Konu: Malibu Corporation #malibu100  (Okunma sayısı 23145 defa)

BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#180 - 30.04.2022 00:21
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
NBA Tarihinin Gelmiş Geçmiş En İyisi Kim?

Gary Payton
“Bana hangisi daha komple bir basketçi diye sorarsanız kısaca LeBron James derim. İkisi de çok farklı basketbolcu. Jordan, özellikle büyük atışları sayıya çevirebileceğini düşünen biriydi. İhtiyaç olduğunda tüm topları alacak ve şut atması gerektiğinde de o şutları atacak biri. Bence bu nedenle LeBron daha komple bir oyuncu.”

Shaq
“Bence LeBron, Kobe ve Jordan ile şampiyonluk sayısını eşitlemeye çalışıyor. Gelgelelim Jordan ile eşitlerse, sanırım benim için terazi biraz daha LeBron’a kaymış olacak.”

Charles Barkley
“Bana kalırsa Michael GOAT’tur. Ve LeBron da, seviye olarak Michael’dan ziyade Magic’e daha yakın bir oyuncu.”

Dwayne Wade
“Ben Jordan çağında büyüdüm. Taraflıyım ve ölene kadar da taraflı olacağım. Benim GOAT’um hep Jordan olacak. LeBron’u kötülemiyorum. LeBron muhteşem bir oyuncu. Ama benim GOAT’um Michael Jordan.”

Allen Iverson
“Michael Jordan’ı her ne kadar çok sevsem de, yani, adamım… LeBron James benim adamım ya. O seçilmiş kişi. O şerefsiz seçilmiş kişi, adamım.”

Kevin Garnett
“Abi ciddi misiniz? Harbi?! Hakikaten ciddi misiniz? Michael Jordan muhtemelen bütün profesyonel sporlarda seviye olarak taaaa burada (elini havaya kaldırıyor) ve diğer tüm herkes de taaa burada (elini yere yaklaştırıyor). Michael Jordan adeta makine gibi biri olmakla bahşedilmişti. Bencildi. Başka kimseye güvenmezdi ve yine de kazanırdı. Yapamazsın dediler ve çıkıp yine de yaptı ve kazandı. Ve nasıldı biliyor musunuz? Sanki “işte yanımda da bunlar var”. Başarmayı ne kadar çok istediğini görürdünüz. Ne kadar büyük oynadığını görürdünüz. Ve o sırada ligde hala Bird ve Magic vardı.”


Paul Pierce
“NBA finallerine çalmak kolay değildir. Ve o bunu 10 defa yaptı, benim sıralamamda yukarılara çıkıyor. Size harbi konuşayım: Eğer LeBron bu sene şampiyon olursa, bu yüzden onu Jordan’ın bir tık altına koyarım.”

Chauncey Billups
“LeBron’un kendisini gelenim geçmiş en iyi olarak addetmesi hoşuma gidiyor. En iyi 4 oyuncuya koyarım ancak en tepeye onu koyamam. İmkanı yok. Belki Kyrie’nin attığı (şampiyonluğu kazandıran) şutu atsaydı… Ama bunu yapamam. Üzgünüm.”

Bill Laimbeer
“Açık sözlüyümdür. Bence LeBron bu oyunu oynamış en iyi basketbolcudur. 2.03 boyunda, 110 kilo, rüzgar gibi koşuyor ve durduramıyorsunuz… Daha da önemlisi, lige geldiği ilk günden beri takım arkadaşlarını başarılara ortak etmeyi başardı. Ve bu da Jordan’ın çok uzun zaman sonra öğrenmeyi başardığı bir şey.”

Chris Webber
“Magic, bana göre, Steve Nash ile birlikte, becerileri sebebiyle birlikte oynamak isteyeceğiniz en büyük oyunculardan biriydi. Jordan geldi ve tüm bu mantalite değişti: Hırçın olmalısınız, her şeyi kendiniz yapmalısınız… 6 kez yolun savunmacısı, herkesi kontrol altında tutmalısınız. LeBron lige geldiğinde ve pas verdiğinde… İnsanlar onun yüreğini ve ruhunu eleştirdi. LeBron’un sevdiğim yönü, onun kişiliğini değiştirmemesi oldu ve eğer çocuklar onu örnek alacaklarsa, bir takım oyuncusu olmak zorundalar. İşte bu yüzden muhtemelen, bunu söylemek hoşuma gitmiyor ama, tüm zamanların en iyi oyuncusu sıralamasında onu Magic’in önüne koymak zorundayım.”

Tracy McGrady
“Eğer birisinin etrafında bir takım kuracaksanız, ben LeBron’u seçerim çünkü onda daha az yeteneği sahip kişileri alıp yükseltebilme becerisi var. Eğer bir şampiyonluk daha alırsa, en tepede MJ’in yanında değil diyebilmek yürek ister. Şu anki şampiyonluk sayısıyla Michael’ı geçti demek zor. Başarıyı tekrar edebilmek… Seçim yapmak için güzel bir argüman.”

Kevin Durant
“(LeBron GOAT diye bağıran bir taraftara) Bu… çok saçma.”

Zion Williamson
“Bana kalırsa ben Jordan’ı seçerim. Benim fikrim bu. Jordan benim GOAT’um. Ailem bana böyle öğretti.”

2018 Çaylakları
“Jaren Jackson Jr., Wendell Carter Jr., Kevin Knox, SGA ve DeAndre Ayton LeBron’u seçiyor. Aaron Holiday, Luka Doncic, Grayson Allen ve Marcin Bagley Jordan’ı.”

Gilbert Arenas
“LeBron’un GOAT olduğunu düşünmemim sebebi, baskının yoğun olduğu zamanlarda hayranların ve kamuoyunun yapmasını istediği şey yerine yapması gereken şeyi yapması. Bu onu Michael Jordan v Kobe Bryant’tan ayırıyor. Eğer Jordan veya Kobe’ye o Cavs takımlarını verseniz, playoff’lara çıkamazlardı. Şampiyon olamazlardı çünkü Jordan her maç 60 atar ve “gerisinden bana ne?” derdi.”

Ray Allen
“Bana kalırsa Jordan GOAT. LeBron Jordan’ın bir ürünü, yani LeBron’da, onun DNA’sında olan birçok şey Jordan’dan geliyor. LeBron GOAT’tur diyen herkes bu çağda büyüyen ve bu çağın kendilerine hissettirdikleri yüzünden böyle diyenlerdir ve bu da sorun değil. Ama MJ’in oyuna bıraktığı etki, adamım, ligin üzerinde mutlak bir hakimiyete sahipti ve herkesin kalbine büyük bir korku salardı. Çünkü o durdurulamazdı.”

Jerry Stackhouse
“Aralarında bir mukayese yapmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. LeBron ile kariyerinin zirvesindeyken, Jordan ile de kariyerinin son senesinde oynadım. İkisinin de inanılmaz oyuncular olduklarını düşünüyorum. Bu oyunun gelmiş geçmiş en iyi bir ve ikinci oyuncuları onlar. Daha fazla da yorum yapmıyorum.”

Shawn Kemp
“Jordan diyeceğim. LeBron büyük işler yapıyor olabilir ama Jordan’ın yaptığı tek şey kazanmaktı. Benim gibi, çok çok iyi oyuncular olsa da şampiyon olamayan oyuncular var. Bir de şampiyonluk kazanmış ama etraflarında iyi oyuncular olan oyuncular var. Ve Jordan’a bakıyorum, Bulls’ta oynadı ve yanında Scottie Pippen vardı. Ama Jordan olmadığında Bulls o şampiyonlukları kazanamazdı. Bunların sebebi Michael Jordan’dı.”

Hakeem Olajuwon
“İnsanlar (LeBron’u) Jordan ile karşılaştırdığında, bu adil bir mukayese olmuyor. Jordan çok zorlu bir ligde diğerlerinden çok daha üst seviyede bir oyuncuydu ve çok yaratıcıydı. Bu LeBron’un değerini düşürmüyor çünkü o çok iyi bir oyuncu. Ama Jordan çok çok daha iyi bir basketbolcu.”

Collin Sexton
“Üç tane GOAT var, bunların herhangi birisine tek başına GOAT diyemezsiniz çünkü oynadıkları zamanlar farklı: Kobe, LeBron ve Jordan. Tek bir GOAT yok, LeBron MJ’in zamanında nasıl oynardı ya da Kobe MJ’in zamanında nasıl oynardı, bilemiyorum… Hepsi kendi zamanının GOAT’u.”


Draymond Green
“Bence LeBron elinde çöm büyük bir güç bulunduruyor. Öyle de olmalı, muhtemelen tüm zamanların en iyi basketbolcusu. Özgeçmişine bakarsanız, tek bir kusur bulamazsınız. Parkede yapabildiği şeyler, pek tabii ki inanılmaz. Ama daha önemlisi, gerçek hayatta başardıkları. Ve tam da bu sebeple kendisine büyük bir saygı duyuyorum.”


Cedric Maxwell
“Şu anda GOAT LeBron. Çünkü basketbol ile alakalı konular kadar toplumsal meseleler yüzünden de tam bir örnek. Mevcut tüm toplumsal meseleye ilgisi mevcut.”



Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#181 - 30.04.2022 00:21
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Michael Jordan: Ne Kadar Tanıyoruz?

Michael Jordan, birçok basketbolsever tarafından “GOAT Kim?” sorusuna verilen cevap. Sahadaki duruşuyla başlı başına tehdit oluşturan, asla pes etmeyen ve zafere giden yolda her türlü zorluğa göğüs geren tarihte eşine zor rastlanan bir basketbolcu. Peki yaşayan efsane için saha dışında da “örnek insan” demek ne kadar doğru?

Majestelerini tanımlamak gerekirse aşırı hırs demek yeterli olacaktır. Ancak bu aşırı hırs yalnızca saha içinde kalmamış, saha dışındaki pek çok yerde de kendini göstermiştir. Jordan normal hayatında kaşlarını çatmaktan hiçbir zaman geri durmamış, bazı durumlarda daha da ileriye gitmiştir.

Durum böyle olunca Michael Jordan’ı bir de “kötü anı” sahibi insanlardan dinlemek gerekebilir. Özetle Majestelerinin tamamen iyi bir insan olmadığını anlatan birkaç anekdot önümüze çıkıyor, karşınızda Michael Jordan’ın karanlık yüzü…

Michael Jordan Country Club’dan Atılıyor

NBA ile az çok ilgilenen çoğu insan Michael Jordan’ın golf üzerine olan ilgisini bilir. Golf oynamak için Miami’deki özel La Gorce Country Club’a gelen MJ küçük bir sorun yaşadı. Kulübün kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesiyle kendisinden kıyafetlerinin değiştirmesi istendi. Michael Jordan’ın cevabı ise klasik Jordan tarzıydı. Atlantic Black’ten Curtis Bunn olayı kısaca bu ifadelerle anlatmıştı:

“Kulüp yetkilisi, Michael Jordan 12. deliğe geldiğinde yanına yaklaşarak kıyafetlerini değiştirmesi gerektiğini söyledi. Fakat Majesteleri onu sert bir dille reddetti. ‘Kibirli, yaşlı ve küstah’ gibi kelimeler kullandı.

