Bölüm I - Kanlı bir gece. Blerim Prodani'nin doğduğu gün çatışmalar başlamıştı. Arnavutluk'ta iç savaş vardı, bu savaşa illegal yapılandırma da dahil oluyordu. Rajan Prodani'nin ordusu, mafya patronlarına yetecek güne sahip değildi. Yeteri kadar kayıp yaşandı, yapacak bir alternatif yol yoktu. Bir yandan savaşı kordine etmeye çalışan, bir yandan çocuğunu büyütmeye çalışan bir babaydı. Blerim on altı yaşına gelesiye kadar savaş devam etti. Savaşın bitişini baba Rajan göremedi. Blerim, altı kardeşi ve hasta annesi ile geçinmeye çalışıyordu, fakir bir aileydi. Annesinin masrafları onların cebini zorluyordu, dört kız kardeşine bakmak zorundalardı. On sekize yaklaştığında annesinin hastalığı giderek ciddileşti ve masrafları katlandı, ödeyemeyecek duruma geldiler. Blerim, hayatındaki en büyük kararını o gün vermişti. Annesini boğdu. Yaptığından gram pişmanlık duymadı, derin bir oh çekiyordu. Her şeyi yoluna koymaya çalışan Blerim, barda bir kızla tanıştı. Onunla eğlenip ilişkiye girdi, hazırlıksız yakalanmıştı. Kız hamile kaldığını belirtti, Blerim'in çocuğu olacaktı. Kenara attığı paralarla birlikte kızla Amerika'ya taşındı. Orada bir süre barmenlik yaptı, ev tuttu. Frederick Prodani dünyaya geldi. Çocuk üç yaşına geldiğinde tekrar hamile kalan kız, bu sefer Valmir'e hamileydi. O sırada Blerim, gece kulübünde barmenlik yaparken, patronunu gözüne girmişti. Patronu onunla görüşme sağladı, daha büyük işlere sokmaya çalışacaktı. Valmir dünyaya geldiğinde yeni eşyalar almışlardı, o sıralar babasının borçlarını ödemeye çalışıyordu. Maddi sıkıntıları vardı, bunu patronuna bildirdi. İlk önemli işini bu sıralar yaptı. Patronu, limanda çalışan işçilerin ödemesi gereken parayı vermediğini söyledi. Blerim oraya gitti ve tatlı dille konuştu, limandakiler ona güvendi ve Blerim ilk işini başarıyla tamamladı.

Bölüm II - Patron, Blerim'e işçilerden aldığı paranın bir kısmını verdi. Blerim için yeterli bir miktardı ve borçlarının bir kısmını ödeyebildi. Çocuklar büyüyordu, Blerim ise daha olgun bir herifti. İşverenin gözüne girmeye başlamıştı. Aradan iki ay geçmişti, patronun verdiği görevlerde herhangi bir sıkıntı çıkmadan hepsini yapıyordu. Güvenini kazandıktan sonra patron ona daha sağlam paralar ve itibar kazanabileceği işlerden bahsetti, o parayı çok seviyordu. Patronun eli kolu uzundu, güçlü bir adamdı. Aynı şekilde düşmanları da güçlüydü. Onunla rekabet eden gece kulübünden haraç alması gerekiyordu. Patron, Blerim'in yanına birkaç adam yolladı, gece kulübüne gittiler. Sahibi ile görüşüp patronun adını verdiler, haraç veren olmadı. Gece kulübünde çalışanların hepsinde silah vardı, hazırlıksız yakalanmışlardı. Blerim'in yanındaki tüm adamlar vuruldu, çok şanslıydı. Patrona mesaj iletmek amacıyla Blerim'i vurmamışlardı. Haber patrona gitti, patron küplere bindi. Gece kulübünün Sırp mafyası tarafından işletildiğini öğrendi. Patronun hastalığı bu sıralar ortaya çıktı, durumu iyi değildi. Güvendiği adamları, patron nasıl olsa ölecek, bundan bir şey olmaz diyip ondan ayrılmıştı. Blerim sadık birisiydi, patron ölene kadar yanından ayrılmadı. Patronun ailesi yoktu, tüm mirasını güvendiği adamı Blerim'e bıraktı. Blerim, koca bir servetle yeni bir serüvene atılacaktı.

Bölüm III - Aylardan ocak, soğuk bir kış gecesi. Bıraktığı serveti iyi değerlendiren Blerim, yatırımlar yapmaya başladı. Patronundan öğrendiklerini uyguluyor, güzel paralar kazanıyordu. Ellisine girecekti, bunun yanı sıra oğlu Frederick onun yanında çalışıyordu, Valmir ise mühendislik okuyordu. Frederick, amcası gibi sinirli ve akılsız bir herifti. Valmir ise bu işlere girmiyor, derecelikle okulunu okuyordu. Blerim, o dönem parlayan bir kabadayıydı. Ünlü gece kulüplerinden haracını alıyor, sokak çetelerine uyuşturucu satıyordu. Bağlantıları genişti, uyuşturucu taşıyan gemileri asla batmazdı. Sırp mafyası ile arasında yavaştan fitillenen bir savaş vardı. Ta ki oğlu Frederick, onu Sırp mafyasına satana kadar. Frederick, babasından haz etmiyordu, Sırp herifler onu kolayca kandırdı. Oğlu babasını satmıştı, savaş başlamıştı. Blerim oğlundan yediği kazığı kolay atlatamadı, kalp krizi geçirdi. Bir süre yoğun bakımda yattı, o sırada Paris'te eğlenen oğlu Valmir'i aradı. Durumu anlattı. Apar topar Amerika'ya geldi, babasının yanında oldu. İşlerin başına geçici olarak geçti. Sırplar Frederick'i satmıştı, onu yüz üstü bıraktılar. Fena dövdükten sonra babasının olduğu hastaneye attılar. Valmir'in önüne hainlik yapan abisi geldi. Ne yapacağını bilmeyen Valmir, babasına danıştı. Babası ise Frederick'i öldürmesini söyledi. Bunu yapamazdı, abisine kıyamazdı. Babası üsteleyince abisini şehir dışına götürdü, ona bir mezar açtı. Mezartaşını koydu, abisini öldü olarak gösterdi. Valmir, bu sırrı paylaşmaktan korktuğu için ailesinden uzaklaştı, babasından aldığı paralar ile Vice şehrine taşındı, Avenue isimli gece kulübünün sahibi oldu.