İsmi Mıncır. O bir sokak kedisi. Mıncır aslında annesi ve iki kardeşiyle beraber komşumuzun bahçesinde yaşıyordu ve çok küçüktü. Annesi bir gün iki yavrusunu alıp ortadan kayboldu ve Mıncır orada kaldı. Sonra onu evimizin bahçesine aldım ve elimizden geldiğince ablamla besledik büyüttük. Yavru kedilerde sıkça görülen göz enfeksiyonuna yakalandı, müdahale edilmezse göz eriyor ve kedi kör oluyormuş. Bu dönemde gözleri şişiyor ve kapanıyor onun için yiyeceğini ve içeceğini bulamıyor hayvan. Tabi açlıktan ya da susuzluktan bir süre sonra dayanamıyor ve hakkı rahmetine kavuşuyor. Bir gün boyunca sabahın köründe eczaneye gidip "Genta" adında bir damlayla akşama kadar kucağımda mama yedirdim su içirdim gözlerine damla damlatıp iyileştirdim. Aradan biraz vakit geçti, Mıncır bu sırada bayağı büyüdü. Normalde evin kapısını açtığım gibi dibimde biter ama iki üç gün boyunca gelmedi, onu hiç görmedim. Dedim sokak kedisi, kaçmıştır, gelmez bir daha. Babam bahçedeki zeytin ağacının dibinde halsiz yatarken bulmuş. Su uzatmış babam, onu bile içmemiş. Akşam eve geldim, apar topar havluya sarmalayıp veterinere götürdüm. Mıncır normalde miyavlamaz, kısık bir ses çıkarır hep. Arabada giderken nasıl bana bakıp miyavlıyor ama. Veterinere vardık, kedinin ateşi uçmuş. Önce ağız enfeksiyonu kaptığını söylediler. Antibiyotik vurdular, yaş mama vesaire yedirdiler, eve getirdim bir güzel yattı, gecesinden sabahına kadar veterinerin verdiği şırınga mamayla besledim, hiç gocundurmadı. Beş altı gün böyle böyle götürdüm getirdim. Her gün bir antibiyotik vuruyorlar bir serum bağlıyorlar vesaire. Bir hafta sonra veteriner kedinin FIP virüsü olabileceğini, belirti gösterdiğini söyledi. Hazırlıklı olun dedi ama benim ses falan titremeye başladı orada. Bu bir hayvan olmasa da cansız bir şey de olsa, üzerinde emeğiniz var, bir şeyleri görüyorsunuz ona bakınca. Neyse ben yine getirdim eve kediyi, bir kaç gün balkonda besledim bu sürede diğer kedilerle takılmasın diye. Kedi toparladı. Şimdilik bir sorunu sıkıntısı yok, böyle yaşamaya devam ederiz umarım.
Kapınızın önüne eski bir kapta, kesik bir şişede de olsa bir kap su koymayı ihmal etmeyin. Onların ağzı var dili yok. Ama elbet acıkıyorlar susuyorlar. Ben bunu kedileri bahçedeki çiçeğin dibinden su içerken gördüğümde anladım.