Hillary McFarland, "Yalanlar içinde doğruyu arayan kadın."

[Pancake]

"Bu dünya bana çok fazla acı yaşattı. Şimdi sıra bende. Dünya, benim ona yaşatacağım acıları düşünecek artık"
                                                                                                                                                                                                                   Hillary McFarland







Episode 1- Gulf


Dünya... İçinde barışın ve huzurun hüküm sürdüğü, doğasıyla insanı kucaklayan bir cennet. Tabii bu anlattığım hayallerimizdeki dünya. Siz hiç gerçek dünya ile tanıştınız mı? Zengin ve güçlü insanların çıkarlarının peşine düştüğü, canlının bir değeri olmadığı ve güçlünün güçsüzü ezdiği bir dünya içindeyiz hepimiz. Bir on yıl daha geride kalmıştı. 1990 tüm Kuveyt halkı için bir umut, on yıllık yeni hayaller taşıyordu. Ta ki 1990 yılının Ağustos ayına kadar. Kuveyt'i işgal altına alan Saddam Hüseyin bu hayalleri tank sesleri eşliğinde yıkmıştı. İşgal altında geçen iki yılın sonunda Koalisyon güçleri ülkeyi işgalden kurtarmıştı. İşte tüm hikaye burada başlıyor.

 William McFarlend, Amerikan Kara Kuvvetlerinde büyük işler başarmış ve kahraman madalyasıyla ödüllendirilmiş bir onbaşı. Etrafınca orduya olan bağlılığıyla bilinir. İşgalden sonra 1992 yılında Miqrab'da bir alışveriş sırasında çarşıda baygın halde bir kadın görür. Kadının perişan haline dayanamayan dayanamayan William kadını kucaklar ve revire götürür. Kadın, uzun süre incelemeye ve bakıma alındıktan sonra açlık yüzünden bu hallere düştüğünü öğrenen William kadını yanına alır ve savaş sığınmacıları kampına yerleştirir. Siyah saçlı, zeytin gözleri, her gülümsediğinde kızaran yanakları... William bu kadına ilgi göstermeye başladı. Onunla her izin gününde buluşmaya gitti. Hayatının en güzel günlerini geçirdiğini düşünüyordu. Aşık olmuştu William. Karnında uçuşan kelebekleri hissediyordu. Tabi ya! Sizlere söylemeyi unuttum. Bu şanslı kadının adı Meryem'di. Size biraz da Meryem'den bahsedeceğim. Savaş öncesinde Kuveyt'in önde gelen ailelerinden birinin kızıdır. Aşiret hayatıyla büyümüş ve aşık olmak nedir bilmeden evlendirilmeye çalışılır. Ancak yaklaşan savaş bu evliliğe engel oldu. Savaş sırasında Meryem'in tüm ailesi katledildi ve kocaman dünyada tek başına hayatta kalmaya çalıştı. Tabii tek başına başaramadı. William ona yeni bir hayat sundu. William'ı kurtarıcısı olarak görüyor. Sözüm ortaya iki aşık birleşirse ortaya ne çıkar? Doğru cevap. Tabii ki dünyalar tatlısı bir bebek. Minik Hillary'nin gözlerini dünyaya açtığı o ilk an William da Meryem de gerçek birer birey olmayı öğrenmişti.


Episode 2- American Dream

Körfez savaşının üzerinden beş yıl geçmişti. Miqrab'da hayat normale dönüyordu. İnsanlar eski barışa kavuşmuş ve bunun mutluluğu içinde hayatlarına devam ediyordu. Minik Hillary... O zamanki adını hatırlamıyorum, Hillary adını sonradan kullanmaya başladı. Daha sonra bunu anlatacağım sizlere. Her neyse Hillary olarak bahsedeceğim. Minik Hillary annesi Meryem ile birlikte derme çatma bir evde hayata tutunmaya çalışıyordu. Şimdi soracaksınız, William nerede? Hadi biraz geçmişe yolculuk yapalım.
 
 Sizlere Hillary'nin doğumunu anlatırken William ve Meryem'in çok mutlu olduklarını söylemiştim değil mi? Bunların hepsi yalandı. Bu doğumdan sonra kimse mutlu olmadı. Meryem hamileliğini gizledi ve kaçtı. Haftalarca onu arayan William ise sonunda ordu kararıyla birlikte yuvasına yani Amerika'ya geri döndü. Kendisi döndü ama aklı hep Kuveytte oldu. Meryem... William'ı neden bırakıp kaçtı? Bunun cevabını yıllardır düşündüm durdum. Bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Meryem büyük zorluklar içinde doğumu gerçekleştirdi ve kızıyla beraber hayata, her an kopabilecek bir iple tutunmaya başladı. Hillary, onun için canından daha değerliydi. En zorlu işlerde çalıştı ve beş yıl boyunca Hillary'e elinden geldiğince bakmaya çalıştı. Gelelim 1997 yılına. Hillary için hayatın dönüm noktalarından biri olan bu tarihi sakın unutmayın. Meryem'in evlendirileceğinden bahsetmiştim. Hatırladınız mı?
Meryem büyük bir aşiretin kızıydı ve büyük bir aşiretin oğlanıyla evlendirilecekti. Ülkedeki aşiretler savaştan sonra tekrar güç kazandı ve ülke üzerinde baskı kurmaya devam etti. Meryem'in izini bulan aşiretler onun peşini bırakmamakta kararlıydılar. Meryem için tek bir çıkış noktası vardı. O da kaçmak. Hedefini belirlemişti: Macera dolu Amerika.






Episode 3 - Okyanus Ötesi

Kocaman dalgaların üstünde ben buradayım diyen küçük bir balıkçı teknesi... Dalgalarla mücadele etmeye çalışan balıkçılar ölümle burun buruna olduklarını düşünüyordu. Carolina limanına ulaşmaya çalışan bu tekne büyük zorluklar içinde hedefine ulaştı. Yüklerini indirmeye başlayan teknede küçük bir ayrıntı daha vardı. Ölüme meydan okuyarak ilk hedeflerine ulaşmış anne ve kız. Hayallerinin ilk aşamasını zorla da olsa geçmişlerdi. Şimdi ise önlerinde daha büyük bir engel var: Hayatta kalmak. Bu şehirde yaşamak istiyorsan, bu şehrin vatandaşı olman gerekiyor. Burada sığınmacılara asla yer yok.1998'in sıcak yaz günlerinde oldukları için oldukça şanslılardı. Sokaklar birkaç aylığına da olsa yaşamak için elverişliydi. Kısa bir mücadelenin sonunda bir semt kilisesine sığındılar. Meryem ve minik Hillary burada büyük bir ilgi gördü. Kilise'de basit işler dışında Hıristiyanlığı da öğrenmeye başladılar. Hıristiyanıkla tanışan Meryem kendini dinine adamış bir Hıristiyan olmaya karar verir. Hayatını İsa'ya göre şekillendirmeye başlar. Minik kızını da kendi görüşleri çerçevesinde yetiştirir.

Meryem, Hıristiyan olmaya karar verdikten sonra aradan birkaç yıl geçer. Meryem ve Hillary kilisenin de yardımları sayesinde Amerika'da vatandaşlık hakkını ve Meryem çalışma hakkını kazanmıştı. Meryem, bir hediyelik dükkanında kendini geçindirebileceği bir işe girdi. Kiliseden ayrıldı ve kendi evini tuttu. İşte şimdi hayata tutunduğu o ipi birbirine doladı ve daha sıkı bir hale getirdi. Hillary biraz geç de olsa okula başlamıştı, Meryem  bir şekilde kendi evini geçindirebiliyordu. Bu zorlukların altında her an aklında ilk ve son aşkı olan William'ı düşünüyordu. Acaba milyonların yaşadığı bu ülkede William'ı bulabilecek miydi?


Episode 4- Hüzünlü Bir Ayrılık

Yeni bir yüz yıl, yeni umutlar... Yıl 2001. Hillary büyümeye devam ediyor. Hillary gördüğü şeyleri çabuk kavrayan, okuduğunu hemen aklında tutabilen birisi. On yaşında bile zekasını bir yetişkin gibi kullanabiliyordu. Kendini kızına ve İsa'ya adayan Meryem kilisenin daveti üzerine New York'a gitmişti. Hillary'i ise en yakın dostuna emanet etmişti. 2001 yılı demiştim değil mi? 2001 yılı, Eylül ayı ve New York. Evet doğru bildiniz. O malum ve binlerce insanın hayatını yıkan olay gerçekleşti. Saldırılarda hayatını kaybedenlerden biri ise Meryem'di. William'ın ve Hillary'nin hayallerini süsleyen bu kadın bir melek olmuştu artık. Hillary için hayatın ikinci dönüm noktası burada başlıyordu. Uzun süre annesinin ölümünü kaldıramayan Hillary kilise tarafından sığınma altına alındı. Kilisenin desteği ile hayata tutunmaya devam etti. Hayat ve zaman bir an bile durmaksızın ilerliyordu. Hillary annesi için hayatta durmak zorundaydı. Kendini her alanda geliştirmeye çalıştı ve sonunda bir avukat olarak Florida'da karşımıza çıktı. Şimdilerde karanlıklar arkasında saklanan insanların arkasını toparlıyor ve bu kocaman ülkede hiç görmediği babasını arıyor. Acaba bu hikaye nasıl sonlanacak? Hillary babasını bulabilecek mi?

[Pancake]

Rez

[Pancake]

Rez

[Stance]

next

[raised eyebrow]

/dans 11

[TheVirtuoso]

  

[Bugu]

2 hafta sonra net arşive gider bu karakter...
rez

[Ricky]

güzel karakter

[Pancake]

Tanıtım tamamıyla güncellendi, karakter hikayesi ssler üzerinden devam edecek.

[Nraxy]

güzel