardan birisi son düdük çalındığında mutlak surette kaybedecektir.

Nitekim Chicago Bulls’un 1997-1998 yolculuğunun ele alındığı “The Last Dance” belgeselinin izlediği anlatı, sürekli olarak karşısındakileri yenmeye iten bir baş aktörü odağına alır. Dramatik kurgu bizi aşılmaya çalışılan dev engellere götürür. Yolculuğun çatışma noktaları Jordan’ın kişisel üstünlük hedefine kilitlenmiştir. Anlatı bizi zorluklarla dolu ilk zafere taşıdıktan sonraysa roller değişmiştir, zirveyi kovalayan artık zirveyi korumak durumundadır.

Niccolo Machiavelli dönüşen üstünlüğü tanımlayan olguyu “Prens” adlı eserinde ele almıştır. Ona göre bir hükümdar zirveye çıkmak için ne kadar zorlu bir yolu aşarsa zirvede kalmak için göstermesi gereken çaba azalacaktır.

1991’de kariyerinin zirvesine çıkan Jordan, kurgunun kötü kahramanı Pistons’ı süpürür ve finalde kendisinden önceki “en iyi” Magic Johnson‘ı alt eder.

Gelgelelim The Last Dance, Machiavelli’nin tanımladığı sınırların dışında bir anlatı izler: bizlere 1991 yazından sonra Jordan’ı, hedefine ulaşan herhangi bir yetişkinden ayıran unsuru açıklar.

Yüksek İdealler

1991 yazında ilk amaç 2. şampiyonluk olsa da ufuktaki hedef ne Magic’in, ne Bird’ün, ne de Thomas’ın başardığı 3 defa üst üste şampiyon olma idealidir. Jordan oynadığı dönemin içinde üretilen kahramanları “aşma” motivasyonunu bu doğrultuda gösterir. 93-95 arası basketboldan uzak kalan Jordan’ın 96’daki amacı yine zirveye çıkmak olarak güncellense dahi 97 ve 98 şampiyonlukların hedefi yine kendisini yüceltir.

Her iddianın kendisini önce ispat etme, sonra sürdürme gereksinimi vardır. Bu kavramın tam olarak ne anlama geldiğini anlamamız içinse beraberliğin olmadığı bir diğer bireysel spor dalını incelememiz gerekir.



Müstakil Tanrılar

Tenis bireysel üstünlük durumunun zirve yaptığı spor dallarından biridir ve 2003 sonrası dönemden itibaren rekabetçiliğini artırmıştır. Tek Erkekler Tenisinde 2003 yılında oynanan Wimbledon Finalinden bu yana 71 Grand Slam Organizasyonunun 59’unu Roger Federer, Rafael Nadal ve Novak Djokovic üçlüsü kazanmıştır. Büyük üçlü, 2003 yazından bu yana aralarına yalnızca 8 farklı şampiyonu dahil etmiştir. Bu grubun içinde birden fazla zaferi olansa yalnızca iki kişi vardır: Stan Wawrinka ile Andy Murray kazandıkları 3’er Grand Slam şampiyonluğuyla adeta spordan özerkliğini ilan etmiş büyük üçlüye kısmen de olsa kafa tutabilmiştir.

Bu yıl 40 yaşına girecek olan Federer artık aynı rekabetçilik düzeyinde değil ve 36 yaşına girecek Nadal da Wimbledon ile Olimpiyatlara katılmayacağını açıkladı. Dolayısıyla bir güç boşluğunun oluşması yaklaşsa ve tenisin gençlerine fırsat doğsa bile ortada bir engel mevcuttur.



Novak Djokovic

Dünyanın en prestijli tenis turnuvasında, onu en çok kazanan oyuncunun karşısında maç puanından dönüp şampiyon olabilir misiniz? Djokovic 2019 Wimbledon Finalinde Federer karşısında bunu başardığında Jordan’ın benzeri olan pek az sporcunun sahip olduğu mental sertliği ortaya koydu.

Seneca, mental sertlik hakkında ise şöyle der:


“Unutma ki seni yönlendiren zihnin kendi kendine yetebildiğinde yenilmez olur. tutkulardan kurtulmuş bir zihin kale gibidir, insanların sığınabileceği daha güçlü bir yer yoktur."

Bu noktada Djokovic’in anlatısının Jordan benzeri büyüklerle benzeştiği nokta her iki sporcunun kariyerlerinin ilerleyen dönemlerinde, daha önce zirveye hiç çıkmamış bir başkasının buraya ortak olmasına izin vermemesidir.

2020 Avustralya Açık Finalinde Dominic Thiem‘i, setlerde 2-1 geriye düştükten sonra yenen, 2021 Avustralya Açık Finalinde Daniil Medvedev‘i 3-0’la geçerek kupaya uzanan Sırp raket 2021 Roland Garros’da Finalde 22 yaşındaki Stefanos Tsitsipas‘ı setlerde 2-0 geriye düştükten sonra mağlup ettiğinde Jordan benzeri bir mental sertliği gösterdi.

Üstelik Djokovic 2021 RG 4. tur maçında 19 yaşındaki Lorenzo Musetti‘yi 2-0’dan dönüp elemişti ve turnuva tarihinin en başarılı yıldızı Nadal‘ı ise yarı finalde mağlup etmişti.

Djokovic’in şu ana kadar mağlup ettiği gençler için turnuva sayısının bolluğu ve büyük üçlünün yaşları göz önüne alındığında elbette ki fırsatlar çıkacaktır; fakat bu ayardaki sporcuların üstünlük sağlama istekleri sadece gençlere karşı değildir.



Ölümsüzlük

Tenis özelinde bize kendisini gösteren olgu açıktır: hak, verilmez alınır. Büyüklük yolunda yürüyen sporcular kendisinden önce gelenleri devirmekle mükelleftir. 22 yaşındaki LeBron James’in 2007 yılında Pistons’a karşı Doğu Konferansı Finalinde 2 uzatmaya giden, Detroit’in sahasında oynanan ve takımının attığı son 30 sayının 29’unu attığı 5. maçta başardığı tam da budur. Benzer biçimde James’in 2012 Konferans Finalinde Celtics’e karşı 6. maçta sergilediği 45 sayı 15 ribaundluk performans da bu grupa girer.

Büyüklük yolunda yürümenin bir diğer gereksinimi de geriden gelenlere fırsat vermemekten geçer. Michael Jordan’ın 98 NBA Finali 6. maçında Jazz karşısındaki performansı ve Kevin Durant’in 2021 playofflarında Bucks karşısında 49 sayı 17 ribaund 10 asist 3 top çalma 2 blok ile oynadığı 5. maç bu bölümün performanslarıdır.