Kulüp yönetimi Michael Jordan’ı bu sözlerinden ve kurallara uymamasından dolayı sahada golf oynamasını sonsuza kadar yasakladı.

Jordan’ın halkla ilişkiler ofisi olayla ilgili bir açıklama yaptı ve şu ifadeleri kullandı: ‘Sanırım bu onların (kulübün) kaybı. Çünkü MJ harika bir golf oyuncusu ve harika bir misafir.’”

Michael Jordan Steve Kerr’ün Yüzünü Yumrukluyor



Steve Kerr, TNT analisti Dan Patrick’e “yumruklanma” olayını kısaca şu cümlelerle anlatmıştı:

“Bir keresinde onunla fikir ayrılığı yaşadım. Sanırım yüzüme yumruk attı. İnanması zor ama bu başıma gelen en iyi şeylerden biriydi.

Kampta çalıştığımız hücum sırasında Michael Jordan’ın dediği bir şeye katılmadım. Sonucunda yumruk yedim. Kalkıp yanına geri dönmem gerekiyordu, sanırım yanına giderek saygı kazandım.

O günden beri Jordan’la harika bir ilişkimiz var. Ona saygı gösterdiğimi kanıtlamam gerekiyordu ve ben de öyle yaptım.”


Burnuna yediği yumruk sonrasında herhangi bir karşılık vermeyen Kerr, olayı büyütmeden hücumu oynamaya devam etti. Bu olaydan sonra Steve Kerr ve Michael Jordan arasında hiçbir zaman olumsuzluk yaşanmadı.


Majesteleri Charles Barkley’nin Aklına Giriyor


Takvimler 1993’ü gösterdiğinde NBA’in en büyük iki yıldızı finallerde karşı karşıya geliyordu. Michael Jordan’lı Chicago Bulls ve Charles Barkley’li Phoenix Suns.

Yüksek doz rekabet bir yana, finaller esnasında golf oynamaya gidebilecek kadar da iyi dosttu bu iki isim. Nitekim golf oynamaya da gittiler ancak Charles Barkley olacaklardan habersizdi. Chicago Bulls asistan koçu Johnny Bach yaşananları şöyle anlatmıştı:

“Finallerin 4. maçından önceydi, üstelik Bulls seriyi 2-1 önde götürüyordu. Michael Jordan ve Charles Barkley birlikte golf oynamaya gittiler. İkili arasında uzun ve rekabet dolu bir maç yaşandı. Jordan oyunu kazanmıştı.

Lakin oyun sonunda Michael Jordan, Charles Barkley’e 20.000 dolar değerinde elmas küpe satın aldı. Jordan’ın yanına giderek ‘Tüm bunları ne için yaptın?’ diye sordum. Michael ise şöyle yanıtladı: ‘Serinin geri kalanında yoluma çıkmayacak, 20.000 dolar buna kesinlikle değer. Charles bizi iyi arkadaş sanıyor, açıkçası o şişman heriften nefret ediyorum.’

Michael Jordan golf etkinliği sonrasındaki maçta tam 55 sayı attı ve Charles Barkley maç boyunca Jordan’a dokunmadı bile.”


Michael Jordan Bill Cartwright’a Zorbalık Yapıyor


Dönemin Chicago’sunu canlı izleme fırsatına sahip insanlar Michael Jordan’ın beğendiği oyuncuların yerine getirilen oyuncularla arasının pek iyi olmadığını bilir. Kısacası kurban Bill Cartwright oldu. Yahoo Sports’tan Eric Freemna olayı açıklarken bu ifadeleri kullanmıştı:

“Chicago Bulls, Charles Oakley’i takımdan gönderip yerine Bill Cartwright’ı getirdi. Görüldüğü gibi Jordan yakın arkadaşını kaybettiği için durumu içerlemişti ve acısını Bill’den çıkardı. Ona ‘Medical Bill’ adını verdi ve antrenman sırasında tutmasının imkansız olacağı bir pas fırlattı. Bill doğal olarak pası tutamadı. Jordan bunun ardından Bill’in ellerinin kötü olduğunu söyleyerek bağırdı.”

Ancak tüm bunlara rağmen Cartwright Bulls’un 3 şampiyonluk kazanmasında büyük rol oynadı. Boyalı alanı elit seviyede savundu ve karşısındaki oyunculara korku saldı.

Michael Jordan Şef’e Meydan Okuyor


Hayır… bahsettiğimiz Şef Stephen Curry değil. Bu şef Larry Bird ve Kevin McHale ile Boston Celtics’in 80’ler hanedanlığındaki “Büyük Üçlü”den biri olan Robert Parish’in ta kendisi.

Boston Celtics ile şampiyonluklar kazanan “The Chief” yüzüklerin yanında birçok kişinin saygısını da kazanmıştı. Ne var ki Michael Jordan hariç.

Parish 1996-97 sezonunda Chicago Bulls’a katıldı. Ama Jordan onu beklenenin tam aksi bir şekilde yanıt vererek karşıladı.

Parish, Bulls ile yaptığı ilk antrenmanlarında, hücumlardan birinde başarısız oldu ve Jordan’ın yüzünün birkaç santim ötesinde buldu. Şef anılarını şu şekilde anlatmıştı:

“Ona dönüp ‘Sana buradakı diğer oyuncular gibi hayran değilim.’ dedim. Ama o sırada bana ‘K*çını tekmeleyeceğim’ demekle uğraşıyordu. Michael Jordan’a bir adım daha yaklaştım. ‘Hayır, bunu bana yapamazsın.’ dedim. O günden sonra beni hiç rahatsız etmedi.”

Majesteleri Muggsy Bogues’un Kariyeriyle Oynuyor


Michael Jordan’ın NBA’e geri dönüşünün ardından Majesteleri, Charlotte Hornets’a karşı oynadıkları ilk tur maçına izini bırakmaktan geri kalmadı.

Eski Chicago Bulls asistan koçu Johnny Bach olayları şöyle anlatmıştı:

“Oyunun en kritik pozisyonunda, Charlotte 1 sayı gerideyken Muggsy topu getiriyordu. Jordan karşısına geçip ‘Şut at s*kik cüce!’ diye bağırdı ve Muggsy şutu kullandı. Fakat şut isabetin yakınından bile geçmedi.”

1 yıl sonra Muggsy o pozisyonun kariyerini etkilediğini söyledi: “Şutum o pozisyondan sonra giderek kötüleşti, hiçbir zaman eskisi gibi olmadı.”

Michael Jordan Yaşlı Bir Kadını Kandırıyor



Michael Jordan’ın adını duyuran olay aslında basketbol sahasında bile olmadı. Bunun yerine, Kuzey Carolina takım arkadaşı Buzz Peterson’ın evinde adını duyurdu.

Hikaye kısaca şöyle devam ediyor: Peterson, Michael Jordan’ı Peterson’ın annesiyle sıradan bir kağıt oyunu oynamaya davet ediyor. Para üzerine bahis yok, kısaca arkadaşça bir oyun. Ancak yaşlı kadın tuvaleti kullanmak için kalktığında, Peterson Jordan’ı hile yapmaya çalışırken yakalıyor. Michael, para kazanmak için değil, ne pahasına olursa olsun kazanmak istediği için hile yapmaya çalışıyor.

Yazar Chuck Klosterman olayı son olarak şu şekilde özetliyor:

“Bu hikayeyi büyüleyici kılan şey başrolün MJ olması. Olayın içinde Michael Jordan yerine Peterson’ın antropoloji’de tanıştığı rastgele bir adam olduğunu düşünün. Hikaye kimsenin ilgisini çekmeyecekti. Başka bir deyişle muhtemelen kimse bu hikayeyi bilmeyecekti.”


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#182 - 01.05.2022 17:00
@BiA Bu adam yazıyor.  :nays:
Mükemmel
1
Tepki yok
Mükemmel tepkisini veren kullanıcı(lar):
BiA,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#183 - 01.05.2022 17:39
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Rodman ve Çılgın Hayatı

Dennis Rodman denilince aklınıza neler geliyor? Her maça farklı renkli saçlarıyla çıkması, kendi kendisiyle evlenmesi, hatta kendi düğününde gelinlik giymesi, Madonna ile yaşadığı skandallarla dolu bir aşk, Carmen Electra ile evlenirken sarhoş olduğunu ve hatırlamadığını söylemesi, Jean Claude Van Damme ile birlikte bir filmde rol alması, Kim Jong- Un ile sıkı arkadaşlığı gibi birçok skandallara imza atmış bir isim. The Last Dance belgeselinin geçtiğimiz Nisan ayında yayınlanması ile birlikte Rodman, yaptığı skandallarla adından tekrardan sıkça söz ettirmeyi başardı. Her Şey NBA ailesi olarak, berbat bir çocukluk geçirip sonrasında şöhretiyle birlikte NBA’deki bir çok skandallara imza atan Dennis Rodman’ın hayat hikayesine doğru yolculuğa çıkıyoruz. Kemerlerinizi bağlayın!

NBA Öncesi Hayatı


Rodman berbat bir çocukluk geçirdiğini söylüyor. Babası, Dennis 5 yaşındayken onu ve ailesini terk etti. Dennis’i annesi büyüttü. Fakirlik ve sefalet içerisinde geçen bir çocukluk geçirdi. Babası hakkında ”Babamı görmeyeli epey zaman oldu. Şöyle bakıyorum; adamın biri, zamanında dünyaya gelmeme yardımcı oldu ama bu, benim bir ‘baba’ya sahip olduğum anlamına gelmiyor.” Dennis, 45 yıl aradan sonra 2012 yılında babasıyla tekrardan bir araya geldi ama çok uzun yıllar geçtiği için babasını özlemesi gibi bir durum mümkün değildi.

Babasının onları terk etmesinin ardından, annesi ve iki kız kardeşiyle birlikte Dallas’a yerleşti. Burada okula başlayan kardeşleri, basketbol merakı sardı ve her biri bu alanda başarısını ortaya koyarak lise takımlarında oynamaya başladı. Fakat takımlarında yıldız olanlar sadece kız kardeşleriydi. Dennis genel olarak hiçbir maçın kadrosuna alınmadı. Sonrasında Amerikan Futbolu’nu denedi fakat bunda da başarısız oldu. Liseden mezun olduktan sonra boyu 1.75’ti. Başarısız bir lise kariyeri geçiren Rodman’ın basketbol kariyerinin erkenden bitmesi söz konusuydu.



