| CHAPTER 1: THIS IS SANTE WALTER; Walter, 9 Eylül 2000 tarihinde Milano City'de dünyaya gelmiştir. Yeni doğduğu zamanlar da Milano'da mafya tarzı işler zamanla ve hızla artış gösteriyordu. Şehrin karanlık yüzüne geçtiğiniz de herkes birbirleriyle ticaret yapma girişiminde bulunuyordu. Sante, bu dönemlerde küçük olduğu için katılım gösteremiyordu. Katılım gösterebilen birisi vardı; Leo Walter, Leo, Sante'nin babasıydı. Şehrin karanlık yüzüne Sante doğduğunda bulaşmayı düşünüyordu ancak bulaşmamıştı. 2003 yılına kadar sabır etmeyi ve iradesine sahip çıkmayı başarmıştı. Bir süreye kadar idare edebildi tabii çünkü maddi durumlar el vermiyordu. Bir adım attı, iki adım attı... Takvimler 2005'i gösterirken Leo karanlık dünyaya giriş yapmıştı ve ailesinden kopmuştu. O sırada Walter'in annesi, Elena Walter... FAMILY TABLE
Elena, Leonardo'nun yokluğunda idare etmeye çalışmıştı. Bir yere kadar idare edebildi, 2010'a kadar. Sante, babasının yolundan gitmeyi hedefleyen bir çocuktu. Tam 10 yaşındayken, ergenlik çağındayken Milano'da bir takım işlere bulaşmayı denedi. Kendi çapında hırsızlıklar yaptı, insanları dolandırdı. Üç tane dosyası vardı 10 yaşındayken. Yıllar boyunca hırsızlıklar yaptı ve para kazandı. Parası ile annesine ve kendisine bakmayı planlıyordu lakin öyle olmadı. 10 yıl boyunca işlerine devam etti. Takvimler artık 2022'yi gösteriyordu, Sante Walter 2022 yılı Ağustos ayında hapishaneye girmişti. Tam yirmi iki dosyasının yirmi biri kapalıyken yirmi ikinci dosyadan içeri girdi. Bir yıl boyunca hapiste kaldı. Hapishanedeyken annesi vefat etmişti bir trafik kazasında. Tarih artık Ağustos 2023 olmuştu. Hapishaneden çıktı, yorulmuştu... Sakin bir kasabaya taşınmak istedi, kafasının rahat olmasını istiyordu artık... İtalya'nın sakin bir kasabasına taşındı, orada bir yıl boyunca devam etti. Kasaba'da tanınan biriydi ve yaşamını normal bir şekilde sürdürüyordu. Kasabanın yerlilerinden olan Armando ile tanıştı. Daha sonra Frances ile tanıştılar. Üçü birlikte oldu, üçü de atılgan karakterlere sahipti. Birlikte planlar yaptılar, hepsi hırsızlığa ve suç işlemeye yönelik insanlardı. Devam ettiler, devam ettiler ve devam ettiler. Tarihler 2024'ü gösteriyordu, Sante arkadaşlarına Vice'a taşınma fikrini ve orada suç işlemeye devam edecekleri fikrini sundu. Arkadaşları bunu kabul etti ve Vice'a taşındılar. Vice'da bir süre takıldılar. Bir gün, o gün Sante ve Armando için dünyanın sonu gibiydi. Çünkü arkadaşları Frances'den artık haber alınamıyordu, muhtemelen ölmüştü. Bir kaç ay sonra ölüm haberini aldılar, büyük bir kişiyle savaşa girmiş ve vurulmuştu Frances. Artık hayatlarına onsuz devam etmeleri gerekiyordu. Sante Walter artık kendi suç örgütünü kurmayı planlıyor, kendine bir yer belirleyip orayı sahiplenmeyi düşünüyordu. Gerçekten yapabilecek miydi? (https://i.hizliresim.com/tb5zvva.jpg) CHAPTER 2: NEW LIFE, NEW ORGANIZATION; Vice'da suç örgütünü kurmayı planlayan Sante, yanına Armando'yu alarak kurma planlarını gerçekleştirecekti. Bu örgüt, yeni bir örgüt olacak ve şehre damga vuracak bir örgüt, tanınan bir örgüt olacaktı... Yanına aldığı en yakın dostu Armando, Sante'in en güvenilir müttefikiydi. Armando, Sante’in suç geçmişinden haberdardı ve bu tehlikeli yolculuk için