Jordan, James, Durant ve benzeri sporcuların üstünlük sağladıkları kimseler o an için karşılarında bulunan sporcular olsa dahi bu insanlar gösterdikleri performansla toplumsal hafızanın içinde ölümsüzlüklerini sağlamlaştırırlar.


Bellek Yönetimi

Bir yazılım prensibi olarak donanım üzerinde hakimiyete ihtiyacınız varsa “native” olarak, yani işletim sisteminin kullanımına direkt etki edeceğiniz ve “belleği yöneteceğiniz” şekilde yazılım yapmanız gerekir.

Kolektif bilincin içinde ölümsüzleşmek isteyen Djokovic, Nadal, Federer veya Jordan, James, Durant gibi sporcular da toplumun belleğini performanslarıyla yönetir. Nesnel düşünme becerilerinden yoksun insanların zihni çoğunlukla hafızasını duygularıyla eşleyecektir. “Bir insanın sana ne yaptığını unutabilirsin ama ne hissettirdiğini unutamazsın” benzeri basit aforizmaların odağında da bu yatar: İnsanların belleklerinde kalıcı yer edinebilmek için dramatik kurgunun mümkün olduğu kadar vurucu olması gerekmektedir çünkü pek çok insan görebilmek için etkilenmeye ihtiyaç duyar.



Zaman Korkusu

Christopher Nolan zaman kavramının ölümle olan ilişkisine “Yıldızlararası” adlı filminde olması gerektiği gibi bir bakış açısı katmıştır.


Ölümden korkmuyorum. Ben yaşlı bir fizikçiyim. Zamandan korkuyorum.

Dali’nin “Belleğin Azmi” eserinde, belirsiz bir düzlem olan yaşamın içindeki zamana “sahiplik” algısını yaratan saatin erimesi ve bir “son bulmuşluğu” böceklerle resmederken işaret ettiği temel olgu da zaman korkusudur. Ölüm kavramının bizlerde yarattığı temel sıkışmışlık, “kendimiz” olduğunu sandığımız kişinin sınırlarının ortadan kalkması ve başkalarının bilincindeki imgemizle bir süre daha “dünyada” kalacağımız gerçeğidir.

Kimse kendi adını koymaz ama adının nasıl anılacağını belirlemek kişinin elindedir. İster tenis efsanesi, ister basketbol efsanesi olsun bu seçkin grupta yer alan pek az sayıdaki sporcunun başardığı husus da budur: Onlar zamanın doğal sınırına karşı gelmemiş, bu sınırı aşmak için toplumsal belleği şekillendiren duyguları yönetmişlerdir.



Bazı NBA Yıldızları Niçin Daha Büyüktür?

Susan Neiman‘a atıfta bulunmak gerekirse bu gibi bir yazının son bölümüne gelebilmişseniz yaşamınızda çoktan fark ettiğiniz bir durum söz konusudur.

“Olanla olması gereken arasında fark mevcuttur. Olan, mevcutta etrafınızdaki dünyanın durumudur, olması gereken ise idealleriniz, etik değerleriniz veya kabullerinizdir.

Rousseau olanla olması gereken arasındaki uçurumun dünyayı değiştirmemiz gerektirdiğini söylerken Hume olması gerekenden vazgeçmeyi tercih ediyordu…”

Neiman’a göre Hume’unki gibi fikirler bize büyümeyi çağrıştırıyorsa bunun nedeni, büyümeye dair yanlış bir kavrayış tarafından kandırılmış olmamızdır.

Herhangi bir anlatının temel hedefi duygu durum değişikliği yaratmak veya bir düşünceyi tetiklemektir. Dali gibi ressamlar ölümsüzlüğü yeni bir bağlam kurarak, onu izleyenin evrensel önkabullerini sarsarak başarırlar.

Basketbol ise bir sanat değildir, daha çok antropolojik ihtiyaçlarımızın karşılandığı bir düzlemdir. Nitekim ortalama bir insansanız, bir resmin aksine, sonucunu bildiğiniz maçın tamamını tekrar izlemeyeceksinizdir.

Bu durumun jeneriklik pozisyonlar hariç tek istisnası ise Jordan‘ın 98’de şampiyonluğu kazandıran sayısı, James‘in 2016 finalleri son maçında vurduğu blok gibi anların tekrar izlenilebilirliğinde yatar. Yalnızca duygularımızı harekete geçirmiş sahneler bizde o bağlamı “tekrardan yaşama” hissini uyandıracaktır.

Sonuç – Kimler Büyüktür?

Bizlere, yaşanmış bir anı tekrar deneyimletmeyi başaran sporcular diğerlerinden olgundur çünkü onlar zamanın işleyişinden korkmamış, onu kavramış ve kendi lehine kullanmış kimselerdir.

Genç kuşaktaki Devin Booker, Donovan Mitchell, Luka Doncic, Trae Young ve Jayson Tatum gibi yıldızların toplumsal bellekte kalıcı yer elde etmeleri için “büyümeleri” gerekmektedir. Bu düzeydeki sporcular için büyümek, içinde bulundukları dünyayı değiştirme azmini göstermekten ve kendilerinden önce gelen kimseleri yıkmaya cesaret etmelerinden geçer.

Bu düzeydeki bir sporcu ancak playoff eşleşmesi son maçını oynadığında eli titremiyorsa olgunluğa erişmiştir veya bir NBA Finalinin son dakikalarında paniklemeden oyununu oynuyorsa büyümüştür. Sporcular ancak zaman kavramından korkmadan, onunla birlikte var olarak büyüyebilir ve duygularına hitap ettiği topluluğun belleğinde yer edinebilir.

Büyümenizin zaman sayesinde değil, zaman süresince sizin azminiz sayesinde gerçekleştiğini 11 yaşındaki bir çocuğa anlatabilmeniz dileğiyle…


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#195 - 18.05.2022 12:44
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Sürpriz Çıkış Yapan Oyuncular

5.Derrick Rose-New York Knicks

New York Knicks elenmiş olsa da, Derrick Rose’un çıkışını göz ardı etmek büyük hata olurdu. Dallas Mavericks turu geçmiş olsaydı Tim Hardaway Jr’ı almayı düşünüyordum. Ancak Dallas elenince Rose bir adım öne geçti. Yaşadığı sakatlıklar yüzünden kariyeri büyük bir sekteye uğrayan Rose, 3 yıldır istikrarlı katkı vermeyi başarıyor. Sezon başında şampiyonluk favorisi bir takım yerine New York’a takas olmayı seçmesi şaşırtmıştı. Buna rağmen tüm beklentileri aşan New York’ta 15 sayı ortalama tutturdu. Playoff’ta ise bunu daha da ileriye taşıdı. Trae Young’ın savunmasında eleştirilse de, hücumda 19,4 sayı, 4 ribaund, 5 asist ortalamayla oynadı. %47’lik üç sayı yüzdesi de etkileyiciydi. Rose’u yarışmacı kimliğiyle görmek keyif vermeye devam edecektir.