Lisede okurken, hiçbir spor dalı için yeterli olmadığı söylendi. Mezun olduktan sonra Dallas/Fort Worth Havaalanı’nda temizlik görevlisi olarak işe başladı. Basketbolu sadece eğlenmek için oynuyordu. Çalıştığı havaalanında çok sayıda saat çalmasından ötürü tutuklandı. Dennis o günlerini şu sözlerle anlatıyordu :

”Sadece iki seçeneğim vardı; ya hapse girecektim ya da torbacı olacaktım. Beni bekleyen başka bir gelecek yoktu.”

Havaalanındaki işinden çıkarıldıktan sonra geçimini araba yıkayarak sağlamaya çalıştı. Bu sırada sokaklarda basketbol oynamaya devam eden Rodman, 22 yaşına geldiğinde boyu 1.75’ten 2.01’e uzamıştı. Gainesvelle Üniversitesi’nin gözüne girmeyi başaran Rodman, kendisine verilen basketbol bursunu kabul eder. Basketbol takımında oldukça başarılıdır ama not ortalaması bunun tam tersidir. Ortalamayı tutturamayınca okuldan ayrılmak zorunda kalır.

 

Bu başarısızlıklarının ardından annesi, kendisine çeki düzen verene kadar onu eve almayacağını söyledi. Dennis, annesinin onu istemeyişinin ardından sokaklarda yaşamaya başladı. Köprü altlarında, köpek kulübelerinde ve en çok basketbol sahasında yattı birçok gece. Bu sırada sokak basketbolunda oldukça ünlendiğinden Oklahoma Üniversitesi onu fark etti. Dennis’e sözleşme teklifi götürmek isteyen Oklahoma Üniversitesi, Dennis sokaklarda yaşadığı için öncelikle ona ulaşamadı. Büyük çabalar ve sokakta arama sonucunda Dennis’e ulaşmayı başaran Oklahoma Üniversitesi teklifini sundu ve Dennis bu teklifi kabul etti. Söz verdiği gibi okul ortalamasını tutturan Dennis, üniversitenin son iki yılında 15.9 sayı ve 17.8 ribaund ortalamasıyla NBA seçmelerine katıldı.

NBA Kariyeri


Yaşamını bir türlü düzene sokamayıp, hayatını sokaklarda geçiren ve geç yaşta üniversiteye adım atan Dennis Rodman, 25 yaşındayken 1986 NBA seçmelerinde 27. sıradan Detroit Pistons tarafından seçildi. Isiah Thomas, Bill Lambieer, Joe Dumars gibi sert oyun oynayan ekibin arasına katılan Rodman, The Last Dance belgeselinde de anlattığı üzere kariyerinde sert bir oyuncu olarak anılmasındaki en önemli faktör Detroit Pistons’ta oynamasıydı. Bad Boys ekibi ile 1989 ve 1990 yılında iki NBA şampiyonluğu kazanan Rodman, muazzam ribaund yeteneği ve sert savunmasıyla ön plana çıktı. Karşısına çıkan takımları adeta döverek kazanan Pistons’ta 2 kez All-Star seçilmeyi de başardı. 1991 yılında, gelecekteki takım arkadaşı olacak olan Michael Jordan‘lı Chicago Bulls’a 4-0 süpürülen Pistons’ın hanedanlığı da böylece sona erdi. 1992 sezonunda 18.7 ribaund, 1993 sezonunda ise 18.3 ribaund ortalamalarını yakaladı.

Şöhretin en tepesine çıkan Rodman’ın, 1993 yılında dünyaca ünlü şarkıcı Madonna ile yaşadığı aşk magazin gündeminin en tepesine oturdu. İddialara göre Madonna, Dennis Rodman’a kendisini hamile bırakması karşılığında 20 milyon dolar teklif etmişti. 1993 yılında elinde bir çok not ile birlikte intihar etmeyi düşünen Rodman’ı efsanevi NBA muhabiri Craig Sager bu aptalca düşüncesinden vazgeçirdi. 1993-1994 sezonu için San Antonio Spurs takımı ile anlaşan NBA çılgın adamıi David Robinson ile oynama fırsatı da yakaladı. Spurs ile geçirdiği iki sezonda 5.9 sayı, 17 ribaund ortalamalarıyla oynadı. 2 sezonda da ribaund krallığını kimseye vermedi. Spurs’ün stadyum açılışına, saçların boyattığı için 30 dakika geç gelen Rodman, sonrasında yapılan röportajda ”Kahretsin saçlarımı beyazlatmak biraz uzun sürdü.” açıklamasını yaptı.



1995-1996 sezonuna girerken, kadrosunda Michael Jordan ve Scottie Pippen gibi iki süper yıldızın bulunduğu Chicago Bulls’a Wiil Perdue karşılığında takaslandı. Bu takas sonucunda adını tarihe altın harflerle yazdıracak Jordan-Pippen-Rodman üçlüsü kuruldu. 1995-1996 sezonunda Bulls, ilk 44 maçta 41 galibiyet elde etti. Normal sezonu da 72 galibiyetle kapatan Bulls, bu alanda daha sonra 2015-2016 sezonunda Golden State Warriors tarafından kırılacak olan NBA rekorunu ele geçirdi. Bu başarısını sezon sonunda Seattle Supersonics’i finallerde 4-2 yenerek taçlandıran Bulls’ta Rodman, kariyerinin 3. şampiyonluğunu elde etmeyi başardı.




1996 yazında çıkarmış olduğu ”Bad As I Wanna Be” kitabının Paris’teki tanıtımında gelinlik giyerek kendi kendisiyle evlenmek için tören düzenledi. Bu hareketi ile bütün ilgiyi üzerine çeken Dennis Rodman, her zamanki gibi çılgınlıklarına devam etti. Sık sık saçlarını farklı renklere boyatmasıyla gündeme geldi. Bulls ile birlikte art arda 2 şampiyonluk daha yaşayarak three-peat’in önemli parçalarından biri oldu. Ribaund krallığı tacını Bulls’ta da devam ettiren Rodman, üst üste 7 sezon ribaund kralı olmayı başaran NBA tarihindeki ilk isim oldu.

Dennis Rodman, oyunculuğundan çok özel hayatıyla gündeme gelen biri oldu. Kendisinin de söylediği gibi şöhretin basamaklarını tek tek çıktığı zaman tek derdi uyuşturucu ve kadınlardı. Uyuşturucu kullanma problemi onun kariyerinde birçok kez başına iş açtı. 1997 sezonunun ortasında kafası bozulduğu için Phil Jackson ve Michael Jordan‘a ”Ben tatile çıkıyorum” dedi. Koç Phil Jackson’dan ”Git ne yaparsan yap, fakat 48 saat sonra geri dön” iznini aldıktan sonra Las Vegas’a gider. Michael Jordan: ”Asla 48 saatte dönmez” der ve haklı çıkar. Tam 98 saat sonra Bulls antrenmanına terlikleriyle ve ünlü model Carmen Electra ile evlenmiş bir şekilde geri döner. Sonrasında ise, Carmen Electra ile evlenirken sarhoş olduğunu ve hiçbir şey hatırlamadığını söyleyerek skandallarına bir yenisini daha ekledi. Bulls’tan ayrılan Rodman 1999’ta Lakers ve 2000’de Mavericks forması giyen Dennis Rodman, 38 yaşında kariyerini noktaladığını açıkladı.

NBA Kariyeri Sonrası


Rodman, NBA kariyeri sonrasında da yaptığı çılgınlıklarla gündeme gelmeyi başardı. 2013 yılında Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un’un Michael Jordan’a yaptığı davet cevapsız kalınca, bu kez Dennis Rodman’a davet gönderildi. ABD-Kuzey Kore gerilim hattının yüksek olduğu bir dönemde Kim Jong-Un’un davetini kabul ederek Kuzey Kore’ye gideceğini söyledi. Kuzey Kore’de 22.000 kişi karşısında gösteri maçında Kenny Anderson, Vin Baker ve Cliff Robinson gibi isimlerle birlikte bir gösteri maçı yaptı. Gösteri maçı sonrası Kim Jong-Un’un eğlence davetini kabul eden Dennis Rodman, Kuzey Kore lideriyle birlikte sabaha kadar sarhoş olup, karaoke yaptı. Bu buluşmadan sonra ikili yakın arkadaş oldu.

50. yaş günü kutlamalarında giydiği pembe gecelik, 2019’da California’da iki tane kadın ile birlikte bir yoga mağazasını soyması, 2016 seçim kampanyasında Donald Trump’u desteklediğini açıklayarak tepki toplaması ve 2000 kadınla birlikte olduğunu açıklaması gibi skandallara devam etti. Bu yazımızı çok güzel bir atasözü ile noktalamak istiyorum. O da ”Bir insan yedisinde ne ise, yetmişinde de odur.
Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#184 - 01.05.2022 17:39
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Dwight Howard: Sakıncalı Kahraman

Basketbol, takım sporları içinde dramanın belki de en yukarıda yaşandığı spor. Son saniye sayıları, son periyotlarda dönen onlarca maç düşünüldüğünde buna güçlü bir argüman üretmek hayli olası. Jordan‘ın 98 Finallerini bitiren basketi, Irving‘in 2016 Finallerinde attığı üçlük, Durant‘in 2017 ve 2018’de attığı üçlüklerle Finalleri koparması bunlardan birkaçı.

Dwight Howard ve benzerleri ise bu grubun dışında kalan ve son saniyelerde şut atması tercih edilmeyen elit oyuncuları oluşturuyor. Howard, tıpkı Shaq gibi harika bir oyuncu olmasına rağmen son saniyede eline top uğramayan bir süperstarlardan sadece biri.

İnanılmaz atletik bir pivot profilindeki Howard, kariyerinin zirvesindeyken oynadığı takımların savunmasının temel dayanağıydı. 3 kere üst üste yılın savunmacısı seçilen tek sporcu olan Süpermen için tarihin en iyi savunmacısı iddiasında bulunmak abes kaçmaz. Howard aynı zamanda Kawhi Leonard ile birlikte yılın savunmacısı ödülünü kazananların en genci olma özelliğini de taşıyor.

Peki Howard nasıl oldu da 2012’ye kadar ligin en gözde pivotuyken 2019’da veteran minimum sözleşmesiyle döndüğü Los Angeles Lakers’ın yedek pivotu konumuna geriledi ve 2020-2021 sezonu için Sixers’ın yedek pivotu oldu?

Hem sportif kariyeri, hem de özel hayatı şaşırtıcı dönüm noktalarını içeren Süpermen lakaplı Dwight Howard’ın kimlik bunalımını 3 bölüm halinde ele alıp Howard’ın yaşadıklarının toplumsal ve bireysel düzeydeki yansımalarını görmeye çalışacağız.

