* New York’ta ona “Lucky Sam” derlerdi. Kumar masasında öyle bir şansı vardı ki, zar hep istediği gibi düşerdi. Elinde ne varsa kazanırdı, sanki şeytanla anlaşma yapmış gibiydi. Bu yüzden kimse onunla aynı masada oynamak istemezdi.
* Zarlar onun için sadece oyun değil, bir totemdi. Her avucuna aldığında, “Bu hayatı da tıpkı bu zarlar gibi çevireceğim” derdi kendi kendine.
Bazıları bunun uğur getirdiğine inanırdı, bazılarıysa bu adamın aklının arkasında bir şeyler çevirdiğini bilirdi. Ama gerçek şuydu: Sam, şansı cebinde değil, taşaklarında taşırdı. Zarlar da bunun sadece süsüydü.