Vice Roleplay

Vice Dünyası => Diğer => Vice.NET => Televizyon & Basın & İnternet => Kişisel Blog => Konuyu başlatan: crnozk - 04.04.2022 17:02

Başlık: aklimdangecenler.com
Gönderen: crnozk - 04.04.2022 17:02

Aklımdan Geçenler

Merhaba. Ben Vice Şehri Polis Departmanı'nda memurluk kıdeminde görev almaktayım. Yazdığım yazılardan hiçbir gelir elde etmediğimi ve profesyonel olarak yapmadığımı bilerek yorumlar yapmanız dileğiyle.
-Sophia Goossens


Site en yakın zamanda düzenlenecektir.

Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: crnozk - 04.04.2022 17:03


Güncellenecek.


Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: crnozk - 04.04.2022 17:21
(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)
Aklımdan Geçmişti

Kullanıcı Adınız: buraya
Yorum: buraya

Kod: [Seç]
[/td][/tr]
[/table]

[table][tr]
[td][/td]
[td][img width=200 height=200]https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif[/img][/td][/tr]
[tr][td][/td]
[td]
[center][color=grey][b][font=andale mono]Aklımdan Geçmişti[/font][/b][/color][/center]

[b]Kullanıcı Adınız:[/b] [u]buraya[/u]
[b]Yorum:[/b] [u]buraya[/u]

[/td][/tr]
[/table]
Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: crnozk - 04.04.2022 17:43
Faydacı Ahlak (Utilitarizm)
(https://www.felsefe.gen.tr/wp-content/uploads/2019/11/utilitarizm-bentham-mill-615x381.jpg)
Bir polis olduğunuzu hayal edin. Bir teröristi yakalıyorsunuz ve bu terörist sizin şehrinizde bir yere bomba yerleştirdiğini itiraf ediyor, fakat bombayı nereye yerleştirdiğini söylemiyor. Siz de bir polis olduğunuzdan bombanın yerini öğrenmek için türlü yöntemler deniyorsunuz. Önce tatlı dille soruyorsunuz fakat adam tatlı dilden pek anlamıyor. Daha sonra hırpalamaya başlıyorsunuz teröristi ama yine konuşmuyor. Ve en sonunda adama işkence ediyorsunuz bu sefer yine konuşmuyor. Daha sonra kafanızda şeytani bir fikir beliriyor. Bu teröristin küçük bir çocuğu olduğunu hatırlıyorsunuz ve bu adam ne kadar kötü kalpli bir terörist olsa da çocuğuna karşı oldukça hassas. Ve fark ediyorsunuz ki teröristin çocuğuna işkence ederseniz terörist daha fazla dayanamayacak ve bombanın yerini size söyleyecek, böylece yüzlerce insanın hayatını kurtarmış olacaksınız. Ama bunun için masum bir çocuğa işkence eder miydiniz? Evet zor bir soru kabul ediyorum, fakat bazı filozoflar için bu sorunun cevabı oldukça açık: Çocuğa işkence ederim. Evet masum bir çocuğa işkence etmek kötü bir durum ama bombanın patlamasıyla birlikte yüzlerce insanın ölmesi daha kötü değil mi? Bu iki durumu kıyasladığımız zaman insanlık için daha faydalı olan seçenek belli değil mi? Kendilerine bu tarz sorular soran filozoflar için çocuğa işkence etmek ne kadar ahlak anlayışına ters düşse de insanlık için daha faydalı bir eylem. Ve bu felsefecilerin savunduğu görüşün adı Faydacı Ahlak.

(https://mozartcultures.com/wp-content/uploads/2021/01/id_vic_main.jpg)

Kural 1

Faydacı Ahlak felsefesinin temelde iki kuralı var. Bunlardan ilki şöyle: Eğer çoğunluk yarar görecekse, az sayıda insanın zarar görmesinin bir mahsuru yoktur.
Bu örneğin daha iyi anlaşılması için popüler kültürden çoğu kesimin tanıdığı bir figürden örnek vermek istiyorum; Batman. Faydacı Ahlak görüşünü ortaya atan filozoflar muhtemelen Batman'den nefret edeceklerdir. Peki Batman gibi kendini iyiliğe adamış vicdanlı bir kahraman neden Faydacı Ahlak görüşüne ters düşüyor? Çünkü Batman asla öldürmüyor! Yanlış anlaşılmasın, Faydacı Ahlak görüşü birisini öldürmeyi savunmaz fakat birini öldürmek, eğer ki diğer insanların hayatlarını kurtaracaksa işte o zaman yapılması gerekendir bu felsefeye göre. Batman'in Joker'i öldürmesi ne kadar prensiplerine aykırı gözükse de Joker'in ölü hali insanlığa oldukça faydalı olurdu. Joker'in tüm o öldürdüğü insanlar, yaşattığı tramvalar ve yarattığı kaos, bunların hepsi Batman Joker'i öldürmeseydi yaşanmayacaktı. O zaman aklımıza şu soru geliyor: Yaşanan tüm bu kötü olaylarda Batman'in hiç mi suçu yok? Batman, Joker'in hayatını bağışlayarak az da olsa bu kötü olayların yaşanmasına olanak sağlamış olmuyor mu? Sonuçta Batman'in eline Joker'i öldürmesini sağlayacak sayısız fırsat geçti, fakat Batman, Joker'i öldürmeyi hiçbir zaman düşünmedi. Belki Batman filmlerinde bu Faydacı Ahlak düşüncelerine pek değinilmemiş olabilir, fakat çizgi filminde Batman'in bir şeyleri fark ettiğini görüyoruz.



(https://i0.wp.com/www.filmloverss.com/wp-content/uploads/2016/08/the-dark-knight-joker-batman-filmloverss.jpg?resize=680%2C400)Batman: Senin yaşamana izin vererek, öldürdüğüm tüm bu insanlar...
(fotoğraf temsilidir.)

Kural 2

Faydacı Ahlak felsefesinin ikinci kuralı ise şu: En fazla kişinin iyiliğini sağlayan eylem en iyi eylemdir.
Peki burada iyi olarak tanımladığımız şey ne? Faydacı Ahlak'a göre iyinin tanımı gayet açık, iyilik demek mutluluk demektir. Eylemler mutluluk üretme bakımından doğru, mutsuzluk üretme bakımından yanlıştır der bu felsefenin temsilcilerinden John Stuart Mill. O zaman mutluluk dediğimiz şey nedir? Bu felsefenin diğer bir temsilcisi Jeremy Bentham mutluluğu acının yoksunluğu ve haz olarak tanımlar. Bir insan acıdan ne kadar uzaksa ve haz almaya ne kadar yakınsa o ölçüde mutludur der. Faydacı Ahlak felsefesinin amacı da budur. En fazla sayıda insanı mutlu etmeye çalışır, ve bu hedefe ulaşırken bazılarını mutsuz etmekten de çekinmez.
Peki gerçekten mutluluğun tanımı böyle midir?



(https://www.cumhuriyet.com.tr/Archive/2021/4/6/135009127-ic2.jpg)Dostoyevski'ye göre: Acıda hazların en tatlısı gizlidir.
Dostoyevski acı ve haz kavramlarını birbirinden zıt ve kopuk olarak değerlendirmek yerine aralarında bir bağlantı kuruyor. Sınırsız haz yaşayıp acıyı tamamen yok etsek bile bizlerin hep mutlu olamayacağını ve içimizde bir yerde acı çekmekten mutlu olan birinin yattığını savunuyor. Bu felsefeye bir başka eleştiri de bu felsefenin gerçek hayatta uygulanabilmesinin oldukça zor olmasıdır. Yazının başında verdiğim örneğe dönersek çocuğa işkence etmeyi seçenler gerçekten böyle bir senaryoyla baş başa kaldıkları zaman hâlâ çocuğa işkence etmeyi seçerler mi? Böyle bir durumda çocuğa işkence etmeyi seçmek ne kadar mantıklı gelse bile dürüst olmak gerekirse insanlar akıl ve mantığımızla değil de duygularımızla hareket ediyoruz.

(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)
Peki sizce?
Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: crnozk - 04.04.2022 17:43
(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)
Aklımdan Geçmişti

Kullanıcı Adınız: buraya
Yorum: buraya

Kod: [Seç]
[/td][/tr]
[/table]

[table][tr]
[td][/td]
[td][img width=200 height=200]https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif[/img][/td][/tr]
[tr][td][/td]
[td]
[center][color=grey][b][font=andale mono]Aklımdan Geçmişti[/font][/b][/color][/center]

[b]Kullanıcı Adınız:[/b] [u]buraya[/u]
[b]Yorum:[/b] [u]buraya[/u]

[/td][/tr]
[/table]
Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: KuzgunArz - 04.04.2022 18:10



(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)
Aklımdan Geçmişti

Kullanıcı Adınız: Kont Escalion.
Yorum: Felsefi görüşler kişiden kişiye göre değişebilir ama amacın zaten insanları korumak değil mi? Küçük bir çocuğa işkence ederek dolaylı yoldan bir kişiye zarar vermiş olmuyor musunuz? Sev, Koru, Yaşat

Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: Kurahara - 04.04.2022 22:10



(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)
Aklımdan Geçmişti

Kullanıcı Adınız: youngblood
Yorum: Başarılı.

Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: ByRevenge - 05.04.2022 20:07



(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)
Aklımdan Geçmişti

Kullanıcı Adınız: revengeorpaul
Yorum: Bu tarz konuların cevapları aslında herkeste farklı. Bunun cevabını biri arıyorsa ütopya veya distopyalarına kendilerini bırakması gerekiyor.

Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: crnozk - 12.04.2022 17:12
(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)


(https://c.tenor.com/mnCaze-bnQAAAAAC/frydlantsko-franze-kafky.gif)

FRANZ KAFKA

Giriş
Karamsar, depresif, klostrofobik. Franz Kafka'nın tarzını üç kelimeyle tanımlasam böyle tanımlardım, çünkü Kafka'yı okumak bir mağarada gezinmek gibi okurken sıkışmış ve basık hissettiriyor insana. Fakat Kafka bizi bu mağarasında gezdirirken bazı yerlere değerli madenlerde koymayı ihmal etmiyor.

(https://i.guim.co.uk/img/media/34c55d724cad3d1a135c55e5ac5e5afc835112f6/0_0_2388_1432/master/2388.jpg?width=445&quality=45&auto=format&fit=max&dpr=2&s=893b536995b7022ea2966103b808e3c0)

Franz Kafka'nın Hayatı
Franz Kafka 1883 yılında Prague'da dünyaya gelir. Oldukça asosyal ve içine kapanık bir annenin yanında aşırı despot ve hırslı bir babaya sahiptir. Franz Kafka'nın babası işçi kesimden gelmesine rağmen girişimci karakteri sayesinde başarılı bir iş adamı olur. İstediği alan ve heybetli bir babanın oğlu olan Franz Kafka, ilginçtir ki babasına hiç benzemez. Babasının oldukça güçlü ve iri yarı bir yapısına rağmen Franz Kafka oldukça zayıf ve çelimsiz bir şekilde dünyaya gelir. Oğlunun fiziki açıdan kusurlu olduğunu anlayan baba, aynı zamanda Franz Kafka'nın karakterinin kendisi gibi sert ve girişken olmasının aksine daha sakin ve yumuşak olduğunu fark eder. Kafasındaki ideal erkek çocuk modeliyle Franz Kafka'nın uyuşmadığını fark eden baba ise Kafka'ya psikolojik şiddet uygulamaya başlar. Babasının iğnemelerine, laf sokmasına ve kendisini hor görmesine uzun bir süre mağruz kalan Kafka, aşağılık kompleksi, kendinden nefret etme ve suçluluk gibi duyguları gençliğinde yoğun bir şekilde hisseder.
(https://icdn.ensonhaber.com/resimler/diger/franz-kafka_7237.jpg)
Franz Kafka'nın babası ve annesi

Franz Kafka bu hislerle boğuşurken yazı yazmaya olan tutkusunu keşfeder ve ileride bir yazar olmanın hayalini kurar. Fakat Franz Kafka'nın bu yazarlık hevesi babasının pek hoşuna gitmez. Kafka'nın yazarlığı bırakmasını ister ve onu hukuk fakültesine gönderir. Kafka hukuk fakültesinden pek keyif almasada burada Max Brod isminde ileride en iyi dostu olacak insan ile tanışır.

(https://static.dw.com/image/16895719_101.jpg)
Max Brod

Max Brod ise Kafka'yı "utangaç ve nadiren konuşan, fakat konuşunca genellikle derin şeyler söyleyen biri" olarak tanımlar. Kafka üniversiteden sonra istemeyerekte olsa bir sigorta şirketinde işe başlar. Burada yoğun çalışma temposu ve az maaş sebebiyle oldukça zor zamanlar geçirir. Bir yandan yazmaya devam eder. Fakat bu yazdıklarını yayımlamaya değer görmez. Ancak sonraları arkadaşı Max Brod'un baskıları üzerine yazmış olduğu eserleri yayımlamaya karar verir. Fakat bu eserler başarıya ulaşmaz. O dönem yazdığı eserlerin başarıya ulaşmaması Franz Kafka'nın zaten hissettiği özgüvensizlik duygusunu daha fazla baskılar. Kendi eserlerine karşı hep bir tatminsizlik içerisindedir ve yazdıklarının değersiz olduğunu düşünür. Franz Kafka'nın kendi yeteneğine ve yazılana karşı güvensiz olmasında babasının ona küçükken yaşattığı tramvalarında etkisi olduğunu görebiliriz. Çünkü Kafka hayatı boyunca babasıyla olan bu sorunlu ilişkisini sırtında taşımıştır ve Kafka bu sıkıntıyı artık belirli bir süre sonra taşıyamaz. Otuz altı yaşındayken babasına bir mektup yazmaya karar verir, bu mektupta babasına içini dökecek, babasının ona yaşattığı tramvaları detaylıca anlatıp bir nevi babasına günah çıkartma fırsatı sunacaktır. Kafka bu mektubu bitirir ve mektup tam kırk yedi (47) sayfa sürer. Fakat Kafka bu mektubu babasına birinci elden verme cesaretini gösteremez ve annesi aracılığıyla mektubu babasına iletme kararı verir. Annesine bu mektubu babasına iletmesi için verir ama annesi bu mektubu babasına iletmez. Tıpkı Franz Kafka gibi o da eşinden korkuyordur. Bu aksi adamın mektuba tepki vereceğini düşünür. Maalesef bu mektup babasına hiç ulaşmaz ve Kafka ile babası arasındaki bu bozuk ilişki hiç bir neticeye varmaz. Kafka bu olaydan beş sene sonra kırk bir yaşında Verem sebebiyle hayata gözlerini yumar. Franz Kafka'nın babasıyla hesaplaşmasını çözememesinden ve erken yaşta hayata veda etmesinden daha kötüsü ise onun gibi edebi bir dahinin mezara giderken başarısız ve yeteneksiz bir yazar olduğunu düşünerek gitmesidir. Hayatta olduğu vakit yayınladığı kitaplar pek bir başarı göstermemiştir. Daha sonra yazdıklarını ise yine aynı başarısızlığı gösterebileceğinden yayımlamayı düşünmemiştir bile. Hatta Kafka ölüm döşeğindeyken arkadaşı Max Brod'a hâla yayımlamadığı tüm yazıları yakmasını söylemiştir. Tabi ki Max Brod, Kafka'nın edebi potansiyelinin farkındadır. Kafka öldükten sonra bu yazıları güzelce organize edip Kafka'nın ismini vererek yayımlatmıştır ve belki de Kafka'nın potansiyeline Kafka'nın kendisinden bile daha çok bu arkadaşı sayesinde Frank Kafka yirminci yüzyılın en etkili edebiyatçılarından biri olarak yerini almıştır. Eserlerinde işlediği varoluş sancısı, yaşamın saçmalığı ve insanın absürtle mücadelesi gibi temalar, kendisinden sonra gelen yazarlar ve filozofları oldukça etkileyecektir. Ve yine çoğu özel insan gibi onunda değeri öldükten sonra anlaşılmıştır.

HEPİMİZ BİRER BÖCEĞİZ

DAVA
Kafka "Dava" adlı eserinde hep adalet sistemi tarafından mağdur edilen birinin hikayesini işler. Ana karakterimiz Josef bir gün ansızın tutuklanmıştır. Fakat neden tutuklandığı ona söylenmez. Daha sonra mahkemeye çağrılır, fakat mahkemenin nerede ve hangi odada olacağı bile açıklanmamıştır. Kendisini son derece saçma bir olayın içerisinde bulan Josef, bir taraftan suçunun ne olduğunu bulmaya çalışırken, bir taraftan ise adalet sisteminin ona yaşattığı bu saçmalık ile mücadele eder. Hikayenin sonunda bile Josef hâla hangi suçtan yargılandığını çözemez ve suçlu olarak kalır. Bu hikayede anlatılan olay, her ne kadar absürt ve saçma gelse bile gerçek hayatta da bu tarz olaylar yaşanmaktadır. Ayrıca Josef'in hikaye boyunca kendini sebepsiz yere suçlu hissetmesi, belki de Kafka'nın küçükken babasının onu hor görmesi sebebiyle girdiği suçluluk psikolojisinin bir yansımasıdır. Josef'in kitapta mücadele ettiği otoritesi adalet sistemiyken, Kafka'nın küçükkenki otoritesi babasıdır. Bu ikiside otorite tarafından suçlu görülmüşlerdir, fakat ne sebeple suçlu olduklarını bir türlü çözemezler.
(https://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/thumb/8/8d/Le_Proc%C3%A8s_%28Dava%29_The_Trial_afi%C5%9F.jpg/220px-Le_Proc%C3%A8s_%28Dava%29_The_Trial_afi%C5%9F.jpg)

DÖNÜŞÜM
Franz Kafka'nın "Dönüşüm" kitabında yazdığı hikaye ise "Dava" kitabındakinden bile absürttür. Ana karakter Gregor Samsa, bir sabah uyandığında böceğe dönüşmüştür. Bu haldeyken daha yataktan bile doğrulamayan Samsa, hemen işe nasıl gideceğini ve bu halde patronuna nasıl hesap vereceğini düşünmeye başlar. Birlikte yaşadığı ailesi oğullarının böceğe dönüştüğünü fark ettiğinde önce ona yardım etmeye çalışsalarda, daha sonra bu böcekten iğrenmeye başlarlar. Fakat bence bu hikayede Samsa böceğe dönüşmeseydi bile hayatında pek bir şey değişmeyecektir. Çünkü Samsa bu hayatında zaten kendisini böcek gibi hissediyordur. Sevmediği bir işte yıpratıcı bir şekilde çalışması, anlayışsız patronu ve kendisine oldukça sorumluluk yükleyen ailesi karşısında Samsa insan olmaktan çıkmıştır bile, yabancılaşmıştır. Zaten Samsa'nın böceğe dönüştüğü vakit aklına gelen ilk şey bu halde işe nasıl gidecek olduğudur. Böceğe neden dönüştüğünü veya böcek olmaktan nasıl kurtulabileceğini düşünmek yerine işe yetişmeyi düşünmesi kendisinin durumunu açıklar. İşe yetişme kaygısının, böcek olmaktan kurtulma kaygısının bile önüne geçtiği durumda bu kişi zaten hayattan çoktan kopmuştur. Bu hikaye ailesine, işine, patronuna, kısacası çevresine yabancılaşan ve içinde bulunduğu saçmalıklar sonucu yaşamdan kopan birinin hikayesidir.
(https://media3.giphy.com/media/6iBJ8I2x9Rkmk/giphy.gif?cid=790b7611d949bba6f4fab5ec6fb5e9746540647e19f850c4&rid=giphy.gif&ct=g)

Bitiş
Kafka'nın bu iki kitabında ve diğer eserlerinde ana karakterlerin hep saçma ve kontrol edemedikleri durumlarla karşılaşırlar. Fakat bu karakterler yaşadıkları saçmalıkların onları mağdur etmesine rağmen hâla mücadele etmeye devam etmişlerdir. Josef sonuna kadar bu bozuk adalet sistemiyle savaşmıştır. Samsa ise bir böceğe dönüşmesine rağmen hâla hayata tutunmaya çalışmıştır. Bu iki hikayenin sonunda da karakterler istedikleri şeye ulaşmamıştır. Josef hikayenin sonunda suçlu ilan edilir, Samsa ise bir böcek olmaktan kurtulamaz. Fakat kötü sonlara rağmen karakterlerin pes etmeyişi ve absürt olan bu mücadelesi bence bu hikayeleri güzelleştiren bir detaydır.

Kafka özel bir sanatçı olmasına rağmen maalesef trajik bir kadere sahiptir. Kendisinin ölümü yerel bir gazetede sadece tek satırlık bir haber olarak yer almıştı. Aynı zamanda Kafka öldükten sonra bile hâla tam olarak anlaşılmamıştı. Edebiyat eleştirmenleri onun eserlerini gereğinden fazla karamsar ve iç karartıcı bulurlar. Franz Kafka'nın tam olarak anlaşılması ancak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra gerçekleşir. Bu savaşın toplumlarda yarattığı ve umutsuzluk insanların Kafka'ya olan bakış açısını değiştirmiştir. Savaştan sonra varoluşun saçmalığı ve yaşamın kontrol edilemeyen tarafları gibi kavramları sorgulamaya başlayan insanlar yavaş yavaş Kafka'yı anlamaya başlamışlardır. Kafka'yla ilgili diğer bir ilginç gerçek ise bu kadar zorlu bir hayat yaşamasına ve karanlık eserler üretmesine rağmen mizah anlayışını kaybetmemesidir. Max Brod bu çekingen adamın zaman zaman oldukça neşeli ve şakacı olduğunu belirtir. Hatta Kafka'nın bu mizahı eserlerinde bile görülür. Franz Kafka'nın eserlerinde olan saçmalık genelde trajedi şeklinde görünsede, bu saçmalık bazen öyle bir seviyeye gelir ki güldürmeye başlar, mizah dediğimiz şeyde saçmalıktan beslenir. Fakat bana göre Kafka'nın hayatında asıl vurucu nokta şudur ki: Max Brod, eğer Kafka'nın sözünü dinleyip onun eserlerini yaksaydı, şuan belki Kafka hakkında konuşmuyor olacaktık. Hayat o kadar absürttür ki Kafka'ya böyle bir baba verirken, aynı zamanda böyle bir dostta vermiştir. Ama insanın aklına şu soru geliyor: Kafka gibi yetenekli bir yazar nasıl olur da kendi eserlerine güvenmez ve acaba onun gibi kaç özel insan belki küçükken yaşadığı tramvalar nedeniyle, belki de başka bir sebeple eserlerine duyduğu özgüvensizlik sonucu kendi potansiyellerini fark edemeden aramızdan ayrılmıştır?

(https://images.gr-assets.com/hostedimages/1467895101ra/19643147.gif)

(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)

Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: crnozk - 12.04.2022 17:13
(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)
Aklımdan Geçmişti

Kullanıcı Adınız: buraya
Yorum: buraya

Kod: [Seç]
[/td][/tr]
[/table]

[table][tr]
[td][/td]
[td][img width=200 height=200]https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif[/img][/td][/tr]
[tr][td][/td]
[td]
[center][color=grey][b][font=andale mono]Aklımdan Geçmişti[/font][/b][/color][/center]

[b]Kullanıcı Adınız:[/b] [u]buraya[/u]
[b]Yorum:[/b] [u]buraya[/u]

[/td][/tr]
[/table]
Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: arslan - 12.04.2022 17:28



(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)
Aklımdan Geçmişti

Kullanıcı Adınız: lexiweingard
Yorum: Okuması keyifli bir yazı olmuş, başarılar.

Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: explorer - 12.04.2022 17:35



(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)
Aklımdan Geçmişti

Kullanıcı Adınız: CH
Yorum: Uğraşılmış, daha iyisine az rastlanır.

Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: Kurahara - 13.04.2022 05:26



(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)
Aklımdan Geçmişti

Kullanıcı Adınız: Daniel Jackson
Yorum: Mükemmele çok yakın.. Aforizmalar atlanılmamalıydı, umarım yazı işlerin uzun soluklu olur. Okumak gerçekten güzel.

Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: wolfusta - 03.05.2022 23:08



(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)
Aklımdan Geçmişti

Kullanıcı Adınız: nabilmabilzabil
Yorum: bu yazıları yüksek kafayla okurken kör oldum beynimdeki düşünce şeyleri bir şey yaptı ve tüm evrenin şeyini anladım galiba

Başlık: Ynt: aklimdangecenler.com
Gönderen: higado - 12.08.2022 20:10



(https://cdn.discordapp.com/attachments/887313329364815915/960543767964844142/meme-ok.gif)
Aklımdan Geçmişti

Kullanıcı Adınız: ironlady
Yorum: Beğendim, Camus hakkında da bir şeyler bekliyorum.