Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz
Mesajlar - DrNapooM
Sayfa: [1]
2

MÜLK BAŞVURUSU
Ad Soyad Fernando Corrdobez Mülk Türü Ev [ ] İş yeri [X] Firma [ ] (Eğer firmaysa)Firma türü N/A
Mülkün Konumu (/rs) 976.1766,-1414.1958,13.2514,178.5735 ; Mülkün Harita Konumu Mülkün Dış Cephe Fotoğrafı Mülkü ekletmek için sebebiniz ve rol planlarınız nedir? Arkadaşlar ile birlikte oluşturacağımız gece kulübü +10 kişilik bir arkadaş grubu ile şehirde olabildiğince aktif bir rol ortamı oluşturmaya çalışacağız. Olabildiğince ektinlikler düzenleyeceğiz. Aktif bir rol ortamı sağlamak istiyoruz. Ayrıyetten bulumduğumuz konumdaki işyerleri sürekli kapalı şekilde duruyor, orayı canlandırmaya çalışacağız elimizden geldiğince dediğim etkinlik,rol,eğlence çaplı şeyler düşünüyoruz. |
3

MÜLK BAŞVURUSU
Ad Soyad Fernando Cordobez Mülk Türü Ev [ ] İş yeri [X] Firma [ ] (Eğer firmaysa)Firma türü N/A
Mülkün Konumu (/rs) 984.2128,-1387.6290,13.6497,358.5346 ; Mülkün Harita Konumu Mülkün Dış Cephe Fotoğrafı  [/img][/url][/img][/url] Mülkü ekletmek için sebebiniz ve rol planlarınız nedir? Arkadaşlar ile birlikte oluşturacağımız gece kulübü +10 kişilik bir arkadaş grubu ile şehirde olabildiğince aktif bir rol ortamı oluşturmaya çalışacağız. Olabildiğince ektinlikler düzenleyeceğiz. Aktif bir rol ortamı sağlamak istiyoruz. Ayrıyetten bulumduğumuz konumdaki işyerleri sürekli kapalı şekilde duruyor, orayı canlandırmaya çalışacağız elimizden geldiğince dediğim etkinlik,rol,eğlence çaplı şeyler düşünüyoruz. |
4
yuzunu goreydımde ona gore yorum yapaydım
Gör bakalım

Detaylı bir tanıtım olmuş, karakter tiplemesi eklense çok daha iyi olabilirdi. Rollerinde başarılar.
Teşekkürler.
Fotoğraflar fazla büyük duruyor. Başarılar.
Düzeltilecek.
Başarılar.
Sanada.
5
İyi roller dilerim, fotoğraflar kırpılırsa veya küçültülürse tanıtımdaki bütünlüğün biraz daha sağlanacağını düşünüyorum
Teşekkürler halledeceğim.
6
Güzel tanıtım olmuş dostum, rollerde keyif alman dileği ile.
Teşekkürler sizede.
7
Benim ismim Fernando Cordobez. İspanyanın Madrid şehrinde özel bir hastahane de hayata karşı gözlerimi açtım. Gözlerimi açtığım da gördüğüm şeyler sanırım hayata gelen tüm bebeklerin gördüğü şeylerle aynı olmalıydı...
Ben doğmadan annem Alma'nın karnındayken ismimi dedem Earnesto vermiş. Hazır dedem demişken sizlere dedemden bahsedeyim. Ben doğarken dedem tam olarak 78 yaşında çökmüş bir ihtiyarmış, ihtiyar demek biraz komik kaçıyor olabilir ama gerçekten tam anlamıyla ihtiyar olduğunu söyleyebilirim. Dedem akciğer kanseriydi zaten onu pek gördüğüm de söylenemez. Her neyse konumuza dönelim. Ailenin tek çocuğu benim ve hep böyle kaldım. Annem Alma Madrid'de özel bir emlakçının değerli sekteriydi. Annem Alma gerçekten güzel kazanıyordu ve işi ile arası çok iyi di. Babam Micheal ise özel bir ortaokulun basketbol koçuydu. Babam Micheal neredeyse tüm gençliğini basketbol oynayarak geçirmiştir, aynı zamanda üçlük atışlarda da başarılı olduğunu söyleyebilirim.
İlkokul hayatıma Madrid'de başlayacaktım, o ilk gün geldi. O gün aklımdan hiçbir zaman çıkmayacak. Annem işe erken saatler de gittiği için okulumun ilk günün de benim yanım da olmayacak dı. Babam Micheal sabah kahvaltımı hazırlamıştı ve beni uykumdan kaldırmıştı. Uyanıp hızlıca elimi yüzümü yıkadım ve kahvaltımı yapmıştım. Üzerimi değiştirip hızlıca babamın yanına gittim, oldukça heyecanlıydım ki babam bile bu heyecanıma karşı tebessüm ediyordu. Babam la birlikte evden çıktık ve onun elini tutarak okul yolunu almıştım. Sonun da okulumun önüne geldim ve tabelasına göz gezdirdim. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyor du tepkisiz duruyordum. Babam sınıfıma kadar bana eşlik etti sonrasın da kulağıma eğilerek heyecan yapmamam gerektiğini söylemişti. Babam yanağıma öpücük kondurup beni sırama bıraktı sonrasın da okulum bitene kadar beni aşağı da beklemişti. İlk gün tanışmayla geçti. Aslın da ilkokul hayatım da pek anlatacağım bir şey yoktu her şey stabil gelişiyor du. Klasik ev ödevleri ve gülünç konular. Okulum da gerçekten başarılı bir öğrenciydim, derslerime aşık olduğum öğretmenlerim tarafından da söylenmişti. 
İlk yaz tatilim ve ilk kanlı geçen yaz tatilim... Bu yaz tatilini pek detaylı bir şekilde yazamayacağım bunu baştan söylemek istiyorum. Yaz tatiline girerken karnem gerçekten güzeldi aslında ilkokulda her çocuğun karnesi güzeldir ve her çocuk özeldir. Düşüncelerim her zaman yaz tatilinde güzeldi, gerçekten güzel gidiyordu. Güzel düşüncelerim vardı, eğlenecektim ve yaz tatilimi gerçekten güzel geçirecektim. Çok sıradan bir günün gecesinde odama çekildim ve gözlerimi kapatıp uykuya daldım. Gece dört sularında babam Micheal'ın yükselen seslerini duydum, gözlerimi aralayıp etrafıma bakındım. Etrafa bakınırken uyku sersemi olduğumu biliyordum, gözlerimi ovuşturarak tekrardan kulağımı babam Micheal'in sesine verdim. Bir şeyleri anlamak istiyordum ki birden babam ağlamaya başladı, onun yanında değildim ama titreyen ağlak sesinden bunu anlayabiliyordum. Babam titrek sesleriyle ihtiyar dedem Earnesto'nun ismini sayıklıyordu. Küçüktüm ama bazı şeylerin farkında olabilirdim, orada belki her çocuk bunu anlamazdı ama ben olgun bir çocuk olduğumu bilirdim. Dedem Earnesto hakkında kötü bir bilgi elimize geçmişti, buna o kadar çok emindim ki yatağımdan kalkıp hızlı adımlarla babam Micheal'in yanına gittim, babam ağlıyordu ve yere bakınıyordu. Orada işte her şeyi anlamış olmalıydım, babamın omuzunu tutup ona sarıldım, babam bana sarılarak ağlıyordu. Babam Micheal'in o halde görmek gerçekten iç açıcı değildi, yıkılmıştım ve üzülüyordum. Babam ağladıkça gözlerim dolmuştu ve sırılsıklam ağlamaya başladım, Annem Belinde mutfaktan bizi izliyordu, kollarını göğüs hizasında bağdaştırmış ve elini çenesinin altına koyarak duruyordu. Dedem Earnesto'yu çok severdi ama annem ağlamadan durabiliyordu, çünkü gerçekten onun güçlü bir kadın olduğunu düşünüp bilirdim. O gecemiz babam Micheal ile birlikte hep ağlamaklı geçti, ne yapacağımızı bilemiyorduk ve hissis bir şekilde evde dolaşıyorduk. O gecenin sabahı gelmişti, dedem Earnesto'u defnetmek için mezarlıkta buluşacaktık, neredeyse dedem Earnesto'nun tanıdıkları ve akrabalarımız Madrid mezarlığında toplanmıştı. Dedem Earnesto gerçekten sevilen bir insanmış, çevresinde toplanan insanlardan bunu görüp, anlayabiliyordum. O gün dedem Earnesto'un son defa yüzünü gördüm, cansız bedenine elveda ettim. Dedem Earnesto hiçbir zaman benim gözümün önünden gitmeyecekti, onu çok seviyorum ve hep seveceğimden emin olmasını isterdim. Akrabalarımız, dedemin tanıdıkları ve babam Micheal... Dedem Earnesto'un defnetme törenini gerçekleştirdi. Dedem Earnesto tüm sevdiklerinin duasıyla o mezara girdi ve hiçbir zaman bedeni oradan çıkmayacaktı, ama ruhu her zaman bizimle olacaktı buna inanıyordum. 
Artık gerçekten büyümüştüm. Ortaokuldaki arkadaşlarımla vedalaştım, son ortaokul karnemi aldım ve sınav puanını iyi getirerek birkaç lise seçtim. Sonun da Madrid'de istediğim liseyi tutturabilmiştim, liseye başlıyordum. Bir şey diyeceğim, herkesin hayalinde bir lise vardır ve o hayalimizi süsleyen lise nasıldır az çok hepimiz bunu biliriz. Lise için gerçekten heyecanlıydım ve mutluydum. Her bir tarafımda değişik kızlar olacak var sanardım, kızlarla eğlenceli vakitler geçireceğim, içkiye ve sigaraya başlayabilirim diye düşünmüştüm. Aslında içki ve sigara dediğime bakmayın, haylaz bir yapım yoktu ama bilirsiniz ki bazı ortamlar için bunlara mecbur kalabiliyoruz. Sonun da o ilk gün gelmişti, liseye başlayacaktım.. Tıpkı ilkokulda da olduğu gibi sabah erkenden kalktım, babam Micheal bana kahvaltı hazırlamıştı, lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım, lise okul üniformalarımı giyerek babamın hazırladığı kahvaltı masasına oturdum. Hızlı ve heyecanlı bir şekilde kahvaltımı yaptım, babam Micheal suratıma bakıp gülüyordu ve hiçbir zaman unutmam bana her zaman şey derdi; "Clark. Evlat lise beklediğin gibi bir yer çıkmayacak bunu bil, lise insanı değiştirir belki iyi olmaya devam edersin belki kötü bir yolda kendini bulursun. Sadece sen, sen ol ve doğru kararlar ver evlat. Verdiğin her karara saygı duyacağımdan emin ol" Babamın bu sözünü bu yaşıma kadar da unutmadım, aklımdan çıkarmadım. Lavaboya son defa giderek saçlarımı düzelttim ve dişlerimi fırçaladım, kaliteli parfümümü üniformama sıkarak evden dışarıya çıktım. Madrid'in şehir merkezine doğru yürümeye başladım, evim okuluma gerçekten yakındı aslında pek yakın değildi ama uzakta değildi. Her neyse oralarını pek hatırlamıyorum, klasik sıraya girdik ve müdürün konuşmasını dinledik falan filan... Herkes sınıflarına ayrıldı ve sınıfıma gidip kendime arkalardan bir sıra belirledim, bilirsiniz ki arkada oturan çocuklar her zaman haylaz olurlar ve kızlarla yakın olurlar. Benim öyle bir düşüncem yoktu tamam doğruyu söyleyeceğim birkaç kız ile konuşmak fena olmazdı ama bu seferlik arkada oturmak istiyordum. Sınıf dolmaya başladı, ortaokula göre gerçekten az kişiydik ortaokulda yirmi beş kişiysek burada sadece on beş kişilik sınıflar bulunuyordu. Erkek ve kız sayısı eşitti, ilk birkaç gün tanışmayla geçecekti bunu biliyordum. Öğretmenlerimiz aynı şeyleri tekrarlamaya başladı, lise böyledir önemlidir şöyledir gibisinden saçma klasik konuşmalarını sergilediler. Aslında pek saçma bir konuşma olduğunu söyleyemem ama bilirsiniz ki her zaman bu konuşamlar yapılınca çoğu öğrenci için saçma duruma geliyor ki haklısınız da... Eminim ki çocuklar sizlerde ilerde bu konuşmaları çok saçma bulacaksınız, babanız bunları sizlere söylüyor. 
Lise dönemimde anlattığım gibi Crista diye bir kıza aşık olmuştum. Aslında aşkım biraz platonik derecedeydi diyebilirim, Crista'a aşıktım ama Crista bunu bilmiyordu. Aslında aşıktım dediğime bakmayın, ilk defa bir kızdan hoşlanmıştım o kişide Crista oluyor. Hoşlanmak ve aşık olmak aslında çok farklı şeyler... Sanırım ben Crista'dan hoşlanıyormuşum ama o zamanları sorarsanız gerçekten aşıktım, şimdi hoşlanıyordum diyebiliyorum. Crista söylediğim gibi gerçekten güzel bir kızdı. Aylarca onun sarı saçlarına baktım ve bu pısırık halimle nasıl konuşmam gerekiyor onu düşündüm. Köşeye sıkışmış gibiydim, tüm erkekler Crista'dan hoşlanıyor gibiydi bir şekilde Crista'a açılmam gerekiyordu. Evdeki değişik hoşlantı tavırlarımı ailem anlamıştı. Annem Alma her zaman sorardı bu değişikler ne Clark gibisinden, anneme verecek bir cevabım bile yoktu. Son olarak kendimi babam Micheal'in yanında buldum, babam Micheal gerçekten anlayışlı bir kişiliğe sahipti. Babam bir gece saat on iki sularında beni salona çağırdı, annem Alma arkadaşları ile o gece yemeğe çıkmıştı anlayacağınız babam ile evde yalnızdım. Babam Micheal mutfağa gidip dolaptan iki şişe bira getirdi, daha öncesinde birkaç kere ailemden gizli bira içmiştim. Babam Micheal gözlerimin içine bakınarak koltuğuna oturdu, şişeleri açarak bir tanesini benim önüme sürükledi. "Clark, seni içkiye alıştırmıyorum küçük dostum. Sadece ne olup bitiyor öğrenmek istiyorum, annenden hoşlandığım zamanları hatırlatıyorsun, içip bu değişikliğin hakkında konuşmak istiyorum" demişti. Gülümseyerek babama anlattım ve o gece uzunca Crista'dan bahsettim, içimdeki duyguları ve düşünceleri kısacası sevgimi babama dökmüştüm. Babam gülerek bana karşılık verdi ve birlikte biramızı yudumladık. O gece babam bana çok güzel tavsiyeler verdi, bilirsiniz babalardan alınan tavsiyeler her zaman sizi bir adım önde tutar. O gece yatağıma uzandığımda gözlerimi kapatamadım, çok düşündüm ve sonunda bir karara varabilmiştim. Crista'dan hoşlandığımı pazartesi ona söyleyecektim. Pazartesi oldu ve hazırlanıp evimden çıktım, okuluma giderek derslerimi dinledim. Ara sıra Crista'nın o güzel dalgalı saçlarına bakınıyordum ve öğle tenefüsü geldi. Herkes yemeğini yiyip kendi halinde takılıyordu, ben yalnız kalmıştım. Crista bahçeye inmişti ve yanında hiç erkek yoktu, kız bile yoktu inanabiliyor musunuz? Sanki tanrı o öğle tenefüsünü benim için hazırlamıştı tam istediğim gibiydi. Crista basketbol topunu yerde sektirerek potaya atıyordu, atışlarının birkaçı tutuyor birkaçı tutmuyordu. Babam Micheal sayesinde basketbolda az çok teknik sahibiydim. Aşağıya indim ve Crista'nın arkasına geçerek onu izledim, gülümseyerek tavırlarına bakınıyordum. Crista nefeslenerek topu potaya salladı ve başarısız oldu, top sekerek ayaklarıma kadar gelmişti. Crista ile göz göze geldim ve bana gülümsediğini gördüm, kalbim deli gibi atıyordu. Yerden topu alıp birkaç kez sektirdim ve fazlasıyla heyecanlıydım. Potaya baktım ve Crista'a döndüm, gülümseyerek işte geliyor demiştim. Çok güzel bir mesafeden üçlük atış sergiledim, top potaya deliklsiz girmişti gerçekten başarılı bir atış yaptığım için şanslıydım. Crista kahkaha atarak yanıma geldi, hani ne duruyorsun oynayalım demişti. O gün otuz dakika boyunca Crista ile birlikte basketbol oynadık. Crista ile konuşarak aramızı sıcak tutmaya baktım. Birkaç ay boyunca Crista ile bu şekilde sıcaklığımızı koruduk, ondan daha çok hoşlanmaya başladım ve okul bitecekti. Okulun bitimine iki hafta kalmıştı ve sınıfta çok az kişi vardı. Bir öğle tenefüsü daha geldi, Crista ile birlikte sınıfta sadece ikimizdik ona hoşlandığımı söylemiştim, gözlerine bakmıştım ve oldukça heyecanlıydım. Crista gözlerimin içine bakınarak gülümsedi ve benim gerçekten iyi bir insan olduğumu söylemişti daha çok heyecanlanmıştım derken... Crista o gün bana lezbiyen olduğunu söylemişti, küçüklükten yana kızlardan ilgi duyuyormuş ve bu tavırları değişmeyecekmiş. İşte o gün hayatımın aşkını kaybetmiştim, o günden sonra da kolay kolay bir kıza aşık olmamıştım. Güzel aşk hikayem de burada sona varıyor, evet farklı bir durum ve gülünç gerektirecek bir durum ama yine de şunu söylerim ki... Hoşlanmak ve aşık olmak çok güzel bir duygudur, sadece hoşlantı ile aşık olmanın arasındaki çizgiyi tanımamız gerekiyor. 
Kazasız belasız lise dönemimi geride bırakmıştım, üniversiteye oldukça hazırlanmıştım ve derslerimden size pek bahsetmedim evet ama başarılı birisiydim bunu söylemiştim. Üniversiteye gitmek için bir sınava girmiştim ve sınavda oldukça güzel puana sahip oldum. Madrid'de üniversiteyi kazanmıştım, evet gerçekten güzel bir üniversiteydi. Üniversitede her şey çok farklıydı, ortamlar olsun arkadaşlıklar olsun ve kızlar olsun hayallerin olsun yaşamın olsun. Yaşınla birlikte her şey değişiyor tabi. Küçüklükten yana bir hayalim bir hedef mesleğim vardı ama bundan pek bahsetmedim, birkaç senedir kendi kendime geceleri düşünüyordum bunu kimseye söylememiştim ve yazı halinede geçirmemiştim, sizin bundan haberdar olmanızı istiyorum. Üniversitede aynı başarıyı sergilemeye devam ediyordum, iyi arkadaşlıklara sahip olmuştum ve iyi ortamlarım vardı. Üniversitede zeki olunca daha bir havalı oluyordunuz, her tarafım kızlarla kaynıyordu ama eskisi kadar dikkatimi çekmiyordu. Hayalimdeki meslek polislikti aslında tam polis diyemem, benim hayalim dedektif ve her zaman hayalimin peşinden koşmam gerekiyordu. Başarıya ulaşmam için peşlemem gerekiyordu. Üniversitede oldukça iyi ilerliyordum sınavlarımı neredeyse tam puanla geçiyordum, gerçekten çok iyi yerlere gelebilirdim ki benim tek bir hayalim vardı o da dediğim gibi dedektiflikti. Eve geçtiğim zamanlar bilgisayarımın başına oturuyordum ve saatlerce araştırma yapıyordum, nasıl dedektif olurum gibisinden. Dedektiflik için öncelikle akademiye katılmam gerekiyordu, akademiyi yetmiş puanla geçince polis memuru olduğunu öğrendim. Onun için hazırlanmam gerekiyordu, polis memuru üçten sonra dedektiflik sınavına giriyormuşsun ve gerçekten başarılı olursan dedektif oluyormuşsun, bende küçüklükten yana forma sevgisi vardı ve dedektif olamasam da polis kalsam da gerçekten bu beni mutlu ederdi, sadece o üniforma aşkıyla yaşamak istiyordum o dönemlerde çok değişmiştim sadece hayayalimin ve hedefimin gerçekleşmesini istiyordum. Üniversitemi zorlukla ve kolaylıkla bir şekilde bitirdim ve gerçekten iyi puanlara sahip oldum. Babam Micheal ve annem Alma gerçekten benden gurur duyuyordu, çevrem benim suratıma bakınarak gülümsüyordu gerçekten başarılı olmam onların da yüzünü güldürmüştü. Eskisi kadar da pısırık bir tiplemem yoktu. Akademi sınavlarını iyice araştırdım ve katılmak için doğru tarihi bekledim.
Gerçekten her şey çok güzel gidiyordu çocuklar, uzun zamandır belki bir senedir akademi sınavının tarihini bekliyordum, tarih net olarak verilmemişti ama tahminim bir ay sonra akademiler açılacaktı. Madrid'de akademiye girmek pek kolay değildi, aslında bunu başarabilirdim ama düşünceler içine girdiğimde Madrid'de bu işi yapamayacağıma karar verdim. Bu konuyu aileme bahsettim ve ailem beni anlayışla karşıladı, gerçekten olgun bir yaşa girdiğimi düşündüler ve artık iki ayağımın üzerinde kalmam gerektiğini söylediler. Beni bir çeşit teste sokuyor olabilirler di ama güzel düşünceleri için onlara minnetarım. Uzunca düşündüm ve geceleri pek huzurlu uyuyamadım, sanırım ailemi bırakıp gitmem gerekiyordu buna çok üzülüyordum ama hedefim için mecburdum. Ailem de benimle gelebilirdi gelemezdi değil ama babam Micheal ve annem Alma gerçekten iyi işleri vardı ve o işleri hiçbir zaman bırakmalarını, kaybetmelerini istemezdim. Tekrardan bilgisayarımı açarak gideceğim şehirleri kontrol ettim, birkaç araştırma sonucunda 'Santos' gözüme batmıştı, kısa bir süre sonraki düşüncemde ise Santos'a gitmeye karar verdim, babam Micheal ve annem Alma ya bu düşüncemi açtım ve sanırım şehiri araştırmaya başlamışlardı. Annem Santos için pek iç açıcı konuşmuyordu, orada suçluluk oranları yüksekti ama hayalimdeki hedefimdeki mesleğe sahip olacağımı biliyordu. Babam Micheal ise her zaman beni desteklediğinden dolayı bir şey dememişti. Son olarak annem buna razı oldu ve Santos'a uçmamın doğru olduğunu düşündü, sadece beni sevdiğinden dolayı kaybetmek istemiyordu. Kısa süre sonra Santos'a biletimi aldım, odama son defa bakıp telefonumdan bir şarkı açtım, kendime yaklaşık üç adet valiz hazırlamıştım ve küçüklükten yana biriktirdiğim kumbaramı patlatıp içerisinden bir miktar para aldım. Babam Micheal ve annem Alma bu tavrımı görmüştü ve gülümseyerek karşılamıştı. Gerçekten güzel bir aileye sahiptim, odalarına gidip bir çantayla tekrardan yanıma gelmişlerdi, babam çantayı yatağımın üzerinde açmıştı. Benim gözlerim büyümüştü ne yapacağımı bilemiyordum, ailem bana uzun zamandır biriktirdiği parayı vermişti. Gerçekten yüklü miktara sahip olmuştum, bunu ne kadar kabul etmek istemiyor olsam da zorla vermişlerdi. O gece son defa ailemle birlikte akşam yemeği yemiştim ve uçağımın saati yaklaşmıştı, ailem ile vedalaşmıştım ve onlara sıkı sıkı sarılmıştım her hafta yanlarına geleceğimi söylemiştim, tabi her hafta olmayacaktı. Üç valizimi alarak sokağa çıktım, son defa evime ve sokağıma baktım. Bir taksi durdurup havalimınanına gitmiştim, taksiye parasını ödeyip valizlerim ile taksiden indim. Gerekli işlemleri gerçekleştirerek uçağımı bekledim, birkaç saat sonra uçağımın geldiğini duyurdular ve valizlerim ile birlikte Santos'a uçmak için uçağıma doğru adımladım, bekle beni Santos dedim.

Sayfa: [1]