4.Bryn Forbes-Milwaukee Bucks

Milwaukee Bucks seriyi 4-0 kazanırken X faktörlerden biri kesinlikle Bryn Forbes oldu. %40 isabet ile maç başı 4 üçlük atan Forbes, 15 sayı ortalama ile oynadı. Gerçek şut yüzdesi %72,6 ve hücum ratinginde 132 ile ilk beşte yer alan tüm oyunculardan daha iyi bir verimlilik ile oynadı. Forbes’un yanı sıra Bucks’tan Brook Lopez ve Bobby Portis’i de analım.



3.Tobias Harris-Philadelphia 76’ers

Bu kategoride yıldız oyunculardan ziyade daha beklenmedik isimlere yer vermeye çalıştım. Yine de Tobias Harris’in harika performansını bu listeye almak mantıklı geldi. Kariyerinin hiçbir noktasında bu kadar verimli ve faydalı olduğunu görmedik. 5 maçlık seride, 25 sayı, 10 ribaund, 3,8 asist ve 1,2 top çalma ile oynadı. %50 saha içi ve %38 üç sayı yüzdeleri de gayet iyi göründü.

2.Monte Morris-Denver Nuggets

Jamal Murray’den yoksun şekilde sezonun sonunu geçiren Denver Nuggets, playoff’larda guard katkısı arıyordu. Monte Morris’te bu pozisyon için en uygun adaydı. Ancak sakatlıkların etkisi ile playoff’a hiç hazır gelmedi. Buna rağmen seri ilerledikçe Monte Morris’in katkısı arttı. 2-2 olan serinin en kritik 2 maçında, 28 sayı 5 asist ve 22 sayı 9 asistle turun geçilmesinde büyük pay sahibi oldu. 6 maçta 15 sayı, 3 ribaund, 5,8 asist ortalama tutturdu. Austin Rivers ve Campazzo’nun da iyi katkılar verdiğini burada söyleyelim.

1.Daniel Gafford-Washington Wizards

Sezon ortasında takıma takaslanan Daniel Gafford, kenardan gelip takıma iyi katkılar verse de, Scott Brooks tarafından hak ettiği saygıyı göremedi. Normal sezonda oyuncu verimliliğinde tüm NBA’de 20. Sırada olmasına rağmen görülmedi. Playoff’larda ise işi farklı bir noktaya taşıdı. Tüm serilerde hücum ratingi en yüksek oyuncu, 156 ile Gafford. Ayrıca savunma ratingi 115. Rakam size çok gelmesin çünkü takım ortalaması 122. Ortalama sadece 23 dakika süre alan Gafford, 11,8 sayı, 5,8 ribaund, 1 top çalma, 2 blok ortalama ile oynadı. Şut yüzdesi %84,6 ile playoff’ta açık ara 1. sırada. Ayrıca blok ortalamasında da 4. Bu rakamlar Gafford’ı anlatmak için yetmediyse sıkı durun. Philadelphia’nın Washington’ı 4-1 elediği seride, toplam 70 sayılık fark oluştu. Gafford’ın sahada kaldığı bölümü ise Washington +7 sayı farkla önde bitirdi. Scott Brooks’un görebildiğini sanmıyorum ama birçok GM bu rakamları görmüştür.


Bu yazıyı oluştururken özellikle beklenmedik durumları almaya çalıştığımı söylemek istiyorum. Devin Booker, Kawhi Leonard, Luka Doncic gibi isimlerin neden olmadığını söyleyeyim. Onların yaptıkları beklenilen durumlardı. Zaten süper star olan oyuncuları buraya sürpriz olarak yazmak doğru olmazdı. Sizce bu listeye kimler eklenebilirdi? Yorum yapmayı unutmayın.


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#196 - 18.05.2022 12:44
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
NBA Şampiyonu Olmayan Takımlar

6 Haziran 1946’dan bu yana ilk olarak ABA (American Basketball Association) sonrasında NBA (National Basketball Association) olan kuruluş, yıllarca takım değişikliklerine şahit oldu. Efsane isimler geldi geçti. Bu isimler emekli olduktan sonra takımlara koç oldu ve basketbol günden güne gelişti. Hiçbir zaman gerilemedi ve her zaman ilerledi. Eski takımlar kapatıldı. Takımlar şehir değiştirdi. Buna hiçbir zaman nokta koyulmadı. Hatta ilerleyen yıllarda yeni iki takım eklenmesi de söz konusu. Ancak makalemizin konusu bu değil. Makalemizin konusu, güncel takımlar arasında şampiyon olmayan NBA takımları. Hazırsanız, listemize başlayalım.

Indiana Pacers



NBA ve ABA karışımında 54 sezondur gözlerimizin önünde olan takım, maalesef bir şampiyonluk elde edemedi. 45 sezon NBA ve 9 sezon ABA liginde bulunan Pacers, efsane isimleri kadrosunda bulundurdu. Reggie Miller, Roger Brown, Dale Davis, Rik Smits, Billy Knight ve Paul George gibi isimler bu formayı terletti. 9 sezonluk ABA döneminde 3 kez şampiyon olan Pacers, NBA döneminde hiç şampiyonluk edemedi. En son Reggie Miller önderliğinde 2000 yılında finale çıksalar da, Lakers’a karşı elleri boş ayrıldılar.


Charlotte Hornets

Eski ismi Charlotte Bobcats ve takım sahibi Michael Jordan olan Hornets, gün yüzü görmeyen bir takım. 31 sezonluk NBA serüvenlerinde 10 kez Playoff yaptılar. Totali ele aldığımızda +1080 galibiyetleri ve +1380 mağlubiyetleri bulunuyor. Nefis isimleri kadrosunda bulundurdu. Kemba Walker, Muggsy Bogues, Dell Curry, Alonzo Mourning ve Gerald Wallace turkuaz formaları terlettiler. Ancak hiç şampiyonlukları yok. Günümüzde gelecek vaat eden bir kadroya sahip olan Charlotte Hornets, dileriz ki şampiyonluk tecrübesini ve heyecanını yaşarlar.

