CLAUDE MASSİVE - KARA ÇELİKClaude Massive – Kara ÇelikClaude Massive, koyu tenli bir devdi. Fransa’da doğmuştu ama damarlarında Senegal’den taşan bir tarih, köle zincirlerinden miras kalan bir öfke akıyordu. Onun hikâyesi sadece kendisinin değil; susturulmuş bir geçmişin, ezilmiş halkların haykırışıydı. Lakabı "Massive" idi. Etrafta lakabı ile tanınıyordu.
Çocukken okulda hor görüldü. Ten rengiyle, saçlarıyla, ismiyle alay ettiler. “Claude” diyen herkes, ikinci hecesini tükürür gibi söylerdi. Ama o, her lafta biraz daha büyüdü. Her dışlanış onu çelikleştirdi. Çünkü Claude, sadece etten değil, ırkçılığa karşı bilenmiş metaldendi.
16 yaşında, polis şiddetiyle tanıştı. Suçsuzdu. Ama ten rengi yeterliydi. O gün, Le Havre sokaklarında yere düşen Claude, yere değil, bilinçaltına gömüldü. O andan itibaren dünya artık onun için siyah ile beyazın savaşıydı. Ve aradaki gri alan yoktu. 5 yaşında ise polis arabasının önünde çekindiği fotoğraf vardı.
Kendi Yolunu Döverek AçtıClaude Massive, yalnızca dövüşerek geçimini sağlamadı; yumruklarını birer mesaj gibi kullandı. Onun dövüşleri ringte değildi artık. Sistemle, düzenle, önyargıyla savaşıyordu. Her yumruğunda şu haykırış vardı:
“Ben korktuğunuz şeyim. Çünkü ben hatırlattığınız ama yüzleşemediğiniz tarihim.”
Yıllar geçtikçe Claude, bir figür haline geldi. Fransız banliyölerinde grafitilere adı yazıldı. Paris'te siyah gençlerin dilinde Claude, “karanlıktan çıkan adalet”ti.
Claude Massive – Aşkı Hatırlayan DevClaude 19 yaşındaydı. Le Havre limanında yük boşaltırken tanıştı onunla.
Adı
Lysenka idi.
Ten rengi Claude’unkinden çok farklıydı; açık tenli, sarı saçlı bir Rus. Gözleri Claude’a hiç kimsenin bakmadığı gibi bakmıştı:
Korkmadan.Claude’un içindeki öfke, onun yanında sanki yavaşça sönüyordu. İlk kez biri onu
bir canavar gibi değil, bir insan gibi Lysenka, onun sert yumruklarının ardındaki çocuğu görmüştü. Claude ise onun gülüşüne tutunmuştu.
Saklanan AşkAma bu aşk kolay bir aşk değildi.
Banliyöde bir zenci çocukla, şehir merkezinde büyümüş bir beyaz kızın aşkı Fransa'nın gri duvarlarını çatlatamazdı.
Claude onunla gizli buluşurdu. Deniz kıyısında, liman vinçlerinin altında, eski tren istasyonlarında…
Onların aşkı sokak lambasının değil,
karanlığın içindeki ışıltının hikâyesiydi.
Claude onunla birlikteyken hayatın sertliği yok olurdu. Bir gün Lysenka ona şu sözleri söyledi:
“Senin göğsün bir kale gibi. Ama kalenin içinde hapis bir kalp var.”
Claude o gece ağladı. İlk kez.
Ayrılık – Sistem KazandıLysenka’nın ailesi ilişkiyi öğrendi.
Bir gün, Claude onu beklediği yerde bulamadı. Ne mektup vardı, ne iz.
Sadece bir sabah, limanın tellerine iliştirilmiş küçük bir not buldu:
“Seni seviyorum Claude. Ama bu ülke bizim sevgimize hazır değil. Belki bir başka ömür.”Claude o günü hiçbir zaman unutmadı. Geceleri yumruklarını değil, adını sıkardı:
“
Lysenka…”
Claude Massive – Kaderin Sessiz ZaferiClaude 25 yaşındaydı.
Bir gün, yıllar sonra, Paris’in arka sokaklarında bir yardım etkinliğinde görev alıyordu. Çocuklara ayakkabı dağıtıyordu. Ter içinde, çamur içinde kalmış yardım etkinliğinin sonunda iyi bir para kazanmıştı ve kazandığı parayı cebine attı. Claude bir ses işitti: “Hâlâ aynı kalmışsın… Sadece daha büyük.”
Döndü.
Lysenka..Yıllar ona nazik davranmıştı. Ama gözleri hâlâ Claude’un kalbini çırılçıplak soyuyordu.
Claude’un boğazı düğümlendi. Söyleyecek tek kelimesi yoktu. Çünkü bazı şeyler, sadece bakışlarla konuşulurdu. O an
geçmiş affedildi, yarınlar yeniden yazıldı.
Evlilik – Sokakların Krallarından Gönül KrallığınaLysenka ailesine karşı çıkmıştı. Onlarla bağlarını koparmıştı.
Claude da dövüş dünyasından elini eteğini çekmişti.
Hayatlarını kurmak için ne paraları vardı, ne lüksleri. Ama birbirlerine bakarken dünyadaki her şeye sahip gibiydiler.
Ve bir sabah, Le Havre’daki eski liman vinçlerinin gölgesinde sade bir nikâh kıyıldı. Tanıklar Claude’un eski boks eldiveniyle Lysenka’nın getirdiği kurutulmuş bir çiçekti.
Nikâh memuru isimlerini okuduğunda Claude gözyaşlarını tutamadı.
“Claude Massive, Lysenka Miller’i eş olarak kabul ediyor musunuz?”
Claude gözlerini ona dikti ve sadece şunu söyledi:
“Ben zaten yıllardır onun eşiyim. Artık sadece dünyanın bilmesini istiyorum.”Son Paragraf – Dev Yavaşça Geri Gelecek..Claude ve Lysenka evlendiler ve ölene dek yaşamaya devam ediyorlar, her gün dışarı çıkıyorlar gezip eğleniyorlar - hayatın tadını çıkartıyorlardı. Lysenka ve Claude'un her ikisinin ailesi
vefat etmişti.. Claude güçsüz kalmadı Lysenka ile yaşamaya ve mücadele etmeye devam ettiler.. Ve hayatları boyunca yaşamaya da
devam ediyorlar...