Yakuza Tarihi
Yakuza tarihinin 1603 - 1868 arasındaki Tokugawa Şogunluğu döneminde iki farklı gruptan evrimleşerek günümüze kadar geldiği çoğunluk tarafından kabul edilen bir düşüncedir. Gruplardan ilki Yashi ya da Tekiya olarak adlandırılan tüccarlardır. Bahsi geçen tüccarlar köyden köye gezerek festival ve pazarlarda düşük kalitede mallar satarak geçiniyorlardı. Feodal dönem Japonya'sında ise sosyal statünün en alt katmanında bulunmaktaydılar. Geçen zamanla yaptıkları satışa ek olarak koruma ve güvenlik işlerine girişerek para almaya, yasadışı işlere yatırım yapmaya başlamışlardır. İkinci grup ise Bakuto olarak geçen kumarbazlardır. Tokugawa dönemindeki kumara karşı gösterilen sert tutuma rağmen kart, zar oyunları ile bahisler yapmış, kumarlar düzenlemişlerdir. Kumar ile başladıkları işlerini tefecilik ve diğer illegal işlere doğru geliştirerek, vücutlarına renkli dövmeler yapmaları ile Yakuza'nın hem kültürel, hem de faaliyetsel olarak temellerine büyük ölçüde katkıda bulunmuşlardır. Tokugawa rejiminin düşüşü ve Avrupa tarzı reformların başlaması, suçun gelişimini teşvik etti. Bir yandan kumar gibi geleneksel bir iş çöküş yaşadı. Onlara karşı aktif olarak savaşmaya başladılar. Öte yandan, küçük ve orta ölçekli ticaret gelişti. Sonuç olarak Tekiya ve Bakuto grupları birleşti. Ülke ile birlikte değişmeye başladı. Yakuza için özellikle önemli olan demokratik kurumların tanıtılmasıydı. Siyasi mücadele, Yakuza yeteneklerinin kullanımı için ideal bir alan haline geldi; Aldatma, şantaj, rüşvet ve seçmenlerin gözünü korkutma, hatta sözleşmeli cinayetler. Tüm bu yardımların karşılığında politikacılar Yakuza'ya göreceli hareket özgürlüğü verdi. Yakuzalar arasındaki en büyük dostluk aşırı milliyetçiler ve militaristlerle başladı. Tarzları birbirlerini etkiledi. Yasallaştırma hizmetleri karşılığında Yakuza, militarist örgütler için insan sağladı. Ancak, İkinci Dünya Savaşı başladığında ordu artık ikili güce tahammül edemedi. Yakuzaların çoğu ya orduya alındı ya da hapse gönderildi. Modern zamanların yakuzaları artık kılıç taşımıyordu. Bıçak ve tabancayı tercih ettiler. Amerikan filmlerini izledikten sonra gangsterler gibi giyinmeye başladılar: siyah takım elbise ve kravat, beyaz gömlek, kısa saç kesimi, koyu renk gözlükler. Birbirleriyle acımasız savaşlar yaptılar ve sivil halkı terörize ettiler. 1963'te Yakuza, Japon Öz Savunma Kuvvetleri'nden sayıca fazlaydı: 5.200 grupta 184.000 üye.
Yakuza'yı sakinleştirebilecek bir adama ihtiyaç vardı. Savaş sırasında aşırı milliyetçi bir grubun eski bir üyesi ve Doğu Asya'da bir casus olan Kodama Yoshio'nun bir amiral ve başbakanın danışmanı olduğu ortaya çıktı. Kodama Yoshio, hükümetin diğer üyeleriyle birlikte Amerikalılar tarafından hapsedildiğinde, Amerikan istihbaratıyla işbirliği yapmaya başladı. İlk başta Kodama bağlantılarını Amerikalıları, Yakuza ile uzlaştırmak için kullandı. Daha 1960'larda çabalarını Japonya adına ve komünist tehdide karşı birleştirmek için en büyük klanlar arasında bir aracıydı. Yakuza klan sisteminin hala var olduğu biçimi alması Kodama'nın çalışmaları sayesinde oldu.
Japon Mafyası Tüm egzotik aksesuarları bir kenara koyarsak, suçlunun küçük parmağını kesen sahte bir samuray onur kuralı, renkli dövmeler, kılıç eskrimli gösteriler vb. Japon mafyası birçok yönden Amerika'daki suç örgütlerine benzeyecektir. İtalya, Singapur, Güney Kore. Aynı klan yapısı, küçüğün yaşlıya aynı şekilde sorgusuz sualsiz itaati aynı karışıklık. Bununla birlikte farklılıklar da vardır. Diğer ülkelerde mafyanın faaliyetleri bir gizlilik perdesi ile çevriliyse, Japonya'da bu aslında yasaldır. Yakuza yetkililerden saklanmayı düşünmez. Aksine liderleri bazen kendi kendini terfi ettirmeye bile eğilimlidir. Televizyon belirli bir klandaki ciddi olaylar hakkında isteyerek raporlar hazırlar. Genellikle bu düğün ve cenaze gibi etkinliklere parlamenterler ve iş dünyasının etkili temsilcileri katılır. Klan karargâhı sadece polis tarafından değil, aynı zamanda nüfus tarafından da iyi bilinmektedir. Çoğu zaman Yakuza'ya ait evlerin cephelerinde bu gangster derneğinin amblemleri güçlendirilir.
Yakın Tarihte Yakuza Japon toplumunun on dokuzuncu yüzyılın sonlarında hızlıca sanayileşme sürecine girmesi Yakuza'ya oldukça büyük bir etkide bulunmuştur. Sektörlerin gelişmesi, ülkenin tarımcı kişiliğinin eskisine nazaran arka planda kalması ile Yakuza inşaat sektörü üzerindeki gücü büyük oranda artış yaşamış, tefecilik, kumar, fuhuş, uyuşturucu ve silah sektörlerinde azalma yaşamıştır. Yakuza devlet ile ilişkisini yakın tutmuş, hükümeti beslediği de görülmüştür. Yeri geldiğinde polis için istihbarat toplamış, politikacılar ile samimi ilişkiler kurmuştur fakat, mafya karşıtı kanuni düzenlemeler ile bu ilişkilerde düşüşler olmuştur.
Rehber
Birinin Aileye Dahil Edilişi Birinin aileye katılması uygun görüldüğünde, "
Sakazuki" olarak adlandırılan seromoni düzenlenir. Kobun'a, Oyabun tarafından sake uzatılırsa, aileye kabul edilmiş demektir. Sakelerinden bir yudum alır, birbirleri ile değişir ve tekrar yudumlarlar. Oyabun tarafından aileye dahil edildiğinizde gerçek aileniz ile bağınızı koparmanız, Yakuza'yı tamamen aileniz olarak görmeniz gerekmektedir.
Ceza Yöntemleri Yubitsume, eski zamanlarda sıklıkla yapılan, modern çağda oldukça nadir görülen bir ceza yöntemidir. Birisi sadece özür dilemenin yetmediği bir hata yaptığında, bir sehpa/masanın üstüne beyaz bir bez parçası koyulur. Seçilen elin serçe parmağının boğumunu ip ile sıkıca sarılır, kesmeye hazır hale getirilir. Keskin bir bıçak ile (eskiden
hamidashi,
aikuchi veya
tanto ile yapılmaktaydı) kesilir, beyaz bez parçası ile sarılır ve Oyabun'a hediye anlamında götürülür. Oyabun kesilen parmak boğumunu kabul ettiğinde ise hata yapan kişiyi affetiği anlamına gelir. Bu cezanın bir diğer anlamı ise, tek başına/kafasına göre davrandığında ne kadar savunmasız olduğundur. Silahların değil, katanaların, nodachilerin konuştuğu dönemde sık sık kullanılan, kişinin kılıcını düzgün kullanmasını oldukça engelleyen bir yöntemdi. Şu an pek kullanılmayan, çoğu oyuncunun halen daha kullanıldığını düşünerek hata yaptığı bir cezalandırma şeklidir.
Japon Selamı Japonlar genelde selamlaşmak için "
Ojigi" (eğilerek yapılan Japon selamı) yaparlar. Ojigi dünyaca ünlü ve selam verirken, teşekkür ederken, ayrılırken veya özür dilerken kullanıldığından oldukça kullanışlıdır. Ojigi'de hafif bir baş eğmesinden, tüm vücudu 90 derece eğmeye varan değişik teknikler vardır. Eğer selamlaşma tatami üzerinde yapılıyorsa Ojigi'den önce diz çökülür ve öyle yapılır. Esas olarak karşınızdaki sizden daha üst biri ise daha içten ve uzun yapılır. Buna rağmen, Japonlar yabancılardan uygun selam kuralları beklemediğinden dolayı hafif bir baş eğmek şeklinde selamlamanız yeterli olacaktır. Bu baş eğerek selamlama beceriksizce yapılan bir ojigi girişimi ile karşılaştırıldığında daha yerinde olur. Japonlar arasında el sıkışarak selamlaşmak çok nadir görülür, fakat yabancılar için Japonların el sıkmaları (oldukça acemice olsa da) normal bir olaydır.
Hitap Ekleri -San eki Kullanımına örnek verecek olursak, Maseo-san olarak kullanılabilir. Bu ek, cinsiyet ayrımı olmaksızın mesafeli olduğumuz herkes için kullanılabilir. Bununla birlikte saygılı ve resmi bir hitap şeklidir.
-Sama eki Sama ekinin -san ekinden kullanım şekli olarak bir farkı yoktur. Yine ismin sonuna eklenerek kullanılır. Ancak -sama eki, daha çok karşınızdaki kişiyi yücelten, saygınızı gösteren ve uzak bir mesafe koyan hitap şeklidir.
-Chan eki Sevimli bir anlam taşır, genelde çocuklar ve hayvanlar için kullanılır. Bizdeki -cik eki ile aynı sayılabilir.
-Kun eki San ekinden daha az resmi ve samimi bir ektir. Genellikle genç erkekler için kullanılan ektir.