hazırdı. kıyı kasabada, başta küçük ölçekli işlerle başlamayı planlasalar da, Sante'in aklında başından çok daha büyük bir plan vardı. Bu, sıradan bir örgüt kurma değil, adını duyuracak, şehri etkileyecek ve korku salacak bir yapılanma olmalıydı. Örgütlerinin temel ilkesi, güç ve korkuyu yaymak olacaktı. Para kazanmanın yanı sıra, şehirdeki insanlar üzerindeki etkilerini de artıracaklardı. Bu organizasyon, sadece hırsızlık ve soygunlardan değil, aynı zamanda siyasetin ve iş dünyasının karanlık taraflarından da faydalanacaktı. Sante, “Yalnızca suç işlemekle yetinmeyeceğiz. Şehirdeki her sektörü kontrol edecek, her önemli figürü manipüle edeceğiz” diyerek Armando’ya bir plan sundu. Devam ettiler; Sante, büyük bir huzursuzlukla düşüncelerine dalmıştı. Kıyı kasaba, başlangıç için mükemmel bir yerdi. Herkesin gözünden uzak, fakat şehre birkaç adım mesafedeydi. Küçük işlerle başlayacaklardı, ama bu sadece bir perdeydi. Sante’in gözü daha büyüktü. Şehirdeki her sektörü kontrol etmek, her birini parmaklarının ucunda tutmak istiyordu. Armando, bu karanlık yolculuğa başlamak için hazırdı. Kendisini, Sante'nin yanında asla yalnız hissetmemişti. Ama bu yolculuk, bildikleri her şeyi zorlayacak, test edecekti. İlk başta, düşük profilli soygunlar ve uyuşturucu ticaretiyle kasabanın köşe bucaklarında yavaşça etkilerini yayacaklardı. Ama Sante’in aklındaki şey çok daha büyüktü. Şehri fethetmek, iş dünyasının en güçlü isimlerini ve politikanın karanlık köşelerini kontrol etmek… Sante, geceyi fırsat bilip bir toplantı yapmayı planladı. Armando ile, kasabanın eski bir depo binasında buluşacaklardı. Burası, dışarıdan bakıldığında terkedilmiş gibi görünse de, içerisi Sante’in organizasyonunun ilk temellerinin atılacağı yerdi. Buluşacakları gece geldi, Sante deponun önünde Armando ile buluştu ve plan yapmaya başladılar. (https://i.hizliresim.com/f2rpfjf.jpg) -Walter: "Her şey için mükemmel bir başlangıç. Ama aklımda olan çok daha büyük bir plan var, Armando. Şehirdeki her sektörü kontrol etmeliyiz. Para kazanmanın ötesine geçmemiz gerek." -Armando: "Senin her zaman büyük düşünmeni biliyorum, Sante. Ama bu işin bedeli büyük olur. Bizim peşimizden gelecekler, buradaki her adımımızı izleyecekler." -Walter: "Bunu biliyorum. Ama korku, gücün temelidir. Şehre adımızı duyuracağız. Sadece suç değil, iş dünyasında da biz olacağız. Kimse bizimle oynayamayacak." -Armando: "Ama dikkatli olmalıyız. Bir çok güçlü insan var, seni yok etmeye çalışanlar da var." -Walter: "Onları ya bizimle olmalı, ya da yok olmalı. Hiçbir yol orta değil. Ve biz en güçlü olacağız, Armando. Yavaşça, ama emin adımlarla her şeyi kontrol edeceğiz.” diyerek konuşmalarına devam ettiler ve planı kurguladılar. CHAPTER 3: FRANCES WALTER. Sante ve Armando iş üzerindeydiler, Red County'de ufak çaplı bir soygun yaparak polislerin gözünde şöhret kazanmaya çalışıyorlardı. İşi bitirdiler, sağ bir şekilde bölgeye geri geldiler. O da kim? Evlerinin önünde bir adam vardı, farkettiler. Önce uzaktan ne yaptığını izlediler, daha sonra adamın yanına gittiler. Tanımıyorlardı, yanına gidip hızlıca etkisiz hale getirdiler. Apar topar eve aldılar. Etkisiz haldeki adamı eve attılar ve kapıyı kilitlediler. Bir süre sonra adam kendine gelmeye başladı. Yüzü kan içindeydi, Konuşmakta güçlük çekiyordu lakin kekeleyerek; "Sante Walter'i arıyorum." dedi. Sante, kendini hemen ortaya attı ve adamın boğazına yapıştı. Her şeyi öğrenmek istiyordu. Armando, Sante'yi geri çekerek adamı konuşturmaya başladı. Hırpaladıkları kişi Leo Walter'in ismini sayıklıyordu, Sante donup kalmıştı orada. "Leo Walter'in öz oğlunun sen olduğunu biliyorum Sante." diyerek sözlerine devam etti. İlk önce babasının alacaklısı, düşmanı olduğunu düşündü. Babasını on yıldan uzun süredir görmüyordu, ne yaşadığını ne olduğunu bilmiyordu. Frances'i sorguladı, ismini ve soy ismini öğrendi; "Üvey babamdı, annemle evlenmişlerdi. Elena Walter'in ölüm haberini almış ve benim annemle birlikte oldu." diyerek devam etti. Sante, duydukları karşısında şaşkın şaşkın gözlerini bir Frances'e bir Armando'ya döndürüyordu. Uzun zaman sonra babasının yaşadığını ve bir üvey kardeşi olduğunu öğrenmesi onu her bakımdan arada bırakmıştı. Aslında babasının Sante'nin neler yaptığından yani her şeyden haberi vardı, başından beri biliyordu her şeyi. Frances'i kabullendi lakin ona fazla güvenmiyordu Sante ve Armando. Aynı kandan değillerdi, gerçek kardeşi değildi. Onu tanımıyordu bile, güvenmek istemiyordu. Hiç bir şeyini açıklamadı. Onu sadece yanlarına alıyorlardı, güven testleri yapıyorlardı. Sonunda tam olmasa bile ona biraz güveniyorlardı. (...) CHAPTER 4: ÜVEY KARDEŞ Frances, eve alındığı günden beri Sante ve Armando'nun dikkatli gözleri altındaydı. Her hareketi, her kelimesi, her bakışı sorgulanıyordu. İlk başta garipti, aslında hala garipti. Bir yabancıydı, ama bir şekilde Sante'nin de, Armando'nun da içinde bir şeyler uyandırıyordu. O kadar yabancı olmasına rağmen, bir bağ vardı. O bağ, Sante'nin babasının uzun yıllar önce hayatından çıkmış, ama yine de karanlık geçmişine tanıklık eden o adamla bağlantısını düşündürdü. Sante, babası Leo Walter hakkında duyduklarıyla kafasında bir dizi soru işaretiyle dolmuştu. Babası, yıllardır bir şekilde varlığını sürdürmüş, bir şekilde bütün bu olan bitenleri gözden geçirmişti. Yine de Sante, içindeki öfkeyi ve hayal kırıklığını bir türlü susturamıyordu. Leo Walter'i, o adamı görmek, ona hesap sormak istiyordu. Ama öncelikle Frances'ten bir şeyler öğrenmesi gerekiyordu. Frances'in geçmişi hakkında öğrendiği her şey, ona bir tür yabancı bir bağın, karmaşık bir ailenin parçası olma hissi veriyordu. O, annesinin ölümünden sonra hayatta kalan tek varis olan, ama bir şekilde öksüz bırakılmış, acı içinde büyümüş bir adamdı. Ve şimdi, karşısında Sante'nin izlediği ve güvendiği bir yabancı vardı. Yine de, Frances'i korumak zorunda hissetti. Çünkü bir şekilde o da, geçmişin gölgelerinde kaybolmuştu. Bir akşam, Armando ile Frances eve dönerken, Sante bir karar almıştı. Evin önüne geldiler, eve girdiler. Sante, belindeki tabancasını çıkartıp sürgüsünü çekti. Elinde silah ile Frances'in odasına girdiler. --- "Konuşalım," dedi Sante, sesi soğuk ve sertti. Frances, şaşkın bir şekilde baktı, ama gözlerinde bir korku da vardı. Sante'nin niyetini hemen anladı. "Sante, neler oluyor?" diye sordu Frances, elini hafifçe telaşla cebine atarken. Sante, ona doğru adım attı, ama gözlerinde bir sertlik vardı. "Bunu biz bilmek zorundayız, Frances. Sen kimsin? Gerçekten kimsin?" Frances, boğazındaki gerginliği hissetti. Onu her zaman yargılamışlardı, her şeyin ucunda bir şüphe vardı. Ama Sante’nin sözleri, onu aniden savunmasız hissettirmişti. Cevap vermek zorlaştı. "Ben... Ben sadece bir adamım, Sante. Gerçekten bir şeyleri değiştiremem. Ama sana gerçekleri anlatmak istiyorum." -- Sante, Frances'in gözlerine derinlemesine baktı. "O gerçekler ne? Hadi, her şeyi anlat. Bir daha başka bir şey duymayacağım." Sözleri soğuk, ama bir noktada anlayışsız değildi. İçinde bir yerlerde, Frances’in söylediklerinde bir şeyler bulma isteği vardı. Frances derin bir nefes aldı, ardından gözlerini Sante’ye çevirdi. "Babam... Babam hakkında her şeyi biliyordum. Ama annem öldüğünde, ondan uzak kaldım. Seni tanımıyordum, Sante. Ama artık anlamaya başlıyorum. Leo Walter’in her şeyi gizlemesi, bana hep yanlış geldi. Annemle yaşadığım zamanlarda çok şey gördüm, ama seni düşündüğümde, her şeyin üstünü kapatmak zorunda kaldım." Sante bir süre sessiz kaldı. O adamla, babasıyla ilgili düşünceler birbirine karıştı. "Frances, babam hakkında söylediklerin doğru mu? Yani, o gerçekten her şeyi biliyor muydu?" Frances, gözlerini kaçırarak yanıtladı. "Evet, Sante. Her şeyin farkındaydılar. Ama her ikisi de farklıydı. Annenin ölümünden sonra, baban her şeyi saklamayı tercih etti. Ve o da... Kendini çok güçlü hissetti, her şeyin kontrolünü elinde tutuyordu." Bir an, Sante sessiz kaldı. Birçok sorunun cevabını aldı ama her şey yine de bulanıktı. İçinde bir güven eksikliği vardı. Frances'i bir kardeş olarak kabul etmeye başladığı andan itibaren, ona dair duygular da giderek daha karmaşık hale geliyordu. Gerçekten bir kardeş miydi? Yoksa sadece bir yabancı, geçmişin hüsranlarından kalan bir iz mi? "Frances, sana güveniyorum," dedi sonunda Sante, fakat kelimeleri zorlayarak sarf ediyordu. "Ama her şeyin bir sınırı var. Ve sana tam olarak güvenmeye hazır değilim." Frances, başını sallayarak, Sante'nin sözlerine bir şekilde katıldığını hissetti. "Benim de... Bu kadar zor olacağını düşünmemiştim, ama seni anlıyorum. Ve seni anlamaya çalışacağım, Sante." Bu sözlerin ardından, bir süre sessiz kaldılar. Ama bir şey değişmişti. İki yabancı, bir şekilde aynı kanı taşıyan ama farklı dünyalardan gelen iki kişi, ortak bir noktada buluşmuştu. Her şey daha karmaşık hale gelmişti. Ama artık, sadece geçmişin hayaletlerinin değil, aynı zamanda bu karmaşık ilişkinin de bir parçasıydılar. GÜNÜMÜZ Artık üçlü birlikte olmuştu, üç kardeş gibiydiler. Günler geçtikçe, Sante, Armando ve Frances birbirlerine olan bağlarını iyice pekiştirmişti; artık üçü de sadece iş ortakları değil, kardeş gibiydiler. Her biri geçmişinin yüklerinden arınmış, birbirine güvenerek yol alıyordu. Sante'nin liderliğinde, şehri kontrol etme savaşı iyice kızışmıştı, ancak bu sefer yalnız değildi; Frances ve Armando, ona her adımda destek oluyorlardı. Birbirlerini tamamlıyor, zayıf yönlerini güçlendiriyor, hiç beklemedikleri bir şekilde gerçek bir aile oluyorlardı. (https://i.hizliresim.com/2h5tqyt.jpg) BAŞLIYORUZ; 417 HATTI SUNAR... |
SANTE BABAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA
vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay vay başarılar
BAŞARILAR DOSTLAR
Bol şans Sante'cim.