[YAYIN] Henry Dunkirk: **Vice FM - VCFMD Özel Yayını Giriş Jeneriği**
[YAYIN] Henry Dunkirk: Tekrardan merhabalar sevgili Vice Şehri halkı.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Ben sunucunuz Henry Dunkirk, VCFMD Özel Yayını ile birlikteyiz.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Şuan yanımda VCFMD ekibinin başarılı doktorlarından, Pratisyen Doktor Bob Harrison ile birlikteyim.
[YAYIN] Bob Harrison: Eheh-. Merhaba, umarım gününüz sağlıklı geçiyordur Vice şehiri.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Öncelikle sizinle ikinci defa röportaj yapmaktan çok memnunum tekrardan hoşgeldiniz.
[YAYIN] Bob Harrison: Merhaba, hoş buldum. Başarılı insanlarla sürekli karşılaşıyorum, bunlardan birisin. Ondandır.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Ahh teşekkürler Bay Harrison, beni utandırıyorsunuz.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Sizin için yine çok güzel sorular hazırladım, bu sefer çok fazla terleyeceğinizi düşünmüyorum.
[YAYIN] Bob Harrison: Huh-. heyecanlıyım. Geçen ki yayında çok ter dökmüştüm.
[YAYIN] Bob Harrison: Göreceğiz bakalım, sizi dinliyorum.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Evet, rahat olun zaten bildiğiniz şeyleri soracağım size.
[YAYIN] Henry Dunkirk: O halde ilk sorum geliyor.
[YAYIN] Bob Harrison: Hm-hm, dinliyorum.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Bir doktor olarak... Mesleğiniz konusunda titiz olduğunuz noktalar nelerdir?
[YAYIN] Bob Harrison: Hmm- evet. Güzel soru, titiz olduğum noktalar..
[YAYIN] Bob Harrison: Şimdi şöyle bir durum var, taktir edersiniz ki ben bir doktorum ve ben bir kahve satıcısı değilim.
[YAYIN] Bob Harrison: Eğer kahve yaparken titiz olmazsanız azar işitirsiniz ama ben hata yaparsam azar işitecek bir müşterim olmaz.
[YAYIN] Bob Harrison: Morga kaldırıyor olurum herhalde.
[YAYIN] Bob Harrison: Bu yüzden aslında benim her noktada biraz titiz olmam gerekiyor.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Kesinlikle.
[YAYIN] Bob Harrison: Ama en titiz olduğumuz nokta tüm doktorlar bilir ki, HİJYEN.
[YAYIN] Bob Harrison: Bizim mesleğin baş belası hijyendir, bin kere elimizi yıkarız biz.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Kesinlikle zor bir mesleğiniz var.
[YAYIN] Bob Harrison: Evet, evet. Öyle biraz.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Bir çok başarılı doktor ve cerrah bir yerlere gelebilmek için çok fazla emek verip özveri gösteriyor.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Onlara karşı saygımız sonsuz.
[YAYIN] Bob Harrison: Kesinlikle, benden de meslektaşlarıma sonsuz saygılar.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Bütün doktorlar ve sağlık çalışanlarımızı saygıyla selamlıyoruz. Sıradaki sorumuz geliyor...
[YAYIN] Henry Dunkirk: Sürekli hasta insan görmeye psikolojik olarak nasıl dayanıyorsunuz?
[YAYIN] Henry Dunkirk: Başlarda zor gelmiştir bu durum diye tahmin ediyorum, daha sonra nasıl alıştınız?
[YAYIN] Henry Dunkirk: Alışabildiniz mi?
[YAYIN] Bob Harrison: *gülüşme sesleri* Ahaha-. evet. Güzel soru bu da. Imm-. tabii bir alışma süreci oluyor. Her iş gibi.
[YAYIN] Bob Harrison: Ama sanırım buna alışmaktan çok ayak uyduruyorsunuz, bence aynı şey değil, bilmiyorum.
[YAYIN] Bob Harrison: Çünkü bazen hala sedyenin üzerinde yatan o bedenler geceleri rüyama giriyor.
