Kadim dostu Kirill Taranov ile geceye usulca karışan birkaç kadeh paylaşmışlardı. Sohbet, eski günlerin anılarıyla başlayıp, zamanla şehrin puslu gerçeklerine doğru ağır ağır evrilmişti. Limanın serin esintisi, ikilinin sessizliğine eşlik ederken, denizin koyu mavisinde yansıyan ışıklar adeta geçmişle geleceği birbirine bağlayan bir köprü gibiydi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, rıhtımın kuytusunda baş başa verdiler. Söz döndü dolaştı, son zamanlardaki hareketliliğe geldi. Çok fazla dikkat çektiklerini düşünüyorlardı artık; isimlerinin fısıltılarda bile anılması, onları rahatsız edecek kadar sıklaşmıştı. Bu nedenle yalnızca geçmişi değil, geleceği de tartıştılar o gece. İhtiyatlı adımlarla, daha görünmez olmanın yollarını, daha sessiz ama etkili bir iz bırakmanın planlarını konuştular.
O gece, sadece bir içki değil; dostluklarını, endişelerini ve karanlıkta kalan umutlarını da paylaştılar. Limanın tenhalığında atılan her kelime, geleceğe çizilen belirsiz ama kararlı bir rotanın parçasıydı.