Oklahoma City Thunder


Listenin en güçlü takımı ile karşı karşıyayız. Şu anda ligi domine eden isimleri daha önce kadrosunda bulunduran Thunder, bu isimleri güzel yönetemedi. Seattle Supersonics takımının yerini alan OKC, Oklahoma City Thunder ismiyle hiç şampiyonluk kazanamadı. Supersonics kadroları dahilinde birçok kaliteli ismi ekibinde bulundurdu. Gary Payton, Kevin Durant, Russell Westbrook, James Harden, Serge Ibaka ve Shawn Kemp gibi nefis isimler bu takımda kilometreler harcadı. Normal sezonda +2340 galibiyet ve +2000 mağlubiyet barajını geçtiler. İki takımın tarihi boyunca 54 yıllık serüvende 32 kez Playoff yaptılar. Ancak OKC ismiyle şampiyonluk elde edemediler.


Brooklyn Nets



Belki de “Şampiyon Olmayan Takımlar” makalelerinde güncelleme yaptırtacak isme geldik. Bu sene şampiyon olması en muhtemel olan takım Brooklyn Nets, çeşitli isimlerle ligde bulundu. New Jersey Nets, New York Nets, New Jersey Americans gibi çeşitli isimlerle 54 sezondur bu kuruluşlarda bulunan bir takım. 45 sezon NBA 9 sezon ABA miraslarında, 22 kez NBA Playoff’u ve 7 kez ABA Playoffu yaptılar. 7 ABA Playofflarının 2 tanesinde evlerine kupa ile döndüler. Ancak NBA’de hiç şampiyon olamadılar. 54 sezonluk bu süreçte +1900 galibiyet, +2400 mağlubiyet elde ettiler. Harika isimler bu takımda forma terletti. Julius Erving, Jason Kidd, Buck Williams, Vince Carter gibi isimler olsa da bir NBA şampiyonluğu elde edemediler.

Memphis Grizzlies



Sıra, listenin en genç takımlarından birine geldi. 26 sezonluk NBA sezonlarında, Vancouver Grizzlies ismiyle de bulunan Grizzlies ekibi %41.8 G – M oranına sahip. Takım tarihlerinde +850 galibiyet ve +1200 mağlubiyet bulunuyor. 11 kez Playoff yapsalar da en çok ilerleyebildikleri nokta 2013’te gerçekleşti. Batı Konferansı Finalleri’ne kadar yükselebilen takım, Spurs tarafından süpürüldü. Ondan sonra da kader yüzlerine gülmedi. Daha önce Marc Gasol, Pau Gasol, Mike Conley, Zach Randolph, Shane Battier, Mike Miller, Rudy Gay ve Tony Allen gibi isimler bu takımda bulundular. Ja Morant önderliğinde Grizzlies, geleceği parlak olan yolda yavaş yavaş ilerliyor.

Utah Jazz



Listenin en esaslı takımlarından biri olan Utah Jazz, talihsizliklerle savaşmak zorunda kaldı. Normal sezonda harikalar yaratan bu takım, 47 sezonluk tarihinde +2050 galibiyet +1720 mağlubiyet barajlarını geçti. Daha önce New Orleans Jazz olarak ligde bulunan Jazz ekibi, 30 kez Playoff tecrübesi yaşadı. Takımında Karl Malone, John Stockton, Adrian Dantley, Rudy Gobert, Gordon Hayward ve Mehmet Okur gibi isimleri bulunduran Jazz hiç şampiyonluk yaşayamadı. Şampiyonluğa en yakın olduğu zamanlarda, Michael Jordan engeline takıldı. Tarihi, normal sezon performansı ve çabası üst kalitede olan Jazz ekibinin playoff laneti hala devam ediyor.

Phoenix Suns



Sıra, yıllardır ismi değişmeyen esaslı takımlardan biri Phoenix Suns’ta. NBA’de geçirdikleri 53 sezonda +2200 galibiyet ve +2000 mağlubiyet barajını geçti. 1968’den beri ligde bulunan takım, tarihte önemli sıralara koyabileceğimiz isimleri kadrosunda bulundurdu. Shawn Marion, Steve Nash, Amar’e Stoudemire, Larry Nance, Charles Barkley ve Kevin Johnson gibi efsanelere ev sahibi oldu. 30 kez Playoff tecrübesi yaşayan Suns, 2 kez MVP olan Steve Nash döneminde bile NBA Finalleri atmosferinde bulunamadı. Bu sezon oldukça kuvvetli ilerleyen Suns, şampiyonluğa emin adımlarla yürüyor gibi.

New Orleans Pelicans



New Orleans Hornets, New Orleans/Oklahoma City Hornets ve New Orleans Pelicans…2002’de lige katılan, listenin en genç takımlarından biri olan Pelicans, 19 sezondur NBA’de bulunuyor. 19 sezonda +700 galibiyet ve 810 mağlubiyet barajını geçen Pelicans, 7 kez Playoff atmosferine erişti. Henüz yeni bir takım olduğu için takımda bulunan isimlerin birçoğu, hala aktif olarak oynuyor. Chris Paul, Anthony Davis, Jrue Holiday ve Tyson Chandler takım tarihine hatrı sayılır isimler olarak kazındı. Point God CP3 da, The Brow Anthony Davis de geldi geçti, ancak şampiyonluk gelmedi. Günümüzde umudunu Zion Williamson, Brandon Ingram gibi isimlere bağlayan Pelicans, şimdilik şampiyonluğa pek de yakın değil.

Los Angeles Clippers




Daha önce ligde Buffalo Braves ve San Diego Clippers isimleriyle bulunan Clippers, günümüzde Los Angeles Clippers olarak yoluna devam ediyor. 51 sezondur ligde bulunan ekip, 16 kez Playoff yaptı. Normal sezonda da galibiyete hasret kalan takım, “Galibiyet Mağlubiyet oranı” açısından oldukça kötü durumda. Galibiyet köşesinde +1700 barajını geçerken, mağlubiyet kolonunda +2400 durumunda. Takımda bulunan önemli isimler: Chris Paul, DeAndre Jordan, Blake Griffin, Elton Brand, Bob McAdoo, Kawhi Leonard…Bu sezon Kawhi Leonard & Paul George ikilisi ile adımlarını zemine çaka çaka ilerleyen Clippers, neler yapacak göreceğiz.

