GİRİŞ: SESSİZ YAŞAMLAR I. Bölüm 1990’ler New York’u. Bir yanda taksi kornalarının eksik olmadığı kalabalık caddeler, diğer yanda gri gökyüzünün altında birbirine benzeyen blok apartmanlar… Sokaklarda yankılanan polis sirenleri, sabaha kadar açık bodegaların neon ışıkları, sönmemiş bir telaşın içinde dönen yüz binlerce hayat.
Ama bu büyük resmin içinde, daha sessiz, daha gösterişsiz bir hayat süren insanlar da vardı. Ne hayal peşinde koşan, ne de suçun cazibesine kapılmışlardı. Sadece yaşamak, ayakta kalmak ve kendi yollarını çizmek istiyorlardı. Onlardan ikisi, Victor Leone ve Carlos Tyzee idi.
VICTOR LEONE: Sade Bir HayatVictor, Brooklyn’in Red Hook mahallesinde doğmuştu. Babası mahalle berberiydi, dükkanın köşesinde bir radyo çalar, tüm gün caz çalardı. Annesi bir devlet okulunun kantininde çalışır, gün sonunda eve artan sandviçleri getirirdi. Evlerinde hiçbir zaman para çok olmamıştı ama masa her zaman doluydu.
Victor genç yaşta okulu bırakıp bir marangoz atölyesinde çıraklık yaptı. Ağır tahtalar taşıdı, elleri nasır tuttu. Sonra bir akşam, arkadaşının tavsiyesiyle mahalledeki küçük bir barın mutfağında çalışmaya başladı. Bulaşık yıkarken kulak kabarttı; müşterilerin ne anlattığını, hangi garsonun daha çok bahşiş aldığını gözlemledi.
Zamanla barın kültürüne alıştı. İçki tariflerini öğrendi, kimin ne zaman ne içtiğini aklında tutar oldu. İşini sessizce, dikkatlice yapardı. Kimseye karışmazdı ama herkesin saygısını kazanmıştı. Ona göre, iyi bir iş ahlakı ve azıcık sabırla hayat bir şekilde ilerlerdi. Ne daha fazlasını istemişti, ne de bir “büyük plan”ı olmuştu.
CARLOS TYZEE: Sessizlikte SorumlulukCarlos’un hayatı Victor’a göre biraz daha hareketliydi. Manhattan’ın doğusunda, Alphabet City civarında büyüdü. Ailesi Dominik asıllıydı. Babası uzun saatler boyunca taksi sürerdi; genellikle gece vardiyasında çalışır, sabah sessizce eve gelip koltukta uyurdu. Annesi, birkaç apartmana haftalık temizlik yaparak ev ekonomisine katkıda bulunurdu. Küçükken Carlos’un görevi, annesi temizlik yaparken alt katta oturup onu beklemekti.
Carlos, lise sonrası okula devam edemedi. Aileye katkı sağlamak için çalışmaya başladı. İlk işi bir kulüpte kablo taşımaktı. Daha sonra DJ masasına yakın bir yerde ses kontrollerini yaptı. Kimsenin dikkatini çekmedi ama kimsenin yokluğunu da hissettirmedi. Çalışkan, sessiz, düzenliydi. Çoğu zaman mekânı herkesten önce açar, en son da o kapatırdı. Gözünü para hırsı değil, işini düzgün yapma isteği bürümüştü.
Tanışmaları1996 yılında, büyük bir düğün organizasyonu için çalışırken yolları kesişti. Victor içecek servisine yardım ediyordu, Carlos ise ses sisteminden sorumluydu. O gün saatler boyunca birlikte çalıştılar, tek bir kelime etmeden. Ancak iş sonunda ikisi de birbirlerinin öz disiplinine hayran kalmıştı.
Bu tesadüfî tanışma zamanla dostluğa dönüştü. Farklı mahallelerden olsalar da benzer hayatlar yaşamışlardı. Kazandıkları para azdı ama başları rahattı. Akşamları bir araya gelir, ucuz bira eşliğinde çalıştıkları barları, gördükleri garip müşteri tiplerini konuşurlardı.
Ne Victor ne de Carlos asla suç dünyasının kapısını aralamadı. Kumar, yasa dışı içki satışı, torbacılar… Bunlar hep başka insanların hayatıydı. Onlar sadece kendi yollarında ilerlediler. En fazla hayal ettikleri, belki bir gün kendi isimlerinin küçük bir bar tabelasında yazılmasıydı — ama o bile onlar için çok uzak bir düş gibiydi.
YENİ NESİLZaman geçti. Mahalleler değişti, sokaklar daha tehlikeli hale geldi. Ancak Victor ve Carlos’un evlerinde hâlâ sade bir düzen vardı. Çocukları büyürken onlara dürüstlüğü, çalışkanlığı ve sade yaşamı öğrettiler.
Hector Leone, 1987 doğumluydu. Babasının çalıştığı barın mutfağında büyüdü. Kasadan para çekilmesini izlerdi, dolapta eksik kalan içkileri saymayı öğrenmişti. Ancak bu sessiz hayat onu bir yerden sonra boğmaya başlamıştı. Gençliğinde birkaç part-time işte çalıştı, markette kasa tuttu, otelde servis yaptı ama içinde hep bir “başka bir şey” hissi vardı. Sanki bir yerlere ait değildi, ya da olmak istemiyordu.
Jamie Tyzee, 1998’de doğdu. Carlos onu büyütürken asla sert biri olmadı ama her zaman disiplinliydi. Jamie küçükken müziğe ilgisi vardı. Mutfağa girip tencereye tahta kaşıkla vurur, ritim tutardı. Lise yıllarında bir arkadaşının eski DJ setiyle tanışınca gözleri parladı. O da çalıştı, garsonluk yaptı, kayıt stüdyolarında temizlik işine girdi ama hayali her zaman sahnede olmaktı.
İkilinin yolları 2020’lerin başında daha sık kesişmeye başladı. Jamie enerjik ve yaratıcıydı, Hector ise daha mantıklı ve gözlemci. Jamie heyecanla bir fikir ortaya atar, Hector onun gerçekçi olup olmadığını tartardı. Aralarında denge vardı. Ama ortak bir noktada buluşuyorlardı:
Artık sadece çalışmak, başkalarının işini yürütmek istemiyorlardı. Kendi isimlerini bir yerlere yazdırmak istiyorlardı.
SON ÇARE : VICE CITY2023 yazında bir gece, Hector ve Jamie, eski bir park bankında oturuyorlardı. Şehir sıcak, kafa karışıktı.
“Hep birilerinin ardında çalışıyoruz. Hep düzenli, güvenli, yavaş… Ama nereye kadar?” dedi Jamie.
“Artık kendi yerimizi bulmalıyız,” dedi Hector. “Vice City’den bahseden birkaç video izledim. Güneyde… turistik bir şehir. Parti kültürü, gece hayatı, ama aynı zamanda kimsenin seni tanımadığı bir yer. Sıfırdan başlayabileceğimiz bir şehir.”
İlk başta hayaldi bu fikir. Ama bir hafta içinde gerçeğe dönüştü. Hector, birikmiş parasını bir kenara koydu. Jamie, eski DJ setini sattı. İki kişi daha katıldı onlara:
Vincent Leone, Hector’un iki yaş küçük kardeşi. Sayılarla arası iyiydi. Hesap kitap işlerine kafası çalışırdı. Düzenli, pratik, soğukkanlıydı.
Jacques Leveque, Jamie’nin çocukluk arkadaşı. Sessiz bir tipti ama sağlamdı. Lise yıllarında boks kulübüne gitmişti. Fiziksel gücü ve gözlem yeteneği ile grubun görünmeyen koruyucusuydu.
YOLA ÇIKIŞOtobüs bileti aldılar. Yol uzun, plan belirsizdi. Yanlarına sadece en temel eşyaları aldılar: birkaç kıyafet, bir bilgisayar, bir kulaklık, defterler ve umutlar.
Ne onları karşılayacak biri vardı, ne de kalacak bir ev. Ama içlerinde, kendi hayatlarını kurma kararlılığı vardı. Artık kendi kararlarını verecekleri, kendi hatalarını yapacakları bir şehir vardı hedeflerinde.
Vice City’ye vardıklarında ne zenginlerdi, ne de hazır bir düzenleri vardı. Ama bir şeyleri değiştirme cesaretine sahiplerdi. Artık eski düzenin çocukları değillerdi.
Yeni bir şehir, yeni bir hayat başlıyordu.
BÖLÜM 2: VICE CITY’DE İLK ADIMLARVice City’ye vardıklarında güneş batmak üzereydi. Hava sıcak ama keyifliydi. Palmiyeler yol boyunca gölge düşürürken, şehirden yükselen müzik sesleri ve tuzlu rüzgâr yepyeni bir dünyanın onları beklediğini hissettiriyordu. Hector, Jamie, Vincent ve Jacques sessizce otobüsten indiler. Dillerinde büyük hayaller, ceplerinde küçük umutlar vardı.
İlk gecelerini küçük bir pansiyonda geçirdiler. Üzerlerinde yol yorgunluğu, içlerinde ise “Nereden başlasak?” sorusu vardı. Hector pencerenin önünde oturmuş, şehri izliyordu. Neon ışıkları altında uzanan sokaklar, dışarıdan heyecan verici görünse de içeride ne olduğunu kimse bilemezdi.
Ertesi sabah, hep birlikte dışarı çıktılar. Amaçları netti: iş bulmak. Hayal ettikleri gibi bir mekan açmak için önce bu şehri tanımaları gerekiyordu. Yoldan geçenlerin kıyafetleri, arabaların modeli, mekânların girişlerindeki güvenlik görevlileri… Her detay, Vice City'nin kendi kurallarına göre döndüğünü anlatıyordu.
HECTOR – BAR ARKASINDAHector ilk olarak bir sahil barında işe başladı. Barın sahibi yaşlı bir Kübalıydı; işini bilen, çok konuşmayan ama her şeyi takip eden biri. Hector, işe girişken davranmadan, yavaşça adapte olarak başladı. Önce sadece içki taşıdı, sonra yavaş yavaş barın arkasına geçti.
Kokteyl yapmayı orada öğrendi. Malzeme dizimini, müşteriyle kurulan göz temasını, bir içkinin sadece alkol değil hikâye de taşıdığını fark etti. Kendi babasının yanında öğrendiklerinden farklı bir dünyaydı bu. Burada işler daha hızlıydı ama aynı zamanda daha yüzeyseldi. Hector içkileri hazırlar, müşterinin tavrına göre az konuşur ya da gerektiğinde dikkatlice bir şeyler sorardı. Patronunun güvenini kazandıkça, barın kapanış saatlerinde kasayı kontrol etmesine bile izin verilmeye başlandı.
JAMIE – DJ KABİNİNİN ETRAFINDAJamie, önce kulüplerde iş aramaya çalıştı ama kimse tanımadığı birine hemen fırsat vermek istemiyordu. Bu yüzden küçük bir Latin barının ses sistemiyle ilgilenmeye başladı. Kulaklarını açık tuttu, DJ kabinine yakın durdu. Boş vakitlerinde kendi müziklerini dinletmeye çalıştı. Başlangıçta kimse ilgilenmedi.
Ancak bir gece, asıl DJ son anda gelmeyince, Jamie’ye fırsat doğdu. Sahneye geçti. Kısa süreliğine çalmaya başladı ama kimse mekânı terk etmedi. Aksine birkaç kişi dansa başladı. Gecenin sonunda bar sahibi gelip sadece “Yarın da gel,” dedi. Bu Jamie için bir dönüm noktasıydı. Kendi müziğini yavaş yavaş sahneye taşıdı. Daha fazla kişi onu dinlemeye başladı. Yine de “başrolde” değildi. Sahne hâlâ başkalarına aitti. Ama artık onun da adı vardı.
VINCENT – ARKA PLANDAKİ DENGELERVincent, doğrudan sahaya çıkmadı. O her zaman işin mutfağını, düzenini severdi. Bir muhasebe ofisinde yarı zamanlı iş buldu. Küçük, eski usul bir yerdi. Orada kira sözleşmelerini, ruhsat başvurularını, işletme defterlerini tanıdı. Mekân sahiplerinin nelere dikkat ettiğini öğrendi. Boş zamanlarında Hector’un çalıştığı barın evrak işlerine yardım etti. Küçük düzenlemeler yaptı, eksikleri kapattı. Her ne kadar gölgede kalsa da, grubun en stratejik kişisi haline geldi.
JACQUES – SAHNE DIŞI KORUMAJacques için işler biraz daha zordu. Konuşkan biri değildi. Fiziksel olarak güçlü olsa da, Vice City gibi bir yerde sırf bu yetmezdi. İlk zamanlar, bir otoparkta gece güvenliği yaptı. Daha sonra Jamie’nin çalıştığı kulüpte tanıştığı bir koruma, onu bir iki kez mekân dışı kontrol işlerine çağırdı.
Jacques, sessizce gözlem yaptı. Gelen giden kişilere dikkat etti. Sorun çıkaran biri olursa, çok konuşmadan müdahale etti. Kulüpte yavaş yavaş tanınmaya başladı. “Sert ama saygılı” bir imaj çizdi. Birkaç ay içinde Jamie’nin çalıştığı ekiple daha yakından çalışmaya başladı.
İLK PLANLARBir gece dört arkadaş kaldıkları küçük dairede toplandılar. Herkesin başından geçenleri anlattığı bir andı. Hector içkisini karıştırırken konuştu:
“Artık bu şehri tanımaya başladık. Ufak da olsa bir adım atmalıyız.”
“Yer mi bakacağız?” dedi Jamie.
“Henüz değil,” dedi Vincent. “Önce nasıl bir iş yapacağımızı netleştirelim. Bar mı? Lounge mı? Yoksa sadece DJ geceleriyle mi başlayalım?”
Jacques araya girdi: “Küçük bir yer olabilir. Arka girişi olan. Sessiz ama bilinen...”
Onlar için önemli olan şey; hızlı büyümek değil, sağlam adım atmaktı. Başkalarının yanında çalışırken, bir yandan da kendi hayallerini sessizce kuruyorlardı.
Artık Vice City onların yeni evi olmuştu.
Ama gerçek anlamda başlamak için henüz ilk sayfayı açıyorlardı.
Tanışma – “Neko Kafesi” Arka MasasıErtesi akşam, Hector ve Jamie, Vice Şehri’nin Chinatown kuşağında bir çay salonunun arka odasına davet edildi.
Girişte kedi temalı bir manga dükkanı vardı. Ama arka kapıdan girildiğinde, ortam bambaşka bir dünyaydı:
Kırmızı lambalar, Japon duvar süslemeleri, otantik müzik ve ortadaki sade masa.
Orada iki adam oturuyordu.
Kenwa Warukashiro – Kardeşine zıt. Dövmeleri kollarından taşıyor, tişört giymiş, bileklerinde bileklikler... Ama gözleri zekice kıvılcımlarla doluydu.
Metsuga Warukashiro – Soğuk, kontrollü, tek kelimeyle zarif. Siyah saçları düzgünce arkaya taranmış, gri takımı kusursuzdu.
Kenwa, Hector’a başını eğerek selam verdi:
— “Leone. Tyzee. Şehrin yeni damarını kurmaya çalışıyorsunuz. Cesaret ister.”
Jamie sandalyesine yayıldı:
— “Cesaretten çok açlık diyelim.”
Metsuga gülümsedi:
— “Aç olanlar keskin olur. Toklar yavaşlar.”
İttifakın TemeliKenwa masaya bir dosya koydu. İçinde Vice Şehri’ndeki bar, kulüp ve yasa dışı içki dağıtımıyla ilgili bilgiler vardı.
Gözleri ciddiydi:
— “Size yardım edebiliriz. Personel, koruma, hatta tedarik zinciri. Ama karşılığında, biz bu kulübün sadece kas gücünü değil... aklını da isteriz.”
Hector tereddüt etmedi:
— “Yeter ki sırtımızı kollayın. Bu kulüp bizim için vitrin değil, kalemiz olacak.”
Metsuga araya girdi:
— “Bir şartımız var. Her gece açılışta bizim çaldığımız bir şarkı olacak. İsim yok. Sadece biz anlayacağız.”
Jamie kahkahayı patlattı:
— “Deliliğe bak! Sevdim sizi.”