"Sokaklar Gözünü Diktiğinde"Athens Motel Geceyarısı, Temmuz’un kuru sıcağında
Oda numarası 14’te ışık yoktu ama içeride sessizlik hâkim değildi. Eski model radyodan 90’ların derin tonlu bir soul şarkısı fısıldıyordu. Rashaad Monroe, nam-ı diğer "Killa", yatağın ucuna oturmuş, avucunda eski bir zippo çakmak döndürüyordu. Göğsündeki dövmede hâlâ taze olan mürekkep, geçen yıl bir çatışmada kaybettikleri Tyrel'in ismini taşıyordu.
Sokaklar bir zamanlar onun sahnesiydi. Athens blokları, Killa’nın sesiyle çınlardı. Her adımı, her bakışı saygıydı. Ama şimdi yaş kırkı zorlayınca, geçmişte kaldı çoğu şey. Polis baskınları sıklaştı, sokaklar artık yeni çocuklara aitti. Her gece daha çok gencin ismini duvarlara yazıyorlardı ve her biri Killa'nın bir zamanlar geçtiği yolda yürüyordu, ama çoğu geri dönemiyordu.
Kapı tıklandı. İçeri, gençlerden biri DeShawn girdi. “Abi, adamlardan haber var. Seninle görüşmek istiyorlar. Bi iş varmış. Yüklü...”
Rashaad derin bir nefes aldı. Ayağa kalktı, yavaşça pencereden dışarı baktı. Athens’in çatılarından Los Santos’un ışıkları görünüyordu. Sonra döndü, gözleri DeShawn’a kilitlendi:
“Dinle, Shawnie. Artık yokum bu işlerde. Sokak beni yaşlı bıraktı, sen fark etmedin. Bu son zamanlarımda yalnızca özel durumlarda çıkarım sahneye. Artık liderlik sizde. Benim dönemim bitti. Şimdi sıra sizde ama unutma saygıyı kaybedersen, her şeyini kaybedersin.”
DeShawn başını eğdi. Anlamıştı. Rashaad’ın yokluğu bir boşluk yaratacaktı, ama bu bir vedaydı. Gözlerinin içine baktı:
“Peki abi… ama bi’ ihtiyacımız olursa”
“Kapımı çal. Ama sırf para için değil. Hayat meselesi olduğunda. Anladın mı beni?”
Rashaad cebinden eski bir kolye çıkardı. Zinciri biraz paslıydı ama ucundaki küçük "A" harfi hâlâ parlıyordu. Athens’in ilk yıllarından kalan bir simge. DeShawn’a uzattı.
“Bu artık senin. Ama kime verdiğini unutma Killa boş bir lakap değildi.”