Denver Nuggets




2016’da Cleveland’ın şampiyonluk kazanması ne kadar büyük bir olaysa, Nuggets ekibinin de NBA Finalleri’ne çıkması o kadar büyük bir olay. 54 sezonluk NBA&ABA gösterilerinde 36 kez Playoff yaptılar. 27’si NBA 9’u ABA olmak üzere hiçbirinde şampiyon olamadılar. Daha önce Denver Rockets ismiyle de anılan Denver Nuggets, en son 1976’da NBA Finalleri atmosferinde bulundu. Normal sezonda +2200 galibiyet barajını geçerken, öteki köşede bu barajı alçakta tutup +2150 mağlubiyet barajındalar. G – M oranlarının %506 olması oldukça iyi bir durum olsa da, Playoff konusunda sıkıntı çektikleri aşikar. Denver kadrolarında şu isimleri bulundurdu: Dan Issel, Alex English, Nikola Jokic, David Thompson, Carmelo Anthony, Dikembe Mutombo, Byron Beck ve daha niceleri…


Orlando Magic


90lar NBA’inin en güçlü kadrolarından biri olan Magic ekibi 1989’dan beri NBA ekranlarında bulunuyor. 32 sezonluk geçmişlerinde 16 kez Playoff barajına eriştiler. Normal sezonda ise +1200 galibiyet, +1340 mağlubiyet barajlarını geçtiler. 1995’te Shaquille O’Neal – Penny Hardaway ikilisi final görmüş olsa da, Hakeem Olajuwon’lu Rockets tarafından süpürüldüler. Sonrasında 2009 yılında, Dwight Howard’ın makine olduğu dönemde, Lakers ile eşleştiler. Bu eşleşme 5 maç sürdü ve kupayı kaldıran takım, Los Angeles Lakers oldu. Magic ekibi daha önce şu isimleri kadrolarında bulundurdu: Dwight Howard, Nikola Vucevic, Shaquille O’Neal, Tracy McGrady, Penny Hardaway, Horace Grant, Hidayet Türkoğlu, Nick Anderson…Kesinlikle şampiyonluğun çok yakışacağı bir ekip olduğunu düşünüyoruz.


Minnesota Timberwolves




Listenin son takımına geldik. Tıpkı Orlando Magic gibi uzunların hakim olduğu Timberwolves, 32 senedir NBA Televizyonlarında boy gösteriyor. 1989’dan bu yana oynadıkları sezonlarda +1000 galibiyet ve +1540 mağlubiyet barajını geçtiler. Toplamda 9 kez Playoff yaptılar ve maalesef hiç final yapamadılar. En fazla ilerledikleri nokta, Kevin Garnett önderliğinde 2004 yılında Batı Konferansı Finalleri oldu. Timberwolves ekibinde şu isimler bulundu: Kevin Garnett, Karl – Anthony Towns, Kevin Love, Wally Szczerbiak, Ricky Rubio, Sam Mitchell… Doğru çaylak seçimleri ile şampiyonluk gelebilir.

Normal sezon, bir kısas değildir. Yeni kurulan kadrolar normal sezonda strateji denerken, esaslı kadrolar ise gençlerini öne çıkarır. Asıl olay, Playoff atmosferinde başlar. Rakibe dayalı setler, savunma stratejileri, hücum yöntemleri ve oyunculara verilen süreler…Post – Season dediğimiz normal sezon sonrası dönem, her şeyden önemlidir. Bu takımlar bu dönemde yaşanan krizleri iyi yönetememiş olsa gerek ki, henüz şampiyonları yok. Sakatlıklar, yetersiz kabiliyet, kötü yönetim ve bunun gibi nedenler onların elenmesine neden oldu. Dileriz ki hepsi, en kısa sürede şampiyon olurlar. Pozitif yaklaşmakta fayda var. Şampiyon olmayan takım kalmasın! Basketbol dolu günler, sağlıcakla kalın!


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#197 - 18.05.2022 13:35
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Draymond Green ve Bakışları

2016 yazında Kevin Durant, Golden State Warriors ile imzalayacağını açıkladığında tüm NBA camiası adeta şok olmuştu. Nasıl olmasın ki? Warriors o dönem hali hazırda ligin en güçlü takımıydı ve üstelik o senenin Batı Konferansı Finallerinde Durant’in sırtladığı Oklahoma City’e karşı 3-1’den geri gelerek NBA finallerine yükselmişti. Günler önce seni ve takımını eleyen ekiple imzalamak mı? Bir hayli zor bir karar olsa gerek.

Ancak günün sonunda olanlar oldu ve Durant kariyerinde yeni bir sayfa açarak 3 yıl boyunca Warriors forması giydi. O 3 yıllık süreçte neler neler olmadı ki. Golden State tam 3 kez üst üste NBA finallerine kaldı; bu finallerin ikisinden yüzükle dönmeyi başardı, Kevin Durant kariyerinin ilk yüzüğünü hatta yüzüklerini kazandı ve apoletleri arasına tam iki adet Finaller MVP’liği ekledi. Oldukça destansı değil mi?

Gelgelelim tüm bunlara rağmen günümüzde geldiğimiz noktada insanların bütün bu başarılardan ziyade konuşmaktan asıl haz aldığı nokta; bu ayrılığın neden olduğu konusu. Kimilerine göre Durant; Warriors’taki misyonunu tamamladı, kimilerine göre koç Steve Kerr ile aralarında sorunlar vardı, kimilerine göre ise takım içinde -özellikle de- Draymond Green ile yaşanan sorunlar bu ayrılığın temelinde yatıyordu. Seçenekler bu doğrultuda gidip geldiği için de başta medya olmak üzere insanların en çok ilgisini çeken seçenek; Green ve Durant arasındaki gerginliğe yoğunlaşmak oldu. “Warriors’ta gerginlik!” ya da “İki yıldız oyuncu molada birbirine girdi!” başlıkları tabii ki de insanların görmeyi istediği asıl şey.

Fakat tüm bu olan bitenin üzerinden geçen zaman ile birlikte her iki oyuncunun da o günleri geride bıraktığı çok net anlaşılıyor. Özellikle de Kevin Durant’in, Draymond Green ile ilgili yaptığı son açıklamaların ardından.

“Daha Warriors’taki ilk yılımda Draymond Green tavrını çok net ortaya koydu ve ben de ‘Evet, böyle bir tutuma ihtiyacım var’ diye düşündüm. OKC’deyken işler çok daha farklıydı. Yeri geldiğinde ben parkedeyken birilerinin bench’ten bana “Napıyor lan bu herif?” der gibi bakmasını istiyordum. İşte Draymond da bunu yaptı ve onun bu tavrı; olabileceğim en iyi oyuncu olmamda çok önemli bir paya sahip.”



