Konu: Özgürlüğün Sesi Dergisi 2.Sayı  (Okunma sayısı 295 defa)

0 Üye0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

#0 - 01.11.2020 14:14
2.sayı


---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1
Merhabalar Vice halkı, dergimize gösterdiğiniz ilgiden ötürü çok teşekkür ederiz. Verdiğiniz destekle daha da iyi olacağız. Ana konularımıza geçmeden önce geçen hafta yaptığımız anketin sonuçlarını açıklamak istiyorum. Bu anketle beraber hükümet ve polis departmanından sadece bizim değil başkalarının da memnun olmadığını göreceksiniz. Ayrıca bu anket bu derginin bir karalama kampanyası değil gerekli bir şey olduğunu gösteriyor. Şimdi anketimizin sonuçlarına dikkatlice bakalım.
Sonuçlar:
Spoiler: GösterGizle

Evet, sonuçlara baktığımızda oylamaya büyük bir çoğunluk memnun değil. Burda hükümet ve departman kendine şu soruyu sormalı artık! Biz nerde hata yapıyoruz? Umarım bu soruyu kendilerine sorarak gelişmeye başlarlar yoksa devrimin ayak sesleri daha da yakından duyulacak.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
2
İnsanoğlunda görmekten nefret ettiğim bir şey var. Günümüzde adına kabulleniş diyorlar. Hükümetin baskıcı politikalarını kabul etmiş bir sürü insan var ve bu insanlar kendileri gibi boyun eğmeyip ayakta duran insanlardan korkuyorlar. Bu korkuyu onlara aşılayanda yine hükümetin ta kendisi. Hükümet yalanlarıyla insanları o kadar manipüle etti ki insanlar artık yaşadıkları kötü şartların doğanın bir parçası olduğunu sanıyor. Bu kötü şartları eleştiren diğer insanlarda toplum tarafından terörist olarak anılıyor. Evet bazı anarşistlerin şiddet eylemlerine karıştığı durumlar olmuştur, fakat bu eylemlerin tetikleyicisi anarşizm değil, ekonomik eşitsizlikler ve siyasal adaletsizliklerdir. Eğer gerçek şiddeti görmek istiyorsanız polis departmanının önünde biraz vakit geçirin. Garaja giren polis araçlarının içinde dayak yemekten yüzü gözü şişmiş insanları veya garajdan gelen korkunç çığlık seslerini duyacaksınız. Daha da kötüsü polislerin yüzlerindeki aşağılık tatmin duygusunu görecek belki de insanlıktan nefret edeceksiniz. Şehir hapishanesi tıklım tıklım ama yinede her gün suç işlenmeye devam ediyor. Bunun tek sebebi gerçek suç azmettiricilerinin hala dışarıda olmasıdır. Kimdir bu azmettiriciler?
Politikacılar, din adamları, avukatlar, büyük şirket sahipleri ve basın. Bu saydıklarım her gün birilerinin gözünü korkutuyor, işsiz bırakıyor ve hedef gösteriyor. Bu kan emicilerin tuzağına yakalanan çaresiz insanlarda hayatta kalmak için yapmaları gerekeni yapıyor ve olan yine onlara oluyor. Uyanın yoldaşlarım, gerçek suçluların sizi kandırmalarına daha fazla izin vermeyin, gücünüzü gösterin ve ayağa kalkın. Emma Goldman diyor ki "Devlet, hiç aksamadan vergi ödeyen bir makineye ,hiç açık vermeyen bir hazineye ve iki duvar arasındaki düz çizgide mahcup bir şekilde yürüyen bir koyun sürüsü gibi monoton,itaatkar,ruhsuz bir halka ihtiyaç duyar." Son olarak, insan gibi yaşamak için: ANARŞİ! ANARŞİ! ANARŞİ!
-Tyler Cooper
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
3
Dostlarım, kardeşlerim, yoldaşlarım! Bu hafta olduğu gibi yine polis şiddetine maruz kalan insanları fotoğraflamaya devam ettik. Fakat bunu yaparken zorlandık. Çünkü fotoğraf çekmemize basın değilsek izin verilmiyormuş. Bu kural niye var? Benim haklarım niye kısıtlanıyor? Bu basınında sansürlendiği anlamına mı geliyor? Yani biz fotoğraf çekmeyelim sadece basın fotoğraf çekebilsin ve onları da bir üst kurul sansürleyerek sizlere sunsun. Sisteminiz böyle mi ilerliyor? Yanlış hatırlamıyorsam bir gazete kuruluşu zamanında polisler tarafından baskına uğramıştı. Bunları göz önünde tutarak polisin bu kuruluşlara baskı uyguladığı kaçınılmaz. Ama merak etmeyin dostlarım bizler asla baskıya boyun eğmeyeceğiz ve size doğruları sunmaktan kaçmayacağız. Fotoğraf çekerken bir ekip arkadaşımıza ateş açıldı, bana silah doğrultuldu ve en sonunda evimize gelen bir baskınla tutuklandık. Şimdi hepsinin fotoğraflarını göreceksiniz. Umarım basınımıza sansür uygulanmıyordur. Bu yazıyı güzel bir sözle kapatmak istiyorum dostlarım. "Özgürlüğümüz basın özgürlüğüne dayanır ve o kaybolmaksızın sınırlanamaz".
Fotoğraf çeken yoldaşımıza ateş açıp üstüne silahla koşan bir polis memuru:
Spoiler: GösterGizle

