CLINT DELMONT#1 "Slaves, Hebrews born to serve to the Pharaoh!"
Birleşik Devletler'in zor dönemlere yelken açtığı bir zaman aralığında bir kasabada, Blueberry'de doğdu Clint. Ailesi sıradan insanlardı, köle olduğunun farkında olmayan kölelerdi. Hizmetleri ise Firavun'a devleteydi. O dönemde kasabaya epeyce Güneyli aile göç etmişti. Amerikalıların hor gözle baktığı Güneyli aileler kasabada rezillikler sergiliyor, kasabayı kirletiyorlardı.
Clint ucube bir çocuktu. Henüz on bir, on iki yaşlarında hastalıklı kişiliği ortaya çıkmaya başlamıştı. Kendinden birkaç yaş büyük kuzenine zorla sahip olmuştu. Bu küçük oğlan yaşına göre epeyce kuvvetli, lakin iyi ve kötüden anlamayan bir çocuktu. Kuzenine tecavüz etmesi kasaba halkı tarafından epeyce şaşkınlıkla karşılanmıştı. Küçük bir oğlanın bunu yapmış olabileceğine inanmakta güçlük çekiyorlar, çocuklarını ondan uzak tutuyorlardı.
#2 "Heed, to his every word! Live in fear!"
Rednecklerin soyunun İrlandalılara dayandığı söylenir. Bundan bin yılı aşkın süre önce İrlanda'da vahşi Viking yağmaları görülüyordu, ve biliniyordu ki o dönemde yağmacı Vikingler tarafından Dublin'de bir krallık kurulmuştu. Dublin'deki Norveçli Vikingler yüzyıllarca hüküm sürdü, lakin gitgide kültürleri İrlanda kültürüyle karışmaya ve yok olmaya başladı. Bunun sonucunda Norse-Gael denilen karma bir kültür oluştu ve İrlanda'da binlerce insanın soyu bu nedenden dolayı Vikinglere dayanır. Clint Delmont da bir Redneck. Onun soyu kimlere dayanıyor, lanet ensest sevdaları nedeniyle emin olamıyoruz fakat ona baktığınızda onun da Viking soyundan geldiğini düşünebilirsiniz.
#3 "Now, let my people go land of Goshen! Go, I will be with the bush of fire!"
Clint, kuzeni Austin ile epeyce beraber vakit geçiriyor. Artık on altı yaşına dayanmış koca birer genç oldular. Kasabanın adeta altını üstüne getiriyorlar. Austin uzun süredir çalıştığı tamircideki ustasıyla sorun yaşıyor, ustasının ona oldukça kaba davranmasından şikayetçiler! Clint ise bu işi şuana kadar bildiği yöntemle çözmek istiyor. Babasının çakısını çalmış, ne zaman dışarıya çıksa yanında götürüyor. Bir gün Austin'in yanına gitti, onu ustasıyla tartışırken gördü. Ustasının ona bir anda tokat attığını görünce kafasındaki şalterler attı. Gazeteye sardığı çakısını belinden sıyırdığı gibi ustanın karaciğerinden içeri sapladı. Ortalık kan gölü! Bir kez saplamakla da yetinmedi, çıkarıyor, tekrar saplıyor, çıkarıyor, tekrar saplıyor! Austin onu zar zor kendine çekiştirdi. Koşarak kaçsalar da birkaç gün sonra evlerine gelen şerifler onları ıslahevine kapattı.
#4 "DIE, BY MY HAND! I CREEP ACROSS THE LAND! KILLING FIRST-BORN MAN!"
Islahevinde bu iki oğlanın hayatı tamamen değişti. Austin, Clint'in gardiyanlar tarafından senelerce zorbalığa uğradığını biliyordu. Fakat onun tecavüze uğradığını hiç duymamıştı. Zavallı Clint gardiyanların lanet saldırılarına hiç karşı koyamamış, ve de içine atmakla yetinmişti. Orada yirmi yaşına gelene kadar kaldılar, Clint oradan çıktığında sessiz, garip, ürkek bir adam haline gelmişti. Annesi babası ise onun sadece ıslah olduğunu düşünüyordu, ahmaklar! Clint, Austin ile birlikte "Çalışacağız!" bahanesiyle şehre indi, şehirde vandallık dışında hiçbir şey yapmadılar! Dileniyorlar, siyahilere zorbalık yapıyorlar, gişelerde kamyonetlerin camlarını taşlıyorlar. Clint, babasının ölümünden sonra ona kalan miras ile Dillimore'dan bir bar satın aldı. Oranın hemen yanıbaşına da Austin bir yardımlaşma kurulu kurdu. Artık sanki olgunlaşmaya başladılar! Bu ucube Redneckler şehirde neler yapacak, kimse bilmiyor.