Anlaşılan o ki Kevin Durant de olsanız zaman zaman sorgular bakışlara maruz kalmanıza ihtiyacınız var. Ve görünen o ki Durant OKC yıllarında bu bakışları Westbrook dâhil kimseden alamamış.
Günün sonunda olanlar oldu ve Kevin Durant’in Golden State Warriors macerası neredeyse kusursuza yakın sona erdi. 3 final, iki yüzük ve iki finaller MVP’liği. Daha ne olsun? An itibariyle Kevin Durant; Brooklyn Nets formasıyla bir başka şampiyonluğun önemli favorilerinden. Diğer yandan Draymond Green ve Golden State Warriors’ın geleceği ise bir hayli soru işareti barındırıyor. Ancak bu ikilinin geçmişte yaşananları bir kenara atıp; gerektiğinde birbirlerinden bu tarz övgülerle bahsetmesi oldukça hoş.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#198 - 18.05.2022 13:36
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Westbrook ve Doğu Konferansı’ndaki Eşleşmeleri


NBA, sadakatin hakim olmadığı bir iş dünyası. Takımına sadık olduğu halde pek çok ismin göz yaşına bakılmadan takas edildiğine şahit olduk. Bu durum, Russell Westbrook gibi sadık mı sadık bir adamın daha başına geldi. Önce evi olarak gördüğü Oklahoma’da ihanetlere uğradı. Ardından orayı terketti. Sonrasında Houston Rockets ile işler beklenildiği gibi gitmedi ve yine takas defterleri açıldı. Houston Rockets, Russell Westbrook’u verirken, karşılığında Washington Wizards’tan John Wall’u aldı. Birçok NBA sever için bu takasın “karşılıklı kayıp” olduğu düşünüldü. Kimilerine göre All-Star hatta Süperstar olan bu iki oyuncunun, gönderildikleri takımlara bir katkı yapamayacağı düşünüldü. Ancak ikisi için de farklı olan bir ortak nokta var ki, bu nokta başarılarını etkileyebilir. John Wall artık Batı Konferansı için forma terletecekken, Russell Westbrook da kariyerinde ilk kez Doğu Konferansı’nda boy gösterecek.


Damian Lillard ve Russell Westbrook


Asıl konumuza geçmeden önce hepimizin üzüleceği bir husus bulunuyor. Damian Lillard ve Russell Westbrook artık sadece normal sezonda karşı karşıya gelebilecek. Normal sezon içerisinde bütün takımların birbirleriyle oynadıkları aşikâr ancak olay Playoff atmosferine gelince işler hayli kızışıyor. Günümüz NBA’inde ise Russ West ve Dame Dolla isimlerini Playoff’ta karşı karşıya izlemek büyük zevk! Bu takas sonrası aynı şeyi söyleyemiyoruz maalesef. Artık Damian Lillard ve Russell Westbrook gibi iki rakip ismi, tam performanslarıyla izleyebileceğimiz tek nokta, NBA Finalleri. Bu durum da bu ikiliyi asıl performanslarında, karşı karşıya izlemeyi epey güç kılıyor.

Beastbrook ve Birebir Eşleşmeleri


Russell, hırsı ile bilinen bir basketbolcu. Bu hırsını Doğu Konferansı’nda da iyi bir performansla gösterdiği takdirde, Bradley Beal ile ölümcül bir ikili olacakları da aşikâr. Ancak iş Playofflar raddesine gelince, taktikler değişiyor. Her takımın kendine has bir oyun stili var. Playofflar devreye girince bu oyun stilleri, rakibe göre değişiyor. Dolayısıyla bambaşka bir konferansta, bambaşka rakiplere karşı Playoff yapmak belirli bir alışma süreci gerektirebilir. Bu olayı LeBron James’in Lakers ile ilk senesinde Playoff yapamamasına benzetebilirsiniz. LeBron sakatlanmasaydı Lakers Playoff yapabilir miydi, yapsa şampiyon olabilir miydi? Bunlar hep bir muamma, ancak yıllardır Final’e çıkan LeBron’un bile batıdaki ilk senesinde hafiften afalladığını hepimiz gördük. Takıma alışma sürecini, kendini 20 yaşındaymış gibi zorladığını hepimiz gördük. Aynı durum tecrübeli basketbolcu için de geçerli olabilir. İlk senesinde mümkün olmasa da, önümüzdeki sezonlarda WB ve Beal ikilisini Playoff atmosferinde ter dökerken görebiliriz. Ancak şimdilik varsayımları bir kenara bırakmakta fayda var. Gelelim Westbrook’un kilit eşleşmelerine.


Atlanta Hawks: Trae Young


Yüzdelerden de açıkça görüleceği gibi Russell’ın aksine çok iyi bir şutör olan Trae Young, savunması oldukça güç bir oyun kurucu. Yüz yüze geldikleri 4 maçın 2’sinde galip taraf WB ekibi oldu. İyi gününde dilediği yerden şut sokabilen Trae Young’ın Westbrook’a karşı tek zayıf tarafı atletizmi. The Brodie* lige geldiği ilk günden itibaren atletizmiyle “en iyi anlar” kolajlarını oluşturdu; Young ise şut yeteneğiyle güzel işlere imza attı. Son maçlarında Trae 41 sayı atarken, Russ maçı 26 sayı ile tamamladı. Trae Young, yıldız oyun kurucu adına Playoff’ta zorlayıcı bir rakip.


Birbirleriyle oynadıkları maçlarda, kategori başı en iyi istatistikleri:

Russell Westbrook: 31 sayı / 9 ribaunt / 11 asist / 5 top çalma / 1 blok
Trae Young: 41 sayı / 6 ribaunt / 11 asist / 0 top çalma / 0 blok


Bu istatistikler tek bir maça ait değildir. Yaptıkları maçlar sonrası kategori başı (sayı, ribaunt, asist vb.) en iyi rekorları baz alınmıştır.
*The Brodie, Russell Westbrook’un lakaplarından biridir.

New York Knicks: Derrick Rose




Westbrook’un doğuda bir diğer kilit eşleşmesi, oyun tarzlarını çok benzettiğimiz Derrick Rose. Eski patlayıcılığı olmasa da, hala iyi bir oyun kurucu. Minnesota döneminde biraz da olsa toparlayan Rose, Russell Westbrook’un atletizm tartışmalarında her zaman karşısında yer alan isim olmuştu. 13 kez karşı karşıya gelmeleriyle birlikte, bu eşleşmede şimdilik üstün taraf Rose. Son eşleşmelerinde Westbrook 23 sayı, 10 asist kaydederken; Rose 14 sayı, 6 asist kaydetti. Ancak galip gelen taraf Rose takımı oldu.

Birbirleriyle oynadıkları maçlarda, kategori başı en iyi istatistikleri:

Russell Westbrook: 38 sayı / 17 ribaunt / 20 asist / 6 top çalma / 1 blok
Derrick Rose: 30 sayı / 7 ribaunt / 9 asist / 4 top çalma / 1 blok


Bu istatistikler tek bir maça ait değildir. Yaptıkları maçlar sonrası kategori başı (sayı, ribaunt, asist vb.) en iyi rekorları baz alınmıştır. İkisinin de iyi gününde, NBA severler adına şölen tadında bir maç izleyebiliriz. Bu ikilinin eşleşmesi, tam anlamıyla kafa kafaya olan bir eşleşme!


Brooklyn Nets: Kyrie Irving


Kyrie Irving’in ne denli tehlikeli bir oyuncu olduğunu hepimiz biliyoruz. Kendisinin mental açıdan anlaması güç fikirleri olsa da, iş basketbola gelince bir deha olduğunu hepimiz söyleyebiliriz. Karşılaştıkları 16 maçta, Kyrie’nin takımı üstün geldi. Top hakimiyeti ile ön plana çıkan Kyrie, bu kabiliyeti ile Washington Wizards ekibinin savunmasını sersemletmesi oldukça mümkün. Ancak bahsettiğimiz kişi Kyrie, bakarsınız Wizards maçına çıkmak dahi istemeyebilir. Sonuç olarak, Kyrie Irving bu eşleşmede bir çizgi üstün geliyor; fakat oyuncular her zaman tam performansları ile oynayamayabilir. Westbrook’un 2017’de geçirdiği sezon gibi*, yıldız oyuncunun da iyi günü göz ardı edilmeyecek kadar tehlikelidir.

Birbirleriyle oynadıkları maçlarda, kategori başı en iyi istatistikleri:

Russell Westbrook:41 sayı / 15 ribaunt / 16 asist / 4 top çalma / 1 blok
Kyrie Irving: 35 sayı / 7 ribaunt / 12 asist / 4 top çalma / 2 blok


Bu istatistikler tek bir maça ait değildir. Yaptıkları maçlar sonrası kategori başı (sayı, ribaunt, asist vb.) en iyi rekorları baz alınmıştır.

*2016 – 2017 sezonunda Russell Westbrook, 31.6 sayı, 10.7 ribaunt, 10.4 asist, 1.6 top çalma ile sezon sonu ödüllerinde “En Değerli Oyuncu” ünvanını kazanmıştı.

Toronto Raptors – Maimi Heat: Kyle Lowry ve Goran Dragic


Golden State hükümdarlığına nokta koyan Toronto Raptors’ın oyun kurucusu Kyle Lowry, artık adını “veteran” olarak andığımız bir basketbolcu. Kawhi Leonard ve Pascal Siakam gibi takım arkadaşları ile zorlayıcı bir Playoff serüvenini başarıyla sonuçladı ve şampiyon oldu. Bu durum ise onun basketbolunu daha da tehlikeli kılıyor. Ancak toplamda 24 kere karşı karşıya gelmelerine rağmen, 14 galibiyet ile kağıt üzerinde Westbrook daha üstün gözüküyor. Goran Dragic ise Miami Heat ekibini NBA Finalleri’ne taşımada büyük emek sarf etse de, Finaller’de oynayamadı. Mental olarak zorlu dönemlerden geçen Dragic, hala Miami ekibine elinden geleni veriyor. Toplamda 26 kez karşı karşıya gelen Dragic ve Westbrook karşılaşmasında, 15 galibiyet ile Russ üstün geliyor. Süperstarımızın bu iki isim karşısında attığı her adıma dikkat etmesi gerekiyor. Aralarındaki galibiyet – mağlubiyet farkı uçuk değil. Dolayısıyla yıldız oyun kurucumuz için bu iki adam, orta seviyede bir zorlukta denilebilir.

Birbirleriyle oynadıkları maçlarda, kategori başı en iyi istatistikleri:

Russell Westbrook: 37 sayı / 13 ribaunt / 17 asist / 4 top çalma / 2 blok
Kyle Lowry: 25 sayı / 9 ribaunt / 13 asist / 4 top çalma / 4 blok

Russell Westbrook: 36 sayı / 18 ribaunt / 17 asist / 4 top çalma / 2 blok
Goran Dragic: 26 sayı / 8 ribaunt / 11 asist / 2 top çalma / 1 blok


Bu istatistikler tek bir maça ait değildir. Yaptıkları maçlar sonrası kategori başı (sayı, ribaunt, asist vb.) en iyi rekorları baz alınmıştır.


Boston Celtics: Kemba Walker




Sıra, oyun kurucu olarak Kyrie’nin verimsiz performansının ardından Boston ekibine kan ve can getiren Kemba Walker’da. Tehlikeli top hakimiyetine sahip olan Walker, gözümüz zor alışsa da Boston Celtics ekibine tam oturdu! Bu sezon uzun bir süre parkelerden kalan Walker, ilerleyen yıllarda, aylarda eski formuna döndüğü takdirde WB için zorlu bir eşleşme haline gelebilir. Ancak kariyerleri boyunca karşı karşıya geldikleri 16 maçın 12’sinde galip gelen taraf, Westbrook’un takımı oldu. Kemba genel olarak tehlikeli bir oyun kurucu olsa da, bu eşleşmede “zorlayan” değil “zorlanan” taraf olduğu gözüküyor. Kemba Walker’ın ne kadar tehlikeli olduğu hepimizin farkında olduğu bir durum; ancak istatistiklere baktığımızda Russ Westbrook bu karşılaşmanın “tehlikeli” tarafı olarak gözüküyor.

Birbirleriyle oynadıkları maçlarda, kategori başı en iyi istatistikleri:

Russell Westbrook: 40 sayı / 15 ribaunt / 15 asist / 5 top çalma / 1 blok
Kemba Walker: 32 sayı / 7 ribaunt / 9 asist / 4 top çalma / 1 blok


Bu istatistikler tek bir maça ait değildir. Yaptıkları maçlar sonrası kategori başı (sayı, ribaunt asist vb.) en iyi rekorları baz alınmıştır.

