Konu: Sebastian Arbesbach  (Okunma sayısı 12801 defa)

#0 - 18.03.2020 17:21










Eski Tanıtım: GösterGizle

"vasıfsız bir elemanın belki benim için de umut vardır sözünün ardından yaşadığı maceralar..."



   Sebastian, Seb ya da onun tercihiyle Arbs. Havuç da derler. Lise mezunu, eski serseri. Sıradan bir polis memuru. Kazandığı üç kuruşla lüks bir hayat yaşama peşinde koşturan arsız bir ***. Şu an çavuş rütbesiyle Vice City Polis Departmanı'nda görev yapıyor. Tam bir badass. Mesleği konusunda sert bir mizaca sahip. Ergensi tavırları olan herkese kin besler. Tek başarısı olan mesleğini kutsal olarak görür.  Eşi ve özel hayatı hakkında konuşulmasından haz etmez.

     Hayat onu epey hırpalamış, ota b*ka ağlayan bir tip değil. Herhangi bir üniversiteye kabul edilmedikten sonra uzun süre fast-food zincirlerinde çalışmış. Daha önceki ilişkisinde yaşadığı ayrılık onu biraz kötü etkilemiş olsa gerek. Paprika Santana ile evli. Önceki ilişkisinde yaşadıklarından dolayı eşini el üstünde tutuyor.       

   Fit olmaya aday ortalamabir vücudu var. Hafiften kemikleri sayılabiliyor. Koyu turuncu, hafif kumrala çalık dalgalı saçları ve gümüş renginde gözleri var. Çene çevresinde sakalları var. Sol kulağının arkasında renkli, minimalist bir paprika dövmesi var. Alkolle arası pek yok. Limiti üç bira, o da Alman birası.




« Son Düzenleme: 05.08.2021 19:28 Diversa »
Like
11
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Like tepkisini veren kullanıcı(lar):
TQD, Derek, the batuhan batrix, kaostan besleniyorum, kinginthenorth, Vigilante, Myrtle, Lia,
Flexman, Noptech, jonlakow,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#1 - 18.03.2020 17:22
Aşağıda yazılanlar, karakterin oluşturulduğu ilk günden itibaren bugüne kadar yazdığı notları içerir. Kesinlikle role dökülmemesi gerekir. Yalnızca karakter hakkında OOC fikir sahibi olmak için ve eğlence için okunabilir. Aşağıdaki bilgiler IC yazılmış metinlerdir, bu değeri taşırlar.




Aradan bir hafta geçmişti. Yağmurlu bir gece yarısı, taksi çağırıp evinin önüne gittim. Telefonla onu aradım ve montunu giyip arka pencereden arka sokağa gelmesini, onu orada taksi ile beklediğimi söyledim. Kaçıyor muyuz diye sordu. Sadece montunu giyip gelmesini söyledim. Geldi, taksiye bindik. Taksiciye sahile sürmesini söyledim. Sahile yakın bir yerde indik, Leslie sürekli sorular soruyordu. İskeleye kadar elinden tutup yürüdüm, iskelenin ucuna geldiğimizde elini bırakıp karşıma aldım. Ayrılmamız gerektiğini, abileri yüzünden çok ağır dayak yediğimi ve işten kovulduğumu söyledim. Şehirden kaçma teklifini yine sundu bana. Yapamazdım, kaçamazdım. Söylemeye dilim varmıyordu. Ona bunun doğru olmayacağından bahsediyordum sadece. Cesaretsizliğimden, korkumdan kaçamadığımı söyleyemiyordum. Sözümü bitirdiğimde yere bakıyordu. Başını kaldırıp birkaç saniye bana baktı. Yürüyerek benden uzaklaşmaya başladı. Dur diyemedim, gitme diyemedim. Ağzım kelepçelendi. Tam anlamıyla boşluğa düştüm. Oyuncu ben, senarist ben ve maalesef yönetmen ben.


:))) Artık apoletli bir memursun Sebastian. Pardon, pırpırlı. En çok o sevdi pırpırlarımı. Beni pırpırlandırdı ya. İnanamıyorum. Bencil olmayacağım, hepsi onun sayesinde. Artık daha zindeyim, işime daha çok odaklanabiliyorum. Tüm hepsini ona borçluyum. Kendisi için yaptıklarımı bir fedakarlık olarak görüyor hep. Fakat kendisinin benim için yaptıklarından haberi yok.

Bazen diyorum ki polis olmak zorunda mıyım? Artık bir çevrem var. Vasıfsız olsam bile belki bir meslek bulur, çalışırım. Her şey daha güzel olur. Sevdiğim kadına daha fazla vakit ayırırım. Kafamı dinlerim. Uykumdan kabusumda duyduğum silah sesleriyle uyanmam. Fakat geri dönüp baktığımda artık bunlar bana normal geliyor. Geceleri silah sesleri duyduğum kabusum artık rüyam oldu. Belimde silah olmaması beni korkutuyor. Kan görmek hoşuma gidiyor. Kaos görmek hoşuma gidiyor. Güçsüz olmak istemiyorum. Vazgeçemiyorum.