Sorunlu Kişiliğin İnşası

Dwight Howard’ın yolculuğu, annesinin ondan önce 7 kere düşük yaptığı gerçeğiyle başlıyor. Muhafazakar ebeveynlere sahip olan Howard, Atlantalı mübaşir bir anne ile polis babanın çocuğu olarak “Güneydoğu Atlanta Hristiyan Akademisi” lisesinde yer aldıktan sonra idolü Kevin Garnett gibi üniversite okumadan NBA draftına katıldı. Howard öylesine dindar bir kafa yapısına sahipti ki NBA’in logosuna haç ekletmek istediğini açıkça dile getirmişti.

Ailesine aşırı bağlı olan Dwight, 16 sınıf arkadaşının olduğu bir liseden NBA’in sonsuz derinliğine daldığında ilk başlarda afalladığını çeşitli dönemlerde söyledi. Lise maçlarından önce arkadaşlarıyla gırgır şamata yapan Howard, Orlando Magic’te takım arkadaşlarının maçtan önce kendi halinde olmalarına başta alışamamıştı. Lige katıldığında 19 yaşında olan Süpermen, çaylak sezonunda kaybettikleri maçlardan sonra soyunma odasında ağladığını 2019’da yaptığı çeşitli röpörtajlarda ifade etti.

Kadrosuna katıldığı Orlando Magic, Howard’dan önce Tracy McGrady ile 2001-2003 playofflarında yer alıp her seferinde ilk turda elenmişti. 2003-2004 sezonunda 21 galibiyetle sonuncu olan Magic, Howard geldikten sonra 2 sezon üst üste 36 galibiyetle konferansında 10. sırayı aldı.

Bu dönemde Hido Türkoğlu, Jameer Nelson ve Grant Hill gibi oyuncularla yanyana oynayan Howard, 3. sezonunda kariyerini yukarıya taşıyacak bir dönüşüm yaşadı. Magic kondisyonerinin idmanlarıyla güçlenen Howard, 2006-2007 sezonunda power forward pozisyonundan pivot pozisyonuna geçti.

Howard’ın güçlenmesi ve Hido ile Nelson’ın kendilerini geliştirmesiyle birlikte Magic 2007’de playofflara son sıradan girdi ve ilk turda Detroit Pistons’a süpürüldü.

Kariyerinin ilk playoff eşleşmesinde dönemin sert takımlarından Pistons karşısında oldukça sağlam duran Süpermen, %55 saha içi isabetiyle 15.3 sayı bulurken maç başına 14.8 ribaund alıyordu.

Magic 2007-2008 sezonunda koç Brian Hill’i kovup yerine Stan Van Gundy‘yi getirdikten sonra Howard’ın gelişimi gittikçe hızlandı. Veteran Grant Hill ve pivot Darko Milicic ile yolları ayıran Magic, şutör forvet Rashard Lewis‘i kadrosuna kattı. Nelson-Evans-Hido-Lewis 4lüsü, takımın topla oynayabilen ve şut atabilen hücum gücünü oluştururken Howard ise savunmadaki dayanak ve hücumdaki koçbaşı görevini görüyordu.

Bir nevi Giannis Antetokounmpo ile Bucks‘ın günümüzde oynadığı modelin 10 yıl önceki sürümü olan Magic, 2007-2008 sezonunda 52 galibiyet ile konferans üçüncüsü oldu. Playoffların ilk turunda Raptors’ı 4-1 ile geçen Magic yarı finalde yine Pistons’a elenmesine rağmen 22 yaşındaki Howard ışıl ışıl parlıyordu. 18.9 sayı, 15.8 ribaund ve 3.4 blok ortalamaları tutturan Süpermen, aynı sezon içinde smaç şampiyonu olmuştu. Final denemesinde Süpermen logolu atleti ve peleriniyle vurduğu smaç, lakabı ile bağını taçlandırdı.



2007-2008 sezonunda aynı zamanda Hidayet Türkoğlu‘nun en çok gelişme kaydeden oyuncu (MIP) seçildiğini belirtmeliyiz.

Stan Van Gundy gelmeden önceki sezon Magic, savunma rating değerinde ligin 6. sırasındayken hücum ratinginde 22. sıradaydı. SVG sonrasında Magic savunma rating sırasını korurken hücumda ligin 7. sırasına kadar yükselmişti.

2008-2009 sezonuna girilirken Magic için şampiyonluk oranı 1’e 20 mertebesindeydi. 30 takım içinde şampiyonluk ihtimali 11. sırada konumlanan Magic‘in kendi konferansında final görmesi de beklenmiyordu. Son şampiyon Celtics, eski şampiyon Pistons ve LeBron James‘li Cavs‘in başarı ihtimali Magic’ten yukarıda konumlanıyordu.



Tarihte ilk ve son kez doğu konferansında 3 takım birden %70 galibiyet oranının üstünde konumlandı.

Howard’a kariyerinin ilk yılın savunmacısı ödülünü getiren bu sezonda Süpermen 2.9 blok, 13.8 ribaund ve 1 top çalma oranı tuttumuştu.

Magic playoffların ilk turunda 76ers’ı 4-2 ile geçti. Konferans yarı finalinde son şampiyon Celtics’i 7 maça giden seride TD Garden’da eleyen Magic, konferans finalinde LeBron James’in önderliğindeki Cavs ile eşleşti.

Cavs’i 4-2 ile geçen Magic’te tam 5 oyuncu çift haneli ortalama tutturdu ve oldukça dengeli bir hücum profili ortaya çıktı.

Ve Howard 24 yaşını doldurmadan ilk finaline 2009 yılında ulaştı.

Kader hepimiz için hayatın farklı noktalarında bir kapı açar. Kimi sporcular kariyerinin ilerleyen yaşlarında kendilerini en büyük sahneye taşıyacak fırsatı bulur, kimisi de bu fırsata erken yaşta erişir.

Bu noktada fırsatı değerlendirebilmek ise pek çok insan için bir saplantıdır fakat kişinin buna ne kadar hazır olduğu hususu genelde keşfedilmemiş bir alandır. Hayatınız boyunca bir şeyleri “hak ettiğini” iddia eden insanları hep duyarsınız. Maaşının azlığından yakınan arkadaşlarınızı, yaşadığı ülkeden daha iyisini hak ettiğini iddia eden insanları, ilişkilerinde sürekli “kendilerine yanlış yapılan” sevdiklerinizi, sürekli birşeylerden dolayı anlaşılmadığını düşünen ve mağdur olan dostlarınıza bakarsanız bu davranışın ne denli yaygın olduğu konusunda fikir sahibi olmanız kolaylaşır.

İnsanlar çalışmanın ve fedakarlık yapmanın iyi niyetleriyle birleştirildiğinde başarıyı ve mutluluğu getireceğini sanmak gibi bir yanılgıya düşerler. İyi niyetle bezeli fedakarlık, mutluğu hak etmenizi sağlamak yerine sizi hayal kırıklığına uğratabilir, çünkü iyi niyet beceriksizliğin affını sağlamaz.

Howard için 2009 Finalleri bunun pratiği oldu. Magic, serinin ilk maçında dağıldıktan sonra ikinci maçı son topa kadar taşıdı. Son topta Hido, Kobe’ye blok koyduktan sonra kenardan başlattığı hücumda topu takım arkadaşı Lee ile buluşturdu fakat Lee 0.6 saniye kala çember dibinde sayıyı bulamadı. Uzatmaya giden maçı Lakers kazandı.

Video 1 – Orlando Magic – Los Angeles Lakers 2009 Finalleri 2. Maçı
[embedyt]
[/embedyt]

Eşleşmenin üçüncü maçını kazanan Magic seriyi 2-1’e getirdi. Howard 4. maçta NBA Finalleri rekorunu kırdı ve 9 blokla maçı tamamladı. Howard tarihin en iyi finaller savunma performansını 21 ribaundla taçlandırmasına rağmen Magic hem bu maçı, hem de 5. maçı kaybetti ve şampiyon Lakers oldu.

Gerek koç Stan Van Gundy, gerek Howard eşleşme boyunca temel bir hata yaptı. Rakip pota altında Gasol, Bynum ve Odom’ın oluşturduğu yapıdan ötürü Howard 5 maçta sadece 43 şut kullandı. Saha içi isabetinde %49’da kalan Süpermen, serbest atışlarda %60’da takılınca finaller sayı performansı yalnızca 15.4‘te kaldı.

Doğu konferansı finallerinde 25.8 sayıyla oynayan Howard’ın finallerde yaşadığı 10.4 sayılık düşüş, Magic’in finallerde maç başına 9.4 fark yemesine neden oldu.



Zeigarnik Etkisi

Zeigarnik etkisi, kişilerin tamamlanmamış veya bölünmüş–kesilmiş olayları, tamamlananlara göre daha kolaylıkla hatırladığını ifade eden psikolojik bir kavramdır. Bu kavrama göre kişi bir durumu nihayete erdirmediği sürece durumun zihninde yarattığı meşguliyet yüksek olacaktır.

Hayatta bu durumun kısa süreli örneklerini garsonların siparişleri akıllarında tutabilmesi olarak görebiliriz. İşler orta-uzun vadeli baktığımızdaysa ilginçleşir. Pek çoğumuzun hayatında çeşitli dönemlerde maruz kaldığı “Ne zaman evleniyorsun?” tacizi, “Çocuk düşünmüyor musun?” sataşması gibi kişinin hayatı kesitler halinde ele alıp bir sonraki aşamaya geçmesinin beklentisinin yaratılması bu durumun bir yansıması olarak alınabilir.

İnsanların pek çoğu hayatı tecrübeler bütünü olarak değil, yaşanıp bitirilecek kesitler olarak görmeye meyillidir. Bu sebepten ötürü küçük bir liseden gelen, muhafazakar bir ailenin duygusal çocuğu Dwight Howard gibi insanlar başarısızlıkları hayatın doğal akışı içinde deneyimlemektense başarısızlıkları fazlasıyla içselleştirip bir daha bu durumla karşılaşmamaya çalışırlar.

Howard’ın röportajlarda belirttiği üzere 2009 Finallerini kaybettikten sonra soyunma odasında Eminem – Lose Yourself dinleyerek Final sahnesine bir daha çıkamayacağını düşünmesi de bu sorunlu yaklaşımın neticesidir.

Böyle bakıldığında sportif bir yolculuk, şampiyonlukla sonlandırılmadığı zaman ışıltısını yitirebilir ve Howard da 2009 Finallerini sonlandıramamasını yanlış okuyarak yıllar geçtikte yaşadıklarını takıntı haline getirdi, topu eline daha çok ister oldu. Bunu yapabileceği en uygun alan olarak maçı yavaşlatan alçak post oyununu tercih etmesi de ilerleyen yıllarda gittikçe hızlanan ve dış atış öncelikli hale gelen NBA’in içindeki yerini korumasını zorlaştıracaktı.