Fotoğraf çektiğim için üstümüze silah doğrultulması:
Spoiler: GösterGizle

Fotoğraf çektiğimiz için gerçekleşen tutuklamada polislerin agresif tavırları:
Spoiler: GösterGizle

Yoldaşlarım, suçu sadece fotoğraf çekmek isteyen birileri böyle silah zoruyla mı tutuklanmalı? Hiçbir tehdit oluşturmuyorken ters kelepçe takılıp yaka paça mı götürülmeli? Karar sizin dostlarım.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
4
“Yasalar adalet duygusunu geliştirmemiştir, onu mahvetmiştir”
Yazıma bu kısa ama bir o kadar da anlamlı söze başlamak istiyorum. Bir çok insandan duyarsınız(Özellikle cebi paralı kuklalardan) anarşist kelimesini. Sahi kim bu anarşist dedikleri? Onların gözünde çalan çırpan serserilik yapan it köpekten başka bir şey değiller. Oysa gerçek anarşizm bu değildir. Anarşizm güçlü ve özgür bir toplum olmayı ister, Kanunla, hukukla,kukla gibi yönetilmeyi değil.Başımızdaki tek adam ne derse onu yapmamızı istiyor.Onun kurallarına uyup onun verdiği maaşı harcamamızı. kendi altın kafeste kuş sütü yudumlarken,vergilerle boyunduruğa altına aldığı halkı bir ekmek fazla alabilmek için o belki de inşaatta can veriyor. Yoldaşlarım biz barbar veya vandal değiliz.Unutmayın kuklayı değil kuklacıyı vurmalıyız.Bu zulüme bu vergileri artık dur demeliyiz.Birlikten kuvvet doğacak ve işte o gün halk özgürlüğüne kavuşacak. Unutmayın hukuk iktidarına fahişesidir!(Bakunin)
-Boris Dolgoff
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
5
Suç neden doğar? Veya neden suça bulaşırız? Eğlence için mi? Kolay para için mi? Ya da bunun içinde doğduğumuz için mi? Bir çok kişi suça itilir veya onlara suç ortamı bazı güçlerce yaratılır. Bir insan suçun ortasında ve eğitimsiz bir yerde doğarsa suça bulaşma ihtimali nedir? Belki ufak bir ihtimal suça bulaşmayıp normal bir hayata atlayacak ama bu ufak bir ihtimal. Diğer ihtimalse suça bulaşması olacak. Peki tüm sorumluluk onun mu? Hiç bu ortamı değiştirmekle uğraşmayan veya bu suça doğan kişileri umursamayan hükümet suçlu değil mi? Asıl suçlu hükümetin ve elit kesimin kendisidir! Suçla mücadele için milyarlarca lira harcamak mantıklı gelirken bu parayı eğitim, adalet, eşitlik için harcamamak nedendir? Aslında bu özünde çok basittir. Hükümet veya üst kesim sizi kontrol altında tutmak için suça ihtiyaç duyar. Çünkü suçun olduğu bir ortamda normal yaşayan insanlar koruyucu arar. Bu durumda ortaya hükümet, devlet veya koruma gücü çıkar. Suç olmadığında bu tarafların gücü zayıflayacaktır o yüzden suça muhtaçlardır. Bu yüzden ki suçu doğuran unsurları düzeltmek yerine sadece arada suçla savaşırlar.  Asla suçu bitirmek gibi bir amaçları bulunmaz, sadece suçu kontrol altında tutarlar. Suç onlar için sizleri korkutma ve manipüle etme aracıdır. Sizlerin korkuları, susması onların işine gelir. Onların sistemini besler ve güçlendirir. Eğer dostlarım, kardeşlerim, yoldaşlarım! Sizler susmaz ve konuşursanız hatta haykırırsanız onlar güçlerini emin olun ki kaybedecekler! Bu yüzden asla susmayın ve gerçekleri HAYKIRIN!
- Archie Lawson
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
6
Geçen günlerde siyahi çoğunluklu bir mahalleye polis tarafından baskın yapıldı, ama ne baskın. Amaçları sanırım sadece ortalığı dağıtıp gitmekti. Bu insanların neden o hayata itildiği veya seçtiği konuşuldu mu? Hayır konuşulmadı, konuşulan tek şey orada neyin ele geçirildiği oldu. Peki bu suç var diyelim. O insanlar neden hükümetin suçla mücadeleye ayırdığı fonla eğitime yöneltilmedi. Daha çocukken suçla tanışan biri suçtan nasıl ayrı kalabilir? Bu insanların geçmişleri ve onlara verilen şanslar veya hayat imkanları hiç tartışıldı mı? Yine hayır. Direkt olarak bu insanlara suçlu gözüyle bakmak sizce tam olarak doğru mu? Uyuşturucu satılması veya saldırgan tavırlarını ben de desteklemiyorum. Fakat şöyle de bir gerçek var ki, bu insanlar bu hayatın içinde doğmuş. Eğer hükümet onlara bu suçun içinden çıkmaları için yeterli kaynak sunamamışsa bu suça onlar kadar ortak olmuşlardır.
Olay yerinden fotoğraflar:
Spoiler: GösterGizle

Spoiler: GösterGizle

Spoiler: GösterGizle

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
7
Halka yalan söylediler bu bi direniş anlayana, ama boşver; isyan et, olay çıkar, kavga yarat!
Umurumda değil yasa! Dediler diren kazan, mahsur kalsan dahi 6 saat biber gaza.
Ortalık bi enkaza dönüştü siren çalar, medya hala yalan yazar anlatarak birer masal!
Uyuttular insanları siktir ordan! Tazyikli su sıktılar ama yıldıramadı o bizi.
Belkide bunu söyleyebilen ilk ve son isim olucam ama özgürlük için sikeyim polisi!
Ülkemin polisi bana terörist der hayvana bak, gerçek teröristi arıyorsan aynaya bak.
Biz hakkımızı aradık, adalet için direndik aşağılık aynasızlar! İnsanları katlettiniz gamsız ve kaygısızca.
Kim burdan canlı çıkar? Pervasız baskıcılar, üniformana güvenme yiyorsa kaskı çıkar!
Öğretmen, patron, işçi boş gezen serseri burda her kesim, bu ülkenin en sert sesi!
- Hugo Friedemann
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
8
Bu sayının kapağında gördüğünüz büyük devrimcilerden birinin hikayesini sizin için yazdık.
İngiliz tarihinin en büyük "vatan haini"(DEVRİMCİSİ) olarak kabul edilen Guy Fawkes, 1593’te Katolik oldu ve İspanyol ordusunun Hollanda’da bulunan birliğine katıldı. Kısa zamanda askeri zekâsıyla sivrilen Guy, 1604’te yurduna döndü.
Burada Robert Catesby ve diğer komplocularla tanıştı. Muhafazakâr Protestan Kral I. James'e, kraliyet ailesine ve tüm diğer aristokratlara karşı yapılan ve İngiliz tarihinde "Barut komplosu" olarak bilinen olayda aktif olarak rol aldı.
İngiltere Devlet yönetiminde ve Katolik monarşik rejimde kökten bir devrime gitmek amacıyla toplanan on iki komplocu, Westminster Sarayı’ndaki İngiliz Parlamento Binasını, (o yılki her sene Ekim ya da Kasım ayında tekrarlanan) Aristokrasi zirvesinde havaya uçurmaya karar verdi. Ekibin lideri Robert Catesby bu arada gruba katılımları artırmaya çalışıyordu. Gruba sonradan katılan Francis Tresham, akrabalarından Katolik Lord Monteagle'yi 5 kasımda parlemontoya gitmemesi için uyarınca komplo ortaya çıktı. Fawkes, 5 Kasım gece yarısı parlamento mahzenlerinde bol miktarda dolu barut fıçısıyla yakalandı. Çeşitli işkencelere maruz bırakılarak yandaşlarının adlarını vermek zorunda bırakıldı. Çıkarıldığı mahkemede vatan hainliğinden hüküm giyen Fawkes, 31 Ocak 1606’da sarayın karşısında asılarak idam edildi.
Ve bu hikayeden ilham alınarak yapılan film V For Vandetta'yı hala izlemediyseniz izlemenizi şiddetle öneriyoruz! Sizin için filmden bir kaç alıntı bırakıyorum.
"Gerçeklerin gücünü bildiğim sürece kainatı bile fethedebilirim."
"Ama sabret. Bu müzik adalet için çalacak ve ben bu konçertoyu bizden alındığı günlere ithaf ediyorum ve adalet gözettiğini sanan sahtekarlara tabi ki."
"Hatırla, hatırla, 5 Kasım gününü hatırla, patlamayı, ihaneti ve komployu... Bu ihaneti unutmak için hiçbir neden bulamıyorum."
"O gece olanları ve ülke için ne anlama geldiğini kimse unutmayacak ama ben, o adamı ve bana ifade ettiklerini unutmayacağım." Biz de unutmayacağız.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
9

Cinayet Kelimesinin 200 Yıllık Evrimi

            Aynı sözcüğün geçmişten bugüne 200 yıl içerisindeki tanımlanış biçimleri üzerinden bir örnek vermeye çalışacağım. İnsanın ayrımcılıkları reddeden ahlâki evrimine "dil" üzerinden bir örnek...⠀

Başlarda, 200 yıl kadar önce insan köleliğinin meşru olduğu zamanlarda cinayet sözcüğünün tanımının öznesi görüldüğü üzere "beyaz adam". Hem ırkçı hem de cinsiyetçi bir ifade ve sadece insan türünü kastediyor oluşuyla da aynı zamanda türcü.

Örneğimiz 200 yıl gibi kısa sayılabilecek bir sürede sırasıyla #ırkçılık, #cinsiyetçilik ve en nihayetinde bugün #türcülük kavramlarının reddine işaret ediyor. "Beyaz", "adam", ve "insan" vurgularının cümleden çıktığı görülüyor. Son aşamadaysa "cinayet" sözcüğünün "yaşamak isteyen, duyarlı ve bilinç sahibi insan ve insan harici tüm bireylerin öldürülmesi" olarak tanımlandığı evrensel ve nihai karşılığa ulaşıyoruz.

İnsan harici bireylerin öldürülmesi eyleminin altını çizmeyi amaçlayan, çoğuna sert, radikal ve abartı gelen "Et cinayettir!", "Av cinayettir!" vb. söylemleri üzerine bir de şimdi düşünelim mi?


Pink Parker


---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
10
"Hem Hristiyanlığın kiliselerinde hem İslamın camilerinde, tüm inananların ''kardeşliği'', ''Allah katında herkesin eşit olduğu'' türünden söylemlerle yanılsama sürdürülür. Ama ertesi gün, zengin Hristiyan ya da Müslüman patron, tıpkı eskiden olduğu gibi, kendi inanan işçi dostlarını sömürmeye, soymaya, aşağılamaya ve aldatmaya devam eder. Dinin teorisi ve pratiği arasında bu gözle batan çelişkiye dikkat çekildiğinde ise, üzgünce başlarını sallayacaklar ve bu günahkar dünyada insanoğlunun mükemmel olmadığı gevelemelerini mırıldanacaklardır." - Karl Marx
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
11
Tüm yoldaşlarıma bisiklet kullanıyoruz ve farkettiğimiz bir şey var ki yolda bisikletliye saygı olmaması. Bisiklet yolu yapılmış yerler sadece sahil kesimi. Şehir içinde bisikletinin kullanacağı bir yer yok. Bu hükümetin bir eksikliği. Neden bisiklet yolu yok? Şehirde yüzlerce bisiklet kullanan kesim var. Hükümeti bir kenara bırakırsak dostlarım neden bisikletliye saygı bu kadar az? Lütfen yollarda bisikletli gördüğümüzde yanından yavaşça geçelim. Bunun için bir organizasyon düzenledik ve hepinizi bekliyoruz dostlarım! Sesimizi herkese duyuracağız!
Spoiler: GösterGizle

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
12
Bu sayfaları yırtın ve istediğiniz bir yere sesimiz olmak için asın!
Spoiler: GösterGizle

Spoiler: GösterGizle

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dergimize finansal olarak yardımcı olup daha iyi bir yere gelmemizi isterseniz hesap numaramız:
Hesap numaramız: 121-337
Hmmm
1
100
2
Hmmm tepkisini veren kullanıcı(lar):
Sefil Por Vida,
Tepki yok
Tepki yok
100 tepkisini veren kullanıcı(lar):
balvenie, kinginthenorth,
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#1 - 01.11.2020 14:16
3.sayı 08.11.2020'de çıkacaktır.

Eski sayılarımız:
1.sayı
https://www.vice-rp.com/forum/index.php?topic=91894.0

(ic)
Kod: [Seç]
[left][img width=885 height=153]https://www.upload.ee/image/12437214/646.png[/img][/left]
[b]Rumuz:[/b]
[b]Yorum:[/b]
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#2 - 01.11.2020 14:48
Rumuz: Anarşinin50tonu
Yorum: Anarşi sizi çağırıyor yoldaşlarım. Ondan korkmayıp ona kucak açın.
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#3 - 01.11.2020 20:47
Rumuz:ÖZGÜRLÜKÇÜ HUGO!
Yorum:İNSAN GİBİ YAŞAMAK İÇİN ANARŞİ! ANARŞİ! ANARŞİ!
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#4 - 08.11.2020 14:26
Arşiv.
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok


#5 - 08.11.2020 15:20
K&A
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok
Tepki yok