     Normalde daha önceden yazacaktım bu satırları fakat elim izin vermedi. Sağ elim anlamsız bir biçimde titriyordu. Şimdi biraz daha iyi. Fakat sağ elimle tabanca tutarken çok zorlanıyorum. Bir şekilde icabına bakmam gerekiyor. Hiç iyi değilim. Herkes uyur ama herkes yeni bir güne başlayamaz. Dünden kalana devam eder kimileri. Ben de onlardan biriyim. Neden mi?

Saçma bir oyunda mızıkçılık yaptım. Sevgilimi orada bırakıp sinirle uzaklaştım. Randy sikiği, evet sikiği, peşimden geldi. Evimde kafa dinlerken kafa ütülemeye başladı. Gitmemekte ısrarcı oldu. Ben de evden çıktım, ne halin varsa gör dedim. Depoya giderken bir sürü mesaj geliyordu. Bakmıyordum tabii. Depoya girdim, kanepeye uzandım. Açtım mesajları. Rika'dan hoşlandığını söyledi bana. O mesaj attıkça sinirlendim. Mesaj attıkça duvarları yumruklamaya başladım.

Kendime geldiğimde bir köşede, üstümde battaniye ağlıyordum. Bu satırları utanç içinde yazıyorum fakat sahip olduğum en değerli şeyin elimden gitmesine dayanamazdım. Yanıma geldi. Acının etkisiyle halüsinasyon görüyorum sandım. Paps geldi. Bana dolu gözlerle bakıyordu. Ellerime müdehale etti, sıkıca sarıldı.

Tam tarih veremeyeceğim, dokuz yaşında, abisiyle altlı üstlü ranzada her gece oyun oynadıktan sonra uyuyan bir velettim. Bir gece abim evde yoktu, sanırım halamlarda kalmak için Almanya'daydı. Emin değilim. Annem ve ben evde yalnızdık. Öyle bir fırtına vardı ki, korkudan kemiklerim titriyordu. Her yıldırım çaktıkça, toplum baskısıyla ağlamaz dedikleri çocuk sessiz sessiz gözyaşı döküyordu. O gece uyuyamayacağımı, bu yıldırımların bitmeyeceğini, bana bir şey olacağını düşünüyordum. Hiçlikte gibiydim. Annelerin hisleri olur ya, annem hissetmiş korktuğumu. Yanıma geldi ve yattı. O an benim için tüm fırtına dinmişti.

Sevenler birbirlerine yara izlerini gösterirler. İlk önce böyle yaparlar, hani, "sana ruhumu açmadan önce bil ki incinebilirim, seni incitebilirim" demek için. Paps da bütün bir ömrü, kendisiyle yaşayamayacağımı düşünüyordu. Bilmiyordu ki ben onu yaralarıyla seviyorum. Daha önceden Paps'a evlenme teklif ettiğimde hiçbir şey söylememişti. En azından ben bu olayı yaşadıktan sonra böyle yorumladım. Yanıma gelip fırtınamı dindirdi, evet. Başta bana acıdığı için kurdu sandığım cümleler bir süre sonra ciddiyete bindi. Evlilik teklifimi kabul ettiğini, her şeyin daha güzel olacağını... O kadar mutluydum ki, hatırlamıyorum bile. Ellerim ağrıdan sızlıyordu. Ağzım susuzluktan kupkuruydu. Gözyaşlarım her yerdeydi. Dudaklarım susuzluktan çatlamış, gözlerim ağlamaktan kan çanağı gibi olmuştu. Fakat o benim panzehirimdi. 



     Sabahın körü ve ben bunları tuvalette ağlaya ağlaya yazıyorum. Gayet normal bir geceydi, bir anda irkildi. Bir şey onu tetiklemiş olmalıydı. Paps ile uyudum, bir anda Paprika uyandı. Beni yatakta, ona sarılırken görünce korktu, bir anda yanımdan fırlayıp yatağın diğer ucuna geçti. Sırtını dönerek yatmaya devam etti. Anladım onun olduğunu. İçim içim ağlıyordu. Belki korkuyordu. Belki sonra unuturum diye yazıyorum. Paprika erkeklerden korkuyor. Hatta güvenmiyor. Olabildiğince uzak kalıyor, kaçıyor. Benden kaçmadı! Her şeyin farkında. İşlerin yüzüme güleceğini biliyordum. Tanrı bana jest yapıyor. Kendisiyle evleneceğimin farkındaydı. Bubu'dan sonra değer verdiği ilk kişi, sanırım benim. Şimdi papatya kokulumun yanına, yatmaya gidiyorum.




     Başım ağrıyor. DELİ GİBİ AĞRIYOR. KOCAMAN KOCAMAN YAZIYORUM HANİ. Rika hanımefendilerle tartıştım. Hayır, demokrasi denen bir şey var. Paps istiyor, Paprika istiyorsa, sen hayır desen bile iki evetle benimle evlenmek zorundasın! Böyle yazınca çok acımasız oldu. Fakat durum böyle. Rika bu evliliğin doğru bir karar olmadığını falan söyledi. Hayır tabii birbirimizden hoşlanıyoruz fakat erken olduğunu düşünüyor. İstemediği bir hayata katlanmak zorunda kalacağını söyledi. İçim içimi yerken bir yandan da seviniyordum. Üçünü bir arada mutlu edemezdim ya? Birisinin elini taşın altına koyması gerekiyordu. En olgunları koydu. Ayrıca tüm sevişmelerimizi de hatırlıyor. İnancı gereği yanlış olduğunu falan zırvaladı. Galiba benim inancım gereği de yanlış. Her neyse, evlenmemize müsade etti. Onun izni olmasa sanırım bir şeyler boka sarabilirdi. He, bir de öpüştük. İlk defa. Onunla ilk defa. Harikaydı.

table]
     Arbesbach ve Santana için vals! Evlendim. Mutluyum. Sanırım başka söylenecek hiçbir şey yok. Belki de var. Doğru karar mı, kesinlikle. Yirmi iki yaşında evlenen bir erkeğe her ne kadar çevrem aptalca bir hareketmiş gibi yaklaşsa da, insanların düşüncelerine göre hareket etmiyoruz sonuçta. Tabii evlilikten sonra gelen bazı can sıkıcı şeyler de oldu. Yalnızca birkaç kişinin katıldığı bir nikah, kimseyi davet etmedik. Fakat çevremizdekiler kendilerini davet etmediğimiz için epey kırılmış gibiydi. Aslında düğün yapmamak Paps ile ortak kararımızdı. O yüzden pek de önemsemiyorum yapmadığımız bir düğüne davet etmediğimiz için üzülenleri. Evlendikten sonra biraz Paps'ın söylemleri korkuttu beni. Göbeğin çıkacak falan. AMAN. Hiç göbeğim olmadı. Oturduğumda önümde top gibi bir şey dursun istemiyorum. Bir de şey var, şey! Paps bana evlenmeden bir hafta önce, sürekli kendisinin bana bir sürpriz yapacağından bahsediyordu. Bir insana sürpriz yapacağınızı söyleseniz meraktan yerinde duramaz. Ben on kat daha fazla duramıyordum. Çünkü sürprizin gerçekleşmesi için, Paps'a göre, benim doğru zamanda, doğru yerde, doğru şeyi yapmam gerekiyormuş. YAPAMADIM. Ne olduğunu bana hala söylemiyor. Kaçırdın diyor. Hevesim gitti diyor. Ne olursa olsun hatasının üzerine kara kara düşünen birisi değilimdir. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir. Bu düşünceyle kafamdan silsem, geçti gitti desem bile Paps bir şekilde konuyu batırdığım sürprize bağlayarak beni deli ediyor. Kızamıyorum haklı çünkü.

Sürprizi öğrendim. Mükemmeldi.



     Ben evlendim ya hemen evlenecek! Hammond kadar özenti bir adam görmedim. Motor alırım motor alır, krediye girerim krediye girer. Evlenirim evlenir! Ayrıca ilişkilerini de anlayamıyorum. Ne kafasındalar bunlar? Birbirlerine nefret kusarlar, beş dakika sonra barışırlar. Bazen öyle kavga ediyorlar ki aha, ayrılacaklar diyorum. Fakat yine barışıyorlar. Bir keresinde ölümüne kavga ettiler. Yarım saat sonra sosyal medyada yanak yanağa fotoğraf paylaşmışlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Zaten Peggy'e ayrı bir gıcığım. Bana, hangi ülkeydi hatırlamıyorum, oranın yöresel bir yemeğini yapacaktı... Neydi adı? Mantı. Mantı yapacaktı! Hala yapmadı. Her aklıma geldikçe hatırlatacağım. Çok güzel bir şeymiş, çok da iyi yaparmış. Söz verdi hala yapmadı.

     Creswell Oddy'i dövmüş. Ağzını yüzünü dağıtmış çocuğun. Doğru sarsılır ama yıkılmaz. Oddy de benim kadar eşinden korkan birisi. Belki tüm sayfaya bu konu ile ilgili yazı yazabilirdim ama daha önemlisi var. Alyssa meme kanseri olduğunu söyledi. İlişkileri nereye gidecek hiçbir fikrim yok. Paps, Paps sadece James'i düşünüyor. Çok seviyor onu. Alyssa'ya bir şey olursa James'e ne olacağı durumu onu sanırım çıldırtıyor. Bir de evlilikleri var. Hayır pek sağlıklı bir düşünce değil ama bu kadın doktor ve sanırım süreci de çok iyi kontrol eder diye düşünüyorum. Belki de geceleri endişeden uyuyamıyordur, bir şeyler yapmamız gerekiyordur diye düşünüyorum. Bilmiyorum. Çıkmazdayım yine.




PART IV (Side B)

     Webster birkaç gündür eşimle fısıldaşıp ondan para düdüklüyor. Hayır nedenini öğrenmek istediğimde söylemiyor, her ikisi de. Bildiğin göt oğlanı benim eşimden para alıyor. Kesin kandırıyor kızı. Kesin para vermezsen sahada süründürürüm bunu falan diyor. E haliyle benimki de kıyamıyor, veriyor. Çok kinlendim çavuş kılıklı piçe çok.

Ha sonradan öğrendim bunu şimdi yazayım dedim, Paps'a benim sahada yaşadıklarımı anlatıyormuş para karşılığında. Fırsatçı herif. Kingston bir bu iki yemin ederim. Çavuşluk maaşı nelerine yetmiyor akıl sır erdiremiyorum. Birisi departmandan su çalar diğeri para karşılığı dedikodu satar.   yarın bir kalem alayım mavi kötü gibi.YARIN KALEM AL



     Randy belki eli sikinde gezen birisi değil evet, ama bir hayat arkadaşına ihtiyacı olduğu kesin. Çok yalnız. Akşamları derdini dinleyecek yalnızca biz varız. Hayır amına koyayım derdi de bitmiyor ki turşunun. Sürekli bir şeyler sürekli bir şeyler. Ortadoğulular gibi sürekli etrafta kadın da arayamıyorum adama çünkü Paps görse sanacak ki kadınları dikizliyo‧ へ⊰ mürekkep bitti, şimdilik mavi kalemle idare edeceğim. Evet. Paps görse dikizliyorum sanacak. O yüzden onu da yapamıyorum. Bu kadar başarı, yalnız bir hayat. Bazen şu zenginlerin para ile her şeyi satın alamazsınız lafını biraz anlıyorum. Tamam belki Randy çok zengin değil ama her gece farklı kadınla yatacak parası olan bir insan, bu aşikar. Tamam belki her gece farklı kadınla yatacak parası da yok. Fakat yine de kadınlarla arada bir havuz partisi yapabilecek bir adam. Ama yapmıyor! Çünkü aşk arıyor, çok belli. Gözlerinde o var. Geçici bir şeyin peşinde değil.



     Mason baba olacağını söyledi. Paps da hemen gidip çocuğun doğumunda yardım etmek istedi. Kıyamam ya, ebe olmayı ne kadar seviyor. Çocuk sahibi olmayı ne ben ne o istiyor. Fakat eminim bir çocuğu olsa onu harika yetiştirir. Tabii ben de yetiştiririm. On sene sonra burayı okuduğumda umarım yanılmadığımı fark ederim! ---yazmadan edemeyeceğim. Placido villa almış ####. Kesin bir şeyler aşırdı bir yerlerden. Na' buraya yazdım, kesin.



     Karımın içine magnet koymuşlar bütün dramayı çekiyor. Hayır hep söyler ben kaostan besleniyorum falan diye hatta genel anlamda sever ama kimseye tahammülü yok, belli. Göt oğlanı Randy zaten felaket tellalı gibi. Adam ne zaman beni arasa kötü haber veriyor. Alo Sebastian, böyle böyle. Alo Sebastian birisi kaçırıldı. Alo Sebastian kaza yaptım. Alo Sebastian Oddy delirdi. Alo Sebastian beni Undertaker sanıyorlar. Alo Sebastian alo Sebastian! Belki uzun bir tatile ihtiyacımız var. Bilmiyorum. Paps insanların sorunlarıyla meşgul olmaktan çok yoruldu. Bunu fark edebiliyorum. Ah Paps, magnetli kekim.


     Hep arkadaş sayımın az olmasından yakınırdım. Meğer çevremde ne kadar konuştuğum insan varmış. Mosby, Skyler, Renzo, Niko, Aurora, Kumandall, Hill. Tamam belki dost değiliz ve aralarından bazıları pek düzgün, iyi ve doğru işlerle uğraşan adam değil fakat beni gördüklerinde selam veriyorlar.  49 yaşındaki evrak işlerinden sorumlu şişko memur da selam veriyor fakat o ayrı. İlk defa mesleğim dışında bu kadar insanla iletişime girdim. He bir de son zamanlarda iki tane şişman ortaya çıktı. Beni gördükleri yerde kucaklayıp götürüyorlar. En son çok pis bağırıp küfredeceğim.

Eklemeden edemeyeceğim pala bıyık ulrik ve macesteleri brjojnrn nasıl yazılıyor bilmiyorum ben kellogs diyorum, hah. Ney nasıl- --------- nasıl toparlayacağımı bilemedim. İki tane motorsikletçi. On numara insanlar. Daha önceden de tanıdığım birkaç motorcu vardı fakat kötü işlerle uğraşan, harleyciyiz diyip her boka bulaşan sonunda da kelepçeyi yiyen motorculardı onlar. Fakat Ulrik ve Kellogs amcalarım öyle değiller. Suratlarındaki masumiyetten belli oluyor. Kendince takılen iki adam, ha gerçi aynı ceketi giyen birkaç adam daha gördüm.



     "Bir insanın, başka fırsatları olmasına rağmen onları reddedip sürekli aynı kişiyle sevişmek istemesine, bu mutluluk verici duyguya aşk denirdi." Tabii böyle yazınca sanki etrafımda sevişebileceğim yüzlerce potansiyel kadın varmış gibi geliyor fakat bu söz benim için geçerli değil. Bu söz Paps için geçerli. Çünkü Vice şehrinin yakışıklı erkeklerinin her gördükleri kadına saniyesinde açılma gibi bir huyları var. Ayak üstü seks teklifi eden bile oluyordur, buna eminim. Fakat her şeye rağmen beni seviyor. Bunları yazdıkça ilk cümle daha çok anlam kazanıyor. kapı çalıyopizzam


     Bazı duyguların arkasında kocaman şeyler vardır aslında. Onlar küçük bitkiler gibidir. Sen onu küçük görürsün fakat çektiğin zaman kocaman bir kök çıkar içinden. Utangaçlık da tam olarak böyle. Aslında görünenden daha büyük, daha önemli bir şeydir. Aslında kötü bir şey de değildir utangaçlık, çünkü utangaçlık insanın özgüvensiz oluşundan değil, kişilikli oluşundan gelir. Paprika zamanında yaptığı şeyler için çok üzülüyor, çok utanıyor ve hatta çekiniyor. Kendisini özgüvensiz sanıyor.

Sen özgüvensiz değilsin. Sen tanıdığım en harika insansın. Hani bazen ben kötü birisiyim diyorsun ya? Sen kötü birisi değilsin. Sen geçmişte yaptıklarının bilincinde olan, bu durumun zaman zaman yasını tutan, benim tanıdığım en harika insansın. Her şey olabilirsin ama kesinlikle kötü bir insan değilsin. Belki hep yüzüne söyleyemiyorum ama benim için en değerli varlık sensin. Seni seviyorum.




PART V



     Her insana merhamet göstermemem gerektiğini zamanla öğrendim. Lavigerie’nin bir sözü var.

“Merhamet en etkili silahtır, kalbe kadar işler ve ebediyete kadar iyileşmeyecek yaralar açar.”

     Bir karıncayı incetemeyecek yahut kendisine silah doğrultana aynı karşılığı vermeyecek birisiydim. Tabii insanlar çeşitli zamanlarda hiç merhametli olamayacak kadar öfkelenebiliyor ve vicdan denen olgudan bir süreliğine uzaklaşabiliyorlar. Konu tam olarak da benim bu olgudan hiç uzaklaşamamamdı. En azından, bir zamanlar ben böyleydim. Fakat hayata bir miras bırakacağımı fark ettiğim günden itibaren beri daha farklı düşünüyor ve hissediyorum. Bir insannı huyu kolay kolay değişmez elbette fakat durum biraz daha ayrı ve farklı. Bahsettiğim söz, pek çok farklı anlam çıkarılabilir. Çocuğum doğduğunda tek kolu olmayan gazi bir babaya maruz kalsın istemiyorum. Otorite sahibiyim, yetkilerim var. Kullanmaktan asla çekinmeyeceğim. Birinin kıçına tekme basma konusunda vicdanlı davranamam, bu konuda merhamet gösteremem. Tüm bunlar ne kendim ne de kişisel fantezilerim veya tatmin olma arzum için. Tüm bunları, bir gün tıpkı ben gibi gözlerini dünyaya açtığında siktiri boktan çevreye maruz kalmamasını istediğim çocuğum için yapıyorum. Daha mı sertim? Öyleyim. Belki insanların, meslektaşlarımın bana selam verirken gözlerinin içi mutlulutkan veya sevgiden parlamıyor. Böylesine değişimin getirdiği sonuçlar için belirli fedâkarlıklarda bulunmak gerekiyordu. Çocuğum olduğundan beri bu fedâkarlıkları yapıyorum. Elbet ufak çaplı avantajlı değişimler oldu. İstemediğim halde sakal bıraktım. Tanrım… Bazen yemek yerken üzerinde yemek kalıntıları bırakıyorum. Fakat artık kendim için yaşamıyorum. Beni başka birisi olmaya iten şeyler var.

     Hayallerim mi? Hepsi başarı ve takdir edilmeye aç bir polis memurunun süslü rüyalarıymış. Çevremdeki insanlar nasıl böyle bir insan olduğuma ve neye dönüştüğüme şahitlik ettiklerinde hayret edebiliyor. Ben pek şaşırmıyorum. Evlilik bir insanı gerçekten değiştiriyor fakat çocuk sahibi olmak tamamen değiştiriyor. Ben hayatımda gerçek anlamda ilk defa bir insan için çok endişeleniyorum. Dolapları, kitaplığı ve benzeri mobilyaları duvarlara neden sabitlersiniz? Depremde bir şey olmasın diye, değil mi? Peki en fazla dört şiddetinde deprem gören Florida’nın kıyı kısımlarında yaşayan birisi olarak, ben neden sabitledim? Çünkü bu riski bile göze alamayacak kadar endişeliyim ve korkuyorum. Sahip olabileceğim en değerli şeye sahip olmak üzereyim. Bir şeylerin yanlış gitmesini… Nasıl kaldırırım bilmiyorum.




     Paps ile bu gece de kavga ettik… Tanrım, onu ne kadar çok sevdiğimi sanırım bir tek sen bilebilirsin. Başka bir erkeğe bu kadar samimi yaklaşması beni çileden çıkartıyor. Tanıdığım bir kadının arkasından edilen ileri geri lafları işittikten sonra aynısının benim eşim için söylenecek olabileceği gerçeği beynimi kemiriyor. O mu? O bunun farkında bile değil. Süslü dünyasında her erkeği birer çüksüz olarak görüyor. Fazla kıskanç olduğum algısına düşüyorum yine, fakat hayır. Eşimi seviyorum. Başka erkekler ile kurduğu samimiyetin bir dozu olmalı ve bunun bilincinde olmalı. Fakat ona karşı dominant olamıyorum. Miyavlayarak hizaya soktuğum adamlar var. Fakat ona karşı iradem güçsüz. Sanki onun için varolduğumu düşünüyorum bazen.  Ha, bir de, gün geçmiyor ki Randy denen herifin sikik dramalarına yeniden maruz kalmayalım. Herifin bizden gizlediği bir çocuğu varmış. Taşak geçiyor resmen. Paps oldukça sinirlendi ve sanırım bir daha yüzüne bile bakmayı düşünmüyor. Aslına bakarsan benlik pek bir durum yok. Ben de geçmişime bir perde çekmek istedim fakat siktiğimin kağıtları ve istikrarlı bir şekilde devam eden yazma tutkum buna el vermedi. Randy gitmeden önce arabasını da bana bıraktı. Paps arabayı garajda görünce çıldıracak. Belki de boyatmalıyım.  Paps hamile kaldığından beri ona çok iyi davranıyorum. Bir keresinde yaban mersini için Blueberry'e* kadar yürümüştüm. Gecenin dördünde yaban mersini çekmişti canı. Her zaman iyi hissetmeliydi. Bazen kendimi sorguluyordum, Paps'a mı değer veriyorum yoksa karnındaki çocuğumuza mı diye fakat ben ona hep iyi davranıyordum. Elbet hamile kalınca ona sergilediğim ilgi ve özen birkaç kademe daha artmıştı. Öyle de olması gerekiyordu. Önümüzdeki hafta kontrole gideceğiz ve belki de çocuğumun fotoğrafını ilk kez görebileceğim!!!!!!!! Kontrole ani gelişen bir KOD 0 durumundan dolayı gidemedim. İleride alzheimer olma riskime karşı KOD 0 = memur yaralandı, ateş açıldı. Paps kontrolden geldikten sonra bana çocuğumuzun fotoğrafını gösterdi. Aşırı mutluydum. Cüzdanıma koydum fotoğrafı, asla yanımdan ayırmayacaktım onu. Eh, bu süreçte Paps biraz üzgün gibiydi. Birkaç kadın memura bunu sorduğumda hamilelik dönemine bağladı. Olurmuş böyle şeyler. BABAAAAAAAAA!

     Pek keyifsizim. Çocuğumun hayati fonksiyonlarını düzgün sürdüremeyecek kadar engelli olduğunu söyledi doktorum. Oysa evlenmeden önce çocuk sahibi olmamızın hiçbir sakıncası olmadığını onaylamak için kontrol bile yaptırmıştık. Doktor, Paps'ın geçmişte kullandığı depresan ve türevi ilaçların buna sebebiyet vermiş olabileceğinden bahsetti. Doğum... Doğum gerçekleşebilir de gerçekleşmeyebilir de. Bu bizim imzamıza bakacak. Ya çocuğum doğacak ve doğum sırasında Paps'a büyük zarar verecek ve belki onun ölümüne sebebiyet verecek ya da o daha fazla büyümeden onu aldır- (( *kağıt üzerinde bu sayfadan sonra gözyaşlarından rengi dağılmış mürekkep lekesi var.))




     Süslü rüyalarımın gerçekleşmesinde emeği olan bir insanın ölümü, bu düşünce… Beni deliye çeviriyor. Webster ağır bir şekilde vuruldu. Son zamanlardaki çatışmalar, şehrin kaosa sürüklenmesi, beni her saniye büyüyen bir paniğe ve endişeye sürüklüyor. Ya henüz oğlumu göremeden gözlerimi kapatırsam? Webster’a bile ne olacağı belli değil. Tanrım, piç herifin tekrar kalkıp bana agresifleş demesini nasıl istiyorum…
     