Magic 2009-2010 sezonunu 59 galibiyetle 2. sırada tamamladığında Howard üst üste ikinci yılın savunmacısı ödülünü alıyordu. Ayrılan Hido‘nun yerine Vince Carter‘ın geldiği ve Jameer Nelson‘ın sakatlıktan dönüp J.J. Redick‘in ilk 5’e yerleştiği 2010 playofflarında Magic ilk iki turu Bobcats ve Hawks karşısında süpürse de konferans finalinde Celtics’e 4-2 yenildi.

2010-2011 sezonunda 52, lokavt nedeniyle 66 maç üzerinden oynanan 2011-2012 sezonunda 37 galibiyet alan Magic her iki sezonda da ilk turda elendi. 2010-2011 sezonunda arka arkaya 3. ve son yılın savunmacısı ödülünü alan Howard, Magic’e olan inancını kaybetmişti.

2011 playoffunda Howard 27 sayı ve %63 saha içi isabetle oynarken takım arkadaşları Hido, Jason Richardson ve Gilbert Arenas‘ın toplam 27.8 sayı ortalamayı %34 saha içi isabetiyle tutturması Magic’e olan inancın kaybolmasını sağlayan en önemli unsurdu.

2012’de yönetimle konuşup takasını isteyen Süpermen, rotasını kendisinden önceki Süpermen olan Shaq‘ın yolu Los Angeles Lakers‘a çevirdi. Bu esnada bir dizi yanlış anlaşılmalar sonucu koçu Stan Van Gundy ve takım arkadaşları ile arası bozulan Howard giderken ardındaki köprüleri yaktı.

2012-2013 sezonunu Lakers’da geçiren Süpermen’in Los Angeles macerası sırt ve omuz sakatlıklarından dolayı sportif anlamda sönük geçerken Kobe Bryant‘ın sezon içinde aşil tendonunun kopması da takımın sonunu hazırladı. Howard’la birlikte 2013’te son kez playoff yapan Lakers 2019-2020 sezonuna kadar playoff yüzü göremedi.

Sezon sonunda Howard Los Angeles’dan ayrılıp James Harden önderliğinde yeniden yapılanan ve rekabetçi konuma gelen Rockets ile sözleşme imzaladı.

Playofflar için kariyer ortalaması maç başına 10 şut olan Howard, 2009 Finallerinin etkisini üstünden atamadığı Rockets’taki ilk playoff macerasında bu ortalamayı 17.7‘ye kadar çıkardı. 2014 playofflarında James Harden ile olan ilişkilerinin gerilmesine yol açan bu durumun ardından yalnızca kullanışlı bir hücum silahı olarak görüldü ve rolü ufaldı.

Houston’da geçirdiği 3 sezon boyunca sayı ortalaması 18.3’den 13.7’ye kadar gerileyen Howard, Darly Morey’nin bayrak taşıyıcılığını yaptığı dış atış baskın hücum sistemine adapte olamadı.

Houston’dan ayrıldığı 2016 yazının ardından takip eden 3 sezonda 3 ayrı takımın formasını terleten devrik Süpermen için yolun sonu gözüktüğünde takvimler 2018’in sonuna gelmişti bile. Hawks ve Hornets ile vasat sezonlar yaşadıktan sonra Wizards’a takaslanan Howard, burada 9 maç oynadıktan sonra sakatlandı ve takımınca serbest bırakıldı. Howard bu dönemde derin bir depresyona girdi.

“Suçlayacak birilerini aramayı bıraktığınızda, problemleriniz, gittikçe daha da büyüleyici bir hal alıyor“

–Manu Larcenet, Sıradan Zaferler

İlk bölümün sonunda bahsettiğim “hak etmek” kavramı bu yüzden, en azından Türk toplumu içinde çıplaklığını her gün gördüğümüz formuyla, saplantılıdır. Kişi kendi sorunlarından başkalarını sorumlu tutarak kendini mağdur konumunda algılamanın rahatlığına kapılırsa aynı davranışları farklı insanlarla birlikte tekrar etmesinin önünü açmış olur. Howard’ın baskının yükseldiği ortamlarda Magic, Lakers ve Rockets ile benzer sorunları yaşaması da bu yüzdendir.

Olumsuz tecrübelerden kaçınmak kişinin çöküşünü hızlandırır. Hayatı atılması gereken adımlar bütünü olarak gören muhafazakar bir zihniyetin çocukları başardıklarının tam olarak tatminine varamazlar, bu sebepten ötürü yaşayamadıkları hayatı deneyimleyen kimselere sıklıkla imrenen insanlar olarak kendi kendilerinin karikatürüne dönüşürler. Howard’ın yıllar içinde kendisiyle dalga geçebilen ligin Shaq sonrası sevimli uzunu konumundan istenmeyen takım arkadaşı konumuna düşmesi de bu durumun yansımasıdır. Başarı kazanırken özgüvenli olan Howard, sıradanlaştıkça uyumsuzlaştı.

Manu Larcenet bir savaş fotoğrafçısının sıradanlaşmaya karşı verdiği mücadelenin karikatürünü çizdiği ödüllü “Sıradan Zaferler” eserinde bu çabayı resmeder.

Kişi her ne kadar özgün ve güçlü de olsa zamana karşı koyması mümkün değildir. Bu durum, dünyayı mutlak kavramlar halinde alan muhafazakar bir zihniyet içinse yıkımı getirir.

Dünya bir din ile, bir partnerle, ne de aile sevginizle tümden ele alınabilecek kadar basit bir yer değildir. Hiç kimse hayatını sadece bir baba, basketbolcu, mühendis, yazar veya Hristiyan gibi tanımlarla kısıtlayarak yaşayamaz.

Howard bunların hiçbirini içselleştirememişti. Bu sebepten ötürü Howard’ın 2018 sonuna gelindiğinde 5 farklı kadından 5 çocuğu vardı. Washington’da iken girdiği depresyonun ardından aylarca evden çıkmadığını söyleyen Howard, bu duruma gelene kadar köprüden önce son çıkış denebilecek pek çok yol ayrımını kaçırmıştı.

Houston döneminde YouTube’dan kendi videolarını izleyip “Ben iyi bir insandım, bu kim?” diye soran bir sporcunun psikolojik desteğe ihtiyaç duyması son derece doğaldır. Burada yaşadığı eksiklikleri evinde 20 yılan besleyerek doldurmaya çalışan Süpermen yaptıkları sonucunda yaşaması gereken baba olmak gibi rol dönüşümlerini kavrayamıyordu.

Davranışlarından ötürü kötü bir takım arkadaşı, hatta bir kanser olduğunu düşünen Howard, depresyonu süresince Zeigarnik etkisinin bir sonucu olarak niteleyebileceğimiz Tamamlanma İhtiyacı (Need for Closure) durumuna örnek teşkil eden hareketler yaşadı.

Tamamlanma ihtiyacı zorluklarla veya alışılmadık şartlarla karşılaşan kişilerin durumu neticelendirme gereksinimini ifade eder. Kişi bu ruh hali içinde yanıtlar aramaya, sürekli olarak kendini (yanlış da olsa) yönlendirmeye başlar.

İlişkileri açmaza giren insanların partnerlerine ağır dramatik konuşmalar yapması veya ayrılacağı kişiye ithamlarda bulunması bu davranışın çıktıları olarak ele alınabilir.

Sorun bir başkasının size sunmadıklarındansa sizin beklentilerinizi ifade edememenizdir. Howard’ın durumunda suç ona yeterince pas verilmemesi veya istediği kadar post-up oynayamaması değil, Howard’ın pick and roll oyununun roll kısmını oynamayı reddetmesidir. Roll oyununda istatistiki olarak ligin ilk 10 sırasında olmasına rağmen 2009 Finallerinde yaşadığı durumu yanlış yorumlayıp sürekli olarak topu eline isteyen Howard kendi kendinin karikatürüne dönüşmekten kurtulamadı.

Depresyon, insanı zihninin en karanlık köşesiyle tanıştıran duygu durum bozukluğudur. Kendinize dair tüm hayal kırıklıklarınızı sansürsüz biçimde deneyimlediğiniz bu ortam, sizi hayat balkonundan düşmeye en yakın köşeye iter. Tüm sevdiklerinizin değerini yitirdiği, mücadele etmek için sebebinizin kalmadığını düşündüğünüz bu durumda sizi hayata bağlayabilecek tek bir soru vardır:

Kendinizi anlatabildiniz mi?



Süpermen’i Öldürmek

Howard yaşadığı depresyondan çıkmak adına egosunu her gün biraz daha öldürdüğünü söylerken anın önemini fark etmek adına uğraştığını ve her bir günü kazanmaya çalıştığını dile getirmiştir.

Kariyerinin en iddialı dönemlerinde 126 kiloya kadar ulaşan Howard, 2019-2020 sezonuna girildiğinde 112 kiloya inmiş. Graham Bensinger‘a ve Kristine Leahy‘ye verdiği röpörtajlarla kendini açıklamak ve depresyondan çıkmak adına adım atan Süpermen, bu sayede kendini özgürleştirebildi.

2019 yazında kafasını tekrar basketbola verdiğini kanıtlayan Howard, 2019-2020 sezonu için Los Angeles Lakers’la veteran minimum sözleşmeye imza attı. Rol oyuncusu olmayı kabul eden veteran Süpermen bu sayede kariyerinin ilk şampiyonluğuna 2020 yılında ulaştı.

Çocukluk odasında, başucunda haç asılı olan duvarında bir kağıtta hedefleri yazılı olan Howard bunları gerçekleştirmenin tatminini ne kadar yaşıyordur bilinmez. NBA’e 1. sıradan seçilmek, yılın savunmacısı olmak ve şampiyonluk kazanmak gibi hayalleri olan Howard her ne kadar sonuncusunu beklediğinden farklı bir tarzda kazansa da bundan dolayı yakınmayacaktır.

Süpermen egosu ölse de yarattığı yıkımın etkileri halen sürüyor. Oğlu Braylon, babası şampiyonluk kazandıktan sonra yayınladığı bir videoda Dwight Howard’ı kötü babalık yapmakla ve ilgisiz olmakla suçladı.

Sürekli bakıcılara verilmekten şikayet eden Braylon ve kardeşlerinin iddialarını yalanlayan Dwight için işlerin yoluna girmesi kolay değil.

Yetişkin olmak, yaptıklarının sorumluluklarını kabul edip hayata devam edebilmeyi gerektirir. İçselleştirilmeyen tecrübe bu nedenle hükümsüzdür, çünkü bir deneyimi değerli kılan ondan çıkardığınız dersi bir sonraki karşılaşmanızda pratiğe dökebilmenizdir.

Howard ise sportif anlamda kendisinde düzeltmesi gereken yerleri düzeltmeyi geciktirdi, yaşayamadığı bir hayatın peşinden koşarak her istediğini yapması da ölmüş Süpermen egosunun ona bıraktığı tatsız bir miras olarak hep peşinde olacak.

Hepimizin hayatta temel olarak karşılaştığı bir sorun vardır. Evliliğin aşkı öldürdüğü ve yerine sevgiyi geçirdiği, ilişkilerin temel dinamiğinin alışkanlığa dönüştüğü gibi iddialar en basit magazin dergilerinde bile bulunabilir ifadelerdir.

Peki o halde insanlar sevmekten ne zaman vazgeçer?

Bu sorunun yanıtı herkes için farklı olsa da 2009 yılında tek seferde gelmiş geçmiş en fazla izleyici oyunu alarak All-Star’a seçilen Howard‘ın şüphesiz buna bir yorumu olacaktır (Bu rekor LeBron’un Lakers’a geçtiği 2019’a kadar kırılamadı). Taraflı-tarafsız birçok izleyicinin sevgisini kazanmış bir figürden yıllar içinde istenmeyen bir adama dönüşen Howard, kendisini dönüştürmeyi reddettiği ölçüde insanlar onu sevmekten vazgeçti.

O artık yalnızca 3 defa yılın savunmacısı olmuş, bir dönemin en iyi pivotu ve savunmacısı değil, aynı zamanda da çocuklarının büyümesini kaçırmış bir baba ve 16 sezon geçirdiği NBA ortamında hiç yakın arkadaşı olmadığını söyleyen bir kişi.

Alıştığımız güvencelerden uzak, henüz küçük parçalara ayırmadığımız bir zeminde ve önceden kestirilmesi kolay olmayan bir sona doğru ilerlemeye zorlandığımız hayatı dar kalıplar içinde tanımlanmış roller üzerinden algılamak pek çok insanı 20’li yaşlarında hayal kırıklığına uğratacaktır.

20’li yaşlarınızın ikinci yarısı irtibat kurduğunuz insanları kaybetmeye başladığınız değil bu insanları çoktan kaybettiğinizi fark ettiğiniz dönemdir. Dwight Howard gerek hoş bir anı olarak kalan Orlando dönemini, gerekse çok keyif aldığını dile getirdiği Los Angeles ve Houston şehirlerini bu şekilde yorumlayabildiği için bunalımını kırıp rol oyuncusu haline gelebilmeyi kabul etti ve şampiyonluk kazandı. Rol oyuncusu Howard, 2020-2021 sezonu için Sixers ile anlaştı ve pivot Joel Embiid’in yedeği oldu.

Stanley Kubrick‘e göre yönetmenlik, çarpışan arabanın içinde Savaş ve Barış yazmaya benzer.

Hepimiz kendi hayatlarımızın yönetmenleriysek kendi Savaş ve Barış’ımızı nasıl yazacağımız da bize kalmış…

O sınırsız ihtimalleri hoyratça tüketen dünya düzeninin sakıncalı kahramanı…


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#185 - 04.05.2022 12:13
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
NBA Yıldızlarının Sakatlıkları ve Dönüş Tarihleri

NBA geçtiğimiz haftalarda maalesef birçok büyük sakatlığa sahne oldu. Takımlarının kaderini belirleyecek çok sayıda oyuncu türlü sakatlıklara maruz kaldı. Hal böyle olunca yeni bir Sakatlık Raporu yazmak şart oldu. Bu yazımızda Kevin Durant, Lonzo Ball, Damian Lillard ve Alex Caruso’nun sakatlıklarına göz atacağız. Bu oyuncuların olası dönüş tarihlerine de kendi bölümlerinin sonunda ulaşabileceksiniz.

Kevin Durant

Brooklyn Nets yıldızı Kevin Durant, 15 Ocak’ta New Orleans Pelicans karşısında sakatlandı. Takım arkadaşı Bruce Brown’ın kontrolsüz şekilde sol dizinin üzerine düştüğü Durant maça devam edemedi. Yayında pozisyonun tekrarının verildiği ilk anda, sakatlıklara aşina olan insanlar bunun bir arka çapraz bağ (PCL) sakatlığı olduğunu düşündü. Çünkü Durant’in dizi geriye doğru esnemiş gibi görünüyordu. Arka çapraz bağ dizin arkaya esnemesini engelleyen eklem içi bağlardan biridir.

Sakatlığın yaşandığı pozisyona başka bir açıdan baktığımızda ise çok daha farklı bir görüntü ile karşılaşıyoruz. Pota arkasından çekilen açıda Durant’in dizinin içe doğru esnediğini görmekteyiz. Nitekim Durant de oyundan çıkarken dizinin iç tarafını tutmaktaydı. İçe esneme ise dizin iç yan bağlarının zorlanması ve sakatlanması anlamına geliyor.

Brooklyn Nets kanadından gelen açıklamada Durant’in iç yan bağlarında burkulma olduğu ve sahalardan 4-6 hafta arasında uzak kalacağı açıklandı. İç yan bağ zorlanmalarında eğer tam bir kopma yoksa genellikle açıklanan muhtemel süre bu aralıkta oluyor. Zaten insanlarda iç yan bağın tamamen kopması çok nadir görülen bir durum.

İç yan bağ (MCL) sakatlıklarında iyileşme sürecini etkileyen önemli iki faktör bulunmakta. Bunlardan birincisi bağın iç menisküs ve ön çapraz bağla olan yakın komşuluğu. Yukardaki görselde görebileceğiniz üzere iç yan bağ dizdeki diğer ligamentlerle etkileşim halinde. Görselde sağda görebileceğiniz dış yan bağ ise izole durumda. Yani sakatlığın iç yan bağda olması durumu daha komplike bir hale getirebiliyor.

İyileşme sürecini etkileyen bir diğer durum da zorlanmanın uyluk veya bacak tarafında oluşu. Zorlanmanın eğer bağın uyluk kemiğine değil de bacak kemiğine bağlandığı noktaya yakın olması, o bölgedeki kanlanmanın daha fakir olmasından iyileşme sürecinin zor olacağı anlamına geliyor. Dileğimiz KD’nin mümkün olan en kısa sürede sahada olması.

Olası Dönüş Tarihi: Durant’in 5 hafta kadar sahalardan uzak kalacağını kabul edersek Şubat ortasında döneceğini öngörebiliriz. Tarihler 19 Şubat’ı gösterdiğinde Durant’in sakatlığı üzerinden tam 5 hafta geçmiş olacak. Asıl kritik tarih ise 20 Şubat’ta başlayacak All-Star hafta sonunda olup olamayacağı.

Kişisel tahminim Durant’in All-Star’da forma giymeyeceği yönde. Maçta olursa da alacağı süre çok kısıtlı olacaktır. Nets için şampiyonluk hedefi olan şu sezonda kendisini riske atacağını sanmıyorum. Doğu Konferansı All-Star seçimlerinde öne çıkan diğer isimlere ve Her Şey NBA editörlerinin seçimlerine ise buradan ulaşabilirsiniz.

Damian Lillard

Devam eden NBA sezonunda Portland Trail Blazers sakatlıklardan nasibini bolca aldı. Takımdan yapılan açıklamada yıldız isim Damian Lillard’ın uzun süredir sorun yaşadığı karın kaslarından ameliyat olacağı belirtildi.

Lillard, Amerikan milli takımıyla gittiği Olimpiyat oyunlarından, hatta daha öncesinden beri karın bölgesindeki sorunlarla baş ediyor. Bu sezonun da geride bıraktığımız bölümünde Lillard karnı sebebiyle hem çok maç kaçırdı, hem de oynadığı maçlarda zayıf performanslar ortaya koydu. Açıkçası ameliyat kararı artık kaçınılmazdı.

Lillard’ın yaşadığı sakatlığın bu kadar uzun sürmesinin ve nüksetmesinin sebebi karnın komplike anatomisi. Gövdemizi hareket ettirmemize yarayan birçok karın kası yukardaki görselde görebileceğiniz üzere pubis birleşimine yapışmaktadır.

Pubis birleşimine yapışan bir diğer kas da uyluğun adductor longus kasıdır. Bu kas ise kalça hareketlerinden sorumludur. Yani vücudumuzun çok önemli iki bölgesinin hareketini sağlayan, sporda işbirliğiyle çalışan bu kaslar aynı bölgede bulunmaktalar. Hatta bu kaslar aponöroz dediğimiz doku katmanlarıyla birbirleriyle etkileşim halindedir. Bu yüzden Lillard’ın yaşadığı sakatlık oldukça karmaşık.

Lonzo Ball
Deneyin sonunda Ball’un sakatlığının oyuncu aktifken iyileşemeyeceği anlaşıldı ve ameliyat kararı alındı. Bu kararın daha erken verilmemesinin sebebi Bulls’un sezonunun oldukça başarılı devam edişi ve konferans liderliğini elde etme isteğiydi. Ameliyat olmak yırtık küçük de olsa Ball’un 6-8 hafta arasında basketbol oynamasını mümkün kılmayacak.

Yukardaki görselde mavi ile gösterilen kısımlar dizin menisküslerini oluştururken dizi oluşturan uyluk ve kaval kemikleri arasındaki uyumu artırmaktadır. Ball’un geçirdiği operasyonla menisküsü onarıldı ve rehabilitasyon süreci başlatıldı.

Olası Dönüş Tarihi: Ball 21 Ocak’ta diz operasyonunu geçirdi ve bu en iyi senaryoda Mart’ın 2. haftasına kadar oynayamayacağı anlamına geliyor.

Alex Caruso

Sezona Bulls ile fırtına gibi giren Caruso’nun yakasını sakatlıklar maalesef bırakmıyor. Ayağında yaşadığı ve onu 13 maç sahalardan uzak tutan sakatlıktan sonra çok kısa sürede yeniden sakatlanması çok üzücü.

Milwaukee Bucks karşısında bir fast-break esnasında Grayson Allen’ın sert müdahalesiyle yerde kalan Caruso, düşüşü esnasında sağ el bileğini yere çok kötü çarptı.


Düşüşün etkisiyle el bileği kırılan Caruso ameliyat olacak ve onun da 6-8 hafta kadar sahalardan uzak kalması bekleniyor. Bilek kırıklarında büyük oranda ameliyat gerekmesinin sebebi ise bu bölgede çok fazla sayıda küçük kemiğin eklem yapması. Arka arkaya iki hatta toplam 8 adet kemikten oluşan el bileği oldukça komplike bir yapı.


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#186 - 04.05.2022 12:14
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
MVP ödülü finalistleri dün itibariyle belli oldular ve çoğu kişi için adaylar pek de sürpriz değil. İki MVP ödüllü Giannis Antetokounmpo listede yer aldı, bu sezonun MVP yarışının en çok tartışılan iki adayı Joel Embiid ve Nikola Jokic de. Sixers maçlarını 2017-18 sezonundan beri takip ediyorum. O zamandan bu zamana, Kamerunlu basketbolcu Joel Embiid’in gelişimini izlemek bana bir hayli keyif verdi. Ta üçlük çizgisinin arkasından, en uzun süren jump-fake’e sahip olan oyuncudan, NBA efsanesi Kobe Bryant’a benzeyen fadeaway’i geliştiren oyuncuya evriliş sürecinde Joel Embiid bir hayli yol kat etti. Üstüne üstlük Embiid basketbola 15 yaşında başladı. Gainsville, Florida’daki The Rock School’un yedek basketbol takımında en yaşlı oyuncuydu. Şimdi ise Embiid 5 kez All Star, 3 kez NBA en iyi ikinci beşi üyesi ve 3 kez de yılın savunma takımı üyesi.

