Max Payne 2

[Hellofthedown]

Defalarda oynanabilecek bir oyun.

[Cowboy]

bu oyun değil başka birşey

[ulujohan]

keşke remastered'i olsa

[KSZ]

Gerçek bir masterpiece. Hikayesi konusunda dünyanın en iyisi. Eğer oynayanlar varsa anlayacaktır. Ufak bir teori var:

Spoiler: GösterGizle

bir teoridir. fakat gerçeğe yakın olabileceğini düşünüyorum.

öncelikle şu başlıkları sıralayalım:
1.max payne bir uyuşturucu bağımlısı
2.uyuşturucu tribine girip kendi ailesini öldürüyor
3.kendini aklamak için bir hayal dünyası yaratıyor(yani oynadığımız oyunu)

oyunu oynamış olanlar hemen hatırlayacaktır. hikaye, max payne'in ailesini bir takım uyuşturucu bağımlısı serseriler tarafından katledildiğine şahit olmasıyla başlıyor. daha sonra çalıştığı polis departmanından bir arkadaşıyla bu işin peşine düşüyor. bir metro istasyonunda buluşuyorlar fakat arkadaşı öldürülüyor. o sırada max payne bu kirli işleri yapan mafyaların peşine kanun dışı olarak düştüğü için arkadaşının ölümü de başka hiçbir şüpheli olmadığından kendi üzerine kalıyor. kanun kaçağı olarak tüm şehirde aranıyor. macerası boyunca "mona sax" adında bir kadınla tanışıyor. kadın buna uyuşturucu veriyor çaktırmadan, akabinde max payne tribe girip kabus görüyor. daha sonra bir defa daha aynı uyuşturucu enjeksiyonu oluyordu ve gördüğü son kabusta karısına takır takır mermi boşaltıp "katil, onu sen öldürdün" diye kendine bağırıyordu. neyse, sonra mafya adamlarını bir bir alaşağı ediyor ve bu uyuşturucu maddenin dağıtıcısı olan şirkete baskın yapıp ortalığı yıkıyor, işin başındaki kadını da öldürüyor. ilk oyun böyle. ikinci oyunda da işinin başına geri dönüp kendisini daha önce zehirleyen mona sax'in yardımıyla rus mafya adamı vladimir'i öldürüyor. orada mona sax, max'in kollarında ölüyor. oyun böyle bitiyor.

şimdi... buraya kadar her şey normal. bir de olaya şu açıdan bakalım:

aslında hikayenin yukarıda yazmış olduğum başlıklarca gerçekleşmiş olmasını kanıtlayan kısım, oyunun ikincisi. ikinci oyunda televizyonlara bakıp onları dinleyeniniz oldu mu? şu dört televizyon programı var:

-dick justice: kendi kurallarınca davranan bir polis memuru, behzat ç.
-lords and ladies: bir hanımı kurtaran bir lorddan bahseder
-captain baseballbat boy: bir kızı kahramanca kurtaran beyzbolcu çocuğun maceraları
-address unknown: -spoiler- suçunu inkar ederek kendi kendisinden kaçan bir akıl hastası katili anlatır -spoiler-

max payne'in hikayesiyle bunları karşılaştırırsak ortaya mükemmel bir uyum çıkıyor.

max payne, gördüğü kabusların birinde karısını öldürürken kadın yalvarıyordu. sanırım aynı kabusta max payne kendisini bir bilgisayar oyununun içinde olduğunu sandığını da söylüyordu ve gerçekten oyundaki silah ekranı falan canlanıyordu gözünün önünde. bütün bu 'oyunları', suçluluk duygusundan kurtulmak için kurguladığının kanıtlarından biri de bu.

aslında vladimir diye biri yok. oyundaki uyuşturucu maddenin ismi olan valkyr, v harfi ve vladimir tamamen aynı şeyi simgeliyor: söz konusu uyuşturucu madde. ikinci oyunda vladimir'i öldürüp uyuşturucudan intikam aldığını ve davayı tamamen kapattığını düşünüyor. bir de captain baseballbat boy'u canlandıran vinnie gognitti var. bakın, onun isminde de "v" harfi var ve vladimir onu öldürüyor.