     Hey… Belki de bu satırlara tekrar yazmalıyım. “Criminal” heriflerden bahsetmiş miydim? Onlardan bahsetmeliyim o halde… İki ekip üzerine bölünmemizin ardından bu tarz yapılanmalarla karşılaşmamız kaçınılmazdı. Stratejik bir hata mıydı? Belki. Fakat hayatımdan bir anda yoldaşlarımı, ağabeylerimi çalacağı gerçeğini hiç düşünemezdim. Her gün haberlerde duyduğum bu isimler, bir noktaya varmalıydı. Bir heykel edasıyla olduğum yerde kalacak ve seyirci mi olacaktım yoksa bir şeyler mi yapacaktım? Elbet, yaptım da. Eşim, bir basın şirketinde artık hissedar. O gerçekten iyi para kazanıyor ve hatta kimi zaman ben fark etmeden kredi kartıma para gönderiyor. Faturaları o ödüyor. Ben eril bir herif değilim tabii benden fazla kazanıyor olması beni rahatsız etmiyor. Hala sözümü dinliyor olması en büyük mutluluğum. Criminal üçlünün kamera karşısına bir adam çıkarmak istediğini söyledi bana. Fikrimi sordu. Ağzımdan çıkan tek kelimeye bakıyordu bu savaşın başlangıcı. Eh, mutlu sonla bitmedi. Hükumet bazen devletin lehine sonuçlanması için suç işler. Aynı şekilde polisler de bunu yapar. Halkı korumak için suç işler. Hükümet, mahkemeye çıkmaz çünkü bunu devlet için yapmıştır ve devlet bunu örter. Kozmik sırlar içerisinde kaybolur bütün suçlar. Tabii bahsettiğim yolsuzluk vesaire değil. Daha derin şeyler. Aynı şekilde polisler de bunu yapar. Eh, polisleri ise… Polisleri ise üstleri korur. Birileri birilerinin icabına üsulsüz yoldan bakar çünkü tek yolu budur. Üstleri ise bu duruma kılıf uydurur. Fakat bahsettiğim durumda senaryo bu olmadı. Ortada kılıf uyduracak kimse yoktu. Ne mi oldu? Bu şehrin nizamı için kurşunlar yiyen bir adam, bu itibarsızlığı kaldıramadı ve karanlığa karıştı, yok oldu. Aslında yok olan bizlerdik, departman olarak bir cinayet işledik. Maktül, Webster. Katil, kılıf uyduramayan bizler. Suçlu mu? Suçlular hala orada. Bizler, polisler hala onları seyrediyoruz. Belki bir gün Webster’ı ziyarete gitmeliyim. O gün yanımda mutlaka bir kasa bira ve narkotikten aşırma birkaç sarma alacağım.



     Oğlum Randy bugün ilk defa bana baba dedi. Minik oğlum büyüyor. Babası gibi olacak, güçlü, kuvvetli ve zeki! Tanrım… Onun evlendiğini, bir iş sahibi olduğunu o kadar çok görmek istiyorum ki. Hayattaki tek amacımın bir anda değişeceğini hiç beklemezdim. Tüm odak noktam sensin Randy. Büyüdüğünde bu metinleri okuduğunda sana ne kadar kıymet verdiğimi anlayacaksın. Belki sen büyüdüğünde sana sarılmayı, sana güzel sözcükler söylemeyi bırakabilirim. Bilmiyorum. Babam bana böyle yapmıştı. En son dokuz yaşındaydım babam bana sarıldığında. Sanırım büyüdükçe yüzümdeki masumiyetin kaybolduğunu gördü. Fakat senin için aynısı geçerli olmayacak oğlum. Ben seni hep seveceğim. Eğer bir gün sana sarılmayı bırakırsam, bunları bil diye yazıyorum. Baban seni çok seviyor ve her zaman da sevecek. Benim aslanım, dünyaya bıraktığım eşsiz mirasımsın.


     Maceralarımdan da bahsetmeliyim oğlum! Yeni akademi süreci bize gerçekten iyi insanlar getirdi. Bu anımı buraya anlatıp ileride çocuğuma anlatmazsam kafayı yerim. Yılbaşı gecesiydi, annenle deliler gibi içip, eğlenip, yatak döşek sevişmemiz gereken geceydi. Fakat baban senin için çalışıyordu evlat. Polislik mantık gerektirmeyen bir meslektir. Mantık seni A noktasından B noktasına götürür. Fakat bir polisi yalnızca ortalıkta dolaştırır. O yüzden düz mantık, belki hafif yırtık olan polisler daima boktan işleri yapıp bu şehrin gerçek güvenliğini sağlarlar. Baban da pek mantıklı bir adam değil. Yoksa anneni mi seçerdi zaten? :D Gece yarısıydı, içip sokakta kusan kadınlar, henüz ilk defa kar gören Vice halkı, ortalıkta koşuşturan ergenler, tam bir yılbaşı ruhu sokaklara hakimdi. Kırmızılar içerisinde bir adam gördük evlat, yapıca şişmandı fakat orantısız bir şişmanlıktı bu. Ak sakalları da vardı. Rüyada değildik elbet. Serrano isimli bir memur arkadaşımla birlikteydim. Elinde çuvalla dolaşan bu piç bacadan girip insanların mücevherlerini indiriyormuş cebe. Bir çocuk ihbar etti, noel baba evimize geldi fakat vermedi aldı gitti diye. Hehe, yazık oğlana. İşte o gece, senin güçlü ve kuvvetli baban Noel Baba’yı tutukladı oğlum. Amına koydum o soytarının. O yüzden senin tek ve gerçek baban, yılbaşında sana hediye verecek tek adam olacak.