The NBA has released their final MVP rankings:

1) Nikola Jokic
2) Joel Embiid
3) Giannis Antetokounmpo
4) Devin Booker
5) Luka Doncic

One of the closest MVP races in NBA history.


Buna oldukça benzer bir hikaye de Embiid’in MVP yarışındaki rakibi, Sırp Nikola Jokic’ten geliyor. Embiid’in memleketi olan ve Roger Milla, Samuel Eto’o ve Rigobert Song gibi meşhur oyuncular sayesinde futbolun daha popüler spor olduğu Kamerun’un aksine Jokic, basketbolun kral olduğu bir coğrafyadan geliyor: Balkanlar. Daha da açık olmak gerekirse, eski Yugoslavya’nın bir parçası Sırbistan’dan geliyor. Rahmetli Drazen Petroviç, Toni Kukoç, Vlade Divaç ve Peja Stojakoviç gibi oyuncuları çıkaran bir coğrafya olduğu düşünüldüğünde Jokic’in de böyle bir arka plana sahip olması çok sürpriz değil. Ama pek tabii ki işin aslı çok daha derin. Barclays Center’daki 2014 Draft’ı gecesinde gözler kolej basketbolu yıldızları Andre Wiggins, Jabari Parker, Julius Randle ve Joel Embiid’in üzerindeydi. Jokic, ismini 41. sıra seçimine kadar duymayacaktı. ESPN yayını Jokic seçildiğinde reklam arasındaydı. Daha açık konuşmak gerekirse, bir “Taco Bell” reklamıydı. Daha da açık konuşmak gerekirse, bir Quesarito tanıtımıydı. O andan sekiz yıl ileri gittiğimizde ise Jokic şu anda bir kez MVP, dört kez All Star ve üç kez de NBA en iyi beşlerine seçilmiş bir basketbolcu.

Zach Lowe said Jokic is a good defender today & used analytics for it. Embiid never had a chance if experts can’t even see he’s better than him on the defensive end. We should just move on from MVP.

NBA dünya çapındaki en iyi basketbol ligi olarak biliniyor. Dünya çapındaki tanınırlığını sağlayan etmenlerden biri süper yıldızları ve 2022 senesinde de, bunlardan en göz önünde bulunanları Joel Embiid ve Nikola Jokic. Taraftarları, medyayı ve hemen hemen herkesi ekran başına kilitlenmesinden dolayı böylesine iki oyuncunun karşı karşıya gelmesi herkesin bayıldığı bir olay. Ama bazen olaylar ve şartlardan, ki bu sefer küresel bir salgından ötürü bu iki yıldız bir türlü karşı karşıya gelemediler. 10 Aralık 2019’dan beri bu ikili ilk kez 14 Mart’ta karşı karşıya geldiler. Bu sezonki ilk karşılaşmayı Embiid COVID pozitif teşhisi ile kaçırmak durumunda kalmıştı. Ama bu sefer şartlar müsaitti ve NBA’in iki devi, maça hazırlardı.
76ers ve Nuggets ortaya bir savaş koydular. İlk yarının sonunda ev sahibi takım 58-53 öndeydi. Maçın geri kalanının kaderi ise son anlarda çizilecekti; Nuggets’ın Delaware’li çaylağı Nah’Shon Lee “Bones” Hyland sayesinde. Bones üç sayı çizgisinden 4-9 isabetle oynarken 21 sayı bulurken, bu sayıların 12’si son çeyrekte geldi – hepsini de bench’ten gelerek kaydetti. Geçen senenin MVP’si 22 sayı 13 ribaund ile double double yaparken Embiid, saha içinden 11-20 isabetle 34 sayı kaydetti.

Maçın bitiş anını takiben, pek tabii ki, muhabirler, yazarlar, taraftarlar ve gezegendeki tüm basketbolseverlerin aklındaki soru, bu iki MVP adayının birbirleri hakkındaki düşünceleriydi. Jokic’in, konu Embiid olunca ağzından dökülen kelimelerin hepsi övgü doluydu: “Ligdeki en iyi oyuncularla oynamayı severim. O muhteşem bir oyuncu. Onun gibi, ligin en iyileri ile aynı parkeyi paylaşmaktan büyük zevk alıyorum.” Embiid Jokic hakkında konuştuğunda ise saygının karşılıklı olduğu açıktı: “Bu oyunun en iyilerine karşı oynamayı seviyorum. Bu en iyinin ise bir başka uzun olması beni mutlu ediyor. Yapabildiği şeyler… O tam bir canavar. Onu izlemeyi seviyorum.”
Hangi oyuncunun MVP ödülünü hak ettiği, ödülün verilmesinden önce ve ödül verildikten sonra artarak devam edecek. Şu anda, kazananın kim olacağını kimse bilmiyor. Ama şunu rahat bir şekilde söyleyebiliriz ki hem Jokic’in, hem de Embiid’in, onları daha özel oyuncular haline getiren kendilerine has hikayeleri var. O yüzden de MVP’nin kim olduğundan bağımsız olarak, bu oyunculara karşı negatif bir bakış açısına sahip olmaktansa, ikisini de bolca takdir etmek en iyisi.


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#187 - 04.05.2022 12:17
Julya ile Sohbet - 1. Bölüm | Krasimir Zhelyaskov 

[YAYIN] Julya Yalenchka: Herkese iyi akşamlar Florida sakinleri, umarım gününüz güzel geçiyordur.  [YAYIN] Julya Yalenchka: Julya ile Sohbet programının tekrardan sunmanın mutluluğu ile beraber-
[YAYIN] Julya Yalenchka: ... her zaman olduğu gibi yanımda çok özel ve değerli bir konuğum var.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Kendisi işinde oldukça başarılı ve çok değerli birisidir.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Bugün ki konuğumuz, Krasimir Zhelyaskov.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Evet, hoş geldin öncelikle, Krasimir. Heyecanlı mısın?
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Hey, selamlar. Evet, biraz heyecan var.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Söylediğin gibi Julya, ben Krasimir. Tekrardan selamlar, kısaca kendimi tanıtacağım..
[YAYIN] Julya Yalenchka: Önden buyur lütfen.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Uzun bir süredir Florida'da yaşıyorum, burada ki yaşamımı kurdum.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: İşlerim çok güzel gidiyor, bir arkadaş ortamım olmaya başladı. Her neyse, klasik şeyler.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Bir süredir işlerimin arasına hobi olarak kıyafet işide eklendi, bu şehirin insanları...
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: ....iyi giyinmeyi seviyorlar, bunu biliyorum..
[YAYIN] Julya Yalenchka: Kesinlikle, bu konuda sana yüzde yüz hak veriyorum. Bu şehrin insanları modaya bayılıyor.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Bu yüzden kendimi bu işi güzel yapma ve müşterileri memnun etme şartıyla bu işe adadım.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Pekala, o halde bir sakıncası yok ise ilk sorumu yöneltmek istiyorum.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Evet, seni dinliyorum.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Ne kadar süredir Florida'dasınız?
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Bir süredir, yaklaşık dört veya beş ay.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Dediğim üzere, burada kurulu bir düzenim var.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Düzeninizden biraz bahsedebilir misiniz?
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Düzenli bir yaşam, güzel arkadaşlar. Ve herkesin bildiği üzere, bir miktar para.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Bunlar klasik şeyler, bu şehiri çok seviyorum. Ve bu eyaleti.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Bu işe başlamadan önce ne kadar paranız vardı? Sakıncası yoksa öğrenebilir miyim?
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Aslına bakarsanız evet, hiç paramın olduğunu söyleyebilirim. Bunu utanmadan söyleyeceğim.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Lâkin, bu işi herkes yapamıyor. Bildiğiniz üzere, çok emek isteyen bir iştir.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Eh, birazda kişinin zevki ile şekilleniyor.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Kesinlikle, bu konuda size hak veriyorum. Bu işi uzun süredir yapıyorsunuz ve oldukça başarılısınız.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Tebrik ediyorum. Aslına bakarsanız bu iş sizi çok yoruyor mu? Günde kaç saat harcıyorsunuz?
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: İltifat için sağ olun, aynı şekil, duygularımız çarpışıyor.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Çok yorulduğum söylenilenebilir, işini seven birisi için bu hiç bir şey.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Anlıyorum, gerçekten de her başarınız birbirinden mükemmel.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Pekala, terzi şirketinizden biraz bize bahseder misiniz?
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Tekrardan teşekkür ederim, bu işi yapacaklar için tavsiyem. Azimli olun.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Hey, bir mesaj aldım Julya..
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Berlin yaşıyor, ehehee. Her neyse.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Şirket, şirket. Şirket denilemez.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Peki ya ne denilmeli?
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Bir dükkan, bu işte olgunlaşıp büyüyene kadar sadece ufak bir dükkan.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Ayrıcaa, bir website.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Bize biraz bahseder misiniz?
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Zhelyaskov giyim mağazası, bu konudaki çalışmalarım devam ediyor.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Şehirde tanınan bir marka yapmayı düşünüyorum, oldukça zor olmalı.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Yolum uzun, engeller çok.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Kesinlikle, oldukça zor olacağına şüphem yok fakat işinizde oldukça başarılısınız.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Ve bunun üstesinden geleceğinize de şüphem yok.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Pekala, son bir sorum daha olacak.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Teşekkürler! Belirtmek isterim, buraya gelmeden önce Archie adında bir arkadaşıma kıyafetini teslim ettim.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Buradan ona selamlarımı iletiyorum.
[YAYIN] Julya Yalenchka: İnsanlar kıyafetlerini diktirmek için nasıl bir yol izlemeli? Size nasıl ulaşım sağlayabilirler ...
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: İletişim hattı veya adres olarak burada söyleyebilirim, değil mi? Bir sakıncası yok galiba.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Tabi ki söyleyebilirsiniz, bir sakıncası yok.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: 292-42-39. İletişim numaram, yakın zamanda bir terzi dükkânınâ gelip ulaşabilirsiniz.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: İnsanlar kıyafetlerini diktirirken, evet.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Bunun hakkında konuşacağım.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Her şey kişinin zevkine göre şekillenir, ve kıyafeti dikecek olanın zevki de buna dahildir.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Ortaya bir şâheser çıkar, herkes bunu beğenir.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Evett, duydunuz millet. Gerçekten etkileyici bir söz daha.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Teşekkür ederim, iltifatların için.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Pekala, o halde süremizin yavaş, yavaş sonuna yaklaşıyoruz.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Bizi dinleyen bütün Florida halkına teşekkürlerimi sunuyor, iyi akşamlar diliyorum.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Krasimir, son söylemek istediğin bir şey var mı?
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Hey, herkese tekrardan selam.
[YAYIN] Krasimir Zhelyaskov: Görüşmek üzere! Kıyafet için, bana geleceksiniz millet! Ehehe.
[YAYIN] Julya Yalenchka: Güzel bir gün geçirmeniz dileğiyle Florida sakinleri. Bir daha ki yayınlarımızda görüşmek üzere ...
[YAYIN] Julya Yalenchka: Sağlıcakla kalın millet! Bay!
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#188 - 04.05.2022 21:09
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Yok Artık Dedirten İstatistikler

İstatistikleri takip etmek oldukça keyiflidir. Belki de aramızda bunun verdiği haz için bile NBA’i takip edenler bulunuyor olabilir. 100 sayı atan Wilt Chamberlain’den tutun, bir maçta 14 üçlük atan Klay Thompson’a kadar. Nesilden nesile bir başka rekor kırılırken, çıta her seferinde daha da yukarı çıkarılıyor. Bazen bu çıta öyle tuhaf bir hal alabiliyor ki, harika performanslar bile izleyici değerlendirmesi altında ezilip gidiyor. 50 sayı atmak, playofflar’da binlerce sayılar atmak… Hepsi birbirinden değerli olsa da, karşısına farklı bir istatistik koyulduğunda sönük düşmesi an meselesi haline gelebiliyor. Bu makale de tam olarak bunları ele alacağız.

