Kırık bir hayat..
Karakterin ana hikayesi :
Reza Kardashian, İsrail’de doğmuş, savaşın ortasında büyümüş bir adamdı. Evini, ailesini, geçmişini bir gecede kaybetmişti. Hayatta kalmak için tek şansı kaçmaktı. Ucuz bir tek yön biletiyle Amerika’ya ayak bastığında cebinde sadece birkaç dolar ve dilini bilmediği bir dünyanın içinde bir başınaydı.
New York’un kalabalık sokaklarında kaybolmuş bir şekilde dolanırken, karnını doyurmak için her işe razıydı. Bulaşıkçılık, çöpleri taşımak, duvar boyamak, sokakta broşür dağıtmak… Kime rastlasa aynı cümleleri tekrarlıyordu:
"I work. Anything. Please, I do all. You give job? I clean, I fix, I cook."
İngilizcesi berbattı ama azmi demir gibiydi.
Ancak bu yabancı şehir ona yalnızca ekmek değil, acı da sundu. Bir gece, “easy money” vaat eden bir grup kadının peşinden bir binaya götürüldü. Orada, daha sonra "Pigpen Davası" olarak duyulacak bir olayın kurbanı oldu. Kadınlar tarafından toplu şekilde tacize ve tecavüze uğradı. Ne yaşadığını anlayamadan kendini dışarı atabildi.
Polise gitti. Kırık dökük İngilizcesiyle yaşadıklarını anlatmaya çalıştı, ama kimse ciddiye almadı. “Crazy immigrant,” deyip geçtiler. Reza ise sustu. İçine gömdü her şeyi.
Artık geceleri daha az uyuyor, sokak lambalarının altında battaniyesine sarılıp kabuslarla boğuşuyordu. Ama her sabah yeniden ayağa kalkıyor, umudunu kaybetmemiş bir adam gibi tekrar sokaklara çıkıyordu.
“Maybe today is better day,” diye fısıldıyordu kendine. Çünkü Reza Kardashian, sadece hayatta kalmaya değil, bir gün gerçekten yaşamaya da inanıyordu.