     Baban hep düz bir adamdı evlat. Gerçekten. Bu satırları okuduğunda yaşıyor olmazsam benim babam nasıl bir insandı diye fikir sahibi olman için yazıyorum. Annenle nasıl tanıştığımızdan bahsetmiş miydim sana? Ah bak, burası en güzel kısım. İş çıkışı en sevdiğim şey Temple bölgesine giden otobüs durağına kadar ellerim cebimde kulaklıklarım kulağımda müzik dinleyerek yürümekti. Eh, o gün işe motorsikletimle gelmiştim. Eski motorsikletim, pek külüstürdü. Belki sana hediye edebilirdim onu fakat Roland Drayce adında mağara adamı kılıklı bir yarmanın tekmesi sonucu tahtalı köyü boyladı. Her neyse, motorumla biraz da sahil kokusu alırım diye Batı yakasına sürdüm. Ocean Bar gözüme takıldı. Belki inip bir bira içmek için güzel bir vakit olduğunu düşündüm. Amerikanlar böyle yapmaz mı? Evet böyle yaparlar. Tabii benim yanımda bana eşlik edecek bir arkadaşım hiç olmadı. Hammond vardı, bu defterde ismine pek sık rastlamışsındır. Fakat kendisi kadın meraklısı olduğu için kendisini pek nadir görürdüm. Her neyse, Ocean Bar'a girdim, girdim dediğim zaten açık bir yer. Bir bira eşliğinde her saniye sanki telefonumda bok varmış gibi telefonuma bakıp vakit öldürüyordum. Yapılı fakat davudi sesli bir yarma arkamda belirdi ve bana beni kesen bir kadın olduğunu söyledi. Öff, annen bana nasıl yanmış bir bilsen! Eh, sonrası pek ilginç. Bu hikayeyi annen sana anlatsa muhtemelen şunları söylerdi. "

"Babanla o bar tanıştık ve bir süre sohbet ettik. Kafa dağıtmak için kasabadaki evime gittik ve geceyi arka bahçede geçirdik. Sevişmeyi umuyordum fakat o buna cesaret edemedi, tatlı sohbet, makara ve eğlencenin ardından çadırda birlikte uyuduk."

HAHAHA! Üzerinde penisimi kavrayan aslan fotoğraflı boxerım vardı. O yüzden ilk geceden rezil olmak istememiştim. Eh, bu yüzden vazgeçtim. Sonra da zaten her gün gerçekleşen buluşmalar, aylar süren bir ilişki ve aniden gelen evlilik.


     Ne çabuk büyüyor… Bugün Randy’i okula yazdırdım. Eh, geri zekalı müdür ve yardımcısı biraz saçmaladı ve polis çağırdı ama sonunda okula kayıt ettirebildim. Gerçekten Amerikan eğitim sisteminin bu kadar kötü olacağını aklımdan bile geçiremezdim. Lanet olası okul minibüsü üç gün art arda seni almaya gelmedi. En sonunda o aptal otobüs şoförünü iyi patakladım. Artık her sabah oğlumu almaya geliyor. Ben aslında oğluma her konuda tamamen özgürlük tanımak isteyen bir babayım fakat kendisinin sürekli polis olacağım demesi beni delirtiyor. Tanrım! Hatta bu sebepten annesiyle bile defalarca kavga ettik. Annesi… Paprika demişken o kusursuz bir anne. Başlarda oğlumuzu hayatına kabul edemediğini düşündüm. Masaya sürekli iki tabak koyuyordu. Eh, bunu iş hayatındaki yoğunluğa bağlıyordum. Anne olmayı çabuk sindirememiş olmalıydı. Neyse ki artık bu durumları aştık. Harika bir ailem var, her şeyi başarmış olmanın verdiği haz beni her geçen gün daha mutlu ediyor.


     

EEE...

Tanrı bazı insanlara gerçek anlamda kaldıramayacağı yükler yüklüyordu. O, hayatta sahip olabileceği en büyük emanetin farkına yeni varmıştı. Fakat, emanetine ihanet etmemesine rağmen neden Tanrı onun elinden bu emaneti geri aldı? O, bunu kaldıramayacak kadar güçsüzdü. Belki de artık diğer insanların tabiriyle biraz deliydi. Etrafta çocuğunu görüyordu, hiçbir zaman doğmamış olan çocuğunu.

Paprika, henüz dört aylık olan çocuğu, %90 engelli doğacağı ve doğum sırasında kendisine yüksek ihtimalle zarar vereceği gerekçesiyle, Sebastian ile ortak karar vererek aldırdı. Sebastian bunu hiç sindiremedi. Kendi gerçekliğini yarattı ve bir süre çocuğu doğmuş ve büyümüş gibi davrandı. Eşi dışında bunu pek fark eden olmadı.



« Son Düzenleme: 04.03.2021 06:45 Diversa »
100
4
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
100 tepkisini veren kullanıcı(lar):
kinginthenorth, copshop, jonlakow, Laurenn,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


XIV

*
v2 Oyuncusu
#2 - 18.03.2020 17:26
Başarılar  :o
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#3 - 18.03.2020 17:27
Başarılar dilerim. :) :o
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#4 - 18.03.2020 17:29
Başarılar.
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#5 - 18.03.2020 17:38
@Wrix İkinci bir Pascal Arbesbach vakası mı yoksa  ;D
Bu karakterinin özellikleri nasıl çıkıcak onu merak ediyorum :kappa:
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#6 - 18.03.2020 17:42
@Wrix İkinci bir Pascal Arbesbach vakası mı yoksa  ;D
Bu karakterinin özellikleri nasıl çıkıcak onu merak ediyorum :kappa:

Yok yok... ;D
Sadece soyisim benzerliği  8)
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#7 - 18.03.2020 18:52
başarılar kanka  :o
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#8 - 18.03.2020 20:00
Teşekkürler  ::)
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#9 - 22.03.2020 00:48
merhaba ahmetcan
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok