Orada, ne kadar hammiyetli kardaşlar, ne kadar genç mektepli zabitler varsa, cümlesi birer suret-i feciyyede şehit ediliyorlar! İşte, bu şühedanın içinde Asar-ı Tevfik zırhlısı kaputanı Ali Kabuli bey de var! İstanbul’un erbab-ı namusu, pencerelerden bile bakmaya cesaret edemiyorlar. Makarr-ı Hilafet kan ağlıyor. Payitaht bizden, ordudan imdat bekliyor. Vatan gidiyor, millet mahvoluyor! Ne duruyoruz?