(https://cdn.discordapp.com/attachments/933420023194718231/943780199072423946/filename_4.png)
Heath, Heath Ashworth. Yirmi üç yaşında bir İngiliz. Vice şehri gibi geceleri bile durmayan bir şehir onun için yeni, alışmaya çalışıyor. Vice'da yeni aldığı külüstürüyle gezmeyi seviyor, bir de yanında 80'ler müziği varsa.
Yeteri kadar gürültü olan yerlerle ilgili bir sorunu yok, ama gereksiz bir şekilde kalabalık olan ortamlardan hiç haz almıyor. Sakinlik resmen onun tanımı.
(https://cdn.discordapp.com/attachments/900133679517544500/942969742464004136/SS-1.png)
Heath, İngiltere'nin Lichfield şehrinde dünyaya geldi. Ailesi sıkı bir katolik olsa da Heath ailesinin tam zıttıydı. Çevresinden ve kişiliğinden dolayı aile evinde vakit geçirmeyi pek sevmeyen genç bir delikanlıydı. Genellikle arkadaşları ile beraber vakit öldürürdü. Eğitim hayatı ise Lichfield Cathedral School'da geçti. Notları pek iyi olmasa da okula bağlı bir öğrenciydi.
Heath on yedi yaşına bastığındaysa babasının akciğer kanseri olduğunu öğrendi. Her ne kadar ailesine bağlı olan biri olmasa da bu durum onu derinden sarstı. Kendini ve ailesini motive etmek için onların yanında durdu, babasına destek çıkmaktan çekinmedi. Fakat akciğer kanseri babasını onlardan ayırmıştı. Heath bu olaydan sonra resmen yıkıldı. Zaten ailesinden ayrı biri olan Heath, iyice uzaklaşmıştı. Kendini her zaman en berbat noktaya çekmeyi başarıyordu, öyle de oldu. Liseyi, belki de hayalini kurduğu geleceğini birkaç yıl aksattı.
Hayatına farklı bir şehirde devam etmenin iyi olacağını düşündü. Son parasıyla pasaport işlemlerini halletti, uçak biletini aldı ve Vice şehrine doğru yolculuğu başladı. Vice'a gittiğinde ilk önceliği kötü de olsa bir iş bulmaktı. Bunun için birkaç işe girdi. Hem çalışıyordu, hem de müşterilerle konuşarak Vice insanlarını yakından tanıyordu. Heath, Vice'da yaşamaya devam etti. Kısa bir sürede ekonomik olarak kendini oturtmuş; başını sokacak bir eve ve külüstür olarak tabir ettiği arabasına sahip olmuştu.
Heath, hayatındaki son birkaç eksikliğin farkındaydı. Ona tek gereken hayatını disipline sokacak olan şeydi. Bunun kısa süreli işlerle değil, kalıcı bir işle olacağı bilinciydeydi. Bir çarşamba sabahı şehirde külüstürüyle gezinirken reklam panosunu farketti, içinden okumaya başladı; "Koru ve yaşat!"