Randy'nin Gece Hikayeleri 20. Bölüm: Janset Mackenzie içinVe geceye veda, yeni güne merhaba deme zamanı...Vice FM'e hoş geldiniz. Ben Randy.Şu an Little Italy'nin incisi Ravenite'da kahvemi yudumluyorum, oturuyorum.Otururken de bir hikaye anlatmaya karar verdim.Siz de Ravenite'a gelip bu hikayemi dinleyebilirsiniz, işyeri kapı numarası 519.Umarım bu hikayeyi beğenirsiniz...Ünlü bir futbolcu, eşini öldürmek ile suçlanıyordu...Futbolcu yakalandı ama eşinin cesedi ortalıkta yoktu, bulunamadı.Duruşma aynı filmdekiler gibiydi. Futbolcu, sanık sandalyesinde oturuyordu.Kucak dolusu parayla oturttuğu avukatı da bir şekilde jüriyi ikna etmeye çalışıyordu."Sayın jüri üyeleri!" diye seslendi avukat... "Müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum.""Buna az sonra siz de inanacaksınız. Neden mi? Bakın, şimdi 1'den 10'a kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğü iddia edilen kadın yani eşi bu kapıdan içeri girecek!"Der ve saymaya başlar... 1... 2...3...4...5... 10 der!10 dediğinde bütün jüri kapıya döner. Ancak hiçkimse içeri giriş yapmaz.Avukat bir savunma dahisidir... Ve hemen ardından, öldürücü hamlesini yapar."Bakın!" der. "Siz de, kadının öldüğüne inanmıyorsunuz. Hepiniz, içeri girecek diye kapıya baktınız!""İşte kararınızı, buna göre vermenizi istiyorum." der.Jüri çekilir ve geri geldiklerinde futbolcuyu suçlu bulurlar, dava bu şekilde sonuçlanır.Mahkeme çıkışında avukat, jüri başkanına yaklaşır, der ki:"1'den 10'a kadar saydığımda siz de diğer üyeler gibi kapıya bakmıştınız, niye böyle bir karar aldınız?" der."Doğru." der jüri başkanı. "Ben de kapıya baktım, gerçekten baktım...Ama sizin müvekkiliniz, bakmıyordu..."Bakış açınızı ne kadar geniş tutarsanız, ne kadar geniş bakmayı becerebilirseniz,Doğruya, gerçeğe, hakikate o kadar yaklaşırsınız...Belki de, en iyi bakış açısı herkes bir noktaya bakarken, o noktaya bakan insanları izleyen bakış açısıdır...Bu hikayeyi benim en sevdiğim dostlarımdan Janset Mackenzie Manfrin'e adıyorum.O artık bir melek, Vice Şehrinin meleği. Işıklar içinde uyu Janset, seni her zaman anacağız...Benden bu gecelik bu kadar, Ravenite'da kahvemi yudumlamaya devam edeceğim.Siz de gelin, katılın bize. Little Italy'deyiz, işyeri kapı numarası 519.Sizi çok seviyorum! Sevgi ile kalın...
Randy'nin Gece Hikayeleri 19. Bölüm: Satranç hayat gibidir & Gözler kapalıVe geceye veda, yeni güne merhaba deme zamanı...Vice FM'e hoş geldiniz. Uzun bir aradan sonra yine karşınızdayım.Adım Randolph Mitchell, bu şehirde bana herkes Randy der.Uzun bir ara verdim bu programa, son zamanlarda hayatımın en kötü süreçlerinden birini geçirdim.Ne yaşadığımı haberlerden az çok biliyorsunuz, bu konuyu anlatarak sizleri yormayacağım, merak etmeyin.Ne olursa olsun hayat devam ediyor. Ben ayakta durup yükselmeye devam edeceğim.Bu süreçte çok fazla geçmiş olsun mesajı aldım, mesaj gönderen herkese minnettarlığımı iletiyor, yayına başlıyorum.Satranç, çok ama çok önemli bir oyundur. Bana kalırsa her yerde öğretilmeli bu oyun.İnsanların analitik düşünebilmesi için insanlara alan açan bir oyundur satranç. Eğlencelidir.Çoğu insan satranç için "Çok karmaşık, kafa yorucu" gibi şeyler düşünür ama öyle değildir.Siz bu oyunda ne kadar iyi strateji belirlerseniz, o kadar heyecanlı olur.Hiçbir bilginiz olmayabilir, sadece taşların nasıl hareket ettiğini öğrenebilirsiniz ve kaybedersiniz... o ayrı bir durum tabii.Bir stratejinizin olması lazım.Satranç, hayat gibidir. Stratejisi olmayan kazanamaz, mümkün değil.En iyi ihtimalle berabere kalırsınız... Ancak, satranç oynayanlar bilirler ki, satrançta pes etmezsiniz.Hayat gibidir satranç... On tane piyonunuzu, filinizi, atınızı hatta vezirinizi kaybedip oyunu kazanabilirsiniz.Bazı fedakarlıklar yaparsınız... Hayat, satranç gibidir. Gerçekten öyledir.Mesela onur ve şeref, bizim en önemli verdiğimiz şey, "şah"tır.Şöhret ve para ise, "piyon"dur. Şöhretinizi ve paranızı kaybedebilirsiniz, iki puan kaybedersiniz.Ancak şerefinizi ve onurunuzu kaybederseniz, yani şah giderse, mat olursunuz. Oyun biter.Satranç önemli... Çocuklara öğretmek lazım.Çok güzel bir söz duydum. "Ömür bir masal gibidir. Ne kadar uzun olduğu değil, ne kadar güzel yaşadığı önemlidir." diye.Biz ise, insanlar olarak sayılara takığız. Çok takılırız sayılara.Biriyle uzun zaman sonra ilk defa karşılaştığımızda, hemen merak ederiz. Sen kilo mu aldın? Kaç kilo aldın? Sana ne olmuş?Kaç senedir evlisiniz? Paran var mı? Kaç paran var? Evin nerede?Bu sayısal değerlere, metrik değerlere fazlasıyla takıyoruz bizler.Sayısal değerleri görmek istiyor insan. Onun için çok değerli oluyor nedense.Oysa ki şunu atlıyor. En değerli şeyler, görülemeyen şeylerdir.Sevgiliniz ile öpüştüğünüzde gözünüzü açık tutuyor musunuz?Gözlerinizi kapatıyorsunuz. Veya mis gibi bir yemeğin kokusunu aldığınızda gözlerinizi kapatarak o kokuyu içinize çekersiniz.Çünkü dünyadaki en güzel şeyler görülebilen değil, hissedilebilen şeyler...İşte ondan dolayıdır ki, hayatı güzel yaşamak gerekir.Hissederek, güzellikleri hissederek yaşamak gerekir hayatı.O yüzden tekrar ediyorum: Ömür bir masal gibidir. Ne kadar uzun olduğu değil, ne kadar güzel yaşadığı önemlidir...Benden bu gecelik bu kadar, sizleri çok seviyorum.Güçlü kalın, umudunuzu koruyun, sevgi ile kalın...