peki mona sax kim? o da, tüm bu pişmanlığını bir kenara bırakması ve günahlarından arınıp uyuşturucudan kurtularak temiz bir insan olması için ona tüm hikaye boyunca yardım eden karısının max payne'in zihninde farklı bir beden ve karakter bulmuş hali. ikinci oyunda büyük aşk yaşıyorlar mona sax ile ve dikkat ederseniz bu kadının isminden "max" ismi çıkıyor. oyunun sonunda max payne'in kollarında ölüyor zaten, çünkü ölmesi gerek, çünkü karısı öldü.

aynı zamanda, address unknown'da konuşan bir flamingo var. "aynalar, televizyondan daha eğlencelidir" diyor. bu da max payne'in kendi içinde kayboluşu. öte yandan max payne ikinci oyun boyunca kim olduğunu sorguluyor. ilk oyun boyunca sürekli hava durumu kötü ve hiç gündüz olmuyor. bu da iskandinav mitolojisinde kötü şeylerin göstergesi.

toparlayacak olursak, hikayenin gerçeği şöyle:

gerçek ismi muamma olan uyuşturucu bağımlısı ve akıl hastası bir adam, tribe girip karısını ve çocuğunu öldürüyor. bir süre kanundan kaçıyor, sonra yakalanıp akıl hastanesine atılıyor. orada kendini aklamaya çalışıyor, "maksimum acı" anlamına gelen "max payne" diye bir karakter uyduruyor kendine ve ilk oyundaki kurguyu yapıyor. ikinci oyundaki kurgu da bunun devamı ve tedavi süreci. bu süreç boyunca tedavi gördüğü odasında televizyon izliyor, oradaki bazı programlar aklına kazınıyor, kendi kafasına göre çarpıtıp hikayeye uzaktan dahil ediyor. çağırışım yapıyorlar aslında. en sonunda karısının ölümünü kabulleniyor ve uyuşturucudan kurtuluyor(vladimir'in ölümü).

[DragonBorn]

Gerçek bir masterpiece. Hikayesi konusunda dünyanın en iyisi. Eğer oynayanlar varsa anlayacaktır. Ufak bir teori var:

Spoiler: GösterGizle

bir teoridir. fakat gerçeğe yakın olabileceğini düşünüyorum.

öncelikle şu başlıkları sıralayalım:
1.max payne bir uyuşturucu bağımlısı
2.uyuşturucu tribine girip kendi ailesini öldürüyor
3.kendini aklamak için bir hayal dünyası yaratıyor(yani oynadığımız oyunu)

oyunu oynamış olanlar hemen hatırlayacaktır. hikaye, max payne'in ailesini bir takım uyuşturucu bağımlısı serseriler tarafından katledildiğine şahit olmasıyla başlıyor. daha sonra çalıştığı polis departmanından bir arkadaşıyla bu işin peşine düşüyor. bir metro istasyonunda buluşuyorlar fakat arkadaşı öldürülüyor. o sırada max payne bu kirli işleri yapan mafyaların peşine kanun dışı olarak düştüğü için arkadaşının ölümü de başka hiçbir şüpheli olmadığından kendi üzerine kalıyor. kanun kaçağı olarak tüm şehirde aranıyor. macerası boyunca "mona sax" adında bir kadınla tanışıyor. kadın buna uyuşturucu veriyor çaktırmadan, akabinde max payne tribe girip kabus görüyor. daha sonra bir defa daha aynı uyuşturucu enjeksiyonu oluyordu ve gördüğü son kabusta karısına takır takır mermi boşaltıp "katil, onu sen öldürdün" diye kendine bağırıyordu. neyse, sonra mafya adamlarını bir bir alaşağı ediyor ve bu uyuşturucu maddenin dağıtıcısı olan şirkete baskın yapıp ortalığı yıkıyor, işin başındaki kadını da öldürüyor. ilk oyun böyle. ikinci oyunda da işinin başına geri dönüp kendisini daha önce zehirleyen mona sax'in yardımıyla rus mafya adamı vladimir'i öldürüyor. orada mona sax, max'in kollarında ölüyor. oyun böyle bitiyor.