Charlotte Hornets & Milwaukee Bucks: LaMelo Ball ve Jrue Holiday


Bir tarafta çaylak LaMelo Ball, diğer tarafta 2 kez Yılın Savunma Beşi’ne seçilen Jrue Holiday bulunuyor. Daha çaylak olan LaMelo Ball’un bu listede yer almasının sebebi, birçok gözlemciye göre onun “Yılın Çaylağı” olacağını düşünmesinden kaynaklanıyor. Sakatlığının gazabına uğrayıp, Yılın Çaylağı rekabetinden uzaklaşsa da, oynadığı maçlarda oldukça iyi işlere imza attı. LaMelo ile karşı karşıya geldikleri 1 maçta mağlup gelen taraf Westbrook’un takımı oldu. Bu eşleşmede Westbrook; 12 sayı, 11 ribaunt, 9 asist ve 2 blok kaydetti. Diğer tarafta ise Melo; 19 sayı, 7 ribaunt, 5 asist, 1 top çalma kaydetti. Çaylak isim, usta oyuncuya karşı hem galip geldi, hem de ondan fazla sayı üretti. Jrue Holiday ise savunmasıyla ön plana gelen bir oyun kurucu. Her ne kadar iyi bir savunmacı olsa da, süperstarımız ile karşılaştığı 27 maçın sadece 9’unu kazanabildi. Hatta karşılaştıkları son 3 maçta Westbrook 87 sayı kaydederken Jrue Holiday 44 sayı kaydedebildi. Sonuç olarak, Russell bu eşleşmelerde de baskın olan isim olarak gözüküyor.

Birbirleriyle oynadıkları maçlarda, kategori başı en iyi istatistikleri:

Russell Westbrook: 44 sayı / 17 ribaunt / 17 asist / 4 top çalma / 2 blok
Jrue Holiday: 32 sayı / 9 ribaunt / 15 asist / 5 top çalma / 3 blok


Bu istatistikler tek bir maça ait değildir. Yaptıkları maçlar sonrası kategori başı (sayı, ribaunt asist vb.) en iyi rekorları baz alınmıştır.

Philadelphia 76ers: Ben Simmons




Şut kabiliyeti oldukça yetersiz olan bir oyun kurucuya geldi sıra. Ben Simmons’ın Westbrook için yaratacağı tek sıkıntı, takım uyumu olacaktır. Yıllardır hemen hemen aynı oyuncularla Playoff’a kalan 76ers ekibinde takım uyumu oturmuş durumda. Dolayısıyla Westbrook’un savunması ne kadar yeterli olur tartışılır. Toplamda 7 kez karşı karşıya gelen bu ikilide, Ben Simmons 3 kez galip geldi. İstatistiklere baktığımızda Hücum açısından Simmons’ın daha yüzdeli oynadığı görülüyor. Ben Simmons savunma açısından daha baskınken, Westbrook bu eşleşmede hücum dersleri gösteriyor. Özetle, yeni takımında galip olur mu bilinmez, ancak birebir bakıldığında oldukça dengeli duruyor.

Birbirleriyle oynadıkları maçlarda, kategori başı en iyi istatistikleri:

Russell Westbrook: 37 sayı / 17 ribaunt / 15 asist / 3 top çalma / 1 blok
Ben Simmons: 29 sayı / 14 ribaunt / 12 asist / 4 top çalma / 4 blok


Bu istatistikler tek bir maça ait değildir. Yaptıkları maçlar sonrası kategori başı (sayı, ribaunt asist vb.) en iyi rekorları baz alınmıştır.

Tek tek eşleşmeleri analiz ederek size sunduk. Fantezi basketbol severlerin hoşuna gideceği şekilde “kategori başına” istatistikler hazırladık. Elimizden geldiğince tarafsız, objektif yaklaştık. Dileriz makalemiz hoşunuza gitmiştir, sayfanın aşağı kısmından makalemize tepki vermeyi unutmayın! Basketbol dolu günler!
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#199 - 19.05.2022 12:22
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Bu Şekilde Kaybetmemiz Utanç Verici


Golden State Warriors için bu sezonun oldukça zorlu geçeceği henüz yılın başından dahi belliydi. Özellikle Klay Thomson’ın yokluğu başta olmak üzere; Draymond Green’in yaşından dolayı düşen formu, yenilenen ve Warriors’ın oyun düzenine henüz adapte olmayan bir kadro gibi faktörler bu düşüncenin temelini oluşturuyor. Nitekim sezon onlar için tam da beklenildiği gibi iki ileri bir geri şeklinde ilerlemekte. Tüm bunlar olurken kelimenin tam anlamıyla bütün yük Stephen Curry’nin omuzlarında.

Bulunduğumuz noktada Warriors, 20 – 20 derecesiyle Batı Konferansı’nda 9. Sırada yer alıyor. Ancak son günlerde asıl endişe veren durum; Golden State Warriors’ın almış olduğu farklı yenilgiler. Oynadıkları son 6 maçın 5’ini kaybeden Dub Nation; bu mağlubiyetlerin neredeyse tamamından farklı yenilgiler alarak aldı. Los Angeles Lakers’a karşı biri 26 sayı diğeri ise 31 sayılık bir yenilgi, Los Angeles Clippers’a karşı 26 sayılık bir yenilgi ve Phoenix Suns’a karşı alınan 22 sayılık yenilgi. Lakers’a karşı alınan 128 – 97’lik yenilginin ardından çok doğal bir reaksiyon olarak takımın yıldızı Stephen Curry; bu konuyla ilgili bazı açıklamalarda bulundu ve takım arkadaşlarından daha fazlasını beklediğini dile getirdi.

“Kesinlikle daha iyi oynamalıyız. Ve kazanma takım olarak kazanma alışkanlığı edinmeliyiz. Ancak daha da önemlisi bu şekilde fark yemeyi bırakmalıyız çünkü bu utanç verici. Maçın ardından parkede yaptıklarımız ile ilgili gurur duyabileceğimiz bir oyun oynamalıyız. Tabii ki de maç kaybedebiliriz, bunun olması çok doğal fakat bu şekilde fark yiyerek değil.”





Curry’nin yaptığı bu açıklamaların ardından koç Steve Kerr de çok benzer bir demeç verdi ve takımın aldığı dengesiz sonuçlardan bahsetti.

“Bir gün önce ligin en iyi derecesine sahip takımını yenip, hemen ardından bir başka harika takıma 31 sayı farkla yenildik. Bu bizim nasıl bir durumda olduğumuzu gayet iyi açıklıyor. Sebepsiz yere 20 – 20 derecesine sahip değiliz. Çok yoğun bir şekilde inişler çıkışlar yaşıyoruz. Oyunun her iki alanında da iyi oynamalıyız ve daha da önemlisi bunu istikralı bir şekilde yapmalıyız.”

Şayet Warriors ekibi işleri yoluna koymak istiyorsa; takım arkadaşlarının Curry’e şimdikinden çok fazla yardım etmesi gerektiği gün gibi ortada. Ne dersiniz, Warriors sezonun ikinci yarısında işleri yoluna koyabilir mi?


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok