Vice Roleplay

Diğer => Genel Sohbet => Konuyu başlatan: Kursnbest - 07.03.2024 12:52

Başlık: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Kursnbest - 07.03.2024 12:52
İnanmıyorsanız bu videoyu şiddetle izlemenizi öneririm:


Konu hakkındaki düşüncelerinizi bu başlık altında tartışabilirsiniz.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Kvaratskhelia - 08.03.2024 11:44
inanmiyorum
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: RostReiNn - 08.03.2024 16:18
İnanıyorum.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: akaSyndicate - 10.03.2024 02:23
İnanmıyorum.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: FeakGl0bal - 10.03.2024 02:24
İnanmıyorum.
nasıl yani
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Aytuk - 10.03.2024 03:03
İnanmıyorum.

derken?
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Derenge - 17.03.2024 13:25
Ölümden sonra bir yaşam olduğuna inanmıyorum, aynı doğmadan önceki sahne neyse ölümden sonrası da o diye düşünüyorum, şahsi fikrimdir. Linçlemeyin.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: ardaflixs - 17.03.2024 13:36
ölümden sonra bir yaşam vardır bence, her şey bura ile kısıtlı olamaz.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Dizzy Ama Ya - 17.03.2024 14:35
Bence, ölümden sonra bir yaşam var. Ama cehennem cennet konusunda emin değilim...
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: karizmatik devrimci - 17.03.2024 14:43
yarınlar yokmuş gibi, gamsız yaşıyorum. inanç vesaire gibi konuları düşünmüyorum. kafaya takmıyorum
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: fittirdim - 17.03.2024 15:13
yarınlar yokmuş gibi, gamsız yaşıyorum. inanç vesaire gibi konuları düşünmüyorum. kafaya takmıyorum
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Acero - 24.06.2024 07:47
Tengricilikte Ölümden Sonrası;
Cennet ve Cehennem inancı yoktur kişi yaptığı veyahut yapmadığı şeyler için cezalandırılmaz ve ödüllendirilmez. Kişi öldükten sonra uçmağa yükselir yani Tengri'ye geri döner.

Tengrizm'de Kamlar (Şamanlar) söyler ki; İstediğin bir dinin ya da inancın ibadetini yap ama yeter ki Tengri'nin (Tanrı'nın) var olduğunu bil cümlesini söylemişlerdir.

(Tengri ayağı .. ayağı esprisi yapmayın lütfen)
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: ege the b3st - 24.06.2024 08:38
yok
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: trust no one - 24.06.2024 09:59
dünyaya gelmeden önce nasıl hiç bir şeyi hatırlamıyosak sonrasında da öyle olur düşüncesine katılmamakla beraber ölümden sonra ahiret hayatına inanıyorum, bu kadar düzenin içinde bir yaratıcının olmadığına inanmayanları da anlamıyorum
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: tcudd - 25.06.2024 18:53
İnanıyorum.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: beratdev - 25.06.2024 21:38
Var ya da yok dememiz mümkün değil. Doğmadan önce var olduğumuz için konuşamayacağımız gibi, öldükten sonra da var olup olmadığımızı bilemeyiz. Çünkü sadece deneyimlediğimiz ve etkileşimde bulunduğumuz şeyleri anlayıp yorumlayabiliriz. Bu nedenle iyilik ve kötülüğün açık bir ceza veya ödülle sonuçlanacağına inanmıyorum. Eğer bir yaratıcı varsa, bize anlayabileceğimiz bir şekilde iletişim kurması gerekirdi. Bu sayede gerçeği kabul edebilir ve doğru ile yanlışı ayırt edebilirdik, ancak bu mümkün olmadığı sürece ceza veya ödül kavramını konuşamayız.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Elif - 26.06.2024 00:12
İnanıyorum ben. Dünyadaki her şeyin subjektif anlamlandırmalarla algılandığını düşündüğüm için bizleri de anlamamız için anlamlandırmayı veren bir çerçeve olmalı. Objektif durumlar da belirli subjektif kabuller içerisinde oluşturan anlamlandırmalar olduğu için bu anlayış içerisinde bir dünya üretmişiz. Yoksa her şey kaos içerisinde olur ve amaçsız prensipsiz yaşayan insanlar olurduk. Ki böyle olan insanlar da var.

Bir şeyi bilip bilememekle inanmak arasında çok fark var. Bilip bilemediğimiz düşündüğümüz şeyler içerisinde de çok fazla inanç ve ön kabullü şeyler var. O yüzden bir şeyi tam olarak bilmek de pek mümkün değil. Sadece tercih ediyoruz ve tutarlı kabul ederek ona göre yaşamayı seçiyoruz. Bu dünyayı en ayırıcı kılan şeyler tercihler. Akıl veya hisler değil. Hepsi değişiyor ve mutlak muhakemeyi veremiyor.


Bir de kutsal kitaplarda yazan bilgiler içerisinde lineer tarihe çok fazla ters ve mucizevi görülebilecek olağanüstü sonradan olan olayları haber edebilecek bilgiler var. Bunlar sadece ayın bölünmesi gibi olaylar değil. Örnek vereyim. Kuran'da Rumların dünyanın en  alçak yerinde yenildiği ayeti var. Kastedilen yerde Lut Gölü. Diğer adıyla Ölü deniz. Dileyen dünyanın en alçak yerine bakabilir. 600 lü yıllarda dünyanın en alçak yerinin bilinmesi lineer bilime göre pek açıklanabilecek bir olgu değil. Dünyanın her yeri bile şu anki tarihi kaynaklara göre coğrafi keşifler falan 1400 lerin sonuyla başlıyor. Her yeri keşfetmeyen bir dünya nasıl oluyor da en aşağı yeri bilebiliyor. Bunun gibi daha nice karmaşık ve üzerine yorum yapsan da netleştiremeyecek örnekler var.

Nitekim Kutsal kitaplar hala günümüzde en eski atıf verilen kaynaklardır. Bilim literatüründe de kullanılıyor. Çoğu ikincil veriye daha fazla saygı duyan bir topluluk haline geldi dünya daha modern kelimelerle ve farklı bir üslupta yazıyor diye. Yoksa gözlem, tecrübe ve yaşantılardan görülenler o kadar önemsiz değildi. O yüzden çok karışık. Algılandırmaların çoğu birçok farklı açıdan değerlenebiliyor. Günün sonunda yine inandığınız yerde debeleniyorsunuz. O yüzden inanmak güzel bir şey bence, bir de gerçekten güzel şeylere inandığınızı düşünüyorsanız.  :manifdog (Bu asla bilincin kapanacağı anlamına gelmesin.)  :-X
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Mehmetcaglarcan - 26.06.2024 13:42
yarınlar yokmuş gibi, gamsız yaşıyorum. inanç vesaire gibi konuları düşünmüyorum. kafaya takmıyorum
aynı şekil.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Mamma li Turchi - 04.07.2024 19:17
Elhamdülillah.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: efe ist baba - 12.07.2024 14:01
Cennet, cehenneme inanıyorum. Bu yaşam var demek oluyor mu? Bilmiyorum.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: lastgunmobster - 13.07.2024 11:22
herhangi bir tanrinin her seyi ongorebildigi(gecmisin kararlari ve gelecegin kararlari) ortamda cennet ve cehennemin var oldugunu veya bir sonraki hayatin oldugunu dusunmuyorum. insanligin kendisini buyuk gormesinin sonucu oldugunu dusunuyorum. bi kopek bi kedi veya herhangi bir hayvan neyse biz de o hayvanlardaniz ve yasam suremiz var. var olduk ve yok olacagiz.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Falacer - 14.07.2024 22:18
İnanmıyorum.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: sXe - 29.07.2024 17:53
İnanıyorum ben. Dünyadaki her şeyin subjektif anlamlandırmalarla algılandığını düşündüğüm için bizleri de anlamamız için anlamlandırmayı veren bir çerçeve olmalı. Objektif durumlar da belirli subjektif kabuller içerisinde oluşturan anlamlandırmalar olduğu için bu anlayış içerisinde bir dünya üretmişiz. Yoksa her şey kaos içerisinde olur ve amaçsız prensipsiz yaşayan insanlar olurduk. Ki böyle olan insanlar da var.

Bir şeyi bilip bilememekle inanmak arasında çok fark var. Bilip bilemediğimiz düşündüğümüz şeyler içerisinde de çok fazla inanç ve ön kabullü şeyler var. O yüzden bir şeyi tam olarak bilmek de pek mümkün değil. Sadece tercih ediyoruz ve tutarlı kabul ederek ona göre yaşamayı seçiyoruz. Bu dünyayı en ayırıcı kılan şeyler tercihler. Akıl veya hisler değil. Hepsi değişiyor ve mutlak muhakemeyi veremiyor.


Bir de kutsal kitaplarda yazan bilgiler içerisinde lineer tarihe çok fazla ters ve mucizevi görülebilecek olağanüstü sonradan olan olayları haber edebilecek bilgiler var. Bunlar sadece ayın bölünmesi gibi olaylar değil. Örnek vereyim. Kuran'da Rumların dünyanın en  alçak yerinde yenildiği ayeti var. Kastedilen yerde Lut Gölü. Diğer adıyla Ölü deniz. Dileyen dünyanın en alçak yerine bakabilir. 600 lü yıllarda dünyanın en alçak yerinin bilinmesi lineer bilime göre pek açıklanabilecek bir olgu değil. Dünyanın her yeri bile şu anki tarihi kaynaklara göre coğrafi keşifler falan 1400 lerin sonuyla başlıyor. Her yeri keşfetmeyen bir dünya nasıl oluyor da en aşağı yeri bilebiliyor. Bunun gibi daha nice karmaşık ve üzerine yorum yapsan da netleştiremeyecek örnekler var.

Nitekim Kutsal kitaplar hala günümüzde en eski atıf verilen kaynaklardır. Bilim literatüründe de kullanılıyor. Çoğu ikincil veriye daha fazla saygı duyan bir topluluk haline geldi dünya daha modern kelimelerle ve farklı bir üslupta yazıyor diye. Yoksa gözlem, tecrübe ve yaşantılardan görülenler o kadar önemsiz değildi. O yüzden çok karışık. Algılandırmaların çoğu birçok farklı açıdan değerlenebiliyor. Günün sonunda yine inandığınız yerde debeleniyorsunuz. O yüzden inanmak güzel bir şey bence, bir de gerçekten güzel şeylere inandığınızı düşünüyorsanız.  :manifdog (Bu asla bilincin kapanacağı anlamına gelmesin.)  :-X

Kanka sen her konuya uzun uzun yazacak elementler nerden buluyon çok ilginç çarsın.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Furkans2 - 08.09.2024 15:28
Belirsiz
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Elif - 08.09.2024 23:02
İnanıyorum ben. Dünyadaki her şeyin subjektif anlamlandırmalarla algılandığını düşündüğüm için bizleri de anlamamız için anlamlandırmayı veren bir çerçeve olmalı. Objektif durumlar da belirli subjektif kabuller içerisinde oluşturan anlamlandırmalar olduğu için bu anlayış içerisinde bir dünya üretmişiz. Yoksa her şey kaos içerisinde olur ve amaçsız prensipsiz yaşayan insanlar olurduk. Ki böyle olan insanlar da var.

Bir şeyi bilip bilememekle inanmak arasında çok fark var. Bilip bilemediğimiz düşündüğümüz şeyler içerisinde de çok fazla inanç ve ön kabullü şeyler var. O yüzden bir şeyi tam olarak bilmek de pek mümkün değil. Sadece tercih ediyoruz ve tutarlı kabul ederek ona göre yaşamayı seçiyoruz. Bu dünyayı en ayırıcı kılan şeyler tercihler. Akıl veya hisler değil. Hepsi değişiyor ve mutlak muhakemeyi veremiyor.


Bir de kutsal kitaplarda yazan bilgiler içerisinde lineer tarihe çok fazla ters ve mucizevi görülebilecek olağanüstü sonradan olan olayları haber edebilecek bilgiler var. Bunlar sadece ayın bölünmesi gibi olaylar değil. Örnek vereyim. Kuran'da Rumların dünyanın en  alçak yerinde yenildiği ayeti var. Kastedilen yerde Lut Gölü. Diğer adıyla Ölü deniz. Dileyen dünyanın en alçak yerine bakabilir. 600 lü yıllarda dünyanın en alçak yerinin bilinmesi lineer bilime göre pek açıklanabilecek bir olgu değil. Dünyanın her yeri bile şu anki tarihi kaynaklara göre coğrafi keşifler falan 1400 lerin sonuyla başlıyor. Her yeri keşfetmeyen bir dünya nasıl oluyor da en aşağı yeri bilebiliyor. Bunun gibi daha nice karmaşık ve üzerine yorum yapsan da netleştiremeyecek örnekler var.

Nitekim Kutsal kitaplar hala günümüzde en eski atıf verilen kaynaklardır. Bilim literatüründe de kullanılıyor. Çoğu ikincil veriye daha fazla saygı duyan bir topluluk haline geldi dünya daha modern kelimelerle ve farklı bir üslupta yazıyor diye. Yoksa gözlem, tecrübe ve yaşantılardan görülenler o kadar önemsiz değildi. O yüzden çok karışık. Algılandırmaların çoğu birçok farklı açıdan değerlenebiliyor. Günün sonunda yine inandığınız yerde debeleniyorsunuz. O yüzden inanmak güzel bir şey bence, bir de gerçekten güzel şeylere inandığınızı düşünüyorsanız.  :manifdog (Bu asla bilincin kapanacağı anlamına gelmesin.)  :-X

Kanka sen her konuya uzun uzun yazacak elementler nerden buluyon çok ilginç çarsın.

Selam. Sadece ilgi duyduğum konulara yazıyorum. Her konuya değil. O da her zaman değil. Okumanı ve araştırmanı tavsiye ederim. İyi bir entelektüel günde ortalama 100 sayfa falan okumalı veya okuyabilmeli zaten bana göre. Ayrıca bunlar uzun değil bence. Her gün aşağı yukarı bu yazım gibi birçok yazıyı incelerim. Okumayana da bir şey dediğim yok zaten ama dünya değişiyor, fikirler, yaşantılar... Öğrenmemiz gereken birçok şey var bence. Okumayan ve öğrenip bir şeyleri takip etmeyen insanlar ne yapar bilmem. Kimsenin özel ilgisine, zevkine ve uğraşısına da karışmam açıkçası.

İlginç gelen kısmı için şunu söyleyebilirim; podcast dinleyebilirsin, okumalar yapabilirsin. Hatta Harvard, Cambridge gibi üniversitelerde okutulan kimi dersleri bile dinlemek mümkün artık YouTube'dan falan. Bilmediğin alanlarda farklı araştırmalar yapabilirsin. Scholardan konuna özgü makale taratabilirsin. Bilgiye ulaşmak artık o kadar zor değil. Bir sürü nitelikli belgesel, kitap ve video gibi kaynaklar var. Sen de takip edersen pek çok konuda ilginç fikrin olabilir zamanla. Güzel oluyor bir de böylelikle hayat daha renkli daha mozaik hale geliyor. Tavsiyemdir...  :-X

İnanç konusu zaten çok genel bir konu olarak paylaşılıyor, herkesin illa bir fikri vardır.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Easthan - 09.09.2024 12:18
İnanıyorum ben. Dünyadaki her şeyin subjektif anlamlandırmalarla algılandığını düşündüğüm için bizleri de anlamamız için anlamlandırmayı veren bir çerçeve olmalı. Objektif durumlar da belirli subjektif kabuller içerisinde oluşturan anlamlandırmalar olduğu için bu anlayış içerisinde bir dünya üretmişiz. Yoksa her şey kaos içerisinde olur ve amaçsız prensipsiz yaşayan insanlar olurduk. Ki böyle olan insanlar da var.

Bir şeyi bilip bilememekle inanmak arasında çok fark var. Bilip bilemediğimiz düşündüğümüz şeyler içerisinde de çok fazla inanç ve ön kabullü şeyler var. O yüzden bir şeyi tam olarak bilmek de pek mümkün değil. Sadece tercih ediyoruz ve tutarlı kabul ederek ona göre yaşamayı seçiyoruz. Bu dünyayı en ayırıcı kılan şeyler tercihler. Akıl veya hisler değil. Hepsi değişiyor ve mutlak muhakemeyi veremiyor.


Bir de kutsal kitaplarda yazan bilgiler içerisinde lineer tarihe çok fazla ters ve mucizevi görülebilecek olağanüstü sonradan olan olayları haber edebilecek bilgiler var. Bunlar sadece ayın bölünmesi gibi olaylar değil. Örnek vereyim. Kuran'da Rumların dünyanın en  alçak yerinde yenildiği ayeti var. Kastedilen yerde Lut Gölü. Diğer adıyla Ölü deniz. Dileyen dünyanın en alçak yerine bakabilir. 600 lü yıllarda dünyanın en alçak yerinin bilinmesi lineer bilime göre pek açıklanabilecek bir olgu değil. Dünyanın her yeri bile şu anki tarihi kaynaklara göre coğrafi keşifler falan 1400 lerin sonuyla başlıyor. Her yeri keşfetmeyen bir dünya nasıl oluyor da en aşağı yeri bilebiliyor. Bunun gibi daha nice karmaşık ve üzerine yorum yapsan da netleştiremeyecek örnekler var.

Nitekim Kutsal kitaplar hala günümüzde en eski atıf verilen kaynaklardır. Bilim literatüründe de kullanılıyor. Çoğu ikincil veriye daha fazla saygı duyan bir topluluk haline geldi dünya daha modern kelimelerle ve farklı bir üslupta yazıyor diye. Yoksa gözlem, tecrübe ve yaşantılardan görülenler o kadar önemsiz değildi. O yüzden çok karışık. Algılandırmaların çoğu birçok farklı açıdan değerlenebiliyor. Günün sonunda yine inandığınız yerde debeleniyorsunuz. O yüzden inanmak güzel bir şey bence, bir de gerçekten güzel şeylere inandığınızı düşünüyorsanız.  :manifdog (Bu asla bilincin kapanacağı anlamına gelmesin.)  :-X


Çok çok doğru, katılıyorum. Kutsal kitaplardan okuduğum kadarıyla, günümüzde bilinmeyen ve ortaya çıkmamış birçok bilgi bulunmakta. Önceki düşünüşlerime göre bakacam olursam, o zamanlar araştırmaya ve yanlış dini seçerim korkusu ile boşlukta kalmaktan dolayı çekiniyor ve korkuyorum. Araştırmak ve doğruları bulmak cidden güzel birşey, çok fazla detay ve çok fazla bilinmeyen şey bulunuyor. Biraz tehlikeli sular diyebilirim, doğru teknikler ve doğru analizler ile ve de doğru kaynaklar dışında yapılan bir araştırma sizi kendi inancınız veya doğru olan inançtan çok kolay bir şekilde sapıtabilir.

Bir müslüman olarak neden Maji dinini araştırmayayım, neden frekanslar üzerine çalışmayayım ki dedim kendi kendime. Dünya zaten frekanslar üzerine kurulmamış mı? Herşey tezahür değil mi? Araştırdım, hak verdiğim ve vermediğim yerler oldu, boyut koruyucularına kadar araştırdım, garip ve uzun boylu varlıklar. (isteyen Astral Boyut koruyucuları olarak araştırabilir)
Herşey tezahür değil mi? Ankebut 64: “Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte GERÇEK HAYAT odur. Keşke bilselerdi!”

İşin aslı demem o ki, bir müslüman bir hristiyan veya bir ateist ya da hangi inanca mensupsanız araştırmaktan çekinmeyin ve kendi inandığınız inanca göre dünya sonrası yaşam vardır veya yoktur diyebilin, ben araştırdım ben bunun kesinlikle kanaatine vardım, ben inanıyorum diyebilin. Ama önerimdir ki dinsiz olmayın hiçbir şekilde, insanın gerçekten sırtını yaslayabileği bir Allah/Tanrı olması cidden gerekiyor. Yalnız kaldığınız zaman ona sırtınızı dayayıp dua etmek, ondan yardım dilemek gerçekten çok güzel birşey, boşlukta olmayın en azından.

Boşluk içinde güzel bir söz; Kişi yalnızca Tanrı ve putperestlik arasında seçim yapabilir. Başka olasılık yok.

[Simone Weil (2015). “İlk ve Son Defterler: Doğaüstü Bilgi”, s.138, Wipf ve Stock Publishers]

Al-i İmran Suresi, 73. ayet: "Ve sizin dininize uyanlardan başkasına inanıp güvenmeyin." De ki: "Şüphesiz doğru yol Allah'ın dosdoğru yoludur. Size verilenin bir benzeri birine (İslam peygamberine) veriliyor ya da Rabbinizin Katında onlar (Müslümanlar) size karşı deliller getiriyorlar, diye mi (bu telaşınız?)
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: post80s - 09.09.2024 13:27
Vardır bir şeyler, çok kasmamak lazım. Takıl gitsin.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Elif - 11.09.2024 00:12
İnanıyorum ben. Dünyadaki her şeyin subjektif anlamlandırmalarla algılandığını düşündüğüm için bizleri de anlamamız için anlamlandırmayı veren bir çerçeve olmalı. Objektif durumlar da belirli subjektif kabuller içerisinde oluşturan anlamlandırmalar olduğu için bu anlayış içerisinde bir dünya üretmişiz. Yoksa her şey kaos içerisinde olur ve amaçsız prensipsiz yaşayan insanlar olurduk. Ki böyle olan insanlar da var.

Bir şeyi bilip bilememekle inanmak arasında çok fark var. Bilip bilemediğimiz düşündüğümüz şeyler içerisinde de çok fazla inanç ve ön kabullü şeyler var. O yüzden bir şeyi tam olarak bilmek de pek mümkün değil. Sadece tercih ediyoruz ve tutarlı kabul ederek ona göre yaşamayı seçiyoruz. Bu dünyayı en ayırıcı kılan şeyler tercihler. Akıl veya hisler değil. Hepsi değişiyor ve mutlak muhakemeyi veremiyor.


Bir de kutsal kitaplarda yazan bilgiler içerisinde lineer tarihe çok fazla ters ve mucizevi görülebilecek olağanüstü sonradan olan olayları haber edebilecek bilgiler var. Bunlar sadece ayın bölünmesi gibi olaylar değil. Örnek vereyim. Kuran'da Rumların dünyanın en  alçak yerinde yenildiği ayeti var. Kastedilen yerde Lut Gölü. Diğer adıyla Ölü deniz. Dileyen dünyanın en alçak yerine bakabilir. 600 lü yıllarda dünyanın en alçak yerinin bilinmesi lineer bilime göre pek açıklanabilecek bir olgu değil. Dünyanın her yeri bile şu anki tarihi kaynaklara göre coğrafi keşifler falan 1400 lerin sonuyla başlıyor. Her yeri keşfetmeyen bir dünya nasıl oluyor da en aşağı yeri bilebiliyor. Bunun gibi daha nice karmaşık ve üzerine yorum yapsan da netleştiremeyecek örnekler var.

Nitekim Kutsal kitaplar hala günümüzde en eski atıf verilen kaynaklardır. Bilim literatüründe de kullanılıyor. Çoğu ikincil veriye daha fazla saygı duyan bir topluluk haline geldi dünya daha modern kelimelerle ve farklı bir üslupta yazıyor diye. Yoksa gözlem, tecrübe ve yaşantılardan görülenler o kadar önemsiz değildi. O yüzden çok karışık. Algılandırmaların çoğu birçok farklı açıdan değerlenebiliyor. Günün sonunda yine inandığınız yerde debeleniyorsunuz. O yüzden inanmak güzel bir şey bence, bir de gerçekten güzel şeylere inandığınızı düşünüyorsanız.  :manifdog (Bu asla bilincin kapanacağı anlamına gelmesin.)  :-X


Çok çok doğru, katılıyorum. Kutsal kitaplardan okuduğum kadarıyla, günümüzde bilinmeyen ve ortaya çıkmamış birçok bilgi bulunmakta. Önceki düşünüşlerime göre bakacam olursam, o zamanlar araştırmaya ve yanlış dini seçerim korkusu ile boşlukta kalmaktan dolayı çekiniyor ve korkuyorum. Araştırmak ve doğruları bulmak cidden güzel birşey, çok fazla detay ve çok fazla bilinmeyen şey bulunuyor. Biraz tehlikeli sular diyebilirim, doğru teknikler ve doğru analizler ile ve de doğru kaynaklar dışında yapılan bir araştırma sizi kendi inancınız veya doğru olan inançtan çok kolay bir şekilde sapıtabilir.

Bir müslüman olarak neden Maji dinini araştırmayayım, neden frekanslar üzerine çalışmayayım ki dedim kendi kendime. Dünya zaten frekanslar üzerine kurulmamış mı? Herşey tezahür değil mi? Araştırdım, hak verdiğim ve vermediğim yerler oldu, boyut koruyucularına kadar araştırdım, garip ve uzun boylu varlıklar. (isteyen Astral Boyut koruyucuları olarak araştırabilir)
Herşey tezahür değil mi? Ankebut 64: “Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte GERÇEK HAYAT odur. Keşke bilselerdi!”

İşin aslı demem o ki, bir müslüman bir hristiyan veya bir ateist ya da hangi inanca mensupsanız araştırmaktan çekinmeyin ve kendi inandığınız inanca göre dünya sonrası yaşam vardır veya yoktur diyebilin, ben araştırdım ben bunun kesinlikle kanaatine vardım, ben inanıyorum diyebilin. Ama önerimdir ki dinsiz olmayın hiçbir şekilde, insanın gerçekten sırtını yaslayabileği bir Allah/Tanrı olması cidden gerekiyor. Yalnız kaldığınız zaman ona sırtınızı dayayıp dua etmek, ondan yardım dilemek gerçekten çok güzel birşey, boşlukta olmayın en azından.

Boşluk içinde güzel bir söz; Kişi yalnızca Tanrı ve putperestlik arasında seçim yapabilir. Başka olasılık yok.

[Simone Weil (2015). “İlk ve Son Defterler: Doğaüstü Bilgi”, s.138, Wipf ve Stock Publishers]

Al-i İmran Suresi, 73. ayet: "Ve sizin dininize uyanlardan başkasına inanıp güvenmeyin." De ki: "Şüphesiz doğru yol Allah'ın dosdoğru yoludur. Size verilenin bir benzeri birine (İslam peygamberine) veriliyor ya da Rabbinizin Katında onlar (Müslümanlar) size karşı deliller getiriyorlar, diye mi (bu telaşınız?)


Çok güzel şeylere değiniyorsun ben de inandığım için daha ilgi çekici buluyorum ama şöyle bir şey de var eklemek isterim. Bazı insanlar bu inanç konularında çok mantıkçı oluyor. Gramatik hatalar yapılıyor çoğu tartışmalarda. İnanç zaten tamamen mantıksal bir yaklaşımla tayin edilen bir kavram değil. Kendi içinde birtakım belirsizliklerle daha doğru veya iyi bulduğunu ya da kötü bulduğunu düşünerek katılan duygular ve düşünceler de var. O şekilde zaten bir şey inanca veya inanmaya dönüşüyor. Bunlar olmadığında zaten o bir inanç değil kabul oluyor. Her şeyden kesin eminsek ortada inanmayı gerektiren bir durum olmuyor. O yüzden inanmayan insan yüzde yüz kalbinde hiçbir şüphe olmasını istememekle beraber(Bütün şüphelerin tamamen ortadan kalkacağı bir anın gelmeyeceğini rahatlıkla öngörebilmemize rağmen) kendi zekasının üzerinde bir durumun varlığını kabullenmeye çok fazla teşne olmuyor. (Dünyada kendi beceremediği şeyleri yapabilen binlerce örnek olmasına rağmen)Bu eğilimin neticesinde çeşitli tartışmalarda çok fazla bağlam hatası yapıldığını düşünüyorum. Örneğin bir insanın Agnostik olmasıyla Müslüman olması arasındaki tartışma yapılırken Müslümanın ahlakından dem vurulması kadar saçma bir şey yok. İnanmayan birisi inanan bir müslümanın ahlakı hakkında fikir sahibi olsa da onu yargılayacak konumda olmamalı. Aynısı Müslüman için de Agnostiğe karşı geçerli. Çünkü zaten bağlamlar arasında farklılıklar var. Zaten kabul etmediği şeyi yargıladığında o şey hakkında daha doğru veya yanlış bilgi edinmiş olmuyoruz. Ayrıca bu tartışmalar profesyonel eğitimden de oldukça uzak. Örnek veriyorum Kuran'ı eleştiren insanların Arapça bilmediğine çokça şahit oluyoruz. O kadar eski ve yıllarca insanların inancı haline gelen bir birikimi bilimsel olarak da tarihsel yöntem uygulamadan filolojik olarak oluşan kavramların gittiği noktaları belirlemeden tartışman çok sığ bir sonuç verir. Dolayısıyla bu tartışmayı yürüten kişi bizzat o işin içinde onun inanç figürleriyle donatılmış değil ve dışarıdan bakan bir göz olarak o şeyi doğru şekilde yansıtmıyor.  Bu rahatlıkla görülüyor. İki ayrı bağlam dışı eğilim var. Birisi kesin emin olamayacağına inanıyor.  (Müslüman veya inançlı dindar) Öteki kesin emin olamayacağını kabul ediyor. (Agnostik). İnançlar bazı kabullerden sonra geldiği için inancı ben de daha değerli buluyorum. Çünkü Agnostik olmak zor değil, ama müslüman olmak zor. :) Bir şey kabul edilebilir ama inanırken insanın ahlaki değeri daha fazla ön plana çıkıyor. Kabuller daha ticari ilişkiler doğuruyor bana kalırsa. ve insanın kişisel çabasını ön plana inanç kadar çıkarmıyor. O yüzden değerli olanın iyi olacağı varsayımı altında inançların iyilik ürettiği gerçeğiyle yüzleşiyorum ve günün sonunda inanmamızın gerektiğini savunuyorum.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Bestheborges - 15.09.2024 23:51
Alıntı
İşin aslı demem o ki, bir müslüman bir hristiyan veya bir ateist ya da hangi inanca mensupsanız araştırmaktan çekinmeyin ve kendi inandığınız inanca göre dünya sonrası yaşam vardır veya yoktur diyebilin, ben araştırdım ben bunun kesinlikle kanaatine vardım, ben inanıyorum diyebilin. Ama önerimdir ki dinsiz olmayın hiçbir şekilde, insanın gerçekten sırtını yaslayabileği bir Allah/Tanrı olması cidden gerekiyor. Yalnız kaldığınız zaman ona sırtınızı dayayıp dua etmek, ondan yardım dilemek gerçekten çok güzel birşey, boşlukta olmayın en azından.


Araştırmaktan kastınız nedir? şu anda google arama motoruna evolution yazdığımızda karşımıza çıkan şeyi nasıl reddedebiliriz ki? Evet, şu yaradılış hipotezi ile ters düşen doğa yasasından bahsediyorum. Gelecek bir ahiret inancına inanan insanların genel özellikleri nedir biliyor musunuz? Çaresiz olmaları. Bu dünyada alamadıkları adaleti gelecek dünyada tanrının yardımı ile alabileceklerini düşünürler. Gerçek mutlak adalet! ne kadar da adil öyle değil mi? Belki de sus payıdır ha? tıpkı Hasan sabbah ve haşhaşileri veya müslüman ülkelerce anılan şehitlik makamı? birileri emri veriyor, ölen cesetler, cesetler üstünde acı çeken anne baba veya eşleri, ama mutlu olan tepedekiler, padişahlar ve liderler. Ahiret inancı çaresizler birbirini yemesinler diye vardır, bir nevi düzen için. Ve erdemli bir insan buna inanmaz.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Furkans2 - 18.09.2024 23:00
Riskli soru kanka kafama sıkıp öğrencem ama :colt: :colt:
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: wazety - 12.06.2025 12:31
Öyle şeylere kafa yoramam
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: monke - 05.07.2025 22:10
kimse beni yargilayamaz yok o yuzden
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Manwe - 07.07.2025 16:05
yok. böyle şeyleri düşünmeyin fazla girin rol yapın.

Spoiler: GösterGizle
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: kendimdenkaciyorum - 27.07.2025 14:00
elbette ki var
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: escord - 06.08.2025 16:45
eskiden agnostikliğe inanırdım sonra'dan allah benim gözümdeki perdeleri kaldırdı ve gerçekleri gördüm hatta bu adamın yeni dünya düzeni NWO belgeseline de denk geldim o kadar çok gerçekleri gördüğüm şeylere değiniyor ki bu adam ne anlatırsa aynen katılıyorum, videoyu izlememe gerek bile yok çünkü adamı tanıyorum.
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: wazety - 08.08.2025 11:48
Çok takmayın böyle işleri kafaya, neticede dine gerek duyan da insandır. Yani bana kalırsa bunların hepsi insanın ihtiyaç duyduğu uydurmalardır.

(Linçlemeyin lütfen.)
Başlık: Ynt: Ölümden Sonraki Yaşama İnanıyor musunuz?
Gönderen: Falacer - 08.08.2025 12:19
Din dediğiniz şey kitle kontrol silahıdır, söyleyeceklerim bu kadar.