
Vurgun yapalı daha bir hafta olmasına rağmen, Ray Grigsby hâlâ bir öküz kadar iştahlıydı. Kısa Vice Şehri gezisinde iki kişiyi vurmuş, bir erkeğe tecavüz etmiş, bir homoseksüele şantaj yapmış, bir mafya bağlantısını soymuş ve bir kez de toplum içinde mastürbasyondan geceyi nezarethanede geçirmişti. Şehirden kaçması gerektiği gündeyse arabayla sayamadığı kadar çiftçiyi ezmişti. Ray Grigsby düşünebilseydi, muhtemelen bir köşeye çekip kafasına sıkardı ancak onda böyle bir şey yoktu. O bal porsuğu gibi yaşayan biriydi ve bir yılan kadar zehirliydi. Dokunduğu herkese zarar vermiş ve bundan bir gram bile pişmanlık duymamıştı. 12 Kasım gecesi gözlerini açtığında bir benzinliğin karşısındaki çalıların arasına park edilmiş halde buldu kendisini. Arabanın arka koltuklarına uzanmış, boş içki şişeleri, sağı solu yakmış sigara ve esrar izmaritleri, defalarca kullanılmaktan delinmiş kondomlar arasında inanılmaz iğrenç bir kokuya gözlerini açtı. Burada olmasının sebebini asla unutmamıştı ama dozu biraz kaçırmış olabilirdi, bu yüzden kendini dışarı attı ve can havliyle benzinliğe koştu. Dakik bir şekilde benzinliği soyup, Kansas'a yola koyulacaktı. Öyle bir koşuşu vardı ki, benzinci yardıma ihtiyacı var zannedip kapıya fırlamaya yeltendi. Kapıyı açar açmaz Ray adamı da itip kendini soğuk buz dolabının önüne attı ve bir litre portakal suyu paketini alıp kapağını ağzıyla açıp kafasına dikti. Sakallarından turuncu portakal suları akarken arkasından pompalı tüfeğin çekiliş sesini duydu. Hızla arkasına dönerken suratına dipçiği yedi ve gözleri karardı.
Kıpkırmızı gözlerini açtığında elleri zincirle arkadan bağlıydı. Simsiyah deri bir berber koltuğunda oturuyordu ancak anlayabildiği kadarıyla burası bir berber dükkanı değildi. Boş bir depo olduğunu fark etti. Pencereler tahtalar ile kapatılmış, aralarından sızan ışık ise düzgün bir görüş sağlayacak kadar güçlü değildi. Birden bire suratına çok güçlü bir ışık patladı. Ray'in görüşü tamamen gitmişti, küfürler savurmaya başlayacakken robotik bir ses duyuldu. Google Translate'in çevirileri okurken çıkardığı türden bir sesti bu.
"R-RAY GRIZBEE. İNSANLIĞIN LANETİ APTAL OROSPU ÇOCUĞU."
Ray sol kaşını kaldırdı. Anlam veremediği şey sesin robotikliğinden ziyade, soyadının yanlış telaffuzuydu.
"R-RAY GRIZBEE. TANRININ DÜŞMANI PİÇ KURUSU. ARTIK YAKALANDIN. BİR HAYVAN GİBİ Y-YAKALANDIN."
Artık anlam vermeye çalışmıyordu. Bütün gücüyle zincirlerden kurtulmaya çalışsa da işe yaramadı. Etrafına bakındı, silaha çevirebileceği herhangi bir obje arıyordu. Ancak odada bir tek hiç yakılmamış mumlar vardı. Ray bir hayvan gibi bağırmaya başladı, olduğu yerde sarsıldıkça kurtulabileceğini sandı ancak berber koltuğu yere sabitlenmişti. Derken bir ışık daha yandı ve duvarın karanlık bir kısmını aydınlattı. Duvarda bir resmin asılı olduğunu gördü. Ortaları dökülmüş, kahverengi kemik gözlüklü, yaşlı ve beyaz önlüğünün ön cebinde bir tarak ile makas olan yaşlı bir adamın fotoğrafıydı bu. Altında ise bir yazı vardı ancak Ray okuyamıyordu. Robotik ses bir emir verdi.
"OKU, RAY GRIZBEE. OKU."
Ray dalga geçer gibi cevap verdi. "Okuyamıyorum, seni sikik dikiş makinesi. Fazla uzak."