[YAYIN] Bob Harrison: Gördüğümüz şeyler kolay şeyler değil, bir patlayan beden ile karşılaştınız mı daha önce hiç bilmiyorum.
[YAYIN] Bob Harrison: Ama ben gördüm.
[YAYIN] Bob Harrison: Ama neyse ki ben bir sıfır öndeyim, çünkü benim babam da doktordu.
[YAYIN] Bob Harrison: Çocukluktan beri bir aşinalık var yani kısaca, alışıyorsunuz yani.. Ya da ayak uyduruyorsunuz.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Harika, bu durum daha kolay adapte olmanızı sağladı o halde.
[YAYIN] Bob Harrison: Evet, kesinlikle. Babanız doktorsa pek başka bir meslek yapmanız mümkün değil.
[YAYIN] Bob Harrison: Genelde doktor babalar çocuklarını doktor olarak yetiştiriyor.
[YAYIN] Bob Harrison: Size bir şey anlatayım..
[YAYIN] Henry Dunkirk: Buyrun dinliyorum.
[YAYIN] Bob Harrison: Genelde ebeveynler çocuklarının önüne oyuncak araba filan koyar hani çocuk mesleğini küçükken seçsin diye.
[YAYIN] Bob Harrison: Mesela, çocuk işte tencereyi seçerse aşçı falan olacak bu gibi, ilginç ilginç halk inanışları işte ...
[YAYIN] Bob Harrison: Benim babam bana oyuncak bebek alırdı, sonra sökerdi onu dikiş attırırdı sonra.
[YAYIN] Bob Harrison: Ahaha-. Huzur içinde uyusun, benim geleceğim başından belliydi sayesinde.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Hahahah. Bu sanırım bütün babalarda olan bir durum.
[YAYIN] Bob Harrison: Evet evet. Sanırım öyle.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Benim babamda mesela çiftçiydi, niyetini hiç açıkça belirtmese de çiftçi olmamı istiyordu sanırım ...
[YAYIN] Bob Harrison: Pek başaramamış sanırım.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Dokuz yaşındayken güneşin altında tarla işinde çalıştırırdı.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Ne mutlu bana ki başaramadı. Hahahahah
[YAYIN] Bob Harrison: *gülüşme sesleri*
[YAYIN] Henry Dunkirk: Pekala sıradaki soruya geçiyorum.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Doktor olmanın en keyifli yanı nedir sizce?
[YAYIN] Bob Harrison: Tabii.
[YAYIN] Bob Harrison: Hmm-. doktor olmanın en keyifli yanı..
[YAYIN] Bob Harrison: Ya açıkcası ben ameliyatlarda hastamın durumunun iyiye gittiğini görünce çok seviniyorum.
[YAYIN] Bob Harrison: Önlüğümde eldivenlerimde kan, maskem zaten burnuma kadar çekilmiş..
[YAYIN] Bob Harrison: Solunumuna ve nabız durumuna bakıyorum, müthiş ilerliyor.
[YAYIN] Bob Harrison: O an ki keyif, bayağı keyifli yani. Harika.
[YAYIN] Bob Harrison: Yani kısaca başarı hissi, doktorluğun en keyifli yanı başarmak.
[YAYIN] Bob Harrison: Bir de tabii sokakta giderken açılın ben doktorum diyebilmek. *gülüşme sesleri*
[YAYIN] Henry Dunkirk: Onunla alakalı bir soru sormayı düşünüyordum aslında.
[YAYIN] Bob Harrison: Ahah-. öyle mi? Evet, seviyorum. Bir kere falan diyebildim ama müthiş bir zevk.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Vay canına. Kulağa çok havalı geliyor. **güler**
[YAYIN] Bob Harrison: Öyle öyle, babamın doktor olduğunu söylemek kadar havalı.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Günde kaç tane vaka geliyor hastahanenize ve bu vakalar genelde neler oluyor?
[YAYIN] Bob Harrison: Tabii ki nöbetçi doktorlarımız var, gece nöbetinde duruyorlar.