şimdi... buraya kadar her şey normal. bir de olaya şu açıdan bakalım:

aslında hikayenin yukarıda yazmış olduğum başlıklarca gerçekleşmiş olmasını kanıtlayan kısım, oyunun ikincisi. ikinci oyunda televizyonlara bakıp onları dinleyeniniz oldu mu? şu dört televizyon programı var:

-dick justice: kendi kurallarınca davranan bir polis memuru, behzat ç.
-lords and ladies: bir hanımı kurtaran bir lorddan bahseder
-captain baseballbat boy: bir kızı kahramanca kurtaran beyzbolcu çocuğun maceraları
-address unknown: -spoiler- suçunu inkar ederek kendi kendisinden kaçan bir akıl hastası katili anlatır -spoiler-

max payne'in hikayesiyle bunları karşılaştırırsak ortaya mükemmel bir uyum çıkıyor.

max payne, gördüğü kabusların birinde karısını öldürürken kadın yalvarıyordu. sanırım aynı kabusta max payne kendisini bir bilgisayar oyununun içinde olduğunu sandığını da söylüyordu ve gerçekten oyundaki silah ekranı falan canlanıyordu gözünün önünde. bütün bu 'oyunları', suçluluk duygusundan kurtulmak için kurguladığının kanıtlarından biri de bu.

aslında vladimir diye biri yok. oyundaki uyuşturucu maddenin ismi olan valkyr, v harfi ve vladimir tamamen aynı şeyi simgeliyor: söz konusu uyuşturucu madde. ikinci oyunda vladimir'i öldürüp uyuşturucudan intikam aldığını ve davayı tamamen kapattığını düşünüyor. bir de captain baseballbat boy'u canlandıran vinnie gognitti var. bakın, onun isminde de "v" harfi var ve vladimir onu öldürüyor.

peki mona sax kim? o da, tüm bu pişmanlığını bir kenara bırakması ve günahlarından arınıp uyuşturucudan kurtularak temiz bir insan olması için ona tüm hikaye boyunca yardım eden karısının max payne'in zihninde farklı bir beden ve karakter bulmuş hali. ikinci oyunda büyük aşk yaşıyorlar mona sax ile ve dikkat ederseniz bu kadının isminden "max" ismi çıkıyor. oyunun sonunda max payne'in kollarında ölüyor zaten, çünkü ölmesi gerek, çünkü karısı öldü.

aynı zamanda, address unknown'da konuşan bir flamingo var. "aynalar, televizyondan daha eğlencelidir" diyor. bu da max payne'in kendi içinde kayboluşu. öte yandan max payne ikinci oyun boyunca kim olduğunu sorguluyor. ilk oyun boyunca sürekli hava durumu kötü ve hiç gündüz olmuyor. bu da iskandinav mitolojisinde kötü şeylerin göstergesi.

toparlayacak olursak, hikayenin gerçeği şöyle:

gerçek ismi muamma olan uyuşturucu bağımlısı ve akıl hastası bir adam, tribe girip karısını ve çocuğunu öldürüyor. bir süre kanundan kaçıyor, sonra yakalanıp akıl hastanesine atılıyor. orada kendini aklamaya çalışıyor, "maksimum acı" anlamına gelen "max payne" diye bir karakter uyduruyor kendine ve ilk oyundaki kurguyu yapıyor. ikinci oyundaki kurgu da bunun devamı ve tedavi süreci. bu süreç boyunca tedavi gördüğü odasında televizyon izliyor, oradaki bazı programlar aklına kazınıyor, kendi kafasına göre çarpıtıp hikayeye uzaktan dahil ediyor. çağırışım yapıyorlar aslında. en sonunda karısının ölümünü kabulleniyor ve uyuşturucudan kurtuluyor(vladimir'in ölümü).

çok çılgınca ama bi o kadar da mantıklı

[FUEGO EN CORAZÓN]

bir şeyi istemekle gelen korku onu kaybetme korkusudur. işte bu seni zayıf kılar.

-
canım sıkıldığında her gün bir chapter bitirir çıkarım. oyuna her girişimde aynı yere dönerim, tekrar "baba şu bölümü geç" diye oturma odasına bağırdığımı hissederim. oyun gözüyle bakamadım hiçbir zaman. nasıl anlatayım onu bile bilmiyorum. max payne'in baş ağrısı esnasında çıkardığı sesi kahkaha olarak düşünmelisiniz beni anlamak için.

[Jerusalem]

Merhabalar, Rockstar Games başka bir oyun yapımcı firmasına, oyunun remastered veya remake halini yapmak için oyun haklarını verecek, umarım beklediğimiz gibi olur. 

[alayınarest]

senaryosu mükemmel

[kohencan]

 

[guilt trippin]