"OKU. IQRA. LESEN. LEGGERE. OKU İŞTE SİKİK."
Ray başını umutsuzca sağa sola salladı. "Denedim ama olmuyor, göremiyorum." Megafondan gelen robotik ses, sıkıntılı bir nefes sesi verdi.
"SİKEYİM... ŞİMDİ N'APACAĞIZ RON?"
"ADIMI SÖYLEME GERİZEKALI."
"SİKEYİM."
"TAMAM, BİZ OKUYORUZ RAY. DİNLE. ORADA YAZAN ŞEY ŞU: "SONSUZA KADAR BİZİMLESİN, TONY AMCA. ALTINDA DA İMZAMIZ VAR."
Ray düşünceli bir şekilde bekledi. "Evet? İmzanız ne?"
"R.G.M."
"RGM mi? O da ne sikim?"
Ancak ses cevap vermedi. Işıklar kapandı ve duvar köşelerinden bir gaz sesi duyuldu. Ray uyutuldu.
Zamanı anlayamayacak kadar bir süre sonra gözlerini açtığında ışık vardı. Gözleri ışığa o kadar alışmamış bir haldeydi ki, hemen hemen kör olduğunu sanıyordu. Görüşü yerine geldiğindeyse karşısında yaklaşık on beş kişiyi sayabildi. Kadın, erkek, genç, yaşlı, eşcinsel, transeksüel, Amerikan, Japon, zayıf, kilolu... her türden insan vardı ve ellerinde her türlü silah ile duruyorlardı. Kimisi ağlayıp bir yanındakine sarılıyor, kimiyse bıçağını biliyor, kimiyse eskitilmiş içkisini nihayet açmaya hazırlanıyordu. Ray bunun bir "ucube şovu" olduğunu düşünüp gülerken, aralarından birisi çıktı. Bu kişi duvardaki fotoğraftaki berber adama benziyordu, yaşı da onun yaşına yakındı. Boğazını temizledi ve söze girdi.
"Ray Grizbee... adım Ron Penisberg. Evet, soyadım gerçek. Ah, bana bakın ne diyorum. Hâlâ senden korktuğum için bir şeyler açıklamaya çalışıyorum ama senden korkmuyorum artık Ray. Benim erkek kardeşimi öldürdün. Önce tecavüz ettin, sonra da- sonra da öldürdün, seni adi yaratık! Biliyor musun onun bir çocuğu vardı. Üvey çocuğu. Daha ona gerçek babası olmadığını bile söyleyememişti. Onun, onun hayalleri vardı. O bizim için çok güzel, güzel..." Ron hıçkırarak ağlamaya başladı. Ağlayarak konuşmaya çalışırken Ray iyice sırıttı. Ron Penisberg haykırarak, salya sümük ağlayarak "SIRF SAÇINI YANLIŞ KESTİĞİ İÇİN!" diyebildi ve kalabalığın arasından başka biri adım attı. Saçları beline kadar uzanan, dolgun göğüslerini dekolteden bir adım öteye taşımış, beyaz atletinin içindeki kırmızı sütyen askıları omuzlarına düşmüş, mini eteğinin arasından siyah dar iç çamaşırı görünen bir travestiydi bu... "Tanrı aşkına, Ron'a ilaçlarını verip uyutun. Bu iş fazla uzadı." dedikten sonra Ray'e iki adım yaklaşıp önüne eğildi. "Biz Ray Grigsby Mağdurları'yız. Eyaletin her tarafında canını yaktığın onlarca insanız, orospu çocuğu."
O gece Ray Grigsby on altı kişi tarafından sayısız kere tecavüze uğradı. Kasaba polisi onu bulduğunda bir ağaca ayaklarından asılmış haldeydi ve kıçından deri bir kırbaç sarkıyordu. Söyleyebildiği bir söz olmadı. Bu olaydan bir ay sonra 4chan gibi internet sitelerinde o gecenin videoları ortaya çıktı. Ray yatırıldığı rehabilitasyon merkezinde bir ambulans görevlisi tarafından tanınıp tekrar tecavüze uğradı ve Vice Şehri'nin dağlarına atıldı. Bir güvenlik kamerasına yansıyan son hâli, yerel bir sanatçı tarafından resmedilerek NFT olarak sanat eseri olarak satıldı. Resmin adını "KILL YOUR LOCAL RAPIST" koymuştu.