Bir Yarıda 55 Sayı: Kobe Bryant



Kobe Bryant’ın ne denli bir efsane olduğunu tekrardan dile getirmek manasız. Onu efsane kılan bazı noktalardan biri skorerliğidir. Tarihin en iyi 5 skorerinden biri diyebileceğimiz gibi, 81 sayı ile bir maçta en çok sayı atan 2. kişidir. Onun başarılarından bir tanesi ise, resmi bir maçın ilk yarısında (2 periyot) 55 sayı atmasıdır. Canlı izleyenlerin oldukça şanslı olduğu bu performansa başka açılardan bakarsanız değeri daha kolay anlaşılacaktır. Nedir bu diğer açılar?



Bir yarıda 55 sayı kaydeden Kobe Bryant, başkalarının kariyer rekorlarını iki periyotta egale etmiştir. Mamba’nın 55 sayıyı geçtiği pek çok maç olsa da, burda vurgu yaptığımız nokta sadece İKİ PERİYOTTA bunu yapmasıdır. Bunu yaparak kimlerin kariyer rekorlarının önüne geçti? Kimlerin kariyer rekoruna ulaşabildi?

Vince Carter (51 sayı) Hakeem Olajuwon (52 sayı) Giannis Antetokounmpo (52 sayı) Tim Duncan (53 sayı) Moses Malone (53 sayı) Dirk Nowitzki (53 sayı) Kevin Durant (54 sayı) Dwyane Wade (55 sayı) Kareem Abdul-Jabbar (55 sayı)

Triple-Double Problemi: Washington Wizards



Bahsi geçtiğinde akla ilk olarak Oscar Robertson, Russell Westbrook gibi isimlerin geldiği triple-double, istatik tablosunda 3 kategoride çift haneli sayılara ulaşmaktır. 1997’de Washington Bullets’tan Wizards’a değişen başkent takımı, yıllar boyunca triple-double problemiyle karşı karşıya kalmıştır. Takımın zararına herhangi bir kompozisyon olmasa da, triple-double konusunda yetersiz oldukları oldukça açıktır. İstatiklere göre Wizards takımı 2000’den bu yana sadece 25 kez triple-double kaydederken, takımın yeni oyun kurucusu Russell Westbrook 151 kariyer triple-double’ına sahiptir. 2000 yılından bu yana sadece 25 Triple Double’a tanıklık eden Wizards taraftarı için, Westbrook sayesinde, triple-double’lı günler yakındır.

Bir Kulüpten Daha Çok Sayı Atmak: LeBron James



36 yaşına gelse de rekor kırmak onun için bir hobi gibidir. Rekor kırmak, onun karakteriyle bütünleşmiş bir durumdur. LeBron James’in kırdığı sayısız rekorlardan en çılgınını seçmek oldukça zordur. Başardığı en zor rekor…Finallerde 3 – 1’den dönmek? 8 kez art arda finallere çıkmak? Siz düşünedururken gözler önüne şu rekoru sunalım.



LeBron James, kariyeri kapsamında 7491 playoff sayısına sahipken, Memphis Grizzlies takım tarihi boyunca 7045 playoff sayısına sahiptir. Kral, koca bir takımdan daha çok playoff sayısı kaydetmiştir. Bu konu hakkında ne kadar derin düşünürseniz, LeBron James gözünüzde o kadar efsaneleşiyor.

Bir Takımdan Daha Çok Üçlük Atmak: Stephen Curry



Bu alt başlığımızda iki soru üstüne düşünmenizi talep ediyoruz. Stephen Curry mi çok iyi, bahsedeceğimiz takım mı çok kötü? Yakın tarihte, üçlüğe dayalı oyun tarzıyla adını tarihe kazıtan Steph Curry, 3 NBA şampiyonluğuna ve 2 MVP ödülüne sahiptir. 2015 ve 2016 sezonlarında art arda MVP olan Curry’nin patlama sezonu, 2016 sezonudur. Maç başına 30.1 sayı, 5.4 ribaunt, 6.7 asist ve 2.1 top çalmanın yanı sıra, bir sezonda 402 üçlük atarak NBA rekoru kırmıştır. 402 üçlük, bir oyuncu tarafından bir sezonda en çok atılan üçlük sayısıdır. En yakın takipçisi 2018 – 19 sezonunda kaydettiği 378 üçlük ile James Harden’dır. Curry’nin bu rekoru ne kadar çılgınca?



Tıpkı LeBron James’in Memphis’i geçmesi gibi, Şef Curry de bu noktada bir takımdan üstündür. Kobe Bryant, Derek Fisher, Pau Gasol ve Metta World Peace gibi isimlerin bulunduğu 2011 – 12 Lakers takımı, sezon boyunca kaydettiği üçlük sayısı sadece 362’dir. 2016 Curry, 402 üçlüğü ile tek başına 2012 Lakers takımından daha çok üçlük kaydetmiştir. Ayrıca, Bebek Yüzlü Katil Curry’nin kariyer üçlük yüzdesi %43 iken, 2011 – 12 Lakers’ın üçlük yüzdesi %32’dir.

Takımların rekorlarını bireysel bir şekilde kıran efsaneler, 2000 yılından bu yana sadece 25 Triple Double kaydedebilen Wizards ve bir yarıda 55 sayı kaydeden Kobe Bryant. Şüphesiz ki istatistikleri takip etmek, basketbol izlemek kadar eğlenceli. Sizin en çılgınca bulduğunuz hangisi?


Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


BiA

*
v2 Oyuncusu 2022 Yılbaşında OyundaydıSelf Control Güncellemesinde Oyundaydı
#189 - 04.05.2022 21:09
Anasayfa                        Haberler                        İş Başvuruları                        Programlar                        Reklamlar
Eleştirmenler Filmi Yerden Yere Vurdu!

Bu hafta sonu, NBA takipçilerini en az NBA finalleri kadar, belki de daha fazla heyecanlandıran bir olay var. LeBron James’in başrolünü oynadığı Space Jam: A New Legacy, bu hafta sonu vizyona giriyor. 16 Temmuz tarihinde Türkiye’de gösterime girecek olan film, geçtiğimiz gün ilk gösterimini galasında gerçekleştirdi. Lebron’un kariyerinde yeni bir dönemin habercisi olan filmi izlemek için pek çok hayran, oldukça hevesli şekilde beklemekte. Herkesin aklında ise muhtemelen tek bir soru var: Film ne kadar iyi?

Filmi izleyen NBA takipçileri ve LeBron severlerin filmden, en kötü ihtimalle asgari bir zevk alacakları kesin. Ancak filmi izleyen eleştirmenlerin ve internet kullanıcılarının gözünde yeni Space Jam, beklentileri pek karşılayamamış gibi duruyor.

Film eleştirmenlerinin ve filmi izleyen genel geçer izleyicilerin, filmler hakkında oylama yapabildikleri internet sitesi Rotten Tomatoes’da an itibariyle, eleştirmenlerin yeni Space Jam filmi için verdikleri not 100 üzerinden 39. Bu da, en azından şu anda filmin eleştirmenler tarafından oldukça kötü bulunduğu yönünde bir bilgi veriyor. Peki eleştirmenler filmi neden bu kadar kötü buluyor? Çeşitli kaynakların bu konuda farklı görüşleri var. Birkaç örneği inceleyelim:

The New York Times: Şakaların birçoğu tutuyor. Ama bilinçli olarak gerçekleştirilen “5 duyuya birden yüklenelim” isteği baş döndürücü bir aptallaştırmaya yol açıyor. İzleyiciler, duvara çarpmış bir Wile E. Coyote’a dönüşüyor.
Chicago Sun-Times: Daha önce hiç böyle bir şey izlemedim. Umarım bir daha böyle bir şey izlemem ve keşke izlediğim şeyi zihnimden silebilseydim.
The Atlantic: Space Jam: A New Legacy, ansiklopedik bir görsel kaynağına sahip olmanın, önünüze konan ürünü izleyip hoşlanmaktan daha evla olduğu, uyumsuzluğun hüküm sürdüğü korkunç bir geleceğin ön izlemesi gibi.
The Hollywood Reporter: Bu filmin, stüdyonun pazarlama departmanı dışında kimin ilgisini çekmesi gerektiği tam bir muamma.
Polygon: Space Jam: A New Legacy sadece pazarlama ve şirket karını önemseyen insanlar için tatmin edici: Bu filmi satabilir miyiz? O zaman bu film başarılı.
Tribune News: Geri dönüştürülmüş, Frankenştayn’ın Canavarına benzeyen bir fikri mülkiyet. Etrafa popüler kültüre göndermeler fışkırtan, izleyicisinin gözüne Halloween kostümlerini sokmaya çalışan ve “umarız tutar!” diye dua eden bir yapım.


Görünüşe göre Space Jam: A New Legacy en azından şu anda film eleştirmenlerinden geçer not alamamış durumda. Yine de unutmamak gerekir ki bu film eleştirmenler için değil, içinde basketbol sevgisini büyütmüş ama içindeki çocuk hiç büyümemiş basketbolseverler için çekildi. Her ne olursa olsun bu film Lebron’un kariyerinde bir mihenk taşı, belki de bir dönüm noktası olacak ve onun geriye bırakacağı mirasın belki de en önemli parçalarından biri olacak.

Tüm Hakları Saklıdır ©? Vice News, 2021
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok