| (https://i.hizliresim.com/n2zjfzt.jpg) | Mike'ın olayı: Mike Carrington 19 Kasım 2005'te New York'ta dünyaya geldi. Kir, pas ve kanın çokça görüldüğü bir mahallede yaşıyordu. Mike, Annesinin oğluydu. Ona epey düşkündü. Hayatının baharında henüz çocukken pis kaldırım taşlarında oyun oynadığı kız arkadaşıyla birlikte 2 yerinden bıçaklandı. Hastaneye kaldırılan Mike'ın durumu aldığı bıçak darbelerinden dolayı hiç iyi değildi. Bir müddet burada kalacaktı. İntikam duygusuyla o yaşlarda tanışmıştı, Mike. Kin, nefret ve kaosun hayatının bir parçası haline geleceğini bilmeden tanıştı üstelik. Hastaneden kurtulan Mike'ın çocukluk arkadaşı ise o hastaneden çıkamadı. Mike, ilerleyen yıllarda bir çok eyalette faaliyet gösteren bir çetenin içinde torbacı olarak karanlığa olan ilk adımını attı. İlerleyen yaşlarda da bu böyle devam etti, o karanlığın içinde siyah incisi gözleri kadar kararmaya da istikrarlı gibiydi sanki. Birler, ikinciyi; ikinciler üçüncüyü ve üçüncüler de dördüncüyü getirecekti. Öyle de oldu. Mike, henüz torbacıyken kendi halinde yaptığı sayısız skorla parlamaya devam ediyordu, yani kararıyor. Çete üyelerinin arasında koleksiyondan bir parça haline gelmişti. Taa ki parçalanacağı güne kadar. Mike Carrington torbacılıktan, gasptan ve yağmaladığı dükkanlardan kazandığı parayla Annesine altın süslü mücevherli bir kolye aldı. Aynı günün gecesi onu evinden aldılar. "Varoşun batağında yaşıyorsan evine girip çıkan böceği bile takip etmeli, misafirliğe gelen komşunu seçmelisin. Yoksa hırsızlık kaçınılmazdır." Hâl böyleyken elden ne gelirdi ki? Anneciğiyle birlikte kaderine razı oldu, bu durumun peşine düşmediler. Babası Tremaine hastaydı, bu yüzden sorumlulukları genç yaşta oldukça fazlalaştı. Mike, tüm bu yaptığı pis işlerin içine bir de hırsızlığı ekledi, New Yorkta bu şeyi yapmak onun için çok kolaydı, ya da onun için öyleydi. Bir grup takımlar halinde gözlerine kestirdikleri eve arkadaşlarıyla birlikte giriyordu, çalıp çırpıp ayrılıyorlardı. Aralarında anlaşmazlıklar oldu. Gençler Mike ile ters düştüler. Mike'ı hırsızlık için girdiği evde polisler gelince arabaya binmesini beklemeden öylece bırakıp gittiler. 1 yıl hapis yattı. Çıktıktan sonra kazık yediği gençlerden ikisini automatic sig sauer marka tabancasıyla öldürdü. Tüm vücudunu dövmelerle kapladı, resmen bir kaplan gibi gözüküyordu artık, Mike. Mor göz altları ve yarık kaşı saçma bir şekilde kızların ilgisini çekiyordu. O da gününü gün ediyor, keyfine bakıyordu. Cinsel hayatı on sekizinden sonra bir hayli hareketlendi. Herkes bira içiyordu, o şampanya patlatıyordu. Herkes esrar içiyordu, o kristal ile boyutlar arası geçiş yapıyordu. Bağımlının teki olup çıkmıştı. Aktif cinsel hayatı yüzünden madde bağımlılığı sağlık sorunlarını de beraberinde getirdi tabii. Umursamadı, umursayamazdı da zaten. Kurduğu hayalleri de aynı içtiği esrarın dumanı gibiydi, sadece onu zehirliyor ve uçup gidiyordu. Çocukluğunda onu 2 yerinden bıçaklayan adamları yıllarca arasa da bir iz bulamamıştı ama gece kulübünde tanıştığı bir çete üyesini tanışıp kaynaştı ve ilerleyen zamanlarda onun tüm bunların sebebi olan olayın kahramanı olduğunu anladı. Kafasını dağıtmak için çağırdığı adamı vuramadan gözleri karardı. (...) |
biz kime ne olduysa bilerek yaptıksaygısızım yanaşmayın
parti patlar hep zencilerdenalles gut çakkala şut