[YAYIN] Bob Harrison: Onlara gelen vaka sayısını bilmiyorum ama kendime geleni sayarsam..
[YAYIN] Bob Harrison: Mesai saatleri içerisinde üç ile on arasında hasta ile ilgilenebiliyorum.
[YAYIN] Bob Harrison: Genelde tabii ki maalesef *vurgulayarak* trafik kazası geliyor.
[YAYIN] Bob Harrison: Ve özellikle Don Corleone'ci insanlarımız sağolsun ateşli silahla yaralanma vakaları.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Maalesef, şehirdeki herkesin ortak sorunları suç ve canavar sürücüler.
[YAYIN] Bob Harrison: Evet, kesinlikle.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Bir motorcu olarak özellikle çok kez kazanın eşiğinden döndüm.
[YAYIN] Bob Harrison: Evet, bu sebeple uyaralım halkımızı. Lütfen hız sınırlarına uyalım, geceyi hastanede geçirmeyelim.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Kesinlikle, çok güzel bir mesaj verdiniz.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Sıradaki soruya geçelim.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Haftada kaç saat çalışıyorsunuz?
[YAYIN] Bob Harrison: Hmm-. ben bir doktorum ama matematiğim iyi değildir. Bir hesaplayayım..
[YAYIN] Bob Harrison: Günde altı saat, haftada kırk iki saat, öyle yapıyor değil mi?
[YAYIN] Henry Dunkirk: Evet, doğru.
[YAYIN] Bob Harrison: Hm-hm, bazen ekstra mesai olabiliyor. Gece nöbeti falan.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Biraz esneyebiliyor yani çalışma saatleri.
[YAYIN] Bob Harrison: Ekstraya çıkabiliyor tabii, doktoruz. Acil vakalar olabiliyor.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Ailenize, kendinize ve hobilerinize ayıracak vaktiniz kalıyor mu?
[YAYIN] Bob Harrison: Ee-. açıkcası şuanda evli değilim ve ilişki durumlarında pek iyi değilimdir. *gülüşme sesleri*
[YAYIN] Bob Harrison: O yüzden açıkcası benim işim her şeyden daha önemli ve ona vakit ayırıyorum.
[YAYIN] Bob Harrison: Ama işte ara sıra giderim bir yerlere, kafa dağıtırım.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Mesleğinize daha fazla kanalize olabiliyorsunuz yani.
[YAYIN] Bob Harrison: Evet, öyle. Ama meslektaşlarım sivil hayatına yeterince vakit ayırabiliyor. Çok sıkı bir departman değiliz.
[YAYIN] Bob Harrison: Ben tercih etmiyorum.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Bu durumla alakalı personel sayınızı arttırmayı düşündünüz mü?
[YAYIN] Bob Harrison: Evet, kesinlikle. Çalışmalarımız devam ediyor, departmanımıza yeni yüzler arıyoruz.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Çünkü burası tam donanımlı bir hastahane fakat personel sayısı biraz az gibi.
[YAYIN] Bob Harrison: Evet, haklısınız. İyi bir noktaya değindiniz.
[YAYIN] Bob Harrison: Bu şehirde eğitimini tamamlamış doktorların olduğuna eminim ama niyeyse başvurmuyorlar.
[YAYIN] Bob Harrison: Biz her zaman yeni yüzlere açığız.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Başvurular şuan açık yani.
[YAYIN] Bob Harrison: Evet, açık. Kendine güvenen, takım içi çalışabilen, eğitimini tamamlamış üniversite mezunu doktor adaylarını bekleriz.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Harika. Sayın dinleyenlerimiz duyduğunuz üzere VCFMD bünyesinde çalışacak yeni doktorlar arıyor.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Hemen gelin ve başvurunuzu yapın.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Sıradaki sorumuzu soruyorum o halde.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Size göre hastahaneye gelen en tuhaf vaka hangisiydi?
[YAYIN] Bob Harrison: Hmm-. tuhaf vaka..
[YAYIN] Bob Harrison: Tuhaf bir vaka olmadı açıkcası, ama şunu söyleyebilirim.
[YAYIN] Bob Harrison: Biz Vice şehiri doktorları için ateşli silah yaralanması ve trafik kazası geçirmeyen herkes tuhaf vaka.
[YAYIN] Bob Harrison: Yani genel muayene için gelen ben bir kaç kişi tanıyorum, onun dışında herkes turp gibi şehirde.
[YAYIN] Bob Harrison: Vice şehiri insanları genel muayeneleri aksatıyor, endişeleniyoruz. Bu vesileyle bunu da söylemiş olayım.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Doktor olmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
[YAYIN] Bob Harrison: Öncelikle tabii ki buraya başvursunlar, onun dışında tavsiyelerim..
[YAYIN] Bob Harrison: Yeniliklere açık olsunlar ve karşılık beklemeden iyilik yapmayı öğrensinler.
[YAYIN] Bob Harrison: Bizim meslekte "teşekkür ederim" cümlesini çok duymazsınız.
[YAYIN] Bob Harrison: Ama hastanızın nabızı ve solunumu yerindeyse, bunu teşekkür saymaları gerekiyor.
[YAYIN] Bob Harrison: Bir de bizim tıp sektöründe şöyle bir söz vardır, çok severim.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Sadece bir doktor olarak değil bir insan olarakta önemli birşey bu.
[YAYIN] Bob Harrison: Medica! Cura te ipsum! derler.
[YAYIN] Bob Harrison: Yani, doktor önce kendini iyileştir.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Çok güzel bir söz.
[YAYIN] Bob Harrison: Bizim meslekte hatalara yer yok, bu yüzden önce doktor adayları kendileriyle ilgili sorunları bitirsin.
[YAYIN] Bob Harrison: Sanırım verebileceğim en büyük tavsiye bu.
[YAYIN] Henry Dunkirk: O halde son sorumuzu alıp yavaşça yayını sonlandıralım isterseniz.
[YAYIN] Bob Harrison: Tabii, sizi dinliyorum.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Bu biraz kişisel bir soru olacak.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Başka bir meslek seçmek isteseydiniz bu ne olurdu?
[YAYIN] Bob Harrison: Hm-, hiç düşünmedim biliyor musunuz? Biraz düşüneyim.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Tabii ki.
[YAYIN] Bob Harrison: Sanırım-- bir restorant işletmeyi falan isterdim ya. İş insanı olmak isterdim yani.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Gayet güzel.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Umarım ilerleyen zamanlarda bu ideallerinizi de gerçekleştirirsiniz.
[YAYIN] Bob Harrison: Bakalım, şuanda öncül hedefim değil ama bakalım, hayat çok şaşırtıcı olabiliyor.
[YAYIN] Bob Harrison: Belki de bir gün benim restorantımı tanıtmaya gelirsiniz. *gülüşme sesi*
[YAYIN] Henry Dunkirk: Umarım. **güler**
[YAYIN] Henry Dunkirk: Çok teşekkürler bizi ağırladığınız için.
[YAYIN] Bob Harrison: Ben de teşekkür ederim, böyle bir şans verdiğiniz için.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Programımızı sonlandırmadan önce eklemek istediğiniz birşey var mı?
[YAYIN] Bob Harrison: Herkese sağlıklı günler diliyorum, umarım hastaneye sadece kahvemizi içmek için gelirler.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Tekrardan belirtelim. VCFMD'de alımlar şuan açık.
[YAYIN] Henry Dunkirk: VCFMD ailesi aralarında yeni yüzler görmek istiyor. Bu fırsatı kaçırmayın.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Programımızın sonuna geldik.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Ben Vice News'in yaramaz çocuğu Henry Dunkirk, Pratisyen Doktor Bob Harrison ile birlikteydik.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Bütün VCFMD ve VCPD'de çalışan dostlarımı selamlıyor.
[YAYIN] Henry Dunkirk: İyi bir gece geçirmenizi diliyorum.
[YAYIN] Henry Dunkirk: Hoşçakalın...
[YAYIN] Henry Dunkirk: **Vice FM - VCFMD Özel Yayını Çıkış Jeneriği**